Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 6. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/313 E. 2022/880 K. 06.12.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2018/313 Esas
KARAR NO : 2022/880

DAVA : İstirdat (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 29/03/2018
KARAR TARİHİ : 06/12/2022

Mahkememizde görülmekte olan İstirdat (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ -İSTEM /
Davacı vekili dava dilekçesinde ve özetle;Müvekkili şirket ile Davalı arasında 14.05.2008 tarihinde akaryakıt bayii sözleşmesi imzalandığını, müvekkilinin bu sözleşme kapsamında doğmuş ve doğabilecek borçlarının teminatını teşkil etmek üzere Davalı lehine …. ili, … ilçesi, … Köyü, 10 Pafta, 1353 Parsel, tek katlı akaryakıt istasyonu niteliğindeki taşınamaz üzerinden 2. Derecede 819.000 TL bedelli ipotek tesis edildiğini, aynı zamanda müvekkili şirketin lehtarı olduğu diğer müvekkili …’ un şahsi hesabına bağlı … Bankası, … Şubesi tarafından düzenlenen 400.000 USD tutarlı bir teminat mektubu verdiğini, taraflar arasında bayilik ilişkisinin tesis edilmesinden sonra Rekabet Kurumunun 12.03.2009 tarihli duyurusunda “18.09.2005 öncesinde akdedilmiş olan intifa vb sözleşmeleri de kapsayan benzeri etkiye sahip tüm hukuksal tasarruflara ilişkin hakların terkin edilip yeniden 5 yılı aşmayacak şekilde tesis edilmesi veya kısaltılmaması halinde 18.09.2010’ dan sonra 2002/2 sayılı tebliğ kapsamındaki grup muafiyetinden yararlanamayacağı ve 18.09.2005 sonrasında akdedilen sözleşmelerin ise 5 yılı aşan süreler için muafiyetten yararlanamayacağı” hususun ilan edildiğini, Davalı şirketin Rekabet Kurulu Kararı ile sözleşme süresinin 5 yıl ile sınırlandırılması üzerine, haksız ve hukuka aykırı bir şekilde sözü edilen teminat mektubunun nakde çevrilmesi için 03.12.2010 tarihinde ilgili bankaya talepte bulunduğunu, 400.000 USD teminat tutarının müvekkili şirket yetkilisi …’ un şahsi hesabında bulunmakta olduğunu, bu miktarın banka tarafından bloke edildiğini 03.12.2010 tarihinde müvekkili şirketin hesabına aktarıldığını ve aynı tarihte nakde çevrilen 400.000 USD karşılığı davalı şirkete 592.440 TL ödeme yapıldığını, müvekkilinin teminat mektubu tutarı kadar davalı şirkete borcu bulunmadığı gibi yukarıda bahsedilen ipoteğin de terkin edilmediğini, bunlar üzerine müvekkili şirket tarafından davalı şirkete … 24. Noterliğinin … tarih ve … yevmiye numaralı ihtarnamesi keşide edilmek sureti ile akaryakıt bayilik sözleşmesine konu istasyonun kurulu bulunduğu taşınmaz üzerindeki ipoteğin terkin edilmesini, teminat amaçlı verilen teminat mektubunun haksız ve hukuka aykırı bir şekilde nakde çevrildiği tarihten itibaren işleyecek ticari faizi ile birlikte ödenmesi gerektiği aksi halde yasal yollara başvurulacağı hususlarının ihtar edildiğini, ihtarnameye rağmen davalı tarafın ipotek terkin işlemini gerçekleştirmediği gibi nakde çevrilen teminat mektubu tutarından alacaklı olduğu tutarı mahsup ettikten sonra müvekkile iadesi gereken tutarı da iade etmediğini, tüm bu hususların ipoteğin terkinine ilişkin … 3. Asliye Ticaret Mahkemesinin …E sayılı dosyası ile ipoteğin terkini yönünde açılan dava dosyasında alınan bilirkişi raporunda tespit edildiğini, böylece davalının müvekkili davacı şirkete karşı borçlu duruma geçtiğinin açıkça ortaya konulduğunu, taraflar arasındaki ticari ilişkinin son bulduğu dönemde 2012 yılı itibari ile müvekkili şirketin kendi kayıtlarına göre davalıya bakiye borcunun 96.062,10 TL olduğunu, davalı tarafça nakde çevrilen teminat tutarının 592.440 TL olduğu dikkate alındığında 496.378 TL’ nın davalı tarafça iade edilmesi gerektiğini ancak bu iadeyi gerçekleştirmediğini, bilahare davalı tarafça alelacele haksız ve hukuki dayanağı olmayan 14.05.2012 tarih ve 19.00003818 numaralı 346.754,30 TL bedelli, 14.05.2012 tarih ve … numaralı 24.293 TL bedelli ve 14.05.2012 tarih ve…numaralı 24.293 TL bedelli faturaları tanzim ederek davacı şirkete gönderdiğini ancak söz konusu fatura ve içeriklerine davalı şirket tarafından süresinde itiraz edilerek bunların davalı şirkete iade edildiğini, davalı tarafından bu şekilde tanzim edilen faturaların teminat mektubundan mahsup edilmiş gibi gösterilmesinin hukuka ve yasaya aykırı olduğunu