Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 6. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/486 E. 2019/53 K. 17.01.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2018/486 Esas
KARAR NO : 2019/53
DAVA : Sigorta Değer Kaybı Alacağı
DAVA TARİHİ: 22/05/2018
KARAR :SIFAT YOKLUĞU NEDENİYLE HUSUMETTEN RED
KARAR TARİHİ: 17/01/2019
Mahkememizde görülmekte olan araç değer kaybı alacağı davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ -İSTEM /
Davacı vekili dava dilekçesinde ve özetle; müvekkiline ait…plakalı aracın davalılardan …’a ait, … sevk ve idaresindeki… plakalı aracın kusuru ile kazaya karıştığını, 02.04.2017 tarihinde… plakalı aracın sürücüsü …’ın trafikte seyir halindeki müvekkiline ait araca arkadan hızla çarpması sureti ile davaya konu kazanın meydana geldiğini, çarpmanın kuvveti ile müvekkiline ait aracın otoyolda spin atarak durabildiğini, sonradan kazaya üçüncü bir aracın daha dahil olduğunu, müvekkillerine ait aracın … model yılında hiç hasar kaydı olmayan oranım görmemiş ve orijinalliği bozulmamış iken bu kaza sonrasında onarım nedeni ile orijinalliği bozulduğunu, Tramer Sistemine de 30.888,86 TL tutarında hasar kaydının işlendiğini, müvekkiline ait aracın hasar tutarı sigorta şirketince karşılanmış ise de maddi zarar aracın hasarının onarım tutarı ile sınırlı olmadığını, müvekkillerine ait aracın bu kaza sonrası değeri düştüğünü, müvekkilinin ekonomik zarara uğradığını, davalı …Ş.’nin diğer davalı aracın maliki …’ın 11.08.2016 başlangıç tarihli, … poliçe numaralı trafik sigortacısı olduğunu, Davalı …Ş.’nin diğer davalı araç maliki …’ın 11.08.2016 başlangıç tarihli, …poliçe numaralı İhtiyari Mali Mesuliyet teminatı içeren Kasko poliçesinin sigortacısı olduğunu beyan ederek tahkikat sonucunda müvekkilinin aracında oluşan değer kaybı zararının tam ve kesin olarak belirlenebilmesinin mümkün olduğu anda arttırılmak üzere asgari 100,00 TL değer kaybının davalılardan müteselsilen temerrüt tarihinden itibaren işleyecek ticari avans faizi ile birlikte tahsiline ve yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
SAVUNMA /
Davalı vekili cevap dilekçesinde ve özetle; davacını davasını 100,00 TL üzerinden belirsiz alacak davası olarak açtığını, belirsiz alacak davasının gerek doktirinde gereksek Yargıtay tarafından belirtildiği üzere istisnai bir dava türü olduğunu, başvuran aracında müvekkili şirketinin sigortalısı olan araç ile kazası sonucu meydana gelen değer kaybı zararının talep edildiğini, davanın açıldığı anda dava konusu kılınan alacak tutarının tam tam ve kesin olarak belirlenmesinin davıdan beklenmeyecek bir nitelik taşıyıp taşımadığının tayininde davacınnı somut olayın koşulları ve özellikleri gözetilerek doğruluk ve güven kuralı çerçevesinde dürüst makul ve orta derecde zeka sahibi bir insanın göstermesi gereken tüm dikkat ve özeni göstermesine rağmen alacak tutarını tam ve kesin olarak belirlenebilmesinin mükün olup olmadığı hususunun esas alınması gerektiğini, davacının talebinin hasar tarihi ile ihbar tarihi arasında mülkiyet değişikliği olması sebebiyle genel şartlar gereği reddedildiğini, 02.04.2017 tarihinde meydana gelen trafik kazasında müvekkili şirket kusur oranın tespit edildikten sonra ancak bu oranda olmak kaydı ile sorumlu olduğunu, kaza neticesinde dvacının aracında olduğunu iddia ettiği değer kaybı bedelinin ilgili yasal mevzuatımızda cari olan ilkeler ışığnıda belirlenmiş olmasının gerektiğini, davacı yan lehine hükmolunacak tazminat bedeline kaza tarihinde itibaren faiz işletilmesini talep ettiğini beyan ederek taraflar arasındaki borç ilişkisinin sona ermiş olduğundan davanın külliyen reddini, bilirkişi marifetiyle zararın tespit edilmesini, yargılama gideri ve vekalet ücretinin başvurucuya yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
KANITLAR VE GEREKÇE /
Tüm dosya kapsamı incelenip değerlendirildiğinde; tarafların iddia ve savunmalarından, anlaşamadıkları hususlar, anlaştıkları hususlar, çekişmeli vakıalar hakkında toplanan deliller, delillerin tartışılması ve değerlendirilmesi, sabit görülen vakıalarla bunlardan çıkarılan sonuç ve hukuki sebepler şu şekildedir:
Davacı taraf, 02.04.2017 tarihli trafik kazası sonucu…plakalı aracının değer kaybına uğradığını iddia ederek belirsiz alacak davası açmıştır.
