Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 6. Asliye Ticaret Mahkemesi 2017/918 E. 2021/897 K. 21.12.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2014/141 Esas
KARAR NO : 2021/899

DAVA : Ticari Şirket (Genel Kurul Kararının İptali İstemli)
DAVA TARİHİ : 09/06/2006
KARAR TARİHİ : 28/12/2021

Mahkememizde görülmekte olan Ticari Şirket (Genel Kurul Kararının İptali İstemli) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ -İSTEM /
Asıl ve birleşen davalarda davacılar vekiller; davalı vekili tarafından faks yoluyla temin edilen ve davacılar vekilleri tarafından imzaların atılı bulunduğu dava dilekçesinde ve özetle; müvekkillerinin davalı şirketin hissedarı olduğunu, 10.03.2006 tarihinde … adresinde olağanüstü genel kurul toplantısı yapıldığını, genel kurul toplantısı için hazırlanan hazirun gerçek hisse durumunu yansıtmadığını, toplantıya ve alınan kararların oylamasına hissedar olmayan kişilerin katıldığını, davalı sirketin kayıtlı sermayesinin 100.000,00.–TL toplam hisse adedinin ise 10.000.000 adet olduğunun görüldüğünü, davalı şirketin hisselerinin nominal değerinin 10.000.TL olduğunu, yapılan genel kurul ve buna bağlı olarak toplantıda alınan kararların usulsüz ve geçersiz olduğunu, oysaki 10.03.2006 tarihli |haziruna göre, toplantıya katılanların temsil ettikleri sermaye miktarının . 172.440,03.-TL toplantıya katılanların sahip oldukları hisse adedinin ise 17.244.003 adet olduğunu, açıkça görüleceği üzere hazirun cetveline göre şirketin kayıtlı sermaye miktarı ve hisse adedi ile toplantıya katılan sermaye ve hisse adedinin birbirini tutmadığını, toplantıya şirketin kayıtlı sermaye ve hisse adedinden fazla «sermaye ile hissedar katılımı olduğunu, toplantıya katılan ve oy kullanan … ve …’ün davalı şirketin hissedarı olmadığını, bu kişilerin sırf oy çokluğu elde edilmesi bakımından … tarafından usulsüz bir hisse devri ile hissedar gibi gösterildiğini, …tarafından olmayan hisselerin devredildiğini, yapılan hisse devirlerinin şirketin pay defterine işlenmediğini, bu nedenle şirkete” karsı hiçbir geçerliliği bulunmadığını, …’ın …ve …’e yaptığı hisse devirlerin kendi içlerinde de hatalı olduğunu, hazirunun kötüniyetli devirlere uydurulmaya çalışılarak telasla hazırladığını, …’ın iki kez gösterilmesinden de anlaşıldığını, … davalı şirketteki hisseleri … temsilen elinde bulundurduğunu, … izinsiz hisse devri yapması emniyeti” suistimal ve “suç olduğunu, yapılan hisse devirlerinin her ne kadar eski tarihli görünse dahi davalı şirketin kayıtlarında yer almadığını, davalı şirketin yönetim kurulu bozuk hazirun yapısı nedeniyle hissedar olmayan kişilerden teşekkül ettiğini, hissedar olmayan bu kişilerin davalı şirketin yönetim kurul üyesi olarak hareket ettiğini, bu nedenlerle müvekkilinin her türlü zarar ve ziyanı nedeniyle tazminat davası ve emniyet isuistimal suretiyle yapılan usulsüz devirlerden dolayı ceza davası açma haklarından mahfuziyeti kaydı ile öncelikle davanın açıldığının TTK.nun 381/1 maddesi gereğince masrafların davalı şirket tarafından karsılanmak kaydı ile üçüncü kişilere ilan yoluyla duyurulduğunu, … tarafından … ve …’e … tarafından …’ya yapılan hisse devirlerinin geçersiz olduğunun tespiti ile 10.03.2006 tarhli hissedar olmayan kişilerin katılımı ile yapılan olağanüstü genel kurulun bu toplantıda alınan kararlar ile birlikte arzedilen sebeplerden ötürü iptaline, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA /
