Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 6. Asliye Ticaret Mahkemesi 2017/831 E. 2020/685 K. 17.11.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO:2017/831 Esas
KARAR NO :2020/685

DAVA:Menfi Tespit (Bankacılık İşlemlerinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ:27/09/2017
KARAR TARİHİ:17/11/2020

Mahkememizde görülmekte olan menfi tespit davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ -İSTEM/
Davacı vekili dava dilekçesinde ve özetle; müvekkili …’nın (dava dışı asıl borçlu) … İnş Oto San ve Tic ltd Şti nin 27.12.2007 – 25.07.2014 tarihleri arasında ortağı olduğunu, bu tarihten sonra ortaklıktan ayrılarak hisselerini (dava dışı) …’ya devrettiğini, ortaklığı esnasında müvekkilinin ortağı bulunduğu şirket ile davalı banka arasında akdedilen Genel Kredi Sözleşmesini kefil olarak imzaladığını ve 15.08.2013 tanzim tarihli boç bir senedi aval sıfatı ile imzaladığını, asıl borçlu şirketin kullanmış olduğu kredileri ödeyerek kapattığını, akabinde davalı bankanın kredinin teminatına alınan ipotekler ve araç rehinlerini fekkettiğini, borcun 2016 yılında sonlandığını, davalı banka ile dava dışı asıl borçlu şirket arasında borç ve sorumluluk kalmadığından Genel Kredi Sözleşmesi kapsamında munzam olarak alınan senedin iadesi gerekirken, müvekkili tarafından bankadan istenmesinin de unutulduğunu, müvekkilinin bir adette 1.000.000,- TL tutarlı senetten borçlu olmadığı halde, davalı bankaca ….İcra Müdürlüğünün…Esas sayılı dosyası ile dava konusu yapılan bononun takibe konulduğunu, davaya konu senedin tanzim tarihi 2013 olmakla birlikte, senede el ile 31.01.2017 vadesinin atıldığını, senetteki tanzim tarihi ile (4 yıllık) vadesi dikkate alındığında, senedin bedelsiz kaldığının açık olduğunu, davalı banka ile asıl borçlu şirket arasında asıl borcun kapatılması ve sözleşmenin sonlanmış olması nedeniyle; müvekkilinin avalliğinin de sonlandığını ve senedin bedelsiz kaldığını, davalı banka ile (davadışı) asıl borçlu şirket arasında yeni bir Genel Kredi Sözleşmesi imzalanmış ise; davalı bankanın alacağını asıl borçlu ve yeni kefillerden tahsil etmek yerine, bedelsiz olarak ve kapaması yapılan eski tarihli Genel Kredi Sözleşmesindeki senedi icra takibine koyduğunu belirterek müvekkilinin ….İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyasında davalıya borçlu olmadığının tespitine, davalının % 40 tazminata mahkum edilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA /
Davalı vekili cevap dilekçesinde ve özetle; davacının bonoya ve bonodaki aval imzasına herhangi bir itirazının bulunmadığını, davacının temel itirazının; takip konusu bononun kullanılan kredilerin teminatı olarak verildiği ve temin ettiği kredilerin ödenerek kapatıldığı yönünde olduğunu, iddia edildiğinin aksine davaya ve takibe konu bononun bankaya teminat olarak değil, ifa maksadı ile verildiğini ve iddia edildiğinin aksine, kredilerin ödenerek kapatılmış olduğu beyanının doğru olmadığını, ayrıca; davacının ortaklıktan ayrılmasından sonra asıl borçlu şirket ile yeni ve ayrı bir Genel Kredi Sözleşmesi düzenlenmediğini, davaya konu kredilerin davacının kefili bulunduğu mevcut Genel Kredi Sözleşmesine ve Aval Verilen senede istinaden kullandırıldığını, davacının (asılborçlu) şirketteki ortaklıktan ayrılmış olmasının kefili olduğu Genel Kredi Sözleşmesi kapsamında kullandırılan kredilerden kaynaklanan sorumluluklarını ortadan kaldırmayacağını, senetteki avalinin de geçerli olduğunu belirterek haksız açılan davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
KANITLAR VE GEREKÇE:
Dava; menfi tespit istemine ilişkindir.
