Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 6. Asliye Ticaret Mahkemesi 2017/737 E. 2018/35 K. 12.01.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2017/658 Esas
KARAR NO : 2018/79
DAVA : Menfi Tespit Davası
DAVA TARİHİ : 05.09.2016
KARAR : SIFAT YOKLUĞU NEDENİ İLE HUSUMETTEN RED
KARAR TARİHİ : 24/01/2018
Mahkememizde görülmekte olan menfi tespit davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ -İSTEM /
Davacı vekili dava dilekçesinde ve özetle; davacının dava konusu adreste krom kaplama işi yaptığını, davacının elektrik aboneliği başvurusunun bu adreste daha önce aboneliği bulunan şirketin borcu nedeniyle reddedildiğini, abonelik sözleşmesi yapabilmek için önceki borçlunun borcunun bir kısmının kardeşi … tarafından ödendiğini, işlerinin aksayacağını düşünerek zorunlu olarak sözleşme yapmadan elektrik kullanmaya başladığını, kendi kiracı olduğu dönemdeki borçlarını düzenli ödediği, ancak eski kiracının borçlarından dolayı kardeşi … adına işyerine sürekli kaçak elektrik kullanımından dolayı tahakkuk çıkartıldığını, kaçak kullanmadığını, cezaya itiraz ettiğini beyanla, öncelikle elektriğin kesilmemesi için tedbiren abonelik sözleşmesi imzalanması hususunda tedbir kararı verilmesini,Müvekkilinin önceki abonenin borcundan sorumlu olmadığını, ancak davalının abonelik sözleşmesi yapmaması üzerine önceki abonenin bir kısım borçlarını ödemek zorunda kaldığını, ancak müvekkile sürekli kaçak elektrik tahakkuku yapılmış ve ödemesi talep edildiğini, oysa müvekkil sayaçtan geçirilerek kullandığı elektriğin bedelini ödemek zorunda kaldığını, müvekkil şirkete şimdilik 15.000,00-TL borçlu olmadığının tespitine, haksız olarak tahsil edilen paranın faiziyle birlikte istirdadına, müvekkil şirketin davacı ile elektrik boneliği yapması gerektiğinin tespitine yargılama giderleri ile davanın niteliği, yargılamanın safahatı, dosyada verilecek emek dikkate alınarak Av. K. 164/son, 169. maddeleri, AAÜT’nin 3/1 maddesi gereğince AAÜT’den az ve üç katından fazla olmamak üzere adilane bir şekilde takdir edilecek avukatlık (vekâlet) ücretinin davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA /
Davalı … vekili cevap dilekçesinde ve özetle; Davanın esastan , görev yönünden ve husumetten reddi gerektiğini, abonelik sözleşmesi yapılmasına ilişkin muarazanın giderilmesi talebinin muhatabı müvekkil şirket olmadığını, abonelik verilmesi ve iptali işlemleri dava dışı, ayrı bir tüzelkişiliği haiz “… A.Ş” tarafından gerçekleştirilmiş olduğundan bu konuyla ilgili olarak müvekkil şirketin sorumluluğu ve bilgisi bulunmamadığını, bu nedenle dava dışı “… A.