Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 6. Asliye Ticaret Mahkemesi 2017/734 E. 2018/552 K. 23.05.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2017/734 Esas
KARAR NO : 2018/552
DAVA : İİK 89/ 3 MENFİ TESPİT VE HACİZ İHBARNAMELERİNİN İPTALİ
3. Şahıs Tarafından Açılan Menfi Tespit
DAVA TARİHİ : 17/08/2017
KARAR : USULDEN RED
KARAR TARİHİ : 23/05/2018
Mahkememizde görülmekte olan 3. Şahıs Tarafından Açılan Menfi Tespit ve haciz ihbarnamelerinin iptali davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ -İSTEM /
Davacı vekili dava dilekçesinde ve özetle; davalı tarafından İstanbul …İcra Müdürlüğünün … E. Sayılı icra dosyası üzerinden takip borçlusu …A.Ş’nin (… Gıda) müvekkil şirket nezdindeki hak ve alacaklarının haczi için İİK. Mad. 89 uyarınca haciz ihbarnameleri gönderildiğini, müvekkil şirket yetkililerinin daha önce gönderilen haciz ihbarnamelerinden haberdar olmadığını (ilkinin Teb. Kanunu Mad. 21’e göre, ikincisinin yetkisiz kişilere tebligat yapıldığını), en son olarak 3. Haciz ihbarnamesini haricen öğrendiklerini, dava dışı… Gıda’nın müvekkil şirket nezdinde herhangi bir hak ve alacağının bulunmadığını, hal böyleyken müvekkilin uğrayacağı zararları önlemek amacıyla ve müvekkilinin davalıya ve takip borçlusu… Gıda’ya borçlu bulunmadığından Sayın Mahkeme nezdinde yasal süresi içerisinde iş bu menfi tespit davasını açma zarureti doğduğunu, dava dışı takip borçlusu… Gıda’nın müvekkil şirketten herhangi bir hak ve alacağının olmadığını, bu durumun müvekkile ait ticari kayıtlar üzerinde yapıtırılacak bilirkişi incelemesi neticesinde ordaya konulacağını beyan ederek müvekkilin davalı ve takip borçlusu şirkete borçlu olmadığının tespitine ve İstanbul … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasından davalı alacaklarının haczi için müvekkiline gönderilen haciz ihbarnamelerinin iptali ile yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalıya yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
SAVUNMA /
Davalı vekili cevap dilekçesinde ve özetle; Davacının, işbu davanın konusu ile aynı olacak şekilde Müvekkil şirkete İstanbul … Asliye Ticaret Mahkemesi’nin… E. sayılı dosyası ile dava açmış olup işbu davanın hali hazırda devam ettiğini, bu nedenle, 6100 sayılı HMK’nın 116/1-ı maddesi uyarınca tarafları ve konusu aynı olan dava için derdestlik itirazında bulunma zorunluluğunun hasıl olduğunu, derdestlik itirazından dolayı ikinci açılan davanın reddedilmesini talep ettiklerini, öcelikle derdestlik itirazı çerçevesinde davanın usulden reddi gerekmekle birlikte, sayın mahkeme aksi kanaatte ise aşağıda detaylı olarak açıklanan sebeplerle istinaf mahkemesindeki dosyaların dönüşünün beklenilmesi gerektiğini, müvekkil ile ticari ilişki içerisinde bulunan dava dışı …A.Ş. (“…”) aleyhine İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün… E. sayılı dosyası ile icra takibi başlatıldığını ve takibin kesinleştiğini, akabinde Müvekkil şirket tarafından, 2004 sayılı İ.İ.K. 89. maddesi uyarınca davacı şirkete yasal sırasıyla birinci, ikinci ve üçüncü haciz ihbarnameleri gönderildiğini ve fakat davacı usulüne uygun olarak kendisine tebliğ edilen 1. ve 2. haciz ihbarnamelerine herhangi bir itirazda bulunmadığını, başlangıçta haciz ihbarnamelerine süresi içerisinde itiraz etmeyen davacının haciz ihbarnamelerinin kendisine usulüne uygun olarak tebliğinden sonra haksız bir şekilde usulsüz tebligat yapıldığından bahisle İstanbul …İcra Hukuk Mahkemesi’nde… E. ve … E. sayılı olarak dava ikame ettiğini, aynı zamanda İstanbul …Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … E. sayılı menfi tespit davası ile şimdi de huzurdaki menfi tespit davasını açtığını, icra mahkemesinde açılan davalarda davacı tarafın şikayetinin kabulüne karar verilmiş olup, müvekkilce dosyanın İstinaf kanun yoluna götürüldüğünü, ancak, davacı