Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 6. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/432 E. 2019/140 K. 08.02.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2018/432 Esas
KARAR NO : 2019/140
DAVA : Tazminat (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ: 07/05/2018
KARAR TARİHİ: 08/02/2019
İstanbul… Asliye Hukuk Mahkemesi’nin … esas, … karar sayılı görevsizlik kararı üzerine mahkememize tevzii edilen davada;Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ -İSTEM:Davacı vekilinin mahkememize vermiş olduğu dava dilekçesinde özetle; müvekkili şirketin… plakalı , … Marka Kamyonet tipi aracın sahibi olduğunu, alınan aracın 13.01.2015 tarihinde müvekkili şirket adına tescil edildiğini, 04.11.2016 tarihinde davalı …’ın … plakalı aracı ile müvekkili şirket çalışanı…’in idaresindeki… plakalı araca çarptığını, kazanın davalının yönetimindeki aracın bölünmüş yolda müvekkili şirket aracının trafik kurallarına uygun bir biçimde seyir halinde olduğu karşı şeride geçerken müvekkili şirket’e ait araca çarpması sonucu meydana geldiğini, kazada her iki araç sürücüsünün yaralandığını ve müvekkili şirketi aracın hasar gördüğünü, hasarın tespiti için İstanbul …Sulh Hukuk Mahkemesinin … D.İş sayılı dosyası ile delil tespiti talebinde bulunulduğunu, değişik iş dosyasında sunulan ekspertiz raporunda hazırlanan 03.02.2017 tarihli raporda aracın kazanın etkisiyle ağır hasar gördüğünden pert niteliğinde olduğunu, aracın tespit tarihindeki ikinci el piyasa değerinin 34.000,00-TL olduğunu, aracın hasarlı halinin satılabilir değerinin 8.000,00-TL olduğunun tespit edildiğini, kazada kusurlu olan davalının zorunlu trafik sigortası bulunmadığından müvekkili şirketin aracında meydana gelen zararın bu kapsamda karşılanamadığını belirterek müvekkili şirketin uğramış olduğu zararın 10.000-TL.sinin kaza tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA:Davalı vekilinin mahkememize vermiş olduğu cevap dilekçesinde özetle; dava konusu trafik kazası sonucu hazırlanan raporun içeriğinde;… plakalı… Marka, … tipi …model aracın …Şti firmasının servisine ait 27.01.2017 tarihli ekspertiz teklifine göre; parça ve onarım işçilik bedellerinin KDV hariç 39.347,34-TL olduğu görüşünün bilirkişi tarafından belirtildiğini, otomotiv servis tekliflerinde fiyat tarifelerinin genel olarak olağanüstü yüksek seviyede olduğu düşünüldüğünde, sadece servis tekliflerinin baz alınarak yapılan değer tespitinin eksik, hatalı ve haksız sonuçlar doğuracağının aşikar olduğunu, bilirkişi tarafından belirlenen piyasa değerinin çok fahiş ve gerçek piyasa değerinden uzak olduğunu, davaya konu kazada üçüncü kişinin kusurlu davranışı bulunduğunu, müvekkilinin kazanın meydana gelmesinde hiçbir kusurunun bulunmadığını belirterek davanın reddini talep etmiştir.
KANITLAR VE GEREKÇE:
Dava haksız fiile dayalı tazminat istemine ilişkindir.
Taraflarca gösterilen deliller toplanmış, trafik kaydı, tramer kaydı, fgatuarlar celbedilmiş, kusur ve hasar konularında bilirkişi raporu alınmıştır.
28/12/2018 havale tarihli bilirkişi raporunda; 04/11/2016 tarihli trafik kazasında; 16 U 2686 plakalı aracının sürücüsü …’ nın asli ve tam kusurlu (100 % oranında) olduğu, … plakalı aracın sürücüsü…’ in kusursuz olduğu, dava konusu… plakalı aracın 04/11/2016 tarihli hasarı nedeniyle meydana gelen davacı zararının 21.000,00-TL olduğu, dava konusu aracın tam zayi olması nedeniyle değer kaybı meydana gelmeyeceği, davacının aracını hasarının tespiti için gerekli makul ücretinin 600,00-TL olduğu, davacının araçtan makul süre yararlanamaması nedeniyle meydana gelen zararının 1.350,00-TL olduğu, dava konusu aracın kaza sonrası otoparka çekilme ücreti olarak ödenen 100,00-TL’ nin piyasa rayicine uygun olduğu, aracın hasarlı muhafaza edildiği makul süre için ödenen otopark ücretinin 363,60-TL olduğu sonuç ve kanaatinde bulunmuştur.
İstanbul Ticaret Sicil Müdürlüğü’ nün 12/11/2018 tarihli yazısı ile davalı …’ nın gerçek kişi ticari işletme kaydının bulunulmadığı anlaşılmıştır.
Bayrampaşa Vergi Dairesi Müdürlüğü’ nün 13/11/2018 tarihli yazısı ile davalı …’ nın herhangi bir mükellef kaydının bulunmadığı anlaşılmıştır.
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 4. maddesinde hangi işlerin ticari dava olarak nitelendirilecekleri belirlenmiş, anılan kanunun 5.maddesinde asliye ticaret mahkemesi ile asliye ve diğer hukuk mahkemeleri arasındaki ilişkinin görev ilişkisi olduğu belirtilmiştir.
Ticari davaları, mutlak ticari davalar, nispi ticari davalar ve yalnızca bir ticari işletmeyle ilgili olmasına rağmen ticari nitelikte kabul edilen davalar olmak üzere üç grubta toplamak mümkündür.
