Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 6. Asliye Ticaret Mahkemesi 2017/882 E. 2021/682 K. 21.10.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2017/882
KARAR NO : 2021/682

DAVA : Tazminat
DAVA TARİHİ : 12/10/2017
KARAR TARİHİ : 21/10/2021

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA : Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; 23/01/2016 tarihinde araç dışı meydana gelen yaralanmalı trafik kazası nedeniyle müvekkilin …’un uğradığı maddi zararlar için, fazlaya dair talep ve dava haklarının saklı kalmak kaydıyla, …’un sürekli iş göremezliği dolayısıyla 100,00 TL ve geçici iş göremezliği dolayısıyla 100,00 TL olmak üzere toplamda 200,00 TL maddi tazminatın davalının temerrüde düştüğü tarihten itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalı tarafından tazmin edilmesi ve yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalıya tahmil edilmesini talep etmiş ve davasını 16/06/2021 tarihli talep artırım dilekçesi ile bilirkişi raporu doğrultusunda fazlaya ilişkin haklarının saklı kalmak kaydıyla … için geçici iş göremezlik tazminatı taleplerini 5.203,96 TL’ye sürekli iş göremezlik tazminatı taleplerini 119.609,92-TL’ye olmak üzere toplamda 124.813,88- TL ‘ye artırdıklarını ve davalarının kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; 6704 Sayılı Kanun gereği dava açılmadan önce sigorta şirketlerine başvuru şartı bulunduğunu, somut olayda müvekkili kuruma yapılan başvuruda davacı tarafından olayın meydana gelişi hakkında bir kanaat edinilemediği ve zarar gören tarafından kazanın oluş şekli ve ayrıntılar hakkında açıklama yapılmasını, kazaya karışan araç ile kazazedenin yönleriyle yol üzerindeki çarpma noktasını belirtildiği kaza fotoğraflarının, kaza mahallinin özelliklerini belirten kolluk tutanağı, olay yeri krokisi adli soruşturma sırasında düzenlenmiş belgeler ile birlikte istendiğini ancak karşı tarafça eksik belgeler müvekkili şirkete iletmek yerine haksız yere huzurdaki dava ikame edildiğini, plakası tespit edilemeyen araçların ispatı somut delillere dayanması gerektiğini, davaya konu kazaya ilişkin kusur oranlarının tespiti Adli Tıp Kurumu vasıtasıyla yapılması gerektiğini, davacının daimi maluliyet durumunun tespiti adına Adli Tıp Kurumu 3. İhtisas Dairesi’nden Özürlü Sağlık Raporu alınması gerektiğini, davaya konu maluliyet tazminatının uzman bilirkişilerce hesaplanması gerektiğini, müvekkili kurumun dolaylı zararlardan (Geçici İş Göremezlik) kaynaklanan tazminat sorumluluğu bulunmadığını, Sosyal Güvenlik Kurumu tarafından davacıya ödenmiş veya ödenen rücuya tabi tazminat miktarı tespit edilerek müvekkili kurum tarafından ödenecek tazminattan mahsup edilmesi gerektiğini, … Hesabı’nın sorumluluğu poliçedeki teminat limiti ve kusur oranı ile sınırlı olduğunu, davacı tarafın temerrüt tarihinden itibaren faiz talebi haksız olduğunu, ancak dava tarihinden itibaren yasal faiz talep edilebileceğini, bu nedenlerle davanın dava şartlarının eksikliği nedeniyle usulden reddine, haksız ve mesnetsiz açılan davanın reddine, yargılama giderleri ve avukatlık ücretinin davacı yan üzerine bırakılmasına karar verilmiştir.
DELİLLER: Dosyada tarafların bildirdiği belgeler, davacıya ait tedavi evrakları, davalı … Hesabı’nın 08/11/2017 tarihli yazı ve ekindeki belgeler, … CBS’nin … soruşturma numaralı dosyası, davacıya ait sosyal ve ekonomik durum araştırmasına ilişkin yazı cevabı, … Sosyal Güvenlik Merkezi’nin 21/09/2018 ve 14/03/2019 tarihli yazı cevapları ve sgk kayıtları, atk ve bilirkişi raporları delil olarak değerlendirilmiştir.
