Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 6. Asliye Ticaret Mahkemesi 2017/541 E. 2022/139 K. 24.02.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2017/541 Esas
KARAR NO : 2022/139

DAVA : Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat)
DAVA TARİHİ : 09/06/2017
KARAR TARİHİ : 24/02/2022

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ -İSTEM /
Davacı vekili dava dilekçesinde ve özetle; Müvekkili …’ın 26.03.2017 günü geçirmiş olduğu trafik kazasında Müslüm Tanca’nın kullanmış olduğu at arabasından yolun kenarında su almak için indiğini ve o anda arkadan çok hızlı bir şekilde gelen … plakalı aracın çarpması sonucu çok ağır bir şekilde yaralandığını, … plakalı aracın şoföre kaza esnasında kusurlu olduğu … Cumhuriyet Başsavcılığının … soruşturma sayılı dosyası ile yapılan tespitlerde ortaya çıktığını, … plakalı aracın zorunlu mali mesuliyet sigortasının davalı … Sigorta tarafından yapıldığını, … Sigorta’ya yapmış oldukları başvuru sonrasında açılmış olan … sayılı hasar dosyasının açıldığını, müvekkilinin kazada çok ağır bir şekilde yaralandığını ve okulundan geri kaldığını, ayrıca hayatının devamında da devamlı olarak güçlük yaşayacağının doktorlar tarafından ifade edildiğini, Karayolları Trafik Kanunu’nun 85.maddesine göre bu şekilde oluşan zararlardan araç sürücüsünün, araç sahibi ve ilgili sigorta şirketinin müteselsilen sorumlu olacağının belirtildiğini beyanla müvekkili … için 1.000,00-TL iş göremezlik tazminatının fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydı ile (davalı sigorta şirketinin sorumluluğunun poliçe teminatları ve sadece maddi tazminattan sorumlu olması kaydı ile) 1.000,00-TL tazminatın başvuru tarihinden 8 gün sonrası olan 19.05.2017 tarihinden itibaren işleyecek reeskont avans faizi ile tahsiline, yargılama giderleri ve ücreti vekâletin karşı tarafa tahmiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA /
Davalı vekili cevap dilekçesinde ve özetle; öncelikle dava dilekçesinde dava konusu, değeri ve talep sonucunda dilekçenin unsurları bakımından çelişki ve eksiklik hallerinin giderilmesi gerektiğini, davanın hukuki sebebinde belirsizlik olduğunu, dava dilekçesindeki talebin net bir şekilde ibrazı gerektiğini, … Cumhuriyet Başsavcılığı’nın …Soruşturma numaralı dosyasının beklenilerek; bekletici mesele yapılmasını, müvekkili sigorta şirketi kapsamında, … plaka sayılı aracın başlangıç ve bitiş tarihi 12.11.2016 – 12.11.2017 olmak üzere … sayılı Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk(Trafik) Sigorta Poliçesi ile sigortalandığını, müvekkili sigorta şirketinin ancak poliçe limit ve teminatları ile sorumlu olduğunu, bedensel zarar nedeniyle talep edilen tazminat isteminde müvekkili şirketin sorumlu olmadığını, sigortalı araç sürücüsünün haksız bir fiilde bulunmadığını, bizzat davacı tarafın bulunduğu at arabasının kusuru ile kazaya sebebiyet verdiği ve at arabasının asli kusurlu olduğu açık ve net olarak tespit edildiğini, davacı tarafın bulunduğu at arabasının kusurunun söz konusu olduğunu, davacı tarafın SGK tarafından rücuya tabi herhangi bir ödeme veyahut gelir bağlama işleminin yapılıp yapılmadığının tespit edilmesi gerektiğini, eksik belge ile yapılan başvuruda temerrüt oluşmayacağından faiz başlangıcının ancak dava tarihi olarak kabul edilebilir ve uygulanması gereken faiz türü avans faizi değil yasal faiz olması gerektiğini beyanla, öncelikle davanın usulden reddini, davanın esastan reddini, yargılama giderleri ve vekâlet ücretinin davacıya yükletilmesini talep etmiştir.
KANITLAR VE GEREKÇE /
Tedavi evrakları, … Cumhuriyet Başsavcılığı’nın … soruşturma sayılı dosyası, … plakalı aracın malik ve ruhsat bilgileri ile trafik tescil kayıtları, … plakalı aracın tramer kayıtları, SGK hizmet dökümü, nüfus kayıt örnekleri, sosyal ekonomik durum araştırma tutanakları ve taraflarca gösterilen diğer deliller toplanmıştır.