tarafça hiç bir mesneti ve hukuki sebebi olmamasına rağmen söz konusu haciz ihbarnamelerinin usulsüz tebliğ edildiğinden bahisle açılan davalarda şikayetin kabulüne karar verildiğini, İcra Mahkemesi kararlarının müvekkilce İstinaf kanun yoluna götürüldüğünü, bu sebeplerle, HMK’nın 165. maddesi amir hükmü uyarınca İstinaf başvuru sonucunun sayın mahkemece verilecek karara etki edebileceği düşünüldüğünden işbu davada dosyaların istinaf kanun yolundan dönüşünün beklenerek bekletici mesele yapılmasını ve ilgili dosyalar kesinleştikten sonra karar verilmesini talep ettiklerini, İİK 89/1 – 2 VE 3. haciz ihbarnamelerinin davacıya usulüne uygun olarak tebliğ edilmiş olup, davacının aksi yöndeki iddialarının kabulünün mümkün olmadığını,İcra mahkemesinde yapılan usulsüz tebligata ilişkin şikayetin kabulüne karar verilmiş ise de, gerek 7201 sayılı Tebligat Kanunu (“Kanun”) gerekse Tebligat Kanunu’nun Uygulanmasına Dair Yönetmelik (“Yönetmelik”) hükümleri ile sair mevzuat hükümleri uyarınca davacının usulsüz tebligata ilişkin iddialarının kabul edilmesinin söz konusu olmadığını, nitekim, müvekkil şirketçe, davacı tarafa gönderilen birinci haciz ihbarnamesinin 20.02.2017 tarihinde davacı şirketin İstanbul Ticaret Odası’nda kayıtlı bulunan adresine … memuru aracılığıyla tebliğ edildiğini ve tebligat parçasının üzerine memur tarafından şu ibarenin düşüldüğünü: “Gösterilen adrese gidildi. Adreste çalışan isimden ve imzadan imtinaya soruldu. Evrakı almaktan imtina etmiştir. Tebliğ evrakı Tebligat Kanunu’nun 21. maddesi gereğince …Mahallesi Muhtarına 20.02.2017 tarihinde tebliğ edilerek 2 nolu form muhatabın kapısına yapıştırılmıştır. Çalışan isimden ve imzadan imtina’ya haber verilmiştir.” tebliğe çıkarılan ikinci haciz ihbarnamesinin ise 09.05.2017 tarihinde yine davacı şirketin İstanbul Ticaret Odası’nda kayıtlı bulunan adresine P.T.T memuru aracılığıyla tebliğ edildiğini ve tebligat parçasının üzerine memur tarafından şu ibarenin düşüldüğünü: “Aynı adreste evrak almaya yetkili daimi çalışan imzasına tebliğ edildi.”. Teslim alan kişinin adı ise “….” şeklinde okunabildiğini, keza üçüncü haciz ihbarnamesine ilişkin tebligat üzerinde de… memurunca düzenlenen aynı not ve teslim alan olarak da aynı kişinin isminin bulunduğunu, Kanun ve Yönetmelik’in emredici hükümleri birlikte değerlendirildiğinde müvekkil şirketçe gönderilen haciz ihbarnamelerinin tebliğinde hiç bir usulsüzlük bulunmadığını, sair mevzuat hükümleri doğrultusunda tebliğ imkansızlığı halinde yerine getirilmesi gereken prosedürün somut olay bakımından da usulüne uygun ve eksiksiz olarak yerine getirildiğini, davacı ile dava dışı… arasında davacının iddiasının aksine ticari ilişki bulunduğunu, müvekkil şirketin, Alüminyum sergileme üniteleri ve iç – dış mekân yönlendirme sistemleri üretimi yapmakta olduğunu, görsel iletişim sektöründe, müşterilerinin talepleri doğrultusunda modeller tasarlayarak, yurt içinde ve dışında ihracat yaptığını, bu kapsamda müvekkil şirket dava dışı… ile ticari ilişki içerisine girdiğini ve dava dışı…’e ait … markalı işletmelerde kullanılmak üzere istenilen ürünleri hazırlayarak teslim ettiğini, ancak müvekkil şirket alacaklarını hiç bir şekilde tahsil edemediğini, bunun üzerine ilgili alacağın tahsilini gerçekleştirmek amacıyla Müvekkil şirket muhasebe müdürünün dava dışı… Genel Müdürü olan ve hali hazırda da Davacı Şirket’in yönetim kurulu üyesi olan…’e e-mail gönderdiğini ancak herhangi bir geri dönüş alınamadığını, bunun üzerine -müvekkil şirketin dava dışı…’e ve Genel Müdürü…’e ulaşmak için araya 3. kişiler soktuğunu ve 3. Kişiler vasıtasıyla… ile iletişim sağlandığını,…’in müvekkil şirket ile kendisi arasında iletişim sağlayan 3. kişiye cevaben “…malum vefat olayından dolayı eski firmamızdan para çıkışı yapamıyoruz ve sırf bu yüzden kontratlarımızı