Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 6. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/155 E. 2022/732 K. 13.10.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2018/155
KARAR NO : 2022/732

DAVA : Tazminat
DAVA TARİHİ : 31/03/2014
KARAR TARİHİ : 13/10/2022

Mahkememizde görülmekte olan tazminat davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili ile davalı arasında 2011 yılından itibaren 1’er yıllık firma bayilik sözleşmesi akdedildiğini, bu sözleşmenin her yıl yenilenerek tevali ettiğini ve en son taraflar arasındaki bayilik sözleşmesinin yenilenerek …, …, …, …, …, … ve … İllerini de kapsayacak şekilde bayilik başlangıç tarihi 04.05.2013 ve bayilik bitiş tarihi 05.05.2014 olarak 1 yıllık sözleşme akdedildiğini, taraflar arasındaki bayilik sözleşmesi kapsamındaki tıbbi ürünlerin 2011 yılından akdin haksız feshedildiği 30.01.2014 tarihine kadar davalının “…” adresindeki deposundan çalışanlarınca müvekkile teslim edilmiş olup, ifa yerinin Ankara olduğunu, davalının sözleşmeyi haksız olarak feshettiği 30.01.2014 tarihine kadar gerek önceki sözleşme dönemlerinden gerekse yenilenen sözleşme döneminde davalıdan satın alınan 65.732,91.-TL tutarlı ürünlerin elde kaldığını ve müvekkilinin zarara uğradığını, davalının hiçbir meşru, makul ve muhik bir gerekçe göstermeden haksız şekilde sözleşmeyi tek taraflı olarak 30.01.2014 tarihinde feshettiğini, sektör piyasasında güvenilen ve önemli bir ticari itibarı bulunan müvekkilinin, davalının akdi haksız feshi sonucu maddi ve manevi zararlara uğradığını beyanla, fazlaya ilişkin hakları saklı kalarak ve ihtirazi kayıt dermeyan ederek, peşin nispi karar ve ilam harına esas olarak şimdilik davalının akdi haksız feshi nedeni ile 65.732,91.-TL bedelli elde kalan ürünlerden doğan zararın tazminata matuf müspet zarar kapsamındaki 4.000,00.-TL kar mahrumiyeti, davalının akdi haksız feshettiği 30.01.2014 tarihinden, sözleşmenin sona ereceği 05.05.2014 tarihinde kadar müspet kapsamdaki 4.000,00.-TL kar mahrumiyeti alacakların akdin fesih tarihi olan 30.01.2014 tarihinden itibaren ticari avans oranı temerrüt faizi ile davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP: Davalı vekilinin cevap dilekçesinde özetle; usule ilişkin olarak, yetkili mahkemelerin İstanbul Mahkemeleri olduğunu, davanın yetki yönünden reddine karar verilmesi gerektiğini, esasa ilişkin olarak; taraflar arasında bayilik ilişkisinin söz konusu olmadığını, Sağlık Bakanlığı tarafından çıkartılan yönetmeliğe dayanılarak kurulan bu sistemde bayi ifadesinin kullanıldığını, taraflar arasında yazılı ve 4054 sayılı Kanun kapsamında değerlendirilebilecek bir bayilik sözleşmesi olmadığını ve davacıya, davalı müvekkili tarafından verilmiş, iddianın aksine 1 yıllık ürün satış yetkisine dair bir taahhüt olmadığını, davacının dava dilekçesinde iddia ettiğinin aksine sözleşme döneminde elde kalan ve satışı mümkün olmayan ürünün satılamamasından doğan kar mahrumiyetini talep etmesinin mümkün olmadığını, davacının talebine konu ettiği kar kaybının ancak sözleşmeyi kusurlu olarak fesheden taratan istenebileceğini, taraflar arasında bir sözleşmenin yokluğu karşısında, talebin dinlenebilir yanı olmadığını beyanla, haksız ve hukuki mesnetten yoksun davanın reddine, yetki itirazının kabulü ile, dosyanın yetkili İstanbul Mahkemelerine gönderilmesini talep etmiştir.
DELİLLER: Dosyada tarafların bildirdiği belgeler, ticaret sicil kayıtları, ticari defter ve kayıtlar bilirkişi kök ve ek raporları delil olarak değerlendirilmiştir.
