Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 6. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/483 E. 2021/589 K. 14.09.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2018/483 Esas
KARAR NO : 2021/589

DAVA : Ticari Şirket (Genel Kurul Kararının İptali İstemli)
DAVA TARİHİ : 21/05/2018
KARAR TARİHİ : 14/09/2021

Mahkememizde görülmekte olan Ticari Şirket (Genel Kurul Kararının İptali İstemli) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ -İSTEM /
Davacı vekili dava dilekçesinde ve özetle;davacının davalı … AŞ’nin 800.860 hissesinin 53.390’ına sahip olduğunu, geri kalan hisselerin 640.690 adedinin … AŞ’ne, 53.390 adedinin …’a, 53.390 adedinin …’a ait olduğunu, davalı şirketin 14.05.2018 tarihli olağan genel kurul toplantısında m.6’da davacının ibra edilmemesi m.7’de … tarafından önerilen …’ın yönetim kurulu üyesi seçilmesine karar verildiğini haksız ve kötü niyetli ve esas sözleşmeye aykırı şekilde alınan kararların iptaline ilişkin gerekçeleri sunduklarını, usule ilişkin olarak işbu davada İstanbul Asliye Ticaret Mahkemelerinin görevli ve yetkili olduğunu, davacının işbu davayı ikame ehliyetinin bulunduğunu; esas bakımından davacı … ’ün ibra edilmemesi ve hakkında TK m.553 uyarınca sorumluluk davası ikame edilmesi yönünde tesis edilen genel kurul kararının dürüstlük kuralına aykırılık teşkil ettiğini, anılan genel kurul toplantısında davacı ile birlikte … A.Ş YK üyesi ve/veya atanmış yönetici olarak görev yapmış diğer yöneticilerin ibra edilmesine rağmen, davalı şirketin geçmiş yıllar ve özellikle 2017 yılında toplam 80.056.835 TL faaliyet zararının tüm sorumluluğunun davacıya yükletilmesine çalışılmasının açıkça dürüstlük kuralına aykırılık ihtiva ettiğini, hakim hissedar … tarafından atanmış … üyesinin ve yine … tarafından atanmış olan CEO’nun …’e ait hisselere tekabül eden oylar neticesinde ibra edilmesinin azlık hissedarlar … ve … ile davacı tarafından atanan tek YK üyesi olan …’ün …’in oyları ile ibra edilmeyerek TK m.553 uyarınca sorumluluk davası ikame edilmesi yönünde karar alınmasının hakim hissedar …’in hakkını dürüstlük kuralına aykırı şekilde kötüye kullanması anlamına geldiğini, davalının iddia edilen zararlar yönünden davacının tek başına sorumlu gösterilmeye çalışılmasının eşitlik ilkesine ve dürüstlük kuralına aykırılık teşkil ettiğini 14.05.2018 tarihli Genel Kurul toplantısı tutanağı m.6 ile tesis edilmiş genel kurul kararının iptaline karar verilmesini talep etme gerekliliği hasıl olduğunu, azlık hissedarlar tarafından aday gösterilen davacının Yönetim Kurulu üyeliğine atanamayarak tüm Yönetim Kurulu üyelerinin … tarafından gösterilen adaylar arasından atanmasının açıkça esas sözleşmeye aykırılık ihtiva etmekte olup taraf iradesi doğrultusunda belirlenen imtiyazları da ortadan kaldırdığını, Esas Sözleşme m.12’de “şirketin işleri ve idaresinin genel kurul tarafından TTK hükümleri çerçevesinde seçilecek 4 üyeden oluşan bir Yönetim Kurulu tarafından yürütülür”. Şirket sermayesini temsil eden payların en az %15’ine sahip olan pay sahibi veya pay sahiplerinin ilgili şirketin Yönetim Kurulu’na bir üye, geri kalan %20’sine sahip pay sahibi/sahiplerinin bir üye, geri kalan %30’una sahip olan pay