sonuç olarak davacı şirketin taraflar arasındaki ticari ilişkide bakiye borcunun kendi defterleri nazara alınarak 96.062,10 TL olmasına karşın haksız şekilde teminatın paraya çevrilmesi neticesinde davacı şirketin ticari itibarının zedelendiğini, hem maddi hem de manevi açıdan büyük zarara uğradığını, bankalardaki kredi sicilinin olumsuz etkilendiğini, bu nedenle bankalardan kredi alamadığını, ticari faaliyetlerini durdurarak mal alamaz ve satamaz, vergi borçlarını ödeyemez hale geldiğini, davalı şirketin anlatılan uygulamaları olmasa idi davacı şirketin ekonomik olarak mahvına sebebiyet verilmeyeceğini, davacı şirketin teminat mektubunun nakde çevrilmesi sonunda istasyonu kapatmak durumunda kaldığını, yeni bir dağıtıcının bayiliğini aldığı tarihe kadar istasyonda satış yapamadığını ve bu dönemdeki ticari kazancından da mahrum kaldığını netice olarak … Bankası … Şubesi tarafından düzenlenen 400.000 TL teminat mektubu bedelinin tamamının haksız ve hukuksuz nakde çevrilmiş bulunduğunun tespiti ile fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydı ile haksız ve hukuksuz nakde çevrildiği tespit edilecek bedelin şimdilik 100.000 USD lık kısmının teminat mektubunun paraya çevrildiği 03.12.2010 tarihinden itibaren bankaların yabancı paralara uyguladığı en yüksek faizi ile birlikte davalıdan istirdadına, teminat mektubunun haksız nakde çevrilmesi sebebi ile müvekkili davacının ticari faaliyetlerini sürdüremez hale gelmesi nedeni ile yoksun kaldığı kar ve uğradığı zararlara karşılık fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydı ile (şimdilik) 1000 TL maddi tazminat ve 10.000 TL manevi tazminat olmak üzere şimdilik 11.000 TL tazminatın yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsilini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA /
Davalı vekili cevap dilekçesinde ve özetle; 400.000 USD tutarlı teminat mektubunun tamamını haksız ve hukuka nakde çevrilmiş bulunduğunun tespiti talep edildiğinden, menfi tespit talebi içeren davada bu tutara göre hesap edilecek eksik harcın tamamının ikmal edilmesi gerektiğini ve Sayın Mahkeme tarafından verilen kesin süre içerisinde de eksik harç ikmal edilmediğinden davacının kendince kısmi harç yatırmasına itibar edilmesi ya da yeni bir süre verilmesi hukuken mümkün olmadığından huzurdaki davanın bu nedenle reddi gerektiğini, davalı şirket, müvekkil şirket ile arasında akdedilen tüm sözleşmeler ve taahhütler kapsamında doğmuş ve/veya doğacak tüm borçlarının teminatı olarak dava konusu teminat mektubunu verdiğini, bu teminat mektubunun müvekkili davalı şirkete bulunan borçlarını ödememesi nedeniyle tazmin edilerek nakde çevrildiğini, davacılar tarafından teminat mektubunun nakde çevrildiği zamanda müvekkili davalı şirkete ödenmemiş borçların bulunduğu ikrar edilmekte iken teminat mektubunun haksız ve/veya hukuka aykırı olarak tazmin edildiği iddiasının abesle iştigal olduğunun ortada olduğunu, davacılar tarafından bir yandan müvekkili davalı şirkete borçlu bulunulduğu da ikrar edilmekte iken diğer yandan müvekkili davalı şirkete verilen teminat mektubunun haksız ve hukuka aykırı olarak tazmin edildiğinin iddia edilmesinden de geri durulmadığını, teminat mektubunu tazmin etmesi kadar doğal bir durumun olamayacağını bu nedenle eksik harç nedeni ile davanın reddedilmesi ve yargılamaya devam edilmesi durumunda öncelikle davacıların teminat mektubunun tazmini tarihinde müvekkili davalı şirkete borçlu olunan tutarın tespiti hususunda davalı şirketin ticari defter ve kayıtları üzerinde mali bilirkişi incelemesi yapılmasını ve davacıların davalı şirkete bulunan borçlarının tespitini talep ettiklerini, dava konusu teminat mektubunun verildiği tarihte hali hazırdaki muaccel bir borcun ödenmesi amacıyla değil taraflar arasındaki tüm sözleşmelerden doğan, doğmuş ve doğabilecek tüm borçların teminatı olarak verildiğini dolayısıyla davalı şirkete doğan borcun ödenmemesi nedeniyle nakde çevrilmesi ve doğan borcun mahsup edilmesinden sonra kalan tutarın nakit teminat olarak tutulmaya devam edildiği zira davalı şirket tarafından davacılara sözleşmenin karşılığı olarak tutarların da teminatı olarak şirket uhdesinde tutulması gerektiğinin sabit olduğunu, davacının davalı şirkete verdiği teminat