Davalı taraf, genel mahiyette davanın reddini savunmuştur.
Dava, araç değer kaybı alacağının varlığı ve varsa miktarına ilişkindir.
“Sıfat” terimi uygulamada yerleşmiş bir terim değildir. Uygulamada sıfat için “husumet” terimi kullanılmaktadır.(Misal :Y3.HD 26.3.2015, 12514/5042.) HMK m. 327/2 hükmünde, burada incelendiği anlamda sıfat deyimine yer verilmiştir. TBK m.205, I’de de, buradaki anlamda” taraf olma sıfatı” deyimine yer verilmiştir. Sıfat, dava konusu sübjektif hak (dava hakkı) ile taraflar arasındaki ilişkidir. Taraf ehliyeti, dava ehliyeti ve davayı takip yetkisi, davanın taraflarının kişilikleriyle ilgili olduğu halde, taraf sıfatı dava konusu sübjektif hakka ilişkindir. Bir sübjektif hakkı dava etme yetkisi (dava hakkı) kural olarak o hakkın sahibine aittir. Bu nedenle, o hakka ilişkin bir davada davacı olma sıfatı da o hakkın sahibine aittir(aktif husumet). Mesela, bir alacak davasında davacı olma sıfatı o alacağın alacaksına aittir. Alacak davası, o alacağın alacaklısından başka bir (üçüncü) kişi tarafından açılırsa, (dava konusu alacağın mevcut olmadığından dolayı değil) davacının davacı sıfatına sahip olmadığından (sıfat yokluğundan, husumetten) dolayı reddedilir. Bir sübjektif hak kendisinden davalı olarak istenebilecek olan kişi, o hakka uymakla yükümlü (borçlu) olan kişidir. (davalı sıfatı, pasif husumet). Mesela, bir alacak davasında davalı olma sıfatı o alacağın borçlusuna aittir. Alacak davası, o alacağın borçlusundan başka bir (üçüncü) kişiye karşı açılırsa, (dava konusu alacağın mevcut olmadığından dolayı değil) davalının davalı (borçlu) sıfatına sahip olmadığından (sıfat yokluğundan, husumetten) dolayı reddedilir. (Misal:” Bir davada taraf olarak gösterilen kişiler, taraf ve dava ehliyetine ve davayı takip yetkesine sahip olsalar bile, taraflardan birinin o davada gerçekten davacı ve davalı sıfatı yoksa, davanın esası hakkında bir karar verilemeyeceğinden, dava sıfat yokluğundan (husumetten) reddediler. Taraf sıfatı usul hukuku sorunu olmayıp, dava konusu sübjektif hakkın özüne ilişkin bir maddi hukuk sorunu olduğundan taraf sıfatının yokluğu, davada taraf olarak gözüken kişiler arasında dava konusu hakkın doğumuna engel olduğu için def’i değil, yargılamanın her aşamasında taraflarca ileri sürülmesi mümkün ve mahkemece de kendiliğinden nazara alınması zorunlu bir olgudur” (YHGK 27.01.2016, 13/684-106). Yukarıdaki kısa açıklamanın gösterdiği gibi, bir sübjektif hakkın sahibinin ve o hakka uymakla yükümlü olan kişinin kimler olduğu (yani bir davada davacı ve davalı sıfatının kimlere ait olduğu) tamamen maddi hukuka göre belirlenir. Bu nedenle , bir kişinin belli bir davada gerçekten davacı veya davalı sıfatına sahip olup olmadığı hususu, usul hukuku sorunu olmayıp, dava konusu (sübjektif) hakkın özüne ilişkin bir maddi hukuk sorunudur. Sıfatın usul hukukunu ilgilendiren yönü (usul hukuku bakımından önemi) şudur: Bir davanın tarafları (veya taraflardan biri) o davada gerçekten (davacı veya davalı) taraf sıfatına sahip değilse, mahkeme, dava konusu hakkın esası (mevcut olup olmadığı) hakkında inceleme yapıp karar veremez. Mahkeme, davanın sıfat (husumet) yokluğundan reddine karar verir. Bu karar, davanın mesmu olmadığına (dinlenemeyeceğine) ilişkin bir karar olmayıp, gene davanın esasına ilişkin bir karardır( taraf olarak gösterilenlerden birinin taraf sıfatının bulunmadığını tespit eden bir karardır). Şüphesiz, böyle bir karar, yalnız o davada taraf olarak gösterilmiş olan kişiler arasında kesin hüküm (HMK m.303) teşkil eder; dava konusu hak ve gerçekten taraf sıfatına sahip ( ve fakat