Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 6. Asliye Ticaret Mahkemesi 2017/783 E. 2018/1182 K. 28.11.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2017/783 Esas
KARAR NO : 2018/1182
DAVA : Fazla Ödendiği İddia Olunan Tutarın İstirdadı
DAVA TARİHİ: 11/09/2017
KARAR : GÖREVSİZLİK NEDENİYLE USULDEN RED
KARAR TARİHİ: 28/11/2018
Mahkememizde görülmekte olan istirdat davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ -İSTEM /
Davacı vekili dava dilekçesinde ve özetle; İstanbul…Tüketici Mahkemesi’nin 23.03.2017 tarih, … Esas – … sayılı kararı, davalı tarafından İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün… Esas sayılı dosyası ile ilamlı takibe konulduğunu, ilamlı icra emrine dayanak Mahkeme kararının KESİN OLARAK kurulmuş olması nedeni ile haciz tehdidi altında olunduğundan icra dairesi tarafından yapılan kapak hesabı uyarınca icra dosyasına 01.06.2017 tarihinde 15.885,47 TL ödendiğini, ancak takipte faiz hesaplamasının ilama aykırı olarak yapıldığını, mahkeme kararında faizin dava tarihinden itibaren işleyeceğine hükmedilmiş olmasına rağmen icra emrinde daha önceki bir tarihten itibaren faiz yürütüldüğünü, 02.03.2015 olan dava tarihinden 29.05.2017 icra emri tarihine kadar 1.890,00TL asıl alacağa 10.715,00TL faiz işleyemeyeceğinin çıplak gözle dahi görülebileceğini, netice olarak, ilama aykırı icra emri ve kapak hesabı çerçevesinde haciz tehdidi altındayken davacıya (fazlaya ilişkin haklarımız saklı kalmak üzere) 10.298,34TL faiz ve icra emrinde faizin fazla olması nedeniyle de 925,02TL icra vekalet ücreti fazla ödeme yapıldığını, fazla ödenen bu tutarın İİK m. 72 uyarınca istirdatını talep etmek zorunluluğunun hasıl olduğunu beyan ederek fazlaya ilişkin hakların ve ıslah hakkı saklı kalmak kaydıyla; şimdilik fazla ödenen 11.223,36 TL miktarın ödeme tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte istirdatı ile tüm yargılama giderleri ile ücreti vekaletin karşı taraf üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
SAVUNMA /
Davalı vekili cevap dilekçesinde ve özetle; davanın esasının müvekkilin 05/11/1999 tarihinde (davacının devraldığı) …bank A.Ş … Şubesine yatırdığı … hesabıyla ilgili bir alacak olduğunu, görevli mahkeme ile ilgili düzenleme yapılmadan önce bu davaların Ticaret Mahkemelerinde görüldüğünü, dava konusu paranın yatırıldığı tarihten itibaren değişen oranlarda avans faizinin davalıdan alınarak davacıya verilmesi yönünde binlerce karar oluşturulduğunu, davacı tarafın da bu gerçeği gayet iyi bildiğini, İstanbul …Tüketici Mahkemesinin … Esas … Karar sayılı kararının maddi hata içeren ancak meblağ olarak temyizi / istinafı mümkün olmayan bir karar olduğunu, bu tür davalarda faiz başlangıç tarihinin dava tarihi olmayıp davaya esas meblağın …banka offShore hesabına yattığı gün olduğunu bilen davacının hiçbir itirazı kayıt koymaksızın takip meblağının tamamını icra dosyasına yatırdığını, davacı tarafın 01/06/2017 tarihinde… İcra Müdürlüğüne dosya kapak hesabına tamamını yatırıp 11/09/2017 tarihinde huzurda görülen bu davayı açtığını beyan ederek hukuki dayanaktan ve hakkaniyetten uzak davanın reddini yargılama giderleriyle vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
KANITLAR VE GEREKÇE /
Tüm dosya kapsamı incelenip değerlendirildiğinde; tarafların iddia ve savunmalarından, anlaşamadıkları hususlar, anlaştıkları hususlar, çekişmeli vakıalar hakkında toplanan deliller, delillerin tartışılması ve değerlendirilmesi, sabit görülen vakıalarla bunlardan çıkarılan sonuç ve hukuki sebepler şu şekildedir:
Dava, bankacılık işleminden kaynaklanan alacak istirdat istemine ilişkindir.
