Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 6. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/1229 E. 2019/695 K. 18.07.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2018/1229 Esas
KARAR NO: 2019/695

BİRLEŞEN DOSYA İSTANBUL 42.ATM NİN 2011/388 E-2014/156 K

DAVA : Alacak
ASIL-BİRLEŞEN DAVA TARİHİ : 30/12/2010-16/09/2011
KARAR TARİHİ : 18/07/2019

Mahkememizde görülmekte olan Alacak davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ -İSTEM /
ASIL DAVADA:
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde ve özetle:müvekkili ile davalı şirket arasında bayilik sözleşmesi bulunduğunu, davalının akaryakıt istasyonu bulunan taşınmazda 15 yıl süreli olarak intifa hakkının davacı lehine kurulduğunu, taraflar arasındaki dikey anlaşmanın intifa süresi sonuna kadar devam edeceği inancı ile taşınmazdaki sabit yatırımlar bedelini davacının ödediğini, ancak rebabet kurulu kararı nedeniyle öngörülen süreden daha erken bir tarihte intifanın sonlandığını gerçekleşmeyen anlaşma süresine ilişkin olarak yapılan ödemelerin geçersiz kalan süreye isabet eden kısmının güncellenmiş değerinin davacıya iadesi gerektiğini, ayrıca müvekkilinin taşınmaza yaptığı ve ayrılmaz parça olan istasyon zemin betonu ,istasyon bina inşaatı bedeli olarak 55.219,50 TL nin iktisap tarihinden işleyecek avans faizi ve kdv si ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

CEVAP:Davalı şirket ve şirket ortakları olan …,…,…ve … vekili cevap dilekçesinde ve özetle: müvekkili şirketin kırk yılı aşkın süredir bu sektörde hizmet verdiğini … adresindeki bulunan akaryakıt istasyonunun bulunduğu taşınmazın tapu kaydı üzerine davacı lehine 14 yıl süre ile intifa şerhi konulduğunu Rekabet Kurumunun 12/03/2009 tarihli kararı ile ayni hakkın 18/09/2010 itibariyle geçersiz hale geldiğini istasyonda davacıya ait bulunan giydirme ve ekipmanlarının teslim alınması için davacıya ihtarda bulunulduğunu ve yasal süre içinde davacıya iade edildiğini, davacının alacak talebinde kötü niyetli olduğunu belirterek davanın reddine karar verilmesini istemiştir.

BİRLEŞEN İSTANBUL 42.ATM NİN 2011/388 E-2014/156 K SAYILI DAVASINDA:
DAVA:Davacı vekili dava dilekçesinde ve özetle:Davalı …’un dava konusu akaryakıt istasyonunun üzerinde bulunduğu, …parsel nolu taşınmazın maliki olduğunu, bu taşınmaz üzerinde kurulu akaryakıt istasyonunu işleten davalı bayi …Şirketi ile müvekkili arasındaki bayilik sözleşmesi ve bununla ilintili sözleşmelerin, rekabet kurulunun 12.03.2009 kararı ve rekabet kurumunun duyurusu nazara alındığında ‘azami hadde indirme ilkesi’ gereğince 18.09.2010 tarihine kadar rekabet kurumunun 2002/2 sayılı tebliğinde yer alan muafiyetten yararlandığını ve bu tarihten sonraki süreler bakımından geçersiz hale geldiğini, müvekkili şirketin akdettiği sözleşmeler kapsamında üstlenmiş olduğu edimleri eksiksiz olarak yerine getirdiğini, fazlaya ve hataya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla davalı bayi tarafından işletilen istasyona 37.712,59 TL tutarında sabit yatırım yapıldığını, rekabet kurumunun öngördüğü şekilde dikey ilişkinin sonlandırılması suretiyle bayilik ilişkisi ile ilintili tüm sözleşmelerin birlikte ve öngörülen zamandan önce neticelendirilmesi sonucunda müvekkili şirketin peşinen ve intifa sözleşme süresini ön görerek yapmış olduğu yatırımların geçersiz ve müvekkili şirketin yararlanamayacağı süreye karşılık gelen kısmının sebepsiz zenginleşme hükümlerine göre semereleri ile birlikte müvekkiline iadesi gerektiğini bildirerek, müvekkili şirketin dikey ilişkin başlangıçta öngörülen süre kadar devam edeceğini nazara alarak davalı bayi tarafından işletilen akaryakıt istasyonuna yapmış olduğu sabit yatırım bedelinin geçersiz ve müvekkili şirket tarafından kullanılmayacak intifa süresine karşılık gelen kısmının 18.09.2010 tarihi itibariyle güncelleştirilmiş (ÜFE ve amortisman tatbikiyle) değeri olan 37.712,59 TL’nin 18.09.2010 tarihinden itibaren değişen oranlarda avans faizi ve faizin KDV’si ile birlikte davalılardan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

CEVAP:Davalı vekili cevap dilekçesinde ve özetle;Öncelikle derdestlik itirazında bulunduklarını, davacı taraf ile müvekkili arasında İstanbul … Asliye Ticaret Mahkemesi nezdinde … E. Sayılı dosyası ile görülmekte ve devam etmekte olan bir davanın bulunduğunu, bu nedenle davanın reddini gerektiğini, davaların birbiri ile aynı olduğunu, tebligat yapıldığı iddia edilen …’un dava tarihinden önce 2002 yılında vefat ettiğini, huzurdaki dava ile İstanbul …Asliye Ticaret Mahkemesi’nde görülmekte olan dava dosyası ile birleştirilmesi gerektiğini, davacının dava değerinin değiştirilmesine muvafakat etmediklerini, davanın zaman aşımına uğradığını, bu nedenle reddi gerektiğini bildirmiş, esasa ilişkin olarak da; dava konusu olayda Yargıtay Genel Kurulu Kararları çerçevesinde sebepsiz zenginleşme hükümlerinin uygulanamayacağını, taraflar arasında mal varlıkları arasındaki değişim bir sözleşmeye yani tarafların açıkladıkları iradeye dayanırsa sebepsizlikten ve dolayısıyla sebepsiz zenginleşmeden söz edilemeyeceğini, taraflar arasındaki sözleşmenin hukuki imkansızlık sebebiyle sona erdiğini belirterek, hukuka aykırı ve mesnetsiz olarak ikame edilmiş olunan davanın reddine, derdestlik itirazlarının kabulüne, dosyanın İstanbul… Asliye Ticaret Mahkemesinin …E. Sayılı dosyası ile birleştirilmesine karar verilmesini talep etmiştir.

