Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 6. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/372 E. 2018/1149 K. 21.11.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2018/372 Esas
KARAR NO : 2018/1149
DAVA : İtirazın İptali
DAVA TARİHİ: 17/04/2018
KARAR :USULDEN RED- GÖREVSİZLİK
KARAR TARİHİ: 21/11/2018
Mahkememizde görülmekte olan itirazın iptali davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ -İSTEM / Davacı vekili dava dilekçesinde ve özetle; Davalı ile Müvekkili Şirket arasında müvekkili şirkete ait …Mahallesi, 518 ada, 1 parsel 48 pafta üzerinde bulunan yerin yenide inşası için gerekli olan tüm ruhsat ve izinlerin çıkarılması için sözleşme imzalandığını, Sözleşme uyarınca İnşaat mühendisi olan davalının müvekkile ait yer için gerekli olan anıtlar kurulu izinleri, belediye izinleri vs. Tüm izinlerin alınması için projenin hazırlanması için toplam 130.000-USD karşılığında anlaştıklarını, Taraflar arasında yapılan anlaşma neticesinde davalıya 21/05/2015 tarihinde 21.000-USD ve 9.000-USD, 08/07/2015 tarihinde 30.000-USD, 23/09/2015 tarihinde 7,500 TL ve 15.000-USD olmak üzere toplam 75.000-USD ve 7.500 TL nakit para elden verildiğini, davalı elden aldığı bu bedelleri almasına karşılık olarak sözleşmenin arkasına ıslak imzalı olarak imza attığını, davalının.. Noterliği’nin 20/04/2016 tarih … yevmiye numaralı muvafakatname ile üzerine aldığı işi yerine getiremediği bu sebeple gerekli izin ve proje için şirket yetkilisine ve belirleyeceği diğer şahıslara muvafakat ettiğini beyan ettiğini, davalının sözleşmeyi ifa edemediği için nakit aldığı paralardan doğan borçlarını ödemediği için hakkında İstanbul …İcra Müdürlüğü’nün… E. Sayılı takip dosyası ile icra takibi başlatıldığını, ve ödeme emrinin gönderildiğini, davalının haksız olarak icra takibine itiraz ettiğini takibin durmasına sebep olduğunu, davalının ödeme emrini tebliğ aldıktan sonra … Noterliği’nin 11/01/2018 tarih ve …yevmiye numaralı ihtarnamesini keşide eden davalı ihtarnamede; Anılan paraları aldığını, işleri yapamadığını, müsaade edilirse işleri tamamlayacağını beyan ettiğini, davalıya ait olan… ilçesi, 144 ada, 37 parselde bulunan 1 ve 9 nolu bağımsız bölümler üzerine ihtiyati tedbir niteliğinde ihtiyati haciz kararı verilmesini, davalıya %20’den aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına mahkum edilmesini, icra takibinin devamına, itirazın iptaline, takip tarihinden itibaren işleyecek reeskont faizinin davalıdan alınarak müvekkile verilmesine, yargılama masrafları ve vekalet ücretinin davalıya yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
SAVUNMA / Davalı vekili cevap dilekçesinde ve özetle ; Davalı müvekkilinin tacir olmadığını, sözleşmenin ticari nitelikte olmadığını, mahkemenin bu nedenle görevli olmadığını, davanın Asliye Hukuk Mahkemesine gönderilmesine karar verilmesini, yine İstanbul Mahkemelerinin yetkili olmadığını, yetkili Mahkemenin Büyükçekmece Asliye Hukuk Mahkemesi olduğunu, yetki itirazlarının kabul edilmesini talep ettiğini, davalı müvekkilinin sözleşmeye aykırı bir işlemi olmadığını, sözleşmenin ifa edilmemesinde davalı müvekkilinden kaynaklanan bir kusur bulunmadığını, sözleşmenin ifa edilememesinde İstanbul Bölge İdare Mahkemesinin plan iptali kararı, Anıtlar Kurulunun kararları engel olduğunu, bu nedenle resmi kurum kararlarının mücbir sebep olduğunu, mücbir halk kalktıktan sonra davalının davacı şirkete … Noterliğinden 11 Ocak 2018 tarih ve 518 sayılı ihtarname keşide ederek; mücbir sebebin kalktığını ve Anıtlar Kurulundan izin alma ve Belediyeden ruhsat alma işlemine başlayacağı, izin ve ruhsat alınmasının ardından sözleşmeye konu bakiye ödemenin yerine getirilmesini, İstanbul … İcra Müdürlüğünden başlatılan … E. Sayılı icra takibinden vazgeçilmesi talep ve ihtar edildiğini, davacı şirketin sözleşmenin ifade edilmesi yerine bu kez iş bu davayı açtığını, haksız ve mesnetsiz davanın esastan reddine, haksız icra takibi gereğince %20 sinden az olmamak üzere tazminatın davacıdan alınıp davalıya verilmesine, yargılama giderleri ile birlikte ücreti vekaletin davacı üzerinde bırakılmasını talep etmiştir.