Mahkememizce 17/07/2020 günü saat 10:00’dan itibaren dava konusu olay mahallinde keşfen bilirkişi incelemesi yaptırılmasına karar verildiği ve anılan gün ve saatte Mahkeme heyeti ve bilirkişilerle birlikte keşif yapıldığı ve bilirkişiler İtü Makine Müh. Prof. Dr. … ve Harita ve Kadastro Müh. …tarafından hazırlanan 21/07/2020 tarihli bilirkişi raporun da özetle; Dava konusu olayda firari sürücü yönetimindeki aracıyla trafik ışıklarıyla kontrol edilen yaya geçidine yaklaşırken yavaşlaması, aracının hızını 30 Km/s seviyesinin altına düşürmesi ve kendisine hitap eden kırmızı ışıkta durup yayalara yanan yeşil ışıkta karşıdan karşıya geçen davacı yayanın karşıya geçişini tamamlamasını beklemesi gerekirken bu kurallara uymamış, dikkatsiz ve tedbirsiz araç kullanmış, kendisine hitap eden kırmızı ışıkta durmayıp seyrini sürdürmüş ve bu sırada karşıdan karşıya geçen davacı yayaya çarparak olay yerinden kaçtığı, bu nedenle davalı kuruma sigortalı aracın firari sürücüsü olayda %100 oranında tamamen kusurlu olduğu, davacı yaya … ise kendisine yanan yeşil ışıkta kurallara uygun şekilde karşıdan karşıya geçtiği sırada araçlara yanan kırmızı ışığı ihlal ederek seyrini sürdürüp kendisine çarpan araç sürücüsüne karşı kazayı önlemek bakımından alabileceği bir tedbir olmadığından olayda kusursuz olduğu görüş ve kanaatine varıldığı bildirilmiştir.
Mahkememizce alınan Adli Tıp Kurumu Trafik İhtisas Dairesi Başkanlığınızca düzenlenen 02/12/2020 tarihli rapor da özetle; Plakası belirsiz aracın kimliği belirsiz sürücüsü idaresindeki araç ile seyir halinde iken yola gereken dikkatini vermesi, seyrini görüş alanını kontrol altında bulundurur vaziyette sürdürmesi, olay yeri yaya geçidi mahalline yaklaşırken hızını her an tedbir alabileceği asgari seviyeye düşürmesi, kaplamaya giren yayayı fark ettiğinde aracını güvenle durdurması gerekirken bu hususlara riayet etmeden olay mahalline kontrolsüz bir şekilde yaklaşıp yaya geçidi üzerinde karşıdan karşıya geçmekte olan davacı yayaya çarpması sonucu gerçekleşen olayda asli kusurlu olduğu, davacı yaya …’un olay mahalli yaya geçidini kullanarak karşıdan karşıya geçmek istediği esnada sol tarafından gelip kendisine çarpan araç neticesinde meydana gelen olayda hatalı tutum ve davranışı bulunmadığından atfı kabil bir kusuru olmadığı bu nedenle plakası belirsiz aracın kimliği belirsiz sürücüsünün %100 (yüzde yüz) oranında kusurlu olduğu, davacı yaya …’un kusursuz olduğu kanaatine varıldığı bildirilmiştir.
Mahkememizce alınan Adli Tıp Kurumu 2. İhtisas Dairesi Başkanlığınca düzenlenen 29/01/2020 tarihli rapor da özetle; Mevcut belgelere göre … kızı, 1975 doğumlu …’un 23.01.2016 tarihli trafik kazası sebebiyle 30.03.2013 tarih ve 28603 sayılı Resmi Gazetede yayımlananÖzürlülük Ölçütü Sınıflandırması ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Raporları Hakkında Yönetmelik, Kas İskelet sistemi Tablo 3.10’a göre alt ekstremite %7, Toblo 3.11’e göre alt ekstremite %5+%2, Balthazard Hesaplama tablosuna göre %14, Tablo 3.2’ye göre; kişinin tüm vücut engellilik oranının %7 (yüzdeyedi) olduğu, iyileşme süresinin (iş göremezlik süresi) olay tarihinden itibaren 4 (dört) aya kadar uzayabileceği oy birliği ile görüş ve kanaatine varıldığı bildirilmiştir.
