Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 6. Asliye Ticaret Mahkemesi 2017/735 E. 2022/484 K. 14.06.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2017/735 Esas
KARAR NO : 2022/484

DAVA : Tazminat (Sözleşmeden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 14/01/2015
KARAR TARİHİ : 14/06/2022

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Sözleşmeden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ -İSTEM /
Davacı vekili dava dilekçesinde ve özetle; müvekkilinin 30.09.2011 tarihinde 791.888 tgicaret sicil numarası ile kurulmuş bulunan … AŞ nin %50 hissesine sahip olduğunu, diğer %50 hissenin de davalıya ait olduğunu, yönetim kurulu üyesi ve şirket ortağı olan davalının son 2 yıldır şirketin işleyişi ve faaliyeti ile ilgilenmediğini, müvekkilinin şirketteki borçlar ile başbaşa bırakıldığını, davalının görevini yerine getirmeyip şirketin zararının artmasına sebep olduğunu, şirketin giderlerinin müvekkilince karşılandığını, şirketin borca batık ve sermayesinin 2.133.279,47 -TL sinin karşılıksız kaldığını, davalının zararın artmasına yol açtığından aslen sorumlu olduğunu, TTK’nun 555. Ve 556 maddesi gereğince yönetim kurulu üyesi ve ortaklara karşı ortakların dava hakkından bağımsız olarak doğrudan doğruya dava hakkı tanındığını, BK nun 49. Maddesi uyarınca davalının hukuki sorumluluğunu doğrudan zarar, hukuka aykırılık, kusur ve illiyet bağı şartlarının tamamının gerçekleştiğini, şirket adına kullanılan kredi borçlarının faizinin müvekkili tarafından ödendiğini, vergi ve SGK borçlarına ilişkin olarak davalının sorumluluğunu yerine getirmediğini, şirketin bir kısım karar vb defterlerine el koyduğunu, noter marifeti ile istenilmesine rağmen iade etmediğini, 6102 sayılı TTK uyarınca, “kusurlu sorumluluk” prensibine tabii olduğundan davalının ağır ihmali sonucunda müvekkilinin zararının söz konusu olduğunu belirterek 560.000 -TL zararın davalıdan tahsiline karar verilmesini istemiştir.
SAVUNMA /
Davalı vekili cevap dilekçesinde ve özetle; TTK nun 329. Maddesi hükmü gereğince pay sahibinin sadece Anonim Şirket tüzel kişiliğine karşı sorumlu olduğunu, şirket alacaklılarına karşı sorumluluğun şirket tüzel kişiliğine ait olduğunu, şirketin borca batık olduğunu iddia eden davacının iflas talep etmesi gerektiğini, müvekkiline husumet yöneltilemeyeceğini, TTK’nun 560. Maddesindeki 5 yıllık zaman aşımı süresinin dolduğunu, Mahkemenizin 2014/… E.sayılı dosyasında davacı tarafından “fesih” istemi ile dava açıldığından bekletici sorun yapılması gerektiğini, davanın maddi ve hukuki dayanağının bulunmadığını, şirketin masrafları için şahsi harcamalar yaptığını ve bu nedenle zarara uğradığını belirten davacının bu zararı kanıtlayamadığını, müvekkili tarafından Haziran 2014 tarihine kadar makbuz karşılığı en az 203.167,00-USD tutarında ödeme yapıldığını, kusurun ispat yükünün davacıya ait olduğunu, müvekkilinin yasa ve ana sözleşmeye aykırı yapılmış bir işlem ve kararı bulunmadığından davacının doğrudan zararının da söz konusu olmadığını ve bu nedenle dava açamayacağını, davacı tarafından usulsüz kredi kullanıldığını ve şirketin zarara uğratıldığını, şirket için şahsi harcama yapılmasının davacının doğrudan zararı olamayacağını, kendisinin de birçok işlem için münferit imzaya yetkili ve yönetim kurulu başkan vekili olduğundan karar alabilmek için yetkili bulunduğunu, şirketin zarar etmesinden ve faaliyete geçirilememesinden bizzat sorumlu olduğunu, kabul anlamına gelmemek kaydıyla, müvekkili tarafından da şirket giderleri için şahsi hesabındna ödeme yapıldığından takas-mahsup yapılması gerektiğini, davacının kusurun yanında zararı ve kusurla zarar arasındaki illiyet bağını kanıtlaması gerektiğini, davacının şirket masraflarının yasal bir zorunluluk olmamasına rağmen şahsi hesabından karşılamakla müvekkilinin zararının artmasına ve ağırlaşmasına neden olduğunu belirterek davanın haksızlığını savunmuş ve reddine karar verilmesini istemiştir.
