Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 6. Asliye Ticaret Mahkemesi 2017/803 E. 2019/968 K. 12.12.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2017/803 Esas
KARAR NO : 2019/968

DAVA : İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 13/09/2017
KARAR TARİHİ : 12/12/2019

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ -İSTEM /
Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkili şirketin, 1960’lı yıllardan 2007 yılına kadar davalı …Ş.’nin bayiliğini yaptığı; 2007 ila 2012 yılları arasında rakip firma bayiliği yapan davacı müvekkilinin, davalı firmanın ısrarlı talebi üzerine, henüz….A.Ş. ile olan ticari ilişkisi devam ederken (04.04.2007 Tarihli Bayilik İlişkisi);05/03/2012 tarihinde sadece davalı ile davacı arasındaki ticari ilişkinin tarafları bağlayan kurallarını düzenleyen Protokolün imzalandığı; davalının tüm bayileri ile olan ticari ilişkisinin tüm bayileri ve davalıyı bağlayan kurallarını düzenleyen bayilik sözleşmesi imzaladıkları, 05/03/2012 ila 05/ 04/2012 tarihleri arasında, taraflar arasında imzalanmış olan bu protokol ve bayilik sözleşmesindeki bağlayıcı hükümler nedeniyle, davacının,…A.Ş. Bayisi olmasına rağmen, Davalı-… A.Ş. ile Bayilik Sözleşmesi imzaladığı için Rekabet Hukukunun kurallarına göre aynı zamanda …A.Ş.bayisi olduğu için, Rakip bir firma ile bayilik görüşmesi yapamayıp, rakip dağıtıcıların istasyon sahasına girmesine izin veremediğini, zira aksine davranış halinde, davalı …Ş’nin davacının istasyonunun bedeli kadar ceza talep edebilecek olduğunu,04.04.2012 tarihinde 04.04.2007 tarihli Bayilik Sözleşmesinin süresinin dolması nedeniyle davacı,…A.Ş. ile olan ticari ilişkisinin sona erdirildiğini, 04.03.2017 tarihinde, davacının, Bayilik Sözleşmesinin 3.maddesindeki hükme uygun olarak imzaladığı 05.03.2012 tarihinden itibaren 5 yıl süre ile bayilik sözleşmesini uyguladığını, sözleşmenin ifa edildiği süre boyunca, davacı ile davalı arasında sık sık hizmet ifa edilmediği halde düzenlenene faturalar ile ilgili ihtilaf çıktığı; davacı müvekkilin de almadığı hizmet faturalarını davalıya iade ettiği; davalı tarafından verilmeyen hizmet karşılığında düzenlenen faturaların davacı tarafından ihtarname ekinde iade edildiği halde davalı tarafından cari hesaba borç kaydedildiği; cari hesapta borç gerekçesi ile davacı tankerinin gün boyu tankerde bekletildikten sonra akaryakıt verilmesinin reddedildiği; bunun üzerine davacı tarafından 08.11.2016 tarihli ihtarname ile; “…Bayilik Sözleşmesinin 05.03.2012 tarihinde imzalandığı, 04.03.2017 tarihinde sona ereceği, bu tarihe kadar ticari ilişkinin devam edebilmesi için, üzerinize düşen görevlerin ifa edilmesi gerektiğinin…”; ihtar edildiğinin bildirilmek zorunda kalındığı; ihtarı tebliğ alan davalı …Ş.’nin Sözleşme süresinin 04.03.2017 günü sona ereceği uyarısına itiraz etmediği; davalının, sözleşmeye ve ihtara aykırı uygulamalarına devam etmesi üzerine 12.12.2016 tarihinde keşide edilen 2.ihtarname ile; “…08.11.2016 tarihli ihtarname ile bildirilen aykırılıkların düzeltilmediği ve tekrarlandığı; bu aykırılıkların bayilik ilişkisini tekrarlamayı/yenilemeyi imkansız kıldığı; bu nedenle 04.03.2017 günü sona erecek Bayilik Sözleşmesinin yenilenmeyeceği; ariyetlerin iade alınması ve haksız tahsil edilen 10.470,94TL tutarın cari hesaba iade edilmesinin;…” talep edildiği; davalı tarafın, bu ihtarda da sözleşme süresinin 04.03.2017 günü sona ereceği uyarısına itiraz etmediği; davacı müvekkilinin, 06.03.2017 günü sona erecek olan Banka Teminat Mektubunun süresini bayilik sözleşmesinin sona erip, ariyetlerin davalı …Ş. tarafından sökülerek iade alınması için gereken makul süre olan 04.04.2017 tarihine kadar uzattığı; Banka Teminat Mektubunun süresinin 04.04.2017 tarihine kadar uzatıldığının muhatap banka tarafından davalıya bildirildiği; ancak davalı firmanın …BANK A.