mektubunun kısmen nakde çevrilmesinin söz konusu olamayacağını ve borçlarını ödememesi nedeniyle teminat mektubunun nakde çevrilmesinden kendisinin sorumlu olduğu da nazara alındığında davacılara kalan mektup bedelinin ödenmesi ile davalı şirketin mevcut teminatından olacağı ve davacıların borcunu ödememesi karşısında teminat tutarının kalanını alarak adeta ödüllendirilmiş olacağı v böyle bir durumun kabul edilemeyeceği, davalı şirkete verilen teminat mektubu verildiği tarihte muaccel olan bir borç nedeniyle değil taraflar arasında akdedilen sözleşmeler nedeniyle doğmuş ve/veya doğacak bir borcun teminatı olarak verildiği dolayısıyla aradaki sözleşmelerin son bulması ve aradaki doğan tüm borçların tasfiyesine kadar da iade edilmemesi gerektiği fakat davacı şirketin sözleşmelerin devamı sırasında davalı şirkete doğan borçlarını ödemediği bu nedenle de teminat mektubunun nakde çevrilmesine kendisinin kusurlu olarak sebebiyet verdiği, hal böyleyken teminat mektubu tutarının ödenemeyen borç tutarı kadar kısmi olarak nakde çevrilmesi ve kalan tutarın teminat mektubu olarak devam etmesi imkanı bulunmadığından teminat mektubunun tamamının nakde çevrilmek zorunda kalındığı ve kalan bakiye tutarı da sözleşmeler devam ettiğinden nakit teminat olarak davalı şirket uhdesinde tutulduğu zira davalı şirkete verilen teminat mektubunun aynı zamanda taraflar arasında akdedilen sözleşmeler kapsamında ödenen tutarların ve taahhütlerin teminatı olduğu, nitekim Rekabet Kurulu Kararları uyarınca başta tapuda tescilli intifa olmak üzere taraflar arsındaki tüm sözleşmelerin süresinden önce sona ermiş ve bu nedenle müvekkili davalı şirketin kullanılamayan döneme ilişkin olarak alacağının gündeme geldiğini, davacıların iddia ettiği gibi teminat mektubunun nakde çevrilmesi ile alacak yaratılmasının söz konusu olamayacağı zira söz konusu kararların sadece taraflar arasındaki sözleşmelere değil tüm akaryakıt sektörüne ilişkin olarak verildiğini, hal böyle iken ve davalı şirketin kullanılamayan döneme isabet eden kısma ilişkin olarak daha önce ödediği tutarların iadesi nedeniyle doğan alacağını nakit teminattan tahsil etmesi kadar da doğal bir durum olamayacağını, davacılar tarafından teminat mektubunun ödenemeyen alacaklar nedeni ile nakde çevrilmesi akabinde kalan bakiyenin ödenmemesi hususunda bir iddiaları bulunmakta ise de teminat mektubunun nakde çevrilmesi nedeninin davacılar tarafından da ikrar edilen ve ödenmeyen borçlar olduğu bu nedenle de sözleşmelerin süresi sonuna kadar doğmuş ve/veya doğacak borçların ve taahhütlerin teminatı olan mektubun bedelinin sözleşmelerin süre sonuna kadar ve tüm borçların tasfiyesine kadar devamı gerektiğini, buna karşılık kendi kusuru ile mektubun tazmini akabinde kalan bakiyenin teminat olarak tutuşmaya devam edilmeyerek kendisine ödenmesinin kusuru karşılığında adeta ödüllendirilmesi anlamı taşıyacağı, böyle bir durumun gerek hakkaniyet ilkeleri gerekse de hukuk kaideleri uyarında kabulünün mümkün olmadığını, davalı şirket tarafından faturalardaki alacakların talep edilmesinin hukuka uygun olduğunu ve bu alacakların nakit teminattan mahsubu için mahkeme kararına ihtiyaç bulunmadığını, bu konuda davacının dava açma hakkı bulunmakta geçen yaklaşık 8 yıl süre içerisinde böyle bir talepte bulunmadıktan sonra bu davanın açılarak geçmişe dönük olarak bu iddiaların ileri sürülmesiyle kötü niyetin zaten ortaya konduğunu, taraflar arasında akdedilen 15.05.2008 tarihli Yatırım Protokolü uyarında davalı şirket tarafından davacı şirkete 580.000 USD+KDV olmak üzere 684.400 USD ödeme yapıldığının ayrıca taşınmaz maliklerine de intifa hakkı uyarında 50.000 USD+KDV olmak üzere 59.000 USD ödeme yapıldığını, adı geçen Yatırım Protokolünün 6. Maddesi uyarında Bayilik Sözleşmesinin süresinden önce sona erdirilmesi durumunda davalı şirketin uğrayacağı zararlar ve cezai şart tutarını talep edecek olması yanında ayrıca davacıya ödenen İşletme Teknik Yatırım Bedelinin de USD bazında aylık %2 faizi ile birlikte ödemeyi kabul ve taahhüt ettiğini, hal böyleyken ve müvekkili şirketin davalıdan alacaklı olduğu ilgili sözleşmeler kapsamında tartışmasız bir şekilde ortada iken davacının gerçeklere aykırı iddialarına itibar edilmesi imkanı bulunmadığı, aksi