28/05/2014 tarihi itibariyle yürürlüğe giren 6502 sayılı Yasa’nın 3/k bendinde “Ticari veya mesleki olmayan amaçlarla hareket eden gerçek veya tüzel kişi” tüketici, 3/ı bendinde ise “Mal veya hizmet piyasalarında kamu tüzel kişileri de dâhil olmak üzere ticari veya mesleki amaçlarla hareket eden veya onun adına ya da hesabına hareket eden gerçek veya tüzel kişiler ile tüketiciler arasında kurulan, eser, taşıma, simsarlık, sigorta, vekâlet, bankacılık ve benzeri sözleşmeler de dâhil olmak üzere her türlü sözleşme ve hukuki işlem” tüketici işlemi olarak tanımlanmıştır. Aynı Yasa’nın 73/1. maddesinde tüketici işlemleri ile tüketiciye yönelik uygulamalardan doğabilecek uyuşmazlıklara ilişkin davalarda tüketici mahkemelerinin görevli olduğu belirtilmiş, 83/2. maddesinde ise taraflardan birini tüketicinin oluşturduğu işlemler ile ilgili diğer kanunlarda düzenleme olmasının, bu işlemin tüketici işlemi sayılmasını ve 6502 sayılı Yasa’nın görev ve yetkiye ilişkin hükümlerinin uygulanmasını engellemeyeceğine değinilmiştir. HMK’nın 1. maddesinde ise görev hususunun kamu düzenine ilişkin olduğu, mahkemece yargılamanın her aşamasında resen gözetileceği düzenlenmiştir.
Somut olayda; davanın açıldığı 11.09.2017 tarihi itibariyle 6502 sayılı Yasa’nın yürürlükte olduğu, davalının ticari veya mesleki olmayan amaçlarla hareket etmesi nedeniyle gerçek kişi tüketici, dava konusu bankacılık işleminin de tüketici işlemi sayıldığı, yukarıda belirtilen yasa hükümleri uyarınca davaya bakma hususunda tüketici mahkemelerinin görevli olduğu hususu gözetilerek görevsizlik kararı verilmesi gerektiği, davalı tüketici sıfatını haiz olmakla bankacılık off shore hesap işleminden kaynaklanan tüketici işlemi olan sözleşme gereği davacı banka tarafından davalı tüketici aleyhine off shore sözleşmesi nedeni ile ödenen bedelin fazla ödendiği ve bir kısmının iadesinin gerektiği iddiası ile istirdat gereğince tutar iade davası açtığı, açılan iş bu davada mahkememizce Tüketici Mahkemesinin görevli olduğu kabul edilmiştir. 6100 Sayılı HMK 114/1-c maddesi gereğince, mahkemenin görevli olup olmadığına ilişkin dava şartının HMK nun 115 maddesi gereğince mahkemece davanın her aşamasında re’ sen dikkate alınması gerektiği gözetilerek, saptanan ve hukuksal durum bu olunca davalının tüketici ve dava konusu talebin temelinin tüketici işlemi olan bankacılık off shore hesabına dayandırıldığı anlaşılmakla mahkememizin görevsizliği nedeni ile HMK nun 114/1-c ve 115/1,2 maddesi uyarınca davanın usulden reddine kanunen karar verilmesi gerektiği kanaatine varılmış ve aşağıdaki hüküm kurulmuştur. Bu nedenle aşağıdaki şekilde kanunen görevsizliğe karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM / Gerekçesi yukarıda izah olunduğu üzere;
1-Davacının davasının mahkememizin görevsiz olması nedeniyle usulden REDDİNE,
2-HMK.nun 20. maddesi uyarınca kararın kesinleşmesinden itibaren 2 hafta içinde taraflardan birinin usulen başvurusu halinde dava dosyasının görevli İSTANBUL NÖBETÇİ TÜKETİCİ MAHKEMESİ’NE gönderilmesine,
3- Yargılama giderlerinin görevli mahkemesince hüküm altına alınmasına,
4- HMK 20. maddesi gereğince görevsizlik kararının kesinleşmesinden itibaren 2 hafta içinde başvuru yapılmaz ise davanın açılmamış sayılmasına karar verileceği ve yargılama giderleri konusunda karar verileceğinin ihtarına,
Dair, taraf vekillerinin yüzüne karşı, mahkememize yazılı / sözlü başvuru ile zabıt katibince tutanağa geçirilmek suretiyle kararın tebliğ tarihinden itibaren 2 haftalık yasal süre içerisinde İstanbul BAM’a gönderilmek üzere istinaf yasa yolu açık olmak üzere yapılan tahkikat sonucunda karar verildi. Karar usulen açıklandı, okundu.
Katip …
Hakim …
¸e-imzalıdır