Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 6. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/447 E. 2018/1145 K. 20.11.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2018/413 Esas
KARAR NO : 2018/1125
DAVA : Ticari Şirket (Fesih İstemli)
DAVA TARİHİ: 30/04/2018
KARAR TARİHİ: 13/11/2018
Mahkememizde görülmekte olan Ticari Şirket (Fesih İstemli) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ -İSTEM /
Davacı vekili dava dilekçesinde ve özetle; müvekkili tarafından kurulan davalı …. ile dava dışı…Şti’nin duşa kabin ve banyo malzemeleri üretimi konusunda uluslararası alanda faaliyet gösteren firmalar olduğunu, dava dışı …Şti.ile dava dışı …A.Ş.arasında süregelen ticari ilişki kapsamında davacı şirket tarafından henüz üretimi yapılıp teslimi yapılmayan mallar karşılığında düzenlenen faturalardan dolayı oluştuğu iddia edilen borcun tasfiyesi amacıyla adı geçen şirketler arasında 18.09.2015 tarihli protokol ve eklerinin imzalandığı ve/fakat sözleşmeye konu borcun gerçeği yansıtmadığını, bu borca o tarihte müvekkilinin sahibi olduğu davalı şirketin kefil olmasının sağlandığını, davalı şirketin fabrika binasının 27.01.2016 tarihli “Finansal Kiralama Kiracı Değişikliği ve Devir Sözleşmesi” ile dava dışı … A.Ş. tarafından borçları ödenerek devralındığını, ve yine 04.04.2016 tarihli “…A.Ş. Ortaklar Anlaşması” ile müvekkilin davalı şirkette bulunan %52 hissesinin dava dışı … A.Ş. talimatı altındaki şirket ve kişilere bedeli ödenmeksizin ve gerçekte borçlu da olunmamasına karşılık devri sağlanarak müvekkilinin davalı şirkette azınlık pay sahibi durumuna düşürüldüğünü, davalı şirketin hâlihazırdaki yönetimi tarafından şirkette azınlık hissedar durumunda kalan müvekkili ve özellikle davalı şirket aleyhine her türlü zararlandırıcı eylemlerde bulunulmakta olduğunu, davalı şirketin adeta ana sözleşmesinde yer alan amacından ayrılmış vaziyette dava dışı … A.Ş.nin talimatları ile menfaatlerine uygun şekilde yönetildiğini, davalı şirketin sürekli olarak zararlandırıldığını, bu konuda davalı şirket yönetim kurulu üyelerine keşide edilen ihtarnamelerin semeresiz kaldığını, müvekkili tarafından davalı şirket yönetim kurulu üyeleri aleyhinde savcılık şikâyetlerinde bulunulduğu gibi, sorumluluk davalarının açıldığını, bununla birlikte davalı şirketin dava dışı … A.Ş. menfaatleri doğrultusunda dava dışı şirkete kaynak yaratmak amacıyla kullanıldığını, müvekkilinin davalı şirket nezdinde yönetim ve idare ile ilgili bilgi alma hakkı sürekli olarak engellendiğini, ortaklığın çekilmez hale geldiğini ileri sürerek davalı şirketin haklı nedenle feshine olmadığı takdirde karar tarihine en yakın tarihteki gerçek hisse bedelinin belirlenerek dava tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiş, ihtiyati tedbiren, şirket yönetimindeki ihtilafın şirkete zarar vermesinin önüne geçilmesi amacıyla yönetim kurulu başkan ve üyelerinin yetkilerinin tedbiren kısıtlanmasına, imza yetkilerinin kaldırılmasına, şirketi temsil ve ilzam yetkisinin ve yönetiminin münferiden imza ile müvekkiline tevdine, aksi durumda davalı şirkete denetim kayyumu atanmasına, yönetim kurulu başkan ve üyelerinin menkul ve gayrimenkul malları üzerinde tedbire hükmedilmesine, müvekkilinin davalı şirket nezdindeki %48 hissesinin devri ve tescili, usulsüz şekilde dava dışı Viem Şirketinin iştiraki …firmasına yapılmak istendiğinden, …firmasının %48 hissesi üzerine 3. kişilere devrinin engellenmesi amacıyla dava süresinceye kadar tedbir konulmasına ve ayrıca müvekkilin %48 hissesi üzerindeki usulsüz rehin işlemlerinin durdurulmasına karar verilmesini istemiştir.
