Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 6. Asliye Ticaret Mahkemesi 2017/552 E. 2021/73 K. 26.01.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO:2017/552 Esas
KARAR NO:2021/73

DAVA: Tazminat-Alacak
DAVA TARİHİ: 15/06/2017

BİRLEŞEN DAVA
….ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ … ESAS … KARAR

BİRLEŞEN DAVA:Hisse Devrinin Geçersizliğinin Tespiti ve Tazminat
BİRLEŞEN DAVA TARİHİ:22/02/2018
KARAR TARİHİ:26/01/2021

Mahkememizde görülmekte olan tazminat, alacak ve hisse devirinin geçersizliğinin tespiti davalarının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ -İSTEM /
Asıl davada davacı vekili dava dilekçesinde ve özetle; müvekkilinin … Limited Şirketi’nin 160 paya karşılık müdürü olduğunu, davalı …’in ise 240 paya karşılık müdür olduğunu, müvekkilinin şirkette davalı … ile birlikte müşterek imza yetkilisi olduğunu, 16/02/2016 tarihine kadar … nezdinde yapılan işlemlerde müvekkilinin imzasının bulunmadığını, davalı …’in tüm işlemleri tek başına yaptığını, davalı … tarafından yapılan yetkisiz işlemler nedeniyle şirketin zarara uğradığını, bunun üzerine …’na ilgili hesapta yapılan yetkisiz işlemler sonucu meydana gelen zararın karşılanması ve bilgi verilmesi amacıyla ihtar gönderildiğini, 16/02/2016 tarihinden dava açılış tarihine kadar şirketin yetkili müdürlerinin müşterek imzaları olmadan banka nezdinde işlem yapılmasına müsaade edilmiş olması nedeniyle bankanın da sorumlu olduğunu, müvekkili hakkında yalan beyanda bulunmuş olması nedeniyle davalı … hakkında suç duyurusunda bulunulduğunu, şirketin % 60 paya sahip ortağı olan davalı …’in yetkisiz olarak yaptığı işlemler ve şirketin kar payı dağılımından müvekkiline payı oranında düşen bedeli ve şirket kazancı bedellerini , şahsi harcamalarını şirket gideri olarak gösterdiğini, bu nedenle şirketin zarara uğradığını belirterek … Limited Şirketi’nin zararlarının davalılarca karşılanmasına, şirketin kar dağılım oranına binaen müvekkili …’un % 40 payına denk gelen şirket yıllık kar dağıtım payının tespit edilip davalılarca karşılanmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Birleşen ….Asliye Ticaret Mahkememizin … esas sayılı dosyasında davacı vekili dava dilekçesinde ve özetle; müvekkilinin eğitim sektöründe faaliyet gösteren ve…’daki pek çok özel eğitim kurumuna marka geliştirme ve gayrimenkul değerleme alanlarında danışmanlık hizmeti veren … Limited Şirketi’nin sahibi ve saygın bir iş adamı olduğunu, evli olan ve çocukları bulunan Müvekkilinin eşi ile boşanma aşamasına geldiği ve ayrı yaşadığı 2011 yılında Davalı … ile tanıştığı ve önceleri mesleki dostluk olarak başlayan ilişkileri zamanla müvekkili açısından duygusal bir arkadaşlık halini aldığını, müvekkilinin ekonomik olarak zor duruma düşmesi üzerine davalı yan bu birlikteliği bitirdiğini ve bir süre müvekkili ile görüşmediğini, öncelikle … Limited Şirketi’nde Davalıya ait olarak görünen hissenin tamamına tasarruf yetkisini ortadan kaldırıcı mahiyette ihtiyati tedbir konulmasını, bu yönde ilgili kuruma müzekkere yazılmasını, davalıya yapılan hisse devrinin Müvekkilin korkutulması nedeniyle iradesi dışında