Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 6. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/250 E. 2018/960 K. 03.10.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2018/250 Esas
KARAR NO : 2018/960
DAVA : Menfi Tespit (Kıymetli Evraktan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 14/03/2018
KARAR :USULDEN RED- GÖREVSİZLİK
Mahkememizde görülmekte olan menfi tespit davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ -İSTEM /
Davacı vekili dava dilekçesinde ve özetle; müvekkilin davalılardan …bank A.Ş’den … nolu kredi kartı aldığını, 2004 yılında ödeme zorluğuna girince müvekkile İstanbul …İcra Müdürlüğünün… Esas sayılı dosyası ile icra takibi yapıldığını ve sonuçta müvekkilinin çalıştığı …Müsteşarlığı Personel Daire Başkanlığından maaş haczi istendiğini ve maaşından kesilmeye başlandığını, maaşlar kesilirken müvekkiline ekte sundukları 5464 sayılı banka kartları ve Kredi Kartları Kanununun 01/03/2006 tarihinde yürürlüğe girdiğini bildiren bir yazısının …bank tarafından gönderildiğini, müvekkilinin bunun üzerine bankaya müracaatını yaptığını ve kendisine ekte sundukları ödeme planının çıkarıldığını, 10/09/2009 tarihinde …bank tarafından ekte sunulan belgeye göre ilk taksitin yatırıldığını ve böylece her ay ödenerek borcun kapandığını, 19/04/2011 tarihli ekte sundukları belgedende anlaşılayacağı üzere bu dilekçeyide …bank A.Ş’ye vererek kendisine borç muhteviyatı ve dökümlerinin verilmesini talep ettiğini bu incelemede fazla ödemesi olduğu tespit edilerek ekte sunulan belgeden de anlaşılacağı üzere 400 TL + 411,82 TL geri ödendiğini, 29/11/2010 tarihinde icradan gönderilen yazı ile maaş haczinin kaldırıldığını, daha sonra yapılan hesaplamada davalı vekili tarafından fazla ödeme yapıldığı için müvekkil hesabına 949 TL geri gönderildiğini, davalı …’ın dosya borcunun kapandığına dair yazısını ihmalen veya zuhulen bildirmemesinin diğer davalının da borcun ödenip ödenmediği konusunda bir araştırma yapmamasının müvekkilinin dosyasının yeniden işleme konmasına sebebiyet verdiğini, dosyanın kapandığını zanneden müvekki …bank’ın dosyalarını diğer davalıya devretmesiyle borcu kalmayan dosyanın diğer davalının dosyaya işlemeye yeniden koymasıyla 52.187,70 TL iş yerine maaş haczi gönderilmesiyle şaşkına döndüğünü, zamanaşımına uğramış olan ve 2004 yılında 2.633 TL olan borcun %155 faiz hesaplanarak fahiş faizle müvekkilden talep edildiğini, istenen fazin yasal olmadığını beyan ederek müvekkilin İstanbul 8. İcra Müdürlüğünün 2016/34227 Esas sayılı dosyası ile esas alacak feri ve fahiş faiz ile borçlu bulunmadığının tespitini dava sonuçlanıncaya kadar haczin durdurulmasını, masraf ve ücreti vekaletin karşı tarafa yüklenmesini talep etmiştir.