KANITLAR VE GEREKÇE / Tüm dosya kapsamı incelenip değerlendirildiğinde; tarafların iddia ve savunmalarından, anlaşamadıkları hususlar, anlaştıkları hususlar, çekişmeli vakıalar hakkında toplanan deliller, delillerin tartışılması ve değerlendirilmesi, sabit görülen vakıalarla bunlardan çıkarılan sonuç ve hukuki sebepler şu şekildedir: Dava; İcra ve İflas Kanunun 67. maddesi hükmüne dayalı olarak açılmış olup; davalı tarafın hakkındaki icra takibine vaki itirazlarının iptali istemine ilişkindir.
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 4. maddesinde hangi işlerin ticari dava olarak nitelendirilecekleri belirlenmiş, anılan kanunun 5.maddesinde asliye ticaret mahkemesi ile asliye ve diğer hukuk mahkemeleri arasındaki ilişkinin görev ilişkisi olduğu belirtilmiştir.
Ticari davaları, mutlak ticari davalar, nispi ticari davalar ve yalnızca bir ticari işletmeyle ilgili olmasına rağmen ticari nitelikte kabul edilen davalar olmak üzere üç grubta toplamak mümkündür. Mutlak ticari davalar, tarafların tacir olup olmadığına ve işin bir ticari işletmeyi ilgilendirip ilgilendirmediğine bakılmaksızın ticari sayılan davalardır. Mutlak ticari davalar, 6102 sayılı TTK’nın 4/1. maddesinde bentler halinde sayılmıştır. Bunların yanında Kooperatifler Kanunu (m.99), İcra İflas Kanunu (m.154), Finansal Kiralama Kanunu (m.31), Ticari İşletme Rehni Kanunu (m.22) gibi bazı özel kanunlarda belirlenmiş ticari davalar da bulunmaktadır. Bu guruptaki davaların ticari dava sayılabilmesi için taraflarının tacir olması veya ticari işletmeleriyle ilgili olması gibi şartlar aranmaz, TTK’nın 4/1. bendinde sınırlı olarak sayılan davalar arasında yer alması veya özel kanunlarda ticari dava olarak nitelendirilmesi yeterlidir. Bu davalar kanun gereği ticari dava sayılan davalardır. Nispi ticari davalar, her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili olması halinde ticari nitelikte sayılan davalardır. 6102 sayıl TTK’nın 4/1. maddesine göre, her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan ve iki tarafı da tacir olan hukuk davaları ticari dava sayılır. Bu hükme göre bir davanın ticari dava sayılabilmesi için, hem iki tarafın ticari işletmesini ilgilendirmesi, hem de iki tarafın tacir olması gereklidir. Bu şartlar birlikte bulunmadıkça, uyuşmazlık konusunun ticari iş niteliğinde olması veya ticari iş karinesi sebebiyle diğer taraf için de ticari iş sayılması davanın ticari dava olmasını sağlamaz. Başka ifade ile 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 19/2. maddesi uyarınca, taraflardan biri için ticari iş sayılan bir işin diğeri için de ticari iş sayılması, davanın niteliğini ticari hale getirmeyecektir. Zira; Türk Ticaret Kanunu, kanun gereği ticari sayılan davalar haricinde, ticari davayı ticari iş esasına göre değil, ticari işletme esasına göre belirlemiştir. Hal böyle olunca, işin ticari nitelikte olması davayı ticari dava haline getirmez. Üçüncü grup ticari davalar, yalnızca bir tarafın ticari işletmesini ilgilendiren havale, vedia ve fikri haklara ilişkin davalardır. Yukarıda açıklandığı üzere bir davanın ticari dava sayılması için kural olarak ya mutlak ticari davalar arasında yer alması ya da her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili bulunması gerekirken havale, vedia ve fikri haklara ilişkin davaların ticari nitelikte sayılması için yalnızca bir yanın ticari işletmesiyle ilgili olması TTK’da yeterli görülmüştür.