… Cumhuriyet Başsavcılığı’nın … soruşturma sayılı dosyası içerisinde yer alan Kaza Tespit Tutanağı incelendiğinde özetle; at arabası sürücüsü … … yolu otoban istikametinden … istikametine seyrederken at arasının orta kısımlarına yine aynı istikametten gelip … istikametine yolun sağ şeridinde devam eden … plakalı otomobil sürücüsü …’nin aracının sağ ön köşe kısımlarıyla çarpması sonucu, at arabasının üzerinde odunların olduğu üst kısımda yolcu olarak bulunan …’ın düşmesi sonucu yaralanmalı ve maddi hasarlı trafik kazasının meydana geldiğini, bu kazanın oluşumunda at arabası sürücüsü …’nın KTK’nın 63.Maddesi (Araçlarda şartlarına uygun ışık donanımı bulundurmamak) ve 69/1 maddesi (Yerleşim Yerleri dışındaki Karayollarında taşıt yolu üzerinde zorunlu haller dışında hayvan bulundurmak, binek hayvanları ve elle sürülen araçların trafik kurallarına uymadan sevk ve idare etmek) kurallarını ihlal ettiği kanaatine varıldığı bildirilmiştir.
Yine … Cumhuriyet Başsavcılığı’nın … soruşturma sayılı dosyasında müşteki … hakkında 22/05/2017 tarih ve … Karar sayılı kararı ile Kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verildiği, kararın henüz kesinleşmediği tespit edilmiştir.
İstanbul Adli Tıp Kurumu Trafik İhtisas Dairesinin 19/11/2018 tarihli raporunda özetle; … ifadesinde yol üzerinde bulunan … İstasyonu önüne geldiklerinde petrolden su almak için yolun kenarında durduklarını kendisinin elindeki telefonu at arabasını kullanan …’ya verdiğini, su bidonunu eline aldığını at arabasından iner inmez ne olduğunu göremediği arkasından bir cismin kendisine çarptığını beyan ettiği, …’nın ise ifadesinde sağ şeritten … istikametine doğru seyretmekte olduklarını belirttiği görülmekle, ifadelerde çelişki hasıl olduğu dolayısıyla kazanın, at arabasının olay mahallinde durduğu sırada mı yoksa seyir halinde olduğu sırada mı meydana geldiğinin tespit edilmesine, durma halinde ise at arabasının ani bir duruşa geçmesinin ardından mı kazanın meydana geldiği hususlarının açıklığa kavuşturulmasına, ayrıca kaza tespit tutanağında at arabasının odun yüklü olduğunun belirtildiği görülmekle davacı …’ın at arabasının neresinde yolculuk ettiğinin belirtilmesine ihtiyaç duyulduğundan dosyanın işlem görmeksizin mahalline iadesine karar verildiği tespit edilmiştir.
İstanbul Adli Tıp Kurumu 2.İhtisas Kurulu’nun… karar sayılı raporunda özetle; Maluliyete ilişkin alinacak raporların olay (kaza) tarihlerine göre: a-) 11.10.2008 tarihinden önce Sosyal Sigortalar Sağlık işlemleri Tüzüğü, b-) 11.10.2008 ila 31.08.2013 tarihleri arasında Calışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit işlemleri Yönetmeliği, c-) 01.09.20l3 ile 31.05.2015 tarihleri arasında Maluliyet Tespiti işlemleri Yönetmeliği,d-)01.06.2015 tarihinden sonra ise, Özürlülük Ölçütü, Sınıflandırılması ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Raporları Hakkındaki Yönetmelik hükümlerine uygun olarak düzenlenmesi gerektiği, 03/08/2013 tarih ve 28727 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan Maluliyet Tespit İşlemleri Yönetmeliği, 11/10/2008 tarih ve 27021 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliğinin sadece Ek-1 bölümünde yapılan değişiklikler içerdiği, Ek-3 ve diğer cetvelleri, meslek grupları bölümünü içermediği, dolayısıyla 03/08/2013 tarih ve 28727 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan Maluliyet Tespit İşlemleri Yönetmeliği ile sadece beden çalışma gücünün en az %60’ını kaybedip kaybetmediğine (hangi hastalık ve arızaların malulen emeklilik kriterlerine uyduğu) ilişkin değerlendirme yapılabileceği, bu nedenle söz konusu yönetmeliğe göre meslekte kazanma gücü kaybı belirlenemeyeceği cihetle; Mevcut belgelere göre … ve … oğlu 2001 doğumlu …’ın 26.03.2017 tarihinde geçirdiği trafik kazasına bağlı arızası sebebiyle 30.03.2013 tarih ve 28603 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan Özürlülük Ölçütü, Sınıflandırılması ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu raporları hakkında yönetmeliğe göre maluliyetine neden olacak düzeyde araz bırakmadığından; 1-Kişinin tüm vücut engellilik oranının %0(yüzde sıfır) olduğu, 2- İyileşme süresinin (iş göremezlik süresi) olay tarihinden itibaren 4 (dört) aya kadar uzayabileceği görüş ve kanaati bildirilmiştir.