Taraflar arasındaki uyuşmazlık; dava dışı … İnş Oto.san Tic Ltd Şti’ ile davalı banka arasında bağıtlanan GKS kefili olan davacının 15/08/2013 tanzim tarihli senedi boş olarak ve avalist sıfatıyla imzalayarak bankaya veridiği, borcun ördendiği halde senedin iade edilmeyip 1.000.000,00 TL tutarlı hale getirtilerek takibe konduğu belirtildiğinden davacının …. İcra Müdürlüğünün … sayılı dosyasına konu olan senetten dolayı avalist sıfatıyla davalı bankaya borçlu olup olmadığı, bu senedin kredinin teminatı amacıyla ve boş olarak verilip verilmediği, borcun ödeme ile sona erip ermediğine, teminat amaçlı verilen ipoteklerin fek edilip edilmediğine ilişkindir.
Taraflarca gösterilen deliller toplanmış, ….İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyası, bono aslı, davalı banka ile dava dışı asıl borçlu arasındaki genel kredi sözleşmesi ve ekleri celp edilerek dosya içine alınmış, dosya ve banka kayıtları üzerinde bilirkişi incelemesi yaptırılarak bilirkişi raporu alınmıştır.
03/09/2019 Tarihli bilirkişi raporunda özetle; dava dışı asıl borçlu … Ltd Şti ile davalı arasında ikinci bir sözleşme imzalandığına dair bir belgeye rastlanılamadığı anlaşılmakla, davaya konu kredilerin; davalının kefaleti bulunan bir milton TL limitli sözleşmeye istinaden kullandırıldığı, kullandırılan kredilerin tamamen ödenerek 2014 yılında kapatıldığına dair bir belgeye rastlanmadığı gibi halen riski devam eden 465.000,00- TL lık Finansal Kiralama Kredisinin davacı asıl borçlu şirketten ayrılmadan evvel 28.08.2014 tarihinde kullandırıldığı, takibe ve davaya konu diğer iki adet kredinin ise 20.05.2016 ve 16.06.2016 tarihlerinde kullandırıldığı, sunulan belgelerden; 2013-2014 yıllarında alınan ve fek edilen ipotek işlemlerine rastlanmadığı gibi, ipoteğin davaya konu kredilerin kullandırılmış olduğu (28.08.2014 – 20.05.2016 ve 16.06.2016) tarihlerinden sonra 15.12.2016 yılında tesis edildiği ve daha sonra fekkedildiği, bu fek işlemine davacı … nın, kendi el yazısı ve imzası ile; “TEMİNAT ÇÖZÜMÜNDE KEFİLLERİN ve EŞLERİNİN MUVAFA KATİ” başlıklı yazıda (davalı) bankaya FEK KONUSUNDA onay verdiği anlaşılmakla, davacının; “İlk kullandırılan kredilerin ödenerek kapatıldığı ve bu kapatmadan sonra ipoteklerin fekkedildiği” iddia ve beyanının yerinde olmadığı, davacının, ilk sözleşmeye ve bonoya istinaden kullandırılan kredilerden kaynaklanan borcun ödenerek kapatılması ve tesis edilen ipotekler ile diğer teminatların fekki ile Genel Kredi Sözleşmesinin ortadan kalktığını, aval vermiş olduğu bononun da karşılıksız kaldığı beyanına karşılık, yukarıdaki bölümlerde de değinildiği üzere; ilk sözleşmeden sonra taraflar arasında yeni bir sözleşme düzenlenmediği, davaya konu kredilerin (sonradan imzalandığı düşünülen / farz edi len ikinci bir sözleşmeye istinaden değil) 15.08.2013 tarihli sözleşmeye istinaden kullandırıldığı, ilk sözleşmeye istinaden kullandırılmış ve ödenerek kapatılmış bir kredinin bulunmadığı, kapatıldığı iddia edilen bu kredilere istinaden alınmış ve fek edilmiş bir ipotek teminatının da bulunmadığı ve taraflar arasında akdolunan sözleşmenin de ortadan kalkmadığı, dolayısıyla