Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 6. Asliye Ticaret Mahkemesi 2017/951 E. 2020/88 K. 30.01.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2017/951 Esas
KARAR NO : 2020/88

DAVA : Rücuen Alacak
DAVA TARİHİ : 01/11/2017
KARAR :KISMEN KABUL-KISMEN RED
KARAR TARİHİ : 30/01/2020

Mahkememizde görülmekte olan rücuen alacak davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ -İSTEM /
Davacı vekili dava dilekçesinde ve özetle; davacı …Müdürlüğü’nün 233 sayılı KHK ile kurulmuş bir Kamu İktisadi Kuruluşu olduğunu, davacı kuruluşça yapılan … İhale Kayıt numaralı ihale sonucu davalı şirket ile davacı kuruluş arasında 30/01/2014 tarihinde … yılı Genel Temizlik ve Salon Yemek Servis Hizmet alımına ait sözleşme imzalandığını, sözleşmenin iş tanımı başlıklı 5. Maddesinde “İşin teknik özellikleri ve diğer ayrıntıları sözleşme ekinde yer alan ve ihale dökümanın oluşturan belgelerde düzenlenmiştir.” Şeklinde hüküm bulunmakta olup, davalı şirket tarafından imzalanmış 2012-2013 yılı Genel Temizlik ve Salon Yemek Servis Hizmet Alımı İşine ait Teknik Şartnamenin 8.6. Maddesinde “Yüklenici 4857 sayılı İş Kanunu, İş Sağlığı ve Sosyal Güvenlik Yasalarına dayalı işçilerin her türlü özlük ve sosyal haklarını karşılamak, şi güvenliğini sağlamak çalışma sırasında kullanılacak ve iş güvenliğini sağlamak, çalışma sırasında kullanılacak ve iş güvenliğini sağlayacak araç-gereç bulundurmak ve kullanılmasını sağlamakla yükümlüdür.” ve 2014-2015 yılı Genel Temizlik ve Salon Yemek Servis Hizmet Alımı işine ait Teknik Şartnamenin 9.9 maddesinde de “…Yüklenici tarafından ödenecek kıdem tazminatının, yüklenici tarafından ödenecek kıdem tazminatının, yükleniciye rücu edilmesi kaydı ile işçinin mağduriyetini önlemek için kuruluşumuzdaki hizmet süresine ilişkin kısmı kuruluşumuzca karşılanır” şeklinde hüküm bulunduğunu, davalı şirketin bu ihale kapsamındaki edimlerini belirli süreli hizmet sözleşmeleri akdetmiş olduğu işçiler ile gördüğünü, davalı şirketin2012-2013 ve 2014-2015 yılı Genel temizlik ve Salon Yemek Servis Hizmeti Alımına ait Sözleşme kapsamında çalıştırdığı dava dışı … isimli işçiye davacı kuruluş tarafından teknik şartnamelere göre kıdem tazminatı ödemesi yapıldığını, davalı şirket ile akdedilen sözleşme kapsamında davalı şirket tarafından ödenmesi gerektiği halde ödenmediğinden, işçinin mağduriyetinin önlenmesi için davacı kuruluş tarafından ödenen ve davalı şirket yanında çalışılan süreye tekabül eden toplam 14.990,25 TL tutarın davalı şirketten tahsili için bu davayı açma zorunluluğu doğduğunu iddia ile fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydı ile davacı kuruluş tarafından ödenen kıdem tazminatının 06/10/2017 tarihinden itibaren (ödeme tarihinden itibaren) işlemiş ve işleyecek en yüksek ticari temerrüt faizi ile birlikte davalı şirketten tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
SAVUNMA /