KANITLAR VE GEREKÇE /
Dava; TTK’nun 553. ve 555. Maddesi hükümlerine dayalı, dava dışı şirketin yönetim kurulu üyesi olan davalıdan pay sahibi olan davacının zararının tazmini istemine ilişkindir.
Tarafların ortağı olduğu şirketin dava tarihi itibariyle ticaret sicilinde kayıtlı yasal ikametgahının mahkememizin yargı yetkisinin bulunduğu idari sınırlar içinde kaldığı saptandığından, uyuşmazlığın çözümünde HMK. 14/2. ve 6102 sayılı TTK’nun 561. maddesi hükmü gereğince mahkememiz mutlak yetkilidir. Tarafların … Tic. AŞ’nin hissedarı olduğu konusunda uyuşmazlık yoktur.
Taraflarca gösterilen deliller toplanmış, şirket sicil dosyası, taraflarca yapılan harcamalara ilişkin belgeler, şirket adına alınan kredilere ilişkin sözleşme örnekleri getirtilerek incelenmiş, dosya içeriği deliller ve dava dışı … AŞ nin 2011-2015 yıllarına ait ticari defter ve kayıtları üzerinde inceleme yapılarak bilirkişi raporu düzenlenmiştir.
18.10.2016 tarihli bilirkişi raporunda; şirketin ortağı olan davacının şirket adına yağtığı ödemelerin davalının sorumluluğundan kaynaklandığı iddia edilmiş ise de, mali zaafiyet içerisinde bulunan şirketin faaliyetlerine ilişkin ödemelerin gerçekleşmesi amacıyla davacının 2.502.010.19 -TL ödemede bulunduğu, davalı ortağın da aynı şekilde yaptığı ödemelerden dolayı şirketten 1.444.772,89-TL alacaklı olduğu, davacının şirketin başta kira olmak üzere faaliyelterine ilişkin ödemelerin gerçekleşmesi amacıyla şirket adı ve hesabına yaptığı ödemelerin vergi/SGK primlerinden kaynaklanan kamu borçlarına ve kredi kefalet borcuna ilişkin davalı hesabına yapılan ödeme olarak değerlendiremeyeceği, davalının kanundan doğan özen ve sadakat yükümlülüğünü kusuruyla ihlal ettiği, bu kapsamda şirkete ve davacı ortağa zarar verdiği iddiasının somut delillerle kanıtlanamadığı, mahkemenin aksi görüşte olması halinde dahi bu zararın şirket bünyesinde oluştuğu davacı pay sahibinin zararının ancak dolaylı bir zarar niteliğinde olabileceği ve tazminatın şirketten istenmesi gerektiği, dava dışı davacının ortağı olduğu … AŞ ve … İnş. AŞ tarafından yapılan kredi borcu ödemelerinin davalı yönetim kurulu üyesinden istenemeyeceği, aynı şekilde … AŞ tarafından yapılan … AŞ nin vergi ve SGK borcu ödemelerinin de davalıdan talep edilemeyeceği, şirketten istenilmesi gerektiği belirtilmiştir.
Mahkememizin 20/12/2016 tarih ve 2015/41 Esas 2016/992 sayılı kararı ile ” Yönetim kurulu üyelerinin sorumluluğu ile amaçlanan; zarar verene isnat edilebilecek ve onun hukuk düzenince onaylanmayan bir davranışından kaynaklanan zararın giderilmesidir. Sorumluluğu düzenleyen 6102 sayılı TTK’nun 553.maddesi hükmüne göre kurucular, yönetim kurulu üyeleri, yöneticiler ve tasfiye memurları kanundan ve esas sözleşmeden doğan yükümlülüklerini kusurları ile ihlal ettikleri takdirde hem şirkete hem pay sahiplerine hem de şirket alacaklılarına karşı verdikleri zarardan sorumludurlar. Hukuk sistemi Anonim Şirket yönetim kurulu üyelerinin sorumluluğu halinde de her türlü zarara tazminat sonucunu bağlamamaktadır. Yönetim kurulu üyelerinin Türk Ticaret Kanununa istinaden hukuki sorumluluklarına hükmedilebilmesi için zarar, kanuna aykırılık, kusur bağı koşullarının gerçekleşmesine bağlıdır.