yeni şirkete aktarıyoruz ve sadece bu işlemlerin damga vergisi maliyeti bile 120.000,-TL civarı tutuyor….Yeni firmamız ‘’… Gıdaya’’ aynı bedeli fatura etsin en kısa zamanda ödeyelim.. ” şeklinde geri dönüş yaptığını, davacının her ne kadar dava dışı… ile bir ticari ilişkileri olmadığını iddia etse de, ilgili e-mail yazışmalarından ve özellikle Müvekkil şirket kastedilerek “Yeni firmamız ‘’… Gıdaya’’ aynı bedeli fatura etsin en kısa zamanda ödeyelim..” ifadesinden dava dışı… ile davacı arasında bir ticari ilişki olduğu, bu sebeple de Müvekkil şirketin davacı şirkete yönlendirilmek istendiğinin açık bir şekilde ortada olduğunu, keza hayatın olağan akışı içerisinde bir şirketin aralarında organik hiç bir bağ ve ticari ilişki bulunmadığını iddia ettiği diğer bir şirketin borçlarını ödemesi gibi bir durum söz konusu olmadığını, ayrıca şifahen, dava dışı… ile franchising ilişkisi içerisinde olan … işletme sahiplerinden şu anda bir takım devir işlemlerinin olduğunu bu işlemlerin tamamlandıktan sonra… bünyesinden çıkarak artık davacı şirket ile franchising ilişkisi içerisinde olacakları bilgisinin edinildiğini, bununla beraber, davacı ile dava dışı…’in kurucuları dava dışı Tahir Küçükel ile dava dışı … arasında bir akrabalık bağı olduğu bilgisinin alındığınık, tüm bu sebeplerin davacı ile dava dışı… arasında ticari ilişki olduğunu kanıtlar nitelikte olduğunu, icra takibi ile iddia edilmiş alacağın varlığını ispat yükü üçüncü şahıs davacıda olduğunu, bilindiği gibi İİK’nın amir hükmü uyarınca birinci ve ikinci haciz ihbarnamesine yedi gün içinde itiraz etmemiş bu nedenle ihbarnamelerde belirtilen borç zimmetinde sayılan üçüncü şahıs, üçüncü haciz ihbarnamesinin kendisine tebliğinden itibaren onbeş gün içinde bir menfi tespit davası açabileceğini, sair mevzuat hükümleri ve Yerleşik Yargıtay İçtihatları doğrultusunda üçüncü kişi davacının, açtığı olumsuz tespit davasında, takip borçlusuna borcu bulunmadığını kanıtlamak zorunda olduğundan davacı’nın ispat yükünün müvekkil şirkette olduğuna ilişkin iddiasının haksız ve mesnetsiz olduğunu beyan ederek öncelikle derdestlik itirazları çerçevesinde davanın USULDEN REDDİNE, Sayın Mahkeme aksi kanaatte ise İstanbul …İcra Hukuk Mahkemesi’nin … ve … E. sayılı dosyalarının işbu dosya da BEKLETİCİ MESELE YAPILMASINA, şartları bulunmayan ihtiyati tedbir talebinin REDDİNE, itirazları doğrultusunda haksız ve mesnetsiz davanın ESASTAN REDDİNE, davacı taraf aleyhine asıl alacağın %20’sinden aşağı olmamak üzere kötü niyet tazminatına hükmedilmesine, müvekkil şirketin yargılamaya sebebiyet vermemiş olması hususunun dikkate alınarak yargılama masrafları ve vekâlet ücretinin davacı taraf üzerine yüklenmesine karar verilmesini talep etmiştir.
KANITLAR VE GEREKÇE /
Tüm dosya kapsamı incelenip değerlendirildiğinde; tarafların iddia ve savunmalarından, anlaşamadıkları hususlar, anlaştıkları hususlar, çekişmeli vakıalar hakkında toplanan deliller, delillerin tartışılması ve değerlendirilmesi, sabit görülen vakıalarla bunlardan çıkarılan sonuç ve hukuki sebepler şu şekildedir.
Hukuk mahkemelerinin hangileri olduğu ve bunların kuruluşu 5235 sayılı Adlî Yargı İlk Derece Mahkemeleri ile Bölge Adliye Mahkemelerinin Kuruluş, Görev ve Yetkileri Hakkında Kanunun 4 ve 5 inci maddelerinde düzenlenmiştir.
Kanunun 6 ncı maddesinin ikinci fıkrasına göre asliye hukuk mahkemeleri, sulh hukuk mahkemelerinin görevleri dışında kalan ve özel hukuk ilişkilerinden doğan her türlü dava ve işler ile kanunların verdiği diğer dava ve işlere bakar. Bu husus 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 2 nci maddesiyle de teyit edilmiştir. Anılan maddenin ikinci bendi Hukuk Muhakemeleri Kanununda ve diğer kanunlarda aksine düzenleme bulunmadıkça, asliye hukuk mahkemesinin diğer dava ve işler bakımından da görevli olduğunu vurgulamıştır.
