Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 6. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/1249 E. 2020/664 K. 10.11.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO:2018/1249 Esas
KARAR NO:2020/664

DAVA:İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ:31/12/2018
KARAR TARİHİ:10/11/2020

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ -İSTEM: Davacı vekili dava dilekçesinde ve özetle; müvekkili ile davalı firma arasında 20.10.2016 tarihinde “Satın alma sözleşmesi” imzalandığını, bu sözleşme doğrultusunda davalı firmanın, davacı firma tarafından tanzim ve imza edilecek “Satın alma sipariş formunda” renk, miktar, beden ölçüleri gibi ayrıntıları ve teknik özellikleri belirtilerek yine sözleşmedeki şartlara uygun olarak verilecek siparişler doğrultusunda çocuk tekstil ürünlerini üreterek davacı firmaya teslim etmeyi üstlendiğini, müvekkilinin ana faaliyet konusu olması itibariyle çocuk tekstil ürünleri sektörü, her gün yeni trendlerin ortaya çıktığı ve hızlı değişimlerin yaşandığı bir sektör olduğunu, bu alanda “…” markası ile faaliyet gösteren müvekkilinin ayakta kalabilmek için bu değişimleri sürekli takip etmek, özgün tasarımlar yaratmak ve bu tasarımlara uygun üretim yaparak pazarlamak zorunda kaldığını, bu sebeple müvekkilinin kendi tasarım departmanı tarafından özel olarak tasarlanan bu ürünlerin sadece müvekkiline özel olarak davalı firmaya ürettirilip davacı firma mağazalarında ve web sitesinde satılmakta olduğunu, bu sebeple tüm tasarımların özel olarak davacı firma tarafından yaptırılan ve davalı tarafından sadece üretimi yapılacak çocuk tekstil ürünlerinin ve tasarımların gizliliğinin sağlanması, piyasada başka firmalara temin edilmemesi davalı firmanın önemli yükümlülüklerinden bir tanesi olduğunu, nitekim sözleşmede gizlilik yükümlülüğünün ayrıntılı ve açık olduğunu, müvekkilinin 2017 yılı başında organizasyon yapısında değişikliğe gittiğini ve bu kapsamda şirket genel müdürü ile operasyon müdürünün de aralarında olduğu bazı üst düzey yöneticilerle ve bir kısım çalışanlarıyla yolların ayrılmasına karar verildiğini, sonraki aşamada firma eski yöneticilerinin “…” ve “…” isimli firmalar kurdukları ve çocuk tekstil ürünlerinin satış ve pazarlamasını yaparak müvekkili ile aynı konuda ticari faaliyet göstermeye başladıkları hatta her iki firmanın tamamen gizli bilgi ve ticari sır niteliğinde olan davacı firmaya ait “…” markasına ait tekstil tasarımlarını birebir kullanarak müvekkiline ait tasarımlarla üretim yaptırarak bu ürünlerin satış ve pazarlamasını yaptıkları noterlik kanalı ile de açıkça tespit edildiğini, davalı tarafından davacı firmaya gönderilen 26.04.2017 tarihli mail mesajında “2017 Yaz siparişlerine ait imalat fazlası ürün listesi eklidir.” şeklinde bir Excel dosyası gönderildiğini, bu dosya incelendiğinde içeriğinde “…” ve “…” şeklinde iki ayrı liste olduğunu, bu listelerin içeriğindeki ürünlerin davacı firma tarafından tasarımları yaptırılan ve sipariş verilen ürünlerin birebir aynısı olduğunu, müvekkili tarafından davalı firmaya verilen siparişler sonrasında davalı firmanın davacı firmaya ait tasarımları ve ürünleri, davacı firmaya satış fiyatı üzerinden %15 indirim yapmak suretiyle şirket eski yetkililerine ait firmalara sattıklarının tespit edildiğini, söz konusu Excel dosyasındaki listelerin davalı firma yetkilileri tarafından sehven mail mesajına eklendiğinin anlaşılacağını, bu durum davalının, davacı ile imzalanan sözleşmeye, kanuna, ticari örf ve adetlere ve dürüstlük kuralına tamamen aykırı olarak hareket ettiğini, davacı firmaya