o davada taraf olarak gösterilmemiş) olan kişi bakımından kesin hüküm teşkil etmez. Bir davanın tarafları o davada gerçekten taraf sıfatına sahip ise, o zaman, mahkeme dava konusu hakkın esası hakkında inceleme yapar ve karar verir. Mahkemenin bu kararı, dava konusu hak ve davanın ( gerçek taraf sıfatına sahip olan) tarafları bakımından kesin hüküm teşkil eder( HMK m.303). Taraf sıfatı bir dava şart değildir. Çünkü, sıfat, usul hukuku sorunu olmayıp, dava konusu (subjektif) hakkın özüne ilişkin bir maddi hukuk sorunudur. Sıfat yokluğu, bir def’i değil, davada taraf olarak gözüken kişiler arasında dava konusu hakkın doğumuna engel olan bir itirazdır. Hakim, kendisine sunulan dava malzemesinden (davalı veya davacının bildirdikleri vakıalardan yani dava dosyasından) bir itiraz sebebinin varlığını (sıfat yokluğunu) öğrenirse, bunu kendiliğinden (re’sen ) gözetir. Mahkeme, yapacağı inceleme sonucunda, taraflardan birinin o davada taraf sıfatının bulunmadığı kanısına varırsa, davayı sıfat yokluğundan (husumetten ) reddeder. Bu kara, ( dava şartı yokluğundakinin aksine) usulden ( davanın mesmu olmadığından dolayı) bir ret kararı olmayıp, davanın esasına ilişkin bir ret kararıdır. Bu (esastan) ret kararı, davanın tarafları bakımından maddi anlamda kesin hüküm ( HMK m.303) teşkil eder. Bir kişi davada sıfatı olmadığı halde, davacıyı, davalı sıfatı kendisine aitmiş gibi yanıltıp, kendisine karşı dava açılmasına sebebiyet verirse, davanın sıfat yokluğu nedeniyle reddi halinde, davalı yararına yargılama giderlerine hükmedilemez.( HMK m.327/2).
59 TM 707 plakalı araç maliki açısından; dava dilekçesine ekli araç satış sözleşmesinden aracın 10.05.2017 tarihinde …’ a satıldığı ayrıca Tekirdağ Emniyet Müdürlüğü’ nün vermiş oluğu cevapta aracın dava tarihinden (22.05.2018) önce malik değiştirdiği davacı adına değil 02.04.2018 tarihinde …Şti adına kayıtlı olduğunun bildirildiği görülmekle davacının maliki olmadığı bir araca dair değer kaybını istemesinin mümkün bulunmadığı değerlendirilmiştir. İş bu davada davacının iddiası gibi davacının kendi husumeti bulunmamaktadır. Davacının doğru sıfatı taşımadığı davada husumetinin bulunmadığı tespit olunmuştur. Saptanan ve hukuksal durum bu olunca; yukarıdaki mevzuata ilişkin açıklanan teori ışığında davacının talebin muhatabı olamayacağı anlaşılmış aktif husumeti bulunmamasından dolayı davacının davası husumet yokluğundan reddolunmuştur.
HÜKÜM / Gerekçesi yukarıda izah olunduğu üzere;
1-Davacının davasının sıfat yokluğu nedeniyle husumetten reddine,
2-6100 S HMK gereğince ve Harçlar Kanunu uyarınca davanın açıldığı tarihteki tarafların haklılık durumuna göre karar ve ilam harcı olan 44,40 TL ‘nin davacı tarafça peşin olarak yatırılan 35,90 TL harçtan mahsubuna Hazine’ ye gelir kaydına, bakiye 8,50 TL daha harcın davacıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına,
3-İşbu dava nedeni ile davacı tarafından yapılan yargılama giderinin uhdesinde bırakılmasına,
4- Kendisini vekille temsil ettiren davalı taraf lehine karar tarihinde geçerli A….T. deki esaslara göre ve 6100 S HMK gereğince belirlenen 100,00 TL vekalet ücretinin davacıdan tahsili ile kendisini vekille temsil ettiren davalıya verilmesine,
5-6100 S HMK m. 333 uyarınca dosyaya yatırılan ve sarf edilmeyen davacı gider avansının karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacı tarafa iadesine,
Dair, davacı vekilinin yüzüne karşı, diğer tarafın yokluğunda dava konusu miktar dikkate alındığında kesin olmak üzere yapılan tahkikat sonucunda karar verildi. Karar usulen açıklandı, okundu.
Katip …
Hakim …
¸e-imzalıdır