Asıl ve birleşen davalarda davalı vekili tarafında verilen 27.09.2006 havale tarihli cevap dilekçesinde ve özetle; davaya konu müvekkilinin şirket genel kurulunu davacılar yanında yeralan denetçi tarafından düzenlendiğini, davacı yanın iddia ettiği gibi şirket sermayesinden fazla hisse temsil edilmediğini, 07.04.2004 tarihli genel kurulun yapıldığı hazirun cetvelinin ihtilafsız olduğunu, davacı yanın gerçek dısı hisse devri yapıldığına ilişkin iddialarının mesnetsiz olduğunu, iyiniyetli olmadığını, …’ın 03.08.2005 tarihi itibariyle sahibi olduğu hisse miktarının 26.000.000 adet olmadığını, toplantıyı organize eden şirket eski denetçisi tarafından düzenlenen hazirun cetvelinde …’ın hissesinin fazla gösterildiğini, davacı yanın toplantının ertelenmesi için büyük çaba harcadığını, bir. kısım davacılarm müvekkili şirket kayıtlarında hissedar olarak görünmediğini, şirket yönetim kurulunun bu devirlerden bilgisi bulunmadığını, yapılan hisse devirlerinin pay defterine işlenmemesinin şirkete karsı ileri sürülemeyecek olduğu iddiası bir an için kabul edilse dahi davacı yanın da şirket pay defterine işlenmeyen hisselerinin şirkete karşı ileri sürülemeyeceğini, müvekkili sirketin tamamının şirket hissedarlarından oluşan üç kişilik yönetim kurulu tarafından temsil ve ilzam edildiğini, her türlü maddi ve manevi tazminat davası haklarının mahfuz kalmak kaydıyla yasa ve usule aykırı mesnetsiz davanın reddine, yargılama giderleri ile avukatlık ücretinin karsı tarafa yükletilmesine karar verilmesini savunmuştur.
KANITLAR VE GEREKÇE /
Asıl ve birleşen dava, davalı sirketin 10.03.2006 tarihli olağanüstü genel kurulunun ve bu toplantıda alınan kararların iptali ile dava dısı kişiler tarafından yapılan hisse devirlerinin geçersiz olduğunun tespiti istemine ilişkindir.
Mahkememizin 01/11/2011 tarihli 2006/360 esas 2011/391 karar sayılı kararı kararı ile; davacılar …, …, … yönünden davanın 12.02.2009 tarihinden itibaren takipsiz bırakıldığı anlaşıldığından HMK’nın 150. maddesi gereğince açılmamış sayılmasına, davacı …A.Ş. yönünden davanın 9.7.2009 tarihinden itibaren takipsiz bırakıldığı anlaşıldığından HMK’nun 150. maddesi gereğince açılmamış sayılmasına, davacı … yönünden davanın 12.02.2009, 09.07.2009 ve 01.07.2010 tarihinde 3 kez takipsiz bırakıldığı anlaşıldığından HMK’nın 150. maddesi gereğince açılmamış sayılmasına, davacı müflis … A.Ş. yönünden dosyanın tefrikine karar verilmiştir.
Mahkememiz kararı davacı … ve … A.Ş. vekili tarafından temyiz etmiştir.
Yargıtay 11.Hukuk Dairesinin 02/05/2013 tarihli 2012/8938 esas 2013/8844 karar sayılı ilamıyla mahkememiz kararı ” 1-Dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına ve 09.07.2009 tarihli mazeret dilekçesinin sadece davacı … için verilmiş bulunmasına göre, davacı … A.Ş. vekilinin temyiz itirazlarının reddine karar vermek gerekmiştir.