HMK’nun 266/1. maddesi gereği bilirkişi incelemesi yaptırılmasına dair 16/04/2021 tarihli celsede karar verilmiş, bilirkişi …’nın mahkememize sunmuş olduğu 24/05/2021 tarihli ek bilirkişi raporunda özetle; 17.07.2020 tarihli Anayasa Mahkemesi kararı ve Karayolları Trafik Kanun’undaki değişiklik sonrası, en güncel tarihli Yüksek Yargı Kararlarından olan T.C. Yargıtay 17. Hukuk Dairesi 2019/3292E. 2021/1848K Sayılı İlamı da dikkate alınarak; kurumlar arasında ortak görüş ve uyum sağlanıncaya ve ilgili kurumlarca görüş değişikliği yapılıncaya kadar yaşam tablosu olarak TRH-2010 Yaşam Tablosu kullanılarak Progresif Rant Yöntemine göre hesaplama yapıldığı, davalı … Hesabı ya da SGK tarafından davacı …’a herhangi bir ödeme yapılmadığı, … ‘un talep edebileceği Geçici İş Göremezlik zararının 5.203,96 TL olduğu, …’un talep edebileceği Sürekli İş Göremezlik zararının 119.609,92 TL olduğu, görüş ve kanaatine varıldığını mahkememize bildirmişlerdir.
GEREKÇE: Dava, haksız fiilden kaynaklı 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 54. maddesi gereğince maddi tazminat istemine ilişkindir.
… CBS’nin … soruşturma numaralı dosyası celp edilmiş dosya üzerine yapılan incelemede, müştekisinin …, şüphelisinin faili meçhul olduğu, taksirle bir kişinin yaralanmasına neden olma suçundan dolayı yapılan soruşturmada 21/02/2018 tarihinde daimi arama kararı verildiği anlaşılmıştır.
Taraflar arasındaki uyuşmazlığın davacının trafik kazası nedeniyle yaralanıp yaralanmadığı, davalının davacının yaralanması nedeniyle sorumluluğunun bulunup bulunmadığı, davacının dava öncesi davalı … Hesabı’na başvuru yapıp yapmadığı, davacı trafik kazası neticesinde yaralanmış ise tarafların trafik kazasındaki kusur durumları ve davacının geçici ve kalıcı iş göremezlik zararından oluşan maddi tazminatı davalıdan talep edip edemeyeceği hususlarına ilişkin olduğu tespit edilmiştir.
23/01/2016 günü kimliği belirlenemeyen sürücüsünün sevk ve idaresinde altındaki plakası belirlenen aracı ile 29 Ekim caddesini takiben seyir halinde iken yaya geçidine geldiği sırada yaya geçidi üzerinden karşıya geçmek isteyen davacı yaya …’a çarpması sonucu dava konusu olay meydana gelmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde plakası tespit edilemeyen aracın kazaya sebebiyet verdiğini davacı tarafça ispatlanması gerektiğini ileri sürmüş ise de, Yargıtay 17. Hukuk Dairesi’nin 2020/786 E. 2021/2254 K. sayılı emsal içtihatında da açıkça belirtildiği üzere Cumhuriyet Başsavcılığınca, meydana gelen yaralanma sebebi ile daimi arama kararı verildiğine göre, kazanın çift taraflı olduğu, diğer bir anlatımla davacı çocuğun yaralanmasına neden olan kazada bir başka aracın/sürücünün de varlığı, soruşturma konusunda yetkili resmi makamın da kabulündedir. Kazanın varlığını ispat yükü davacıda olup, davacı taraf, soruşturma dosyası ile kazanın varlığını ve kazaya plakası tespit edilemeyen başka bir aracın/sürücünün neden olduğunu ispatlamıştır. Bu durumda kazanın tek taraflı olduğu, kazaya karışan başka bir aracın bulunmadığını ispat yükü, bunu iddia eden davalı taraftadır. Davalı tarafçada bu yönde ispata elverişli bir delil sunulmamıştır. Bu nedenle de davalı vekilinin bu yöndeki savunmasına itibar edilmemiştir.
