Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 6. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/361 E. 2018/1350 K. 27.12.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
ASLİYE 6. TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2018/361 Esas
KARAR NO : 2018/1350

DAVA : Alacak (Ticari Nitelikteki Banka Garanti Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ: 12/04/2018
KARAR TARİHİ: 27/12/2018

Mahkememizde görülmekte olan Alacak (Ticari Nitelikteki Banka Garanti Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ /
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkili ile …bank arasında 25/12/2015 tarihli DBS (Doğrudan Borçlandırma Sistemi) Sözleşmesi imzalandığını, bu sistem ile bankanın sisteme dahil ettiği firmalar arasında doğan alacakları sözleşme şartları dahilinde doğrudan alacaklıya ödeyerek bir teminat görevi gördüğünü, işbu sözleşme kapsamında müvekkilinin söz konusu DBS sisteminde yer alan …Şti. (…) firması ile bir ticari ilişki gerçekleştirdiğini, davalı tarafından … firmasına belli limitlerde DBS kredisi tanımlandığını, bu limitler dahilinde firmanın faturaları sözleşmeye uygun olarak davalı sistemine girdiğini ve günü gelince dava konusu faturalar hariç diğer fatura bedellerini davalıdan tahsil ettiğini, olağandışı ve keyfi bir şekilde davalı yanın, 01/12/2016 tarihinde … firmasının 5 iş günü içerisinde sistem dışı olacağını ve email tarihi ile aynı gün birdenbire sözkonusu firmaya ait limitin 150.000,00-TL’den 12.366,18-TL’ye düşürüldüğünü bildirdiğini, 01/12/2016 tarihinde müvekkile, … firmasının DBS kredisinin 5 iş günü içerisinde iptal edileceğini, satış yapılmaması gerektiğini, daha önceki satışların da ihtiyaç olursa eski kredi limitleri doğrultusunda ödeneceği ama tebliğden sonra doğan alacaklar bakımından davalının belirlediği yeni limitlere göre işlem yapılacağının bildirildiğini, davalının ilgili şubesinin yaptığı dönüşte, ilgili faturaların DBS sisteminde olmadığını yeni fatura girilmesi halinde de limitlerin artık 150.000,00-TL değil 12.366,18-TL olduğunu bildirdiğini, davalı yanın keyfi olarak müvekkilinin faturalarını sisteme girmediğini yapılan görüşmelerde beyan ettiğini, oysa ki faturaların sisteme girildiğine dair gelen onay mailinin apaçık ortada olduğunu, bir an için ilgili faturaların, sistemsel hata ile girilmediği düşünülse dahi, ilgili müşteri firmanın DBS sisteminden çıkarılacağı yönünde müvekkile bildirim yapıldığı tarihte, müşteri firmanın limitlerinin uygun olup yeniden faturaların sisteme girilmesinin mümkün olduğunu, davalı yanın bunun da önüne geçerek kendiliğinden keyfi olarak limitleri düşürdüğünü, faturaların sisteme girilmesinin engellendiğini, faturaların tarihi, malların sevk tarihi, ticari deftere işlenme tarihi dikkate alındığı zaman, fatura konusu satışın DBS iptal bildirimi tebliği yapılmadan çok önce olduğunun açıkça görüleceğini, bu dönemlerde de müşteri limitlerinin DBS kaydı ve ödemesi için yeterli olduğunu, taraflar arasında imzalanan sözleşmenin 5.2 maddesinde de açık bir şekilde belirlendiği üzere, önceki ticaretler için eski limitten fatura bedellerinin sisteme işlenip bedelin talep edileceğinin aşikar olduğunu, davalı bankanın DBS sözleşmesinin teminat unsurunu hiçe sayarak müvekkili keyfi olarak zarara uğrattığını, DBS sisteminin, ticarette satıcıya, alacağı bakımından banka garantisi olmasına duyulan güven vermeye dayalı bir sistem olduğunu, DBS süresi içerisinde müvekkilin malları gönderip faturasını dahi sonra kesebileceğini, limit düşecek ise de firmanın gönderdiği mallar için kesilmeyen faturaları dahi etkilemeyeceğini, eski limitten faturanın