2- Mahkemece, davacı … yönünden davanın 12.02.2009, 09.07.2009 ve 01.07.2010 tarihlerinde 3 kez takipsiz bırakıldığı anlaşıldığından HMK’nın 150. maddesi gereğince açılmamış sayılmasına karar verilmiş ise de; Av. … , davacı … ve … A.Ş. yönünden davanın başından itibaren dosyaya vekaletname ibraz etmiştir. Av…. ’in ibraz ettiği … 1. Noterliği’nin … tarih ve … sayılı vekaletnamesi ile davacı …’ın vekilliğini davanın başından beri üstlendiği anlaşılmaktadır. 12.02.2009 tarihli celseye de anılan davacılar vekili olarak katıldığı halde tutanağa sadece davacı …A.Ş. vekili olarak yazıldığı dosya kapsamından anlaşılmaktadır. Bu itibarla davacı … yönünden davanın 3 defa takipsiz bırakıldığından bahisle açılmamış sayılmasına karar verilmesi doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir. ” gerekçeleri davacı … hakkında kurulan hüküm yönünden bozulmuştur. Davacı …şirketin temyiz istemi reddedilmiş, temyiz talebinin reddine yönelik karar düzeltme başvurusu da Yargıtay 11 Hukuk Dairesi’nin 2013/18680 esas, 2014/2453 Karar sayılı ve 13/02/2014 tarihli ilamı ile reddedilmiştir.
Mahkememizce 10/02/2015 tarihli celsede Yargıtay bozma ilamına uyularak yargılamaya devam olunmuştur.
Mahkememizin 01/11/2011 tarihli 2006/360 esas 20211/391 karar sayılı kararı kararı ile hakkında tefrik kararı verilen davacı … Şirketi yönünden dava 2011/572 esasını almış ve bu esas üzerinden yargılama devam olunmuş ise de; mahkememizin 2006/360 esas, 2011/391 karar sayılı kararının davacı … yönünden bozulması üzerine, tefrik edilen davanın asıl dava ile birleştirilmesine karar verilmiştir.
Asıl ve birleşen davalarda taraflar arasında uyuşmazlık konusu olan hususlar; asıl ve birleşen davalı sirketin 10/03/2006 tarihli olağanüstü genel kurulunun ve bu toplantıda alınan kararların iptali koşullarının oluşup oluşmadığına ilişkindir.
Taraflarca gösterilen deliller toplanmış, davalı şirketin sicil kaydı, genel kurul toplantı tutanağı, hazirun cetveli, hisse devir sözleşmeleri, davalı şirket pay defteri, … 9 Ağır Ceza Mahkemesi’nin … esas, …karar sayılı karar örneği, … 7 Asliye Ticaret Mahkemesi’nin …esas, … karar sayılı dosyası ve kesinleşme şerhli karar örneği dosya arasına alınmıştır.
Mahkememizce dosya üzerinde bilirkişi incelemesi yaptırılarak rapor alınmış; … tarafından tanzim edilen 25/10/2007 tarihli bilirkişi raporunda özetle; … tarafından …’e yapılan hisse4 devrinin şeklen geçerli gözüktüğü, söz konusu ismin pay defterinde bulunmamasına rağmen hisse devrine ilişkin sözleşme ile hissedarlık sıfatını ispatlamış olması karşısında devrin şirkete karşı da ileri sürülebileceği, …, … ve …’e yapılan hisse devirlerine ilişkin sözleşmelerde bulunan miktara ilişkin hataların bu sözleşmenin akıbetinin ne şekilde etkileyeceğinin bu uyuşmazlık kapsamında tartışma konusu yapılamayacağı, bu iki sözleşmenin akıbetine bağlı olarak olağanüstü genel kurula ait hazirun cetvelinin değerlendirilmesi, sözleşmelerin geçersiz addedilmesi durumunda hazirun cetvelindeki kayıtlara göre toplantıya katılma hakkı bulunmayan kişilerin oylamaya katılmış olması dolayısıyla, bu durum sonuca etkili olomuşsa alınan genel kurul kararlarının iptal edilebileceği, …’ın şirkete ait hisselerini … yöneticisi olmak sıfatıyla grubu temsilen elinde bulundurduğu ve şirketi haberdar etmeksizin ve şirkette izin almaksızın devredemeyeceğine ilişkin iddianın da bu uyuşmazlık kapsamında tartışma konusu yapılmayacağı sonuç ve kanaati bildirilmiştir.
