Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 6. Asliye Ticaret Mahkemesi 2017/887 E. 2022/975 K. 22.12.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2017/887 Esas
KARAR NO : 2022/975

DAVA : Tazminat (Haksız Fiilden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 22/11/2018
KARAR TARİHİ : 22/12/2022

Mahkememizin 12/10/2017 tarih, 2016/966 Esas ve 2017/676 Karar sayılı ilamı ile; ”1-Davalı … Sigorta Şirketine 2918 sayılı yasanın 97 mad gereğince dava şartı itirazının HMK 114 /2 ve 115 maddesi gereğince kabulüne dava şartı yokluğundan bu davalı yönünden davanının usulen reddine, 2-Davalılar … ve …yönünden dava dosyasının tefrikine ayrı bir esasa kayıt edilerek tahkikat duruşması ile yargılamaya devamına, tahkikat duruşma günün tefrik eidlecek dosyada taraflara tebliğine, duruşma günü beklenmeksizin dava dosyasının İst ATK ihtisas dairesine gönderilerek davacının sürekli ve geçici maluliyet oranının tespiti konusunda rapor alınmasına…” karar verilerek davalılar … ve … yönünden tefrik edilen dosyanın Mahkememizin 2017/887 Esas sayılı sırasına kaydedilerek yapılan yargılaması sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ -İSTEM /
Asıl davada;
Davacı vekili dava dilekçesinde ve özetle; Davalılardan …’un, diğer davalı …’a ait …plaka sayılı araç ile 18.08.2016 tarihinde aşırı sürat ile seyir halinde iken müvekkiline çarptığını, bu çarpma neticesinde müvekkilinin ağır bir biçimde yaralandığını ve birçok tıbbi operasyon geçirmek zorunda kaldığını, bahse konu olay nedeniyle … Cumhuriyet Başsavcılığı’nın … soruşturma numaralı dosyası ile ceza soruşturması yürütüldüğünü, davalı …’un dava konusu olayda tam kusurlu olduğunun, olay yeri inceleme tutanağından, davalı beyanından ve olayda zarar gören diğer kişlerin anlatımlarından da açıkça anlaşılacağını, müvekkilinin işbu kaza nedeniyle çalışma gücünde kalıcı olarak işgücü kaybı yani kalıcı maluliyetin meydana geldiğini, öte yandan müvekkilinin kaza tarihinden bu yana çalışamadığını, müvekkilinin çalışabilecek bir duruma gelebilmesi için daha epey bir zaman geçmesi ve daha bir dizi tedavi süreci gerektiğini, kısacası müvekkilinin işbu kaza nedeniyle geçici olarak da işgücü kaybına maruz kaldığını, bu nedenle de zarara uğradığını, müvekkilinin ilerleyen süreçte yapılacak tedavi giderlerinin bir kısmının karşılanmayacağının öngörüldüğünü, müvekkilinin, kaza neticesinde uğradığı ağır cismani hasar nedeniyle hastaneye gidip gelirken toplu ulaşım araçlarını kullanamadığını, sigorta tarafından karşılanmayan taksi giderleri gibi sair masrafları da yapmak zorunda kaldığını, müvekkilinin, dava konusu olay nedeniyle büyük bir manevi acı duyduğu ve manevi olarak da zarara uğradığı hususunun her türlü izahtan vareste olduğunu, davalılardan …’un hem Karayolları Trafik Kanunu, hem de haksız fiil nedeniyle zarardan sorumluluğunun mevcut olduğunu, davalı …’un da araç sahibi sıfatıyla Karayolları Trafik Kanunu’na göre zarardan sorumluluğu olduğunu, diğer davalı ….’nin ise, TTK ve araç sahibi ile akdetmiş olduğu 30/03/16-17 tarih ve … nolu ZMMS Poliçesi hükümlerine göre zararlardan sorumluluğunun bulunduğunu, zaman zaman inşaat kalfası olan babasının götürü usül aldığı işlerde yevmiye usulü boyacı, sıvacı olarak da çalışan müvekkilinin en son kaza öncesi bir otoparkta yevmiye usulü işçi/vale olarak çalıştığını, günde 100-150 TL arası net bir gelir temin ettiğini, müvekkilinin uğradığı cismani zarar karşısında ya böyle bir işi yapabilme imkanı kalmamış bulunmakta ya da böyle bir işi yapabilmesi için eskisine göre çok daha fazla bir efor sarfetmesi gerektiğini, her durumda da müvekkilinin işbu kaza nedeniyle çalışma gücünde meydana gelen kalıcı iş gücü kaybının saptanarak PMF tablosuna göre bakiye ömrü, net geliri, kusur durumuna göre kalıcı işgücü nedeniyle uğradığı zararın tespiti ve zararın davalılar tarafından tazmini gerektiğini beyanla Manevi tazminat olarak, 50.000,00-TL manevi tazminatın olay tarihi olan 18.08.2016 tarihinden itibaren işleyecek faizleri ile birlikte davalılardan …, … ve sigorta poliçesinde teminat alınmış olması halinde, davalı …. yönünden reeskont avans faizi olmak üzere faizleri ile birlikte müştereken ve müteselsilen tahsili ile birlikte müvekkiline verilmesine, Maddi tazminat olarak, fazlaya ilişkin hakları saklı kalması kaydıyla, dava konusu kaza nedeniyle, müvekkilinin çalışma gücünde meydana gelen sürekli/kalıcı işgücü azalmasından doğan zararların tazmini için şimdilik 1.000,00-TL maddi tazminat, müvekkilinin çalışamadığı günler için yoksun kaldığı gelir kaybından doğan zararların tazmini için şimdilik 1.000,00-TL maddi tazminat, sigorta harici kalan ve sigortaca karşılanmayan paramedikal tedavi giderlerinden doğan zararların tazmini için şimdilik 1.000,00-TL maddi tazminatın, davalı … şirketi yönünden reeskont avans faizi olmak üzere, olay tarihi olan 18.08.2016 tarihinden itibaren işleyecek faizleri ile birlikte tüm davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile birlikte müvekkiline verilmesine, yargılama giderleri ile ücreti vekaletin davalılara müştereken ve müteselsilen yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Birleşen davada;
Davacı vekili dava dilekçesinde ve özetle; işbu davanın birleştirilmesini talep ettikleri … 6.Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … E. Sayılı dosyasındaki davalılardan …’un, diğer davalı …’a ait … plakalı araç ile 18/08/2016 tarihinde aşırı sürat ile seyir halinde iken müvekkiline çarptığını, bu çarpma neticesinde müvekkilinin ağır bir biçimde yaralandığını ve bir çok tıbbi operasyon geçirmek zorunda kaldığını, bahse konu olay nedeniyle … 26.Asliye Ceza Mahkemesi’nin … E. No’lu dosyası ile(Eski dosya numarası; … 65.Asliye Ceza Mahkemesi’nin … E.) kamu davasının da açıldığını, davalı …’un dava konusu olayda tam kusurlu olduğunun, olay yeri inceleme tutanağından, davalı beyanından ve olayda zarar gören diğer kişlerin anlatımlarından da açıkça anlaşılacağını, ayrıca kaza sonrasında düzenlenen 18.08.2016 tarihli alkol tespit tutanağından da anlaşılacağı üzere, davalı sigortalının işleteni bulunduğu aracın sürücüsü davalı …’un 0,85 Promil alkollü olduğunu ve olay tarihi itibariyle geçerli bir sürücü belgesinin bulunmadığının da tespit edildiğini, zaten sürücü …’un kazadan tam kusurlu olduğunun, müvekkili dahil kazaya karışan diğerlerinin ise kusursuz olduklarının … 65.Asliye Ceza Mahkemesi’nin … E. (yeni dosya numarası; … 26.Asliye Ceza Mahkemesi’nin …E. Sayılı dosyası) No’lu dosyasına sunulan bilirkişi raporu ile de sabit olduğunu, müvekkilinin işbu kaza nedeniyle çalışma gücünde kalıcı olarak işgücü kaybı yani kalıcı maluliyetin meydana geldiğini, zira bu durumun birleştirme talebinde bulundukları dosyaya sunulu 02.10.2018 tarih ve … sayılı Adli Tıp Kurumu 3.