Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 6. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/302 E. 2019/410 K. 18.04.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ ESAS NO : 2018/302 Esas
KARAR NO : 2019/410
DAVA : Alacak Davası
DAVA TARİHİ : 06.01.2015 ( Mahkememize bozma ilamı sonrası kayıt tarihi:27/03/2018 )
KARAR : ZAMANAŞIMI NEDENİ İLE RED
KARAR TARİHİ: 18/04/2019
Mahkememizde görülmekte olan alacak davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ -İSTEM /
Davacı vekili dava dilekçesinde ve özetle; taraflar arasındaki 17.11.2003 tarihli “Taahhütname” ile davalı …’in KKTC’de kurulu … Şti’nin % 10 hissesini aldığını, anılan hissenin % 5’inin müvekkili … tarafından nakden ve defaten davalı adına yatırıldığını, davalı … ‘in “Taahhütname” de şirketin adına kayıtlı % 10 hissesinin yarısının …’ya ait olduğunu, şirket ortakları ve genel müdürü … ve müdür …’nın bu yapılan işlemlerden bilgisi olduğunu kabul ve taahhüt ettiğini, mezkur hisselerin yarısının müvekkili davacıya ait olduğunun tanık beyanları ile de sabit olduğunu, taahhütname tarihinde müvekkili …’nın baldızı olan davalı … ‘in mezkur hisselerin yarısının maliki olan müvekkiline vekaletname vererek dava dışı şirketle kendisini temsil etmesini istediğini ancak müvekkilin eşinden 2014 yılında boşanması ile davalı …’nin 02.05.2014 tarihinde müvekkiline kendisini şirkette temsil etmesi için vermiş olduğu vekaletnameden müvekkilini azlettiğini, müvekkili …’nın 21.08.2014 tarihinde mezkur % 5 hissenin tarafına devredilmesi için davalı …’ye bildirimde bulunmuş ise de davalıca hiçbir cevap verilmediğini, müvekkilinin bunun üzerine ihtarname gönderdiğini, davacı … tarafından davalı …’den, …’in hissesinin % 5’inin müvekkiline ait olduğu, davalının yazılı ve açık ikrarı bulunmasına rağmen hisse devrinin yapılmaması üzerine işbu davanın açılması zaruretinin doğduğunu, müvekkilinin davalı …’nin mezkur hissesinin tamamını üçüncü kişilere satacağı duyumunu aldığını, bu halde müvekkilinin anılan hisselerin satılmasından büyük zarar göreceğini ileri sürerek davacı …’ya ait olan … Şirketi’nin davalı … üzerinde görülen 425 adet hissenin yarısının davacıya devredilmesine ve müvekkili adına tesciline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA /
Davalı vekili cevap dilekçesinde ve özetle;Talep ve davanın müruruzamana uğradığını, davacının taahhütname adı altındaki bu belgeye istinat ederek limited şirket hisse devrini talep edemeyeceğini, ibraz edilen belgenin limited şirket pay devrine ilişkin yasada öngörülen geçerlilik koşulunu içermediğini, limited ortaklıkta pay devrine ilişkin sözleşme için yasada öngörülen biçim koşulunun bir muteberlik şartı olduğunu, yine davacının geçersiz bir belgeye istinaden ihtiyati tedbir talep edemeyeceğini ileri sürerek haksız davanın reddi gerektiğini savunmuştur.
KANITLAR VE GEREKÇE /
Tüm dosya kapsamı incelenip değerlendirildiğinde; tarafların iddia ve savunmalarından, anlaşamadıkları hususlar, anlaştıkları hususlar, çekişmeli vakıalar hakkında toplanan deliller, delillerin tartışılması ve değerlendirilmesi, sabit görülen vakıalarla bunlardan çıkarılan sonuç ve hukuki sebepler şu şekildedir:
Dava, 06.01.2015 tarihinde harç yatırılarak açılan dava dışı KKTC’de kurulu … Şirketindeki davalıya ait hisselerinin yarısının davalıdan alınarak davacıya devri ve davacı adına tescili istemine ilişkindir.
Davacı vekili 01.06.2015 havale tarihli dilekçesi ile davasını tespit davası olarak ıslah ederek dava dışı KKTC’de kurulu … Şirketindeki davalıya ait %10 oranındaki hisselerinin yarısının davacıya ait olduğunun tespitini istemiştir.