SAVUNMA /
Davalı vekili cevap dilekçesinde ve özetle; Müvekkil şirketin Bankacılık Kanunu’na göre kurulmuş bir varlık yönetim şirketi olduğundan Bankacılık Kanunu’nun 143/5 maddesi uyarınca 488 sayılı Damga Vergisi Kanunu’na göre ödenecek damga vergisinden ve 492 sayılı Harçlar Kanununa göre ödenecek harçlardan istisna olduğu hususunun dikkate alınmasını talep ettiklerini, …BANK A.Ş.’nin kredi alacaklarının müvekkil şirket ile…BANK A.Ş. Arasında imzalanmış olan temlik sözleşmesi gereğince …AŞ.’ye devir ve temlik edildiğini, iş bu temlik sözleşmesini icra dosyasına sunduklarını, müvekkil …A.Ş. ile … A.Ş. … A.Ş. bünyesinde birleştiğini, bu hususta birleşme ve vekaletnameyi dilekçe ekinde sunduklarını, söz konusu temlik nedeniyle, işbu davada…BANK A.Ş.’ye halefen taraf olarak Müvekkilin dikkate alınmasını ve Müvekkil bir varlık yönetim şirketi olduğundan, Bankacılık Kanunu’nun 143/5 maddesi uyarınca 488 sayılı Damga Vergisi Kanunu’na göre ödenecek damga vergisinden ve 492 sayılı Harçlar Kanunu’na göre ödenecek harçlardan muaf olduğu hususunu dikkate alınmasını istediklerini, davacı vekilinin Sayın Mahkemeye sunmuş olduğu dava dilekçesinde özetle, “İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün E:… Sayılı dosyası ile haklarında icra takibi başlatıldığını, davacının kredi ödemelerini yaparak borcu bitirmiş olduğunu, davacının borcu bulunmadığını, icra dosyasının tedbiren durdurulması gerektiğini” ifade ederek, menfi tespit davasının kabulü talebinde bulunduğunu, davacının dilekçesinde yer verdiği hususların müvekkilce kabulünün mümkün olmadığını, davacı yan dava dilekçesinde hiçbir hukuki ve mantıklı gerekçeye yer vermediğini, yapılan başvuruyu davayı uzatmak ve alacağı sürüncemede bırakmak amacıyla yapılan kötü niyetli bir başvuru olduğunu, ödeme emrinin tebligatı usulüne uygun şekilde yapıldığını, alacağın kesinleştirildiğini, davacı tarafından yapılan herhangi bir fazla ödemenin olmadığını, davacının bir takım kısmi ödemeler yaptığını ancak dosya borcunun kapanmadığını, davacıya iadesi gerçekleştirilen bir takım ödemelerın hesap yanlışlığı sebebiyle sehven yapıldığını, davacının talebinin haksız ve kötü niyetli olmakla, iddialarının da soyut olduğunu, dosya borcunun kapanmış olması ihtimalinde borçluya ibraname verilmesi gerekirken, borçlu tarafından dosyaya ibraz edilen herhangi bir ibraname olmaması dosya borcunun kapanmadığının ve halen devam ettiğinin kanıtı niteliğinde olduğunu, söz konusu takip gereği icrai işlem yapılmasında hiçbir engel bulunmadığını, borçluların icra takibinden ve borçtan haberdar olmakla, süresi içerisinde takibe itiraz etmediğini, icra takibine ilişkin icrai işlemler süresinde gerçekleştirildiğini, işlemlerin ve tebligatların usule uygun olduğu icra dosyasının incelenmesi neticesinde anlaşılacağını beyan ederek…’sen belirecek sair sebeplerden ötürü, Usul ve yasaya aykırı davanın reddini, %20’den aşağı olmamak üzere inkar tazminatına ve takip konusu alacağın %10’u oranında para cezasına hükmedilmesini, dava masrafları ve ücreti vekaletin davacı üzerinde bırakılmasına hükmedilmesini talep etmiştir.
KANITLAR VE GEREKÇE /
Tüm dosya kapsamı incelenip değerlendirildiğinde; tarafların iddia ve savunmalarından, anlaşamadıkları hususlar, anlaştıkları hususlar, çekişmeli vakıalar hakkında toplanan deliller, delillerin tartışılması ve değerlendirilmesi, sabit görülen vakıalarla bunlardan çıkarılan sonuç ve hukuki sebepler şu şekildedir:
Davacı ( davacının da ikrarında olduğu üzere tacir olmayan- gerçek kişi olan- 6502 S TKHK gereği ticari olmayan bankacılık kredi kartı sözleşmesinin tarafı olan) tüketici, davalılara karşı davalılar arası temlik ilişkisi bulunmasından dolayı birlikte dava açarak tüketici kredi kartı kartı nedeni ile borçlu olmadığının tespitini istemiştir.
Davalılar genel mahiyette davanın reddini savunmuştur.
Davalı alacağı temlik eden … ile davacı tüketici arasında bankacılık kredi kartı sözleşmesi bulunmaktadır.