sahibi/sahiplerinin bir üye ve geri kalan %35’ine sahip pay sahibi/sahiplerinin bir Yönetim Kurulu üyesi aday gösterir hakkı bulunacağını şeklinde düzenleme içerdiğini, şirketin 14.05.2018 tarihli Genel Kurul toplantısında …’i temsilen Ş.A. Kurutluoğlu’nun “şirket sermayesinin %19.81’ine sahip pay sahipleri tarafından verilen teklif ile aday gösterilen …’ün şirketi hem Yönetim Kurulu üyesi hem de Genel Müdürü sıfatıyla görev yaptığı süre boyunca şirketi düzenli olarak zarara uğratması sebebiyle …’ün 3.234.004 payın kabul oyuna karşılık 13.099.346 ret oyuyla Yönetim Kurulu üyeliğine seçilmemesi şeklinde beyanda bulunduğunu, esas sözleşme uyarınca Yönetim Kurulu’da bir üye ile temsil edilme imtiyazı tanınmış olan %15’in üzerinde pay sahibi tarafından aday gösterilen davacının Yönetim Kurulu üyeliğine atanmasının engellenmesinin davalı şirket yönetiminden soyutlama amacının açık bir göstergesi olduğunu, esas sözleşme ile tanınan imtiya ile Ortaklık Sözleşmesi birlikte değerlendirilmesi neticesinde tarafların asıl iradelerinin Yönetim Kurulu’nın 3 üyesini … 1 üyesinin azınlık hissedarlar tarafından atanmasının tespit edilebileceğini, Ortaklık Sözleşmesi TBK hükümlerine tabi bir sözleşme olsa da TTK hükümlerine tabi olan esas sözleşme maddelerinin yorumlanmasında ortaklık sözleşmesi hükümlerinin dikkate alınmasının gerekeceğini esas sözleşme m.12’nin bu şekilde yorumlanması gerekecek olup 14.05.2018 tarihli Genel Kurul toplantısında alınan 7 no’lu Genel Kurul kararının esas sözleşmeye aykırılık nedeniyle iptaline kara verilmesini talep ettiklerini belirterek davalı şirketin 14.05.2018 tarihli Genel Kurul’da alınan 6 ve 7 no’lu kararların yargılama sona erinceye dek yürütülmesinin durdurulmasını, Sayın Mahkeme aksi kanaatte ise davalı şirket Yönetim Kurulu üyelerinin görüşü ivedilikle alınmak suretiyle 14.05.2018 tarihli Genel Kurul’da alınan 6 ve 7 no’lu kararların yargılama sona erinceye dek yürütmesinin durdurulmasını, davanın kabulü ile 14.05.2018 tarihli Genel Kurul’da alınan 6 ve 7 no’lu kararların iptaline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA /
Davalı vekili cevap dilekçesinde ve özetle; ihtiyati tedbir talebinin reddiyle usul bakımından davacının yetki, dava ehliyeti ve muhalefet şerhine ilişkin itirazların bulunmadığını esas bakımından davaya konu olayda meselenin davacıya pay sahibi sıfatıyla yüklenen bir borcun ifasında diğer pay sahipleriyle aynı şekilde davranılıp davranılmadığı olmadığını, davacıya yönelik talebin pay sahipliği sıfatından değil YK üyeliği ve CEO’luğu nedeniyle olduğunu dosyada TK m.357 hükmünün dava konusu ihtilafla hiçbir ilgisi bulunmadığını bu maddeye dayandırılan haksız davanın reddi gerektiğini, dürüstlük kuralına aykırılık iddiasına ilişkin olarak ise davacının şirkette CEO vazifesi ile görevlendirildiği ve bu çerçevede şirketi devamlı olarak zarar ettirerek yüklü bir borç altına soktuğu gerçeğinin göz ardı edilmemesini, şirketin bu kapsamda birden fazla YK üyesine karşı mutlaka birlikte sorumluluk davası yürütmek zorunluluğu olmadığını, davacının “eşitlik ilkesi” ve “dürüstlük kuralı”na dayandırıldığı gerekçelerin dava konusu olayla örtüşmediğini bu noktada üzerinde durulması gereken hususun davacının