KANITLAR VE GEREKÇE:
Asıl ve birleşen davalar; taraflar arasındaki bayilik sözleşmesine dayalı sabit yatırım alacağı istemine ilişkindir.
Asıl ve birleşen davalarda; taraflar arasındaki anlaşmazlık, davalıya ait taşınmaz üzerine davacı lehine kurulan intifa sözleşmesinin Rekabet Kurulu kararı uyarınca süresinden önce terkin edilmesi nedeni ile davacı tarafından yapıldığı iddia edilen sabit yatırım bedelinin davacı tarafından iadesinin talep edilip edilemeyeceği ve sabit yatırımın kim tarafından yapıldığı, birleşen davada ileri sürülen derdestlik itirazının yerinde olup olmadığı hususlarındadır.
Tarafların göstermiş oldukları deliller ilgili yerlerden celp edilmiş, davacının davalıdan herhangi bir alacağı olup olmadığı, var ise miktarının tespit için bilirkişi incelemesi yaptırılmıştır.
Bilirkişiler Mali Müşavir …, … ve … vermiş oldukları 13.01.2012 havale tarihli raporlarında özetle; incelenen davacı şirkete ait 2006-2007-2008-2009-2010 yılı ticari defterlerinin açılış tasdikleri ile yılsonunda yaptırılması gereken kapanış tasdiklerinin yasal süresinde tasdik olduğu (TTK Md.66-72/3) davacı şirketin 2006-2007-2008-2009-2010 yılı ticari defterlerinin TTK. Hükümlerine göre usulüne uygun tutulduğunu ve kendi lehine delil olma özelliğine sahip olduğu kanaatine varıldığını, incelenen davacı şirkete ait 2011 yılı ticari defterlerinin açılış tasdiklerinin yasal süresinde olduğunu, kapanış tasdiklerine ait sürelerinin henüz gelmediğini, davacı vekilinin 31.12.2010 tarihli dava dilekçesinde değişik oranlarda avans faizi talep ettiğini, bir alacağa faiz talep edilebilmesi için ödeneceği tarihin kesin olarak belli olması ya da karşı borçlunun bir ihtar ya da ihbarla temerrüde düşürülmesi gerektiğini, dosya incelemesinde davacının TTK 10.uyarınca karşılıklı bir anlaşma ve belirlenmiş bir vadeye ilişkin belge ve yine herhangi bir ihtar dosyaya sunmadığını, bu nedenle faiz hesaplanmadığını, davacının 4054 Sayılı Rekabetin Korunması Hakkındaki Kanunun 56. maddesinin yollamasıyla, Borçlar Kanunu’nun sebepsiz zenginleşmeye ilişkin 63 ve 64. maddeleri hükümlerine göre davalılardan istirdadı talebini haklı bulması halinde, davacının TTK. Hükümleri uyarınca tuttuğu ve kayıt altına almış olduğu ticari defter ve belgeleri ile ÜFE endeksleri ile yapılan hesaplamalar neticesinde, dava tarihi itibariyle davacının sabit yatırımlar nedeniyle uğradığı zararlardan dolayı alacak miktarının 51.855,01 TL olduğunu belirttiği anlaşılmıştır.
Tarafların bilirkişi raporuna itiraz etmeleri nedeni ile itirazların değerlendirilmesi için bilirkişi kurulundan ek rapor alınmasına karar verilmiş, bilirkişi kurulu vermiş olduğu 01.06.2012 havale tarihli raporlarında özetle; ek inceleme görevi dahilinde yapılan inceleme sonucunda heyetçe tanzim edilen 12.01.2012 tarihli rapordaki kanaatlerinin değişmediğini belirttikleri anlaşılmıştır.