Yönetim kurulu üyelerinin sorumluluk davalarının vazgeçilmez ilk şartı zarardır. Zarar olmayan yerde sorumluluk söz konusu olamaz. 6102 sayılı TTK 555 maddesinde doğrudan ve dolaylı zarar ayrımı yapılmamıştır. Anonim Şirketler hukukunda sadece doğrudan zarar değil genel hükümlere istinaden tazmini talep edilmeyen yansıma zararlarının, yeni ortaklar ve alacaklıların uğradıkları dolayısıyla zararların tazmini mümkündür. Doğrudan/dolayısıyla zarar ayrımı yalnızca hissedarlar ve alacalılar açısından söz konusu olup şirket açısından zarar her zaman doğrudan zarar olarak teşekkül eder.
Doğrudan zarar; şirketin, ortakların ve alacakların mal varlığında meydana gelen azalmayı ifade eder. Dolayısıyla zararda; yönetim kurulu üyelerinin kanuna ve esas sözleşmeye aykırı davranışıyla şirketin mal varlığında meydana gelen zararın ortakların mal varlığına yansıması söz konusudur. Şirketin doğrudan zararı ortaklara ve alacaklılara dolaylı olarak sirayet etmektedir. Yasa koyucu doğrudan zarar gören şirketin yanı sıra bu zarardan etkilendiğini kabul ettiği alacaklılar için 6102 sayılı TTK 555 maddesi gereğince “Şirketin uğradığı zararın tazminini her pay sahibi isteyebilir. Pay sahipleri tazminatın ancak şirkete ödenmesini isteyebilirler.” diyerek dava hakkını düzenlenmiştir. Zarar şirketin bünyesinde gerçekleşmekte, ancak ortakların ve alacaklıların mal varlığında henüz somutlaşmamış olmaktadır. İşte bu nedenle de genel esasa istisna, dolayısıyla zarara istinaden ortaklar ve alacaklılar tarafından açılacak davada hükmedilen tazminat şirkete devredilir. Somut olayda davacı vekili; yönetim kurulu üyesi olan davalının haksız eylemleri davacının uğradığı doğrudan zararın tazminini istemektedir. Davacı pay sahibi olarak hem doğrudan hem de dolayısıyla zararın varlığı halinde bunun tazminini isteyebilir. Getirtilen ticaret sicil dosyası kapsamından davacının şirket ortağı olduğu belirlenmiş bulunduğundan davada aktif husumet ehliyetinin bulunduğu kabul edilmiştir.
İddia, savunma, dosya içeriği deliller ve alınan bilirkişi raporuna göre;tarafların … tic AŞ nin ortakları olup taahhüt ettikleri sermaye borçlarını yerine getirdikleri, şirketin ortakları borçlar hesabında davacıya 2.552.010,19 -TL, davalıya ise 1.444.772,89 -TL tutarında borçlu olduğu, 2011 yılından 2014 yılının ortalarına kadar tarafların şirket faaliyeti ile ilgili olarak şahsi ödemelerde bulundukları, davalının bu tarihten sonra şirkete finansman sağlamayı bıraktığı, davacının ise şirket banka hesabına havaleler yapmak suretiyle işyeri kirası, aidar gideri, banka kredisi, devre faizi ve diğer şirket ödemelerinin gerçekleşmesini sağladığı belirlenmiştir. Vergi ve SGK ödemeleri davacının hissedarlarından olduğu … AŞ tarafından ödenmiştir. Bu ödemenin davacı adı ve hesabına yapıldığı kabul edilemez. Tarafların kefaleti ile şirket adına banka kredisi kullanılmış ve kredi ödemelerinin yine dava dışı … AŞ ve … İnş. AŞ tarafından yapıldığı tespit edilmiştir. Aynı şekilde bu tutarlarında davacı adına alacak kaydedilmesi mümkün değildir. Yapılan ödemeler şirket defterlerinde dava dışı şirketlerin cari hesaplarına alacak kaydedilmiştir.