diğer Yönetim Kurulu üyelerini ibra etmediği olduğunu Eşit Davranma İlkesinin tam olarak gerçekleştirildiğini, davacı tarafından ibra edilmeyen YK üyeleri tarafından davacının ibra edilmediğini uygulama bakımından GK’da aslında tam bir eşitlik bulunduğunu, davacının dilekçesinde şirketin 2017 yılında toplam 80.056.835 TL faaliyet zararını açıkladığını, bu açıklamanın dahi davacının neden ibra edilmediğinin açıkça ortaya konulduğunu fakat tek sorun olarak diğer YK üyelerinin ibra edilmesi olarak gösterildiğini açılması gereken davanın davacının ibra edilmeme kararının iptali değil diğer Yönetim Kurulu üyelerine ibra edilmeleri kararının iptali olması gerektiğini, dürüstlük ve eşitlik ilkelerine aykırı davrananın davacının kendisi olduğunu, bu noktada davacının davalı şirket ile aynı ortaklık yapısına sahip … A.Ş unvanlı şirketten mülkiyetinin %100’ünü kendisine ait bulunduğu radyo kanallarına gerçekleştirdiği kaynak aktarımları olduğunu, davacının %100 sahibi bulunduğu … AŞ’ye, 2. … AŞ’ye, 3. … AŞ’ye ve … AŞ’ye toplamda 6.908.064,09 TL tutarında kaynak aktarımı gerçekleştirdiğini tahsiline ilişkin hiçbir işlemde bulunmadığını kendi menfaatine şirketi çok büyük zararlara uğrattığını, … A.Ş ve müzekkere yazılarak tamamı davacıya ait radyo kanalları ile aralarındaki hesap ilişkilerinin öğrenilmesini talep ettiklerini, davacının usulsüz işlemler hakkında … Cumhuriyet Başsavcılığı’nın … no’lu soruşturma dosyası ile davalı tarafından ayrıca suç duyurusunda bulunulduğunu, davacının 800.860 TL sermayesi olan davalı şirketin … A.Ş tarafından devralınıldığı 05.09.2013 tarihinden itibaren yaklaşık 3.424.564 TL tutarında zarara uğrattığı, zararı ve mali yükümlülüklerinin tamamına …’in katlanmasına seyirci kaldığını TTK m.360’da düzenlenen “Belirli Grupların Yönetim Kurulunda Temsil Edilmesi” başlıklı maddenin istisnasının madde hükmünde yer aldığını, madde de haklı nedenin varlığı halinde tanınan bu imtiyazın uygulanmayacağının açıkça belirtildiğini, haklı nedenin her olayda ayrıca irdelenmesi gerektiğini, TTK m.360’da grup imtiyazı düzenlendiğini, maddede klasik “imtiyazlı pay” kurumundan farklı olarak “Pay Grubuna” imtiyaz tanınması söz konusu olduğundan bu hakkın imtiyazlı pay sahibi tarafından değil ancak grup tarafından birlikte kullanılması zorunluluğu olduğunun aşikar olduğunu, işbu davada belirtilen pay grubunun birlikte hareket etmesi gerektiğini, davacının tek başına Yönetim Kurulu’na aday önerme hakkını kullanmasının söz konusu olmadığını, söz konusu hakkı davacı ile birlikte … ve …’a tanınmış olduğunu, birlikte kullanıldığını, dolayısıyla bu hakkın korunması bakımından gerekli işlemleri bu pay sahipleri tarafından birlikte yapılabileceğini iki pay sahibinin genel kurulda alınan kararın hukuka aykırılığına yönelik iddia ve itirazları bulunmadığını belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
KANITLAR VE GEREKÇE /
Dava; 6102 Sayılı Türk Ticaret Kanununun 445.maddesi hükmüne dayalı genel kuru kararının iptali istemine ilişkindir.
Taraflar arasındaki uyuşmazlık; davalı şirketin 14/05/2018 günlü olağan genel kurul toplantısında gündemin 6 ve 7 no lu maddeleri gereğince alınan kararların iptali koşullarının oluşup oluşmadığı hususundadır.