durumda davalı şirketin sözleşmelerin süresinden önce sona erdirilmesi karşılığındaki doğan tüm alacaklarının da tespit edilerek tazmin edilen mektup bedeli karşısında yapılan mahsup işlemlerinin bu kapsamda araştırılması gerektiğini, ayrıca ve hiçbir şekilde davayı kabul anlamına gelmemek kaydıyla müvekkili davalı şirketin sözleşmelerin haksız ve hukuka aykırı olarak süresinden önce sona erdirmesi nedeniyle Yatırım Protokolünün 6. Maddesi uyarınca davacı şirketten doğan kar mahrumiyeti ve cezai şart alacağı bulunmakta olduğunu, davacının herhangi bir alacağı bulunduğuna karar verilmesi ihtimalinde davalı şirketin davacı şirketten doğan bu alacakları hakkında takas ve mahsup taleplerinin olduğunu, her ne sebeple olursa olsun müvekkili davalı şirketten USD bazında bir talepte bulunulması imkanının olmadığını, davacıların kendi kusuru ile nakde çevrilen teminat mektubu karşısında geçen süreç içerisinde dava açmayarak beklemesi karşısında USD bazında talepte bulunarak zenginleşmesi ve buna karşılık davalı şirketin tahsil ettiği tutarda kendi mamelekinde TL olarak bir artış olacak iken USD bazında fakirleşmesinin hukukumuzda kabulünün mümkün olmadığını ayrıca davacılar tarafından teminat mektubunun nakde çevrildiği tarihten huzurdaki davanın açıldığı tarihe kadar ki geçen sürede bilinçli ve kötü niyetli olarak beklenmesi sırasında aman aşımı süresinin geçirildiğini ayrıca zaman aşımı itirazında da bulunduklarını netice olarak Sayın Mahkeme tarafından verilen kesin mehile rağmen eksik harç ikmal edilmemesi nedeniyle davanın reddini huzurda görülen haksız ve hukuka aykırı davanın usulden ve esastan reddine karar verilmesini talep etmiştir.
KANITLAR VE GEREKÇE /
Dava, taraflar arasında imzalanmış olan akaryakıt bayilik sözleşmesi nedeniyle doğmuş ve doğacak borçların teminatı olmak üzere davalı lehine verilen teminat mektubunun haksız paraya çevrildiği iddiasıyla bedelinin istirdatı ve uğranılan maddi manevi zararın tazmini istemidir.
Uyuşmazlığın, 14/05/2008 tarihli, bayilik sözleşmesi kapsamında davacı tarafından davalı şirkete verilen 17/06/2008 tarihli, 444.370 sayılı 400.000,00 USD bedelli teminat mektubunun davalı tarafından nakde çevrilmesi kısmen haksız olup olmadığı, tazmin edilen kısmın istirdadının istenip istenilmeyeceği, bu işlem nedeniyle davacının kar kaybına dayalı maddi tazminat ve manevi tazminat isteme koşullarının varlığı, miktarı davalının da bağıtlanan yatırım protokolünün 6.maddesi gereğince; takas ve mahsup yoluyla kar mahrumiyeti ve ceza koşulu isteminin yerinde olup olmadığı, buna dayalı alacağının varlığı, miktarı ve istenip istenemeyeceğine ilişkin olduğu tespit edilmiştir.
Taraflarca gösterilen deliller toplanmış, dosya üzerinde bilirkişi incelemesi yaptırılarak bilirkişi raporu alınmıştır.
Bilirkişiler Sektör Bilirkişisi …, … tarafından düzenlenen 03/06/2021 teslim tarihli bilirkişi raporunda; davalı … A.Ş,Lehine verilen 400 000 USD. Teminatı süresinden önce, alacağı kadar olamayıp, zorunlu olarak bütünlük içinde nakde çevirmek suretiyle alacaklarını mahsup ettikten sonra, bakiye tutarın, şirketinin emanetinde tutması nedeniyle, Davacının 3.12.2010 ile 14.5.2012 döneminde, Dövizi kullanmaması ve Bankasına ödemesi yapmış olması nedeniyle, fazladan tutulan 295.596.91usd. den kaynaklı,43.091.41 Usd. İşleyecek faizden mahrum kaldığı, Yoksun kaldığı kar ve zarar olarak değerlendirilmiştir.(talep 1 000.00 TI.) Teminat mektubunun erken nakde çevrildiği tarihte, Davacının 437.808.57 TI. Alacağının olabileceği, davalının, 14.5.2012 tarihinde Rekabet kurulu uygulaması gereği olarak düzenlemiş olduğu 346.754.30 TI. faturanın tenzilinden sonra (diğer dava dışı faturalar dikkate alınmamıştır) 91.058.27 TI. Alacaklı olabileceği, davalı, … A.Ş. kayıtlarına göre de davacıyı tüm işlemlerden sonra, 61.129.47TL. borcunun olduğu kabulü halınde davacının, seçenek olarak 61.129.47 TI. Alacak talep edebileceği, davalı, Dava dilekçesinde, Cezai Şart ve Kar mahrumiyeti ile ilgili karşı dava açmamış ve harçlandırmamış, cevap dilekçesinde aksi durumda takas mahsup talep etmiştir. Açıklanan gerekçelerle Dikkate alınmamıştır. işbu dava ile ilgili ZAMAN AŞIMI SÜRESİNİN DOLDUĞU yönünden, takdirin mahkemeye ait olduğu belirtilmiştir.