İhtisas Kurulu’nun raporunda da “müvekkilinin, kaza sonucunda %9 oranında meslekte kazanma gücünü kaybettiği”nin mütalaa olunduğunu, öte yandan, öte yandan müvekkilinin kaza tarihinden bu yana çalışamadığını, müvekkilinin çalışabilecek bir duruma gelebilmesi için daha epey bir zaman geçmesi ve daha bir dizi tedavi süreci gerektiğini, kısacası müvekkilinin işbu kaza nedeniyle geçici olarak da işgücü kaybına maruz kaldığını, işbu durumun da birleştirme talep ettikleri dosyaya sunulu yukarıda belirtilen ATK 3.İhtisas Kurulu’nun raporunda -9 ay olarak- belirtildiği, bu nedenle de zarara uğradığını, müvekkilinin ilerleyen süreçte yapılacak tedavi giderlerinin bir kısmının karşılanmayacağının öngörüldüğünü, müvekkilinin, kaza neticesinde uğradığı ağır cismani hasar nedeniyle hastaneye gidip gelirken toplu ulaşım araçlarını kullanamadığını, sigorta tarafından karşılanmayan taksi giderleri gibi sair masrafları da yapmak zorunda kaldığını, birleştirme talep edilen davada, davalılardan …’un hem Karayolları Trafik Kanunu, hem de haksız fiil nedeniyle zarardan sorumluluğunun mevcut olduğunu, davalı …’un da araç sahibi sıfatıyla Karayolları Trafik Kanunu’na göre zarardan sorumluluğu olduğunu, diğer davalı ….’nin ise, TTK ve araç sahibi ile akdetmiş olduğu … tarih ve …nolu ZMMS Poliçesi hükümlerine göre zararlardan sorumluluğunun bulunduğunu, zaman zaman inşaat kalfası olan babasının götürü usül aldığı işlerde yevmiye usulü boyacı, sıvacı olarak da çalışan müvekkilinin en son kaza öncesi bir otoparkta yevmiye usulü işçi/vale olarak çalıştığını, günde 100-150 TL arası net bir gelir temin ettiğini, bununla beraber müvekkilinin kayıt dışı olarak çalıştığından ellerinde en son gelirini tevsik eden herhangi bir bordronun bulunmadığını, ancak kayıt dışı da olsa, hatta en son herhangi bir işte çalışmıyor olsaydı bile davacının, bakiye aktif çalışma süresi içinde geçimini temin etmek için en azından asgari ücretli olarak bir işte çalışmak zorunda kalacağı varsayımından hareketle, davaya konu olay nedeniyle müvekkili lehine, kusur durumu ve maluliyet durumu gözetilerek bir tazminata hükmedilmesi gerektiği hususunun Yargıtay’ın yerleşik içtihatları ile sabit olduğunu, araç sahibi, sürücü ve davalı … şirketi aleyhine … 6.Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … Esas sayılı dosyası ile yukarıda izah olunan zararların tazmini için dava açmışlarsa da, Mahkemenin ”Karayolları Trafik Kanunu’nun 97.maddesi uyarınca, zararın karşılanması için öncelikle sigorta şirketine başvurulması gerektiği ve bunun dava şartı olduğu” gerekçesiyle davalı … Şirketi yönünden davayı usulden reddettiğini, diğer davalılar yönünden ise dosyayı tefrik ettiğini, tefrik edilen davanın Mahkemenin 2017/887 Esas sayılı sırasına kaydedildiğini, Mahkemenin davalı … şirketi yönünden verdiği red kararı üzerine zararlarının karşılanması amacıyla 29/01/2018 tarihinde taraflarınca davalı … şirketine başvuru yapıldığını, sigorta şirketinin yapılan başvuruyu bazı belgelerin noksan olduğu gerekçesiyle geri çevirdiğini, bu kez 18/10/2018 tarihinde başvuru dilekçesine sigorta şirketinin noksan olduğu belgeleri ekleyerek tekrar maddi zararlarının tazmini amacıyla sigorta şirketine başvuru yapıldığını, ne varki sigorta şirketinin bu başvuruyu da 18/10/2018 tarihli dilekçelerinde sunmuş oldukları belgeler de dahil, başkaca sair belgelerin de noksan olduğundan bahisle kabul etmediğini, sigorta şirketinin bu yazısından sonra, son kez 08/11/2018 tarihinde başvuru dilekçesine, sigorta şirketinin noksan olduğunu bildirdiği belgeleri ekleyerek başvuru yaptıklarını, ancak sigorta şirketinin bu başvuruyu da sanki daha önceden istedikleri belgeler kendilerine verilmemiş gibi, önceki cevaplarında zikrettikleri ve kendilerine önceki dilekçeler ekinde sunmuş oldukları belgelerin ikmal edilmesi gerektiği gerekçesiyle 14/11/2018 tarihli cevaplarıyla reddettiğini, davalı şirketin bu yaklaşımının kanaatimizce dürüstlük kuralına aykırı olduğunu, davalı ile yapılacak yazışmalardan bundan böyle hiçbir netice alınamayacağının ortada olduğunu, yukarıda bahsedildiği üzere, davaya konu olay nedeniyle kusur durumu ve müvekkilinin çalışma gücündeki kayıp oranının bilirkişi raporu ve Adli Tıp raporu ile belli olduğunu, müvekkili bordrolu bir işte çalışmıyor ise de netice de geçimini bir yolla çalışarak temin etmekte olduğunu ve davalının en azından asgari ücret üzerinden bir aktüerya hesabı yap(tır)ması gerektiğini ve sair hususların çekişme konusu olsa da en azından bu tutar üzerinden bir ödeme yapması gerektiğini ve en azından bu tutar üzerinden mütemerrid olmaması gerektiğini, hal böyle olunca, aradaki fiili ve hukuki irtibat nedeniyle … 6.Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … E. Sayılı dosyası ile birleştirilmesi talebiyle, 2918 sayılı Yasa’nın 97.maddesi uyarınca iş bu davayı ikame etme zaruretinin hasıl olduğunu beyanla fazlaya ilişkin hakları saklı kalması kaydıyla, dava konusu kaza nedeniyle, müvekkilinin çalışma gücünde meydana gelen sürekli/kalıcı işgücü azalmasından doğan zararların tazmini için şimdilik 79.660,00-TL olduğunu, müvekkilinin çalışamadığı günler için yoksun kaldığı gelir kaybından doğan zararların tazmini için şimdilik 12.329,00-TL olduğunu, sigorta harici kalan ve sigortaca karşılanmayan paramedikal tedavi giderlerinden doğan zararların tazmini için şimdilik 1.000,00-TL olmak üzere toplam 92.989,00-TL maddi tazminatın, olay tarihi olan 18.08.2016 tarihinden itibaren işleyecek reeskont avans faizi ile birlikte davalıdan alınarak müvekkiline verilmesini, iş bu davanın, aradaki fiili ve hukuki irtibat nedeniyle … 6.Asliye Ticaret Mahkemesi’nin …E. Sayılı dosyası ile birleştirilmesini, yargılama giderleri ile ücreti vekaletin davalıya yükletilmesine karar verilmesini dava ve talep etmiştir.