Ş” nin davaya dahil edilmesi gerektiğini, müvekkil şirket kayıtlarında yapılan incelemede şu hususlar tespit edildiğini, 114640 no’lu tesisata ait mahalde … ŞTİ. adına olan abonelik sözleşmesinin dava dışı “… AŞ” tarafından 16.08.2014 tarihinde feshedildiği, bu tarihten sonra ilgili mahalde abonelik sözleşmesi yapılmadan elektrik kullanımı yapıldığı tespit edilerek, “Abonesiz Kaçak Kullanım” adı altında, kullanıcı “…” adına 16.11.2015 tarihinde … no’ lu kaçak kullanım bildirimi ile 2.185,90 TL bedel tahakkuk ettirildiği belirlendiğini, yine aynı mahalde, müvekkil şirkete bağlı ekiplerin 23.11.2015,07.12.2015 ve 13.01.2016 tarihlerinde yaptıkları kontrollerde , “Şirkete kaydı olmayan 39392782 no’lu Makel marka sayaç üzerinden enerji kullandığı” tespit edilerek, “…” adına, … seri no’lu zabıt varakaları tanzim edildiğini, İlgili zabıtlar için, tutanak tarihlerinde yürürlükte bulunan mevzuat hükümleri gereği, sayacın yazdığı endeks farkları üzerinden hesaplama yapılmış, bu hesaplama neticesinde, … seri no’lu zabıt için 3.835,90 TL, … seri no’lu zabıt için 1.865,80 TL, ve… seri no’lu zabıt için 5.185,40 TL. bedeller tahakkuk ettirildiğini, aynı mahalde, müvekkil şirkete bağlı ekiplerin 22.02.2016 tarihinde yaptıkları kontrolde de, “Şirkete kaydı olmayan … seri no’lu Viko marka sayaç üzerinden enerji kullanıldığı” tespit edilerek, “…” adına ,… zabıt varakası tanzim edildiğini, İlgili zabıt için tutanak tarihlerinde yürürlükte bulunan mevzuat hükümleri gereği, mükerrer zabıtlarda kullanılan tüketim ortalaması üzerinden hesaplama yapılmış, bu hesaplama neticesinde, 5.605,90 TL bedel tahakkuk ettirildiğini, yapılan tespit ve tespite ilişkin yapılan tahakkuk hesabında herhangi bir hata bulunmadığını, abonelik feshi ve yeni abonelik verilmemesi işlemleri müvekkil şirket tarafından yapılmadığından ve müvekkil şirket nezdinde bu konuda belge ve bilgi bulunmadığından bu hususlara ilişkin bilgi ve belgelerin dava dışı … A.Ş.’nden istenmesi gerektiğini, müvekkil kurumca yapılan tespitler ve tespitlere ilişkin yapılan tahakkuk hesapları ilgili döneme ve yasal mevzuata uygun yapıldığını, hesaplama, tahakkuk tarihinde yürürlükte olan Elektrik Piyasası Tüketici Hizmetleri Yönetmeliği ve mevzuata uygun olup hata söz konusu olmadığını, haksız ve mesnetsiz davanın reddine, yargılama gideri ve avukatlık ücretinin davacı üzerine bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
İhbar olunan … A.Ş vekili cevap dilekçesinde ve özetle; Davanın görev yönünden reddi gerektiğini, davacının menfi tespitini istediği … nolu tesisatın kullanıldığı yer davacıya ait ticarethane olduğunu, (Nitekim davacı tarafından dosyaya sunulan vergi levhası ve kira kontratı bu hususu doğruladığını, ) davacı ticari faaliyetlerini sürdürmek için davalı müvekkil kurum ile abone olmadan kaçak elektrik kullandığı için hakkında kaçak elektrik zaptı tutulmuş olup, bu zabıt neticesinde kendisine tahakkuk ettirilen faturalar nedeni ila hakkında icra takipleri