Ş. tarafından, banka teminat mektubunun süresinin 04.04.2017 tarihine kadar uzatıldığına vakıf olduktan sonra 06.03.2017 günü işbu süre uzatımına dair yazı aslının kendilerine teslim edilmediği için mektup bedelinin hesaplarına ödenmesine ilişkin ilişkin yazı gönderdiği; davacı açısından edayı yerine getirme borcu doğmadan önceki aşamada ve davalı açısından dava edilebilir ve /veya icra edilebilir ve/veya edası talep edilebilir bir borç doğmadan önce 06.03.2017 günü davacıya ait mektubu tazmin ederek 125.000,00TL tutara el koyduğu; davalının, alacağının cinsinin ne olduğunu, miktarının nasıl hesaplandığını vs açıklama gereği duymadan davacıyı 125.000,00TL borçlandırdığı; hemen akabinde de garantör bankanın 125.000,00TL’sinin kendisine ödenmesini talep ettiği için davacının 17.03.2017 günü mektup bedelini ve yıllık %36 oranında gecikme zammını ödemek zorunda kaldığı; davalının, davacıya teslim ettiği ariyetleri, 11 ila 22.03.2017 günlerinde sökerek aldığı; hemen akabinde 20.03.2017 tarihli faturayı düzenleyerek (İstasyon Nakdi Yatırım Bedeli adı altında 64.571,42TL) bedelinin ödenmesini istediği; davacının, yasal süresinde ihtarname keşide ederek faturaya itirazla, ihtar ekinde faturayı iade ettiği ve haksız tazmin edilen 125.000,00TL Mektup bedelinin iade edilmesini ve 08.11 ve 12.12.2016 tarihli ihtarlar ile ödenmesini istedikleri alacak olan 10.471,90TL nin ödenmesinin istendiği; davacı müvekkilinin, davalı tarafından (125.000,00TL) ve de (125.000,00TL -64.571,42=60.428,58TL) iade edilmediği için icra takibi başlatmak zorunda kaldığı; davalının bu takibe de itiraz ettiği; aradan geçen süreye rağmen ödenmeyen alacağın tahsili için huzurdaki davanın açıldığı; bizzat davalı tarafından imzalanan metni hazırlanan Bayilik Sözleşmesinin 5.maddesinde, bu sözleşmenin imzalandığı tarihten itibaren geçerli olmak üzere 5 yıl süreli olduğunun yazılı olduğu; işbu sözleşmenin 05.03.2012 tarihinde imzalandığı ve davacının bayilik sözleşmesini 5 yılın dolduğu 04.03.2017 gününe kadar uyguladığı ve bayilik sözleşmesini feshetmediği; davacının, davalıya karşı edası istenebilir bir borcu bulunmadığı; davalının halen banka teminat mektubu bedeli olan 125.000,00TL ye hangi hukuki sebebe dayanarak el koyduğunu açıklayan bir yazı göndermediği; bu nedenle mektubun tazmin gerekçesinin bilinmediği; davalının, taraflar arası Bayilik Sözleşmesi yürürlükte iken sık sık dayanağı bulunmayan faturalar düzenleyip davacıya tebliğ ettiği; bu faturalar karşılığı hizmet verilmediği için davacı tarafından bu husus izah edilerek ihtar ekinde davalıya iade edildiği; bayilik sözleşmesi sona erdikten sonra da 20.03.2017 tarihli, 64.571,42TL bedelli faturanın tebliğ edildiği; bu faturaya da yasal süresi içinde itiraz edildiği; nakdi yatırım bedeli olarak tanımlanan bu fatura bedelinin varlığı iddiasının yargılamayı gerektiren bir alacak olduğu; bir an için bu alacağın varlığının kabulü halinde dahi kalan 60.428,58TL sinin iade edilmediği; bunun da davalının mektup bedelini haksız ve hukuka aykırı olarak tazmin ettiği bilincinde olduğunun delili olduğu; davalının, davacı müvekkile zam geldikten sonra akaryakıt vermesi nedeniyle toplam 10.470,94TL zarar doğduğu; bu zararın da huzurdaki dava ile talep edildiği; işbu zarar açıklamasının aşağıda açıklandığı şekilde olduğu; davacının 05.10.2016 günü toplam 13.000,00 Litre akaryakıt almak istediğini bildirerek, tankerini davalı/… A.Ş.’ye gönderdiği; davalının, … plakalı aracı 132 sıra numarası ile tesise aldığı ve akşama kadar beklettiği halde cari hesapta borcu bulunduğu gerekçesi ile davacıya akaryakıt vermediği; ekli cari hesap özeti ile ödeme dekontu incelendiğinde görüleceği üzere davacının 05.10.2016 günü borcunun bulunmadığı; davalının, davacıya 06.10.2016 tarihinde yürürlüğe giren %2,94 (2,95) oranında zamlı fiyattan akaryakıt sattığı; davacının bu nedenle 1.775,00TL zararı doğmuş olup, 06.10.2016 günü tebliğ edilmiş olan telgraf tarihinden itibaren iskonto faizi ile birlikte ödenmesinin talep edildiği; davalı şirketin, fatura tebliğ ederek 2015 ve 2016 istasyon bakım onarım bedeli adı altında (515,00TL ve 5.554,00TL) ve bunların faizi adı ile 2.626,68TL olmak üzere toplam 8.695,94TL para ödenmesini talep ettiği; davacı müvekkilin bu alacakların talep edildiği faturalara 22.01.2016, 27.01.2016 ve 29.04.2016 tarihli ihtarnameler ile itiraz ederek faturaları iade ettiği; davalı şirketin buna rağmen davacı cari hesabından 8.695,94TL bedeli tahsil ettiği ve müvekkil tarafından iadesi ihtar edilmiş ise de halen iade edilmediği; davalı şirketin 08.11.2016 tarihli ihtarın tebliğinden itibaren 5 gün sonra temerrüde düştüğü ve bu tarihten itibaren iskonto faizi ile tahsilinin talep edildiği; buna göre; davacının, davalı/… A.