SAVUNMA /
Asıl davada;
Davalı …. vekili cevap dilekçesinde ve özetle; KTK’nın 97.maddesi gereğince sigorta şirketine başvurmadan dava açılamayacağından açılan davanın dava şartı yokluğundan reddine karar verilmesini talep ettiklerini, … plakalı aracın, müvekkili şirket tarafından tanzim edilen 01/04/2016-30/03/2017 vadeli … poliçe no’lu zorunlu mali mesuliyet sigorta poliçesi ile sigortalı olduğunu, sigorta şirketi olan müvekkili açısından temerrüt süresinin delillerin tümünün müvekkili şirkete tebliği tarihinden itibaren 8 iş günü geçmesi ile başlayacağını, zira Yargıtay yerleşik içtihatları ve Trafik Sigortası Genel Şartları B.2 maddesi gereği, zararın sigorta tazminatı kapsamında yer alıp almadığının, kusur durumunun yani ödemeye esas alınabilecek tüm belgelerin toplanmasından önce sigorta şirketinin temerrüdünün gerçekleşmeyeceğini, müvekkili şirketin sorumlu olup olmadığının tespiti hususunda öncelikle, davaya konu kaza sırasında sigortalı aracın işleteninin sigorta ettiren olup olmadığının araştırılması gerektiğini, işletenin sorumluluğunun bulunmaması durumunda işletenin sorumluluğunu teminat altına alan müvekkili şirketin de sorumluluğunun olmayacağını, KTK md.85 gereğince trafik sigortacısı, işletenin zarardan sorumlu tutulabildiği hallerde zararı gidermekle yükümlü olduğundan, somut olayda işletenin sorumluluğunun bulunmaması durumunda, davalı … şirketinin de sorumluluğunun olmayacağını, ayrıca davayı kabul anlamına gelmemekle birlikte, müvekkili şirketin sorumluluğunun trafik poliçesindeki limitler ve sigortalının kusuru ile sınırlı olduğunu, davaya konu kazada kusur durumlarının tespiti için dosyanın Adli Tıp Kurumu’na sevk edilmesini talep ettiklerini, işbu rapor temin edildiğinde de davaya konu kazanın oluşumunda sigortalı araç sürücüsüne atfı kabil kusurunun bulunmadığının anlaşılacağını, huzurdaki davanın bu nedenle de reddine karar verilmesi gerektiğini, sigortalı araca atfedilen kusuru kabul etmemekle beraber, bir an için iddia edildiği üzere sigortalı aracın kusurlu olduğu kabul edilse dahi, davacının iddia olunan zararın meydana gelmesinde ve artmasında müterafik kusurunun dikkate alınmasını, hesaplanacak tazminattan uygun oranda indirim yapılmasını talep ettiklerini, sürücünün tali kusurunun tespiti halinde ise TBK md.52 hükmü gereğince davacı yanın kusuru nazara alınarak tazminatın indirilmesini veya tamamen kaldırılmasını talep ettiklerini, diğer yandan kabul anlamına gelmemekle birlikte sigortalı araç sürücüsünün kusurunun ve zararın da kaza ile illiyetinin tespiti halinde ortaya çıkan zarardan kaynaklanan tazminatın hesaplanması için dosyanın aktüer siciline kayıtlı aktüerya uzmanına gönderilmesini, davaya konu edilen kaza aynı zamanda cezai yargılamaya konu adli bir vak’a olup, kaza sebebiyle açılan ceza soruşturma ve kovuşturma dosyasının celbini, davacı tarafın ceza dosyası konusunda şikayetçi olup olmadığının tespitini talep ettiklerini, zira ceza yargılamasına konu olan bir olayda sanıktan şikayetçi olmayan zarar görenin bu tutumunun yüksek mahkemeler tarafından tazminattan feragat olarak yorumlandığını, davacının sosyal ve ekonomik durumu ile hangi Sosyal Güvenlik Kuruluşuna tabi olduğunun tespit edilmesinin gerektiğini, bilindiği üzere eğer davacı Sosyal Güvenlik Kurumundan ölüm/cenaze masrafı, geçici iş göremezlik ödeneği, tedavi gideri ya da peşin sermaye değeri almış ise, bu sosyal güvenlik kuruluşlarının kendi özel kanunlarına göre müvekkili şirkete rücu imkanının doğduğunu, müvekkili şirketin davacıların dışında, Sosyal Güvenlik Kuruluşlarının da aynı kazadan dolayı aynı rücu talepleriyle karşı karşıya kalmaması için bu konudaki araştırmaların re’sen yapılması gerektiğini, bu çerçevede SGK’dan rücuya tabi bir ödeme alınıp alınmadığının alınmış ise bu tutarın tazminat hesabından mahsup edilmesini beyanla aleyhlerinde açılmış olan haksız ve mesnetsiz davanın, davadan evvel müvekkili şirkete yapılmış başvuru bulunmaması, sigortalı araç sürücüsüne atfı kabil kusur bulunmaması sebepleriyle reddine, Mahkeme aksi kanaatte ise, tazminat tutarının hesaplanmasında, davacı yanın müterafik kusurunun nazara alınmasına, celp edilmesi gereken delillerin toplanmasına, kusur durumu ve zararın tespiti için bilirkişi incelemesi yapılmasını, yargılama masrafları ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalılar … ve … vekili cevap dilekçesinde ve özetle; müvekkillerinden …’un araç sürücüsü olarak, diğer müvekkili …’un ise araç maliki olarak sorumlu tutulduğunu, …’nin ise aracın ZMM sigortasının şirketi olarak sorumlu olduğunu, davacının iddialarının doğru olmayan iddialar olup, taleplerinin ise hukuki dayanaktan yoksun olduğunu, davacı tarafın kazanın oluşumunu ve kusur durumunu yanlış yansıtmak suretiyle mahkemeyi yanıltma amacında olduğunu, davacının işsiz bir kişi olduğunu, çalışmayan bir kişinin iş gücü kaybından veya meslekte kazanma gücü kaybından doğan alacağının söz konusu olmayacağını, müvekkili …’in kaza oluşumunda kusurunun tali oranda olduğunu, trafik kaza tespit tutanağının hatalı olduğunu, tanık beyanları ve keşif sayesinde yeniden kusur tespiti yapılması gerektiğini, davacının otopark hizmeti verdiği halde koyu kıyafet giyip kazanın oluşumunda esaslı kusurlu davranışta bulunduğunu, davacının resmi otopark alanı olmayan bir mahalde haksız kazanç elde etmek adına değnekçilik yaptığı ve araç yolunu otopark haline dönüştürdüğünü, bu tehlikeli alanda yine tehlikeli bir şekilde otosunu araç yoluna park eden kişileri araç yolunu kullanıp karşıya geçmelerini sağlamak adına, araç yoluna çıkıp araçları durdururken kazaya sebebiyet verdiğini, resmi görevlilerin hizmet vereceği yere gayri resmi yollarla para kazanmak adına değnekçilik yaparken hem yayaların hem de araç yolcularının hayatı tehlikeye attığını, davacının tanı ve tedavisinde kusurlu hareket edip tıbbi şifa süresinin uzamasına sebep olduğunu, davacının eskiye dayalı ve doğuştan arıza ve kusurlarının araştırılması gerektiğini, davacının günlük ev hizmetlerini anne ve babası karşılıksız sağlamakta olduğu için sakatlığı oranında tazminata hükmedilmesinin hukuken mümkün olmadığını, davacı tarafın, müvekkili …’i darp ettiğini, müvekkili …’in üniversite öğrencisi olup maddi ve manevi tazminatı karşılayacak bir gelire sahip olmadığını, müvekkili …’un, kazadan araç maliki olarak sorumlu tutulduğu için manevi tazminattan yükümlü tutulmaması gerektiğini beyanla davanın reddine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Birleşen davada;
Davalı …. Vekili 13/03/2019 tarihli ”Davaya süresinde cevaplarımızın bildirilmesi” konulu dilekçesi ile birleşen davaya ilişkin cevap dilekçesini sunduğu, ancak işbu dilekçenin içeriğinin yukarıda özeti yapılan asıl davaya cevap dilekçeleri ile birebir aynı olduğu anlaşıldığından yeniden özeti yapılmayarak işbu husus belirtilerek yukarıda yapılan özeti ile yetinilmiştir.
