Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 6. Asliye Ticaret Mahkemesi 2017/456 E. 2021/608 K. 16.09.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2017/456 Esas
KARAR NO : 2021/608

DAVA : Menfi Tespit (Kambiyo Senetlerinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 15/05/2017
KARAR TARİHİ : 16/09/2021

Mahkememizde görülmekte olan Menfi Tespit (Kambiyo Senetlerinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ -İSTEM /
Davacılar vekili dava dilekçesinde ve özetle; müvekkili …’ın, … semtinde ortak ve yöneticisi olduğu … Ltd. Şti. Bünyesinde başarılı bir ticari performans sergilediğini, ancak daha sonra düçar olduğu kanser hastalığı ile mücadele etmek ve tedavi görmek zorunda kaldığını, hastalığı nedeniyle ticari işlerinde kendisinden beklenen dikkat, ihtimam ve basireti doğal olarak gösteremediğini, nakdi ihtiyaçlarını gidermek amacıyla davalı …’dan 19.06.2015 tarihinde 11.812,00-TL aldığını ve karşılığında bilahare … 20.İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosya ile takibe konulan 30.10.2015 keşide tarihli 18.750,00-TL meblağlı çeki verdiğini, çek karşılığında faizle para alındığının bizzat davalı … tarafından imzalanmış olan ”15.000,00-TL için işlem yapıldığı, 11.000,00-TL verildiği, 3.750,00-TL’nin iade edileceği” yönündeki not ve açıklamalardan da anlaşıldığını, çek ödenemeyince bu kez davalı … tarafından baskı, tehdit ve korkutma sonucunda müvekkili …’ın hastalığı ve müzayaka halinden de istifade etmek suretiyle beheri 9.000,00-TL meblağlı iki adet senet daha alındığını, bu senetlerin bizzat davalı … adına … 20. İcra Müdürlüğünün… ve …sayılı dosyalar ile icra takibine konu yapıldığını, karşılıksız çıkan çekin icra takibinin ise davalı …’ın tek hissedar malik ve yöneticisi olduğu diğer davalı … adına yapıldığını, davalı …’a verilen tüm çek ve senetlerde, davalının isteği doğrultusunda keşideci yerinde müvekkili …’ın şirketi olan … Ltd.Şti, lehdar ve ciranta olarak ise … ve …’ın eşi olan …’ın yer aldığını ve tüm imzaların …’a attırıldığını, müvekkillerinin davalı … ve bu davalının şirketi olan diğer davalı … ile aralarında hiçbir ticari ilişki, mal ve hizmet alım-satım ve teslimi gerçekleşmediğini, davalı …’ın tefecilik suçunu işlediği, çek ve aldığı beheri 9.000,00-TL, toplamı 18.000,00-TL meblağlı iki adet bedelsiz senedi de ayrıca icra takibine konu yapması sonucunda işbu davanın da konusu olan üç adet icra takibi yönünden de bedelsiz senedin kullanılması suçunu işlediğine dair … Cumhuriyet Savcılığına yaptıkları şikayet sonucunda … soruşturma dosyasına müşteki davacı …, şüpheli davalı …’ın ve kendisine para gönderilen …’ın ifadeleri, davacılar ile davalılar arasında esasen herhangi bir ticari ilişki bulunmadığının ikrarı olduğunu, … 20.İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyası yönünden; davalılardan …’a verilen 30.10.2015 keşide tarihli ve 18.750,00-TL meblağlı çekin gününde ödenemediğini, bilahare müvekkili …’ın, davalı …’ın isteği doğrultusunda … isimli şahsa 11.12.2015 tarihinde 5.000,00-TL havale gönderdiğini, 1.200,00-TL’nin de çekin ibrazında bankadan tahsil edilmiş olmakla toplam ödemenin 6.200-TL olduğunu, işbu çek nedeniyle 19.06.2015 tarihinde 11.812,00-TL alınan ana paradan, ödeme miktarı 6.200,00-TL’nin tenzili ile bakiye borç miktarının 5.612,00-TL olması gerektiğini, çek takibinin 18.05.2016 tarihinde yapıldığını 11.812,00-TL borç paranın alındığı 19.06.2015 tarihinden takip tarihi 18.05.2016 tarihine kadar yıllık %9 üzerinden işlemiş faizin 468,60-TL yaptığını, kalan ana para tutarı olan 5.612,00-TL+468,60-TL takip tarihine kadar işlemiş faiz+16,84 çek komisyonu = 6.101,44-TL toplam borç üzerinden takip yapılması gerekirken 18.472,46-TL toplam borç üzerinden takip yapılmasının haksız olduğunu, bu nedenlerle … 20. İcra Müdürlüğü’nün …Esas sayılı dosyasından kabul ettikleri miktarlar olan 5.612,00-TL ana para+468,60-TL takip tarihine kadar işlemiş faiz+16,84 çek komisyonu= 6.101,44 TL toplam borcu aşan 12.371,02-TL için borçlu olmadıklarının tespitine, bu miktar yönünden takibin iptaline, takibin 5.612,00-TL ana para, 468,60-TL takip tarihine kadar işlemiş faiz ve 16,84 çek komisyonu olmak üzere toplam 6.101,44-TL üzerinden devamına, haksız icra takibi nedeniyle adına takip yapılan davalı şirket ile davalı şirketin sahibi ve yetkilisi olan diğer davalı …’ın müşterek ve müteselsil sorumlulukları tahtında davalılar aleyhine %20’den az olmamak üzere icra tazminatına hükmedilmesine, yargı giderlerinin davalılara yüklenmesine karar verilmesini, … 20.İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyası yönünden; davalı … adına işbu icra takibine konu yapılan 09.02.2016 düzenleme tarihli, 30.04.2016 vade tarihli, 9.000,00-TL meblağlı senet nedeniyle taraflar arasında herhangi bir alacak borç ilişkisinin mevcut olmadığını, bu nedenlerle … 20.İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyası ile yapılan icra takibinden dolayı davacıların, davalı …’a borçlu olmadıklarının tespitine, takibin iptaline, haksız icra takibi nedeniyle adına takip yapılan davalı … aleyhine 9.124,64-TL takip çıkış tutarı esas alınarak %20’den az olmamak üzere icra tazminatına hükmedilmesine, yargı giderlerinin davalı …’a yüklenmesine karar verilmesini; … 20.İcra Müdürlüğü … Esas sayılı dosyası yönünden; davalı … adına icra takibine konu yapılan 30.05.2016 düzenleme tarihli, 30.05.2016 vade tarihli, 9.000,00-TL meblağlı senet nedeniyle taraflar arasında herhangi bir alacak borç ilişkisinin mevcut olmadığını, bu nedenlerle … 20.İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyası ile yapılan icra takibinden dolayı davacıların davalı …’a borçlu olmadıklarının tespitine, takibin iptaline, haksız icra takibi nedeniyle adına takip yapılan davalı … aleyhine 9.058,07-TL takip çıkış tutarı esas alınarak %20’den az olmamak üzere icra tazminatına hükmedilmesine, yargı giderlerinin davalı …’a yüklenmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA /
Davalılar vekili cevap dilekçesinde ve özetle; davacının kendi beyanları ile de belirttiği üzere uzun yıllardır ticaretle uğraşan bir tacir olduğunu ve davalıdan borç aldığını beyan ettiğini, davacının icra takibinde imza itirazında bulunmadığını, fakat dava dilekçesinin 4.bölümünde imzaların tamamının kendisine ait olduğunu beyan ettiğini, davacının özellikle 2015-2016 yıllarında bir çok kişiyi aynı şekilde dolandırdığını, kambiyo taahhütlerinin asıl borç ilişkisine bağlı tutalamayacağını, tutulur ise batıl olacağını, alacaklının ayrıca illi münasebete dayanmak zorunda olmadığını, kambiyo borcunun müstakil borç olması dolayısıyla senet üzerine atılan imzalardan birinin geçerli olmaması yüzünden diğer imzaların sıhhatine halel gelmeyeceğini, geçerli imza sahipleri taahhütlerinden dolayı sorumlu kalmakta devam edeceğini, bononun bağımsız borç ikrarını içeren bir senet olduğunu, bu nedenle bir illete bağlı olmasının gerekmediğini ve kural olarak ispat yükünün senedin bedelsiz olduğunu savlayan tarafa ait olduğunu, bononun (emre muharrer senet), mücerret borç ikrarını havi bir belge olup, lehdarının ticari defterlerinde kaydının bulunmaması, o bono ile alacaklı olunmadığını göstermediğini, TTK md.690 yoluyla uygulanması gerekli aynı Kanunun 599.maddesine göre keşideci ile lehtar arasındaki kişisel ilişkiden doğan savunmaların hamile karşı ileri sürülmesinin olanaksız olduğunu, sebebi gösterilmeyen bir borç ikrarı senedinin bedelsizliğini ileri süren borçlunun önce borcun sebebini, daha sonra da bu sebebin gerçekleşmediğini veya ortadan kalktığını yazılı delille ispat etmesi gerektiğini, dava sadece hamil aleyhine açılırsa davacının hem usul hükümlerine göre senedin bedelsiz olduğunu ve hem de davalı hamilin bile bile kendisinin zararına hareketle senedi iktisap ettiğini kanıtlamak zorunda olduğunu beyanla hukuki dayanaktan yoksun davanın reddine, %20’den aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına, yargılama giderleri ile ücreti vekaletin davalı yana yüklenilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
KANITLAR VE GEREKÇE /
Taraflarca gösterilen deliller toplanmış, … 20.İcra Müdürlüğünün… ve …Esas sayılı dosyaları dosyamız arasına alınmış, … 20.İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyası UYAP üzerinden dosyamız arasına alınmış, … 42.Asliye Ceza Mahkemesinin … Esas sayılı dosyası UYAP üzerinden dosyamız arasına alınmış, taraf şirketlerin İTO kayıtları çıkartılarak dosyamız arasına alınmış, bono ve çek asılları celp edilmiş ve tarafların ticari defter ve belgeleri üzerinde bilirkişi incelemesi yaptırılarak bilirkişi raporu alınmıştır.
… 20.İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı takip dosyası kapsamından; davalı …Ltd. Şti. tarafın davacılar hakkında toplam 18.472,46-TL alacağın eklentileri ile birlikte ödetilmesi istemiyle ve Kambiyo Senetlerine Özgü Haciz Yolu ile takip yoluyla icra takibinde bulunduğu, takibin dayanağının … Bankası A.Ş … Şubesine ait, … çek numaralı, keşidecisi … Ltd. Şti, lehdarı …, 30/10/2015 keşide tarihli ve 18.750,00-TL bedelli çek olduğu tespit edilmiştir. Takibe dayanak çekin arka yüzü incelendiğinde ciro silsilesinin sırasıyla …Tic. Ltd. Şti, Ani … Tic. Ltd. Şti. olduğu tespit edilmiştir.