23/01/2016 tarihli trafik kazasında kimliği belirlenemeyen araç sürücüsünün KTK’nun 52/1-a. maddesindeki “…yaya geçitlerine, … yaklaşırken, …. hızlarını azaltmak, …zorundadırlar.” hükmünü ihlal ettiği, dikkatsizliği, tedbirsizliği ve kurallara riayetsizliği ile kazanın meydana gelmesinde %100 oranında kusurlu olduğu, davacı …’un ise herhangi bir kural ihlallinin bulunmadığı ve atfedilecek bir kusur olmadığı kanaatine varılmıştır. Mahkememizce bu konuda aldırılan aynı mahiyetteki bilirkişi ve atk raporlarına da objektif, gerekçeli, yeterli, denetime açık olması nedeniyle itibar edilmiştir.
Davaya konu trafik kazasında kimliği belirlenemeyen sürücüsünün sevk ve idaresinde altındaki plakası belirlenen aracı ile sebebiyet verdiği kazada davalı … Hesabı’nın 5684 sayılı Sigortacılık Kanunu’nun 14/2-a. maddesi ve … Hesabı Yönetmeliği’nin 9/1-a. maddesi gereği sorumlu olduğu kanaatine varılmıştır.
Davalı vekili tarafından dava öncesi başvuru şartı eksikliğine ilişkin olarak cevap dilekçesinde itiraz ileri sürülmüş ise de, davacının dava öncesi davalıya başvurduğu ve kazanın mahiyeti itibariyle de eksik evrakının bulunmadığı tamamladığı anlaşılmakla davalı vekilinin bu yöndeki itirazlarına itibar edilmemiştir. Ayrıca Sigorta Tahkim Komisyonu’nun 2017.E.8845-2017/22475 K. sayılı davacının açtığı tahkim dosyasında vermiş olduğu ön şart yokluğundan başvurunun usulden reddine ilişkin kararın da iş bu dava dosyası açısından HMK’nun 114/1-i. uyarınca kesin hüküm olmadığı kanaatine varılmıştır.
Yargıtay 4. Hukuk Dairesi’nin 2021/3494 E.2021/4150 K. ve 2021/2626 E. 2021/3923 K. sayılı içtihatlarında belirtilen maluliyet rapor tarih dönemleri dikkate alınarak kaza tarihi olan 23/01/2016 itibariyle Özürlülük Ölçütü Sınıflandırması ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Raporları Hakkında Yönetmelik hükümlerinin uygulanması gerekmektedir. Bu yönetmeliğe göre düzenlenen 29/01/2020 tarihli atk raporuna itibar edilmiş, dosyadaki diğer raporların ise farklı yönetmelik hükümlerine göre düzenlenmiş olması nedeniyle diğer raporlara itibar edilmemiştir. 29/01/2020 tarihli itibar edilen atk raporuna göre davacının %7,00 oranında maluliyetinin ve 4 ay süreyle de geçici iş göremezliğinin bulunduğu tespit edilmiştir. Bu atk raporu denetime açık, yeterli, gerekçeli, objektif, bilimsel verilere haiz ve hüküm kurmaya elverişlidir.
Davalı vekilinin geçici iş göremezlik yönünden sorumluluklarının bulunmadığına ilişkin olarak itirazları ile ilgili 6098 Sayılı TBK’nın 54. maddesinde çalışma gücünün azalmasından veya yitirilmesinden doğan kayıplar ile kazanç kaybı, bedensel zararlar kapsamında sayılmış olup, geçici iş görmezlik zararlarının da bu kapsamda olmasına, sürücü ve işletenin, zarar görenin geçici iş görmezlik zararlarından sorumlu olması nedeniyle, aracın sigortalı olması halinde 2918 Sayılı Yasanın 90. maddesi gereğince, sigortanın sorumluluğu da TBK hükümlerine göre belirleneceğinden ve geçici iş göremezlik zararları da 2918 Sayılı Kanunun 92. maddesinde sigorta teminatı dışında tutulmadığından, davacının geçici iş göremezlik tazminatını, davalı sigorta şirketinden talep edebilmesine, her ne kadar davalı tarafından ZMSS yeni genel şartları ve 6111 Sayılı Yasa ile değişiklik yapılan 2918 Sayılı Yasanın 98. maddesi gereğince geçici iş görmezlik zararlarının tedavi giderleri kapsamında olduğundan bahisle, SGK’nın sorumluluğunda olduğu iddia edilmiş ise de, genel şartlara atıf yapan kanuni düzenleme Anayasa Mahkemesi’nce iptal edildiği gibi, geçici iş göremezlik zararı tedavi gideri olmayıp, 2918 Sayılı Yasanın 98. maddesinde geçici iş göremezlik zararlarının SGK’nın sorumluluğunda olduğuna ilişkin düzenleme de yer almadığından bu yöndeki davalı vekilinin itirazlarına itibar edilmemiştir.