Mahkememizce davacı tarafın ticari defter ve kayıtları üzerinde bilirkişi incelemesi yapılabilmesi için … Nöbetçi Asliye Ticaret Mahkemesine talimat yazılmış ve bilirkişiler SMMM … ve Hukukçu … tarafından hazırlanan 06/05/2019 tarihli bilirkişi raporunda özetle;Dosya kapsamı bazı belgelerin rapor içeriğinde bahsedildiğini, davacı şirket defter ve belgelerin incelenemediğini, davalı şirket defter ve belgelerinin incelenmesine dayalı bilirkişi raporunun da dosyada bulunmadığına nazaran taraflar arasındaki ticari ilişkinin tespiti incelenmesi ve değerlendirilmesinin mümkün olmadığını, davacı şirketin ticari defterlerinin 2011-2012 yıllarına ait olanların … 1. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin … E. Sayılı dosyasında bulunduğu, 2013-2014 yıllarına ait resmi defter ve kayıtların … 2. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin …E. Sayılı dosyasında bulunduğu bildirdiğinden incelenemediği, ilgili defter ve kayıtların ibraz edilmesinden sonra inceleme tespit ve değerlendirme yapılabileceği görüş ve kanaatlerini bildirmişlerdir.
Mahkememiz 02/07/2020 tarihli celse 2 nolu ara kararı gereğince tarafların 10/07/2020 günü saat 13:30’da mahkememiz duruşma salonunda inceleme gününde ticari defterlerini sunması gerektiği aksi halde ticari defter ve kayıtların ibrazından kaçınmış sayılacağı, ayrıca ticari defter ve kayıtlarını ibraz etmeyen tarafın usulüne uygun tutulmuş olan diğer tarafın ticari kayıt ve defterlerine göre teknik değerlendirme sonucunu kabul edeceğinin ihtar edildiği, ihtaratların tebligat ile ile taraf vekillerine yapıldığı ve mahkememiz dosyasının 10/07/2020 tarihinde bilirkişiler SMMM … ile Mali Müşavir …’a teslim edildiği, bilirkişilerce düzenlenen 11/01/2021 tarihli bilirkişi raporunda özetle;Davacı şirketin 2011 ve 2012 yılları ticari defterlerin Yargıtay’da olması ve defterlerin gelmemesi nedeniyle dava dosyasının iade edildiğinin bildirdiği görüldü.
Mahkememiz 04/11/2021 tarihli celse 1 nolu ara kararı gereğince ticari defter ve kayıtların eksiklikleri giderildiğinde dava dosyasının ve ilgili ticari defter ve kayıtların mahkememiz 30/01/2019 tarihli ön inceleme duruşması (9) nolu ara kararı gereğince bilirkişi raporu düzenlenmesinin istenildiği ve … 1. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 17/01/2022 tarihli yazısı ile davacıya ait 2011-2012 yıllarına ait ticari defter ve kayıtların mahkememiz dosyasına gönderilmesinden sonra dosyamızın ilgili bilirkişiler SMMM … ile Mali Müşavir …’a tevdi edildiği, bilirkişilerce düzenlenen 06/04/2022 tarihli bilirkişi raporunda özetle; davacı şirketin 2011, 2012 ve 2014 yılları ticari defterlerinin TTK hükümlerine göre sahibi lehine delil teşkil etmeyeceği, davacı şirkete ait 2012 yılı yevmiye defterlerinin 31/10/2012 tarih 184 nolu yevmiye maddesine kadar yazılı olduğu, dolayısıyla 2012 yılıyla ilgili herhangi bir inceleme ya da analiz yapmanın mümkün olmadığı gibi 2011 yılından devreden malın var olmadığı, 2014 yılı dönem başı mal mevcudu:Ticari Mal: 58.288,33 TL olarak gözüktüğü, 30/01/2014 tarihinde aralarındaki ticari ilişkinin son bulduğu, 01/01/2014-30/01/2014 tarihleri arasında KDV dahil 1.069,64 TL mal alındığı, dava dilekçesinde talep olarak “Sözleşmenin haksız feshedilmesi nedeniyle 65.732,91 TL tutarlı elde kalan ürünlerden doğan zararımızın tazminine” var olduğu, davacının elindeki tüm malların toplamının 58.288,33 TL olduğu talep olarak elde kalan mallardan dolayı uğranılan 65.732,91 TL zarar rakamının doğru ve gerçeği yansıtmadığı,
*2011 yılı bürüt karlılık:Satışlar-SMM-Brüt kar/Satışlar: Brüt Karlılık Oranı
*2011 yılı Brüt Karlılık:2.558,923-2.345,641=213.284/2.558,925=0,083=%8,3
*2011 yılı net karlılık: Net Kar/Satışlar=63.886/2.558,925=0,025=%2,5,
*2014 yılı Brüt Karlılık:3.559,958-2.224,934=1.335,023/3.559,958=0,375=%37,5
*2014 yılı brüt karlılık: Net Kar/Satışlar=304.614/3.559,958=0,088=%8,8 kar elde edildiğinin görüldüğü, dolayısıyla davacının %75 karlılık iddiasının doğru ve gerçeği yansıtmadığı, tarafların arasındaki bayilik ile ilgili tek belgenin Türkiye İlaç ve Tıbbi Cihaz Ulusal Bilgi Bankasındaki Bayilik Başvurusu olduğu, aralarında yazılı bir bayilik sözleşmesinin var olmadığı görüş ve kanaatine varıldığı bildirilmiştir.