Mahkememizce yapılan yargılama sonunda İstanbul …Asliye Ticaret Mahkemesi olarak … E-… K sayılı ve 12/07/2012 günlü davanın reddine ilişkin karar verilmiştir.Bu karar Yargıtay 19.Hukuk Dairesinin 2013/2463-19058 sayılı kararı ile bozulmuştur.Bozma ilamında,”davacının bedelini ödeyerek yaptırılan sabit yatırımların taşınmaz değerine bir artırım, fayda sağlayıp sağlamadığı bu sabit yatırımlar kullanılmak suretiyle davalının ticari faaliyetini sürdürüp sürdürmediği, sabit yatırımların ticari faaliyetine katkısı hususları üzerinde de yeterince durulup bu yönlerede araştırma yapılıp sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken” denilmiştir. Mahkememizce bozma ilamına uyulmasına karar verilmiştir.Gerze Asliye Hukuk Mahkemesi aracılığı ile taşınmazın üzerinde keşif yapılarak sabit yatırımların mevcut olup olmadığı, mevcut ise davacının faaliyetinde kullanılıp kullanılmadığı,taşınmazın değerine bir artırım sağlayıp sağlamadığı,davacının bu sabit yatırımlarla faaliyetini sürdürüp sürdürmediğinin tespit edilmesi istenmiştir.
Mahkememizce bozma ilamına uyulmasına karar verilmiştir. Dosya yeniden esasa alındıktan sonra İstanbul…Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … Esas-… Karar 16/06/2014 tarihli kararı ile anılan dosyanın mahkememiz dosyası ile birleştirilmesine karar verilmiştir.
Yargılama sırasında birleşen Davalı …’un dava tarihi itibariyle vefat ettiği tesbit edilmiş veraset belgesine esas nüfus kaydı alınmış, davalılar ile birlikte Semiha Kabaş ın da mirasçı olduğu tespit edilmiştir…. davaya dahil edilmiş, davalı …vekili olarak davalılar vekili vekaletname ve dilekçe ibraz etmiştir. Davalı vekili açılan davanın reddini istemiştir.
Gerze Asliye Hukuk Mahkemesi aracılığı ile taşınmazın üzerinde keşif yapılarak sabit yatırımların mevcut olup olmadığı, mevcut ise davacının faaliyetinde kullanılıp kullanılmadığı,taşınmazın değerine bir artırım sağlayıp sağlamadığı,davacının bu sabit yatırımlarla faaliyetini sürdürüp sürdürmediğinin tespit edilmiş istenmiştir.20/04/2015 tarihli kök rapor ve 25/10/2015 tarihli ek rapor alınmıştır.
Mahkememizin … Esas, …Karar ve 22/12/2016 tarihli ilamı ile:” Mahkememizin 2014/620 (eski 2011/270) esas sayılı dosyası ile mahkememiz dosyasıyla birleşen İstanbul … ATM nin … sayılı dosyasında davacı tarafça istenen davacının yaptığı sabit yatırımlardan istasyon bina inşaatı ve istasyon zemin betonu için toplam 51.855,01 TL sabit yatırım bedelinin iktisap tarihi olan 18/09/2010 dan itibaren avans faiziyle ve faizin KDV ile birlikte davalı Tutkunlar Petrol Kollektif şirketi ile sabit yatırımın yapıldığı taşınmaz maliki … mirasçılarından alınarak davacıya verilmesine, bu yatırımlar yönünden fazla istemin reddine, Birleşen dosyada davacının istediği yıkama makinası ve yağ makinası davalı şirket tarafından kullanılmayıp söküldüğünden ve davacı tarafça da yapılan bildirime rağmen depolandığı yerden alınmadığından bu yatırımlar yönünden talebin reddine,” dair karar verilmiştir.
Mahkememizden verilen…Esas,… Karar ve 22/12/2016 tarihli kararının taraflarca temyiz edilmesi üzerine Yargıtay 19. Hukuk Dairesinin 21/03/2018 Tarih ve 2017/4398 Esas, 2018/1431 sayılı ilamı Mahkememiz kararının bozulmasına karar verildiği anlaşılmakla dosya Mahkememizin … Esasına kaydedilmiştir.