Davalı şirketin dava tarihi itibariyle ticaret sicilinde kayıtlı yasal ikametgahının (şirket merkezinin) mahkememizin yargı yetkisinin bulunduğu idari sınırlar içinde kaldığı saptandığından, uyuşmazlığın çözümünde HMK. nun 14/2 ve 6102 Sayılı TTK.nun 445. maddesi hükmü gereğince mahkememiz kesin yetkilidir. Davacının davalı şirketin hissedarı olduğu hususunda taraflar arasında uyuşmazlık yoktur. Davanın 6102 sayılı Türk Ticaret Kanununun 445.maddesinde öngörülen hak düşürücü nitelikteki 3 aylık süre içerisinde açıldığı tespit edilmiştir.
Taraflarca gösterilen deliller toplanmış davalı şirket sicil dosyası, ana sözleşmesi ve 14/05/2018 tarihli ve genel kurul toplantısında alınan karar örneği ile hazirun cetveli dosyaya alınmış, İstanbul CBS’nın … soruşturma sayılı dosyası, … 18 ATM’nin … esas sayılı dosyası UYAP sistemi üzerinden celbedilmiştir.
İncelenen genel kurul toplantı tutanağı içeriğine göre davacının genel kurul toplantısına katıldığı, muhalefetlerini tutanağa geçirttiği dava hakkının bulunduğu anlaşılmıştır.
İptali istenen Genel Kurul Kararlarının yasa, ana sözleşme ve objektif iyi niyet kurallarına uygun olup olmadığı, davacının ibra edilmeme kararına ilişkin gerekçenin yerindeliğinin tespiti yönünden dosya ve davalı şirketin 2017-2018 yılı ticari defter kayıtları üzerinde mahkeme duruşma salonunda inceleme yapılarak bilirkişi raporu alınmış; bilirkişi … tarafından düzenlenen 13/03/2019 teslim tarihli bilirkişi raporunda özetle; genel kurulda alınan ve azlık oyu sahipleri tarafından yönetim kurulu üyeliğine aday gösterilen davacının aday seçilmemesine yönelik gündemin 7 nolu kararının, davacının aday gösterilmesine ve seçilmesinin kanun ve şirket ana sözleşmesine göre zorunlu olmaması; davacının ibra edilmemesine yönelik gündemin 6 nolu kararının ise; davacının yönetim kurulu üyesi ve genel müdürlük görevini yürüttüğü 2017 yılında şirketin zarara uğramış olması nedeniyle iptali koşullarının oluşmadığı sonuç ve kanaati bildirilmiştir.
Dosyaya sunulan 13/03/2019 teslim tarihli bilirkişi raporunun içeriği itibariyle dosyada mevcut kayıt ve belgelerin yeterince irdelenmeden ve anlamlandırmadan düzenlendiği, gerekçeli ve denetime elverişli olmadığı, bu suretle hükme esas alınacak nitelikte olmadığı anlaşıldığından, iptali istenen genel kurul kararlarının yasa, ana sözleşme ve objektif iyi niyet kurallarına uygun olup olmadığı, davacının ibra edilmeme kararına ilişkin gerekçenin yerindeliğinin tespiti yönünden dosya ve davalı şirketin 2017-2018 yılı ticari defter kayıtları üzerinde mahkeme duruşma salonunda re’sen seçilen … marifetiyle inceleme yapılmasına karar verilmiştir.
Bilirkişi … tarafından düzenlenen 02/06/2020 teslim tarihli bilirkişi raporunda özetle; davalı şirketin 14/05/2018 tarihli genel kurul toplantısında gündemin 6 ve 7 nolu oyçokluğu ile alınan kararları incelendiğinde; 6 nolu kararın; geçmiş yıllar ve özellikle 2017 yılı faaliyet zararı nedeniyle TTK 553 ve ilgili hükümler uyarınca davacının ibra edilmemesine yönelik olduğu ve oy çokluğu ile alındığı, 2017 yılı öncesine ait şirket faaliyetlerine yönelik kararların, 2017 yılı olağan genel kurul toplantısında alınamayacağı, TTK’nun 558 maddesi uyarınca ibraya ilişkin önceki yıllarda alınana genel kurul kararlarının, sonraki dönem genel kurul kararı ile geçmişe etkili olarak ortadan kaldırılamayacağı; 7 nolu kararın; yönetim kurulu seçimine ilişkin olduğu, bu karar ile azlık oyu tarafından aday gösterilen davacının yönetim kurulu üyesi seçilmediği, bu kararın şirket ana sözleşmesinin 12. Maddesine ve ortaklık sözleşmesinin 4.2.1 maddesine aykırı olduğu, her iki maddenin de iptal koşullarının oluştuğu sonuç ve kanaati bildirilmiştir.