Davalının yönetim kurulu üyesi olarak görevlerini yerine getirmediği, özen ve sadakat yükümlülüğünü ihlal ettiği, davacının kendi cebinden harcamalar yaptığı ve bu şekilde doğrudan zarara uğradığı iddia edilerek tazminat isteminde bulunulmuştur. Toplanan delillere göre davacı ve davalının ortağı oldukları şirketin faaaliyetlerini finanse etmek için sermaye taahhütleri dışında şirkete bir miktar ödemede bulundukları, dolayısıyla şirketin davacı ve davalıya borçlu olduğu belirlenmiştir. Davacı, şahsi harcamalarından dolayı şirketin kendisine olan borcunu şirket pay sahibi ve yönetim kurulu üyesi olan davalıdan istemektedir. Anonim Şirket yönetim kurulu üyesinin bir takım kamusal borçlar dışında şirket borçlarından doğrudan sorumluluğu bulunmamaktadır. Davacının yaptığı harcamalar nedeniyle şirketten alacaklı olduğu belirlenmiş ise de, bu alacağını ancak şirketten talep edilebileceği, davalının pay sahibi yada yönetim kurulu üyesi olarak doğrudan bir sorumluluğunun bulunmadığı kabul edilmiştir. Davacının ortaklarından olduğu dava dışı… ve … AŞ tarafından … AŞ ne kredi, ana para ve faiz ödemeleri yaptıkları belirlenmiş ise de, bu ödemeler şirket kayıtlarına adı geçen şirketlere borç olarak geçmiş olup, ancak ödeme yapan şirketler tarafından talepte bulunulabilir. Davacının bu ödemeler nedeniyle doğrudan bir zarar ve alacağı söz konusu olmadığı gibi, ödemeyi yapan şirketler adına davalıdan talepte bulunması da mümkün değildir. Saptanan ve hukuksal durum bu olunca koşulları oluşmayan davanın reddi gerektiği sonuç ve kanaatine varılarak aşağıdaki biçimde hüküm kurulmuştur.” gerekçeleri ile davanın reddine karar verilmiştir.
Mahkememizce verilen 20/12/2016 tarih ve2015/41 Esas 2016/992 sayılı kararına karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş; İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 12.Hukuk Dairesinin 13/07/2017 tarih 2017/325 Esas 2017/395 Karar sayılı ilamıyla; “Dava; bilirkişi raporu, davacının talebi ve dosya kapsamına göre tarafların ortak olduğu şirketin kredi borçlarının, vergi borçlarının, sgk borçlarının ve diğer ödemelerin davacı tarafça ve ortağı olduğu dava dışı şirketler tarafından ödenmesi üzerine bu alacakların davalı taraftan yöneticilerin sorumluluğuna dayalı olarak tazmini istendiği anlaşılmıştır.
Dosyada alınan bilirkişi raporunda Yönetim Kurulu üyelerinin birtakım kamusal borçlar dışında, şirket borçlarından sorumluluğu bulunmadığı; pay sahiplerinin tek ve münhasır borcunu taahhüt etmiş oldukları sermayeyi ödenek olduğu anonim şirketin davalıya olan borcundan davalının ne pay sahibi sıfatıyla ne de yönetim kurulu üyesi sıfatıyla bir sorumluluğunun bulunmadığı; davacı alacağını şirketin pay sahibi ve yönetim kurulu üyesi olan davalıdan talep hakkı olmadığı; her iki tarafın şirkete muhtelif ödemeler yaptığı; tarafların ortak bulunduğu; … A.Ş’ye ait vergi ve sgk borçlarının ; davacının pay sahibi olduğu … A.Ş.,… şirketi tarafından ödendiği; davacının ,davadışı şirketlerin yaptığı ödemeyi davalıdan talep hakkı olmadığı, mahkemece bilirkişi raporunu benimseyerek davanın reddine karar vermiştir.
Dava dilekçesi içeriği ve delil listesinin 2 ve 6 nolu bendinde davacı; şirkete ödeme yaptığı borçlar arasında; şirketin bankaya olan kredi borçları yanında; vergi ve sgk borçlarının da davalıdan tahsili talep edilmiş ve ödeme makbuzları ile bir kısım genel kredi sözleşmesi fotokopileri dosyaya sunulmuştur. Sunulanların incelenmesinde gerek davacı gerekse davalının … A.Ş.’nin müteselsil kefilleri olduğu anlaşılmaktadır. TBK 587/2 maddesi gereği ödeme yapan müteselsil birlikte kefil; alacaklıya yaptığı ödemeyle gerçekleşen halefiyete dayanarak dilerse ödediği tutarın tümü için esas borçluya, dilerse iç ilişkide kendisine düşen pay için diğer müteselsil kefile rücu edebilir. Yine; 6183 sayılı kanunun 35.maddesi uyarınca; ödenmeyen amme alacağından ödedikleri miktardan, paylarına düşen miktardan fazlası için diğer yönetim kurulu üyesine rücu hakkına sahiptir.