Mahkememizce bekletici mesele yapılan … 7 Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … esas, …karar sayılı dava dosyası ve kararı kapsamından; davacı …A.Ş. tarafından davalılar …, …, …, … ve … aleyhine, dava konusu olan … Tic.A.Ş’deki davalılara ait payların davacıya ait olduğunun tespiti ve davalı paylarının iptali istemine ile dava açıldığı, davanın reddine ilişkin kararın Yargıtay 11 Hukuk Dairesi’nin 2018/119 Esas, 2019/3176 Karar sayılı, 24/04/2019 tarihli ilamı ile onandığı, karar düzeltme talebinin yine aynı Dairenin 2019/3637 Esas,2121/2334 karar sayılı, 11/03/2021 tarihli ilamı ile reddedildiği, kararın 11/03/2021 tarihinde kesinleştiği tespit edilmiştir.
… 7 Asliye Ticaret Mahkemesi kararının kesinleşmesi üzerine dava dışı …, …, …, … ve …’nın davalı şirkette pay sahibi oldukları ve hisse devirlerinin geçerli olduğu hususu kesin delil ile ispat olunmuştur.
Davalı şirketin sicil kayıtları incelenmiş, şirketin beheri 10.000,00-TL nominal değerde 10.000.000 adet hisse ile ve 100.000.000.000,00-TL sermaye ile kurulduğu, TL’den altı sıfırın atılması sonrasında sermaye değerinin 100.000,00-YTL, beher hisse değerinin ise 0,01-YTL olduğu tespit edilmiştir.
Hisse devirlerinin gerçekleşmesinden önce davalı şirket ortaklarından …’ın 7.270.000 adet(72.700.000.000,00-eski TL değerinde), … Şirketi’nin 2.499.997 adet(24.499.997.000,00-eski TL değerinde), … Şirketi’nin 75.000 adet(750.000.000,00-eski TL değerinde), …’ın 150.000 adet(1.500.000.000,00-eski TL değerinde), …’in 5.000 adet (50.000.000,00-eski TL değerinde) ve …’ın 3 adet(30.000,00-eski TL değerinde) paya sahip oldukları tespit edilmiştir.
…’ın 06/04/2005 tarihli hisse devri ile …’e beher hissesi 10.000,00-TL kıymetindeki 5.392.000 adet nama yazılı hissesini devrettiği; 03/08/2005 tarihli hisse devri ile …’e beher hissesi 1.000,00-TL kıymetindeki 26.000.000 adet nama yazılı hissesini devrettiği; 03/08/2005 tarihli hisse devri ile …’e beher hissesi 1.000,00-TL kıymetindeki 26.000 adet nama yazılı hissesini devrettiği; …’ın bila tarihli hisse devri ile beheri 10.000,00-TL kıymetindeki 3 adet nama yazılı hissesini …’ya devrettiği tespit edilmiştir. Yine dosya içerisinde hisse devir sözleşmesi bulunmamakla birlikte sicil kayıtlarından davacı …’ın 150.000 adet hissesinden 2.500 adet nama yazılı hissesini …’ya, 2.500 adet nama yazılı hissesini …’e devrettiği anlaşılmıştır.
Yukarıda belirtilen hisse devirlerinde beher hisse değerlerinde ve devredilen pay adetlerinde aşağıda açıklandığı şekilde maddi hatalar bulunduğu tespit edilmiştir:
İlk hisse devri olan; …’ın 06/04/2005 tarihli hisse devri ile …’e beher hissesi 10.000,00-TL kıymetindeki 5.392.000 adet nama yazılı hissesini devrettiği, bu devirde gerek beher hisse değeri gerekse hisse adedi açısından sorun bulunmadığı anlaşılmıştır.
İkinci hisse devri olan; …’ın 03/08/2005 tarihli hisse devri ile …’e beher hissesi 1.000,00-TL kıymetindeki 26.000.000 adet nama yazılı hissesini devrettiğinin yazılı olduğu anlaşılmıştır. Ancak şirket pay defteri incelendiğinde …’in pay adedinin 26.000 olarak pay defterine kaydedildiği görülmüştür. Yine beher hisse değeri 10.000,00-TL olmasına rağmen 1.000,00-TL yazılı olduğu anlaşılmıştır. Şirketin toplam hisse adedi 10.000.000’dur. Bu nedenle şirketin toplam hisse adedinden fazla hissenin devri mümkün değildir. Nitekim devir öncesinde 7.270.000 adet hissesi bulunan, bunun 5.392.000 adedini daha önce …’e devreden …’in geriye 1.878.000 adet payı kalmıştır. Pay defterine Kutay adına 26.000 adet pay kaydedildiğine göre; aslında Adalet Kutay’a beheri 10.000,00-TL değerinde 26.000 adet nama yazılı payını devretmiştir.