Dava konusu 14/08/2018 tarihli, yıllık olağan genel kurul toplantısında alınan 6 nolu karar; “Yönetim Kurulu Üyeleri 2017 yılı hesap ve faaliyetlerinden dolayı her biri ayrı ayrı olmak üzere ibraya sunuldu. Yönetim kurulu üyeleri kendi paylarından veya yetkilerinden doğan haklarını kullanmaksızın yapılan oylama sonucunda, Yönetim Kurulu üyeleri …, … ve … 160.170 payın ret oyuna karşılık 640.690 payın kabul oyu ve oyçokluğu ile ibra edildiler ancak yönetim kurulu üyesi … geçmiş yıllar ve özellikle 2017 yılı (-) 681.595,55-TL faaliyet zararları dolayısıyla TTK 553 maddesi ve sair ilgili hükümleri uyarınca ibra edilmemesine ve kendisine sorumluluk davası açılmasına 106.780 payın ret oyuna karşılık 640.690 payın kabul oyuyla ve oy çokluğu ile karar verildi” şeklindedir.
Aynı Genel Kurul Toplantısının 3 nolu kararı ile 2017 yılı Yönetim Kurulu yıllık faaliyet raporunun, 4 nolu kararı ile bilanço kar ve zarar hesabının okunup müzakere edildikleri ve her ikisinin de oybirliği ile kabul edildikleri anlaşılmıştır. TTK’nun 424 maddesi uyarınca bilançonun onaylanmasına ilişkin karar, kararda aksine açıklık bulunmadığı takdirde yönetim kurulu üyelerinin, yöneticilerin ve denetçilerin ibrası sonucunu doğurur. Yönetim kurulu faaliyet raporlarının ve bilançonun oybirliği ile kabul edildiği 3 ve 4 nolu kararlarda aksi belirtilmediğinden, 2017 yılı faaliyet dönemi için tüm yönetim kurulu üyeleri ibra edilmiş olacaklardır.
Dosya kapsamına alınan sicil kayıtlarından, davalı şirketin 2017 yılı öncesi faaliyet dönemlerindeki, davacının da aralarında bulunduğu, yönetim kurulu üyelerinin, ilgili yıl olağan genel kurul kararlarıyla, ilgili yıl faaliyet dönemleri yönünden ibra edildikleri anlaşılmıştır.
Dosyada mevcut şirket sicil kayıtlarında yer alan birden fazla yönetim kurulu kararı ile davacının yönetim kurulu başkan vekili olarak seçilmesine, şirketin yönetim kurulu başkanı ile başkan vekilinin müşterek imzası ile ve en geniş yetkilerle temsil ve ilzamına karar verildiği tespit edildiğinden, taraf vekillerine; davacının tek başına şirket adına işlem yapma yetkisi bulunup bulunmadığı, bu konuda başkaca bir yetki devrinin söz konusu olup olmadığı hususlarında dayanak belgeleri ile birlikte açıklamada bulunmaları için 1 aylık kesin süre verilmiş, aksi halde dosyanın mevcut durumuna göre değerlendirme yapılacağı ihtar edilmiştir.
Davalı vekilince dosyaya 08/01/2021 tarihli beyan dilekçesi sunulmuş, ancak davacıya tek başına şirket adına işlem yapma yetkisi verildiğine dair herhangi bir belge sunulmadığı anlaşılmıştır. Nitekim az yukarıda ifade edildiği üzere incelenen sicil kayıtlarından; genel kurul toplantısına konu edilen 2017 yılı ve öncesi faaliyet dönemleri için davalı şirket yönetim kurulu kararları ile davacının yönetim kurulu başkan vekili olarak seçilmesine, şirketin yönetim kurulu başkanı ile başkan vekilinin müşterek imzası ile ve en geniş yetkilerle temsil ve ilzamına karar verildiği anlaşılmaktadır.