Asliye Ticaret Mahkemeleri de 5235 sayılı Kanunun üçüncü fıkrasında düzenlenmiştir ve 6102 sayılı Türk Ticaret Kanununun 5 inci maddesinin 1 numaralı bendi uyarınca bu mahkemeler, aksine hüküm bulunmadıkça, dava olunan şeyin değerine veya tutarına bakılmaksızın tüm ticari davalar ile ticari nitelikteki çekişmesiz yargı işlerine bakmakla görevlidir.
Bir davanın ticari nitelikte olup olmadığı, bir diğer ifade ile asliye ticaret mahkemesinde görülüp görülmeyeceğinin belirlenmesi işi de Türk Ticaret Kanununun 4 üncü maddesinde gösterilen ilkelere göre yapılmalıdır. Öğretide de benimsenen görüşe göre ticari davalar mutlak ticari davalar ve nispi ticari davalar olarak iki gruba ayrılmaktadır. Türk Ticaret Kanununun 4 üncü maddesinin 1 inci bendinin (a) alt bendi uyarınca bu Kanunda düzenlenen hukuk davaları mutlak ticari davalardır. Nispi ticari davalar ise konusu ne olursa olsun, her iki tarafın da ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan hukuk davalarıdır (TTK.m.4/1). Kanuni düzenleme uyarınca sadece mutlak ya da nispi ticari davalar asliye ticaret mahkemesinde görülürken, bunlar dışında kalan davalar (istisnalar saklı kalmak kaydıyla) asliye hukuk mahkemelerinde görülmelidir.
Dava; İcra ve İflas Kanunun 89/ 3. maddesi hükmüne dayalı olarak açılmış olup; menfi tespit istemine ilişkindir. İş bu eldeki dava ticari dava değildir. Dava, İİK. nun 89. Maddesine dayalı menfi tespit davasıdır. Davacı ile davalı arasında doğrudan bir ticari ilişki bulunmamaktadır. Uyuşmazlık takip hukukundan kaynaklanmakta olup görevli mahkeme Asliye Hukuk Mahkemesidir.
Saptanan ve hukuksal durum bu olunca TTK nun 4 ve 5 maddeleri kapsamında “ticari dava” olarak nitelendirilemeyeceği ve davaya bakmanın Asliye Hukuk Mahkemelerinin görevi kapsamında olduğu anlaşılmıştır. HMK nun 1. Maddesi hükmüne göre; göreve ilişkin kurallar kamu düzeninden olup, aynı yasanın 114/1-c bendi uyarınca, dava şartı olan bu husus, HMK nun 115/1 maddesi gereğince mahkemece davanın her aşamasında kendiliğinde araştırılır. Mahkememiz davaya bakmakla görevsiz olup, bu dava şartı noksanlığını sonradan giderilmesi de mümkün olmamakla, davanın saptanan dava şartı noksanlığı nedeni ile HMK nun 115/2 maddesi hükmü uyarınca usulden reddine karar verilmesi gerekmiş ve aşağıdaki biçimde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM / Gerekçesi yukarıda izah olunduğu üzere;
1-Mahkememizin görevsizliği nedeniyle HMK.nun 114/1 ve 115/2 maddeleri uyarınca DAVANIN USULDEN REDDİNE, talep halinde dava dosyasının görevli Nöbetçi İstanbul Asliye Hukuk Mahkemesine gönderilmesine,
2-HMK nun 331/2 maddesi gereğince yargılama giderlerinin yetkili ve görevli mahkemece hüküm altına alınmasına,
3-İş bu ilam taraflardan birinin süresi içinde kanun yoluna başvurulmayarak kesinleşmiş ise kararın kesinleştiği tarihten; kanun yoluna başvurulmuşsa bu başvurunun reddi kararının tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içinde kararı veren mahkememize başvurarak, dava dosyasının görevli ya da yetkili mahkemeye gönderilmesini talep etmesi gerektiği, aksi takdirde talep halinde HMK 20. maddesi gereğince mahkememizce davanın açılmamış sayılmasına karar verileceği hususunun taraflara ihtaratına (taraflara ihtarat yapıldı),
Dair, taraf vekilinin yüzüne karşı, mahkememize yazılı / sözlü başvuru ile zabıt katibince tutanağa geçirilmek suretiyle kararın tebliğ tarihinden itibaren 2 haftalık yasal süre içerisinde İstanbul BAM’a gönderilmek üzere istinaf yasa yolu açık olmak üzere yapılan tahkikat sonucunda karar verildi. Karar usulen açıklandı, okundu.
Katip …
Hakim …
¸e-imzalıdır