Üçüncü hisse devri olan; …’ın 03/08/2005 tarihli hisse devri ile …’e beher hissesi 1.000,00-TL kıymetindeki 26.000 adet nama yazılı hissesini devrettiğinin yazılı olduğu anlaşılmıştır. Ancak beher hisse değeri 10.000,00-TL olmasına rağmen 1.000,00-TL yazılı olduğu anlaşılmıştır. Devir öncesinde 7.270.000 adet hissesi bulunan, bunun 5.392.000 adedini daha önce …’e devreden, 26.000 adedini ise …’e devreden …’in geriye 1.852.000 adet payı kalmıştır. Beher hisse değerinin yanlış yazıldığı tespit olunan bu hisse devrinde aslında …’e beheri 10.000,00-TL değerinde 26.000 adet nama yazılı payını devretmiştir. Pay defterine de bu şekilde kayıt yapılmıştır. Bu devir ile birlikte …’in 1.826.000 adet payı kalmıştır.
Dördüncü hisse devri olan …’ın bila tarihli hisse devri ile beheri 10.000,00-TL kıymetindeki 3 adet nama yazılı hissesini …’ya devrettiği, bu devirde gerek beher hisse değeri gerekse hisse adedi açısından hata bulunmadığı anlaşılmıştır. Pay defterine de bu şekilde kayıt yapılmıştır.
Uyuşmazlığın konusunu oluşturan 10/03/2006 tarihli olağanüstü genel kurul toplantı tutanağı incelendiğinde; hazirun cetvelinde de pay oranlarının hatalı yazılmış olduğu, toplantıya katılmayanlarla birlikte toplam pay adedinin 12.547.000 olarak göründüğü, oysa şirketin toplam hisse adedinin 10.000.000 olduğu tespit edilmiştir.
Toplantı tarihi itibariyle; hisse devirlerinde maddi hatalara ilişkin yukarıda yapılan tespitler dahilinde toplantıya katılan ve katılmayan tüm ortakların pay adetleri şu şekildedir: …’ün 5.392.000 adet, … Şirketi’nin 2.499.997 adet, …’ın 1.826.000 adet, …’ın 145.000 adet, …Şirketi’nin 75.000 adet, …’in 26.000 adet, …’ün 26.000 adet, …’in 5.000 adet ve …’nın 2.500 adet payı, …’ün 2.500 adet payı bulunmaktadır. Toplam pay adedi bu şekilde 10.000.000 adede ulaşmaktadır.
Dava konusu olağanüstü genel kurul toplantısına … ve …Yapım şirketleri asaleten veya vekaleten katılmamışlardır. …’ın hazirun cetvelinde ismi bulunmakla ve toplantıya katılmamış görünmekle birlikte, 3 adet payını …’ya devretmiş olduğundan ve …’da toplantıya asaleten katılmış olduğundan, toplantıda yalnızca … ve … şirketlerinin temsil edilmedikleri, bu iki şirketin toplam pay adedinin 2.574.997 adet olduğu, toplantıda hazır bulunan ortakların pay adetlerinin toplamının 7.425.997 adet olduğu, 6762 Sayılı TTK’nun 372/1 fıkrası uyarınca toplantı nisabının sağlanmış olduğu tespit olunmuştur.
Genel kurulda pay sahibi olmayan kimsenin oy kullanmadığı da böylece tespit edilmiştir.
Dava konusu genel kurulda alınan bir nolu kararın divan heyetinin seçimine ilişkin olduğu ve oybirliğiyle alındığı , yine dört nolu kararın yönetim kurulu üyelerine ve denetçiye ücret ödenmemesine yönelik olduğu ve oybirliği ile alındığı, bu kararların iptali koşullarının oluşmadığı tespit edilmiştir.