Bilirkişiler SMMM …, Öğretim Üyesi …, Kimyager … tarafından düzenlenen 07/06/2022 tarihli bilirkişi raporunda; Danıştay 13. Dairesinin 2009/3044 E, 2010/5458 K sayılı 28.06.2010 tarihli ve yine aynı dairenin 2009/5193 E, 2011/2992 K sayılı 21.06.2011 tarihli kararlarında netice olarak “Özel hukuk hükümlerine göre kurulan intifa hakkı ve kira sözleşmelerine, doğrudan bu hakların ortadan kaldırılması ya da terkini ve yine bu haklardan kaynaklanan tarafların edimlerine ilişkin olarak Rekabet Kurulu tarafından bir karar alınmadığı görüldüğünden, alınan söz konusu kararlarla da bu sözleşmelerin bayilik sözleşmesine etkisi incelendiğinden ve bu kararların belirtilen etkinin rekabet hukuku kapsamında kalınarak irdelendiği anlaşıldığından, davacı şirketin bu iddiası ve diğer iddiaları yerinde görülmemiştir” şeklinde karar ihdas ettiği, İncelenen davalı şirket defterlerinde mevcut davalı şirkete hitaben kesilmiş faturaların Bayilik Sözleşmesi kapsamında kesildiği , Diğer taraftan;
• 14.05.2012 tarih ve … numaralı 346.754,30 TL bedelli,
• 14.05.2012 tarih ve … numaralı 24.293 TL bedelli,
• 14.05.2012 tarih ve … numaralı 24.293 TL bedelli faturaların ise açıklama bölümünde “12.3.2009 tarihli rekabet” ibaresi bulunduğu, bu bakımdan taraflar arasındaki Bayilik Sözleşmesi kapsamında temin edilen ya da temin edilecek ürünlerin belirtilmediği, ilgili faturaların bayilik sözleşmesi ile ifa edilen veya herhangi bir petrokimya ürünü olarak kullanılabilecek türden faturalardan olmadığı Davacı şirketin, davalının göndermiş olduğu 14.05.2012 tarihli faturalarına noter kanalı ile süresi içerisinde itiraz ettiği ve muhatabına iade ederek ticari defterlerine kaydetmediği bu minvalde faturaların doğruluğunu ispat külfetinin davalıda olduğu, davacı defterlerinde 03.12.2010 tarihi itibari ile davalının alacağının 66.137,30 TL’si olduğu, Davacı defterlerinde davaya konu edilen teminat mektubunun tazminine yönelik olarak herhangi bir kaydın bulunmadığı belirlenmiştir.Davalı defterlerinde ise 03.12.2010 tarihi itibari ile davacının borcunun 154.631,43 TL’si olduğu, 03.12.2010 tarihinde teminat mektubunun tazmini ile ilgili yapılan kayıt sonrasında ise davacı şirketin davalı taraftan (davalı defterlerine göre) 437.808,57 TL’si alacaklı olduğu belirlenmiştir. Nihai Takdiri ve değerlendirmesi Sayın Mahkemeye ait olmak üzere taraflar arasındaki Bayilik Sözleşmesinin bayinin haksız olarak feshettiği kabul edilirse, davalı tarafın takas beyanı da gözetilerek, davacı lehine bir alacağın kalmayacağı, diğer taraftan davalının davacının teminat mektubunu 03.12.2010 tarihinde haksız olarak tazmin ettiğinin kabulü halinde ise dosya kapsamındaki raporda da hesaplandığı üzere fazladan tazmin edilen 295.596,91 USD’nin talep doğrultusunda teminat mektubunun tazmini 03.12.2010 tarihinden itibaren 3095 Sk. nun 4489 SK. nun ile değişik 4/a maddesi gereğince birer yıllık dönemler itibariyle vadeli USD doları ve Euro hesaplarına Devlet Bankalarınca uygulanan en yüksek faiz oranı üzerinden kademeli olarak basit usulde (3095 SK. m.3) temerrüt faizi yürütülmesinin gerektiği belirtilmiştir.