KANITLAR /
Taraflarca gösterilen deliller toplanmış, tedavi evrakları, hasar dosyası, SGK kayıtları celbedilmiş, davacı ve davalılar … ile … hakkında SED araştırması yapılmış, … plakalı aracın trafik ve malik ile tescil kayıtları celbedilmiş, … 26.Asliye Ceza Mahkemesi’nin … Esas sayılı dosyası UYAP üzerinden dosyamız arasına alınmış, davacı tanıkları dinlenmiş ve dosya üzerinde bilirkişi incelemesi yaptırılarak bilirkişi raporları ile ATK raporları alınmıştır.
… 26.Asliye Ceza Mahkemesinin … Esas sayılı dosyasının UYAP üzerinden dosyamız arasına alındığı ve incelenmesinde; katılanların …, …, …, müştekilerin …, …, mağdurun …, sanığın …, sanığın üzerine atılı suçun ”Trafik Güvenliğini Taksirle Tehlikeye Sokma, Taksirle Birden Fazla Kişinin Yaralanmasına Neden Olma”, suç tarihinin 18/08/2016 olduğu ve Mahkemenin 12/09/2019 tarihli kararı ile ”1-Her ne kadar trafik güvenliğini tehlikeye sokmak suçundan kamu davası açılmış ise de TCK.nun 180/1 maddesine temas ettiği iddia edilen bu suçtan KARAR VERİLMESİNE YER OLMADIĞINA, 2-… sanığın taksirle birden fazla kişinin yaralanmasına neden olmak suçundan …. neticeten 6740 TL ADLİ PARA CEZASİ İLE CEZALANDIRILMASINA,…” karar verildiği, sanık hakkında verilen Karar verilmesine yer olmadığına ilişkin kararın istinaf edilmeden 12/11/2019 tarihinde, sanık hakkında verilen adli para cezasına ilişkin kararın ise İstanbul Bölge Adliye Mahkemesinin 19.Ceza Dairesinin 09/07/2020 tarih, 2020/311 Esas ve 2020/2090 Karar sayılı ilamı kesinleştiği tespit edilmiştir.
İstanbul Adli Tıp Kurumu 3.İhtisas Kurulu’nun …tarih ve … karar sayılı raporunda özetle; Mevcut belgelere göre; 1- … oğlu, 1992 doğumlu …’ün 17.08.2016 tarihinde geçirdiği trafik kazasına bağlı sağ ayak bileği hareket kısıtlılığı arızası nedeniyle 11.10.2008 tarih ve 27021 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliğinden yararlanılarak ve meslek grup numarası bildirilmemekle Grup 1 kabul olunarak:
Gr1 XII(27Ca………7) A%11,
E cetveline göre %9.0(yüzdedokuznoktasıfır) oranında meslekte kazanma gücünden kaybetmiş sayılacağı,
2- İyileşme (işgöremezlik) süresinin olay tarihinden itibaren 9(dokuz)aya kadar uzayabileceği görüş ve kanaati bildirilmiştir.
Mahkememizin 23/05/2019 tarihli celsesinin (1) numaralı ara kararı ile; ”İncelenen ceza dosyası kapsamında bildirilen tanıkların ceza mahkemesince olayın nasıl gerçekleştiğine dair tanık sıfatı ile dinledildikleri anlaşılmakla yeniden dinlenilmelerine yer olmadığına,” karar verilmiş, aynı tarihli duruşmanın (2) numaralı ara kararı ile de; “Dosyanın Karayolları Genel Müdürlüğü İstanbul 1.Bölge müdürlüğünde görevli ve resen seçilecek bir kusur bilirkişisi ile aktüeryal hesap uzmanı bilirkişiye tevdiine” dair karar verilmiş ve işbu doğrultuda Nitelikli Hesaplama Uzmanı … ve Trafik Güvenliği Başmühendisi Bilirkişi … tarafından tanzim edilen 19/07/2019 tarihli bilirkişi heyet raporunda özetle; Davacı …’ün 18/08/2016 tarihinde meydana gelen yaralanmalı trafik kazasından dolayı taleplerine ilişkin olarak;
1-Kusur Yönüyle;
Kaza olayının meydana gelmesinde;
-… plaka sayılı araç sürücüsü …’un birinci derecede (%100) oranında kusurlu olduğu,
-Olayda başkaca atfe kabil kusurlu kimse bulunmadığı,
2-Tazminat Hesabı Yönüyle;
-Geçici iş göremez olunan dönem hesabının 12.353,06-TL olduğu,
-Sürekli iş göremez olunan dönem hesabının 81.287,01-TL olduğu,
-Hesaplanan toplam maddi tazminatın 93.640,07-TL olduğu,
-Hesaplanan tazminatın poliçe teminat üst limitini (310.000,00-TL) aşmadığı,
-Hesaplanan tutara davanın açıldığı 30/09/2016 tarihinden itibaren yasal faiz işletilmesi gerektiği,
-Tedavi giderlerinin tahsiline ilişkin talebin yerinde olmadığı,
-Manevi tazminat talebine ilişkin talebin Sayın Mahkemenin taktirinde olduğu, görüş ve kanaati bildirilmiştir.
Davacı vekili 25/07/2019 tarihli dilekçesinde ve özetle; davalı ….’nin davanın açılmasından sonra, dava konusu olay nedeniyle taraflarına 28/11/2018 tarihinde 55.759,45-TL ödeme yaptığını, bu ödemeye ilişkin banka dekontunu da sunduklarını, dava konusu tazminatın tamamı bakımından, davalı …’nin, hasarın/zararın karşılanması talebinin iletildiği 29/01/2018 tarihi itibariyle temerrüde düşürüldüğünün aşikar olduğunu, davalının, zararın 55.759,45-TL’lik kısmını 28/11/2018 tarihinde ödemiş olduğundan, dava konusu tazminatın tamamına, davalı ….’ye yapılan 29/01/2018 tarihinden, kısmi ödemenin yapıldığı 28/11/2018 tarihine kadar reeskont avans faiz oranı esas alınarak faiz yürütülmesi gerektiği, 28/11/2018 tarihinden sonrası için de, 28/11/2018 tarihinde kısmi ödeme yapıldığı dikkate alınarak bakiye alacak için 28/11/2018 tarihinden itibaren yine reeskont avans faizi oranı esas alınarak faiz yürütülmesi gerektiği hususunun aşikar olduğunu, 6100 sayılı HMK md.331 gereğince, davalı … Şirketi aleyhine dava açılmasına sebebiyet verdiğinden, davaya konu sigorta tazminatının tamamı esas alınarak yargılama gideri ve avukatlık ücretinden sorumlu olduğunu, bu nedenlerle yukarıda yaptıkları izahatlar ve ekte sunulan belgeler dikkate alınarak bilirkişiden ek rapor alınmasına, rapor düzenleme tarihinin yeni yıla sarkması halinde ise, asgari ücretteki artış oranı da dikkate alınarak tazminat tutarının buna göre güncellenmesinin de bilirkişiden istenmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkememizin 07/11/2019 tarihli celsesinin (2) numaralı ara kararı ile; “Dosyanın daha önce rapor tanzim eden hesap uzmanı bilirkişiye yeniden tevdii ile davalı … şirketi tarafından yapılan ödemenin güncellenmiş değeri hesaplanacak tazminattan mahsup edilmek suretiyle ( raporun yeni yıla sarkması halinde güncel asgari ücret verileri esas alınarak) ek rapor tanzimine” dair karar verilmiş ve iş bu doğrultuda Nitelikli Hesaplama Uzmanı …tarafından tanzim edilen 12/11/2019 tarihli bilirkişi ek raporunda ve özetle; Davacı …’ün 18/08/2016 tarihinde meydana gelen yaralanmalı trafik kazasından dolayı taleplerine ilişkin olarak;
-Geçici iş göremez olunan dönem hesabının 12.353,06-TL olduğu,
-Sürekli iş göremez olunan dönem hesabının 81.287,01-TL olduğu,
-Hesaplanan toplam maddi tazminatın 93.640,07-TL olduğu, hesaplanan tutardan davalı … şirketi tarafından yapılan 55.759,45 TL tutarındaki ödemenin güncellenmiş hali olan 60.585,32 TL’nin mahsubu sonrası bulunan BAKİYE TAZMİNAT TUTARININ 33.054,75-TL olduğu,
-Hesaplanan tazminatın poliçe teminat üst limitini (310.000,00 TL) aşmadığı,
-Hesaplanan tutara davanın açıldığı 30.09.2016 tarihinden itibaren yasal faiz işletilmesi gerektiği,
-Tedavi giderlerinin tahsiline ilişkin talebin yerinde olmadığı,
-Manevi tazıninat talebine ilişkin talebin Sayın Mahkemenin takdirinde olduğu, görüş ve kanaati bildirilmiştir.