gerçekleştiğinden, işlemin geçersiz olduğunun tespiti ile davalıya devredilen hisselerin tamamının müvekkili adına tesciline karar verilmesini, dava aşamasında ve bilirkişi marifetiyle tespit edilme anına kadar, fazlaya ilişkin hakkı saklı kalmak üzere şimdilik müvekkiline ait 5.000,00-TL’lik zararın giderilmesini, davalının 2016 tarihinden itibaren Müvekkiline yönelik gerçekleştirdiği şantaj ve tehdit yanında, aile ve iş hayatındaki saygınlığının zedelenmesi nedeniyle uğramış olduğu acı, elem ve ızdırap nedeniyle 50.000,00-TL manevi tazminata hükmedilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA /
Asıl davada davalı … AŞ vekili cevap dilekçesinde ve özetle; davacının aktif dava ehliyeti bulunmadığından davanın reddine karar verilmesi gerektiğini, açılan davanın dayanağının TTK 553.maddesi olduğu ifade edildiğini, anılan maddeye istinaden müvekkili bankaya husumet yöneltilemeyeceğinden, davanın reddi gerektiğini, dava dışı … Ltd. Şti ile müvekkil banka arasında uzun zamandır süre gelen teamüle göre işlem yapıldığını, Bankacılık Hizmetleri Sözleşmesi ile bildirim yükümlülüğü üstlenilmesine karşın, şirketin türünün ve yetkililerinin değiştiğinin müvekkili bankaya bildirilmediğini, dava dışı zarara uğratıldığı iddiasında bulunulan … Ltd. Şti adına, müvekkili Banka …Şubesinde hesap açıldığını, hesap açılış işlemleri sırasında ibraz edilen 21.04.2015 sayılı ticaret sicil gazetesi suretinden şirketin tek kişilik limited şirket olarak kurulduğu, şirketin kurucusu, müdürü ve münferit temsil ve imza yetkilisinin … olduğu görüldüğünü, bu kapsamda … Ltd. Şti’nin bütün işlemleri kurucu/tek ortak/müdür/ sıfatlarını aynı anda taşıyan …’in imzası ile yapıldığını, bu şekilde işlem yapılması hukuken doğru olmasının yanı sıra son derece de doğal olup, yapılan işlemler taraflar arasında adeta bir teamül de oluşturduğunu, bu teamülün hukuksal olduğu kadar davranışsal/eylemsel temele de dayandığını, oluşan bu hukuki ve fiili güven ortamında bir değişiklik bulunması halinde Bankacılık Hizmetleri Sözleşmesi ile üstlenilen beyan yükümlülüğü çerçevesinde de bu değişikliğin müvekkil bankaya bildirilmesi gerektiği aksi taktirde oluşabilecek zarar taleplerinin iyi niyetli müvekkil Bankaya yansıtılamayacağı belirtilerek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Asıl davada davalı … vekili cevap dilekçesinde ve özetle; müvekkilinin eğitim sektöründe faaliyet gösteren ve…’daki pek çok özel eğitim kurumuna marka geliştirme ve gayrimenkul değerleme alanlarında danışmanlık hizmeti veren … Limited Şirketi’nin sahibi ve saygın bir iş adamı olduğunu, evli olan ve çocukları bulunan Müvekkilinin eşi ile boşanma aşamasına geldiği ve ayrı yaşadığı 2011 yılında Davalı … ile tanıştığı ve önceleri mesleki dostluk olarak başlayan ilişkileri zamanla müvekkili açısından duygusal bir arkadaşlık halini aldığını, müvekkilinin ekonomik olarak zor duruma düşmesi üzerine davalı yan bu birlikteliği bitirdiğini ve bir süre müvekkili ile görüşmediğini, öncelikle … Limited Şirketi’nde Davalıya ait olarak görünen hissenin tamamına tasarruf yetkisini ortadan kaldırıcı mahiyette ihtiyati tedbir konulmasını, bu