İstanbul Adli Tıp Kurumu 2.İhtisas Kurulu’nun … karar sayılı raporunda özetle; 03/08/2013 tarih ve 28727 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan Maluliyet Tespit İşlemleri Yönetmeliği, 11/10/2008 tarih ve 27021 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliğinin sadece Ek-1 bölümünde yapılan değişiklikler içerdiği, Ek-3 ve diğer cetvelleri, meslek grupları bölümünü içermediği, dolayısıyla 03/08/2013 tarih ve 28727 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan Maluliyet Tespit İşlemleri Yönetmeliği ile sadece beden çalışma gücünün en az %60’ını kaybedip kaybetmediğine (hangi hastalık ve arızaların malulen emeklilik kriterlerine uyduğu) ilişkin değerlendirme yapılabileceği, bu nedenle söz konusu yönetmeliğe göre meslekte kazanma gücü kaybı belirlenemeyeceği cihetle; 1-Mevcut belgelere göre Mehmet ve Fatma oğlu 2001 doğumlu …’ın 26.03.2017 tarihli trafik kazası sebebiyle 11.10.2008 tarih ve 27021 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliği hükümleri kapsamında maluliyetine neden olacak düzeyde araz bırakmadığından maluliyet tayinine mahal olmadığı, 2-İyileşme süresinin (iş göremezlik süresi) olay tarihinden itibaren 4 (dört) aya kadar uzayabileceği görüş ve kanaati bildirilmiştir.
Davacı vekili 25/10/2021 tarihli dilekçesi ile özetle; 2001 doğumlu olan müvekkilinin kaza tarihinde 16 yaşında olup öğrenci olduğunu, müvekkilinin öğrenci olduğu ve yaşı itibari ile herhangi bir meslek sahibi olmadığını bildirmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, trafik kazası nedeniyle 2918 Sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 91 vd. maddeleri ile 97 maddesi kapsamında zorunlu mali sorumluluk sigortacısına yönelik maddi tazminat talepli eda davasıdır.
Taraflar arasındaki uyuşmazlığın, dava konusu kazada tarafların kusur durumunun ne olduğu, davacının yaralanması nedeniyle sürekli iş göremezlik zararının oluşup oluşmadığı, oluşmuş ise tazminat tutarının ne olduğu, bu zararın davalının sorumluluğunda olup olmadığı noktalarında toplandığı tespit edilmiştir.
2918 Sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 85.maddesinde düzenlenen motorlu araç işleten ile araç işleticisinin bağlı olduğu teşebbüs sahibinin sorumluluğunun hukuki niteliği ise kural olarak tehlike sorumluluğudur. Mezkur Kanunun 85/1 maddesi uyarınca “bir motorlu aracın işletilmesi bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına yahut bir şeyin zarara uğramasına sebep olursa, motorlu aracın bir teşebbüsün unvanı veya işletme adı altında veya bu teşebbüs tarafından kesilen biletle işletilmesi halinde, motorlu aracın işleteni ve bağlı olduğu teşebbüsün sahibi, doğan zarardan müştereken ve müteselsilen sorumlu olurlar.” Yine aynı kanunun 58/son maddesi uyarınca “İşleten ve araç işleticisi teşebbüsün sahibi, aracın sürücüsünün veya aracın kullanılmasına katılan yardımcı kişilerin kusurundan kendi kusuru gibi sorumludur.” Bu düzenlemeler kapsamında motorlu araç işletenin veya teşebbüs sahibinin, motorlu aracın işletilmesi nedeniyle ortaya çıkan zararlardan sorumluluğu kusur(haksız fiil) sorumluluğu olmadığı gibi, objektif özen yükümlülüğünün ihlaline dayanan olağan sebep sorumluluğu niteliğinde de değildir. Tehlike sorumluluğu niteliğindeki bu sorumluluğun doğması için, motorlu aracın işletilmesine özgü tipik tehlikenin gerçekleşmesi yeterli olup motorlu araç işletenin veya teşebbüs sahibinin kusuru yahut objektif özen yükümlüğünü ihlali aranmaz. Motorlu taşıt işletenin olağan sebep sorumluluğu istisna olup 2918 Sayılı Kanun’un 85/3 fıkrasında düzenlenmiştir. Buna göre işletme haline olmayan bir motorlu aracın sebep olduğu trafik kazasından dolayı işletenin sorumlu tutulabilmesi için, zarar görenin, kazanın oluşumunda işleten veya eylemlerinden sorumlu tutulduğu kişilere ilişkin bir kusurun varlığını veya araçtaki bozukluğun kazaya sebep olduğunu ispat etmesi gerekir. Somut olayda meydana gelen trafik kazası aracın işletilmesi sırasında meydana geldiğinden, işletenin sorumluluğunun tehlike sorumluluğu olduğunda şüphe yoktur. Bu sebeple işleten ancak kazanın bir mücbir sebepten veya zarar görenin veya bir üçüncü kişinin ağır kusurundan ileri geldiğini ispat ederse sorumluluktan kurtulabilir.