Davalı vekili cevap dilekçesinde ve özetle; Davalı firmanın şirket merkezi İstanbul Anadolu Adliyesi yargı çevresinde olup, davanın yetkisiz mahkemede açıldığını, dava konusunun davacı kuruluş tarafından ödendiği iddia edilen işçilik alacaklarının davalı şirkete rücu edilmesi olduğunu, davalı şirket ile davacı kuruluş orasında ihale sonucunda imzalanan hizmet alımına dair sözleşme gereğince yapıldığı iddia olunan işbu ödemelerin TBK’ya tabi olduğunu, dolayısıyla da açılan bu davada görevli mahkemenin Asliye Hukuk Mahkemeleri olduğunu, davacı kuruluşun talep etmiş olduğu alacaklar zaman aşımına uğramış olmakla zaman aşımı def’inde bulunduklarını, kabul anlamına gelmemek kaydıyla talep edilen faiz başlangıç tarihinin kabulünün mümkün olmadığını, zira rücu ilişkisine dayandığı iddia edilen alacak kalemlerine ilişkin olarak davalı şirket daha evvel temerrüde düşürülmemiş olup, mütemerrit konumunda olmayan davalı şirketten tahsil edilmesi talep olunan alacaklar için faizin ödeme tarihinden başlaması talebinin de bu haliyle reddinin gerektiğini, faiz talebinin ise ancak ödeme tarihinden başlaması talebinin de bu haliyle reddinin gerektiğini faiz talebinin ise ancak yasal faiz olabilecek iken davacı tarafın ticari temerrüt faizi talebinin kabulünün mümkün olmadığını, şartname ve devamındaki sözleşmenin, davacı işverenin kanun karşısındaki sorumluluğunu devre dışı bırakamayacağını, bunun aksine sözleşme ile kararlaştırılan maddeler kanunun emredici hükmüne muhalefet ettiğinden yok hükmünde olduğunu, davacı kuruluşun bu iddiaya dayanarak davalı şirketten rücuen talepte bulunmasının hukuka aykırı olduğunu, 6552 sayılı yasa ile İş Kanunu’nda değişiklik yapılmış olup bu kanun ve uygulama yönetmeliği incelendiğinde, tip sözleşmeyle kamu kurumundan iş alıp işçi çalıştıran şirketlerin maliyetlerinin içinde tazminat kalemlerinin olmadığının kabul edildiğini, 6552 sayılı kanun ile İş Kanunun 112. Maddesinde yapılan değişiklikle kıdem tazminatından sorumluğun kamu kurumlarında olduğunun açıkça hüküm altına alındığını, bahsi geçen değişiklikle getirilmek istenen amacın ihale usulü ile hizmet veren yüklenici firmaların çok kısı süre hizmet vermelerine rağmen baştan beri kurumların hizmetinde çalışan işçilerin uzun dönemlere tekabül eden kıdem tazminatlarından asıl işveren sıfatıyla kamu kurumların sorumlu tutulmasını sağlamak olduğunu, madde gerekçesinde açıkça; İhale konusu işin maliyetlerinin %3 ile sınırlandırması nedeniyle ihale yüklenici olan firmaların işçilerin kıdem tazminatının ihale maliyetlerine ekleyemediğini bu sebeple ödemek isteyen işverenlerin dahi işçilerin dahi işçilerin kıdem tazminatlarını maliyetler sebebiyle ödenmediğinden bahisle kamu kurumlarınca ödenilmesi yoluna gidildiğini açıklandığını, kanun koyucunun amacının kıdem tazminatı sorumluluğunun tek başına kamu kurumuna ait olmasını sağlamak olduğunu, bu sebeple müteselsil sorumluluktan kaynaklanan rücu talebini kabul etmediklerini, taraflar arasında akdedilen sözleşmede kıdem tazminatı niteliğindeki alacakların yüklenici firmalar tarafından ödeneceğine dair herhangi bir ibare bulunmadığını, işçi alacaklarının ödenmesi hususunun ise SGK primlerine özgü bir husus olup, işe iade, kıdem ve ihbar tazminatlarına ilişkin olmadığını, sözleşmenin ve eki teknik şartnamede tarafların hizmet alım sözleşmesine konu işe ve iş yerlerinde çalıştırdıkları personelin iş sözleşmesinin feshi durumunda her türlü işçilik alacaklarından