TOPLANAN DELİLLER VE TÜM DOSYA KAPSAMINA GÖRE;
Asıl davada davacı vekilince; davalı şirketle yapılan 16/09/2006 tarihli sözleşmenin, Rekabet Kurulu’nun 05/03/2009 tarihli kararı uyarınca 18/09/2009 tarihinde sona erdiği belirtilerek, davalı şirkete ait istasyona, istasyon zemin betonu, bina inşaatı ve bunlarla sınırlı olmamak üzere mütemmim cüz niteliğinde yapılan yapıların dava tarihi itibariyle amortisman uygulanarak güncellenen değerinin iktisap tarihinden itibaren değişen oranlarda avans faizi ile birlikte tahsili talep edilmiştir. Davacı vekilince ibraz edilen 19/04/2011 tarihli cevaba cevap dilekçesinin üçüncü sayfasında iş asıl davaya konu alacak kalemlerinin 30/11/2008 tarihli 47.868,75-TL bedelli satış hizmet binası, 30/04/2009 tarihli 7.000,00-TL bedelli satış hizmet binası, 30/05/2006 tarihli 2.585,46-TL bedelli elektrik sistemi yatırımlarından ibaret olduğu açıklanmıştır. Dosyamızda verilen ilk bozma kararı sonrası İstanbul …Asliye Ticaret Mahkemesi’nin …Esas-…Karar 16/06/2014 tarihli kararı ile anılan dosyanın mahkememiz dosyası ile birleştirilmesine karar verilmiştir. Birleştirmeden sonra yapılan 01/07/2014 tarihli ilk celsede mahkememizce davacı vekiline tüm sabit yatırım kalemlerini açıklaması için süre verilmiş, davacı vekilince mahkememizin 01/07/2014 tarihli ara kararı üzerine sunulan açıklama dilekçesinde, davalıya ait akaryakıt istasyonuna yapılan sabit yatırımların; 30/11/2008 tarihli 47.868,75-TL bedelli satış hizmet binası, 30/11/2008 tarihli 1.700,00-TL bedelli … ekipmanı, 30/11/2008 tarihli 1.850,00-TL bedelli açık yağlama makine ekipmanı, 30/04/2009 tarihli 7.000,00-TL bedelli satış hizmet binası yatırımları olduğu, toplam yatırım maliyetinin 58.418,75-TL olduğu, bunların dışında davalı yanın istasyonuna 30/05/2006 tarihinde 2.585,46-TL bedelle elektrik sistemi yapılmış olduğu, sabit yatırımların güncel değeri, sözleşmenin geçersiz kalan süresine oranlandığında 55.219,50-TL alacaklarının bulunduğu belirtilmiştir.
Birleşen davada davacı vekilince; Davalı …’un akaryakıt istasyonunun üzerinde bulunduğu … Mahallesi, Samsun sokakta kain 204 ada, 13 parsel nolu taşınmazın maliki olduğu, taşınmaz üzerindeki istasyonun diğer davalı şirket tarafından işletildiği, davalı şirketle yapılan 16/09/2006 tarihli sözleşmenin Rekabet Kurulu’nun 05/03/2009 tarihli kararı uyarınca 18/09/2009 tarihinde sona erdiği, istasyona 37.712,59-TL değerinde sabit yatırım yapıldığı, geçersiz hale gelen sözleşme nedeniyle kullanılamayacak intifa süresinde denk gelen sabit yatırım bedelinin tahsilinin gerektiği belirtilerek, bu tutarın 18/09/2010 tarihinden itibaren işleyecek faizi ile birlikte tahsili talep edilmiştir. Birleşen davada davacı vekilince mahkemenin 25/01/2012 tarihli ara kararına istinaden sunulan açıklama dilekçesinde; İstasyona yapılan sabit yatırımlarının toplam tutarının 58.418,75-TL olduğu, davaya konu sabit yatırımların 30/11/2008 tarihli 47.868,75-TL bedelli satış hizmet binası, 30/11/2008 tarihli 1.700,00-TL bedelli Jet Wash ekipmanı, 30/11/2008 tarihli 1.850,00-TL bedelli açık yağlama makine ekipmanı, 30/04/2009 tarihli 7.000,00-TL bedelli satış hizmet binası yatırımları olduğu, toplam yatırım maliyetinin 58.418,75-TL olduğu, davada talep edilen tutar hesaplanırken, 58.418,75-TL’nin sözleşmenin geçersiz kalan süresine tekabül kısmı olan 32.770,01-TL ile ÜFE değeri olan 5.399,70-TL’nin toplandığı, bu tutardan 457,11-TL amortisman bedelinin düşüldüğü, böylece 37.712,59-TL alacak talep edildiği belirtilmiştir.