Karayolları Trafik Kanunu’nun 91/1.maddesi ile motorlu araç işleten veya teşebbüs sahibine zorunlu mali sorumluluk sigortası yapma mecburiyeti getirilmiştir. Bu düzenleme ile sigortacının, motorlu taşıt işletenin veya teşebbüs sahibinin motorlu taşıtın işletilmesinden doğan sorumluluğunu teminat ile sınırlı olmak üzere karşılaması amaçlanmıştır. Aynı kanunun 92 maddesinde ise zorunlu trafik sigortacısının hangi zararlardan sorumlu olmadığı tahdidi biçimde sayılmıştır. Maddeye göre; aşağıdaki hususlar zorunlu mali sorumluluk sigortacısının sorumluluğu dışındadır:
“a) İşletenin; bu Kanun uyarınca eylemlerinden sorumlu tutulduğu kişilere karşı yöneltebileceği talepler,
b) İşletenin; eşinin, usul ve füruunun, kendisine evlat edinme ilişkisi ile bağlı olanların ve birlikte yaşadığı kardeşlerinin mallarına gelen zararlar nedeniyle ileri sürebilecekleri talepler,
c) İşletenin; bu Kanun uyarınca sorumlu tutulmadığı şeye gelen zararlara ilişkin talepler,
d) Bu Kanunun 105 inci maddesinin üçüncü fıkrasına göre zorunlu mali sorumluluk sigortasının teminatı altında yapılacak motorlu araç yarışlarındaki veya yarış denemelerindeki kazalardan doğan talepler,
e) Motorlu araçta taşınan eşyanın uğrayacağı zararlar,
f) Manevi tazminata ilişkin talepler.
g) Hak sahibinin kendi kusuruna denk gelen tazminat talepleri,
h) İlgililerin, sigortalının sorumluluk riski kapsamında olmayan tazminat talepleri,
i) Bu Kanun çerçevesinde hazırlanan zorunlu mali sorumluluk sigortası genel şartları ve ekleri ile tanımlanan teminat içeriği dışında kalan talepler.”
Anılan düzenlemeler, toplanan deliller ve tüm dosya kapsamı çerçevesinde somut olay değerlendirildiğinde; Mahkememizce teknik anlamda yeterli ve denetime elverişli bulunarak hükme esas alınan İstanbul Adli Tıp Kurumu 2.İhtisas Kurulu’nun 23/12/2020 tarih ve 16902 karar sayılı raporunda davacı …’ın 26.03.2017 tarihinde geçirdiği trafik kazasına bağlı arızası sebebiyle 30.03.2013 tarih ve 28603 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan Özürlülük Ölçütü, Sınıflandırılması ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu raporları hakkında yönetmeliğe göre 26/03/2017 tarihinde geçirdiği trafik kazası nedeniyle tüm vücut engellilik oranının %0(yüzde sıfır) olduğu, iyileşme (iş göremezlik) süresinin kaza tarihinden itibaren 4 (dokuz) aya kadar uzayabileceği tespit edilmiştir.