Davacının temsilcisi bulunduğu dava dışı şirketler tarafından ödemenin davalı adına yapıldığı ve bu şirketlere davacının borçlandığı davacı vekili tarafından bildirilmiş ve ödeme makbuzları sunulmuştur. Mahkemece ödemenin davalı adına yapıldığı iddiası üzerinde durulmadan ödemenin 3.şahıs tarafından geri istenebileceği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Buna göre davacı vekilinden özellikle dava dışı şirketin(… ,… ..) ödemelerin davacı adına yapıldığına ilişkin gerek şirket temsilcilerinin duruşmada beyanı alınmak veya resmi şekilde düzenlenmiş bir beyan ile bu eksikliğin giderilmesi mümkün olup, bu şekilde eksiklik giderildikten sonra; Davacının ve davalının şahsi sorumlusu bulunduğu; her iki kalem borçtan dava tarihine kadar ödemesi gerçekleşen davacı tarafından bankalara ödenen kredi borçları için TBK 587/2 , 6183 sayılı kanunun 35.maddesi gereğince rücu edilebilecek bir miktar var ise hesaplanması gerektiği; ödendiği iddia olunan krediler ve kamu borçları için ayrıntılı bilgi istenip gerekli araştırmalar yapıldıktan sonra, gerektiğinde rücu edilebilir miktar var ise hesaplanmak üzere bilirkişi incelemesi yapılması gerekmektedir. Açıklanan hususlara göre mahkemece verilen hükmün HMK 353(1)a-6 maddesi gereği hükmün esasına tesir edebilecek delillerin toplanmamış olması nedeniyle kaldırılmasına ve yeniden yargılama yapılmak üzere kararı veren mahkemeye iadesine karar verilmiştir.” gerekçeleri ile mahkememiz kararının kaldırılmasına karar verilmiştir.
İstinaf bozma ilamı doğrultusunda dosya yeniden esasa alınarak yargılama devam olunmuştur.
Dava dışı … AŞ ve … Şirketi’nin sicil kayıtları dosya arasına alınarak incelenmiş, iş bu dosya davacısı …’un her iki şirketin hakim ortağı ve yetkilisi olduğu anlaşılmıştır.
İstinaf ilamı doğrultusunda; dava dışı her iki şirketin yetkilisi …’un, … AŞ’nin kredi kullandığı bankaya olan kredi borçlarının, SGK ve vergi borçlarının ödenip ödenmediği, bu ödemelerin davacı … adına yapılıp yapılmadığı konusunda beyanlarının alınma için … Nöbetçi ATM’ye talimat yazılmıştır.
Davacı ve dava … AŞ ve … A.Ş. Yetkilisi talimat yolu ile dinlenilmiş; “davalı … vatandaşıdır, kendisi ile … A.Ş.’yi kurduk, davalı yönetici ortak olarak sorumlu idi, ancak zaman içerisinde başka sektörlerde faaliyetleri olunca bu şirkete yeterince zaman ayıramadı, resmi olarak olmasa bile fiili olarak şirket yönetimini ben ele aldım, iki sene kadar fiili yöneticilik yaptım bu dönemde SGK ve vergi borçlarını işçilere özlük haklarından dolayı yapılacak ödemeleri ve banka kredi borçlarını ödedim, bu ödemenin bir kısmını şahsi malvarlığımdan bir kısmını ise benim hissedarı olduğum … ve … İnşaat şirketlerinden ödedim. Dekontlarda … adına ödenen olarak yazılmıştır. …’ın ticari defterlerine bu ödemeler ortağa verilen borç olarak kayıtlara girmiştir, aynı zamanda … ve … İnşaatın cari hesap kayıtlarında … A.Ş. Borçlandırılmıştır. Davalının müdür yetkisini gereği gibi yerine getirmemesi ve yönetim boşluğu nedeni ile kendisine defalarca noterden ihtarname gönderdik, genel kurul toplantısı için çağrı yaptık ancak katılmadı, karar defterinide teslim etmedi. … A.Ş. … kredi kullandı, bu kredinin müşterek borçlu ve müteselsil kefil olduğum ve aynı zamanda …’te bulunan arsamı da ipotek verdiğimden dolayı banka borçları bırakınca ipotekli taşınmazı satıp bu para ile banka borçlarının 915.000TL kısmını bu şekilde ödedim, ayrıca kredi borcunun 727.000TL’lik kısmı da … A.Ş.’nin banka ile yaptığı taksitlendirme sözleşmesi kapsamında dava dışı …A.Ş. Tarafından ödenmiştir, … AŞ. 48.483,00TL banka borcunun bir taksidini ödemiştir, bütün borçlar kapatıldı, önce kamu borçları sonra banka borçları ödendi; şeklinde beyanda bulunmuştur.
