Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 6. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/258 E. 2018/1135 K. 15.11.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ ESAS NO : 2018/258 Esas
KARAR NO : 2018/1135
DAVA : İtirazın İptali (Ese sözleşmesinden kaynaklanan)
DAVA TARİHİ: 15/03/2018
KARAR TARİHİ: 15/11/2018
Mahkememizden verilen 28/04/2016 Tarih ve … Esas,… sayılı kararın davacı vekilince temyiz edilmesi üzerine Yargıtay … Hukuk Dairesinin 16/11/2016 Tarih ve … Esas, … sayılı ilamı ile temyiz itirazlarının reddine karar verildiği, bu kez davacı vekilinin karar düzeltme yoluna başvurması üzerine Yargıtay … Hukuk Dairesinin 09/11/2017 Tarih, …Esas, … sayılı kararı ile davalı …’e yönelik karar düzeltme isteminin reddine, Yargıtay… Hukuk Dairesinin 16/11/2016 Tarih ve … Esas, … sayılı onama ilamının davalı …A.Ş. yönünden kaldırılarak Mahkememizin 28/04/2016 Tarih ve … Esas, … sayılı kararının bu davalı yönünden bozulmasına karar verildiği ve dosyanın Mahkememizin … Esasına kaydı yapıldığı anlaşılmıştır.
Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (eser sözleşmesinden kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ -İSTEM :
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Düzce …İcra Müdürlüğünün … E.sayılı dosyasında davalılar aleyhine 30/04/2013 tarihli taşeron sözleşmesi ve 30/11/2013 tarihli taşeron hakedişi mutabakatından kaynaklanan bakiye alacağı nedeniyle müvekkili tarafından icra takibi başlatıldığını, borçlular tarafından 01/09/2014 tarihinde icra takip dosyasında yetkiye ve borca itiraz edildiğini, takibin durduğunu, yetki itirazının kabul edilerek borçlular aleyhine İstanbul … İcra Müdürlüğünün … sayılı dosyasında takibe devam edildiğini, ancak borçlular tarafından 05/11/2014 tarihli itiraz dilekçesi ile gönderilen icra emrine itiraz edildiğini belirterek;borçluların itirazının iptali ile takibin devamına, takip konusu alacağın %20’sinden az olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMALAR :
Davalı … vekili cevap dilekçesinde özetle; Düzce İcra Müdürlüğündeki icra dosyasına karşı müvekkili … yönünden yetkili icra müdürlüğünün Ankara icra müdürlüğü olduğu belirtilerek itiraz edildiğini, itirazda müvekkili … in kanuni ikametgah adresinin Ankara’da olduğunu, yetkili icra dairesi ve mahkemenin de Ankara icra daireleri ve mahkemeleri olduğunu,ayrıca diğer davalı ile müvekkilinin adi ortaklık olarak işi aldıklarını ortaklık adına taşeron sözleşmesini müvekkilinin imzaladığını,ortaklığı temsil eden … olduğundan yetkili icra ve mahkemelerin Ankara olacağını bu nedenle davanın reddini istediklerini bildirmiştir.
Davalı … Şirketi vekili cevap dilekçesinde özetle;Müvekkili şirket ile diğer davalı … in taşeron sözleşmesine konu işte adi ortaklık kurduklarını adi ortaklığı temsilen …’in taşeron sözleşmesini imzaladığını, müvekkili şirket yönünden tüm ödemelerin davacı tarafa yapıldığını bu nedenle dava kapsamındaki taleplerin haksız olup reddinin gerektiğini belirterek, fazlaya dair hakları saklı kalmak kaydıyla, davalı müvekkili aleyhine açılan haksız davanın, yargılama ve vekalet ücretleri davacıya ait olması şartıyla reddine karar verilmesini talep etmiştir.
KANITLAR VE GEREKÇE /
Dava, eser sözleşmesine dayalı alacağın tahsili amacıyla başlatılan icra takibine itirazın iptali davasıdır.
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 4. maddesinde hangi işlerin ticari dava olarak nitelendirilecekleri belirlenmiş, anılan kanunun 5.maddesinde asliye ticaret mahkemesi ile asliye ve diğer hukuk mahkemeleri arasındaki ilişkinin görev ilişkisi olduğu belirtilmiştir.
Ticari davaları, mutlak ticari davalar, nispi ticari davalar ve yalnızca bir ticari işletmeyle ilgili olmasına rağmen ticari nitelikte kabul edilen davalar olmak üzere üç grubta toplamak mümkündür.
Mutlak ticari davalar, tarafların tacir olup olmadığına ve işin bir ticari işletmeyi ilgilendirip ilgilendirmediğine bakılmaksızın ticari sayılan davalardır. Mutlak ticari davalar, 6102 sayılı TTK’nın 4/1. maddesinde bentler halinde sayılmıştır. Bunların yanında Kooperatifler Kanunu (m.99), İcra İflas Kanunu (m.154), Finansal Kiralama Kanunu (m.31), Ticari İşletme Rehni Kanunu (m.22) gibi bazı özel kanunlarda belirlenmiş ticari davalar da bulunmaktadır. Bu guruptaki davaların ticari dava sayılabilmesi için taraflarının tacir olması veya ticari işletmeleriyle ilgili olması gibi şartlar aranmaz, TTK’nın 4/1. bendinde sınırlı olarak sayılan davalar arasında yer alması veya özel kanunlarda ticari dava olarak nitelendirilmesi yeterlidir. Bu davalar kanun gereği ticari dava sayılan davalardır.