yönde ilgili kuruma müzekkere yazılmasını, davalıya yapılan hisse devrinin Müvekkilin korkutulması nedeniyle iradesi dışında gerçekleştiğinden, işlemin geçersiz olduğunun tespiti ile davalıya devredilen hisselerin tamamının müvekkili adına tesciline karar verilmesini, dava aşamasında ve bilirkişi marifetiyle tespit edilme anına kadar, fazlaya ilişkin hakkı saklı kalmak üzere şimdilik müvekkiline ait 5.000,00 TL’lik zararın giderilmesini, davalının 2016 tarihinden itibaren Müvekkiline yönelik gerçekleştirdiği şantaj ve tehdit yanında, aile ve iş hayatındaki saygınlığının zedelenmesi nedeniyle uğramış olduğu acı, elem ve ızdırap nedeniyle 50.000,00 TL manevi tazminata hükmedilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Birleşen ….Asliye Ticaret Mahkememizin … esas sayılı dosyasında Davalı … vekili cevap dilekçesinde özetle; … Ltd. Şti.’nin15/04/2015 tarihinde ana sözleşmesinin Ticaret Sicili’ne tescil edildiği ve 21/04/2015 tarihinde şirketin kuruluşu Ticaret Sicil Gazetesi’nde yayımlandığını, 01/03/2016 tarihine kadar davacı … tarafından münferiden temsil ve ilzam edilmek suretiyle idare edildiğini, 01/03/2016 tarihinde şirket hisselerinin %40 oranında payın …’a devredildiğini, 07/03/2016 tarihli Ticaret Sicil Gazetesi bildirimine binaen, 10/02/2016 karar tarihli 2016/01 numaralı karara göre şirket sermaye yapısının 240 paya karşılık 6000 TL …’e, 160 paya karşılık 4000 TL …’a verilerek ve her iki şahsın da 10 seneliğine şirketi her hususta müşterek imzaları ile temsil ve ilzama yetkili kılındıklarının ticaret sicil gazetesinde ilan edildiğini, müvekkili ile davacının duygusal ilişkileri sırasında müvekkilinin davacının geçmiş tarihte eşinden boşanmış olup dul olduğunu zannettiğini, davacının evli olduğunu bizzat davacının eşinden 2011 tarihinde öğrendiğini, davacının eşinin de yine 2011 tarihinde müvekkili ve davacı arasında yaşanmış duygusal arkadaşlıktan haberdar olduğunu, esas hakkında öne sürdükleri hususlar dikkate alınarak haksız ve yersiz olarak müvekkil aleyhine açılan davanın reddini, davacı tarafın ihtiyati tedbir talebinin reddine, yargılama giderleri ile ücreti vekaletin karşı tarafa tahmiline karar verilmesini talep etmiştir.
KANITLAR VE GEREKÇE /
Asıl dava; yönetici sorumluluğu nedeniyle tazminat, bankacılık hizmet sözleşmesine dayalı tazminat ve kar payı alacağı istemlerine ilişkindir.
Birleşen dava; … Ltd Şti’ndeki davalı …’a yapılan hisse devrinin geçersiz olduğunun tespiti ile maddi ve manevi tazminat istemlerine ilişkindir.
Asıl davada uyuşmazlık konusu hususlar; TTK 553 ve devamı maddelerine dayalı olarak davalı …’in yetkisiz işlemlerle tarafların ortağı olduğu şirketin banka mevcudunu azalttiği, davalı bankanın da kusurlu eylemiyle zararın gerçekleşmesine yol açtığı iddialarına dayalı olarak davacının davalılardan tazminat alacağının varlığı ve miktarı; yine davacının davalılardan yıllık kâr payı alacağının varlığı ve miktarı, davacının ileri sürdüğü talepler bakımından aktif husumetinin bulunup bulunmadığı, davalıların kendilerine karşı ileri sürülen talepler bakımından pasif husumetlerinin bulunup bulunmadığı noktalarında toplanmaktadır.