… 20.İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı takip dosyası kapsamından; davalı … tarafın davacılar hakkında toplam 9.124,64-TL alacağın eklentileri ile birlikte ödetilmesi istemiyle ve Kambiyo Senetlerine Özgü Haciz Yolu ile takip yoluyla icra takibinde bulunduğu, takibin dayanağının 09/02/2016 düzenleme tarihli, 30/04/2016 vade tarihli, keşidecisi … Ltd. Şti, lehdarı …ve 9.000,00-TL bedelli bono olduğu tespit edilmiştir. Takibe dayanak bononun arka yüzü incelendiğinde ciro silsilesinin sırasıyla …, …, … ve … olduğu ve ”nakden” kaydını içerdiği tespit edilmiştir.
… 20.İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı takip dosyası kapsamından; davalı … tarafın davacılar hakkında toplam 9.058,07-TL alacağın eklentileri ile birlikte ödetilmesi istemiyle ve Kambiyo Senetlerine Özgü Haciz Yolu ile takip yoluyla icra takibinde bulunduğu, takibin dayanağının 30/05/2016 düzenleme tarihli, 30/05/2016 vade tarihli, keşidecisi …Ltd. Şti, lehdarı … ve 9.000,00-TL bedelli bono olduğu tespit edilmiştir. Takibe dayanak bononun arka yüzü incelendiğinde ciro silsilesinin sırasıyla …, …ve … olduğu ve ”nakden” kaydını içerdiği tespit edilmiştir.
… 42.Asliye Ceza Mahkemesinin …Esas sayılı dosyası UYAP üzerinden dosyamız arasına alınmış ve dosyanın incelenmesinde; katılanların … Vergi Dairesi Başkanlığı ve …, sanığın …, sanığın üzerine atılı suçun ”Bedelsiz Senedi Kullanma, Tefecilik Yapmak” olduğu, suç tarihinin 30/07/2015 olduğu ve Mahkemenin 12/02/2019 tarihli kararı ile sanığın üzerine suçlardan ayrı ayrı beraatine karar verilmiş, işbu karara katılanlar vekilinin ayrı ayrı istinaf kanun yoluna başvurduğu, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13.Ceza Dairesinin 28/06/2019 tarih, 2019/762 Esas ve 2019/1585 Karar sayılı ilamı ile ”…İstinaf başvurusunun Esastan Reddine…” karar verilmiş ve Mahkemenin 12/02/2019 tarihli kararının 28/06/2019 tarihinde İstinaf kararı ile kesinleştiği tespit edilmiştir. İşbu ceza dosyası incelendiğinde dava dışı …’ın 10/04/2017 tarihli kolluk ifadesinde; ”…. isimli şahsı tanımıyorum. Ben 2 hafta öncesine kadar … ilinde serbest olarak sipariş üzerine alüminyum korkuluk malzemelerini fason üreticilerden toplayıp talep eden şahıs ya da firmalara aracı olarak ticari kazanç sağlayarak gönderiyordum. … isimli şahıs ile … ili … ilçesinde tanıştım ve kendisiyle yaklaşık 2 yıl boyunca ticari ilişkimiz olmuştur. Kendisi … ilinde bulunmakta olup, benden 2 ay aralıklı periyodlarda malzeme istemiş olup bende bulunduğu … iline istediği malzemeleri gönderdim. … isimli şahıs tarafından bana bahse konu şikayet dilekçesinde mevzu olan …Bankası … Şubesine ait …. Ltd. Şti. Adına kesilen … nolu, 18.750,00-TL’lik, 30.10.2015 ödeme tarihli çek ve bunun dışında herhangi bir çek elime geçmemiştir. … isimli şahıs ile yaptığım ticari ilişkilerimde aramızda herhangi bir çek alışverişi olmamıştır ve ödemeler hesabıma para gönderilmek suretiyle gerçekleşmiştir. … isimli şahsa ben 2015 yılı içerisinde de malzeme gönderdim ve birçok kez kendisiyle bu işi yaptığımdan hesabıma ne kadar meblağlar yatırdığını tam olarak hatırlamıyorum ancak … bana başkası tarafından hesabıma para yatıracağı hususunda aramızda bir konuşma geçip geçmediğini de hatırlamıyorum.
Yukarıda beyan ettiğim gibi benim … isimli şahıs ile herhangi bir ticari ilişkim yoktur. Bana göndermiş olduğu para … isimli şahıs ile olan ticari ilişkimden dolayı gerçekleşmiştir.” şeklinde beyanda bulunmuştur.