Mahkememizin 13/03/2020 tarihli celsesinin (1) numaralı ara kararı ile; “Dosyanın daha önce rapor tanzim eden aktüeryal hesap uzmanı bilirkişiye yeniden tevdii ile 2020 yılı asgari ücret tutarı üzerinden hesaplama yapılmasının istenilmesine” dair karar verilmiş ve iş bu doğrultuda Nitelikli Hesaplama Uzmanı Muhammed Gerçek tarafından tanzim edilen 31/03/2020 tarihli bilirkişi 2. Ek raporunda ve özetle; Davacı …’ün 18/08/2016 tarihinde meydana gelen yaralanmalı trafik kazasından dolayı taleplerine ilişkin olarak;
-Geçici iş göremez olunan dönem hesabının 12.353,06-TL olduğu,
-Sürekli iş göremez olunan dönem hesabının 96.146,24-TL olduğu,
-Hesaplanan toplam maddi tazminatın 108.499,30-TL olduğu, hesaplanan tutardan davalı … şirketi tarafından yapılan 55.759,45 TL tutarındaki ödemenin güncellenmiş hali olan 62.743,89 TL’nin mahsubu sonrası bulunan BAKİYE TAZMİNAT TUTARININ 45.755,41-TL olduğu,
-Hesaplanan tazminatın poliçe teminat üst limitini (310.000,00 TL) aşmadığı,
-Hesaplanan tutara davanın açıldığı 30.09.2016 tarihinden itibaren yasal faiz işletilmesi gerektiği,
-Tedavi giderlerinin tahsiline ilişkin talebin yerinde olmadığı,
-Manevi tazminat talebine ilişkin talebin Sayın Mahkemenin takdirinde olduğu, görüş ve kanaati bildirilmiştir.
Davacı vekili 08/06/2020 tarihli talep artırım dilekçesinde ve özetle; 31/03/2020 tarihli bilirkişi raporu hakkında beyanları ile birlikte davanın ıslahına, netice olarak bakiye 45.755,41-TL maddi tazminatın dava tarihi olan 30/09/2016 tarihinden itibaren işleyecek faizleri ile birlikte hüküm altına alınarak davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline, davalı … şirketinin kısmi ödemeyi ek davanın ikame edildiği 22/11/2018 tarihinden sonraki tarih olan 28/11/2018 tarihinde yaptığı gözetilerek, davanın açıldığı tarih itibariyle müvekkilinin 108.499,30-TL maddi tazminatın tamamı bakımından davasında haklı olduğu gözetilerek, 6100 sayılı yasanın 331.maddesi gereğince davanın açıldığı tarih itibariyle haklı olunan 108.499,30-TL maddi tazminat tutarı esas alınarak avukatlık ücreti ve yargılama gideri hakkında hüküm kurulmasına, 50.000,00-TL manevi tazminatın olay tarihi olan 18/08/2016 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizleri ile birlikte davalılar … ve …’dan müştereken ve müteselsilen tahsili ile birlikte müvekkiline verilmesine, yargılama giderleri ile avukatlık ücretinin davalılara yükletilmesini talep etmiştir.
Mahkememizin 18/06/2020 tarihli celsesinin (1) numaralı ara kararı ile; “Her ne kadar mahkememizin 07/11/2019 tarihli celsesinin (1) nolu ara kararı ile davalılar …ve … vekilinin kusur raporuna yönelik itirazları reddedilmiş ise de; davalılar vekilinin 19/11/2019 havale tarihli dilekçesi ekinde … 26. Asliye Ceza Mahkemesi’ne sunulmuş yeni bir heyet raporu ibraz ettiği, ceza davasında alınan ilk raporda davacıya kusur atfetilmediği; ancak heyet tarafından tanzim edilen ikinci raporda davacıya tali kusur atfedildiği, bu ikinci raporun mahkememizce alınan kusur rapor ile çelişki oluşturduğu anlaşılmakla, dosyanın daha önce rapor tanzim eden kusur bilirkişisine tevdii ile ceza dosyasında alınan tüm kusur raporları göz önünde bulundurularak, çelişki giderilmek suretiyle ek rapor tanziminin istenilmesine” dair karar verilmiş ve iş bu doğrultuda makine mühendisi … tarafından tanzim edilen 28/08/2020 tarihli bilirkişi 3. Ek raporunda ve özetle;
-… plaka sayılı araç sürücüsü …’un birinci derecede (%90) kusurlu olduğu
-Yayalar …, …, …, … ve …’ün alt derecede (%10) kusurlu olduğu görüş ve kanaati bildirilmiştir.
Mahkememizin 24/12/2020 tarihli celsesinin (2) numaralı ara kararı ile; “…Somut olaya uygulanması gereken PMF 1931’e ve kusur oranlarının 28/08/2020 tarihli bilirkişi raporu ile 13/03/2022 tarihli bilirkişi raporlarında belirtildiği şeklinde yani alternatifli (%90-%10 – %100-%0) olarak iki türlü hesaplama yapılması için dosyanın aktüerya bilirkişisine tevdi edilerek bu hususta ek rapor alınmasına” dair karar verilmiş ve bu doğrultuda Nitelikli Hesaplama Uzmanı … tarafından tanzim edilen 11/02/2021 tarihli bilirkişi 4. Ek raporunda ve özetle; Davacı …’ün 18/08/2016 tarihinde meydana gelen yaralanmalı trafik kazasından dolayı taleplerine ilişkin olarak;
– Davacı adına ödeme tarihine göre %9 maluliyet oranı ve %90 kusur oranına göre yapılan maddi tazminat hesabının toplam 73.499,74 TL olduğu, ödenen tutarın mahsubu sonrası bakiye tazminat tutarının 17.740,29 TL olduğu,
– Davacı adına ödeme tarihine göre %9 maluliyet oranı ve %100 kusur oranına göre yapılan maddi tazminat hesabının toplam 81.666,37 TL olduğu, ödenen tutarın mahsubu sonrası bakiye tazminat tutarının 25.906,92 TL olduğu,
– Söz konusu farkların fahiş olduğu yönünde hüküm kurulması halinde rapor yazım tarihine göre yapılan hesaplamanın;
a)Davacı adına ödeme tarihine göre %9 maluliyet oranı ve %90 kusur oranına göre yapılan maddi tazminat hesabının toplam 108.231,05 TL olduğu, yapılan ödemenin güncellenmiş hali olan 66.841,07 TL’nin mahsubu sonrası bakiye tazminat tutarının 41.389,98 TL olduğu,
b)Davacı adına ödeme tarihine göre %9 maluliyet oranı ve %100 kusur oranına göre yapılan maddi tazminat hesabının toplam 120.256,71 TL olduğu, yapılan ödemenin güncellenmiş hali olan 66.841,07 TL’nin mahsubu sonrası bakiye tazminat tutarının 53.415,64 TL olduğu,
– Hesaplanan tazminatın poliçe teminat üst limitini (310.000,00 TL) aşmadığı,
– Hesaplanan tutara davanın açıldığı 30.09.2016 tarihinden itibaren yasal faiz işletilmesi gerektiği,
– Tedavi giderlerinin tahsiline ilişkin talebin yerinde olmadığı,
– Manevi tazminat talebine ilişkin talebin Sayın Mahkemenin takdirinde olduğu, görüş ve kanaati bildirilmiştir.