Birleşen davada uyuşmazlık konusu hususlar; dava dışı … Ltd Şti. Hisselerinin devrine yönelik taraflar arasındaki sözleşmenin geçersiz olup olmadığı, davacının maddi ve manevi tazminat taleplerinin yerinde olup olmadığı noktalarında toplanmaktadır.
Taraflarca gösterilen deliller toplanmış, dava dışı … Ltd Şti.’nin sicil kaydı, tarafların sosyal ve mali durum araştırma tutanakları dosya arasında alınmıştır.
Dava dışı şirketin sicil kayıtları incelendiğinde; şirketin iki ortağının bulunduğu, asıl davacı …’un %40 oranında, asıl davalı …’in %60 oranında paylarının mevcut olduğu, … ve …’in şirketi müştereken temsil ve ilzama yetkili bulundukları anlaşılmıştır.
Birleşen … ATM’nin … esas sayılı dosyası için birleşen davacıya 23/10/2018 tarihli celsede, maddi ve manevi tazminat talep tutarı ile değer bildirmek suretiyle hisse bedeli tutarı üzerinden eksik harcı tamamlaması için bir haftalık kesin süre verildiği, aksi halde dava dosyasının işlemden kaldırılacağının ihtar edildiği, ara kararın birleşen davacı vekiline 01/11/2018 tarihinde tebliğ edildiği, verilen kesin süre içerisinde değer bildirilmediği ve harcın tamamlanmadığı gibi bu işlemlerin takip eden 19/02/2019 tarihli celseye dek de yapılmadığı tespit edilmiştir.
Birleşen davada 17/12/2019 tarihli celsede birleşen davacı tarafın duruşmaya gelmediği mazeret bildirmediği, asıl davacı birleşen davalı vekilinin, birleşen davayı takip etmediklerini bildirdiği, ancak mahkememizce HMK’nun 150 maddesi uyarınca ara karar kurulmadığı 17/12/2019 tarihli celsenin üzerinden üç aylık zaman diliminin geçtiği 13/10/2020 tarihli celsede anlaşılmış; mahkemenin hatalı tasarrufu nedeniyle tarafın yenileme hakkı elinden alınacak şekilde işlem yapılamayacağından, birleşen davanın 13/10/2020 tarihli celse itibariyle HMK’nun 150 maddesi uyarınca 1.kez işlemden kaldırılmasına karar verilmiştir. Aradan geçen üç aylık yasal süre içinde davanın yenilenmediği anlaşılmakla; 6100 sayılı H.M.K.’nın 150/5 maddesi uyarınca birleşen davanın açılmamış sayılmasına dair hüküm kurulmuştur.
Mahkememizce dava dışı şirket defterleri üzerinde inceleme yapılmasına karar verilmiş, inceleme gününün davalı … ile dava dışı şirkete tebliğ edilemediği, delil avansının yatırılmadığı, bu nedenle inceleme günü defter ibraz edilmediği ve incelemenin yapılamadığı tespit edilmiştir.
Asıl davada davacı vekiline, davalı …’den TTK 553 maddesine dayalı olarak, davalı …’ndan ise sözleşmeye dayalı olarak tazminini istediği zararın kime ödenmesini istediğini açıklaması için iki haftalık kesin süre verilmiş, aksi halde dosyadaki mevcut beyanlara göre değerlendirme yapılacağı ihtar edilmiştir. Yine asıl davada dava değerinin 5.000,00-TL olarak gösterdiği anlaşıldığından, bunun ne kadarının kar payı alacağına ne kadarının tazminat sorumluluğuna ilişkin olduğunu açıklaması ve netice-i talebini somutlaştırması için davacı vekiline HMK’nun 119/1-ğ ve 119/2 fıkraları uyarınca bir haftalık kesin süre verilmiş, aksi halde davanın açılamamış sayılacağı ihtar edilmiştir.