Mahkememizin 10/05/2018 tarihli duruşmasında davacı vekili; ”Davalı …’nin anılan ceza dosyasında son duruşmanızdan sonra verdiği ifade ve 11/04/2018 tarihli dilekçesinin örneği celbedilsin, beyanları davamızın ikrarı mahiyetindedir, ayrıca davalılar vekilinin sunduğu delil listesi tarafımıza tebliğ edilmemiştir, beyanda bulunacağız” şeklinde beyanda bulunmuş, Mahkememizin (1) numaralı ara kararı ile de; ”… 42 ASCM’ye müzekkere yazılarak 25/01/2018 tarihinden sonra …Esas sayılı dosyalarında yapılan tüm işlemlere, sunulan delillere ilişkin belgelerin mahkememize gönderilmesinin istenilmesine” karar verilmiş ve ilgili evraklar celbedilmiştir. Celbedilen evraklar arasında yer alan dosyamız davalısı …’ın ceza dosyasındaki 24/02/2017 tarihli kolluktaki ifadesinde; ”…. isimli şahsı tanırım. Kendisiyle yaklaşık 5 yıldır zaman zaman ticaret yapmışlığım vardır. Bu şahıs … kaşıklarının sahibidir. Ham madde alırken zorlandığını beyan ederek benden borç para alıyordu. Bu müşteri şahıs bana yaptığı kardan da pay vereceğini taahhüt ederek benden borç para aldı. Karşılığında çek ve senetleri verdi. Bu borçları ödemediği gibi kardan da pay vermedi. … isimli şahsı tanırım… Ben …’dan hammadde aldım müşteki …’a verdim. …’da parayı …’a gönderdi. Müşteki … isimli şahsa borç paraları …. İşyerimde verdim. Ben bu şahsa zorla borç para vermedim. Kendisi dara düştüğü için yardımcı oldum. Bunlarla ilgili çek ve senetlerimde mevcuttur. Bu şahıs bana borcunu ödemediği için tüm çek ve senetleri yasal işlem için icraya koydum…” şeklinde beyanda bulunduğu, 18/05/2017 tarihli savcılık ifadesinde; ”…. isimli şahsı tanırım. Kendisi ile zaman zaman ticari ilişkilerimiz olmuştur. Ben normal şartlarda alüminyum ve metal üzerine çalışan çok büyük bir firmanın sahibiyim. Kendisi de benden çatal, bıçak, kaşık imalatında kullanılan paslanmaz metal ham maddesi almak için bana başvurdu. Ben hammaddeyi tedarikçilerimden buldum. Daha sonra kendisine bu hammaddelerin parasını borç olarak verdim. Karşılığında çek ve senetleri aldım. Normal şartlarda yapmış olduğu ticaretten bana kar payı verecekti. Ancak sözünü tutmadı. Daha önceki ifademde belirttiğim gibi ben bu borç parayı…. İşyerimde verdim…” şeklinde beyanda bulunduğu,12/04/2018 tarihli Mahkememedeki ifadesinde ise; ”Atılı suçları kabul etmiyorum, ben savunmamı yazılı olarak hazırladım, yazılı savunmamı aynen tekrar ediyorum dedi, üç sayfadan oluşan yazılı savunmasını sundu, alındı, okundu, dosyaya kondu.
Soruldu; 5 yıldır biz kendisi ile ticaret yapıyoruz benim şirketim var, inşaat malzemesi satışı yapıyorum, yurtdışına ihracat yapıyorum, malzemeleri yurtiçinden ve yurtdışından tedarik ediyorum, katılanda benim aynı malzemeleri alıp işleyip çatal, bıçak, kaşık yaparak satıyor, hammaddelerimiz aynı, katılan bana spottan hammadde bulduğunu söyledi, benden 18 bin TL para aldı, iki adet de 9 bin TL lik senet verdi, ancak hammaddeyi getirmedi, bunun üzerine bende senetleri icraya koydum, çek ise, katılan hammadde bulduğunu söyleyerek ortak alıp satalım demişti, kendisine 12 bin TL vermiştim, bu parayı bankadan yeğenim … vasıtasıyla gönderdim, daha sonra bu parayı 15 bin TL ye tamamladım, buna karşılıkta bana 18750 TL lik çeki verdi, ben kendisine belge verdim, paramı ödediği taktirde 3750 TL yi iade edeceğimi belirttim, malı da vermedi, çekte ödenmedi, daha sonra iflas edince kendisini kurtarmak için beni suçluyor, ben tefecilik yapmıyorum, iddialar doğru değildir, benim finans şirketim var, para verecek olsam oradan verirdim, Hazinenin katılma talebinin taktirini mahkemeye bırakıyorum dedi.
Savcılıkta alınan ifadesi okundu. Kısmen aykırılık nedeni ile soruldu; ben savcılıkta nasıl ifade verdiğimi hatırlamıyorum, 5 yıldır alışveriş yapıyoruz, alışverişlerin hepsi aklımda kalmıyor, şimdiki ifadem doğrudur” şeklinde beyanda bulunduğu, ifadesinde bahsettiği ve davacılar vekilinin de duruşmada belirttiği davalı …’ın ceza dosyasındaki-sanık- 11/04/2018 tarihli dilekçesinde özetle; “..’ın sahibi ve yöneticisi olduğu … Şti. Bünyesinde mutfak malzemeleri üretimi ve toptan satışı yaptığını, kendisinin de aynı iş kolunda sahibi olduğu çok büyük bir ihracat firmasının bulunduğunu, kendisinin işletmiş olduğu bahsi geçen şirket için hammadde ve mal temin edemediğinde kendisine geldiğini, kendisinin de tedarikçilerinden mal bulduğunu, işbu malların tutarını kendisine borç verdiğini ve kendisi dara düştüğü için yardımcı olduğunu, dolayısıyla … her ne kadar kendisiyle hiçbir iş ilişkilerinin bulunmadığını iddia etmişse de aksine aralarında yaklaşık 5 yıllık bir ticari ilişki bulunduğunu, bu süre zarfında da kendisiyle sürekli ticari iş yaptıklarını ve samimiyetine güvenerek sık sık kendisine borç verdiğini, ancak her ne kadar kendisine borç vermişse de hiçbir zaman verdiği borçtan kazanç sağlama amacının olmadığını, huzurdaki