Mahkememizce davacı vekiline, dava taihine kadar davacı tarafından ödendiği iddia olunan … A.Ş.’nin kredi borçları ve kamu borçlarının neler olduğu ile ilgili mahkememize bilgi verilmesi için süre verilmiştir. Davacı vekilinin ara karar uyarınca ibraz ettiği 04/10/2018 tarihli dilekçesinde belirtilen kredi ve kamu borçlarına ilişkin, borç ve ödeme bilgilerinin celbi amacıyla … Vergi Dairesi’ne, … Sosyal Güvenlik Merkezi’ne ve … A.Ş.’ye yazı yazılmış, gelen yazı cevapları dosya arasına alınmıştır.
İstinaf ilamı doğrultusunda; davacı tarafından davalı adına yapıldığı iddia edilen kredi borçları ile SGK ve vergi borçlarından dava tarihine kadar ödemesi gerçekleşmiş olan miktarın ve bu miktardan davalının sorumluluğunun mevcut olup olmayacağı hususunda (Bölge Adliyesi Mahkemesi kararında mahkememizin daha önce verdiği kararın kaldırılmasına sebep olan hususlar gözetilmek suretiyle)dosyanın resen seçilecek bir mali müşavir bilirkişiye tevdi ile uyuşmazlığa ilişkin rapor tanzimi istenilmesine karar verilmiştir.
SMMM … tarafından düzenlenen 06/10/2020 teslim tarihli bilirkişi raporunda özetle; dava dışı (…) şirketin, Türk Ticaret Kanunu’na göre tutulması gereken ticari defterlerini yasal süreleri içerisinde tasdik ettirdiği, yevmiye defterlerinin kapanış tasdikini de yasal süresi içerisinde yaptırdığı dolayısıyla davacı şirketin ticari defterlerinin sahibi lehine delil olma özelliğini taşıdıkları, davacı …’un hissedarı olduğu dava dışı …A.Ş. tarafından, dava dışı şirket (…) adına 279.041,42 TL tutarında vergi ödemesi ve 93.931,39 TL tutarında SGK ödemesi yapıldığı, davacı ..’un hissedarı olduğu dava dışı … ve dava dışı …A.Ş. tarafından, dava dışı şirketin (…) 772.744,67 TL tutarında kredi anapara ve faizinin ödendiği, davacı …’un şahsi hesabından dava dışı şirketin (…) 915.650,00 TL tutarında kredi anapara ve faizinin ödendiği sonuçlarına varıldığı, dava dışı … Şirketi’nin ortağı olan davacının, şahsi olarak ve hissedarı olduğu diğer şirketler üzerinden dava dışı … ait vergi, SGK ve kredi ödemelerini, yine dava dışı …şirketinin diğer ortağı olan davalıdan talep edip edemeyeceği hususunun takdirinin mahkemeye ait olduğu belirtilmiştir.
Dava dışı … AŞ ve … A.Ş’nin sicil kayıtları kapsamından, iş bu dosya davacısı …’un her iki şirketin hakim ortağı ve yetkilisi olduğu, bu nedenle aynı zamanda işbu dosyada taraf olan …’un dava dışı bu iki şirket tarafından, dava dışı … A.Ş. İçin yapılan ödemelerin, davacı … adına yapıldığına yönelik beyanının tek başına iddianın ispatı için yeterli olmayacağı, dava dışı şirketlerin ticari defter ve kayıtlarının da incelenmesi gerektiği sonucuna ulaşılmıştır.