GEREKÇE: Dava, bayilik sözleşmesinin tek taraflı feshi iddiası ile oluşan zararın tazmini istemine ilişkindir.
Taraflar arasındaki uyuşmazlık taraflar arasında bayilik sözleşmesi bulunup bulunmadığı, var ise taraflar arasındaki bayilik sözleşmesinin 30/01/2014 tarihinde davalı tarafça tek taraflı feshedip etmediği, feshin haklı olup olmadığı, sözleşmenin feshi nedeniyle davacının müspet zararı olup olmadığı, var ise davalı taraftan talep edip edemeyeceği hususlarına ilişkindir.
4721 sayılı TMK’nın 6. Maddesi ve 6100 sayılı HMK’nın 190/1. fıkrası uyarınca somut olayda ispat yükünün çekişmeli olgulardan kendi lehine haklar çıkaran davacı taraf üzerinde olduğu kabul edilmiştir.
Davacı tarafın taraflar arasında akdediliğini iddia ettiği bayilik sözleşmesi zorunlu şekil koşuluna bağlı değildir. Ancak, sözlü yapılan sözleşme inkâr edildiği takdirde, sözleşmenin yapıldığı zamandaki miktar veya değeri HMK’nın 200. maddesindeki miktardan fazla ise akdî ilişkinin davacı tarafından yazılı delille kanıtlanması zorunludur. Davacı tarafça akdi ilişkinin varlığının yasal deliller ile kanıtlaması zorunludur. Davalı taraf cevap dilekçesi ile bayilik sözleşmesi ilişkisini inkar etmektedir. Dava dosyasına sözleşmenin varlığı ve feshi ile alakalı sunulan belgeler Türkiye İlaç ve Tıbbi Cihaz Ulusal Bilgi Bankası kayıtlarıdır. Bu kayıtlarda yer alan bayi ifadeleri itibariyle taraflar arasındaki ilişki atipik mahiyetteki bayilik sözleşmesi olarak nitelendirilse bile sözleşmenin süresi, davalı tarafından tek taraflı feshi yönünden de davacı üzerinde bulunan ispat yükü bağlamında delil bulunmamaktadır. Davacı taraf sözleşmenin 1 yıl süreli olduğunu ve süresinden önce davalı tarafça fesedildiğini belirterek müspet zarar tazmin talebinde bulunmuş ise de, Türkiye İlaç ve Tıbbi Cihaz Ulusal Bilgi Bankası kayıtları itibariyle sözleşme ilişkisinin varlığı kabul edilse dahi davalı tarafça erken ve haksız fesedildiğine dair delil bulunmamaktadır. Dava dilekçesinin ekinde yer alan fesih belgesi olduğu bildirilen ek-4 belge de sözleşmenin feshi mahiyetinde bir belge değildir. Mahkememizce bilirkişi heyetinden aldırılan ve itibar edilen kök ve ek rapor içeriğine göre de davacının usulüne uygun tutulmayan ticari defter ve kayıtlarına göre elinde kalan ürünlerden dolayı zararı ile kar mahrumiyeti şeklinde talep edebileceği bir zararı bulunamamaktadır. Davacı tarafın davalı ile aralarında 1 yıllık bayilik sözleşmesi bulunduğu ve sözleşmenin erken feshi nedeniyle zarara uğradığı iddiasını ispatlayamadığı kanaatine varılmakla sübut bulmayan davanın reddine dair karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda izah olunduğu üzere;
1-Davanın REDDİNE,
2-492 sayılı Harçlar Kanunu’na ekli (1) sayılı tarife gereğince alınması gereken 80,70 TL maktu karar ve ilam harcının peşin alınan 136,65 TL harçtan mahsubu ile Hazine’ye gelir kaydına, bakiye 55,95 TL’nin karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacı tarafa iadesine,
3-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kararın mahiyeti gereği üzerinde bırakılmasına,
4-Davalı tarafından yatırılan delil avansı ve yapılan yargılama gideri bulunmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
5-HMK’nun 333/1. maddesi gereğince varsa artan gider/delil avansından kullanılmayan kısmın karar kesinleşmesinden sonra yatıran ilgili tarafa iadesine,
6-Davalı taraf kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde geçerli A.A.Ü.T.’ye göre belirlenen 8.000,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalı tarafa verilmesine,
Dair, davacı vekili yüzüne karşı, davalı vekilinin yokluğunda, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren HMK’nın 341/1. maddesi uyarınca 2 haftalık yasal süre içinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı. 13/10/2022

Katip …

Hakim …