Ş.’ne 125.000,00TL borçlu bulunmadığının tespit edilmesi; davalı/… A.Ş. tarafından yasaya ve ticari ahlaka uygun olmayan şekilde el konulmuş olan 125.000,00TL teminat mektubu bedelinin ve 06.03.2017 tarihinden itibaren %36 oranında akdi faizin davacıya ödenmesi; davacının, 05.10.2016 günü doğan 1.775,00TL zararın ve 06.10.2016 tarihinden itibaren iskonto faizinin davacıya ödenmesi; LPG bakımı adı ile cari hesaptan tahsil edilen 515,00TL ve yıl sonu bakımı adı ile cari hesaptan tahsil edilen 5.554,00TL bunlara işletilen faiz miktarı olan 2.626,68TL alacağın ve 08.11.2016 tarihli ihtarın tebliğinden itibaren 5 gün sonradan işletilecek olan iskonto faizinin davacıya ödenmesi; Davalı …Ş.’nin icra takibine itirazının haksız olması nedeniyle 125.000,00TL tutarın %20’sinden aşağı olmamak üzere inkar tazminatının davacıya ödenmesi; Davalı/… A.Ş.’nin icra takibine itirazının iptali; İcra giderleri ile vekalet ücretini davalıya yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

SAVUNMA /
Davalı vekili tarafından verilen cevap dilekçesinde; davacı şirket tarafından müvekkili şirkete 09.05.2017 tarihinde İstanbul …İcra Müdürlüğü …E.Sayılı dosyasında başlatılan icra takibine esas ödeme emri gönderildiği; söz konusu ödeme emrinin dayanağının 08.11.2016 tarihli 10.470,90TL asıl alacak ve 01.03.2017 vade tarihli 125.000,00TL Teminat Mektubu bedeli ve faizleri şeklinde olduğu; ancak müvekkili şirketin söz konusu borcu bulunmadığından icra takibine itiraz edildiği; şöyle ki; müvekkili ile davacı arasında yıllarca süren ticari ilişki söz konusu olup, taraflar arasında bayilik sözleşmesi bulunduğu; ticari anlaşma koşulları çerçevesinde davacıdan Teminat Mektubu alındığı; ayrıca taraflar arası ticari ilişki nedeniyle cari hesap ilişkisinin bulunduğu; davacıya, istasyon işletmesi için katkı sağlamak üzere 12.06.2012 tarihli protokol hükümleri uyarınca 30.06.2012 tarihi itibarıyla 1.000.890 TL (550.000 USD + KDV o tarihteki kura göre) tutarında nakdi yatırım bedelinin istasyonun 5 yıl boyunca (30.06.2017 tarihine kadar) işletilmesi amacıyla davacıya ödendiği; ancak davacının sözleşmeyi, taraflar arasında akdedilen protokolden önce feshetmesi sebebiyle müvekkil şirketin ticari defterlerinde net defter değeri olarak bir bakiye kaldığı; ve işbu sürelere denk gelen tutarın ise 65.571,41TL olduğu; nitekim resmi defter incelemelerinde de bu kayıtların tespit edileceği; dolayısıyla davacının iddiasının aksine işbu hususun ayrıca yargılamaya gerek olmaksızın davacıya belirli bir süre karşılığı olarak verilmiş nakdi yatırım bedelinin bakiye kalan günler için kıstelyevm hesabı yapılan tutardan ibaret olduğu; söz konusu tutarın ayrıca bayiye faturalandırıldığı; davacının bu faturayı ödemede temerrüde düşmesi ve diğer faturalandırılmış fakat ödenmemiş borçları sebebiyle ticari ilişkinin başında olası borçlarına karşılık alınan TEMİNAT MEKTUBUNUN bozdurulmak zorunda kalındığı; davacıya, bayilik ilişkisi nedeniyle ariyet olarak sökülebilir ve sökülemez nitelikte bir takım ekipmanlar da verildiği; verilen işbu ekipmanların bayilik ilişkisinin bitimi sonrası müvekkil tarafından alınmakta olduğu; lakin teminat mektubunun süresi kararlaştırılan söküm tarihinden önce bittiği için davacıya, ariyet verilen ürünlerde bulunan olası zararların da karşılanabilmesi için mektubun süresinin uzatılmak istendiği; ancak davacının söz konusu süre uzatımını yapmaktan imtina ettiği ve/veya teminat mektubu süresinin uzatıldığı konusunda müvekkil şirketi resmi