Davacının hakim ortağı ve yetkilisi olduğu … Şirketi’nin (…) 2013 yılı 14/01/2015(dava tarihi) tarihleri arasında, dava dışı … A.Ş adına kurumlara yaptığı(kredi, SGK ve vergi) ödemelerin, davacı … adına yapılıp yapılmadığının ve davacı … adına borç kaydedilip kaydedilmediğinin tespiti için, dava dışı şirketin 2013-2015 yılı ticari defter ve kayıtları üzerinde mali müşavir bilirkişi marifetiyle inceleme yapılması için … Nöbetçi ATM’ye talimat yazılmasına karar verilmiştir.
… 12.Asliye Ticaret Mahkemesinin… talimat sayılı dosyasında Mali Müşavir …tarafından düzenlenen 30/07/2021 tarihli bilirkişi raporunda özetle; dava dışı şirketin dava konusu işlemlerinin olduğu 2013, 2014 ve 2015 (14.01.2015 dava tarihine kadar) yılları ticari defterlerinin açılış ve kapanış tasdiklerinin Türk Ticaret Kanunu Hükümlerine ve Vergi Usul Kanunu Elektronik Defter Genel Tebliğlerine uygun olarak yasal süreler içinde yapılmış olduğu, dava dışı … Şirketi’ne ait 2013, 2014 ve 2015 (14.01.2015 dava tarihine kadar) yılları ticari defter kayıtlarına göre; dava dışı …A.Ş. tarafından, dava dışı … A.Ş. adına 2013 yılından 14.01.2015 tarihine kadar kurumlara yapılmış herhangi bir (kredi, SGK ve vergi) ödeme bulunmadığı, bu bağlamda yapılan herhangi bir ödeme bulunmadığı için, davacı … adına borç kaydedilmiş bir ödeme de bulunmadığı belirtilmiştir.
Davacının hakim ortağı ve yetkilisi olduğu … Şirketi’nin (…) 2013 yılı 14/01/2015(dava tarihi) tarihleri arasında, dava dışı … A.Ş adına kurumlara yaptığı(kredi, SGK ve vergi) ödemelerin, davacı …adına yapılıp yapılmadığının ve davacı …adına borç kaydedilip kaydedilmediğinin tespiti için, dava dışı şirketin 2013-2015 yılı ticari defter ve kayıtları ve dosya üzerinde, talimat yolu ile alınan raporda göz önüne alınarak daha önce rapor tanzim eden mali müşavir bilirkişi marifetiyle ek inceleme yapılmasına karar verilmiştir.
SMMM … tarafından düzenlenen 01/04/2022 teslim tarihli bilirkişi ek raporunda özetle; dava dışı şirkete (…A.Ş.) defter ve belgelerinin incelenmesi neticesinde, dava dışı şirketin, 2015 yılı ticari defterlerini Türk Ticaret Kanunu’na göre yasal süreleri içerisinde tasdik ettirdiği, dolayısıyla 2015 yılı ticari defterlerinin sahibi lehine delil olma özelliğini taşıdıkları görülmüştür. Ancak dava dışı şirketin 2013 ve 2014 dönemleri ticari defterlerinin açılış ve kapanış tasdiklerini ibraz edemediği, dolayısıyla dava dışı şirketin 2013 ve 2014 dönemleri ticari defterlerinin sahibi lehine delil olabilme özelliği olmadığı kanaatine varıldığı, mahkemenin istediği görevlendirme tarih aralığı olan, 2013 yılı ile 14.01.2015 (dava tarihi) tarihleri arasında dava dışı şirketin (…) dava dışı şirket (…) adına kurumlara yaptığı (kredi, SGK ve vergi) her hangi bir ödemenin bulunmadığı belirtilmiştir.
Toplanan deliller ve tüm dosya kapsamında göre; davacı ile davalının dava dışı … A.Ş.’nin ortağı ve yönetim kurulu üyesi oldukları, davacının, 2013 yılı ile 14/01/2015 dava tarihi arasında dava dışı şirketin kredi ve kamu borçlarını şahsi olarak ödediği iddiası ile, ödediği tutarların %50’sinin davalıdan tahsilini talep ettiği anlaşılmıştır.