Taraflar arasında; dava dışı KKTC’de kurulu…Şti’nin % 10 hissesinin davalıya ait olduğu hususunda herhangi bir anlaşmazlık bulunmamaktadır.
Taraflar arasındaki anlaşmazlık; davalının dava dışı KKTC’de kurulu…Şti’ndeki % 10 hissesinin yarısının davacı …’ya ait olup olmadığı, açılan davada zamanaşımı süresinin dolup dolmadığı hususlarında toplandığı anlaşılmaktadır.
Mahkememizce ilk karar ile; ” … Dava konusu taahhütnamenin düzenlendiği tarihte yürürlükte bulunan 818 sayılı Borçlar Kanunu’nun 125. Maddesinde; bu Kanunda başka suretle hüküm mevcut olmadığı takdirde, her davanın on senelik müruruzamana tabi olduğu, Yine aynı kanunun 126/4.maddesinde; ticari olsun olmasın bir şirket akdine dayanan ve ortaklar arasında veya şirketle ortaklar arasında açılmış bulunan bütün davalar ile bir şirketin müdürleri, temsilcileri, murakıplariyle şirket veya ortaklar arasındaki davalar, vekalet akdinden, komüsyon aktinden, acentalık mukavelesinden, ticari tellallık ücreti davası hariç, tellallık akdinden doğan bütün davalar, mütaahhidin kasıt veya ağır kusuru ile akdi hiç veya gereği gibi yerine getirmemiş ve bilhassa ayıplı malzeme kullanmış veya ayıplı bir iş meydana getirmiş olması sebebiyle açılacak davalar hariç olmak üzere istisna akdinden doğan bütün davaların beş senelik müruru zaman süresine tabi olduğu hüküm altına alınmıştır. Dava tarihinde yürürlükte olan 6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun 146 ve 147.maddelerinde aynı zamanaşımı süreleri benimsenmiştir. Davaya dayanak yapılan taahhütnamenin düzenleme tarihinin 17/11/2003 olduğu anlaşılmaktadır. Davalı vekilince de davaya cevap süresi içerisinde zamanaşımı def’i ileri sürülmüştür. Somut olayda; davaya dayanak yapılan 17/11/2003 tarihli taahhütnameye dayanılarak 06/01/2015 tarihinde eldeki davanın açıldığı, ancak kanunda ön görülen zamanaşımı sürelerinin dava tarihine kadar dolmuş olduğu ve davalı vekilince de yasal süresi içerisinde zamanaşımı def’inde bulunulduğu anlaşılmaktadır…” gerekçesi ile davanın zamanaşımı süresinin dolması nedeniyle reddine karar verilmiştir.
Mahkememizin 2015/9 Esas – 2015/578 Karar sayılı 07/10/2015 tarihli kararının Yargıtay 11. Hukuk dairesinin 2016/1529 Esas 2017/4699 Karar sayılı 25/09/2017 tarihli kararı ile ” … davacı vekili; KKTC’de kurulu…Şti’nin % 10 hissesinin davalı adına tescilli olduğunu, davalı tarafından 17.11.2003 tarihli “Taahhütname” ile anılan hissenin bedelinin yarısı müvekkili … tarafından verildiğini, davalı … ‘in taahhütnamede şirketin adına kayıtlı % 10 hissesinin yarısının …’ya ait olduğunu, şirket ortakları ve genel müdürü … ve müdür …’nın bu yapılan işlemlerden bilgisi olduğunu kabul ve taahhüt ettiğini, mezkur hisselerin yarısının müvekkili davacıya ait olduğunun tanık beyanları ile de sabit olduğunu, müvekkili …’nın 21.08.2014 tarihinde mezkur % 5 hissenin tarafına devredilmesi için davalı …’ye bildirimde bulunduğunu, gereği yapılmadığını beyanla davalı adına tescilli hisselerin yarısının davalıdan alınarak müvekkiline devri ve müvekkili adına tescilini talep etmiş. 01.06.2015 tarihli ıslah dilekçesi ile bu hisselerin müvekkiline ait olduğunun tespitini talep etmiştir. Davalı vekili; davanın zamanaşımına uğradığını beyanla davanın reddini talep etmiştir. Mahkemece iddia, savunma ve tüm dosya kapsamına göre; davaya dayanak yapılan taahhütnamenin düzenleme tarihinin 17/11/2003 olduğu, davalı vekilince davaya cevap süresi içerisinde zamanaşımı def’i ileri sürüldüğü, 06/01/2015 tarihinde eldeki davanın açıldığı, Borçlar Kanununda düzenlenen 10 yıllık zamanaşımı süresinin dolduğu gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir. Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir. Dava, KKTC’de kurulu dava dışı limited şirketde davalı adına tescilli olan hisselerin yarısının davacıya ait olduğunun tespiti istemine ilişkindir. Mahkemece ilk karar ile istemin zamanaşımına uğradığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir. Fakat dava KKTC’de kurulu şirketin hisselerinden kaynaklanmakta olup yabancılık unsuru bulundurmaktadır. Hakimin davada uygulanacak hukuku resen belirlemesi gerekmekte olup, taraflarca ileri sürülmese dahi yetkili yabancı hukuk belirlenip sonucuna göre karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde doğrudan Türk Hukuku’nun uygulanması doğru olmamış bozmayı gerektirmiştir. … 25/09/2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi. …” gerekçesi ile bozulmakla dava dosyası Mahkememiz yukarıdaki esas sırasına kaydolmuştur. Bozma ilamına uyularak yargılama yapılmıştır.