Davacının tespit edilen maluliyet oranına ilişkin olarak Yargıtay 4. Hukuk Dairesi’nin 2021/14963 E. 2021/2953 K. sayılı içtihatında belirtilen TRH 2010 yaşam tablosuna progresif rant yönetim uygulanarak sürekli iş göremezlik zararının hesaplanması gerekmektedir. 24/05/2021 tarihli nitelikli hesaplama/aktüerya uzmanı bilirkişinin raporunda da bu şekilde hesaplama yapılmış olması nedeniyle rapora bu anlamda itibar edilmiştir. Ancak raporda maluliyet oranının %10,10 üzerinden netieten hesaplanması hatalı bulunmuş ise de, bu hususun hesaplanabilecek olması ve HMK’nun 30. maddesindeki usul ekonomisi ilkesi de gözönüne alınarak sırf bu yüzden ek rapor alınması yoluna gidilmemiş ve bu konuda mahkememizce hesaplama yapılmıştır. Bilirkişi raporu ile tespit edilen davacının iş göremezlik geçiş dönem zararı olan 113.983,36 TL, aktif dönem zararı olan 479.555,23 TL ve pasif dönem zararı olan 590.718,04 TL toplanarak %7 oranındaki maluliyet üzerinden daavcının sürekli iş göremezlik zararı tespit edilmiştir. ( 113.983,36 TL + 479.555,23 TL + 590.718,04 TL = 1.184.256,63 TL x %7 = 82.897,96 TL) Bu nedenlerle davacının 82.897,96 TL miktarında sürekli iş göremezlik zararının bulunduğu kanaatine varılmış ve bu miktar üzerinden karar verilmiş, fazlaya ilişkin sürekli iş göremezlikten zararı talebi de reddedilmiştir. Davacının geçici iş göremezlik zararının de 4 ay üzerinden bilirkişi tarafından yapılan hesaplama sonucu tespit edilen 5.203,96 TL olduğu kanaatine varılmıştır.
Yargıtay 17. Hukuk Dairesi’nin 2016/5646 E. 2017/8285 K. sayılı içtihatı ile dava dilekçesi içeriği dikkate alındığında kısmi dava olarak açılan iş bu davada davacı vekili ıslah dilekçesinde avans faizi talep etmiş ise de, Yargıtay 17. Hukuk Dairesi’nin 2015/2404 E. 2017/9996 K. Sayılı içtihatı ve aynı mahiyetteki yerleşik Yargıtay uygulamaları gereğince avans faize hükmedilmek için aracın ticari nitelikte olması gerekmekte olup dava konusu trafik kazasında yer alan aracın tespit edilememesi dikkate alındığında aracın ticari nitelikte olduğununda ispatlanamamış olması nedeniyle yasal faize hükmedilmesi gerektiği kanaatine varılmıştır. Davalı vekili ıslah dilekçesine karşı zamanaşımı defisini ileri sürmüş ise de, somut uyuşmazlığa uygulanacak 2918 sayılı KTK’nun 109/1 maddesinde; motorlu araç kazalarından doğan maddi zararların tazminine ilişkin talepler zarar görenin zararı ve tazminat yükümlüsünü öğrendiği tarihten başlayarak 2 yıl ve herhalde, kaza gününden başlayarak 10 yıl zamanaşımı süresi öngörülmüştür. Bu süre maddi tazminat talepleri için de geçerlidir. Maddenin özellikle 2. fıkrasında “dava, cezayı gerektiren bir fiilden doğarsa” ifadesi ile kanun koyucu taraf ayrımı yapmaksızın (davacı, davalı veya dava dışı 3. kişi) yapmış olduğu fiil cezayı gerektiriyor ise uzamış ceza zamanaşımı uygulanacağı ifade edilmiştir. Davalı araç sürücüsünün neden olduğu trafik kazasının aynı zamanda 5237 sayılı TCK’nın 89/1. maddesinde düzenlenen ve taksirle yaralama olarak tanımlanan cezayı gerektiren eylem niteliğinde bulunması; bu eylemle ilgili ceza davasının TCK’nun 66/1-e maddesi uyarınca sekiz yıllık zamanaşımı süresine tabi olması; 2918 sayılı KTK’nun 109/2. maddesi uyarınca bu sürenin görülmekte olan maddi tazminat davası için de geçerli olması; davada olay tarihi üzerinden sekiz yıl geçmeden önce ıslahın yapılmış olması nedeniyle zamanaşımı süresini dolmadığı anlaşılmıştır. 