Mahkemece esas hakkında değerlendirme yapılmadan önce özellikle birleşen dava yönünden dava şartlarının incelenmesi gerekmektedir. Birleşen davanın açıldığı tarih itibariyle yürürlükte olan 1086 Sayılı HUMK’nun 38. maddesinde düzenlenen taraf ehliyeti medenî haklardan yararlanma ehliyetine sahip olmakla mümkündür. Türk Medeni Kanunun 28. maddesine göre, medeni haklardan yararlanma, yani hak ehliyeti tam ve sağ doğum koşuluyla ana rahmine düşme anında başlayıp, kişinin ölümüne kadar devam eder. Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 2017/14-2535 Esas, 2018/778 karar sayılı ilamında da belirtildiği üzere “kural olarak ölü kişi adına ve ölü kişiye karşı dava açılması olanağı bulunmamaktadır. Aynı şekilde kural olarak ölü kişi aleyhine dava açılması durumunda davanın mirasçılara yöneltilmesine de olanak yoktur. Zira yukarıdaki açıklamalardan da anlaşılacağı üzere, ölü kişinin taraf ehliyeti bulunmamaktadır. Esasen dava açarken davacıdan davalının bu ehliyet durumunu araştırması beklenir.” Öte yandan anılan Hukuk Genel Kurulu Kararı’nda “Ne var ki davacının, davalının ölü olduğunu bilmemesi kimi zaman hataya dayalı olabilir. Nitekim HMK’nın 124’üncü maddesinde; “ Bir davada taraf değişikliği, ancak karşı tarafın açık rızası ile mümkündür. Bu konuda kanunlarda yer alan özel hükümler saklıdır. Ancak, maddi bir hatadan kaynaklanan veya dürüstlük kuralına aykırı olmayan taraf değişikliği talebi, karşı tarafın rızası aranmaksızın hâkim tarafından kabul edilir. Dava dilekçesinde tarafın yanlış veya eksik gösterilmesi kabul edilebilir bir yanılgıya dayanıyorsa, hâkim karşı tarafın rızasını aramaksızın taraf değişikliği talebini kabul edebilir. Bu durumda hâkim, davanın tarafı olmaktan çıkarılan ve aleyhine dava açılmasına sebebiyet vermeyen kişi lehine yargılama giderlerine hükmeder” şeklinde düzenleme yer almaktadır. Bu maddenin gerekçesinde de vurgulandığı üzere, taraf değişikliğini mutlak olarak davalının rızasına bağlamak, yargılama ilişkisini katı bir forma bağlayacaktır ki, bu da yargılamaya hakim olan ilkelerden “usul ekonomisi ilkesi” (HMK m.30) ile bağdaşmaz.” denilmek suretiyle davacının ölü kişiye karşı maddi hata sonucu dava açması hali 6100 Sayılı HMK’nun 124 maddesine atıfla istisna tutulmuştur. Usul hükümlerinin derhal uygulanırlığı ilkesi gereği yargılama sırasında yürürlüğe giren 6100 Sayılı HMK’nun 124.maddesinin, ve anılan Hukuk Genel Kurulu Kararı’nın eldeki davaya uygulanıp uygulanmayacağı tartışılmak gerekmektedir. Somut olayda birleşen dava tarihi 16/09/2011’dir. Davalı …’un nüfus kaydının incelenmesinde, birleşen davadan yaklaşık dokuz yıl önce 12/11/2002 tarihinde öldüğü anlaşılmıştır. Yine davalı …’a ait taşınmazın celbedilerek incelenen tapu kaydından, 10/12/1997 tarihli ve 538 yevmiye numaralı resmi akit ile ölü davalı tarafından davacıya 15 yıl süreli intifa hakkı verildiği, …’un ölümü nedeniyle taşınmazın mirasçılarından … ve …’a 1/2 oranında intikal ettiği, davalı şirket ile davacı arasındaki bayilik sözleşmesinin Rekabet Kurulu’nun 05/03/2009 tarihli kararı uyarınca 18/09/2009 tarihinde sona ermesi üzerine, taşınmaz üzerindeki intifa hakkının taraflarca 27/09/2010 tarihinde terkin edildiği, terkin işleminin yapıldığı sırada taşınmazın … adına değil, … ve … adına kayıtlı olduğu anlaşılmıştır. Şu haliyle ölü davalı …’ın dava tarihinden dokuz yıl önce öldüğü, davacının ölüm vakıasını en erken intifa hakkının terkinine yönelik 27/09/2010 tarihli işlem sırasında öğrendiğinin kabulünün gerektiği, bu tarihten bir yılı aşkın süre sonra hala ölü kişiye karşı dava açılmasının maddi hata olarak değerlendirilemeyeceği, dolayısıyla yukarıda anılan Hukuk Genel Kurulu Kararı’nın somut olayda uygulanma olanağının bulunmadığı, her ne kadar mahkememizce ölü davalının yasal mirasçıları davaya dahil edilmiş ise de gerek dava tarihinde yürürlükte bulunan HMUK’nun 38 maddesi uyarınca gerekse yargılama sırasında yürürlüğe giren 6100 Sayılı HMK’nun 114/1-d bendi ve 115/2 fıkraları uyarınca ölü kişi aleyhine dava açılması durumunda davanın mirasçılara yöneltilmesine olanak bulunmadığı anlaşılmakla, birleşen davada davalı …’a karşı açılan davanın 6100 Sayılı HMK’un 114/1-d ve 115/2 fıkraları uyarınca davanın dava şartı yokluğundan usulden reddine karar verilmiştir.