SAVUNMA /
Davalı vekili cevap dilekçesinde ve özetle; Davacının aktif dava ehliyetinin bulunmadığını, davalı şirketin yönetim kurulu üyesi yetkilisi veya ortağı olmadığını bu nedenle davanın husumetten reddi gerektiğini, davanın açılmasının hakkın kötüye kullanılması niteliğinde olduğunu, dava dışı … A.Ş.’ne olan borçların ödenmesi amacıyla adı geçen şirketle 18/09/2015 tarihli “Borç Tasfiye Sözleşmesi” imzaladığını ve eki olan Rehin Sözleşmesi uyarınca hisselerini adı geçen şirkete rehin ettiğini, ayrıca şirketin gizli belgelerini ifşa edip sır niteliğindeki belgeleri hukuka aykırı olarak ele geçirip kullandığını, şirket aleyhine davalar açarak faaliyetinin engellemeye çalıştığını, şahsi borçlarından dolayı şirketin haciz işlemlerine maruz kaldığını, TTK 531 maddesine uygun karar verilebilmesi için objektif bir haklı sebebin bulunması gerektiğini, davacının ise haksız ve kişisel çıkarları ile hareket ettiğini, bizzat yetkili ve ortak olduğu dönemde yaptığı hukuki işlemlere bile itiraz ederek çelişkili davranış sergilediğini, kendisi tarafından hisse ve rehin sözleşmesine dayanılarak dava dışı … A.Ş. tarafından alacağın tahsili amacıyla rehin paraya çevrilerek davacının şirketteki payının açık artırma ile satıldığını ve davacının şirket ile herhangi bir bağının bulunmadığının bu nedenle şirketin tasfiyesini isteme hak ve yetkisinin olmadığını, ortaklıktan zaten çıkmış olduğundan ortaklıktan çıkmasına karar verilmesinin de mümkün olmadığını belirterek davanın haksızlığını savunmuş ve reddine karar verilmesini istemiştir.
KANITLAR VE GEREKÇE /
Dava; 6102 sayılı TTK’nun 531 Maddesi hükmüne dayalı olarak açılmış olup, davalı Anonim Şirketin haklı nedenlerle feshi ve tasfiyesi, olmadığı taktirde davacının haklı nedenle şirket ortaklığından çıkması istemine ilişkindir.
Şirketin fesih ve tasfiyesinin istenilmesi halinde, husumetin şirket tüzel kişiliğine yöneltilmesi gerekli ve yeterlidir. Somut olayda bu durum gerçekleşmiştir.
Davalı şirkete ait sicil dosyası getirtilerek incelenmiş; dava tarihi itibari ile davalı şirketin ticaret sicilinde tescilli bulunan merkez adresinin mahkememizin yargı yetkisinin bulunduğu idari sınırlar dahilinde kaldığından 6102 sayılı TTK’nun 53 ve HMK’nun 14/2. maddesi hükmü gereğince uyuşmazlığın çözümünde mahkememiz kesin olarak yetkili bulunmaktadır.
Davalı şirketin sicil dosyası incelendiğinde; … Ticaret Sicil Memurluğu’nun …Ticaret sicil numarasında kayıtlı olduğu, dava tarihi itibariyle davacı ile dava dışı …, …, …, …’nin yönetim kurulu üyesi oldukları, A grubu imza yetkililerinin davacı … ile …, B gurubu imza yetkililerinin …,…, C grubu imza yetkilisinin … oldukları, Murat GİGİN’in münferiden …’in ise sınırlı yetkili olduğu belirlenmiştir.