2918 Sayılı Kanunun 99. maddesindeki başvurunun iletildiği tarihten itibaren 8 iş günü dikkate alındığında temerrüt tarihinin 08/02/2017 olduğu tespit edilmiştir. Tüm bu nedenlerle davanın kısmen kabul kısmen reddi ile, 5.203,96 TL geçici iş göremezlik ve 82.897,96 TL kalıcı iş göremezlik zararı olmak üzere toplam 88.101,92 TL maddi tazminatın temerrüt tarihi olan 08/02/2017 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, davacının fazlaya ilişkin talebinin reddine dair karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda izah olunduğu üzere;
1-Davanın kısmen kabul kısmen reddi ile, 5.203,96 TL geçici iş göremezlik ve 82.897,96 TL kalıcı iş göremezlik zararı olmak üzere toplam 88.101,92 TL maddi tazminatın temerrüt tarihi olan 08/02/2017 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, davacının fazlaya ilişkin talebinin reddine,
2-492 sayılı Harçlar Kanunu’na ekli (1) sayılı tarife gereğince alınması gereken 6.018,24-TL karar ve ilam harcının 31,40 TL peşin harç ve 460,00 TL ıslah harcı olmak üzere toplam 491,40 TL harçtan mahsubu ile Hazine’ ye gelir kaydına, bakiye 5.526,84 TL daha harcın davalı taraftan tahsili ile Hazine’ ye gelir kaydına,
3-Davacı tarafça yatırılan 31,40 TL peşin harç, 31,40 TL başvurma harcı ve 460,00 TL ıslah harcı olmak üzere toplam 522,80 TL’nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
4-Davacı tarafından sarf edilen 3.000,00-TL bilirkişi ücreti, 652,20-TL posta masrafları, 562,00 TL Adli Tıp Kurumu maluliyet raporu ücreti, 323,00 TL Adli Tıp Kurumu Kusur raporu ücreti ve 384,90-TL keşif harcı olmak üzere toplam 4.922,10-TL yargılama giderinin davanın red ve kabul durumuna göre 3.543,91-TL’ sinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, bakiye yargılama giderinin davacı üzerinde bırakılmasına,
5-Davalı tarafça yatırılan delil avansı ve yapılan yargılama gideri bulunmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
6-HMK’nun 333/1. maddesi gereğince varsa artan gider avansından kullanılmayan kısmın karar kesinleşmesinden sonra yatıran ilgili tarafa iadesine,
7-Davacı taraf kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde geçerli A.A.Ü.T. uyarınca belirlenen 12.253,25 TL nispi vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
8-Davalı taraf kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde geçerli A.A.Ü.T. uyarınca belirlenen 5.506,79 TL nispi vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine
Dair, davacı vekilinin yüzüne karşı, davalı vekilinin yokluğunda, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık kanuni süre içinde HMK’nun 341/1. Maddesi uyarınca İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı. 21/10/2021

Katip

Hakim