başlatıldığını, kaçak elektrik kullanmak fiili Yargıtayca da kabul edilmiş yerleşik içtihatı doğrultusunda “‘haksız fiildir.” davacının kendi hanesinde elektrik tüketimine ilişkin bir ihtilaf olmadığını, nitekim davacı da dava dilekçesin de davalı müvekkil kurum ile İhtilafı nedeni ile ticari faaliyetlerini sürdüremediğini beyan ettiğini, davacı ticari faaliyetine geçmeden önce gerekli abonelik yapması kanunu bir zorunluluk olmasına rağmen iş bu davayı açması düşündürücü olduğunu, davacı ticarethanesi ile ilgili olan bu ihtilafı 4077 Sayılı Kanunun 11/A anlamında müvekkil kurum ile bir abonelik ilişkisi olmadığını, davanın konusu; davacının oto Sanayi de faaliyet gösterdiği işyerine ait kaçak elektrik tüketimine ilişkin olup davacı tüketici vasfını taşımadığını, Bu nedenle davanın görev yönünden reddedilip, İstanbul Asliye Ticaret Mahkemelerine gönderilmesini talep ettiğini, davacının arz etmiş olduğu beyanları ve davayı kabul etmemiz mümkün olmadığını, davacı kullandığı ve tutanaklarla da sabit olan doneme ilişkin elektrik faturalarını ödemekle yükümlü olduğunu, yine davacının müvekkil kuruma yüklemeye çalıştığı kusur ve kötü niyet iddiaları asılsız ve mesnetsiz olduğunu, müvekkil şirketin alacağı sabittir, yıllardır ödemeyen ve sürüncemede bırakan davacının faiz ve masraflar açısından da davasının reddini talep ettiklerini, davalı müvekkil kurum EPDK ve EPY hükümleri gereği kanun ve yönetmeliklere uygun davrandığını, celp edilecek müvekkil kayıtlarında görüleceği üzere davacının iddialarını afaki iddialardır dolavısı ile Müvekkil kurumun kanuna aykırı davrandığı İddialarını kabul etmediklerini, Müvekkil şirketin alacağı; borç döküm ekstrcleri vs mevcut deliller ile sabit olduğunu, fazlaya ilişkin haklarımız saklı kalmak kaydıyla, davanın öncelikle Görev yönünden reddini, Haksız Davanın Reddini Yargılama giderleri ile ücreti vekâletin de davacıya tahmilini vekâleten talep etmiştir.
KANITLAR VE GEREKÇE /
Tüm dosya kapsamı incelenip değerlendirildiğinde; tarafların iddia ve savunmalarından, anlaşamadıkları hususlar, anlaştıkları hususlar, çekişmeli vakıalar hakkında toplanan deliller, delillerin tartışılması ve değerlendirilmesi, sabit görülen vakıalarla bunlardan çıkarılan sonuç ve hukuki sebepler şu şekildedir:
İstanbul …Tüketici Mahkemesinin …E…. K. Sayılı 16/03/2017 tarihli kararı uyarınca görev nedeniyle usulden reddine dair karar verilmiş olmakla, mahkememize tevzi edilen dosya Mahkememizin …esası sırasına kaydedilmiştir.
Davacı taraf, davalı tarafa borçlu olmadığının tespiti ile abonelik sözleşmesi yapılmasına icbarın tespitini talep etmiştir.
Davalı taraf, genel mahiyette davanın reddi ile davanın husumet yokluğundan reddini savunmuştur.
Dava, borçlu olunmadığının tespiti ile abonelik sözleşmesi yapılmasına icbara ilişkindir.