Birleşen davada davalı vekilince süresinden sonra sunulan 12/04/2012 tarihli cevap dilekçesi ile derdestlik ilk itirazında bulunulduğu anlaşılmaktadır. Buna karşılık dava dilekçesinin davalı şirkete 27/09/2011 tarihinde tebliğ ediliği, HUMK’na göre işlemeye başlayan 10 günlük cevap süresi dolmadan 6100 Sayılı HMK’nun 01/10/2011 tarihinde yürürlüğe girdiği, 6100 Sayılı HMK’nun 448 maddesi uyarınca, kanunun tamamlanmamış işlemlere derhal uygulanacağı, davalı vekilince derdestlik ilk itirazının sunulması için gereken on günlük süre dolmadan yürürlüğe giren HMK’nun dava şartlarına ilişkin hükümlerinin tamamlanmamış bu işlem yönünden derhal uygulanmasının gerektiği anlaşılmakla, derdestlik hususu mahkememizce 6100 Sayılı HMK’nun 114/1-ı ve 115/2 fıkraları kapsamında dava şartı olarak değerlendirilmiştir. Yukarıda izah edildiği üzere; davacı vekilinin gerek asıl gerek birleşen davalarda ileri sürdüğü dava, cevaba cevap ve açıklama dilekçeleri birlikte incelendiğinde;
1- asıl davaya konu ve tahsili talep edilen sabit yatırım kalemlerinin;
– 30/11/2008 tarihli 47.868,75-TL bedelli satış hizmet binası (24/10/2018 tarihli KDV hariç 48.868,75-TL bedelli faturaya dayalı)
– 30/04/2009 tarihli 7.000,00-TL bedelli satış hizmet binası (10/04/2009 tarihli KDV hariç 7.000,00-TL bedelli faturaya dayalı)
– 30/05/2006 tarihli 2.585,46-TL bedelli elektrik sistemi yatırımları olduğu,
2- birleşen davaya konu ve tahsili talep edilen sabit yatırım kalemlerinin;
– 30/11/2008 tarihli 47.868,75-TL bedelli satış hizmet binası (24/10/2018 tarihli KDV hariç 48.868,75-TL bedelli faturaya dayalı),
– 30/04/2009 tarihli 7.000,00-TL bedelli satış hizmet binası (10/04/2009 tarihli KDV hariç 7.000,00-TL bedelli faturaya dayalı)
– 30/11/2008 tarihli 1.700,00-TL bedelli Jet Wash ekipmanı (01/11/2018 irsaliye tarihli KDV hariç 1.700,00-TL bedelli faturaya dayalı)
– 30/11/2008 tarihli 1.850,00-TL bedelli açık yağlama makine ekipmanı(19/11/2018 irsaliye tarihli KDV hariç 1.850,00-TL bedelli faturaya dayalı), yatırımları olduğu, anlaşılmaktadır. Buna göre birleşen davada davalı şirkete yönlendirilen, 24/10/2018 tarihli KDV hariç 48.868,75-TL bedelli faturaya dayalı, 10/04/2009 tarihli KDV hariç 7.000,00-TL bedelli faturaya dayalı talepler asıl davada da aynı davalıya karşı ileri sürüldüklerinden, bu talepler yönünden davanın derdestlik nedeniyle 6100 Sayılı HMK’un 114/1-ı ve 115/2 fıkraları uyarınca davanın dava şartı yokluğundan usulden reddine karar vermek gerekmiştir.
Mahkememizce usule ilişkin incelemeler tamamlandıktan sonra esasa ilişkin incelemelere geçilmiştir.
Asıl davada; taraflar arasında 16/09/2006 tarihli bayilik sözleşmesinin yapıldığı, bu sözleşmenin, Rekabet Kurulu’nun 05/03/2009 tarihli kararı uyarınca 18/09/2009 tarihinde sona erdiği, asıl davada dava dışı …’a ait taşınmaz üzerinde davacı lehine tanınan 10/12/1997 tarihli ve 15 yıl süreli hakkının sona ereceği tarihin 10/12/2012 olduğu sözleşmenin başladığı tarih ile intifa hakkının normalde sona ermesi gereken tarih arasındaki farkın (10/12/2012-16/09/2006 hesabı ile) 6 yıl 2 ay 24 gün=2274 gün olduğu, sözleşmenin sona erdiği tarih ile intifa hakkının normalde sona ereceği tarih arasındaki farkın (10/12/2012-18/09/2010 hesabı ile) 2 yıl 2 ay 22 gün=812 gün olduğu mahkememizce tespit edilmiştir. Mahallinde yapılan keşif sonucu 20/04/2015 tarihli kök raporda, yerinde tespit edilen sabit yatırımlar tek tek belirtilmiş, taraflar arasındaki 16/09/2006 tarihli sözleşme tarihinden sonra yapılan, yerinde tespit edilen ve asıl davaya konu alacak kalemleri ile örtüşen tek yapının 2008 yılı yapımı 48.091,55-TL değerindeki istasyon idare binası olduğu, bina ve saha betonu haricindeki yapıların tamamının en erken 2001 yılında yapılmış oldukları rapordan anlaşılmıştır. 