davaya konu olayın gerçekleştiği sıralarda …’ın şahsına gelip hastalığı nedeniyle işlerinin iyi gitmediğini ve nakit açısından sıkıntılı bir dönemde olduğunu ancak iş yapabilmesi için hammadde ve çeşitli mallara ihtiyacı olduğunu ve kendisine 12.000,00-TL borç verilmesini istediğini, kendisinin de bunu kabul ettiğini, kendisine kendi tedarikçilerinden mal bulduğunu ve bu malların ücretini borç olarak verdiğini, bahsi geçen tutarı kendisine yeğeni … tarafından banka ATM’si marifetiyle gönderildiğini ancak işlem ücretinin sehven yatırılan tutar üzerinden kesildiğini, daha sonra …’ın ofisine geldiğinde aldığı borca karşılık güvence olarak 18.750,00-TL bedelli çeki getirdiğini, ancak çekin bedeli borç verdiği tutarı aştığından o an verdikleri karar üzerine kendisine elden 3.188,00-TL daha borç verdiğini, böylelikle kendisine verdiği toplam borcun 15.000,00-TL olduğunu, ancak yine çekin borç verdiği tutardan 3.750,00-TL fazla olduğunu, daha sonra …’a yapacakları bu iş dolayısıyla zaten 3.750,00-TL’lik kar elde edeceğini söylediğini, ancak kendisinin yine de kendisine olan borcunu ödediği zaman kalan 3.750,00-TL’yi geri vereceğine dair bir kağıt verdiğini, buna ek olarak, …’ın yine haksız ve mesnetsiz olarak 9.000,00-TL bedelli 2 adet senedi kendisine zorla imzalattığı iddiasının gerçek dışı olduğunu, kendisinin yine bir gün sağlık sorunlarından dolayı işlerinin iyi gitmediğinden ve hammadde bulmakta zorlandığından bahsettiğini, eğer kendisine borç verirse işlerinin düzelebileceğini ve karşılığında senet imzalayabileceğini söylediğini, bunun üzerine 18.000,00-TL’yi kendisine elden verdiğini ve borcuna karşılık bahsi geçen 9.000,00-TL’lik 2 adet senedi imzaladıklarını, ancak daha sonra kendisi borçlarını ödemediği için yasal işlem başlattıklarını, …’a temin ettiği malların bedelinin bir kısmı olan 5.000,00-TL kendisinden mal temin ettiği …’a kendisinin yönlendirmesi üzerine ödendiğini, ancak … aleyhine başlatılan icra takibinde bu bedelin yanlışlıkla mahsup edilmeden belirtildiğini, anlaşılacağı üzere …’ın beyanlarının aksine, kendisinin …’a zorla herhangi bir senet imzalatmadığını, işleri bozulduğu için …’ın kendisinden borç aldığını ve borçları ödeyemediğini, borçlarından kurtulmak için kendisince haksız iddialarda bulunduğunu….” belirtmiştir.
Mahkememizin 10/05/2018 tarihli celsesinin (4) numaralı ara kararı ile; ”Davacıların iddiası, davalıların savunması ve tüm dosya kapsamına göre, ön inceleme duruşmasında tespit edilen uyuşmazlıkların halli için tarafların 2015 ve 2016 yılılarına ait Ticari Defter ve belgeleri ile dosya üzerinde, her üç takibe dayanak çek ve senetlerin ne şekilde görüldüğü hususlarında … bilirkişi incelemesi yaptırılmasına” dair karar verilmiş ve bu doğrultuda SMMM …tarafından tanzim edilen 24/07/2018 teslim tarihli bilirkişi raporunda özetle; Davacı … San. Tic. Ltd. Şti. ile davalı … Ltd. Şti. tarafından inceleme günü olan 06.07.2018 günü saat 14:00’da ticari defterlerinin ibraz edilmediği, tarafların dava dosyasına ibraz ettikleri beyan ve cevap dilekçelerinde aralarında herhangi bir ticari ilişkinin mevcut olmadığının belirtildiği, tarafların dava ve her üç takibe konu olan çek ve senetlerin ticari ilişkiden kaynaklanan ödemeler olmadığı görüş ve kanaati bildirilmiştir.
Mahkememizin 27/12/2019 tarihli celsesinde: Davalı …; “Davacı … ile aramızda bir arkadaşın vasıtası ile tanışmamız üzerine ilişki başladı, davacının çatal kaşık üretimi yapan bir fabrikası vardı, onun ürettiği ürünleri yurt dışına ihraç edecektik, olmadı. Fabrikasını satmak istedi, onunla ilgilendim ancak o da olmadı. Ben davacı …’a 11.812,00-TL’si havale yoluyla borç para verdim, ayrıca bunu 15.000,00-TL’ye tamamlamak için kalan kısmını da yine havale yoluyla gönderdiğimi hatırlıyorum, bunun karşılığında davacı bana 18.755,00-TL tutarında çek verdi, bu ilişki davacı ile bizzat benim aramdadır, şirketle herhangi bir alakası yoktur, ben davacının bana verdiği çeki dava dışı kendi borçluma ciro ettim, ancak davacı çeki ödemeyince benden alacaklı olan kişiye 5.000,00-TL davacı ödedi, üstünü de ben ödeyerek kendi borcumu kapattım. Davacı bu çeki doğrudan bana verdi, yetkili hamili bendim, yukarıda bahsettiğim dava dışı …’da bulunan alacaklım ise yine sahibi olduğum …isimli şirket üzerinden ticari ilişkimin bulunduğu bir alacaklı idi. Ben bu nedenle elimde olan çeki yine sahibi olduğum şirkete devrederken ciro yapmadım. Banka sorumluluk bedeli olan 1.200,00-TL de çeki ibraz eden kişiye ödenmiş, dolayısıyla çek bedelinden 6.200,00-TL düşülmesi gerekirken sadece 1.200,00-TL düşülerek başlanmış bu hata ile olmuştur. Davacı çeki bana getirdiğinde “Eşim ciro etti.” dedi. Bana göstermiş olduğunuz çek fotokopisi altında not yazısı altındaki imza bana aittir, not yazısının içeriğine bir diyeceğim yoktur. Bonolar ile ilgili ise … ile