Mahkememizin 29/04/2021 tarihli celsesinin (2) numaralı ara kararı ile; “Kusur oranlarının 28/08/2020 tarihli bk raporu ile 31/03/2020 tarihli bk raporlarında belirtildiği şeklinde yani alternatifli (%90-%10 – %100 – %0) olarak iki türlü hesaplama yapılması için güncel Yargıtay kararları da gözetilerek dosyanın aktüerya bilirkişisine tevdii edilerek bu hususta ek rapor alınmasına” dair karar verilmiş ve bu doğrultuda Nitelikli Hesaplama Uzmanı … tarafından tanzim edilen 05/10/2021 tarihli bilirkişi 5. Ek raporunda ve özetle;
a) Yapılan ödemenin yerindeliğinin tespiti açısından ödeme tarihi esas alınarak yapılacak hesaplamada ödemenin yapıldığı tarihte yürürlükte olan ZMMS Genel Şartları ve kazanın 18/08/2016 ‘da yani genel şartların yürürlüğe girdiği 01/06/2015 tarihinden SONRA ve Ödemenin de 28/11/2018’de yani Anayasa Mahkemesi’nin İPTAL kararından ÖNCE gerçekleştiği dikkate alınarak TRH-2010 Yaşam Tablosu kullanılarak 1,8 Teknik Faiz uygulanıp Aktüeryal Yönteme göre hesaplama yapıldığı,
b) Karayolları Trafik Kanunu’nun bazı maddelerinde değişiklik yapan, 09/06/2021 tarihinde TBMM ‘de kabul edilerek 19/06/2021 tarihinde Resmi Gazete’de yayınlanan kanunun yürütmesi ile ilgili “Sigortacılık ve Özel Emeklilik Düzenleme ve Denetleme Kurumu” tarafından hesap tarihi itibariyle henüz bir Yönetmelik Yayınlamadığı için, Rapor/Hesap tarihi esas alınarak yapılan hesaplamada en güncel yüksek yargı kararlarından olan Yargıtay 17.Hukuk Dairesi 2019/3292E., 2021/1848 K. sayılı ilamı ve Yargıtay 4.Hukuk Dairesi’nin 2021/14963 E., 2021/2953 K. sayılı ilamı da dikkate alınarak; ilgili kurumlarca görüş değişikliği yapılıncaya kadar yaşam tablosu olarak TRH-2010 Yaşam Tablosu kullanılarak Progresif Rant Yöntemine göre hesaplama yapıldığı,
c) Davalı … Sigorta Şirketi tarafından davacı …’e 28/11/2018 tarihinde 55.759,45 TL ödeme yapıldığı görülmüş olup, Hasar Dosya Sorgulama Başlıklı belgenin “Hasar Sebebi” Başlığı altında yer alan açıklamadan ödemenin “Sürekli Sakatlık” zararına istinaden ödendiği görülmüş olup, davacının hesaplanan Sürekli İş Göremezlik Zararından yapılan ödemenin güncellenerek tenzil edildiği,
d) Dava dışı SGK tarafından davacıya yapılan herhangi bir geçici ve sürekli iş göremezlik ödemesinin olmadığı görüldüğünden, davacının zararından bu yönde herhangi bir indirim söz konusu olmadığı,
e) Davacı kazazede … ‘ün hesaplanan Geçici İş Göremezlik zararının;
– %100 Davalı taraf kusuruna göre 12.179,60 TL olduğu, Sağlık-Tedavi Giderleri teminat limitini aşan zararın bulunmadığı,
– %90 Davalı taraf kusuruna göre 10.961,64 TL olduğu, Sağlık-Tedavi Giderleri teminat limitini aşan zararın bulunmadığı,
f) Ödeme Tarihi Esas alınarak Yapılan Hesaplamada;
Yapılan ödemenin yerindeliğinin takdiri Sayın Mahkeme’ye ait olmak üzere; Davacı kazazede … ‘ün hesaplanan Sürekli İş Göremezlik zararının;
-%100 Davalı taraf kusuruna göre 53.407,95 TL olduğu, yapılan ödeme ile zararın %104,40 oranında aşarak karşılandığı,
– %90 Davalı taraf kusuruna göre 48.067,15 TL olduğu, yapılan ödeme ile zararın %116,00 oranında aşarak karşılandığı,
g) Hesap Tarihi Esas alınarak Yapılan Hesaplamada;
Davacı kazazede … ‘ün hesaplanan Sürekli İş Göremezlik zararının;
– %100 Davalı taraf kusuruna göre 141.388,62 TL olduğu, yapılan ödemenin ödeme tarihi ile hesap tarihi arasında geçen süre zarfında %9 yasal faiz oranında güncellenerek tenzili sonrası davacı kazazede …’ün bakiye Sürekli İş Göremezlik zararının 71.302,81 TL olduğu, yapılan ödemenin tenzili sonrası kalan bakiye teminat limiti kapsamında davacı kazazede …’ün bakiye Ölüm ve Sakatlanma teminatı limitini aşan zararının bulunmadığı,
– %90 Davalı taraf kusuruna göre 127.249,76 TL olduğu, yapılan ödemenin ödeme tarihi ile hesap tarihi arasında geçen süre zarfında %9 yasal faiz oranında güncellenerek tenzili sonrası davacı kazazede …‘ün bakiye Sürekli İş Göremezlik zararının 57.163,95 TL olduğu, yapılan ödemenin tenzili sonrası kalan bakiye teminat limiti kapsamında davacı kazazede …‘ün bakiye Ölüm ve Sakatlanma teminatı limitini aşan zararının bulunmadığı,
h) Tedavi Giderleri yönünde hesaplamanın uzmanlık alanım dışında olduğu, ilgili konuda alanında uzman Doktor Bilirkişiden rapor alınmasının yerinde olacağı,
i) 11.02.2021 tarihli rapor ile iş bu rapor arasındaki farkların sebepleri;
– 11.02.2021 tarihli raporda Yapılan ödemenin yerindeliğinin tespiti açısından ödeme tarihi esas alınarak yapılacak hesaplamada ödemenin yapıldığı tarihte yürürlükte olan ZMMS Genel Şartları ve kazanın 18/08/2016‘da yani genel şartların yürürlüğe girdiği 01/06/2015 tarihinden SONRA ve Ödemenin de 28/11/2018‘de yani Anayasa Mahkemesi‘nin İPTAL kararından ÖNCE gerçekleştiği dikkate alınarak TRH-2010 Yaşam Tablosu kullanılarak 1,8 Teknik Faiz uygulanıp Aktüeryal Yönteme göre hesaplama yapılması gerekirken hesap tarihine göre yapılan hesaplama ile aynı şekilde PMF-1931 Yaşam Tablosu kullanılarak Progresif Rant Yöntemine göre yanlış hesaplama yapıldığı, bu nedenle ödeme tarihine göre yapılan hesaplamada bakiye zarar tespit edildiği,
– 11.02.2021 tarihli raporun 8. Sayfasında “7.2.3” başlıklı maddesinde izah edildiği şekilde; Hesap tarihine göre yapılan hesaplamada Bilinmeyen Aktif Dönem Gelirinin AGİ Hariç Asgari Ücret olarak 2.557,59 TL olarak değil, Bekâr AGİ Dâhil Yasal Asgari Ücret olan 2.825,90 TL şeklinde kabul edilmesinin gerektiği,
– 11.02.2021 tarihli raporun 9. Sayfasında “7.2.4” başlıklı maddesinde izah edildiği şekilde; Hesap tarihine göre yapılan hesaplamada Bilinmeyen Pasif Dönem Gelirinin AGİ Hariç Asgari Ücret olarak 2.557,59
TL kabul edilmesi gerekirken, Bekâr AGİ Dâhil Yasal Asgari Ücretten 2 defa Bekâr AGİ ‘si (268,31 TL) düşülerek 2.286,29 TL şeklinde yanlış hesaplama yapıldığı, görüş ve kanaati bildirilmiştir.