davacının sözleşme kapsamındaki kefaleti devam ettiği gibi; aval vermiş olduğu 1.000.000,-TL’lık senedin de bedelsiz/karşılıksız kalmadığı, davacının asıl borçlu firmadaki hisselerini üçüncü bir şahsa 25.07.2014 tarihinde devretmesi ile, şirkete olan borç ve kefaletle rinin sona ermeyeceği, şirketten ayrılan ilgilinin sorumluluğunun ortadan kalkması için kefaletten rücu ettiğini noter kanalı ile davalı bankaya bildirmesi gerektiği, davacının böyle bir bildirimi bulunmamakla, sözleşme halen yürürlükte olduğu ve bu sözleşme kapsamında bankaya verilen bonodaki avalinin de halen geçerli olduğu,davacı vekili, bononun teminat senedi olduğu iddiasında bulunmakla birlikte; bir senedin teminat senedi olabilmesi için üzerinde “Teminattır” ibaresinin dahi yeterli görülmediği, Yargıtay ın yerleşik ve süreklilik arz eden içtihatlarına göre; “neyin teminat olduğu senet üzerinde açıklanmalı” veya “ayrı bir belge ile senedin Teminat Senedi olduğu” nun belirlenmesi gerektiği, aksi durumda senedin Teminat Senedi vasfını taşımadığının kabulü gerektiği, taraflar arasındaki sözleşmede de davaya konu işbu bonoya atıf yapılarak, senedin teminat senedi olduğu konusunda bir belgeye rastlanılamamış olmakla; bononun teminat senedi değil dava dışı asıl borçlu firmanın kredi borçlarını ödemek maksadı/ İFA MAKSADI ile verilmiş bir senet olduğu; banka tarafından alınan bu senedin, banka kayıtlarında TEMİNAT SENETLERİ HESABINA kaydedilmediği, KREDİLİ MÜŞTERİLERDEN BORCA MAHSUBEN ALINAN SENET kaydı altında 1.000.000,- TL lık bedel ile muhafazaya alındığı, belirlenmekle; davacı iddia , beyan ve taleplerinin yerinde olmadığı, davalı bankanın 27.04.2017 Takip Tarihi İtibariyle, SENET BORÇLUSU/ Aval Vereni davacı …’dan toplam 414.070,00 TL Alacaklı olduğu, takip Talebinde ise banka tarafından Toplam 445.912,09 TL alacak talep edildiği ve talep edilen bu alacağa davalı tarafından itiraz edilmediği, alacaklı (DAVALI) bankanın 409.843,49 TL olarak tespit edilen Asıl Alacak miktarlarına takip tarihinden itibaren % 9,75 (değişmesi halinde değişen) nispetlerde Avans/Temerrüt / kar kaybı faizi isteyebileceği,davacı … davaya konu işbu senet ile ilgili olmak üzere bankaya 27.04.2017 takip tarihi itibariyle 409.843,49 TL miktarında borçlu olup; SENET KREDİ BORÇLARI İLE İLGİLİ VERİLMİŞ ve 1.000.000,-TL meblağlı olmakla, senedin kalan (1.000.000,-TL – 409.843,49 TL =) 590.156,51 TL lık kısmı ile ilgili olmak üzere bankaya borcunun bulunmadığı / bankaya borçlu bulunmadığı belirtilmiştir.
İtirazlar üzerine düzenlenen 15/06/2020 teslim tarihli bilirkişi ek raporunda kök rapordaki kanaatler yinelenmiştir.
Mahkememizce dava konusu takibe dayanak bono aslı kasaya alınmış ve incelenmiş, davacının dava konusu 1.000.000,00-TL bonoya aval sıfatı ile imza attığı görülmüştür. Davalı bankanın, dava dışı kredi lehdarı asıl borçlu şirkete kullandırdığı kredi kapsamında bakiye alacağının tahsili için anılan bonoyu bakiye alacak tutarında takibe koyduğu anlaşılmıştır. Davacı tarafından dava konusu bononun teminat bonosu olduğu, ayrıca bedelsiz kaldığı iddialarına dayanılarak menfi tespit isteminde bulunulmuştur.