ait ürün tasarımlarını kullanarak üstelik haksız rekabet teşkil edecek şekilde daha uygun ticari koşullara rakip firmalara üretim yaptıklarını, davalının ticari örf ve adete ve dürüstlük kuralına aykırı bir şekilde müvekkilinin eski yetkilileri ile ticari ilişki kurarak menfaat ilişkisi tesis ettiğini ve tamamen davacı firmaya ait özgün tasarımları kullanarak söz konusu kişiler adına üretim yaptıklarını ve bu şekilde davacı firmayı önemli miktarda zarara uğrattıklarının açıkça ortaya çıktığını, davalı firmanın sözleşmeye, kanuna, ticari örf ve adete ve dürüstlük kuralına açık aykırılık teşkil ettiğini, bu eylemleri nedeniyle davacı firma uğradığı her türlü zararın tazmini talep hakları ile bu konudaki her türlü dava ve talep haklarını saklı kalmak kaydı ile davalı firma ile imzalanan 20.10.2016 tarihli “Satın alma sözleşmesi” davacı firma tarafından derhal hüküm doğuracak şekilde ve tek taraflı olarak feshedildiğini, davacı firma tarafından sözleşmenin feshedilmesi sonrasında davalı firmada mevcut ve peşinen yapılan ödemelerden kaynaklanan alacaklarının ödenmesi talep ettiğini, davalı firma yetkilileri ile bu alacakları kabul etmekle birlikte diğer bir grup firmaları olan … isimli firmanın cari hesapları ile birlikte dikkate alınıp her iki firma alacak-borç rakamları üzerinde mahsuplaşmayı teklif ederek davacı firmaya herhangi bir ödeme yapmadıklarını, müvekkilinin davalıdan mevcut alacaklarının tahsili amacıyla …. İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyası ile icra takibi başlattığını, ancak davayı, firma haksız ve tamamen kötü niyetli olarak icra takibine karşı itirazda bulunarak takibin durdurulmasını sağladıklarını, davalı firmanın icra takibinin durdurulmasına yönelik itirazının haksız ve hukuki mesnetten yoksun olduğu gibi tamamen kötü niyetli olduğunu, tüm bu sebeplerle davalı firmanın icra takibine, borca yönelik itirazları hukukta mesnetten yoksun ve kötü niyetli olduğunu belirterek davalının icra takibine yönelik itirazının iptalini ve davalı aleyhine %20’ den az olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA: Davalıya yasaya uygun olarak tebligat yapılmış olmasına karşın, davayı takip etmediği gibi, yazılı bildirimde de bulunmadığından, H.M.K nun 128. maddesi hükmü gereğince davayı inkar ettiği varsayılmıştır.
KANITLAR VE GEREKÇE: Dava; İ.İ.K.nun 67. maddesi hükmüne dayalı olarak açılmış olup, yapılan ilamsız icra takibine karşı davalının vaki itirazının iptali ve icra inkar tazminatı ile sorumlu tutulması istemine ilişkindir.
…. İcra Müdürlüğü’nün … sayılı takip dosyası kapsamından; davacı tarafın davalı hakkında toplam 2.000.640,49 -TL alacağın eklentileri ile birlikte ödetilmesi istemiyle ve ilamsız takip yoluyla icra takibinde bulunulduğu, davalının yasal süresi içinde vaki itirazı sonucu icra takibinin İ.İ.K.nun 62. maddesi uyarınca durduğu saptanmıştır. İcra takibine vaki itirazın davacı tarafa tebliği durumu ve dava tarihine nazaran, bu itirazın iptali davasının İİK.nun 67. maddesi hükmünde öngörülen ve hak düşürücü nitelikteki bir yıllık süresi içinde açıldığı tespit olunmuştur.
Taraflar arasında uyuşmazlık konusu olan hususlar; davacının taraflar arasındaki 20.10.2016 tarihli satın alma sözleşmesini haklı nedenle feshedip etmediği, sözleşmenin haklı nedenle feshedildiğinin kabulü halinde, davacının fesihten önce sipariş ettiği ve teslim almadığı ürünler için yaptığı avans ödemelerin nedeniyle bakiye alacağının varlığı ve miktarı, takibe itirazın haklı olup olmadığı, inkar tazminatı talep koşullarının oluşup oluşmadığı noktalarında toplanmaktadır.