Davacı vekilince verilen kesin süreler içerisinde beyanların sunulduğu ve davalı …’den TTK m. 553’e dayalı olarak, davalı …’ndan ise sözleşmeye dayalı olarak tazmini istenilen zararların, söz konusu işlemlerden dolayı kayba ve zarara uğrayan şirketin %40 pay sahibi ortağı ve müşterek yetkili müdürü olan …’a ödenmesinin, ilgili şirketin kar dağılım oranına binaen …’un %40’lık payına denk gelen şirket yıllık kar dağıtım payının tespit edilip davalılarca karşılanmasının talep edildiğinin bildirildiği anlaşılmıştır.
Asıl davada davacı, davalı … A.Ş.’den; dava dışı … Limited Şirketi’nin uğradığı zararın, şirket ile banka arasındaki sözleşmeye dayalı olarak tazminini ve dava dışı … Limited Şirketi’nin kar dağılım oranına binaen davacının %40’lık payına denk gelen şirket yıllık kar dağıtım payının tespit ve tahsilini talep etmektedir.
Sözleşmelerin nisbiliği ilkesi uyarınca; kişiler ancak ve sadece kendi iradeleri ile akdettikleri bir sözleşmeden doğan borçları ifaya zorlanabilirler ve sözleşmeden doğan hakları talep edebilirler.
Somut olayda davacı; dava dışı … Limited Şirketi ile davalı banka arasındaki sözleşmeye dayalı olarak yapılan işlemlerin şirketi münferiden temsile yetkisi bulunmayan …’in talimatları ile gerçekleştirildiğini, bu şekilde şirketin banka mevcudunun azaldığını ve şirketin zarara uğradığını iddia etmekte ve bu zararın kendi ortaklık payına tekabül eden tutarının bankadan tahsilini talep etmektedir. Banka ile yapılan sözleşmenin tarafı olmayan davacının, sözleşmeye aykırılık nedeniyle oluştuğu iddia olunan zararın tazmini talebi yönünden, sözleşmelerin nisbiliği ilkesi uyarınca aktif husumeti(taraf sıfatı) bulunmamaktadır. Böyle bir zararın varlığı varsayımında, tazminat talep hakkının dava dışı şirkete ait olacağı şüphesizdir. Bu saptama karşısında davacının … A.Ş.’ye karşı açtığı, dava dışı … Limited Şirketi’nin uğradığı zararın tazmini davasının aktif husumet yokluğu nedeniyle reddi gerekmiştir.
Davacının, … A.Ş.’ye karşı ileri sürdüğü diğer talep; dava dışı … Limited Şirketi’nin kar dağılım oranına binaen davacının %40’lık payına denk gelen şirket yıllık kar dağıtım payının tespiti ve davalıdan tahsili talebidir. Hemen yukarıda izah edildiği üzere sözleşmelerin nisbiliği ilkesi uyarınca; davacı pay sahibi sıfatıyla kar payı alacağı talebini ancak; ortağı olduğu şirkete karşı ileri sürebilir. Davalı bankanın bu talep yönünden pasif husumeti bulunmamaktadır. Bu saptama karşısında davacının anılan talebi pasif husumet yokluğundan reddedilmiştir.
Asıl davada davacı, davalı …’den; dava dışı … Limited Şirketi’nin kar dağılım oranına binaen davacının %40’lık payına denk gelen şirket yıllık kar dağıtım payının tespit ve tahsilini, yine davalının kusurlu eylemleri ile şirketi zarara uğrattığı iddiasına dayalı olarak, tespit edilecek zararın payına düşen kısmının TTK’nun 553/1 maddesi kapsamında tahsil edilerek kendisine ödenmesini talep etmektedir.