İstinaf ilamı doğrultusunda; davacının dava tarihi itibariyle; TBK 587/2 ve 6183 Sayılı Kanunun 35 maddesi uyarınca davalıdan rücuen tahsilini talep edebileceği alacağı bulunup bulunmadığı araştırılmıştır. Gerek kaldırma ilamı öncesi gerekse kaldırma ilamı sonrası alınan 17/10/2016 havale ve 06/10/2020 teslim tarihli bilirkişi raporları ile dosya arasına alınan … Vergi Dairesi, … Sosyal Güvenlik Merkezi ve … yazı cevapları kapsamından; davacının hakim ortağı ve yetkilisi olduğu dava dışı …A.Ş’nin; …A.Ş.’nin vergi borcu için… Vergi Dairesi’ne 08/01/2016 tarihinde 279.041,42-TL, SGK prim borcu için ise … Sosyal Güvenlik Merkezi’ne yine 08/01/2016 tarihinde 93.931,39-TL ödeme yaptığı anlaşılmıştır. Tarafların ortağı oldukları … Şirketi’nin …’dan kullandığı kredi için, 17/08/2017 tarihinde davacının hakim ortağı olduğu ve yetkilisi olduğu … A.Ş. İle … A.Ş. Tarafından … toplam 772.744,67-TL kredi anapara ve faiz ödemesi yapıldığı tespit edilmiştir. Son olarak davacının şahsi hesabından, ortağı olduğu …Şirketi’nin … kullandığı kredi için 15/12/2016 tarihinde toplam 915.650,00-TL ödeme yaptığı tespit edilmiştir. Mahkememizce dava dışı … AŞ ve … A.Ş.’nin ticari defter ve kayıtları üzerinde yapılan inceleme neticesinde; dava tarihi olan 14/01/2015 tarihine dek bu şirketler tarafından dava dışı .. adına yapılmış herhangi bir ödeme bulunmadığı tespit edilmiştir.
Her dava açıldığı tarihteki şartlara göre değerlendirilir. Eldeki davada da davacının dava tarihi itibariyle TBK 587/2 ve 6183 Sayılı Kanunun 35 maddesi uyarınca davalıdan rücuen tahsilini isteyebileceği bir alacak bulunup bulunmadığı araştırılmalıdır. Dava tarihi olan 14/01/2015 tarihinden sonra yapılan ödemeler iş bu davanın konusunu teşkil etmemektedir. Davacı tarafından dava tamamen ıslah edilmiş de değildir. Yukarıda detaylandırıldığı üzere; gerek davacının hakim ortağı ve yetkilisi olduğu dava dışı … ve … Şirketleri tarafından, gerekse davacının şahsi hesabından … Şirketi için yapılan tüm kredi, SGK prim ve vergi ödemeleri dava tarihinden sonra yapılmıştır. Bu ödemeler dışında, davacının dava tarihi itibariyle davalıdan TBK 587/2 ve 6183 Sayılı Kanunun 35 maddesi uyarınca rücuen tahsilini talep edebileceği başkaca bir alacağı olduğu da ispatlanamamıştır. İzah edilen gerekçelerle davanın reddine dair aşağıdaki şekilde karar vermek gerekmiştir.
H Ü K Ü M /Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davanın REDDİNE,
2-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Harçlar Tarifesi gereğince hesap olunan 80,70-TL maktu karar ve ilam harcının peşin alınan 9.563,40-TL harçtan mahsubu ile artan 9.482,70 TL harcın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
3-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince hesap olunan 45.050,00-TL nispi vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
3-HMK 333.maddesi gereğince davacı tarafından yatırılan gider avansından bakiye avansın hüküm kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
4-Davacı tarafça yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
5-Davalı tarafça yapılan 145,00-TL yargılama giderinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
6-Davalı tarafından yatırılan gider avansından bakiye avans kalmadığından bu konuda hüküm kurulmasına yer olmadığına,
Dair taraf vekillerinin yüzlerine karşı gerekçeli kararın tebliğinde itibaren 2 haftalık süre içerisinde İstinaf kanun yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 14/06/2022

Başkan
e-imzalıdır
Üye
e-imzalıdır
Üye
e-imzalıdır
Katip
e-imzalıdır

HARÇ BEYANI /
9.563,40-TL PEŞİN HARÇ
80,70-TL KARAR HARCI
9.482,70-TL. TALEP HALİNDE İADE HARÇ

DAVALI GİDERİ /
145,00 TL TOPLAM