ihale yüklenici olan firmanın sorumlu olduğu iddia edilmiş ise de; rücu talebine sebep olan alacak kalemi kıdem tazminatı olup, işçinin kıdem tazminatına hak kazanıp kazanmadığı irdelenmeksizin ve bu hususta herhangi bir yargılama yapılmaksızın dava dışı işçiye ödeme yapılması neticesinde rücu talebinde bulunulmasının mümkün olmadığını, müteselsil olarak sorumluluğun varlığı kabul edilecek ise dahi taraflar arasında sorumluluğa ilişkin geçerli sayılabilecek bir sözleşme ilişkisi bulunmadığından, genel hükümlerin işletilmesinin gerekeceğini, bu durumda davacı kuruluşun ödediği tüm kalemleri davalı şirketten talep etmesinin mümkün olmadığını, buna göre sorumluluk sınırı sözleşme ile açıkça belirlenmediğinden tarafların borçtan/zarardan sorumluluğunun eşit miktarda olabileceğini, bunun hilafına yapılan hesaplama başlı başına gerçeğe aykırı olmakla beraber davacı kuruluş tarafından son işveren davalı şirketten de ancak ilgili döneme ilişkin sorumluluk miktarının yarısını talep edebileceğini beyan ile haksız ve mesnetsiz davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
KANITLAR VE GEREKÇE /
Tüm dosya kapsamı incelenip değerlendirildiğinde; tarafların iddia ve savunmalarından, anlaşamadıkları hususlar, anlaştıkları hususlar, çekişmeli vakıalar hakkında toplanan deliller, delillerin tartışılması ve değerlendirilmesi, sabit görülen vakıalarla bunlardan çıkarılan sonuç ve hukuki sebepler şu şekildedir:
Davacı, davalı ile akdedilen Genel Temizlik ve Salon Yemek Servis Hizmet Alımı İşine Ait Teknik Şartnamelerin 8.6 ve 9.9 maddesi hükmü gereğince taraflarınca dava dışı işçi …’a ödenen kıdem tazminatının, davalı şirketin nezdinde dava dışı işçinin çalıştığı süreye tekabül eden döneme dair 14.990,95 TL kıdem tazminatının davalıdan faizi ile rücuen tahsilini talep etmiştir.
Davalı, genel mahiyette iddia olunan vakıaları inkar ile sorumluluğunun bulunmadığından bahisle davanın reddini talep etmiştir.
Dava, dava dışı …’ a davacı tarafından ödenen kıdem tazminatının davalıdan rücuen tahsiline ilişkindir.
TMK 6 ve 7 ile HMK 187- 293. maddeleri gereğince ispat hususuna ve ispat kurallarına dikkat edilmiştir. Buna ilişkin tarafların iddia- savunma ve toplanan delilleri, bilirkişi raporu ile incelenmiştir. Hukuken denetlenebilen hüküm kurmaya elverişli belirli ve eksiksiz iddia ve talepleri karşılayan ve hükme esas alınan bilirkişi raporu alınmış ve deliller değerlendirilmiştir. Taraflar arasında akdedilen Genel Temizlik ve Salon Yemek Servis Hizmet Alımı İşine Ait Teknik Şartnameleri incelenmiştir. Dava dışı işçi …’ ın özlük dosyası incelenmiştir. Bilirkişi iş ve sosyal güvenlik hesap uzmanı…tarafından düzenlenen 04/09/2019 havale tarihli bilirkişi raporu incelenmiştir. Taraflar arasındaki sözleşme gereğince; alınan ve çalıştırılan işçilerle ilgili SGK mevzuatına göre işçi alımı- işçi hakları- işçi çıkarılması vb tüm sorumluluk davalı alt işveren yüklenici şirkette olup; davacı asıl iş verenin çalıştırılan işçilerle ilgili olarak ödemede bulunması halinde davalı alt iş verene rücu edebileceği iç ilişkide düzenlenmiştir. Bu durumda davacının davalıya rücu hakkı bulunmaktadır ancak davalının rücu