“Sıfat” terimi uygulamada yerleşmiş bir terim değildir. Uygulamada sıfat için “husumet” terimi kullanılmaktadır.(Misal :Y3.HD 26.3.2015, 12514/5042.) HMK m. 327/2 hükmünde, burada incelendiği anlamda sıfat deyimine yer verilmiştir. TBK m.205, I’de de, buradaki anlamda” taraf olma sıfatı” deyimine yer verilmiştir. Sıfat, dava konusu sübjektif hak (dava hakkı) ile taraflar arasındaki ilişkidir. Taraf ehliyeti, dava ehliyeti ve davayı takip yetkisi, davanın taraflarının kişilikleriyle ilgili olduğu halde, taraf sıfatı dava konusu sübjektif hakka ilişkindir. Bir sübjektif hakkı dava etme yetkisi (dava hakkı) kural olarak o hakkın sahibine aittir. Bu nedenle, o hakka ilişkin bir davada davacı olma sıfatı da o hakkın sahibine aittir(aktif husumet). Mesela, bir alacak davasında davacı olma sıfatı o alacağın alacaksına aittir. Alacak davası, o alacağın alacaklısından başka bir (üçüncü) kişi tarafından açılırsa, (dava konusu alacağın mevcut olmadığından dolayı değil) davacının davacı sıfatına sahip olmadığından (sıfat yokluğundan, husumetten) dolayı reddedilir. Bir sübjektif hak kendisinden davalı olarak istenebilecek olan kişi, o hakka uymakla yükümlü (borçlu) olan kişidir. (davalı sıfatı, pasif husumet). Mesela, bir alacak davasında davalı olma sıfatı o alacağın borçlusuna aittir. Alacak davası, o alacağın borçlusundan başka bir (üçüncü) kişiye karşı açılırsa, (dava konusu alacağın mevcut olmadığından dolayı değil) davalının davalı (borçlu) sıfatına sahip olmadığından (sıfat yokluğundan, husumetten) dolayı reddedilir. (Misal:” Bir davada taraf olarak gösterilen kişiler, taraf ve dava ehliyetine ve davayı takip yetkesine sahip olsalar bile, taraflardan birinin o davada gerçekten davacı ve davalı sıfatı yoksa, davanın esası hakkında bir karar verilemeyeceğinden, dava sıfat yokluğundan (husumetten) reddediler. Taraf sıfatı usul hukuku sorunu olmayıp, dava konusu sübjektif hakkın özüne ilişkin bir maddi hukuk sorunu olduğundan taraf sıfatının yokluğu, davada taraf olarak gözüken kişiler arasında dava konusu hakkın doğumuna engel olduğu için def’i değil, yargılamanın her aşamasında taraflarca ileri sürülmesi mümkün ve mahkemece de kendiliğinden nazara alınması zorunlu bir olgudur” (YHGK 27.01.2016, 13/684-106). Yukarıdaki kısa açıklamanın gösterdiği gibi, bir sübjektif hakkın sahibinin ve o hakka uymakla yükümlü olan kişinin kimler olduğu (yani bir davada davacı ve davalı sıfatının kimlere ait olduğu) tamamen maddi hukuka göre belirlenir. Bu nedenle , bir kişinin belli bir davada gerçekten davacı veya davalı sıfatına sahip olup olmadığı hususu, usul hukuku sorunu olmayıp, dava konusu (sübjektif) hakkın özüne ilişkin bir maddi hukuk sorunudur. Sıfatın usul hukukunu ilgilendiren yönü (usul hukuku bakımından önemi) şudur: Bir davanın tarafları (veya taraflardan biri) o davada gerçekten (davacı veya davalı) taraf sıfatına sahip değilse, mahkeme, dava konusu hakkın esası (mevcut olup olmadığı) hakkında inceleme yapıp karar veremez. Mahkeme, davanın sıfat (husumet) yokluğundan reddine karar verir. Bu karar, davanın mesmu olmadığına (dinlenemeyeceğine) ilişkin bir karar olmayıp, gene davanın esasına ilişkin bir karardır( taraf olarak gösterilenlerden birinin taraf sıfatının bulunmadığını tespit eden bir karardır). Şüphesiz, böyle bir karar, yalnız o davada taraf olarak gösterilmiş olan kişiler arasında kesin hüküm (HMK m.303) teşkil eder; dava konusu hak ve gerçekten taraf