bilgilendirmediği; bu durumda müvekkil şirketin, alacağını tahsil edebilmek için teminat mektubunu nakde çevirmek zorunda kaldığı; davacının kötü niyetli olarak ticari ilişki çerçevesinde müvekkil tarafından sunulan hizmetler karşılığı kesilen faturaları iade ettiği; davacı her ne kadar bu hizmetleri almadığını iddia etmiş olsa da sözü edilen hizmetlerin EPDK ve Enerji Bakanlığı düzenlemeleri sebebiyle bayilerin alması zorunlu hizmetler olduğu; tarafların akaryakıt ve LPG pompalarının, tanklarının periyodik kontrol ve bakımına ilişkin olup yükümlülüklerini harfiyen yerine getirmek zorunda olduğu; bu kapsamda 2015 yılında gerekli kontrollerin yapılıp faturaların kesildiği, davacının ise bu faturaları hizmetlerin sunulmadığını iddia ederek faturayı haksız olarak iade ettiği; 2016 yılında ise davacının bakım için bayiye gelen ekibe kontrolleri yaptırmayarak gelen ekipleri istasyona sokmadığı bu nedenle de mevzuata aykırı olarak arızalı pompalarla işlem yaptığı; bu konudaki yasal haklarının saklı olduğu; davacının icra takibine konu yaptığı banka teminat mektubunun likit bir alacağa ilişkin olmayıp, alacak/borç ilişkisinin tespitinin yargılamaya mecbur olup, ilamsız icra takibine konu yapılamayacak nitelikte olduğu; bu nedenle likit olmayan alacağa ilişkin açıldığından icra inkar tazminatına da hükmedilmesinin mümkün olmadığı; (T.C. Yargıtay H.G.K. 2012/19-599E. 2013/145K.23.01.2013 Tarihli Kararı), davacının takibe konu mektup alacağına ilişkin iddialarını kabul anlamına gelmemek kaydıyla, ayrıca mektup bedeli dışında müvekkil şirketin hiçbir sorumluluğunun bulunmadığı faiz bedelinin istenmesinin hukuka aykırı olduğu; işbu hususun davacı ile banka arasındaki ilişkiye ait olup, bozulan teminat mektubunun bedelinin bankaya geç ödenmesinden kaynaklanan faizin müvekkile yüklenemeyeceği; teminat mektubu almanın sorumluluklarının açık ve net olduğu; davacının, EPDK politikalarına ve ticari koşullara uymayan davranışları nedeniyle müşterinin mağdur edildiği, bu konuda şirket merkezine gelen şikayetlerin müsebbibi olduğu; müvekkilinin hiçbir bayisini kasten zarara sokucu eylemde bulunmasının söz konusu olmadığı; davacıya da bildirildiği üzere EPDK zorunlu uygulamaları nedeniyle, otomasyon sistemi ile yakıt aktarılmasının zorunlu olduğu ve bayilerin mutlaka her ayın 4’ünde yapması gerektiği; EPDK’nın mutabakat olarak, istasyonların günlük satış bilgilerinin, günlük tank envanter bilgilerinin, dış satışların ve diğer özel durumların elektronik imza ile bildirilmesini talep ettiği; davacının ise hem mutabakatı belirlenen günden sonra yaptığı hem de mutabakat bilgilerinin otomasyon sistemine geç yansıması nedeniyle otomasyon sisteminin yakıt vermemesine neden olduğu; davacının asli zorunluluğu olan mutabakat temininden sonra yakıt ikmalinin sorunsuz olarak sağlandığı; dolayısıyla bayinin kendi kusuru ile mutabakatı geç yapmasından kaynaklanan zararından müvekkil şirketin sorumlu tutulamayacağı; ayrıca dava dilekçesinde her ne kadar 10.470,94 TL tutarındaki alacağın işbu farktan kaynaklandığını belirtmiş olsa da itiraza konu icra takibinde sadece asıl alacak olarak belirtilmiş herhangi bir açıklaması bulunmayan davacı tarafından faturalandırılmayan bir tutarın taraflarınca kabulünün mümkün olmadığı; davacının konu ile ilgili herhangi bir fatura veya iptal faturası keşide etmediği, sadece somut gerçeklerden uzak beyanlarla tek taraflı hazırlanan ihtarnamelerin müvekkil şirketçe dikkate alınmasının mümkün olmadığı; yapılan açıklamalar doğrultusunda davaya konu icra takibine itiraz edildiği, davacının icra takibinin haksız ve kötü niyetli olduğu; müvekkil şirketin bu takibe maruz kalması nedeniyle %20 oranında kötü niyet tazminat talebi zarureti doğduğu; hususlarını beyanla ve Mahkemece re’sen göz önünde bulundurulacak sebeplerle; haksız ve yasal dayanaktan yoksun davanın reddi, haksız ve kötü niyetle açılmış işbu davadan dolayı karşı tarafa %20’den az olmamak üzere kötü niyet tazminatına hükmedilmesi, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.