Davalı alacağı temlik alan … AŞ ile davalı alacağı temlik eden … arasında alacağın temliki ilişkisi vardır.
Dava; tüketici işlemi niteliğinde olan bankacılık sözleşmesinden kaynaklanan kredi kartı nedeni ile borçlu olunmadığının tespitine ilişkindir.
28.05.2014 tarihinde yürürlüğe giren 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun’ un 3/1-k maddesinde tüketici; ticari veya mesleki olmayan amaçlarla hareket eden gerçek veya tüzel kişiyi, 3/1-l maddesinde ise tüketici işlemi ; mal veya hizmet piyasalarında kamu tüzel kişileri de dâhil olmak üzere ticari veya mesleki amaçlarla hareket eden veya onun adına ya da hesabına hareket eden gerçek veya tüzel kişiler ile tüketiciler arasında kurulan, eser, taşıma, simsarlık, sigorta, vekâlet, bankacılık ve benzeri sözleşmeler de dâhil olmak üzere her türlü sözleşme ve hukuki işlem olarak tanımlanmış olup , aynı yasanın 73/1 maddesinde tüketici işlemleri ile tüketiciye yönelik uygulamalardan doğabilecek uyuşmazlıklara ilişkin davalarda tüketici mahkemeleri görevli kılınmıştır. 6502 sayılı kanunun 83/2 maddesine göre, taraflardan birini tüketicinin oluşturduğu işlemler ile ilgili diğer kanunlarda düzenleme olması, bu işlemin tüketici işlemi sayılmasını ve bu kanunun görev ve yetkiye ilişkin hükümlerinin uygulanmasını engellemeyeceğini düzenlemiş olmakla, davacı gerçek kişi tüketici sıfatını haiz olmakla davalı aleyhine bankacılık kredi kartı sözleşmesinden kaynaklanarak açılan iş bu menfi tespit davasında mahkememizce Tüketici Mahkemesinin görevli olduğu kabul edilmiştir. Esas ilişki baz alındığında bankacılık sözleşmesi nedeni ile menfi tespit isteyen gerçek kişi davacı tüketici, davalı Bankanın sözleşmenin tarafı olan temlik eden sözleşmeyi yapan tüzel kişi olduğuna dikkat edilmiştir. Diğer davalı … AŞ nin temlik alan sıfatının bulunduğu ve banka alacağını temlik alan olduğuna dikkat edilmiştir. Saptanan ve hukuksal durum bu olunca HMK 114/1-c maddesi gereğince, mahkemenin görevli olup olmadığına ilişkin dava şartının HMK nun 115 maddesi gereğince mahkemece davanın her aşamasında re’ sen dikkate alınması gerektiği gözetilerek, mahkememizin görevsizliği nedeni ile HMK nun 114/1-c ve 115/2 maddesi uyarınca davanın usulden reddine kanunen karar verilmesi gerektiği kanaatine varılmış ve aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM / Gerekçesi yukarıda izah olunduğu üzere;
1-Davacının davasının mahkememizin görevsiz olması nedeniyle usulden REDDİNE,
2-HMK.nun 20. maddesi uyarınca kararın kesinleşmesinden itibaren 2 hafta içinde taraflardan birinin usulen başvurusu halinde dava dosyasının görevli İSTANBUL NÖBETÇİ TÜKETİCİ MAHKEMESİ’NE gönderilmesine,
3- Yargılama giderlerinin görevli mahkemesince hüküm altına alınmasına,
4- HMK 20. maddesi gereğince görevsizlik kararının kesinleşmesinden itibaren 2 hafta içinde başvuru yapılmaz ise davanın açılmamış sayılmasına karar verileceği ve yargılama giderleri konusunda karar verileceğinin ihtarına,
Dair, taraf vekillerinin yüzüne karşı, mahkememize yazılı / sözlü başvuru ile zabıt katibince tutanağa geçirilmek suretiyle kararın tebliğ tarihinden itibaren 2 haftalık yasal süre içerisinde İstanbul BAM’a gönderilmek üzere istinaf yasa yolu açık olmak üzere yapılan tahkikat sonucunda karar verildi. Karar usulen açıklandı, okundu.
Katip …
Hakim …
¸e-imzalıdır