sıfatına sahip ( ve fakat o davada taraf olarak gösterilmemiş) olan kişi bakımından kesin hüküm teşkil etmez. Bir davanın tarafları o davada gerçekten taraf sıfatına sahip ise, o zaman, mahkeme dava konusu hakkın esası hakkında inceleme yapar ve karar verir. Mahkemenin bu kararı, dava konusu hak ve davanın ( gerçek taraf sıfatına sahip olan) tarafları bakımından kesin hüküm teşkil eder( HMK m.303). Taraf sıfatı bir dava şart değildir. Çünkü, sıfat, usul hukuku sorunu olmayıp, dava konusu (subjektif) hakkın özüne ilişkin bir maddi hukuk sorunudur. Sıfat yokluğu, bir def’i değil, davada taraf olarak gözüken kişiler arasında dava konusu hakkın doğumuna engel olan bir itirazdır. Hakim, kendisine sunulan dava malzemesinden (davalı veya davacının bildirdikleri vakıalardan yani dava dosyasından) bir itiraz sebebinin varlığını (sıfat yokluğunu) öğrenirse, bunu kendiliğinden (re’sen ) gözetir. Mahkeme, yapacağı inceleme sonucunda, taraflardan birinin o davada taraf sıfatının bulunmadığı kanısına varırsa, davayı sıfat yokluğundan (husumetten ) reddeder. Bu kara, ( dava şartı yokluğundakinin aksine) usulden ( davanın mesmu olmadığından dolayı) bir ret kararı olmayıp, davanın esasına ilişkin bir ret kararıdır. Bu (esastan) ret kararı, davanın tarafları bakımından maddi anlamda kesin hüküm ( HMK m.303) teşkil eder. Bir kişi davada sıfatı olmadığı halde, davacıyı, davalı sıfatı kendisine aitmiş gibi yanıltıp, kendisine karşı dava açılmasına sebebiyet verirse, davanın sıfat yokluğu nedeniyle reddi halinde, davalı yararına yargılama giderlerine hükmedilemez.( HMK m.327/2).
Dava dışı ihbar olunan …’ ın abonelik sözleşmesi kurulması ve kaçak elektrik kullanımı ile ilgili taraf olan firma olduğu mevzuat kapsamından anlaşılmış dava edilen konu da dikkate alındığında davalının dava konusuna ilişkin sorumluluğunun bulunmadığı, husumetin yanlış yönlendirildiği ve davalının savunmasının yerinde olduğu anlaşılmıştır.
Saptanan ve hukuksal durum bu olunca; davacının talebinin muhatabı olmayan tarafı davalı olarak göstermesi nedeni ile husumeti bulunmamasından dolayı davası husumet yokluğundan reddolunmuştur.
HÜKÜM / Gerekçesi yukarıda izah olunduğu üzere;
1-Davacının davasının sıfat yokluğu nedeniyle husumetten reddine,
2-İşbu karar tarihinde yürürlükte bulunan Harçlar Kanunu, Harçlar Tarifesi ile 6100 Sayılı HMK’nun ilgili hükümleri uyarınca Dava Tüketici Mahkemesinde açılmış olup harç alınmamış olduğundan Başvuru harcı 35,90-TL ile karar harcı 35,90-TL olmak üzere toplam 71,80-TL harcın davacıdan tahsili ile Hazine’ ye gelir kaydına,
3-AAÜT ile 6100 Sayılı HMK uyarınca davalı lehine tayin ve takdir edilen 2.180,00-TL vekalet ücretinin davacıdan tahsili ile davalıya ödenmesine,
4-İşbu dava nedeni ile davacı tarafından yapılan yargılama giderinin davacı uhdesinde bırakılmasına,
5- İşbu dava nedeni ile davalı tarafından yapılan yargılama gideri olmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
6- 6100 Sayılı HMK m.333 gereği artan avansın talep halinde karar kesinleşince yatıran tarafa iadesine,
Dair, ihbar olunan … ve … vekilinin yüzüne karşı,davacı tarafın mahkememize yazılı / sözlü başvuru ile zabıt katibince tutanağa geçirilmek suretiyle kararın tebliğ tarihinden itibaren 2 haftalık yasal süre içerisinde İstanbul BAM’a gönderilmek üzere istinaf yasa yolu açık olmak üzere yapılan tahkikat sonucunda karar verildi. Karar usulen açıklandı, okundu.
Katip
Hakim
¸e-imzalıdır