Çekişme, KKTC’de kurulu şirketin hisselerinden kaynaklanmakta olup yabancılık unsuru bulundurmaktadır. Hakimin davada uygulanacak hukuku resen belirlemesi gerekmekte olup, taraflarca ileri sürülmese dahi yetkili yabancı hukuk yani KKTC hukuku belirlenip sonucuna göre karar verilmesi gerekmiştir. KKTC hukukunda Sözleşmeler Yasası ve Davalarda Zaman aşımı Yasası dikkate alındığında dava sebebinin doğduğu tarihten yani 17.11.2003’ten başlayarak 6 yıllık KKTC dava zaman aşımının 17.11.2009 tarihi itibarı ile dolmuş olduğu, zamana aşımı gerçekleşen davanın 06.01.2015 tarihinde zaman aşımı süresi dolduktan sonra açıldığı dava konusu talebin zaman aşımına uğradığı ve davalı def’ i nin yerinde olduğu anlaşılmakla aşağıdaki şekilde kanunen hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM / Gerekçesi yukarıda izah olunduğu üzere;
1-Davacının davasının zaman aşımı defi nedeniyle def’inin yerine bulunması sonucu reddine,
2-İşbu karar tarihinde yürürlükte bulunan Harçlar Kanunu, Harçlar Tarifesi ile 6100 Sayılı HMK’nun ilgili hükümleri uyarınca alınması gereken 44,40-TL harcın peşin alınan 3.997,85-TL ile ıslah harcı olarak yatırılan 27,70 TL olmak üzere toplam 4.025,60 TL harçtan mahsu ile bakiye 3981,20 TL harcın karar kesinleştiğinde talep halinde davacıya iadesine,
3-Davacı tarafından yapılan yargılama giderinin üzerinde bırakılmasına, davalı tarafından sarf edilen yargılama gideri bulunmamakla bu konuda hüküm kurulmasına yer olmadığına,
4-Davalı taraf kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde geçerli A.A.Ü.T. deki esaslara göre ve 6100 S HMK gereğince belirlenen 19.962,40 TL vekalet ücretinin davacıdan tahsili ile davalıya verilmesine, ( dava konusu değer 100.000 USD olup dava tarihi olan 06.01.2015 tarihindeki 1 USD nin TCMB efektif satış kurunun 2,3354 TL olduğu dikkate alınarak hesaplama yapılmıştır)
5-6100 Sayılı HMK 3.333 gereği artan avansın talep halinde karar kesinleşince yatıran davacı tarafa iadesine,
Dair, taraf vekillerinin yüzüne karşı diğer tarafın yokluğunda mahkememize yazılı/sözlü başvuru ile zabıt katibince tutanağa geçirilmek suretiyle kararın tebliğ tarihinden itibaren 15 günlük yasal süre içerisinde Yargıtay’a gönderilmek üzere temyiz yasa yolu açık olmak üzere yapılan tahkikat sonucunda karar verildi. Karar usulen açıklandı, okundu.
Katip …
¸e-imzalıdır
Hakim …
¸e-imzalıdır