Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 6. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/453 E. 2018/1034 K. 19.10.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2018/384 Esas
KARAR NO : 2018/1040
DAVA : İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ: 20/04/2018
KARAR TARİHİ: 19/10/2018
Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkili şirket ile dava dışı … isimli şahıs arasında 09/03/2015 tarih ve 32356 sayılı faktoring sözleşmesinin akledildiğini, sözleşme esaslarına göre davalı/borçlunun üçüncü şahıslardan olan alacaklarının müvekkili kuruma devredildiğini buna göre 3.şahıs …’ ın …Üniversitesi Rektörlüğü’ nden olan 14/08/2014 tarih, 5513 nolu ve 01/01/2015 tarih… nolu faturadan kaynaklı toplam 143.899,20-TL olan alacağın müvekkiline alacağın temliki hükümlerine göre devredildiğini, alacak hakkı,… Noterliği 16/03/2015 tarih… yevmiye numaralı temliknamesinin davalı kuruma bildirildiğini, faturaya ait herhangi bir haciz ve temlik bulunmadığına dair cevap alındığını, daha sonra … nolu faturaya istinaden müvekkiline 39.107,09-TL ödeme yapılırken, 5513 nolu faturaya dair herhangi bir ödemenin yapılmadığını, konuya dair davalı tarafa gönderilen …Noterliği 02/10/2017 tarihli ihtarının da neticesiz kalması üzerine, taraflarınca … Üniversitesi Rektörlüğü aleyhine İstanbul … İcra Müdürlüğü… esas sayılı dosyası ile genel haciz yoluyla takip başlatıldığını, borçlu/davalı tarafından ödeme emrine haksız ve kötü niyetli olarak takibi sürüncemede bırakmak üzere itirazda bulunduklarını, haksız ve kötü niyetli olarak yapılan itirazın iptali ve takibin devamı ile karşı yan aleyhine % 20′ den az olmamak üzere icra inkar tazminatına ve kötü niyet tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep ve dava edilmiştir.
SAVUNMA :
Davalı vekilinin davaya cevap dilekçesi özetle; Davacının açmış olduğu davada mahkemeniz yetkili olmayıp yetkili mahkemenin Van Mahkemeleri olduğunu, davacının müvekkil kurum aleyhine yapmış olduğu icra takiben karşı İstanbul icra dairesinin yetkisiz olduğu itirazında bulunmalarına ve takibin öncelikle yetki yönünden durmasına karşın dosyayı yetkili icra dairesine göndermedğii gibi yetki itirazını da kaldırmadan doğrudan yetkisiz icra dairesinin bulunduğu mahkemede dava açıldığını, …’ ın alacağından kalan 39.107,09-TL ‘ nin davacıya 20/05/2016 tarihinde ödendiğini, borçlu olarak gösterilen müvekkilinin takip alacaklısı şirkete icra takibine dayanak gösterilen faturadan dolayı herhangi bir borcunun bulunmadığını, takip konusu faturanın karşığılının olmaması temlik edilen alacaktan kalan bir kısım tutarın da davacıya ödenmesi nedeniyle kötüniyetli olarak açılan davanın öncelikle yetki yönünden ve esastan reddilmesi gerektiğini, alacaklı aleyhine inkar tazminatını ödemeye mahkum edilmesini, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davacı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, davacının sözleşmeye dayalı alacağının tahsili için davalı aleyhine giriştiği icra takibine vâki itirazın İİK’nun 67.maddesi gereğince iptali ile takibin devamına ve icra inkâr tazminatı istemine ilişkindir.
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 4. maddesinde hangi işlerin ticari dava olarak nitelendirilecekleri belirlenmiş, anılan kanunun 5.maddesinde asliye ticaret mahkemesi ile asliye ve diğer hukuk mahkemeleri arasındaki ilişkinin görev ilişkisi olduğu belirtilmiştir.
Ticari davaları, mutlak ticari davalar, nispi ticari davalar ve yalnızca bir ticari işletmeyle ilgili olmasına rağmen ticari nitelikte kabul edilen davalar olmak üzere üç grubta toplamak mümkündür.
Mutlak ticari davalar, tarafların tacir olup olmadığına ve işin bir ticari işletmeyi ilgilendirip ilgilendirmediğine bakılmaksızın ticari sayılan davalardır. Mutlak ticari davalar, 6102 sayılı TTK’nın 4/1. maddesinde bentler halinde sayılmıştır. Bunların yanında Kooperatifler Kanunu (m.99), İcra İflas Kanunu (m.154), Finansal Kiralama Kanunu (m.31), Ticari İşletme Rehni Kanunu (m.22) gibi bazı özel kanunlarda belirlenmiş ticari davalar da bulunmaktadır. Bu guruptaki davaların ticari dava sayılabilmesi için taraflarının tacir olması veya ticari işletmeleriyle ilgili olması gibi şartlar aranmaz, TTK’nın 4/1. bendinde sınırlı olarak sayılan davalar arasında yer alması veya özel kanunlarda ticari dava olarak nitelendirilmesi yeterlidir. Bu davalar kanun gereği ticari dava sayılan davalardır.