aramızdaki ilişki şu şekildedir: Davacı … bana spottan ucuz mal bulup getireceğini söyledi, ben de kendisine 18.000,00-TL elden para verdim, teminat olarak da her biri 9.000,00-TL bedelli iki adet bono aldım. Davacı bu bonoları bana hazır halde getirdi ve ciro ederek verdi. Malları getirmediği için ben de bonoları takibe koydum. Bonolar benim huzurumda düzenlenmedi.” şeklinde beyanda bulunmuş, Davacı …: “Ben daha önceden sahibi olduğum şirket adına keşide ettiğim lehtarı olarak da benim gözüktüğüm dava konusu çeki davalıya verdim, karşılığında da borç para aldım, bana havale ile 11.812,00-TL davalı para verdi, bana verdiği nakit borç bundan ibarettir, fakat benim maddi durumum çok kötüleşti sağlık sorumlarım da devam ediyordu, kemoterapi görüyordum bu nedenle verdiğim çeki vadesinde ödeyemedim, davalı çeki ilk aldığında bu çekin bana verdiği borcun ve işleyecek faizin tutarından fazla olduğunu söyledi 15.000,00-TL üzerinden işlem yapacağını çekin ödeme gününde 3.750,00-TL’sini iade edeceğini söylemişti, fakat daha sonra ben çeki ödeyemeyince kendisi ile görüştüm, bana anlayışlı davranacağını söyledi, yanına gittiğimde verdiği borç için aylık %10 faiz oranı üzerinden yeni bir hesap yaptı ve borcum karşılığında 18.000,00-TL tutarında iki adet bono düzenletti, bonolarda eşimin de adının geçmesini istedi, ben de bonolarda eşimi lehtar gösterdim, kendimi ciranta gösterdim ve eşim adıma da imza atarak düzenlediğim iki adet bonoyu davalıya verdim, o da çeki iade edeceğini söyledi ancak çeki iade etmedi, bana çekin ciro ettiği kişilerde olduğunu çeki iade alabilmesi için kendi alacaklısına 5.000,00-TL göndermem gerektiğini söyledi ben de …’a 5.000,00-TL havale ettim. Davalı bana elden 18.000,00-TL para vermedi, ben davalıya ucuz spot mal bulacağımı söylemedim aramızda böyle bir anlaşma olmadı, yukarıda bahsettiğim ilk çeki götürdüğümde de sadece kendi cirom ile verecekken eşimin de cirosunu istedi, ben de davalının isteği üzerine eşim adına ciro yaptım tüm bu cirolardan eşimin haberi vardır, kendisi kendi adına işlem yapmama izin vermiştir. Benim davalıdan 11.812,00-TL dışında borç almışlığım yoktur, bunun da 6.200,00-TL’si ödenmiştir, bonolar bedelsizdir.” şeklinde beyanda bulunmuş ve son olarak Davacı …’ın: “Dava konusu iki adet bono ve bir adet çek üzerindeki benim adıma eşim tarafından atılan imzalara eşimin benim adıma ciro yapmasına ve beni bonolarda lehtar olarak göstermesinden haberdarım ve bu işlemlerin tamamına icazet verdim. Ben öğretmen olduğum için sürekli eşimin yanında bulunma ihtimalim bulunmadığından kendisine benim adına işlem yapma yetki ve izin vermiştim. Kendisinin anlattığı süreçten en baştan itibaren haberdarım, buna kambiyo evrakının düzenlenmesine dair işlemler de dahildir.” şeklinde beyanda bulunduğu tespit edilmiştir.
Mahkememizin 27/12/2019 tarihli celsesinin (1) numaralı ara kararı ile; ”Dosyanın daha önce rapor tanzim eden Mali Müşavir bilirkişiye tevdi ile … 20.İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı takibine dayanak çek için takip tarihinden önce 11/12/2015 tarihinde yapıldığı anlaşılan 5.000,00-TL’lik ödeme ile banka sorumluluk bedeli olan 1.200,00-TL’lik ödemenin;
-Takip konusu çeke dayalı alacağın 15.000,00-TL olması ihtimali
-Takip konusu çeke dayalı alacağın 11.812,00-TL olması ihtimali göz önünde bulundurularak ayrı ayrı mahsupları ile düzenlenecek ihtimalli hesap raporunun mahkememize ibrazının istenilmesine” dair karar verilmiş ve bu doğrultuda SMMM … tarafından tanzim edilen 07/07/2020 teslim tarihli bilirkişi ek raporunda özetle; … 20.İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı icra dosyası incelendiğinde; Alacaklı … tarafından 30.10.2016 tarihinde 18.750,00-TL bedelindeki çekin …Şti. tarafından … emrine keşide edildiği görülmekte olup, davacıların … Esas sayılı icra dosyasındaki kalan miktar olan 12.371,02-TL üzerinden menfi tespit yapılmasını talep ettiğinin görüldüğü, alacaklının takibini 30.10.2015 keşide tarihli ve 18.750,00-TL bedelli çeke dayandırdığını, takip konusu çeke dayalı alacağının 15.000,00-TL olması ihtimali hesabında ise; Takip konusu çek 15.000,00-TL – Banka sorumluluk bedeli 1.200.00-TL = Takip konusu çek bakiyesi 13.800,00-TL olduğu, 11.12.2015 tarihinde yapılan ödemenin 5.000,00 TL olduğu, buna göre takip tarihi itibariyle 8.942,92 TL Çek + 712,25 TL İşlemiş faiz + 45,00 TL Çek komisyonu = 9.700,17-TL talep edebileceği, Takip konusu çeke dayalı alacağın 11.812,00-TL olması ihtimali hesabı; Takip konusu çek 11.812,00-TL – Banka sorumluluk bedeli 1.200,00 TL = Takip konusu çek bakiyesi 10.612,00-TL olduğu, 11.12.2015 tarihinde yapılan ödemenin 5.000,00 TL olduğu, buna göre takip tarihi itibariyle 5.721,90 TL Çek + 455,71 TL İşlemiş faiz + 35.44 TL Çek komisyonu = 6.213,05 TL Talep edebileceği görüş ve kanaati bildirilmiştir.