hakkını kullanabileceği miktarın hesaplanması açısından davalı şirketin sorumlu tutulabileceği dönemin tespiti de gerekmiştir. Dava dışı işçi … isimli işçinin hizmet süresinin 01/04/2012-30/07/2017 tarihleri arasında 5 yıl 3 ay 29 gün hizmet süresinin mevcut olduğu, hizmet süresinin 01/04/2012-01/02/2016 tarihleri arasındaki 3 yıl 10 ay süren kısmının davalı şirket sigortasında olmak kaydıyla davacı kuruluşa bağlı işlerde fiilen çalıştığının sabit olduğu, toplam hizmet süresi 1.919 gün olan …’ın isimli dava dışı işçi için davalı şirketin hizmeti süresine sorumluluk oranının ise %71,91 olduğu, buna göre davacı kuruluşun ödemek durumda kaldığı 20.608,22 TL tutardan davalı şirketin müşterek ve müteselsil sorumluğunun 20.608,22 TL/100×71,91=14.819,37 TL tutarla sınırlı olduğu anlaşılmıştır. Tarafların tacir olması karşısında ticari temerrüt faizden davalının ödeme tarihinden itibaren sorumlu tutulabileceği kanunen değerlendirilmiştir. Bu nedenle 6100 sayılı HMK m. 26 kapsamında davacının talep ettiği miktar gözetildiğinde davanın kısmen kabulü gerektiği kanaatine varılarak aşağıdaki şekilde kanunen, taktiren ve vicdanen karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM / Gerekçesi yukarıda izah olunduğu üzere;
1-Davacının davasının kısmen kabulü kısmen reddi ile; 14.819,37 TL’nin 06/10/2017 tarihinden itibaren işletilecek ticari temerrüt faizi ile birlikte davalıdan alınıp davacı tarafa verilmesine fazla talebin reddine,
2-6100 S HMK gereğince ve Harçlar Kanunu uyarınca karar ve ilam harcı olan 1.012,31 TL’nin davacı tarafça peşin olarak yatırılan 256,00 TL harçtan mahsubu ile Hazine’ ye gelir kaydına, bakiye 756,31 TL daha harcın davalıdan tahsili ile Hazine’ ye gelir kaydına, mahsup edilen 256,00 TL harcın davalıdan tahsili ile davacıya iadesine, başvuru ve vekalet suret harcının davacı üzerinde bırakılmasına,
3-6100 S HMK gereğince davacı tarafından sarf edilen bilirkişi ücreti, tebligat gideri, posta masrafı ve ekspertiz ücreti olan 628,35 TL yargılama giderinin davanın red ve kabul durumu nazara alınarak takdiren 621,18 TL’nin davalıdan tahsili ile davacı tarafa ödenmesine, kalan bakiye kısmın davacı taraf üzerinde bırakılmasına,
4-Davacı taraf kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde geçerli A.A.Ü.T. deki esaslara göre ve 6100 S HMK gereğince belirlenen 3.400,00 TL vekalet ücretinin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
5-Davalı taraf kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde geçerli A.A.Ü.T. deki esaslara göre ve 6100 S HMK gereğince belirlenen 170,88 TL vekalet ücretinin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
6-6100 S HMK m. 333 uyarınca dosyaya yatırılan ve sarf edilmeyen gider avansının karar kesinleştiğinde ve talep halinde yatıran davacı taraflar iadesine,

Dair, taraf vekillerinin yüzüne karşı mahkememize yazılı / sözlü başvuru ile zabıt katibince tutanağa geçirilmek suretiyle kararın tebliğ tarihinden itibaren 2 haftalık yasal süre içerisinde İstanbul BAM’a gönderilmek üzere istinaf yasa yolu açık olmak üzere yapılan tahkikat sonucunda karar verildi. Karar usulen açıklandı, okundu.
Katip
¸e-imzalıdır

Hakim
¸e-imzalıdır