2008 yılında yapıldığı anlaşılan 185.644,80-TL değerindeki saha betonunun ise yukarıda izah edildiği üzere davacı talebi dışında bulunduğu görülmüştür Asıl davada davacı vekilinin talep ettiği ve taraflar arasındaki bayilik sözleşmesi kapsamında 30/05/2006 tarihinde 2.585,46-TL bedelle yapıldığı belirtilen elektrik sisteminin ise yerinde tespit edilemediği gibi, bayilik sözleşmesi tarihinin 16/09/2006 olduğu, davacının sözleşmenin kurulmasından 3 ay önce sözleşme kapsamında elektrik sistemi yatırımında bulunduğunun kabul edilemeyeceği açıktır. Mahkememizce talimat yolu ile alınan 25/10/2015 tarihli ek raporda; davalının dava konusu istasyonda sözleşmenin sona ermesinin akabinde …bayisi olarak faaliyet gösterdiği, keşif tarihi itibariyle herhangi bir ticari faaliyette bulunmadığı; ancak istasyonun …bayisi olarak faaliyete geçmeye hazır durumda bulunduğu tespiti yapılmıştır. Tespitlere göre davalı şirket her ne kadar keşif tarihi itibariyle faaliyet göstermemiş ise de keşif tarihinden önce ve keşif tarihinden sonra istasyon binasını kullanarak ticari faaliyette bulunmuş ve bulunacak olduğu mahkememizce kabul edilmiştir. Yukarıda izah edildiği üzere; davacının ispat ettiği ve davalıdan, bakiye intifa süresine oranlayarak tahsilini talep edebileceği sabit yatırım bedelinin sadece 2008 yılı yapımı istasyon idare binasının değeri olan 48.091,55-TL olduğu, taraflar arasındaki bayilik sözleşmesinin devam etmesi gereklen toplam sürenin 2274 gün olduğu, davacının intifa hakkından faydalanamadığı sürenin 812 gün olduğu, buna göre davacının intifa hakkından yararlanamadığı süre için talep edebileceği sabit yatırım tutarının ((48.091,53×812)/2274)=17.172,52-TL olduğu mahkememizce tespit edilmiş ve asıl davanın kısmen kabulü ile; 17.172,52-TL sabit yatırım bedelinin, davalının sona eren sözleşmeye dayalı iade alacağı yönünden dava tarihinden önce temerrüde düşürülmediği anlaşılmakla, dava tarihinden itibaren işleyecek ticari avans faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiştir.
Birleşen davada; davalı …’a karşı açılarak yargılama sırasında yasal mirasçıya yöneltilen davanın ölü kişiye karşı dava açılamayacağından; 10/04/2009 tarihli KDV hariç 7.000,00-TL bedelli ve 24/10/2018 tarihli KDV hariç 48.868,75-TL bedelli faturalara dayandırılan sabit yatırım bedeli alacağına yönelik taleplerin ise derdestlik nedeniyle reddine karar verildiği yukarıda izah edilmiştir. Birleşen davada esasına girilen talepler 01/11/2018 irsaliye tarihli KDV hariç 1.700,00-TL bedelli faturaya ve 19/11/2018 irsaliye tarihli KDV hariç 1.850,00-TL bedelli faturaya dayalı taleplerdir. Davalı şirket ile davacı arasındaki sözleşmenin başlaması ve 18/09/2010 tarihinde sona ermesi ile ilgili asıl davaya ilişkin bir üst paragrafta yapılan açıklamalara atıf ile yetinilmiştir. Dosyada mübrez ve davalı tarafından davacıya gönderilen … Noterliği’nin 13/09/2010 tarihli ihtarnamesi ile davalının davacıya sözleşmenin sona ereceği 18/09/2010 tarihine kadar istasyonda bulunan ve davacıya ait olan tüm giydirme ve ekipmanların teslim alınması ihtarında bulunulduğu, talimat mahkemesince mahallinde yapılan keşif sonucu alınan bilirkişi raporunda; davacı tarafından davalıya ariyet verilen ve birleşen davaya konu Jetwash ekipmanı ile yağlama makinesi ekipmanının raporun ek-7 sayfasında gösterilen yerde toplandığı ve kullanılmadıkları tespit edilmiştir. Yine bu ekipmanın sabit yatırım değil taşınabilir ekipman oldukları da raporun sonuç kısmında bildirilmiştir. Taraflar arasındaki sözleşmenin 10.maddesinde, ariyet olarak verilen taşınır ekipmanların sözleşmenin sona ermesi halinde bayi tarafından derhal teslim ve iade edileceğinin düzenlendiği, davalı tarafından ekipmanların teslimine hazır olunduğu ve sözleşmenin sona ereceği tarihe kadar teslim alınmaları hususlarının davacıya ihtar edilmdiği, buna rağmen sabit yatırım mahiyetinde olmayan bu taşınır ekipmanların davacı tarafından teslim alınmadığı, davalı tarafından kullanılmayıp istasyonda bir alana toplanmış vaziyette bulundukları, davacı tarafından istenildiği zaman teslim alınabilecekleri, bu haliyle davalının sözleşmenin 10.maddesindeki iade ve teslim borcuna aykırı davrandığından bahsedilemeyeceği mahkememizce kabul olunmuş, bu talepler yönünden de davanın esastan reddine karar verilmiştir.