İstanbul Adli Tıp Kurumu 2.İhtisas Kurulu’nun 07/10/2022 tarih ve 14640 karar sayılı raporunda özetle; … oğlu 13/01/1992 doğumlu, …’ün 18/08/2016 tarihinde geçirdiği araç dışı trafik kazasına bağlı gelişen yaralanmasının, 30/03/2013 tarih ve 28603 sayılı resmi gazetede yayımlanan Özürlülük Ölçütü Sınıflandırması ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Raporları Hakkında Yönetmelik Hükümleri kapsamında fonksiyonel araz bırakmadan iyileşmiş olduğu dolayısıyla;
1.Kişinin tüm vücut engellilik oranının %0 (yüzdesıfır) olduğu,
2.İyileşme (iş göremezlik) süresinin kaza tarihinden itibaren 9 (dokuz) aya kadar uzayabileceği görüş ve kanaati bildirilmiştir.
İstanbul Adli Tıp Kurumu 2.İhtisas Kurulu’nun 07/10/2022 tarih ve 14640 karar sayılı raporu, 05/10/2021 tarihli bilirkişi raporu, ceza dosyası kapsamında aldırılan 18/04/2019 tarihli bilirkişi heyeti raporu ve 28/08/2020 tarihli bilirkişi raporu dosya kapsamına uygun, teknik anlamda yeterli ve denetime elverişli bulunarak Mahkememizce hükme esas alınmıştır. Yine Mahkememizin 22/12/2022 tarihli duruşmasında ”Davacı vekilinin bu kez üniversitelerin ortopedi ana bilim dallarından, iki rapor arasında çelişkiyi giderecek mahiyette ek rapor alınmasına karar verilmesi talebinin; öncelikle dosya kapsamında alınan ATK raporları arasında herhangi bir çelişkinin mevcut olmadığı, her iki raporun da farklı yönetmelik hükümleri nazara alınarak tanzim edildiğinden aradaki farklılığın da bundan doğduğu, bununla birlikte ATK 2.İhtisas Kurulu’nun 07/10/2022 tarih ve 14640 karar sayılı raporunun teknik anlamda yeterli ve denetime elverişli olması nedeniyle reddine” karar verilmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE /
Asıl dava; trafik kazası nedeniyle 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 49.maddesi kapsamında haksız fiil failine ve 2918 Sayılı Kanun’un 85.maddesi kapsamında işletene yönelik maddi ve manevi tazminat talepli eda davasıdır.
Birleşen dava; 2918 Sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 91 vd. maddeleri ile 97.maddesi kapsamında, zorunlu mali sorumluluk sigortacısına yönelik maddi tazminat talepli eda davasıdır.
Asıl davada taraflar arasındaki uyuşmazlık konularının; 18/08/2016 tarihinde meydana gelen kazada yaralanan davacı için … plakalı araç maliki … ve sürücüsü … dan 50.000,00 TL manevi tazminat ile 1000 TL sürekli 1000 TL geçici iş gücü kaybı tazmnatı , 1000 TL karşılanmayan tedavi giderlerinin istemi noktalarında toplandığı tespit edilmiştir.
Birleşen davada taraflar arasındaki uyuşmazlık konularının; dava konusu kazada tarafların kusur durumunun ne oluğu, dava konusu kazada tarafların kusur durumlarının ne olduğu, davacının kaza nedeniyle geçici ve sürekli iş göremezlik zararının bulunup bulunmadığı, bulunuyor ise tazminat tutarının ne olduğu, davalı … şirketinin bu zarardan sorumlu olup olmadığı, noktalarında toplandığı tespit edilmiştir.
6098 Sayılı Kanun’un 49.maddesi uyarınca kusurlu ve hukuka aykırı bir fiille başkalarına zarar veren, bu zararı gidermekle yükümlüdür. Bu sorumluluğun hukuki niteliği kusur sorumluluğu olup haksız fiil failinin sorumluluğu bu madde kapsamında değerlendirilir.
2918 Sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 85.maddesinde düzenlenen motorlu araç işleten ile araç işleticisinin bağlı olduğu teşebbüs sahibinin sorumluluğunun hukuki niteliği ise kural olarak tehlike sorumluluğudur. Mezkur Kanunun 85/1 maddesi uyarınca “bir motorlu aracın işletilmesi bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına yahut bir şeyin zarara uğramasına sebep olursa, motorlu aracın bir teşebbüsün unvanı veya işletme adı altında veya bu teşebbüs tarafından kesilen biletle işletilmesi halinde, motorlu aracın işleteni ve bağlı olduğu teşebbüsün sahibi, doğan zarardan müştereken ve müteselsilen sorumlu olurlar.” Yine aynı kanunun 58/son maddesi uyarınca “İşleten ve araç işleticisi teşebbüsün sahibi, aracın sürücüsünün veya aracın kullanılmasına katılan yardımcı kişilerin kusurundan kendi kusuru gibi sorumludur.” Bu düzenlemeler kapsamında motorlu araç işletenin veya teşebbüs sahibinin, motorlu aracın işletilmesi nedeniyle ortaya çıkan zararlardan sorumluluğu kusur(haksız fiil) sorumluluğu olmadığı gibi, objektif özen yükümlülüğünün ihlaline dayanan olağan sebep sorumluluğu niteliğinde de değildir. Tehlike sorumluluğu niteliğindeki bu sorumluluğun doğması için, motorlu aracın işletilmesine özgü tipik tehlikenin gerçekleşmesi yeterli olup motorlu araç işletenin veya teşebbüs sahibinin kusuru yahut objektif özen yükümlüğünü ihlali aranmaz. Motorlu taşıt işletenin olağan sebep sorumluluğu istisna olup 2918 Sayılı Kanun’un 85/3 fıkrasında düzenlenmiştir. Buna göre işletme haline olmayan bir motorlu aracın sebep olduğu trafik kazasından dolayı işletenin sorumlu tutulabilmesi için, zarar görenin, kazanın oluşumunda işleten veya eylemlerinden sorumlu tutulduğu kişilere ilişkin bir kusurun varlığını veya araçtaki bozukluğun kazaya sebep olduğunu ispat etmesi gerekir. Somut olayda meydana gelen trafik kazası aracın işletilmesi sırasında meydana geldiğinden, işletenin sorumluluğunun tehlike sorumluluğu olduğunda şüphe yoktur. Bu sebeple işleten ancak kazanın bir mücbir sebepten veya zarar görenin veya bir üçüncü kişinin ağır kusurundan ileri geldiğini ispat ederse sorumluluktan kurtulabilir.