Nispi ticari davalar, her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili olması halinde ticari nitelikte sayılan davalardır. 6102 sayıl TTK’nın 4/1. maddesine göre, her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan ve iki tarafı da tacir olan hukuk davaları ticari dava sayılır. Bu hükme göre bir davanın ticari dava sayılabilmesi için, hem iki tarafın ticari işletmesini ilgilendirmesi, hem de iki tarafın tacir olması gereklidir. Bu şartlar birlikte bulunmadıkça, uyuşmazlık konusunun ticari iş niteliğinde olması veya ticari iş karinesi sebebiyle diğer taraf için de ticari iş sayılması davanın ticari dava olmasını sağlamaz. Başka ifade ile 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 19/2. maddesi uyarınca, taraflardan biri için ticari iş sayılan bir işin diğeri için de ticari iş sayılması, davanın niteliğini ticari hale getirmeyecektir. Zira; Türk Ticaret Kanunu, kanun gereği ticari sayılan davalar haricinde, ticari davayı ticari iş esasına göre değil, ticari işletme esasına göre belirlemiştir. Hal böyle olunca, işin ticari nitelikte olması davayı ticari dava haline getirmez.
Üçüncü grup ticari davalar, yalnızca bir tarafın ticari işletmesini ilgilendiren havale, vedia ve fikri haklara ilişkin davalardır. Yukarıda açıklandığı üzere bir davanın ticari dava sayılması için kural olarak ya mutlak ticari davalar arasında yer alması ya da her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili bulunması gerekirken havale, vedia ve fikri haklara ilişkin davaların ticari nitelikte sayılması için yalnızca bir yanın ticari işletmesiyle ilgili olması TTK’da yeterli görülmüştür.
Somut olayda hangi mahkemenin görevli olduğunun belirlenmesi için öncelikle taraflar arasındaki ilişkinin vasıflandırılması gerekmektedir. Davacı, dava dışı …’ın davalıdan olan alacağını faktoring sözleşmesi ile temlik aldığını ileri sürmektedir. Temlik alınan alacak ve davalı aleyhine başlatılan takip , bir kambiyo senedine değil faturaya dayalıdır. Alacağı temlik alan davacı şirket ile davalı arasında doğrudan bir sözleşme ilişkisi bulunmayıp, dosyada mevcut belgelerden davalı ile dava dışı … arasında sağlık hizmetlerinin görülmesine dair bir hizmet sözleşmesi bulunduğu, davacının temellük ettiği alacağın bu hizmet ilişkisine istinaden tanzim edilen faturaya dayandığı anlaşılmaktadır. Hizmet sözleşmesine konu uyuşmazlıklar mutlak ticari dava mahiyetinde olmadığı gibi, …Üniversitesi’nin tacir sıfatı bulunmadığından, eldeki dava nispi ticari dava olarak da vasıflandırılamaz. Yine hizmet sözleşmeleri, yalnızca bir tarafın ticari işletmesi ile ilgili olmakla birlikte TTK’un 4. Maddesi gereği mutlak ticari davaya konu sayılan vedia, havale gibi sözleşmelerden de değildir.
Ticari olmayan davalarda görevli mahkeme asliye hukuk mahkemesi olup asliye hukuk mahkemesi ile ticaret mahkemeleri arasındaki ilişki TTK’ nun 5/3.maddesi uyarınca görev ilişkisidir. Göreve ilişkin usul kuralları HMK’nun 114/1-c maddesi uyarınca dava şartıdır.Dava şartları kamu düzeninden olup kamu düzenine ilişkin hususlarda resen dikkate alınacak hususlardan olup dava şartı yokluğu halinde HMK’nun115/2.maddesi gereğince dava şartı yokluğundan .davanın usulden reddine karar verilmesi gerektiği sonucuna varılarak aşağıdaki gibi hüküm fıkrası oluşturulmuştur.
H Ü K Ü M : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davacının açtığı davada,mahkememizin görevli olmadığı anlaşılmakla;açılan davanın, HMK’nun 115/2.maddasi uyarınca aynı kanunun 114/1-(c) maddesinde belirtilen dava şartı noksanlığı nedeniyle usulden REDDİNE, mahkememizin GÖREVSİZLİĞİNE,
2-6100 Sayılı HMK’nun 20. maddesi gereğince taraflardan birinin görevsizlik kararı süresi içinde kanun yoluna başvurulmayarak kesinleşmiş ise kararın kesinleştiği tarihten, kanun yoluna başvurulmuşsa bu başvurunun reddi kararının tebliğ tarihinden itibaren 2 hafta içerisinde mahkememize başvurarak dava dosyasının görevli mahkemeye gönderilmesini talep etmelerinin gerektiğin, aksi taktirde mahkememizce davanın açılmamış sayılmasına karar verileceğinin İHTARATINA,
3-HMK’nun 20 maddesi uyarınca kararın kesinleşmesini müteakip yasal iki haftalık sürede talepte bulunulduğunda dosyanın görevli İstanbul Asliye Hukuk Mahkemesi’ne tevzi edilmek üzere İstanbul Hukuk Mahkemeleri Tevzi Müdürlüğü’ne GÖNDERİLMESİNE,
4-Mahkememizce verilen görevsizlik kararının kesinleşmesinden sonra dava yetkili ve görevli mahkemede devam edilmemesi ve talep halinde yargılama giderlerinin değerlendirilerek HMK’nun 331/2. maddesi gereğince bir karar verileceğinin İHTARATINA,
5-Harç ve masrafların görevli mahkemede nazara ALINMASINA,
Dair mahkememize veya aynı sıfattaki başka bir mahkemeye verilecek dilekçe ile kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde veya istinaf dilekçesi kendisine tebliğ edilen taraf başvuru hakkı bulunmasa veya başvuru süresini geçirmiş olsa bile mahkememize veya aynı sıfattaki başka bir mahkemeye vereceği cevap dilekçesi ile iki hafta içerisinde İSTİNAF yolu açık olmak üzere tarafların yokluğunda verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.
Katip …
¸e-imzalıdır
Hakim …
¸e-imzalıdır