Limited şirketlerde kar payına ilişkin hükümler TTK’nun 608.maddesinde yer almaktadır. Anılan maddede kar payı dağıtıma yönelik ortaklar kurulu kararlarının hangi hallerde alınacağı ve sınırları düzenlenmiştir. Kar payı dağıtımı; ancak TTK’nun 608 maddesi çerçevesinde ortaklar kurulu kararı alınması ile mümkündür. Bu yönde bir kararın haksız olarak alınmaması veya açıkça kar payı dağıtılmamasına yönelik karar alınması, yahut kar payı dağıtımı kararı alınmış olmasına rağmen ödeme yapılmaması ihtimallerinde pay sahibi doğrudan şirkete karşı ortaklar kurulu kararının iptali yahut alacak davası açabilir. Başka ifade ile pay sahibinin kar payı alacağı, doğrudan ortağı olduğu şirkettendir. Böyle bir alacağın varlığı ve miktarına ilişkin uyuşmazlıklarda husumet pay sahibi ile şirket arasındadır. Limited şirket yöneticilerinin, pay sahiplerinin kar payı alacaklarından şahsi sorumluluğu da bulunmadığına göre; davacının davalı …’e karşı açtığı kar payı alacağının tahsili davasının pasif husumet nedeniyle reddine karar vermek gerekmiştir.
TTK’nun 644/1 fıkrasının a bendinde, limited şirketlerde yönetici sorumluluğuna ilişkin uyuşmazlıklarda, anonim şirketlere ilişkin hükümlerin uygulanacağı belirtilmiş, TTK’nun 553, 554 ila 561 maddelerine açıkça atıf yapılmıştır.
TTK’nun “Kurucuların, yönetim kurulu üyelerinin, yöneticilerin ve tasfiye memurlarının sorumluluğu” başlıklı, 553. Maddesinin birinci bendi uyarınca; kurucular, yönetim kurulu üyeleri, yöneticiler ve tasfiye memurları, kanundan ve esas sözleşmeden doğan yükümlülüklerini kusurlarıyla ihlal ettikleri takdirde, hem şirkete hem pay sahiplerine hem de şirket alacaklılarına karşı verdikleri zarardan sorumludurlar. Yine TTK’nun 555.maddesinin birinci bendine göre; şirketin uğradığı zararın tazminini, şirket ve her bir pay sahibi isteyebilir; ancak; pay sahipleri tazminatın ancak şirkete ödenmesini isteyebilirler. Pay sahibi hem doğrudan hem de dolayısıyla zarara uğradığında yönetici sorumluluğu hükümleri kapsamında tazminat talep hakkını haizdir. Şirketin doğrudan zararı, pay sahibinin dolaylı zararıdır ve pay sahibi şirketin doğrudan, kendisinin dolaylı zararının tazmini talebiyle açtığı davada; bu zararın kendisine ödenmesini talep edemez.
Somut olayda davacı; davalı …’in yetkisiz işlemlerle, şirketin banka mevcudunu azalttığını ve şirketi zarara uğrattığını iddia etmekte, başka ifade ile şirketin doğrudan, kendisinin ise pay sahibi sıfatıyla dolaylı zararının tazminini istemektedir. O halde bu tazminatın ancak şirkete ödenmesini talep edebilir. Oysa davacı, tespit edilecek şirket zararın şirketteki payı oranında kendisine ödenmesini talep etmiştir. Yukarıda da izah edildiği üzere; davacının TTK’nun 555/1 bendi uyarınca şirketin doğrudan zararının kendisine ödenmesini talep hakkı bulunmadığından, talebi reddedilmiştir.