KANITLAR VE GEREKÇE /
Dava; alacağın tahsili amacı ile başlatılan ilâmsız icra takibine vâki itirazın İİK’nun 67. Maddesi uyarınca iptali ve icra inkâr tazminatının tahsili davasıdır.
Davacı her ne kadar dava dilekçesinde davacıya 125.000,00-TL(teminat mektubu bedeli) borçlu olmadığının tespiti ile aynı 125.000,00-TL nin konu edildiği icra takibine davalı tarafça yapılan itirazın iptalini birlikte talep etmiş ise de; hukuki vasıflandırma mahkemeye ait olmakla, davacının, davalı tarafça haksız olarak tazmin edildiğini iddia ettiği teminat mektubu bedelinin iadesi için takip başlattığı ve takibe itiraz sonucu itirazın iptali davası açtığı anlaşılmış, davacının asıl talebinin, hem teminat mektubu bedelinin hem de sözleşmeye dayalı başkaca alacak ve zarar kalemlerinin konu edildiği takibe davalı tarafından yapılan itirazın iptaline yönelik olduğu tespit edilmiş, eldeki dava kül halinde itirazın iptali davası olarak vasıflandırılmıştır. Nitekim davacı vekiline bu yönde açıklama yapması için ön inceleme celsesinde kesin süre verilmiş, davacı vekilinin 25/06/2018 tarihli açıklama dilekçesi ile de eldeki davanın itirazın iptali davası olduğu anlaşılmıştır.
Taraflar arasındaki uyuşmazlık konularının; davalının İstanbul … İcra Müdürlüğünün … esas sayılı takibine vaki itirazının haklı olup olmadığı, takibe konu teminat mektubu bedelinin davalı tarafça haksız olarak tazmin edilip edilmediği, davacının teminat mektubu bedeli haricinde davalının davacıdan haksız olarak LPG ve yıl sonu bakımı adı altında bedel tahsili yapıp yapmadığı, davalının süresinde benzin temini edimini yerinde getirmediği için, davacının zararına sebep olup olmadığı bu çercevede davacının davalıdan 1.775-TL zamlı benzin alımı sebebiyle zarar bedeli, 515-TL LPG bakımı ve 5.554-TL yıl sonu bakımı ile 2626,68-TL faiz bedelleri toplamını talep edip edemeyeceği noktalarında toplandığı tespit edilmiştir.
İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün …sayılı takip dosyası kapsamından; davacı tarafın davalı hakkında toplam 146.434,37-TL alacağın eklentileri ile birlikte ödetilmesi istemiyle ve ilamsız takip yoluyla icra takibinde bulunulduğu ve fakat davalı tarafından yasal süresi içinde vaki itirazı sonucu, icra takibinin İ.İ.K.nun 62. maddesi uyarınca durduğu saptanmıştır. İcra takibine vaki itirazın davacı tarafa tebliği durumu ve dava tarihine nazaran da, bu itirazın iptali davasının İİK.nun 67. maddesi hükmünde öngörülen ve hak düşürücü nitelikteki bir yıllık süresi içinde açıldığı da tespit olunmuştur.
Davacı tarafından gösterilen deliller toplanmış, tarafların ticari defter ve kayıtları ile üzerinde dosya üzerinde, SMMM ve akaryakıt sektöründe uzman bilirkişiden oluşan heyet aracılığıyla inceleme yaptırılarak rapor alınmıştır.