Taraf iddia ve savunmaları, ibraz edilen deliller ve tüm dosya kapsamı bir arada değerlendirildiğinde;
Taraflar arasında 14.05.2008 tarihli Akaryakıt Bayilik Sözleşmesi mevcut olup bu sözleşmeyle bağlantılı olarak 15.05.2008 tarihli Yatırım Protokolü ve tarafları dava dışı …ve … ile davalı şirket arasında imza edilmiş 14.05.2008 tarihli bir İntifa Hakkı Tesisi Vaadi Hakkında Protokol mevcut olup, Taraflar arasında mevcut bayilik sözleşmesi 14.05.2008 tarihli olduğu 30. maddesine göre 1 (bir) yıl süreli olarak düzenlendiği, Yine aynı maddeye göre “Ancak …. sözleşmenin sona ermesinden 1 ay evvel feshi ihbarda bulunmadığı takdirde, işbu sözleşme her seferinde aynı kayıt ve şartlar ile birer sene uzatılmış olacağı, Hitamından 1 ay evvel fesh edilmeme suretiyle uzatılan anlaşma süresi her şart altında 5 yılı aşamayacağı ve İşbu anlaşmanın 14.05.2013 tarihinde kendiliğinden münfesih olacağı .” hükümlerini içerdiği görülmüştür.
Davacılar vekili Rekabet Kurumunun internet sitesinde yayınladığı 12.03.2009 tarihli duyurusunda “18.09.2005 öncesinde akdedilmiş olan intifa vb sözleşmeleri de kapsayan benzeri etkiye sahip tüm hukuksal tasarruflara ilişkin hakların terkin edilip yeniden 5 yılı aşmayacak şekilde tesis edilmesi veya kısaltılmaması halinde 18.09.2010’ dan sonra 2002/2 sayılı tebliğ kapsamındaki grup muafiyetinden yararlanamayacağı ve 18.09.2005 sonrasında akdedilen sözleşmelerin ise 5 yılı aşan süreler için muafiyetten yararlanamayacağı” hususun ilan edildiğini belirterek taraflar arasında imzalanan Akaryakıt Bayilik Sözleşmesi ve sözleşme kapsamında tesis edilen intifa, kira vb sözleşmeler, sözleşme eklerinin 5 yılı aşan süreler bakımından geçersiz hale geldiğini ve taraflar arasındaki bayilik sözleşmesinin sona erdiğini belirterek … Bankası … Şubesi tarafından düzenlenen 400.000 TL teminat mektubu bedelinin tamamının davalı tarafça haksız ve hukuksuz nakde çevrilmiş bulunduğunun tespiti ile fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydı ille bedelin şimdilik 100.000 USD lık kısmının teminat mektubunun paraya çevrildiği 03.12.2010 tarihinden itibaren bankaların yabancı paralara uyguladığı en yüksek faizi ile birlikte davalıdan istirdadına, teminat mektubunun haksız nakde çevrilmesi sebebi ile müvekkili davacının ticari faaliyetlerini sürdüremez hale gelmesi nedeni ile yoksun kaldığı kar ve uğradığı zararlara karşılık fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydı ile (şimdilik) 1000 TL maddi tazminat ve 10.000 TL manevi tazminat olmak üzere şimdilik 11.000 TL tazminatın davalıdan tahsilini talep ve dava etmiştir.
Taraflar arasında mevcut Bayilik Sözleşmesinde, davacı Bayinin davalı …’ye teminat mektubu vereceği, taraflar arasında imzalanan Yatırım Protokolü’nün 3. Maddesinde düzenlenmiş, en az 400.000 USD TCMB Döviz alış kuru karşılığı bedelli teminat mektubunun …’ye verileceği ifade edilmiş,
Bayilik Sözleşmesinin 5/a maddesine göre, “Bayi, …’nin talebi üzerine cezai şartlar dahil …’e doğmuş ve doğacak olan tüm borçlarının teminatı olarak metni ve bankası …’ce kabul edilecek teminat mektuplarını derhal …’e verecektir.” hükmünü içerdiği görülmüştür.