Yukarıda yapılan tüm saptamalar karşısında; davalı şirketin 2017 yılı öncesi faaliyet dönemlerindeki, davacının da aralarında bulunduğu, yönetim kurulu üyelerinin, ilgili yıl olağan genel kurul kararlarıyla, ilgili yıl faaliyet dönemleri yönünden ibra edildikleri, dava konusu 2017 yılına ilişkin olağan genel kurul toplantısında alınan kararlar ile önceki dönemlerde alınan ve iptal edilmemiş olan ibra kararlarının ortadan kaldırılamayacağı, 2017 yılı faaliyet dönemi yönünden yalnızca davacının ibra edilmemesine yönelik kararın, faaliyet raporları ve bilançoların oybirliği ile kabul edilmesi TTK’nun 424 maddesi uyarınca tüm yönetim kurulu üyelerinin ve yöneticililerin ibrası sonucunu doğurduğundan kanuna aykırı olduğu, öte yandan sicil kayıtları arasında bulunan ve 2017 yılı faaliyet dönemini de kapsayan 25/11/2016, 19/04/2017 tarihli yönetim kurulu kararları ile davacının yönetim kurulu başkan vekili olarak seçilmesine, şirketin yönetim kurulu başkanı … ile başkan vekili davacının müşterek imzası ile ve en geniş yetkilerle temsil ve ilzamına karar verilmiş olması karşısında, yönetim kurulu başkanı … ve diğer yönetim kurulu üyeleri … ile …’un ibrasına karar verilmesine rağmen, yalnızca, tek başına işlem yapma yetkisi bulunmayan davacının ibra edilmemesine karar verilmesinin kanun, ana sözleşme ve objektif iyi niyet kurallarına uygun olmadığı tespit edilmiş ve gündemin 6 nolu kararının TTK’nun 445/1 fıkrası uyarınca iptali koşullarının oluştuğu anlaşılmıştır.
Dava konusu 14/08/2018 tarihli, yıllık olağan genel kurul toplantısında alınan 7 nolu kararın dava konusu edilen ilgili bölümleri ; “Yönetim Kurulu Üye sayısının 4 kişi olarak belirlenmesi ve (3) üç yıl görev yapmak üzere, Şirket sermayesinin %80’ine sahip pay sahibi … A.Ş. adına … tarafından verilen teklif ile ……. TC kimlik nolu …, …… TC kimlik nolu …, ….. TC kimlik nolu … 160.170 payın ret oyuna karşılık 640.690 payın kabul oyuyla ve oy çokluğu ile Yinetim Kurulu Üyeliğine seçilmeleri kabul edildi.
…….
Şirket pay sahibi … A.Ş. Temsilcisi … söz alarak; Şirketin mali tablolarından da açıkça anlaşılacağı üzere, Şirket son 4,5 yılda düzenli olarak zarar etmiştir. Bu zarar Şirket sermayesinin %80’ine sahip pay sahibi … A.Ş. tarafından yıllarca finanse edilmiş olup, Şirket sermayesinin %20’sine sahip pay sahipleri tarafından söz konusu zararın sahip oldukları pay oranında finanse edilmesine ilişkin herhangi bir işlem yapılmamıştır. Yine aynı kapsamda ilgili pay sahipleri Şirketin faaliyetlerine devam edebilmesini teminen … A.Ş. tarafından Şirket’e verilen borçlara da payları oranında katılmamışlardır. Bu gerekçelerle Şirket sermayesinin %20’sine sahip pay sahipleri tarafından verilen teklif ile aday gösterilen …’ün Şirket’in hem yönetim kurulu üyesi hem de genel müdürü sıfatı ile görev yaptığı süre boyunca Şirket’i düzenli olarak zarara uğratması sebebiyle …’ün 640.690 payın kabul oyuna karşılık 160.170 payın ret oyuyla yönetim kurulu üyeliğine seçilmemesine ve yerine Şirket Pay sahibi … A.Ş. Adına … tarafından aday gösterilen …. TC kimlik nolu …’ın 160.170 payın ret oyuna karşılık 640.690 payın kabul oyuyla ve oy çokluğu ile Yinetim Kurulu Üyeliğine seçilmesine kabul edildi.” şeklindedir.