6100 sayılı HMK’nın 140.maddesinde ”Ön inceleme duruşması” düzenlenmiştir. HMK md.140/f.3: ”Ön inceleme duruşmasının sonunda, tarafların sulh veya arabuluculuk faaliyetinden bir sonuç alıp almadıkları, sonuç alamadıkları taktirde anlaşamadıkları hususların nelerden ibaret olduğu tutanakla tespit edilir. Bu tutanağın altı duruşmada hazır bulunan taraflarca imzalanır. Tahkikat bu tutanak esas alınmak suretiyle yürütülür” şeklindedir. Mahkememizin 08/03/2018 tarihli ön inceleme duruşmasında yukarıda da belirtildiği üzere Taraflar arasındaki uyuşmazlığın ”dava konusu kazada tarafların kusur durumunun ne olduğu, davacının yaralanması nedeniyle sürekli iş göremezlik zararının oluşup oluşmadığı, oluşmuş ise tazminat tutarının ne olduğu, bu zararın davalının sorumluluğunda olup olmadığı noktalarında toplandığı”nın tespit edildiği, davacı vekilinin de işbu duruşmada ”Mahkemenin tespit ettiği uyuşmazlık konuları doğrudur.Fakat karşı taraf ile bu hususların hiç birinde uzlaşma sağlanamadı. Sulh veya arabuluculuk için süre talebimiz yoktur. yargılamaya devamla tahkikat aşamasına geçilerek bu hususlarda yargılamaya devam edilsin” şeklinde beyanda bulunduğu, dolayısıyla taraflar arasındaki uyuşmazlık konusu olan davacının yaralanması nedeniyle sürekli iş göremezlik zararının oluşup oluşmadığı hususunda aldırılan İstanbul Adli Tıp Kurumu 2.İhtisas Kurulu’nun 23/12/2020 tarih ve 16902 karar sayılı raporunda davacının 26/03/2017 tarihinde geçirdiği trafik kazası nedeniyle tüm vücut engellilik oranının %0(yüzde sıfır) olduğu tespit edilmesi, HMK’nın 140/f.3 maddesi ve davacı vekilinin ön inceleme duruşmasındaki beyanı ile tüm dosya kapsamı nazara alınarak Mahkememizce davanın reddine karar verilmiştir. Bununla birlikte bir an için davacının geçici iş göremezlik talebinde de bulunduğu değerlendilirse; davacı …’ın kaza tarihi itibariyle 16 yaşında olduğu ve herhangi bir meslek sahibi olmadığı -öğrenci olduğu- davacı vekilinin 25/10/2021 tarihli dilekçesi ile belirtilmiştir. Keza soruşturma aşamasında kollukta vermiş olduğu 19/04/2017 tarihli ifadesinde de davacı …’ın Mesleği ”Öğrenci”, aylık geliri ise ”Belirtilmemiş” şeklinde tespit edilmiştir. Bu nedenlerle ”…davacı yararına 18 yaşından küçük olup aktif çalışması bulunmayan çocuk yararına geçici iş göremezlik tazminatı hükmedilemez. Davacı kaza tarihinde 16 yaşında olup kaza tarihindeki yaşı itibariyle kazanç getiren herhangi bir işte çalışmamaktadır. Bu yönden mahrum kalınan bir kazançtan bahsedilemeyeceğinden bu zararın oluştuğunun kabulü de doğru değildir…” (Yargıtay 4.Hukuk Dairesinin 10/11/2021 tarih, 2021/15040 Esas ve 2021/8579 Karar sayılı ilamı)
Tüm bu nedenlerle Mahkememizce aşağıda yazılı bulunan hüküm tesis olunmuştur.
Yukarıda açıklanan nedenlerle;
H Ü K Ü M /
1-Davanın REDDİNE,
2-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Harçlar Tarifesi gereğince hesap olunan 80,70-TL maktu karar ve ilam harcının davacıdan tahsiline, peşin alınan 31,40-TL harcın mahsubuna, bakiye 49,30-TL karar harcının davacıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
3-Karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT gereğince hesap olunan 1.000,00-TL nispi vekalet ücretinin davacıdan tahsili ile davalıya verilmesine,
4-Davacı tarafça yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
5-Davalı tarafça yapılan 50,00-TL yargılama giderinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
6-HMK 333.maddesi gereğince davacı tarafça yatırılan gider avansından geriye kalan kısmının hüküm kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesin
Dair, davacı vekilinin yüzünde, davalının yokluğunda miktar itibariyle KESİN olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı. 24/02/2022

Katip
¸

Hakim
¸