Genel kurulda alınan 2 nolu karar yönetim kurulu üyelerinin seçimi ve görev sürelerine, üç nolu karar denetçi seçimi ve görev süresine, dört nolu karar ise yönetim kurulu başkan ve üyelerine 6762 Sayılı Kanunun 334 ve 335 maddelerine göre, şirketle işlem apma, şirkete borçlanma ve şirketin işletme konusuna giren ticari iş türünden bir işlemi kendileri adına veya başkası hesabına yapma konusunda yetki verilmesine ilişkindir. Alınan bu kararların tamamına …, …, …, … ve … olumsuz, …, …, … ve … olumlu oy kullanmışlardır. Olumlu oy kullanan ortakların pay adedi toplamı 7.244.003 adet, olumsuz oy kullananların pay adedi toplamı 181.000 adettir. Şu halde bu kararların da 6762 Sayılı TTK’nun 378 maddesi uyarınca karar nisabına uygun olarak alındıkları ve iptalleri koşullarının oluşmadığı sabittir.
Toplantıda alınan dört nolu ara karar ile yönetim kuruluna şirket konusuna giren işleri bizzat veya başkaları adına yapmaları ve bu nevi işleri yapan şirketlerde ortak olabilmeleri hususunda 6762 Sayılı TTK’nun 334, 335 maddeleri uyarınca yetki verilmesine ilişkindir ve karar nisabına uygun olarak alınmıştır. 6762 Sayılı TTK’nın ‘Mahrumiye” başlıklı 374 maddesinde ”Pay sahiplerinden hiçbiri kendisi, veya karı ve kocası yahut usul ve furuu ile şirket arasındaki şahsi bir işe veya davaya dair olan müzakerelerde rey hakkını kullanamaz. ” hükmü yer almaktadır. Bir an için anılan kararda yönetim kurulu üyesi olan ve toplantıya katılan pay sahiplerinin oydan yoksun olduğu akla gelebilir ise de; Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin benzer uyuşmazlığa ilişkin 2018/1327 esas, 2019/8307 karar sayılı ve 19/12/2019 tarihli ilamında da değinildiği üzere; anılan karar ile, pay sahiplerinin ne kendileri veya karı ve alt ve üst soyları ile davalı şirket arasında kişisel nitelikte bir iş görüşülüp karara bağlanmış değildir. 6762Sayılı TTK’da oydan mahrumiyet haline ilişkin mevcut düzenleme, anonim şirketin pay sahiplerinin oy hakkına ve bunun doğumuna ilişkin 373’üncü maddeleri gözetildiğinde istisnai nitelikte olup istisna hükümlerinin yorum yoluyla kapsamının genişletilmesi mümkün değildir. Buna göre anılan karar 6762 Sayılı TTK’nun 374 maddesi kapsamında değerlendirilemeyeceğinden, karar, toplantı ve karar nisabına uygun olduğundan, kararın iptali koşullarının oluşmadığı tespit edilmiştir.
Yukarıda yapılan tüm saptamalar karşısında; asıl ve birleşen dava konusu 10/03/2006 tarihli olağanüstü genel kurul toplantısında alınana kararların iptali koşullarının oluşmadığı tespit edilmiş, asıl davada davacı …’ın, birleşen davada Müflis … A.Ş.’nin açtığı davaların reddine karar vermek gerekmiştir.
Asıl davada, mahkememizin 2006/360 esas, 2011/319 Karar sayılı ve 01/11/2011 tarihli ilamı ile “Davacılar …, …, … yönünden davanın 12.02.2009 tarihinden itibaren takipsiz bırakıldığı anlaşıldığından HMK.nun 150. maddesi gereğince AÇILMAMIŞ SAYILMASINA” dair hüküm temyiz edilmeyerek kesinleştiğinden; mahkememizin 2006/360 esas, 2011/319 Karar sayılı ve 01/11/2011 tarihli ilamı ile “Davacı …A.Ş. yönünden davanın 9.7.2009 tarihinden itibaren takipsiz bırakıldığı anlaşıldığından HMK.nun 150. maddesi gereğince AÇILMAMIŞ SAYILMASINA” dair hükme karşı davacı tarafından yapılan temyiz başvurusunun Yargıtay 11 Hukuk Dairesi’nin 2012/8938 esas, 2013/8844 Karar sayılı ve 02/05/2013 tarihli ilamı ile reddedilmiş olup, davacı tarafından yapılan karar düzeltme başvurusunun da Yargıtay 11 Hukuk Dairesi’nin 2013/18680 esas, 2014/2453 Karar sayılı ve 13/02/2014 tarihli ilamı ile reddedildiği ve kararın kesinleştiği anlaşıldığından; bu davacılar yönünden yeniden hüküm kurulmasına yer olmadığına karar verilmiştir.