TTK’nun 360 maddesi; “Esas sözleşmede öngörülmek şartı ile, belirti pay gruplarına özellik ve nitelikleriyle belirli bir grup oluşturan pay sahiplerine ve azlığa yönetim kurulunda temsil edilme hakkı tanınabilir. Bu amaçla yönetim kurulu üyelerinin, belirli bir grup oluşturan pay sahipleri, belirti pay gruplan ve azlık arasından seçileceği esas sözleşmede öngörülebileceği gibi, esas sözleşmede yönetim kurulu üyeliği için aday önerme hakkı da tanınabilir. Genel kurul tarafından yönetim kurulu üyeliğine önerilen adayın veya hakkın tanındığı gruba ve azlığa mensup adayın haklı bir sebep bulunmadığı takdirde üye seçilmesi zorunludur. Bu şekilde tanınacak temsil edilme hakkı, halka açık anonim şirketlerde yönetim kurulu üye sayısının yarısını aşamaz. Bağımsız yönetim kurulu üyelerine ilişkin düzenlemeler saklıdır.” düzenlemesi içermektedir.
Davalı şirket ana sözleşmesinin 12. Maddesine göre; “Şirketin işleri ve idaresi genel kurul tarafından TTK hükümleri çerçevesinde seçilecek 4 üyeden oluşan bir yönetim kurulu tarafından yürütülür. Yönetim Kurulu üyelerinin görev süresi 3 (üç) yıldır.
Şirket sermayesini temsil eden payların en az %15 ,ne sahip olan pay sahibi veya sahiplerinin ilgili Şiket’in yönetim kuruluna 1 (bir) üye, geri kalan %20’sine sahip olan pay sahibi veya sahiplerinin1 (bir) üye, geri kalan %30’una sahip pay sahibi veya sahiplerinin 1 (bir) üye ve geri kalan %35’ine sahip olan pay sahibi veya sahiplerinin 1 (bir) yönetim kurulu üyesi aday gösterme hakkı bulunacaktır.”
TTK’nun 360 maddesinde yer alan aday gösterme hakkı, ana sözleşmede öngörülmüş ise, haklı bir neden gösterilmedikçe, genel kurul tarafından, yönetim kuruluna önerilen adayın veya hakkın tanındığı gruba ya da azlığa dahil bir paysahibinin seçilmesi zorunludur. Genel kurul önerilen ismin aksine, aynı grup pay sahipleri arasından aday olan veya önerilen başka birini de seçebilir. Burada önemli olan, esas sözleşmede öngörülen sayıda yönetim kurulu üyesinin belirli pay gruplarından seçilmiş olmasıdır(bkz. Pulaşlı/Hasan Şirketler Hukuku Genel Esaslar, Güncellenmiş ve Genilletilmiş 7. Bası, Adalet Yayınevi, Ankara, 2021, s. 391 vd.)
Somut olayda; davalı şirket sermayesinin %20’sine sahip pay sahileri tarafından, TTK’nu 360 ve şirket ana sözleşmesinin 12. Maddesine dayalı olarak davacının Yönetim Kurulu üyeliğine aday gösterildiği, şirket genel kurulunca yönetim kurulu üyesi ve genel müdür olan davacının şirketi dört buçuk yıldır zarara uğrattığından, davacının ibra edilmemesine ve hakkında yönetici sorumluluğu davası açılmasına dair karar alındığından bahisle, %20 oranndaki pay sahipleri tarafından davacının yönetim kurulu üyesi seçilmemesine, dördüncü yönetim kurulu üyesi olarak şirketin %80 sermayesine sahip pay sahipleri tarafından aday gösterilen …’ın yönetim kurulu üyesi seçilmesine karar verildiği görülmektedir.