6102 Sayılı Türk Ticaret Kanunun 702/2 fıkrasında aval veren kişinin teminat altına aldığı borç şekle ait noksandan başka bir sebeple geçersiz olsa dahil aval verenin taahhüdünün geçerli olacağı düzenlenmiştir. Buna göre aval veren, teminat altına aldığı borca ilişkin şekil noksanlığı dışında herhangi bir sebeple taahhüdünün geçersiz olduğunu ileri süremez, kambiyo evrakıın teminat senedi olduğunu veya bedelsiz kaldığı savunmalarına başvuramaz(bkz Yargıtay 11. Hukuk Dairesi, 2020/2446 esas, 2020/4043 karar sayılı ilamı). Bu saptama çerçevesinde takip ve dava konusu bonoya aval veren davacının, bonoun teminat senedi olduğu veya bedelsiz kaldığı savunmaları dinlenemez. Öte yandan davalı banka tarafından, dava konusu bononun dava dışı … … ve Tic. Ltd. Şti’ye 15.08.2013 tarihli genel kredi sözleşmesi kapsamında kullandırılan kredilerin ödenmemesi nedeniyle hesabın kat edildiğini, bononun bu şirketten olan alacak tutarına ilişkin kısmının takibe konulduğunu savunduğu anlaşılmıştır. Mahkememizce alınan bilirkişi raporu ile takip tarihi itibariyle davalı bankanın dava dışı kredi lehdarı şirketten 409.843,49 TL-asıl alacak, 2.996,98-TL işlemiş faiz ve 1.229,53-TL komisyon olmak üzere toplam 414.070,53-TL alacaklı olduğu tespit edilmiştir. Oysa takip talebinde 441.404,33-TL asıl alacak 3.183,55-TL işlemiş faiz ve 1.324,21-TL komisyon olmak üzere toplam 445.912,09-TL talep edildiği anlaşılmıştır. Bilirkişi rapor bu yerinde görülerek hükme esas alınmış, davanın kısmen kabulüne, davacının; 15/08/2013 tanzim, 31/03/2017 vade tarihli, 1.000.000,00-TL bedelli bonoya dayalı olarak başlatılan …. İcra Müdürlüğü’ nün … esas sayılı takip dosyasında davalıya (441.404,33-TL-409.843,49-TL) 31.560,84-TL (441.404,33-TL’den 409.843,49-TL’nin mahsubu sonucu) asıl alacak, 186,57-TL(3.183,55-TL’den2.996,98-TL’nin mahsubu sonucu) işlemiş faiz ve 94,68-TL(1.324,21-TL’den 1.229,53-TL’nin mahsubu sonucu) komisyon bedeli olmak üzere toplam 31.842,09-TL borçlu olmadığının tespitine, fazlaya ilişkin talebin reddine dair aşağıdaki şekilde karar verilmiştir.
Davalı banka takipte kötüniyetli olmadığından, davacının kötüniyet tazminatı talebi reddedilmiştir.
H Ü K Ü M /Yukarıda açıklanan nedenlerle;
Davanın KISMEN KABULÜNE, davacının; 15/08/2013 tanzim, 31/03/2017 vade tarihli, 1.000.000,00-TL bedelli bonoya dayalı olarak başlatılan …. İcra Müdürlüğü’ nün … esas sayılı takip dosyasında davalıya 31.560,84-TL asıl alacak, 186,57-TL işlemiş faiz ve 94,68-TL komisyon bedeli olmak üzere toplam 31.842,09-TL borçlu olmadığının tespitine, fazlaya ilişkin talebin reddine,
Yasal koşulları oluşmayan kötü niyet tazminatı talebinin reddine,
Karar tarihinde yürürlükte bulunan Harçlar Tarifesi gereğince hesap olunan 2.175,14-TL nispi karar ve ilam harcının davacıdan tahsiline, peşin alınan harçtan mahsubu ile hüküm kesinleştiğinde ve talep halinde artan harcın davacıya iadesine,
Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince hesap olunan 4.776,31-TL nispi vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince hesap olunan 65.457,90-TL nispi vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
Davacı tarafından yapılan ve aşağıda dökümü gösterilen toplam 2.288,10 TL yargılama giderinin davadaki kabul ve red oranına göre %3’ünün (68,64 TL) davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
Davalı tarafından dosya üzerinde yapılan yargılama gideri bulunmadığından ve yatırılan gider avansı olmadığından bu konuda hüküm kurulmasına yer olmadığına,
HMK 333.maddesi gereğince davacı tarafından yatırılan gider avansından bakiye avansın hüküm kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,

Dair,taraf vekillerinin yüzlerine karşı, tebliğ tarihinden itibaren 2 hafta içinde mahkememize verilecek dilekçe ile İstanbul Bölge Adliye Mahkemeleri nezdinde İstinaf kanun yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı.17/11/2020

Başkan …
¸e-imzalıdır
Üye …
¸e-imzalıdır
Üye …
¸e-imzalıdır
Katip …
¸e-imzalıdır