Yukarıda izah edilen tüm gerekçeler ile asıl davada davacı taleplerinin ayrı ayrı reddine, birleşen davada ise davanın açılmamış sayılmasına dair aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
H Ü K Ü M /Yukarıda açıklanan nedenlerle;
ASIL DAVADA;
1-Davacının, davalı … A.Ş.’ye karşı açtığı, dava dışı … Limited Şirketi’nin uğradığı zararın tazmini davasının aktif husumet yokluğu nedeniyle REDDİNE,
2-Davacının, davalı … A.Ş.’ye karşı açtığı, dava dışı … Limited Şirketi’nin kar dağılım oranına binaen davacının %40’lık payına denk gelen şirket yıllık kar dağıtım payının tespit ve tahsiline yönelik davasının pasif husumet yokluğu nedeniyle REDDİNE,
3-Davacının, davalı …’e karşı açtığı, dava dışı … Limited Şirketi’nin kar dağılım oranına binaen davacının %40’lık payına denk gelen şirket yıllık kar dağıtım payının tespit ve tahsiline yönelik davasının pasif husumet yokluğu nedeniyle REDDİNE,
4-Davacının dava dışı … Limited Şirketi’nin pay sahibi sıfatıyla, davalı …’e karşı açtığı TTK’nun 553/1 maddesine dayalı yönetici sorumluluğu nedeniyle tazminat davasının TTK’nun 555/1 fıkrası uyarınca REDDİNE,
5-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Harçlar Tarifesi gereğince hesap olunan 59,30-TL maktu karar ve ilam harcının davacıdan tahsiline, peşin alınan harçtan mahsubu ile hüküm kesinleştiğinde ve talep halinde artan harcın davacıya iadesine,
6-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince hesap olunan 4.080,00-TL nispi vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalı … A.Ş.’ne verilmesine,
7-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince hesap olunan 4.080,00-TL nispi vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalı …’e verilmesine,
8-HMK 333.maddesi gereğince davacı tarafından yatırılan gider avansından bakiye avansın hüküm kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
9-Davacı tarafça yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
10-Davalı … Tarafından yapılan 19,00-TL yargılama giderinin davacıdan alınarak adı geçen davalıya verilmesine,
11-Diğer davalı … A.Ş. tarafından yapılan yargılama gideri bulunmadığından bu konuda hüküm kurulmasına yer olmadığına,
12-Davalı Ahmet Çimet tarafından yatırılan gider avansından bakiye avansın hüküm kesinleştiğinde ve talep halinde adı geçen davalıya iadesine,
13-Davalı … AŞ tarafından yatırılan gider avansından bakiye avansın hüküm kesinleştiğinde ve talep halinde adı geçen davalıya iadesine,
BİRLEŞEN DAVADA;
1-6100 sayılı H.M.K.’nın 150/5 maddesi uyarınca DAVANIN AÇILMAMIŞ SAYILMASINA,
2-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Harçlar Tarifesi gereğince hesap olunan 59,30-TL maktu karar ve ilam harcının davacıdan tahsiline, peşin alınan harçtan mahsubu ile hüküm kesinleştiğinde ve talep halinde artan harcın davacıya iadesine,
Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince hesap olunan 4.080,00 TL nispi vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
HMK 333.maddesi gereğince davacı tarafından yatırılan gider avansından bakiye avansın hüküm kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
Davacı tarafça yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
Davalı tarafça yapılan yargılama gideri bulunmadığından ve yatırılan gider avansı bulunmadığından bu konuda hüküm kurulmasına yer olmadığına,
Dair asıl davacı birleşen davalı vekili, asıl davalı … vekili’nin yüzlerine karşı, asıl davalı birleşen davacı tarafın yokluğunda; mahkememize veya aynı sıfattaki başka bir mahkemeye verilecek dilekçe ile kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde veya istinaf dilekçesi kendisine tebliğ edilen taraf başvuru hakkı bulunmasa veya başvuru süresini geçirmiş olsa bile mahkememize veya aynı sıfattaki başka bir mahkemeye vereceği cevap dilekçesi ile iki hafta içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde İSTİNAF yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. Açıklandı. 26/01/2021

Başkan …
e-imzalıdır
Üye …
e-imzalıdır
Üye …
e-imzalıdır
Katip …
e-imzalıdır