Davalı şirket tarafından, TTK’nun 360 maddesinde ifadesini bulan ve gündemin 6 nolu ara kararına da konu edilen “haklı neden” e dayalı olarak davacının yönetim kurulu üyesi seçilmediği savunulmuştur. Davalının haklı neden olarak ileri sürdüğü, davacının ibra edilmemesine ve hakkında yönetici sorumluluğu davası açılmasına dair gündemin 6 nolu ara kararının iptali koşullarının oluştuğu az yukarıda ifade edilmiştir. Öte yandan az yukarıda belirtildiği üzere; TTK’nun 360 maddesinde yer alan ve ana sözleşmede yer almak kaydıyla doğan; “yönetim kurulu üyesinin belirli pay sahipleri arasından seçilmesi veya aday önerme hakkı” açısından esas olan, ana sözleşmede öngörülen sayıda yönetim kurulu üyesinin belirli pay gruplarından seçilmiş olmasıdır. Şirket genel kurulunca, belirli pay grubunun gösterdiği adayın kendisine yönelik haklı nedenler bulunduğu ileri sürülerek o pay grubunun aday gösterme hakkı ortadan kaldırılamaz. Adayın şahsından kaynaklanan haklı nedenler mevcut ise, genel kurulca, aynı grup pay sahipleri arasından aday olan veya önerilen başka birinin seçilmesi gerekir. Somut olayda davalı şirket genel kurul kararı ile sermayenin %20 sine tanınan yönetim kuruluna aday gösterme hakkının, kanun ve ana sözleşmeye aykırı şekilde, bertaraf edilerek, dört yönetim kurulu üyesinin de sermayenin %80’ine sahip pay sahibi olan … A.Ş. tarafından gösterilen adaylar arasından seçildiği, yine kanun ve ana sözleşmeye aykırı olarak sermayenin %20 sine sahip pay sahiplerinin yönetim kurulunda temsil edilmesinin engellendiği, TTK’nun 445/1 fıkrası uyarınca 7 nolu genel kurul kararının iptali koşullarının oluştuğu anlaşılmıştır.
Yukarıda yapılan tüm saptamalar karşısında; davanın kabulü ile davalı …’ nin 14/05/2018 tarihli olağan genel kurul toplantısında alınan 6 ve 7 nolu genel kurul kararlarının TTK’nun 445/1 maddesi uyarınca iptallerine karar vermek gerekmiştir.
H Ü K Ü M /Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davanın KABULÜ ile davalı …’ nin 14/05/2018 tarihli olağan genel kurul toplantısında alınan 6 ve 7 nolu genel kurul kararlarının iptaline,
2-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Harçlar Tarifesi gereğince hesap olunan 59,30-TL maktu karar ve ilam harcının peşin alınan 35,90 TL harçtan mahsubu ile artan 23,40 TL harcın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
3-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince hesap olunan 4.080,00 TL nispi vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
4-Davacı tarafından yapılan ve aşağıda dökümü gösterilen toplam 1.965,85TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
5-HMK 333.maddesi gereğince davacı tarafından yatırılan gider avansından bakiye avansın hüküm kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
6-Davalı tarafından yatırılan gider avansından bakiye avans kalmadığından bu konuda hüküm kurulmasına yer olmadığına,
Dair taraf vekillerinin yüzlerine karşı gerekçeli kararın tebliğinde itibaren 2 haftalık süre içerisinde İstinaf kanun yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 14/09/2021

Başkan …
¸e-imzalıdır
Üye …
¸e-imzalıdır
Üye …
¸e-imzalıdır
Katip …
¸e-imzalıdır

HARÇ BEYANI /
59,30- TL. KARAR HARCI
35,90- TL. PEŞİN HARÇ
23,40 -TL. KALAN HARÇ

DAVACI GİDERİ /
71,80 TL İLK GİDER
1.250,00 TL BİLİRKİŞİ ÜCRETİ
644,05 TL POSTA MAS.
1.965,85 TL TOPLAM