Bilirkişi raporları Mahkememizce dosya kapsamına uygun, teknik anlamda yeterli ve denetime elverişli bulunarak hükme esas alınmıştır.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava; menfi tespit davasıdır.
HMK’nun 137.maddesi uyarınca taraflar arasındaki uyuşmazlık konularının; davacıların dava konusu … 20.İcra Müdürlüğü’nün …Esas sayılı takibine dayanak çek nedeniyle davalıların her ikisine, dava konusu … 20.İcra Müdürlüğü’nün … ve …Esas sayılı takiplerine dayanak bonolar nedeniyle davalı …’a borçlu olup olmadıkları, menfi tespit talebinin yerinde olup olmadığı noktalarında toplandığı tespit edilmiştir.
Davacı tarafın … Cumhuriyet Başsavcılığına 5237 sayılı TCK md.156 (Bedelsiz senedi kullanma) ve TCK md.241 (Tefecilik yapma) maddelerinde belirtilen suçların işlendiğinden bahisle yaptığı suç duyurusu üzerine, 2017/4048 soruşturma dosyasından hazırlanan iddianameyle dava açıldığı, işbu davanın … 42.Asliye Ceza Mahkemesinin … Esas sayılı dosyası üzerinden görüldüğü, … 42.Asliye Ceza Mahkemesinin … Esas sayılı dosyası UYAP üzerinden dosyamız arasına alınmış ve dosyanın incelenmesinde; katılanların … Vergi Dairesi Başkanlığı ve …, sanığın …, sanığın üzerine atılı suçun ”Bedelsiz Senedi Kullanma, Tefecilik Yapmak” olduğu, suç tarihinin 30/07/2015 olduğu ve Mahkemenin 12/02/2019 tarihli kararı ile sanığın üzerine suçlardan ayrı ayrı beraatine karar verilmiş, işbu karara katılanlar vekilinin ayrı ayrı istinaf kanun yoluna başvurduğu, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13.Ceza Dairesinin 28/06/2019 tarih, 2019/762 Esas ve 2019/1585 Karar sayılı ilamı ile ”…İstinaf başvurusunun Esastan Reddine…” karar verilmiş ve Mahkemenin 12/02/2019 tarihli kararının 28/06/2019 tarihinde İstinaf kararı ile kesinleştiği tespit edilmiştir.
Ceza mahkemesi kararlarının hukuk davasına etkisi, başka bir anlatımla ceza mahkemesinin hangi kararlarının hukuk mahkemelerini bağlayacağı konusu üzerinde durulmasında yarar vardır: Ceza mahkemesi kararlarının hukuk mahkemesine (davasına) etkisi, hukukumuzda (mülga) 818 sayılı Borçlar Kanunu’nun 53. maddesinde (6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu m.74) düzenlenmiş olup; hukuk hâkimi ceza mahkemesinin kesinleşmiş kararları karşısında ilke olarak bağımsız kılınmıştır. Bu ilke, ceza kurallarının kamu yararı yönünden bir yasağın yaptırımını; aynı uyuşmazlığı kapsamına alan hukuk kurallarının ise, kişi ilişkilerinin Medeni Hukuk alanında düzenlenmesi ve özellikle tazmin koşullarını öngörmesi esasına dayanmaktadır. 818 sayılı Borçlar Kanunu (BK)’nun “Ceza hukuku ile medeni hukuk arasında münasebet” başlıklı 53. maddesinde: “Hakim, kusur olup olmadığına yahut haksız fiilin faili temyiz kudretini haiz bulunup bulunmadığına karar vermek için ceza hukukunun mesuliyete dair ahkâmıyla bağlı olmadığı gibi, ceza mahkemesinde verilen beraat kararı ile de mukayyet değildir. Bundan başka ceza mahkemesi kararı, kusurun takdiri ve zararın miktarını tayin hususunda dahi hukuk hâkimini takyit etmez.” hükmü yer almaktadır (6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 74. maddesi hükmü de aynı yönde bir düzenlemeyi içermektedir.). Bu açık hüküm karşısında, ceza mahkemesince verilen; beraat kararı, kusur ve derecesi, zarar tutarı, temyiz gücü ve yükletilme yeterliği, illiyet gibi esasların hukuk hâkimini bağlamayacağı konusunda duraksama bulunmamaktadır.