H Ü K Ü M : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
I-Asıl davada; davanın KISMEN KABULÜ İLE; 17.172,52-TL sabit yatırım bedelinin dava tarihinden itibaren işleyecek ticari avans faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine,
II-Birleşen davada;
1-Davalı …’a karşı açılarak yargılama sırasında yasal mirasçıya yöneltilen davanın; davalının dava tarihinden 9 yıl önce 12/11/2002 tarihinde ölmüş olduğu, dava konusu taşınmaz üzerinde bulunan intifa hakkının telkine işlemlerinin yapıldığı sırada davalının ölü olduğunun tapu kaydından anlaşılır halde olduğu, ölü kişiye karşı açılan davanın yasal mirasçıların sonradan davaya dahil edilmesi suretiyle devam ettirilemeyeceği, davalı …’un dava tarihi itibariyle taraf ehliyetinin bulunmadığı anlaşıldığından 6100 Sayılı HMK’un 114/1-d ve 115/2 fıkraları uyarınca davanın dava şartı yokluğundan USULDEN REDDİNE,
2-Davalı … Şirketi (…)’ne karşı açılan sabit yatırım bedeline ilişkin davada;
– 19/11/2018 irsaliye tarihli KDV hariç 1.850,00-TL bedelli fatura ile 01/11/2018 irsaliye tarihli KDV hariç 1.700,00-TL bedelli faturalara dayandırılan sabit yatırım bedeli talebinin ESASTAN REDDİNE,
– 10/04/2009 tarihli KDV hariç 7.000,00-TL bedelli ve 24/10/2018 tarihli KDV hariç 48.868,75-TL bedelli faturalara dayandırılan sabit yatırım bedelinin derdestlik nedeniyle 6100 Sayılı HMK’un 114/1-ı ve 115/2 fıkraları uyarınca davanın dava şartı yokluğundan USULDEN REDDİNE,
Asıl Dava Yönünden;
3-) 6100 S HMK gereğince ve Harçlar Kanunu uyarınca karar ve ilam harcı olan 1.173,05 TL ‘nin davacı tarafça peşin olarak yatırılan 820,05 TL harçtan mahsubu ile bakiye 353,00 TL harcın davalıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına, mahsup edilen 820,05 TL peşin harcın davalıdan tahsili ile davacıya iadesine, başvuru ve vekalet suret harcının davacı üzerinde bırakılmasına,
4-) Davacı taraf kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde geçerli A.A.Ü.T. deki esaslara göre kabul edilen tutar üzerinden belirlenen 2.725,00 TL nispi vekalet ücretinin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
5-) Davalı taraf kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde geçerli A.A.Ü.T. deki esaslara göre red edilen miktar üzerinden belirlenen 4.535,17 TL nispi vekalet ücretinin davacıdan tahsili ile davalıya verilmesine,
Birleşen dava yönünden;
6-) 6100 S HMK gereğince ve Harçlar Kanunu uyarınca karar ve ilam harcı olan 242,50 TL ‘nin davacı tarafça peşin olarak yatırılan 560,05 TL harçtan mahsubu ile bakiye 353,00 TL harcın karar kesinleştiğinde talep halinde davacıya iadesine, mahsup edilen 242,50 TL harcın davalıdan tahsili ile davacıya iadesine, başvuru ve vekalet suret harcının davacı üzerinde bırakılmasına,
7-) Davacı taraf kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde geçerli A.A.Ü.T. deki esaslara göre ve 6100 S HMK gereğince belirlenen 2.725,00 TL nispi vekalet ücretinin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
😎 Davalı … mirasçıları kendilerini vekille temsil ettirdiğiklerinden karar tarihinde geçerli A.A.Ü.T. deki esaslara göre 2.725,00 TL maktu vekalet ücretinin davacıdan tahsili ile davalıya verilmesine,
9- Davalı Tutkunlar Kollektif Şirketi kendilerini bir vekil ile temsil ettirdiklerinden reddedilen tutar üzerinden A.A.Ü.T. deki esaslara göre belirlenen 2.725,00 TL nispi vekalet ücretinin davacıdan tahsili ile davalıya verilmesine,
9-) 6100 S HMK gereğince asıl dava yönünden bilirkişi ücreti, tebligat gideri, posta masrafı olan 5.401,45 TL ile birleşen dava yönünden yapılan 116,75 TL yargılama gideri olmak üzere toplam 5.518,20 TL yargılama giderinin davanın red ve kabul durumu nazara alınarak 1.230,40 TL’sinin davalıdan tahsili ile davacı tarafa ödenmesine, bakiye kısmının davacı uhdesinde bırakılmasına,
10-) 6100 S HMK m. 333 uyarınca dosyaya yatırılan ve sarf edilmeyen gider avansının karar kesinleştiğinde ve talep halinde yatırana tarafa iadesine,

Dair, asıl ve birleşen dosyada davacı vekilinin yüzüne karşı, davalıların yokluğunda tebliğ tarihinden itibaren 15 gün içinde mahkememize verilecek dilekçe ile Yargıtay nezdinde TEMYİZ kanun yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı.

Katip …
e-imzalı

Hakim …
e-imzalı

ASIL DAVADA /
HARÇ BEYANI
KARAR HARCI : 1.173,05-TL
PEŞİN HARÇ : 820,05-TL
KALAN HARÇ : 353,00-TL

BİRLEŞEN DAVADA /
HARÇ BEYANI
KARAR HARCI : 242,50-TL
PEŞİN HARÇ : 560,55-TL
TALEP HALİNDE İADE HARÇ : 317,55-TL