Karayolları Trafik Kanunu’nun 91/1. maddesi ile motorlu araç işleten veya teşebbüs sahibine zorunlu mali sorumluluk sigortası yapma mecburiyeti getirilmiştir. Bu düzenleme ile sigortacının, motorlu taşıt işletenin veya teşebbüs sahibinin motorlu taşıtın işletilmesinden doğan sorumluluğunu teminat ile sınırlı olmak üzere karşılaması amaçlanmıştır. Aynı kanunun 92 maddesinde ise zorunlu trafik sigortacısının hangi zararlardan sorumlu olmadığı tahdidi biçimde sayılmıştır. Maddeye göre; aşağıdaki hususlar zorunlu mali sorumluluk sigortacısının sorumluluğu dışındadır:

a) İşletenn; bu Kanun uyarınca eylemlerinden sorumlu tutulduğu kişilere karşı yöneltebileceği talepler,
b) İşleteni; eşinin, usul ve füruunun, kendisine evlat edinme ilişkisi ile bağlı olanların ve birlikte yaşadığı kardeşlerinin mallarına gelen zararlar nedeniyle ileri sürebilecekleri talepler,
c) İşleteni; bu Kanun uyarınca sorumlu tutulmadığı şeye gelen zararlara ilişkin talepler,
d) Bu Kanunun 105 inci maddesinin üçüncü fıkrasına göre zorunlu mali sorumluluk sigortasının teminatı altında yapılacak motorlu araç yarışlarındaki veya yarış denemelerindeki kazalardan doğan talepler,
e) Motorlu araçta taşınan eşyanın uğrayacağı zararlar,
f) Manevi tazminata ilişkin talepler.
g) Hak sahibinin kendi kusuruna denk gelen tazminat talepleri,
h) İlgililerin, sigortalının sorumluluk riski kapsamında olmayan tazminat talepleri,
i) Bu Kanun çerçevesinde hazırlanan zorunlu mali sorumluluk sigortası genel şartları ve ekleri ile tanımlanan teminat içeriği dışında kalan talepler.”
Anılan düzenlemeler, toplanan deliller, ATK raporları, bilirkişi raporları ve tüm dosya kapsamı çerçevesinde somut olay değerlendirildiğinde; davacının yaralanması ile neticelenen dava konusu kazanın meydana gelişinde davalı …’un %90 (yüzde yetmiş beş) oranında asli derecede kusurlu, davacı mağdur yaya …’ün %10 (yüzde yirmi beş) oranında kusurlu olduğu,kaza nedeniyle davacının tüm vücut engellilik oranının %0 (yüzdesıfır) olduğu, iyileşme (iş göremezlik) süresinin ise kaza tarihinden itibaren 9 (dokuz) aya kadar uzayabileceğinin belirtildiği, davacının talep edebileceği sürekli iş göremezlik zararının vücut engellilik oranının %0 olmasından ötürü bulunmadığı, davacının talep edebileceği geçici iş göremezlik zararının ise 10.961,64 TL olduğu, davalıların da bu zarardan 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 49.maddesi, 2918 Sayılı Kanun’un 85., 91 vd. maddeleri ile 97.maddeleri kapsamında müştereken ve müteselsilen sorumlu olduğu, davacı vekilinin 08/06/2020 tarihli dilekçesi ile; netice olarak bakiye 45.755,41-TL maddi tazminatın dava tarihi olan 30/09/2016 tarihinden itibaren işleyecek faizleri ile birlikte hüküm altına alınarak davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline, davalı … şirketinin kısmi ödemeyi ek davanın ikame edildiği 22/11/2018 tarihinden sonraki tarih olan 28/11/2018 tarihinde yaptığı gözetilerek, davanın açıldığı tarih itibariyle müvekkilinin 108.499,30-TL maddi tazminatın tamamı bakımından davasında haklı olduğu gözetilerek, 6100 sayılı yasanın 331.maddesi gereğince davanın açıldığı tarih itibariyle haklı olunan 108.499,30-TL maddi tazminat tutarı esas alınarak avukatlık ücreti ve yargılama gideri hakkında hüküm kurulmasına karar verilmesini talep etmişse de, davacı vekilinin 25/07/2019 tarihli dilekçesindeki davalı ….’nin dava konusu olay nedeniyle taraflarına 28/11/2018 tarihinde 55.759,45-TL ödeme yaptığına ilişkin beyanı nazara alınarak davacının maddi zararlarının fazlasıyla karşılandığı Mahkememizce tespit edildiğinden davacının maddi tazminat talepleri yönünden asıl ve birleşen davaların ayrı ayrı reddine karar verilmiştir.
Tarafların sosyal ve ekonomik durumları, tarafların kazadaki kusur durumları, davacının manevi tazminat olarak talep ettiği miktar ile sürekli maluliyetinin bulunmadığı, geçici iş göremezliğinin ise 9 ay olması, davacının iyileşme süresi ile manevi tazminatın bir ceza ve zenginleşme aracı olamayacağı ilkeleri de göz önünde bulundurularak, TBK’nun 49, 56/2 ve 2918 Sayılı Kanunun 85.maddeleri kapsamında, davacının manevi tazminat talebinin kısmen kabulü ile 20.000,00-TL manevi tazminatın kaza tarihi olan 18/06/2016 tarihinden itibaren işletilecek yasal faizi ile birlikte davalılar … ve …’dan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya verilmesine, davacı tarafın fazlaya ilişkin manevi tazminat isteminin ise reddine, karar verilmiştir.
Tüm bu nedenlerle Mahkememizce aşağıda yazılı bulunan hüküm tesis olunmuştur.
Yukarıda açıklanan nedenlerle;
H Ü K Ü M /
ASIL DAVADA
1-Davacının maddi tazminat isteminin REDDİNE,
2-Davacının manevi tazminat isteminin KISMEN KABULÜ İLE, 20.000,00-TL miktarındaki manevi tazminatın haksız fiil tarihi olan 18/08/2016 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılar … ve …’dan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya verilmesine, davacı tarafın fazlaya ilişkin manevi tazminat isteminin ise reddine,
3-Reddedilen maddi tazminat yönünden Karar tarihinde yürürlükte bulunan Harçlar Tarifesi gereğince hesap olunan 80.70 TL maktu karar ve ilam harcının davacıdan alınarak hazine irat kaydına,
4-Kabul edilen manevi tazminat talebi yönünden Karar tarihinde yürürlükte bulunan Harçlar Tarifesi gereğince hesap olunan 1,366,20-TL nispi karar ve ilam harcının peşin alınan 905,11-TL harç ve 264,89 TL ıslah harcın toplamı olan 1.170,00 TL nin mahsubu ile artan 196,20-TL harcın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
5-Reddedilen maddi tazminat talebi yönünden yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince hesap olunan 9.200,00 TL maktu vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalılara verilmesine,
6-Kabul edilen manevi tazminat talebi yönünden Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince hesap olunan 9.200,00-TL maktu vekalet ücretinin davalılardan alınarak davacıya verilmesine,
7-Reddedilen manevi tazminat talebi yönünden Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince hesap olunan 9.200,00-TL maktu vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalılara verilmesine,
8-Davacı tarafça yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
9-Davalılar tarafından yatırılan delil avansı ve yapılan yargılama gideri olmadığından bu konuda hüküm kurulmasına yer olmadığına,
BİRLEŞEN DAVADA
1-Birleşen davanın REDDİNE,
2-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Harçlar Tarifesi gereğince hesap olunan 80,70-TL maktu karar ve ilam harcının peşin alınan 1.588,02-TL harçtan mahsubu ile artan 1.507,38-TL harcın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
3-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince hesap olunan 14.878,24-TL nispi vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
4-Davacı tarafça yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
5-Davalı tarafça yapılan yargılama gideri ve yatırılan gider avansı bulunmadığından bu konuda hüküm kurulmasına yer olmadığına,
6-HMK 333.maddesi gereğince davacı tarafından yatırılan gider avansından geriye kalan kısmının hüküm kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
Dair, davacı ve davalılar vekillerinin yüzüne karşı, birleşen dava davalısının yokluğunda, gerekçeli kararın tebliğ tarihinden itibaren 2 hafta içinde mahkememize verilecek dilekçe ile İstanbul Bölge Adliye Mahkemeleri’nde istinaf kanun yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı.22/12/2022

Katip
¸

Hakim …
¸