sisteme girileceğini, yeni mal alım satımında limit düşümünün etkili olacağını, müvekkil tarafından yapılan satışın, Eylül 2016 tarihinden çok önceki bir tarihte yapılmış olduğunu, bu fatura bedellerinin ödenmemesinin izahı bulunmadığını, davalı bankanın davranışının, DBS sözleşmelerinin ana unsuru olan alım satım teminatı oluşu ile taban tabana zıt olduğunu, davalı yanın muhtemelen, fatura ödeme garantisi verdiği firmanın borca batık duruma düştüğünü geç farketmesi ile kendisini korumak adına sözleşmeye aykırı bir şekilde işlem yaparak müvekkili zarara uğrattığını, müvekkilce 05/02/2018 tarihli ihtarname ile uğranılan zararın davalı yandan talep edildiğini ancak davalı yanın 06/02/2018 tarihli cevabi ihtarnamesi ile gerekçesiz şekilde müvekkilin talebini red ettiğini, ayrıca tahsile tekerrür olmamak kaydı ile … firması aleyhine İstanbul Anadolu … İcra Dairesi … E. sayılı icra takibinin müvekkilce başlatıldığını ve devam ettiğini beyan ederek İstanbul Anadolu … İcra Dairesi … E. sayılı dosya ile tahsile tekerrür olmamak üzere; davanın kısmi alacak davası olarak kabulüne ve alacaklı olduğunun tespitine, şimdilik toplam 30.000,00-TL’nin sözleşme gereği ödenmesi gereken 06/12/2016 tarihinden itibaren işleyecek temerrüt faizi ile birlikte davalıdan alınarak tarafına verilmesine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalı yana yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkil banka tarafından yapılan tüm işlemlerin akdedilen sözleşme hükümleri ve davacı firma tarafından verilen DBS yetki belgesi hükümleri kapsamında yapılmış olup hukuka uygun olduğunu, bu nedenle davacının tahsilatını sağlayamadığı fatura tutarlarının dilekçesinde de ikrar ettiği üzere İstanbul Anadolu … İcra Dairesinin … Esas sayılı dosya üzerinden takibinin yapılması ve tahsil talebinin asıl borçluya yöneltilmesi gerektiğini, DBS sözleşmesinin 6.6 maddesine göre de davacı ve dava dışı firma arasındaki özel borç ilişkisi sebebiyle doğabilecek ihtilaflardan bankanın sorumlu olmadığını ve bankanın taraf olmayacağının açıkça düzenlendiğini, davacı … A.Ş. ile müvekkil banka arasında 22/12/2015 tarihinde Doğrudan Borçlandırma Sistemi Sözleşmesi akdedildiğini, dava dışı … Şti.’nin bu sözleşmeye göre müşteri olduğunu, müvekkil bankaya Doğrudan Borçlandırma Yetki Belgesi verdiğini, dava konusu olan, davacı tarafından … Şti.’ne kesilen 3 adet faturanın dava dilekçesi ekinde sunulan Teknik Şartnamedeki usullere uygun olarak sisteme yüklenseydi müvekkili banka tarafından, dava dışı firma olan müşteri olarak adlandırılan … Şti.’ne tahsis edilen kredi limiti kapsamında ödenmesi gerekeceğini, davacı tarafça 23/09/2016 tarihinde dava konusu edilen faturaların sisteme girilmediğini dolayısıyla ödeme için işleme alınmadığını, müvekkil banka tarafından yapılan tüm işlemlerin sözleşme, teknik şartname ve yetki belgesi hükümlerine uygun olarak yapıldığını, dava dışı DBS Bayi / Müşteri … C Şti.’nin 01/12/2016 tarihinde limit iptal sürecine alındığında mevcut limitinin 150.000,00-TL olduğunu ancak bu limitin 137.633,82-TL’sinin nakdi risk olması sebebi ile kullanılabilir limit boşluğunun 12.366,18-TL olduğunu, 7 fatura toplamının 137.689,33-TL olduğunu, bunun 137.633,82-TL’sinin müşterinin DBS limitinden tahsil edildiğini ve kalan limit boşluğunun 12.366,18-TL olduğunu beyan ederek haksız ve mesnetsiz açılan davanın reddine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalıya yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
KANITLAR VE GEREKÇE /
Dava, taraflar arasındaki sözleşmenin feshi sebebiyle uğranılan zararın tazmini talebine yönelik alacak istemine ilişkindir.