10/09/2019 havale tarihli bilirkişi raporunda özetle; Tarafları; davacı…Şti. İle davalı …Ş. arasında; (Dava Konusu) … no.lu … A.Ş. İstasyonlu Bayilik Sözleşmesi ile … no.lu …A.Ş. OTOGAZ BAYİLİK SÖZLEŞMESİ olmak üzere 2 ayrı Sözleşmenin 05.03.2012 tarihinde imzalandığı ve her iki Sözleşmede sözleşme süresinin; “İşbu Sözleşme, taraflarca imzalandığı tarihten itibaren geçerli olmak üzere 5 (Beş) yıl süreli olup, taraflarca mutabakat sağlandığı takdirde aynı şartlarda 5 (beş) yıl daha uzar.” hükmünü içerdiğinin görüldüğü, tarafları davacı Şti. ile dava dışı … ve … ile davalı … A.Ş. arasında 12.06.2012 tarihinde imzalanan ve 17 maddeden oluşan “PROTOKOL”ün, taraflar arasında akdedilecek Bayilik Sözleşmesinin ayrılmaz bir parçası olup, 1 nüsha olarak düzenlendiği ve taraflarca okunup imza altına alındığının anlaşıldığı, davacı şirket tarafından davalı adına … Noterliği, 12.12.2016 tarih, … yevmiye no.lu ihtarnamesi ile mezkur sözleşmenin süresinin sona erdiği tarih olan 04.03.2017 itibarıyla sözleşmenin yenilenmeyeceğinin ve feshedileceğinin ihtaren bildirildiği; ancak davalı şirket tarafından 05.03.2012 tarihli Bayilik Sözleşme tarihinin değil 12.06.2012 tarihi Protokol’ün esas alınması gerektiği, bu kapsamda Davacı şirket tarafından davalı şirkete, taraflar arasında imzalanan Bayilik Sözleşmesi ve Protokol kapsamında verildiği görülen dava dosyasında mübrez 25.04.2012 düzenlenme tarihli, 125.000,00TL tutarlı Teminat Mektubu’ nun 06.03.2017 tarihinde davalı şirket tarafından tahsil edildiği, taraflar arasında bayilik ilişkisinin kurulmasına esas teşkil eden protokol ve işbu protokol gereğince söz konusu akaryakıt istasyonun işleticiliği konusunda bayilik sözleşmesi imzalanmakta olup, işbu protokol ve bayilik sözleşmelerinin birleşik sözleşme niteliğinde olduğu; işbu protokol ve bayilik sözleşmeleri kapsamında bu istasyonun kullanma ve yararlanma hakkı ile ilişkili olduğu dikkate alındığında işbu sözleşmelerle amaçlanan ticari ve hukuki ilişkinin 5 yıl bayilik sözleşmesi ile ilişkilendirilmesi kabul edilebilir bir durumda bulunduğu, mahkemece tarafından yapılacak hukuki değerlendirme neticesinde, 05.03.2012 tarihinde imzalanan Bayilik Sözleşmesinin esas alınması gerektiği yönünde kanaat oluşması halinde; davalı şirket tarafından tahsil edilen 125.000,00 TL Teminat Mektubu bedelinin davacı şirkete iadesinin gerektiği, mahkeme tarafından yapılacak hukuki değerlendirme neticesinde 12.06.2012 tarihinde imzalanan Protokol’ün esas alınması gerektiği yönünde kanaat oluşması halinde ise davalı şirketin bakiye günler için kıstelyevm hesabı yapılan tutarın faturalandırılan kısmının (20.03.2017 tarih, … No.lu, 64.571,42TL bedelli faturanın ) mahsubu ardından bakiye kısmın davacı şirkete iadesinin gerektiği, davacı şirketin icra takibine konu 10.470,00TL tutarın 5.554,00TL lik kısmının talep edilebileceği, sonuç ve kanaati bildirilmiştir.
Bilirkişi raporu teknik açıdan yeterli, denetime elverişli, bilimsel verilere dayalı ve hükme esas almaya uygun bulunmuştur.
Toplanan deliller ve tüm dosya kapsamına göre; taraflar arasındaki uyuşmazlığa dayanak sözleşmelerin 05/03/2012 tarihli, beş yıl süreli, “istasyonlu bayilik” ve “otogaz bayilik” sözleşmeleri olduğu, bu sözleşmeler dışında davacı, davalı ve dava dışı … ile … arasında intifa hakkı tesisi ile intifa hakkının tesis edileceği taşınmaz üzerindeki mevcut akaryakıt/LPG satış ve servis istasyonu ve müştemilatı ile ilgili olmak üzere 12/06/2012 tarihli protokolün yapıldığı, protokolün 2.maddesinde protokol konusunun; malike ait taşınmaz ile buradaki satış yeri(istasyon) üzerinde … lehine intifa hakkı tesisi ile bayi adayı ve … arasında akaryakıt/LPG bayilik sözleşmesi yapılması üzerine bu protokolde belirtilen satış yerinin yapımı geliştirilmesi ile ilgili konuların düzenlenmesi ve … ile dayı adayı arasında bayilik ve ariyet sözleşmeleri yapılması konularında karşılıklı hak ve yükümlülüklerin belirlenmesi, olarak kararlaştırıldığı, yine protokolün son kısmında 17 maddeden ibaret bu protokolün, taraflar arasında akdedilecek bayilik sözleşmesinin eki ve ayrılmaz bir parçası olduğu hususunun taraflarca imza altına alındığı tespit edilmiştir. Protokol tarihinden sonra taraflar arasında imzalanmış başka bir bayilik sözleşmesi mevcut değildir. Tarafların önce 05/03/2012 tarihli iki ayrı bayilik sözleşmesini, ardından bu bayilik sözleşmelerine konu istasyonun bulunacağı taşınmaz üzerinde intifa hakkı tesisine ve istasyonun yapımı ve geliştirilmesine yönelik 12/06/2012 tarihli protokolü imzaladıkları anlaşılmaktadır. Bu tespite göre; anılan protokolün eki ve ayrılmaz bir parçası olduğu bayilik sözleşmeleri, 05/03/2012 tarihli “istasyonlu bayilik” ve “otogaz bayilik” sözleşmeleridir. Nitekim dava konusu teminat mektubnun tanzim tarihi 25/04/2012’dir. Bu husus taraflar arasındaki bayilik ilişkisinin protokol tarihinde değil 05/03/2012 sözleşme tarihinde başladığını açıkça ortaya koymaktadır.