Nispi ticari davalar, her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili olması halinde ticari nitelikte sayılan davalardır. 6102 sayıl TTK’nın 4/1. maddesine göre, her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan ve iki tarafı da tacir olan hukuk davaları ticari dava sayılır. Bu hükme göre bir davanın ticari dava sayılabilmesi için, hem iki tarafın ticari işletmesini ilgilendirmesi, hem de iki tarafın tacir olması gereklidir. Bu şartlar birlikte bulunmadıkça, uyuşmazlık konusunun ticari iş niteliğinde olması veya ticari iş karinesi sebebiyle diğer taraf için de ticari iş sayılması davanın ticari dava olmasını sağlamaz. Başka ifade ile 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 19/2. maddesi uyarınca, taraflardan biri için ticari iş sayılan bir işin diğeri için de ticari iş sayılması, davanın niteliğini ticari hale getirmeyecektir. Zira; Türk Ticaret Kanunu, kanun gereği ticari sayılan davalar haricinde, ticari davayı ticari iş esasına göre değil, ticari işletme esasına göre belirlemiştir. Hal böyle olunca, işin ticari nitelikte olması davayı ticari dava haline getirmez.
Üçüncü grup ticari davalar, yalnızca bir tarafın ticari işletmesini ilgilendiren havale, vedia ve fikri haklara ilişkin davalardır. Yukarıda açıklandığı üzere bir davanın ticari dava sayılması için kural olarak ya mutlak ticari davalar arasında yer alması ya da her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili bulunması gerekirken havale, vedia ve fikri haklara ilişkin davaların ticari nitelikte sayılması için yalnızca bir yanın ticari işletmesiyle ilgili olması TTK’da yeterli görülmüştür.
Somut olayda hangi mahkemenin görevli olduğunun belirlenmesi için öncelikle taraflar arasındaki ilişkiyi saptamak gereklidir. Davacının bağlı bulunduğu vergi dairesine yazılan yazı cevabında herhangi bir vergi kaydına rastalnılmadığının bildirildiği, Düzce Ticaret Sicil Müdürlüğü’ne yazılan yazı cevabında ise davacının gerçek kişinin tacir kaydının bulunmadığının bildirildiği görülmüştür. Taraflar arasındaki sözleşme eser sözleşmesi mahiyetinde olup, bu sözleşmeden doğan uyuşmazlıklar TTK’nun 4 maddesi kapsamında mutlak ticari dava niteliğini haiz değildir. Davacı gerçek kişinin tacir sıftaının bulunmadığı da nazara alındığında davanın mutlak ya da nispi ticari davalardan olmadığı, her iki taraf tacir olmasa dahi yasa gereği ticari dava sayılan havale, vedia ve fikri haklara ilişkin davalardan da olmadığı, bu haliyle davaya bakma görevinin mahkememize ait olmadığı açıtkır.
Ticari olmayan davalarda görevli mahkeme asliye hukuk mahkemesi olup asliye hukuk mahkemesi ile ticaret mahkemeleri arasındaki ilişki TTK’ nun 5/3.maddesi uyarınca görev ilişkisidir.Göreve ilişkin usul kuralları HMK’nun 114/1-c maddesi uyarınca dava şartıdır.Dava şartları kamu düzeninden olup kamu düzenine ilişkin hususlarda resen dikkate alınacak hususlardan olup dava şartı yokluğu halinde HMK’nun115/2.maddesi gereğince dava şartı yokluğundan .davanın usulden reddine karar verilmesi gerektiği sonucuna varılarak aşağıdaki gibi hüküm fıkrası oluşturulmuştur.
H Ü K Ü M: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davacının açtığı davada,mahkememizin görevli olmadığı anlaşılmakla;açılan davanın, HMK’nun 115/2.maddasi uyarınca aynı kanunun 114/1-(c) maddesinde belirtilen dava şartı noksanlığı nedeniyle usulden REDDİNE, mahkememizin GÖREVSİZLİĞİNE,
2-6100 Sayılı HMK’nun 20. maddesi gereğince taraflardan birinin görevsizlik kararı süresi içinde kanun yoluna başvurulmayarak kesinleşmiş ise kararın kesinleştiği tarihten, kanun yoluna başvurulmuşsa bu başvurunun reddi kararının tebliğ tarihinden itibaren 2 hafta içerisinde mahkememize başvurarak dava dosyasının görevli mahkemeye gönderilmesini talep etmelerinin gerektiğin, aksi taktirde mahkememizce davanın açılmamış sayılmasına karar verileceğinin İHTARATINA,
3-HMK’nun 20 maddesi uyarınca kararın kesinleşmesini müteakip yasal iki haftalık sürede talepte bulunulduğunda dosyanın görevli İstanbul Asliye Hukuk Mahkemesi’ne tevzi edilmek üzere İstanbul Hukuk Mahkemeleri Tevzi Müdürlüğü’ne GÖNDERİLMESİNE,
4-Mahkememizce verilen görevsizlik kararının kesinleşmesinden sonra dava yetkili ve görevli mahkemede devam edilmemesi ve talep halinde yargılama giderlerinin değerlendirilerek HMK’nun 331/2. maddesi gereğince bir karar verileceğinin İHTARATINA,
5-Harç ve masrafların görevli mahkemede nazara ALINMASINA,
Dair mahkememize veya aynı sıfattaki başka bir mahkemeye verilecek dilekçe ile kararın tebliğinden itibaren 15 gün içerisinde veya temyiz dilekçesi kendisine tebliğ edilen taraf başvuru hakkı bulunmasa veya başvuru süresini geçirmiş olsa bile mahkememize veya aynı sıfattaki başka bir mahkemeye vereceği cevap dilekçesi ile 15 gün içerisinde YARGITAY TEMYİZ yolu açık olmak üzere davacı vekilinin , Davalı … vekillerinin yüzlerine karşı, diğer tarafların yokluğunda verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.
Katip …
e-imzalı
Hakim …
e-imzalı