6102 sayılı TTK’nun 531. maddesinde haklı sebeplerin varlığında sermayenin en az 10/1’ni ve halka açık şirketlerde 20/1’ini temsil eden payların sahipleri, şirketin merkezinin bulunduğu yerdeki Asliye Ticaret Mahkemesinden şirketin feshine karar verilmesini isteyebilecekleri belirtilmiştir. Mahkemenin fesih yerine davacı pay sahiplerine, paylarının karar tarihine en yakın tarihteki gerçek değerlerinin ödenip davacı pay sahiplerinin şirketten çıkarılmasına veya duruma uygun düşen ve kabul edilebilir diğer çözüme karar verilebileceği belirtilmiştir. Davacının dava tarihi itibariyle davalı şirketin ortağı ve yönetim kurulu üyesi olduğu şirket sicil dosyası kapsamında anlaşılmakta olup bu durum tarafların da kabulündedir. Ancak daha sonra ve yargılama aşamasında; davacının %48 oranındaki hisselerinin rehinli olduğu ve dava dışı rehin alacaklısı … A.Ş. Tarafından alacağın tahsili amacıyla davacının rehinli hisselerinin satılarak davacının davalı şirket nezdindeki pay sahipliğinin sona erdirildiği, davalı şirket nezdinde alınan yönetim kurulu kararı ile davacı hisselerinin devrinin sağlandığı ve devralan pay sahibinin katılımıyla genel kurul toplantısının yapıldığı dosya içinde bulunan davalı şirketin 25/05/2018 tarihli olağan üstü genel kurul toplantı tutanağı ve ekindeki hazirun cetvelinin incelenmesi ile anlaşılmış olup; bu durum tarafların da kabulündedir. Davacı vekili müvekkiline ait hisselerin haksız şekilde ele geçirildiğini, bu konuda yasal başvuruların yapıldığını belirterek dava haklarının sürmekte olduğunu belirtmiştir. Ticaret Sicil Memurluğu kayıtları ve taraf vekillerinin açıklamaları kapsamında davacının karar tarihi itibariyle şirket ortaklığının sona ermiş bulunduğu anlaşılmaktadır. TTK’nın 531 maddesi hükmünde açıklandığı gibi davacının fesih davasının dinlenebilmesi için sermayenin en az 1/10’una sahip olması gerekmektedir. Dava tarihi itibariyle geçerli olan bu koşul yargılama aşamasında üçüncü kişi rehin hakkı sahibince davacının rehinli payının satış ve devri yoluyla sona erdirilmiştir. Davacı halen davalı şirketin azlık hakkı sahibi ve hissedarı değildir. Husumet bir dava koşulu olup yargılamanın her aşamasında doğrudan gözetilir. Davalı şirket ortaklığı sona eren davacının görülmekte olan dava açısından aktif husumetin bulunmadığı bu nedenle açılan davanın reddi gerketiği sonuç ve kanaatine varılarak aşağıdaki biçimde hüküm kurulmuştur.
Yukarıda açıklanan nedenlerle;
H Ü K Ü M /
1-AKTİF HUSUMET YOKLUĞU NEDENİYLE DAVANIN REDDİNE,
Karar tarihinde yürürlükte bulunan Harçlar Tarifesi gereğince hesap olunan 35,90TL maktu karar ve ilam harcının davacıdan tahsiline, peşin alınan harçtan mahsubuna,
Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince hesap olunan 2.180,00 TL maktu vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
HMK 333.maddesi gereğince davacı tarafından yatırılan 1.131,80 TL gider avansından geriye kalan 775,70 TL’nin hüküm kesinleştiğinde davacıya iadesine,
Davacı tarafça yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
Davalı tarafça yapılan yargılama gideri bulunmadığından bu konuda hüküm kurulmasına yer olmadığına,
Davalı tarafından yatırılan gider avansı bulunmadığından bu konuda hüküm kurulmasına yer olmadığına,
Taraf vekillerinin huzurunda, kararın tebliğ tarihinden itibaren 2 hafta içinde mahkememize verilecek dilekçe ile İstanbul Bölge Adliye Mahkemeleri’nde istinaf yolu açık olmak üzere oy birliğiyle karar verildi. Açıklandı.
Başkan …
Üye …
Üye …
Katip …
HARÇ BEYANI /
35,90 TL PEŞİN HARÇ
35,90 TL KARAR HARCI
00,00 TL. KALAN HARÇ