Davalı tarafça, davacının bayilik sözleşmelerini süresinden önce feshetmesi sebebiyle, 12/06/2012 tarihli protokol uyarınca istasyona yapılan 1.000.890,00-TL yatırım bedelinin, sözleşmenin ifa edilmeyen kısmına denk düşen 64.571,41-TL olduğu, bu tutarın faturalandırıldığı, ancak davacı tarafından ödenmediği, öte yandan davacıya sözleşme kapsamında ariyet olarak verilen ekipmanların sökülmesinden önce davacı tarafça verilen teminat mektubunun süresinin dolduğu, davacıdan mektup süresinin uzatılmasının istenildiği, bunun yapılmaması üzerine hem ariyetlerdeki olası zararların, hem de nakdi yatırım bedelinin sözleşmenin ifa edilmeyen kısmına denk düşen tutarının tazmini için, teminat mektubunun nakde çevrilmek zorunda kalındığı savunulmuştur.
Davacı tarafından davalıya gönderilen 12/12/2016 tarihli ihtarnamenin, taraflar arasındaki akaryakıt bayilik sözleşmesinin beş yıllık süresinin 04/03/2017 tarihinde dolduğu, sözleşme süresi bittikten sonra, ihtarnamede sıralanan çeşitli sebeplerle yenileme yapılmayacağı, sözleşme süresinin bitiminden itibaren üç gün içerisinde ariyetlerin davalı tarafça teslim alınması hususlarını içerdiği anlaşılmıştır. Mahkememizin; taraflar arasındaki bayilik ilişkisinin protokol tarihinde değil 05/03/2012 sözleşme tarihinde başladığı, yönündeki tespiti doğrultusunda, davacının sözleşmeyi süresinden önce feshettiğinin kabul edilemeyeceği açıktır. Başka ifade ile davacı bayilik ilişkisini süresinden önce sonlandırmamış, ilişki sözleşme süresinin bitmesi ile sona ermiştir. Dolayısı ile davalının davacıdan, erken fesih nedene dayalı olarak, sözleşmenin ifa edilmeyen kısmına denk düşen 64.571,41-TL tutarındaki nakit yatırım bedelini talep edemeyeceği, davalının böyle bir alacağının bulunmadığı anlaşılmıştır. Nitekim davalının bu tutarı faturalandırdığı 20/03/2017 tarihi, mektubun nakde çevrildiği 06/03/2017 tarihinden sonradır. Yine davalı tarafından dava konusu istasyonda bulunan ariyetlerin 16/03/2017 tarihinde istasyondan sökülerek teslim alındığı, ariyetlerde zarar bulunduğunu gösterir herhangi bir delil de sunulmadığı anlaşıldığından, davalının davacıdan “ariyetlerdeki olası zararlar” başlığı altında talep edebileceği bir alacak kalemi bulunmamaktadır. Nakde çevrilen teminat mektubunun vadesinin 04/04/2017 tarihine kadar uzatıldığı dosyada mevcut banka yazısından anlaşılmaktadır. Davalının teminat mektubunun tazmini için bankaya yazdığı talimat yazısında ise ” süre uzatım yazısının aslı henüz taraflarına teslim edilmediğinden” ibaresinin not olarak yer aldığı görülmektedir. Başka ifade ile davalı süre uzatımı yapılmadığı gerekçesi ile değil süre uzatım yazısı aslının henüz kendilerine teslim edilmediği gerekçesi ile teminat mektubunu nakde çevirmiştir, vadenin uzatıldığından haberdardır. Yapılan bu saptamalar karşısında, davalının teminat mektubunun nakde çevrilmesini haklı gösterir herhangi bir alacağının bulunmadığı mahkememizce kabul edilmiştir. Davacı, davalı tarafından tazmin edilen teminat mektubu tutarını faizi ile birlikte toplam 125.656,25-TL tutar ile bankaya ödemiştir. Buna göre davacı haksız olarak tazmin edilen mektup bedelini davalıdan talep edebilir.