… 5. Noterliğine ait Davacı …Ltd. Şti tarafından davalı … eye hitaben keşide edilen .. yevmiye nolu ihtarnamesi ile 14.05.2008 tarihli bayilik sözleşmesinin Rekabet Kurumu tarafından düzenlenen 14.07.2002 tarihli 24815 sayılı resmi gazetede yayınlanan 2002/2 sayılı İbraz edilen bilirkişi raporu ile ;Davalıya ait ticari defterlerinin usulünce tutulmuş olduğu ve sahibi lehine delil vasfına haiz olduğu, Davacı defterlerinde 03.12.2010 tarihi itibari ile davalının alacağının 66.137,30 TL’si olduğu, Davacı defterlerinde davaya konu edilen teminat mektubunun tazminine yönelik olarak herhangi bir kaydın bulunmadığı, davalı defterlerinde ise 03.12.2010 tarihi itibari ile davacının borcunun 154.631,43 TL’si olup, 03.12.2010 tarihinde teminat mektubunun tazmini ile ilgili yapılan kayıt sonrasında isedavalı defterlerine göre davacı şirketin davalı taraftan 437.808,57 TL’si alacaklı olduğunun belirlendiği, Taraflar arasında ki mutabakastzılığın (154.631,43 TL – 66.137,30 TL) 88.494,13 TL’si olup 88.494,13 TL’lik farkın hangi hesap hareketlerinden kaynaklandığının belirlenemediği, diğer taraftan davalının aralarında ki ilişkiye dair 03.12.2010 tarihi sonrasında tanzim edilen 14.05.2012 tarih ve … numaralı 346.754,30 TL bedelli, 14.05.2012 tarih ve … numaralı 24.293 TL bedelli, 14.05.2012 tarih ve … numaralı 24.293 TL bedelli faturaların ise açıklama bölümünde “12.3.2009 tarihli rekabet” ibaresi bulunduğu, ancak taraflar arasındaki Bayilik Sözleşmesi kapsamında temin edilen ya da temin edilecek ürünlerin belirtilmediği bu kapsamda 14.05.2012 tarihli faturaların hesaplamalara dahil olmadığı belirtilmiş olup davalı hesaplarında davaya konu olan teminat mektubunun tazmini ile ilgili kaydın davalı tarafta yer almasına karşın davacı defterinde kayıtlı olmadığı görülmüştür.
Anılan durum karşısında davacılardan …’ün davalı aleyhine keşide ettiği ihtarname ile davalı şirket ile arasındaki münakit Bayilik Sözleşmesi ve sair tüm sözleşmeleri haksız ve hukuka aykırı olarak feshettiği davalı tarafından iddia edilmiş ise de taraflar arasındaki 14/05/2008 tarihli bayilik sözleşmesinden davacılardan …Ltd. Şti. ile davalı arasında bir yıl süreli ve süre sonundan bir ay önce taraflarca feshedilmemesi halinde aynı şartlarda birer yıl için uzatılacak ve her şart altında 5 yılı aşmayacak olan bayilik sözleşmesi kurulduğu, sözleşme kapsamında diğer davacı gerçek kişi … şahsi hesabına bağlı olarak davalıya olan borçlarının teminatını teşkil etmek üzere davaya konu teminat mektubunu davalı lehine verildiği, akaryakıt bayilik sözleşmesinin davacı tarafça davalıya keşide edilen 02.04.2012 tarihli ihtarnameden önce Rekabet Kurulu kararı gereği kendiliğinden sona erdiği ( taraflar arsında ipoteğin fekkine yönelik … 3. Asliye Ticaret Mahkemesine ait 2014/1099 Esas 2017/1062 K sayılı Kararının istinafına yönelik BAM 13. Hukuk Dairesinin 2018/839 E 2019/1103 K sayılı ilamı )anlaşılmıştır.
Davaya konu teminat mektubunun bayilik sözleşmesi kapsamında davacıların davalıya karşı doğmuş ve doğacak borçlarının teminatını teşkil etmek üzere tesis edildiği ,taraf ticari defter ve belgeleri üzerinde yapılan bilirkişi incelemesi sonucu alınan rapora göre davacı ticari defterlerine göre dava tarihi itibarıyla davacı şirketin davalıya borcu görünmekte ise de davacı şirket ticari defterleri usulüne uygun olarak tutulmadığı ve davaya konu nakde çevrildiği ihtilafsız olan ve davacı şirket tarafından davalıya verilen teminat mektubundan davalı tarafça tahsil edilen bedel davacı ticari defterlerinde kayıtlı bulunmadığı, Davalı ticari defterleri usulüne uygun tutulmuş olup, teminat mektubundan tahsil edilen miktar defterlere işlendiği ve davalı ticari defter ve kayıtlarına göre dava tarihi itibarıyla bayilik sözleşmesi nedeniyle davacıların davalıya bir borçlarının bulunmadığı Davacı defterlerinde teminat mektubunun paraya çevrildiği 03.12.2010 tarihi itibari ile davalının alacağının 66.137,30 TL’si olduğu, Davacı defterlerinde davaya konu edilen teminat mektubunun tazminine yönelik olarak herhangi bir kaydın bulunmadığı ,davacı şirket yetkilileri …ve … adına düzenlenen 14.05.2012 tarih ve … numaralı 24.293 TL bedelli ve 14.05.2012 tarih ve … numaralı 24.293 TL bedelli faturalarına davacı tarafça noter kanalı ile süresi içerisinde itiraz edildiği ve muhatabına iade ederek ticari defterlerine kaydedilmediği nazara alındığında davaya konu ticari ilişki ile bağlantılı oldukları tespit edilememiş olmakla dikkate alınamayacağı,14.05.2012 tarih ve … numaralı 346.754,30 TL bedelli faturanın ise açıklama bölümünde “12.3.2009 tarihli rekabet” ibaresi bulunduğu, bu bakımdan taraflar arasındaki Bayilik Sözleşmesi kapsamında temin edilen ya da temin edilecek ürünlerin belirtilmediği, ilgili faturaların bayilik sözleşmesi ile ifa edilen veya herhangi bir petrokimya ürünü olarak kullanılabilecek türden faturalardan olmadığı değerlendirilerek bu bedelin de nazara alınamayacağı, Bu kapsamda Davalı defterlerinde ise 03.12.2010 tarihi itibari ile davacının borcunun 154.631,43 TL’si olup 03.12.2010 tarihinde teminat mektubunun tazmini ile ilgili yapılan kayıt sonrasında ise davacı şirketin davalıdan davalı defterlerine göre 437.808,57 TL’si alacaklı olduğu bu koşulda fazladan tazmin edilen 437.808,57 TL karşılığı 295.596,91 USD’nin talep doğrultusunda teminat mektubunun 03.12.2010 tazmini tarihinden itibaren 3095 Sk. nun 4/a maddesi gereğince işleyecek faizi ile birlikte iadesi gerektiği anlaşılmış, Davacı tarafça dava dilekçesi ile Haksız nakde çevirme nedeni ile davacı tarafın ticari faaliyetlerini sürdüremez hale gelmesi nedeni ile yoksun kaldığı kar ve uğradığı zararlara karşılık 1.000,00 TL maddi 10.000,00 TL manevi tazminat talebinde bulunulmuş ise de maddi tazminat istemine yönelik olarak bu yönde bir ispat bulunmadığı, manevi tazminat talep koşullarınında oluşmadığı nazara alınarak davacının bu yöndeki taleplerinin reddi gerekmiştir.