Taraflar arasında akdedilen ve inkar edilmeyen 25/12/2015 tarihli Doğrudan Borçlandırma Sistemi Sözleşmesi’nin 6.5 maddesinin “Firma ve Banka, aralarında çıkacak uyuşmazlıklarda Banka’nın defter ve kayıtları ile mikrofilm, mikrofiş, bilgisayar ve elektronik kayıtlarının, görüntü, telefon ve ses kayıtlarının, Banka’nın faks cihazlarınca üretilen faks mesajı çıktılarının vb. veri, çıktı, data ve sair belgenin kesin ve münhasır delil teşkil edeceğini ve bu maddenin H.M.K. 193. maddesi uyarınca yazılı delil sözleşmesi niteliğinde olduğunu kabul ederler.” düzenlemesi gereğince davalı Banka kayıtları üzerinde yaptırılan bilirkişi incelemesi neticesinde alınan 14.10.2018 tarihli Bilirkişi Raporunda;
Taraflar arasında akdedilen Doğrudan Borçlandırma Sistemi Sözleşmesi ve Teknik Şartname kapsamında ticari ilişki kurulduğu, diğer yandan davacının bayisi konumunda bulunan dava dışı ……Ltd. Şti’den alınan yetki belgesi ile 3 taraflı bir ticari ilişki kompozisyonunun tamamlandığı, davacının dava dışı bayiye satmış olduğu mal bedeli faturalarının teknik şartname kurallarına uygun olarak davalı banka sistemine elektronik posta yoluyla ve/veya doğrudan bir yazılım programı dahilinde on-line olarak transfer edilmekte ve/veya banka sistemine yüklendiğini, davacının davalı banka sistemine yüklediği/ transfer ettiği faturaların vade günü geldikçe bankaca otomatik olarak bayiden tahsil edilip davacı hesabına alacak kaydedildiği, davalı bankada yapılan inceleme ve dosya içeriğinde toplanan delillere göre davacının 23/09/2016 tarihinde davalı banka sistemine yüklediğini iddia ettiği 4 adet faturadan sadece …-…firmasına ait fatura bedelinin banka sisteminde mevcut olduğunu, bunun bedelinin de tahsil edilip davacı hesabına alacağın kaydedildiği, davalı banka kayıtlarına göre davacının dava konusu ettiği 3 adet fatura bilgisinin davalı banka sistemine intikal etmemiş olduğunu, şayet davacının 23/09/2016 tarihinde 3 adet fatura bilgisini davalı bankaya transfer etmiş olsaydı diğer …isimli bayinin faturası nasıl ödendi ise onların da tahsis edilen limitin yeterli olması durumunda ödeneceklerinin kuşkusuz olduğunu, davacı firmanın dava konusu edilen faturalara ilişkin olarak kendi sisteminde kayıt dosyası oluşturmuş olsa dahi bu dosya davalı banka sistemine başarılı bir şekilde transfer edilmiş olmadıkça davalı banka yönünden bir anlam ifade etmeyeceğinin bilineceğini, netice itibariyle davacının mevcut delil durumuna göre dava konusu 3 adet fatura bilgilerini davalı banka istemine transfer ettiğini ve/veya yüklediğini açıkça ispatlayamadığını, davacının dava dışı bayinin kredi limitinin davalı bankaca iptal edildiği 06/12/2016 tarihinde dava konusu fatura bedellerinin tutarının 80.470,96 TL’sinin tahsis edilen 150.000,00 TL’lik limit kapsamında ödenmediğini iddia ettiğini, davalı bankada yapılan inceleme sırasında elde edilen ekran görüntüleri ve kayıtlara göre dava dışı bayinin limit boşluğunun sadece 12.366,18 TL