Mutlak ticari davalar, tarafların tacir olup olmadığına ve işin bir ticari işletmeyi ilgilendirip ilgilendirmediğine bakılmaksızın ticari sayılan davalardır. Mutlak ticari davalar, 6102 sayılı TTK’nın 4/1. maddesinde bentler halinde sayılmıştır. Bunların yanında Kooperatifler Kanunu (m.99), İcra İflas Kanunu (m.154), Finansal Kiralama Kanunu (m.31), Ticari İşletme Rehni Kanunu (m.22) gibi bazı özel kanunlarda belirlenmiş ticari davalar da bulunmaktadır. Bu guruptaki davaların ticari dava sayılabilmesi için taraflarının tacir olması veya ticari işletmeleriyle ilgili olması gibi şartlar aranmaz, TTK’nın 4/1. bendinde sınırlı olarak sayılan davalar arasında yer alması veya özel kanunlarda ticari dava olarak nitelendirilmesi yeterlidir. Bu davalar kanun gereği ticari dava sayılan davalardır.
Nispi ticari davalar, her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili olması halinde ticari nitelikte sayılan davalardır. 6102 sayıl TTK’nın 4/1. maddesine göre, her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan ve iki tarafı da tacir olan hukuk davaları ticari dava sayılır. Bu hükme göre bir davanın ticari dava sayılabilmesi için, hem iki tarafın ticari işletmesini ilgilendirmesi, hem de iki tarafın tacir olması gereklidir. Bu şartlar birlikte bulunmadıkça, uyuşmazlık konusunun ticari iş niteliğinde olması veya ticari iş karinesi sebebiyle diğer taraf için de ticari iş sayılması davanın ticari dava olmasını sağlamaz. Başka ifade ile 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 19/2. maddesi uyarınca, taraflardan biri için ticari iş sayılan bir işin diğeri için de ticari iş sayılması, davanın niteliğini ticari hale getirmeyecektir. Zira; Türk Ticaret Kanunu, kanun gereği ticari sayılan davalar haricinde, ticari davayı ticari iş esasına göre değil, ticari işletme esasına göre belirlemiştir. Hal böyle olunca, işin ticari nitelikte olması davayı ticari dava haline getirmez.
Üçüncü grup ticari davalar, yalnızca bir tarafın ticari işletmesini ilgilendiren havale, vedia ve fikri haklara ilişkin davalardır. Yukarıda açıklandığı üzere bir davanın ticari dava sayılması için kural olarak ya mutlak ticari davalar arasında yer alması ya da her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili bulunması gerekirken havale, vedia ve fikri haklara ilişkin davaların ticari nitelikte sayılması için yalnızca bir yanın ticari işletmesiyle ilgili olması TTK’da yeterli görülmüştür.
Somut olayda hangi mahkemenin görevli olduğunun belirlenmesi için öncelikle taraflar arasındaki ilişkiyi saptamak gereklidir. Davacının bağlı bulunduğu vergi dairesine yazılan yazı cevabında herhangi bir vergi kaydına rastlanılmadığının bildirildiği, …Müdürlüğü’ne yazılan yazı cevabında ise davacının gerçek kişinin tacir kaydının bulunmadığının bildirildiği görülmüştür. Eldeki dava haksız fiile dayalı tazminat davası olup TTK’nun 4 maddesi kapsamında mutlak ticari dava niteliğini haiz değildir. Davacı gerçek kişinin tacir sıftaının bulunmadığı da nazara alındığında davanın mutlak ya da nispi ticari davalardan olmadığı, her iki taraf tacir olmasa dahi yasa gereği ticari dava sayılan havale, vedia ve fikri haklara ilişkin davalardan da olmadığı, bu haliyle davaya bakma görevinin mahkememize ait olmadığı açıtkır.
Ticari olmayan davalarda görevli mahkeme asliye hukuk mahkemesi olup asliye hukuk mahkemesi ile ticaret mahkemeleri arasındaki ilişki TTK’ nun 5/3.maddesi uyarınca görev ilişkisidir.Göreve ilişkin usul kuralları HMK’nun 114/1-c maddesi uyarınca dava şartıdır.Dava şartları kamu düzeninden olup kamu düzenine ilişkin hususlarda resen dikkate alınacak hususlardan olup dava şartı yokluğu halinde HMK’nun115/2.maddesi gereğince dava şartı yokluğundan .davanın usulden reddine karar verilmesi gerektiği sonucuna varılarak aşağıdaki gibi hüküm fıkrası oluşturulmuştur.
Yukarıda açıklanan nedenlerle;
H Ü K Ü M /
Mahkememizin görevsizliği nedeniyle HMK.nun 114/1-c ve 115/2 mad. uyarınca davanın usulden REDDİNE,
HMK.nun 20.mad. uyarınca kararın kesinleşmesinden itibaren 2 hafta içinde taraflardan birinin usulen başvurusu halinde dava dosyasının görevli ve yetkili İstanbul 12 Asliye Hukuk Mahkemesi’ne gönderilmesine,
Mahkememiz kararının yasal yollara başvurmaksızın kesinleşmesi halinde hmk’nun 21/c maddesi gereğince olumsuz görev uyuşmazlığının giderilmesi için dosyanın istanbul Bölge Adliye Mahkemesi …Hukuk Dairesine gönderilmesine,
HMK.nun 331/2. maddesi gereğince harç, yargılama giderleri ve bu kapsamdaki vekalet ücretinin görevli mahkemede dikkate alınmasına,
Taraf vekillerinin huzurunda, kararın tebliğ tarihinden itibaren 2 hafta içinde mahkememize verilecek dilekçe ile İstanbul Bölge Adliye Mahkemeleri’nde istinaf yolu açık olmak üzere karar verildi. Açıklandı.
Katip …
¸e-imzalıdır
Hakim …
¸e-imzalıdır