Mahkememizce taraf şirketlerin 2016,2017,2018 yılları ticari defter ve belgeleri ile dosya üzerinde mali bilirkişi incelemesi yaptırılmış, 15/06/2020 teslim tarihli bilirkişi raporunda özetle; davalı şirket (…), defter ve belgelerini ibraz etmediğinden dolayı, alacağın davalı defter ve belgelerinde yer alıp almadığı, hangi belgelere dayandığı ve miktarı hususlarında inceleme yapılamadığı, davacı şirketin, Türk Ticaret Kanunu’na göre tutulması gereken ticari defterlerini yasal süreleri içerisinde tasdik ettirdiği, dolayısıyla davacı şirketin ticari defterlerinin sahibi lehine delil olma özelliğini taşıdıkları, icra takibine ve sonrasında davaya konu olan hareketlerin davacı şirket defterlerinde usulüne uygun olarak kayıt altına alındığı, davacı şirketin kendi defterlerine göre davalı şirketten takip tarihi (08.08.2017) itibariyle 2.000.640,49 TL (İkimilyonaltıyüzkırkTLkırkdokuzKr) alacaklı göründüğü belirtilmiştir.
Davacı tarafça, davalının yanın taraflar arasındaki sözleşmenin 9.maddesinde düzenlenen gizlilik hükmünün ihlal edildiğinin, davalının, davacı şirkete ait olduğu belirtilen “…” markası tasarımlarını başka firmalarla paylaştığının ve bu tasarımları kullanarak başka firmalara üretim yaptığının, bu nedenle sözleşmenin haklı nedenle feshedildiğinin iddia olunduğu anlaşılmaktadır. Davacı vekili bu iddiayı ispat için taraflar arasındaki sözleşmeyi, e-posta yazışmalarını, davalı tarafça kendilerine e-posta yoluyla gönderilen excel dosyasını, ihtarnameleri ve tanık anlatımlarını delil olarak göstermiş, ancak ön inceleme celsesinde verilen kesin süre içerisinde sözleşme haricindeki diğer delilleri dosyaya sunmamış, tanık listesi vermemiştir.
Davalı taraf davaya cevap vermemekle birlikte, takibe itiraz dilekçesinde davacının sözleşmeyi haksız feshettiğini, kendilerinden sipariş edilen ve sözleşme gereği üretimi yapılan ürünleri teslim almadığını savunmuştur.
Tüm dosya kapsamına göre; taraflar arasında 20.10.2016 tarihli satın alma sözleşmesi yapıldığı, sözleşme ile davalının davacı tarafından sipariş edilen çocuk giyim tekstil ürünlerini üretmeyi, davacının da bu ürünleri satın almayı yükümlendikleri sabittir. Buna karşılık davacı tarafça sözleşmenin; davalının, davacı şirkete ait olduğu belirtilen “…” markası tasarımlarını başka firmalarla paylaşması ve bu tasarımları kullanarak başka firmalara üretim yapması nedeniyle, sözleşmenin 9. maddesine aykırılıktan feshedildiği iddia olunmaktadır. Sözleşmenin haklı nedenle feshedildiğini ispat yükü davacı yan üzerindedir. Davacı taraf verilen kesin süreye rağmen yukarıda izah edilen iddialarını ispata yarar hiçbir delil sunmamış, feshin haklılığını dayandırdığı iddialarını ispat edememiştir. Davacının davasını dayandırdığı başkaca olgu da (sözleşmeye uygun üretim yapılmadığı, geç ifa, ayıp, eksik ifa ve benzeri) bulunmadığı anlaşılmakla davanın reddine karar vermek gerekmiştir.
H Ü K Ü M /Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davanın REDDİNE,
2-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Harçlar Tarifesi gereğince hesap olunan 54,40-TL maktu karar ve ilam harcının davacıdan tahsiline, peşin alınan harçtan mahsubu ile hüküm kesinleştiğinde ve talep halinde artan harcın davacıya iadesine,
HMK 333.maddesi gereğince davacı tarafından yatırılan gider avansından bakiye avansın hüküm kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
Davacı tarafça yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
Davalı tarafça yapılan yargılama gideri bulunmadığından ve yatırılan gider avansı bulunmadığından bu konuda hüküm kurulmasına yer olmadığına,
Dair, davacı vekilinin yüzüne karşı, davalı tarafın yokluğunda tebliğ tarihinden itibaren 2 hafta içinde mahkememize verilecek dilekçe ile İstanbul Bölge Adliye Mahkemeleri nezdinde İstinaf kanun yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı.10/11/2020

Başkan …
¸e-imzalıdır
Üye …
¸e-imzalıdır
Üye …
¸e-imzalıdır
Katip …
¸e-imzalıdır