olduğunu, davalı bankanın davacıya kredi limiti iptali bildirim tarihi 01/12/2016 ile verilen (5) günlük opsiyon süresi sonu olan 06/12/2016 tarih aralığında ödenebilecek miktar limit boşluğunun 12.366.18 TL ile sınırlı olduğunu, dolayısıyla davacının 06/12/2016 tarihinde dava konusu ettiği 80.470,96 TL tutarındaki fatura bilgilerini sıhhatli olarak davalı bankaya transfer etmiş bile olsaydı limit boşluğunun sadece 12.366,18 TL olduğu için ödenmesinin mümkün olamayacağını, davalı bankanın dava dışı bayinin sözleşmesinin 5.2 madde hükmüne dayalı olarak tanımlanan kredi limitini iptal ettiğini, davacının iddia ettiği gibi kredi limitinin 150.000,00 TL’den 12.366,18 TL’ye düşürülmesi gibi bir durumun söz konusu olmadığını, netice itibariyle davalı bankanın sözleşmenin 4.3 madde ve 4.6 maddeleri hükmü uyarınca dava dışı bayinin hesabında kendi parası yoksa tanımlanan kredi limiti kapsamında fatura bedellerini ödemekte olduğunu, somut olayda dava dışı bayinin kendi parası olmadığı gibi tahsis edilen kredi limitinin de dolu olması nedeniyle 06/12/2016 tarihinde davacının faturalarının ödenemediğini, diğer yandan davalı bankaya başarılı bir şekilde fatura bilgilerinin de transfer edildiğinin açıkça ispatlanamadığı için somut olayda davalı bankaya atfedilebilecek herhangi bir kusurun bulunmadığı yolunda görüş ve kanaatlerini bildirmişlerdir.
Saptanan ve hukuksal durum karşısında; dosyaya alınan ve hüküm kurmaya elverişli görülen bilirkişi raporu ile yapılan teknik değerlendirme sonucunda, davalı banka ticari defter ve kayıtları ile dosya kapsamındaki iddia, savunma, toplanan deliller ile somutlaştırma yükümlülüğü kapsamında ve taraflarca getirilme ilkesi gereğince davacı alacağının varlığını ispatlayamadığından aşağıdaki şekilde davacının davasının reddine karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM / Gerekçesi yukarıda izah olunduğu üzere;
Davanın reddine,
İşbu karar tarihinde yürürlükte bulunan Harçlar Tarifesi gereğince alınması gereken 35,90 TL harcın peşin alınan 512,33-TL harçtan mahsubu ile Hazine’ye gelir kaydına, kalan 476,43-TL harcın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine, başvuru ve vekalet suret harcının davacı üzerinde bırakılmasına,
İşbu dava nedeni ile davacı tarafından yapılan yargılama giderinin üzerinde bırakılmasına,
Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince hesap edilen 3.600,00TL vekalet ücretinin davacıdan tahsili ile davalıya ödenmesine,
6100 sayılı H.M.K.m.333 gereğince davacı tarafından yatırılan gider avansı bakiyesinin karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
Dair, taraf vekillerinin yüzüne karşı, kararın tebliğ tarihinden itibaren 2 hafta içinde mahkememize verilecek dilekçe ile İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi’nde istinaf yolu açık olmak üzere karar verildi.

Katip …
¸e-imzalıdır

Hakim …
¸e-imzalıdır

HARÇ BEYANI /
35,90-TL KARAR HARCI
512,33-TL PEŞİN HARÇ 476,43-TL TALEP HALİNDE İADE HARÇ