Davacının teminat mektubu bedeli dışında takibe konu ettiği diğer alacak kalemleri ayrıca değerlendirilmiştir. Davacının 1.775,00-TL tutarındaki, zamlı benzin alımı sebebiyle uğradığı maddi zarara ilişkin talebi yönünden; sektör bilirkişi tarafından yapılan değerlendirmede belirlendiği üzere; EPDK’nun 1240 Sayılı Kararı ve 5015 Sayılı Kanun kapsamında, bir gün gecikmeli yakıt temini nedeniyle uğranıldığı iddia olunan zarar, davacının otomasyon sistemi ile ilgili yükümlülüklerini yerine getirmemesi nedeniyle, davacının kendi kusur sonucunda doğmuş olduğundan ve davacı aksini ispat edemediğinden talep edilemez. Davacının LPG BAKIMI adı altında cari hesaptan haksız mahsup edildiğini iddia ettiği 515,00-TL yönünden; yapılan mali inceleme neticesinde bu tutarda bir faturaya ve mahsup işlemi tespit edilemediğinden, ispat olunamayan bu alacak kalemi de talep edilemez. Davacının “İSTASYON BAKIM ONARIM BEDELİ” adı altında tanzim edilerek davacı hesabından mahsup edilen 31/12/2015 tarihli 5.554,00-TL bedelli fatura yönünden; davacının anılan faturayı davalıya iade ettiği, iade edilen fatura içeriği bakım onarım hizmetinin davacıya verildiğini ispat yükünün davalı üzerinde olduğu, bu hususun ispat olamadığı sabit olduğundan, davacı bu tutarı talep edebilir. Davacı tarafından 20/11/2015 tarihinde tebliğ alınan ve 27/01/2016 tarihli ihtarname ile iade edilen 11/11/2015 tarihli 2.626,88-TL lik faiz faturası yönünden; davacı tarafça bu faturanın yukarıdaki 5.554,00-TL lik faturanın faizi olduğu beyan edilmiş ise de; bu faturanın tarihinin 5.554,00-TL lik fatura tarihinden önce olması, davacının faturayı 20/11/2015 tarihinde tebliğ almasına rağmen TTK’nun 21/2 fıkrası uyarınca sekiz günlük süre içerisinde herhangi bir itirazda bulunmadığından fatura içeriğini kabul etmiş sayılması nedeniyle, davacı hesabından mahsup edilen bu tutar da talep edilemez.
Yukarıda yapılan tüm saptamalar çerçevesinde; davacının takip tarihi itibariyle davalıdan talep edebileceği tutarların 125.000,00-TL tutarındaki teminat mektubu bedeli ile 5.554,00-TL tutarında haksız mahsup edilen bakım onarım faturası tutarı toplamı 130.554,00-TL olduğu anlaşılmış, davacının takipteki işlemiş faiz talebini, iş bu davada ileri sürmediği, dava değerini de asıl alacaklar toplamı olan 135.470,94-TL gösterdiği anlaşılmakla, davanın kısmen kabulüne; İstanbul … İcra Müdürlüğü’ nün … esas sayılı takibinin davalı tarafından yapılan itirazın 130.554,00-TL asıl alacak yönünden iptaline, bu tutara takip tarihden itibaren değişen oranlarda ticari avans faizi işletilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine dair aşağıdaki şekilde karar verilmiştir.
Davacı alacağı likit nitelikte olup, davalının itirazında haksız bulunduğu anlaşıldığından İ.İ.K.nun 67/2. maddesi hükmü gereğince takdiren tespit edilen miktarın % 20’si oranında icra inkar tazminatı ile sorumlu tutulması gerekmiştir.
Yukarıda açıklanan nedenlerle;

H Ü K Ü M /
Davanın KISMEN KABULÜNE; İstanbul … İcra Müdürlüğü’ nün… esas sayılı takibinin davalı tarafından yapılan itirazın 130.554,00-TL asıl alacak yönünden iptaline, bu tutara takip tarihden itibaren değişen oranlarda ticari avans faizi işletilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine,
Davalının hüküm altına alınan alacağın %20’si oranında 26.110,80-TL inkar tazminatı ile sorumlu tutulmasına,
Karar tarihinde yürürlükte bulunan harçlar tarifesi gereğince hesaplanan 8.918,14-TL nispi karar ve ilam harcından başlangıçta yatırılan 2.313,51-TL peşin harcın mahsubu ile, bakiye 6.604,63-TL nispi karar ve ilam harcının davalıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına,
Davacı tarafından yatırılan 2.313,51-TL peşin harcın davalıdan tahsiline,
Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Ücret Tarifesi gereğince hesap olunan 13.194,32-TL nispi vekalet ücretinin davalıdan alınarak davalıya verilmesine,
Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Ücret Tarifesi gereğince hesap olunan 2.725,00-TL nispi vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
Davacı tarafından yapılan 31,40-TL başvuru harcı, 2.000,00-TL bilirkişi ücreti, 186,70-TL posta gideri olmak üzere toplam 2.218,10-TL yargılama giderinin davadaki kabul ve red oranına göre 2.129,37-TL’sinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
HMK.nun 333.maddesi gereğince davacı tarafından yatırılan gider avansından arta kalan kısmın talep halinde ve hüküm kesinleştiğinde iadesine,
Dair taraf vekillerinin yüzlerine karşı gerekçeli kararın tebliğinde itibaren 2 haftalık süre içerisinde İstinaf kanun yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.

Katip …
¸e-imzalıdır

Hakim …
¸e-imzalıdır