Her ne kadar davalı tarafça teminat mektubunun verildiği tarihte muaccel olan bir borcun ödenmesi için değil taraflar arasında tüm sözleşmelerden doğan doğmuş ve doğabilecek tüm borçların teminatı olarak verildiği ,teminat mektubunun kısmen paraya çevrilmesinin mümkün olmadığı davaya konu ipoteğin taraflar arasında imzalanan bayilik sözleşmesi nedeniyle davacıların davalıya olan borçlarının teminatını teşkil etmek üzere kurulduğu, taraflar arasındaki bayilik sözleşmesinin sona erdiği, dava tarihi itibarıyla davacıların davalıya bayilik sözleşmesi nedeniyle bayilik sözleşmesinin süresinden önce haksız feshi nedeniyle cezai şart ve kar mahrumiyeti alacakları olduğunu ileri sürmüş ise de bu konuda davacılar aleyhine açmış olduğu bir dava bulunmadığı gibi ticari defterlerinde de bu konuda bir alacak kaydı yer almadığı bu kapsamda borçlarının bulunduğunun davalı tarafça ispatlanamadığı anlaşılmakla davalının bu yöndeki savunma ve takas mahsup talebine itibar edilmeyerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M /Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davanın KISMEN KABULÜ ile … Bankası … şubesi tarafından düzenlenen … tarihli … nolu 400.000 USD bedelli teminat mektubunun davalı tarafından nakde çevrilmesinden kaynaklı olarak bakiye 295.596,91 USD alacağın 03/12/2010 tarihinden itibaren 3095 sk 4A md USD cinsi mevduata uygulanacak en yüksek mevduat faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin istemin REDDİNE,
2-Davacının diğer maddi tazminat ve manevi tazminat isteminin REDDİNE,
3-Davalının takas – mahsup talebinin REDDİNE,
4-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Harçlar Tarifesi gereğince hesap olunan 80.932,46-TL nispi karar ve ilam harcından 23.481,10-TL peşin alınan harcın mahsubuna, bakiye 57.451,36-TL nispi karar ve ilam harcının davalıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
5-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince hesap olunan 142.782,56-TL nispi vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
6-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince hesap olunan 61.584,12-TL nispi vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
Davacı tarafından yapılan ve aşağıda dökümü gösterilen toplam 5.757,80-TL yargılama giderinin davadaki kabul ve red oranına göre %74’ünün davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
Davalı tarafından yapılan ve aşağıda dökümü gösterilen toplam 50,00-TL yargılama giderinin davadaki kabul ve red oranına göre %26’sının davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
HMK 333.maddesi gereğince davacı tarafından yatırılan gider avansından bakiye avansın hüküm kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
Davalı tarafça yatırılan gider avansından bakiye avans kalmadığından bu konuda hüküm kurulmasına yer olmadığına,
Dair, taraf vekillerinin yüzlerine karşı, kararın taraflara tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesine istinaf nezdinde temyizi kabil olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 06/12/2022

Başkan …
¸e-imzalıdır
Üye …
¸e-imzalıdır
Üye …
¸e-imzalıdır
Katip …
¸e-imzalıdır

HARÇ BEYANI /
80.932,46-TL KARAR HARCI
23.481,10-TL PEŞİN HARÇ /
57.451,36-TL KALAN HARÇ

DAVACI GİDERİ /
35,90-TL BVH VE VSH.
5.400,00-TL BİLİRKİŞİ ÜCRETİ
321,90-TL POSTA MAS. /
5.757,80-TL TOPLAM