Somut olayda hangi mahkemenin görevli olduğunun belirlenmesi için öncelikle taraflar arasındaki ilişkinin vasıflandırılması ve tarafların tacir olup olmadığının değerlendirilmesi gerekmektedir. Mahkememiz dosyasının incelenmesinde, davalı tarafın tacir olmadığı, gerçek kişi serbest meslek erbabı inşaat mühendisi olduğu ve uyuşmazlığın davacı şirket ile davalı gerçek kişi arasında bağıtlanan genel meslek nedeni ile sözleşmeden doğan alacaktan kaynaklandığı bu nedenle davanın genel hükümlere tabi olduğu davanın ticari dava olmadığı yukarıda izah olunduğu üzere anlaşılmıştır. Saptanan ve hukuksal durum bu olunca; 6100 Sayılı HMK.nun 1. maddesine göre, göreve ilişkin kurallar kamu düzeninden olup, m. 2 gereğince asliye hukuk mahkemelerinin de görevi belirlendiğine göre; aynı yasanın 114/1-c bendi uyarınca dava şartı olan bu husus, HMK.nun 115/1 maddesi gereğince mahkemece davanın her aşamasında kendiliğinden araştırılır. Mahkememiz davaya bakmakla görevsiz olup, bu dava şartı noksanlığının sonradan giderilmesi de mümkün olmamakla, davanın saptanan dava şartı noksanlığı nedeniyle HMK.nun 115/2 maddesi uyarınca usulden reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki biçimde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM / Gerekçesi yukarıda izah olunduğu üzere;
1-Davacının davasının mahkememizin görevsiz olması nedeniyle usulden reddine,
2-HMK.nun 20. mad. uyarınca kararın kesinleşmesinden itibaren 2 hafta içinde taraflardan birinin usulen başvurusu halinde dava dosyasının görevli İSTANBUL NÖBETÇİ ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ’NE gönderilmesine,
3- Yargılama giderlerinin görevli mahkemesince hüküm altına alınmasına, HMK 20 maddesi gereğince görevsizlik kararının kesinleşmesinden itibaren 2 hafta içinde başvuru yapılmaz ise davanın açılmamış sayılmasına karar verileceği ve yargılama giderleri konusunda karar verileceğinin ihtarına,
Dair, davacı vekili ve davalı vekilinin yüzüne karşı, diğer tarafın yokluğunda mahkememize yazılı / sözlü başvuru ile zabıt katibince tutanağa geçirilmek suretiyle kararın tebliğ tarihinden itibaren 2 haftalık yasal süre içerisinde İstanbul BAM’a gönderilmek üzere istinaf yasa yolu açık olmak üzere yapılan tahkikat sonucunda karar verildi. Karar usulen açıklandı, okundu.
Katip …
¸e-imzalıdır
Hakim …
¸e-imzalıdır