H Ü K Ü M /Yukarıda açıklanan nedenlerle;
I)Asıl davada;
1-Davacı … tarafından açılan DAVANIN REDDİNE,
2- Mahkememizin 2006/360 esas, 2011/319 Karar sayılı ve 01/11/2011 tarihli ilamı ile “Davacılar …, …, … yönünden davanın 12.02.2009 tarihinden itibaren takipsiz bırakıldığı anlaşıldığından HMK.nun 150. maddesi gereğince AÇILMAMIŞ SAYILMASINA” dair hüküm temyiz edilmeyerek kesinleştiğinden; bu davacılar yönünden yeniden hüküm kurulmasına yer olmadığına,
3- Mahkememizin 2006/360 esas, 2011/319 Karar sayılı ve 01/11/2011 tarihli ilamı ile “Davacı …A.Ş. yönünden davanın 9.7.2009 tarihinden itibaren takipsiz bırakıldığı anlaşıldığından HMK.nun 150. maddesi gereğince AÇILMAMIŞ SAYILMASINA” dair hükme karşı davacı tarafından yapılan temyiz başvurusunun Yargıtay 11 Hukuk Dairesi’nin 2012/8938 esas, 2013/8844 Karar sayılı ve 02/05/2013 tarihli ilamı ile reddedilmiş olup, davacı tarafından yapılan karar düzeltme başvurusunun da Yargıtay 11 Hukuk Dairesi’nin 2013/18680 esas, 2014/2453 Karar sayılı ve 13/02/2014 tarihli ilamı ile reddedildiği ve kararın kesinleştiği anlaşılmakla, bu davacı yönünden yeniden hüküm kurulmasına yer olmadığına,
4-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Harçlar Tarifesi gereğince hesap olunan 59,30-TL nispi karar ve ilam harcından 18,40 peşin alınan harcın mahsubuna, bakiye 40,90-TL nispi karar ve ilam harcının davacı …’dan tahsili ile hazineye irat kaydına,
5-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince hesap olunan 5.100,00 TL maktu vekalet ücretinin davacı …’dan alınarak davalıya verilmesine,
6-HMK 333.maddesi gereğince davacı tarafından yatırılan gider avansından bakiye avansın hüküm kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
7-Davacı tarafça yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
8-Davalı tarafça yapılan yargılama gideri bulunmadığından ve yatırılan gider avansı bulunmadığından bu konuda hüküm kurulmasına yer olmadığına,
II)Birleşen davada;
1-DAVANIN REDDİNE,
2-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Harçlar Tarifesi gereğince hesap olunan 59,30-TLmaktu karar ve ilam harcının davacıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
3-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince hesap olunan 5.100,00 TL maktu vekalet ücretinin alınarak davalıya verilmesine,
4-HMK 333.maddesi gereğince davacı tarafından yatırılan gider avansından bakiye avansın hüküm kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
5-Davacı tarafça yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
6-Davalı tarafça yapılan yargılama gideri bulunmadığından ve yatırılan gider avansı bulunmadığından bu konuda hüküm kurulmasına yer olmadığına,
Dair asıl davacı vekili ile birleşen davacı müflis şirket iflas idaresi memurunun yüzüne karşı asıl ve birleşen davalının yokluğunda kararın tebliğinden itibaren 15 gün içerisinde Yargıtay’da temyiz yolu açık olmak üzere verilen karar okundu.Açıklandı.28/12/2021

Başkan …
¸e-imzalıdır
Üye …
¸e-imzalıdır
Üye …
¸e-imzalıdır
Katip …
¸e-imzalıdır

ASIL DAVADA HARÇ BEYANI /
59,30-TL. KARAR HARCI
18,40-TL. PEŞİN HARÇ
40,90-TL. KALAN HARÇ

BİRLEŞEN DAVADA HARÇ BEYANI /
59,30-TL. KARAR HARCI