Hemen belirtilmelidir ki, hukuk hâkiminin yukarıda açıklanan bu bağımsızlığı sınırsız değildir. Gerek öğretide ve gerekse Yargıtay’ın yerleşmiş içtihatlarında, ceza hâkiminin tespit ettiği maddi olaylarla ve özellikle “fiilin hukuka aykırılığı” konusu ile hukuk hâkiminin tamamen bağlı olacağı kabul edilmektedir. Diğer bir anlatımla, maddi olayları ve yasak eylemlerin varlığını saptayan ceza mahkemesi kararı, taraflar yönünden kesin delil niteliğini taşır (Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 10.1.975 tarihli ve 1971/T-406 E., 1975/1 K. sayılı kararı). Vurgulamakta yarar vardır ki, hukuk usulü bir şekil hukukudur. Davanın açılması, itirazların ileri sürülmesi, tanıkların ve diğer delillerin bildirilmesi belirli süre koşullarına bağlı kılındığı gibi, ikinci tanık listesi verilememesi, iddia ve savunmanın genişletilmesi yasağı gibi yargılamanın süratle sonuçlandırılması gayesi ile belirli kısıtlamalar getirilmiştir. Bunun sonucunda, hukuk hâkimi şekli gerçeği arayacak, maddi gerçek öncelikli hedef olmayacaktır. Ancak ceza hâkimi bunun tersine öncelikli hedef olarak maddi gerçeğe ulaşmaya çalışacaktır. O hâlde ceza mahkemesinin maddi nedensellik bağını (illiyet ilişkisi) tespit eden kesinleşmiş hükmünün hukuk hâkimini bağlamasına, Borçlar Kanunu’nun 53. maddesi bir engel oluşturmaz (HGK’nın 16.09.1981 tarihli ve 1979/1-131 E., 1981/587 K. sayılı kararı; Çenberci, M.: Hukuk Davalarında Kesin Hüküm, 1965, s.22 vd.). Yargıtay’ın yerleşik uygulamasına ve öğretideki genel kabule göre, maddi olgunun tespitine ilişkin ceza mahkemesi kararı hukuk hâkimini bağlar. Ceza mahkemesinde bir maddi olayın varlığı ya da yokluğu konusundaki kesinleşmiş kabule rağmen, aynı konunun hukuk mahkemesinde yeniden tartışılması olanaklı değildir (Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 11.10.1989 tarihli ve 1989/11-373 E., 1989/472 K. sayılı kararı).
4721 Sayılı Türk Medeni Kanunu’nun “ispat yükü” başlıklı 6. maddesinde; “Kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça, taraflardan her biri, hakkını dayandırdığı olguların varlığını ispatla yükümlüdür” ifadesine yer verilmiştir.
Kanuni bir karineye dayanan taraf, sadece karinenin temelini oluşturan vakıaya dair ispat yükü altındadır. Kanunda öngörülen istisnalar dışında karşı taraf, kanuni karinenin aksini ispat edebilir.
Usul hukukumuzda senede karşı senetle ispat zorunluluğu ilkesi kabul edilmiştir. Senede bağlı olan her çeşit iddiaya karşı def’i ( savunma ) olarak ileri sürülen ve senedin hüküm ve kuvvetini ortadan kaldıracak veya azaltacak nitelikte bulunan hukuki işlemler, 290′. maddedeki meblağdan az bir miktara dair olsa bile tanıkla ispat olunamaz; ancak senet ( kesin delil ) ile ispat edilebilir
Bütün mücerret alacaklarda olduğu gibi kambiyo senedi alacağı da kural olarak uygun bir asıl borç ilişkisine, bir illi ilişkiye dayanır. Bir kambiyo senedi düzenleyip veren ve bu senedi alan herkes, bütün hukuki işlemlerin yapılmasına temel teşkil eden bir gayeye ulaşmak istemektedir. İşte bu gaye bir kambiyo senedinde mündemiç hakkın doğumu ve devri açısından hukuki sebebi teşkil eder. Kambiyo senedi düzenlenmesi dolayısıyla ortaya çıkan ilişki “kambiyo ilişkisi” ismiyle anılmaktadır. Kambiyo senedi vermek suretiyle borç altına giren borçlu “kambiyo taahhüdü”nde bulunmuş olur. Kambiyo ilişkisinin altında esas itibariyle bir asıl/temel borç ilişkisi vardır. Kambiyo senedinden kaynaklanan talebin geçerliliği, temel ilişkiden kaynaklanan temel talebin ve bununla ilgili olarak taraflar arasında varılmış amaca ilişkin mutabakatın geçerliliğinden tamamen bağımsızdır. Kambiyo senedinden doğan talep hakkına kambiyo hukuku, temel talebe ise, bu talebin ait olduğu hukuk kuralları uygulanır.
Bono, bağımsız borç ikrarını içeren bir senettir. Bu nedenle bir illete bağlı olması gerekmez ve kural olarak ispat yükü senedin bedelsiz olduğunu savlayan tarafa aittir.
Davaya konu bonolar nakden kaydını içermekte olup; bu kayıt karşısında bedelsizlik bakımından açılan menfi tespit davasında da ispat yükü davacı borçludadır. Davalı tarafça senedin talili yapılmadığından ispat yükünün yer değiştirdiğinden söz edilemeyecektir. Zira her iki yanın bonoların mal karşılığı olmadığına dair beyanları karşısında senedin her iki tarafça da talil edildiğinin kabulü zorunludur.
Eğer yanlardan biri senet metninde yazılı kaydın doğru olmadığını söylüyorsa, buna senedin talili denmektedir. Bu anlamda talil senet metninde açıklanan düzenleme (ihdas) nedenine aykırı beyanda bulunma anlamına gelmektedir ve bu hâlde ispat yükünün kaydın aksini iddia edene ait olacağında kuşku bulunmamaktadır.
Bonoda yazılı bulunan bedel kaydının hem borçlu hem de alacaklı tarafından talil edilmesi hâlinde ispat yükünün hangi tarafta olduğu hususu da üzerinde durulması gereken önemli bir konudur. Bonodaki bedel kaydının her iki tarafça talil edilmesi hâlinde ispat yükü borçlu üzerindedir. Diğer bir ifade ile bu durumda ispat yükü yer değiştirmez. HMK’nın 191. maddesinin 2. fıkrası ve TMK’nın 6. maddeleri uyarınca borçlunun bononun bedelsiz olduğunu ispat etmesi gerekir.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 2017/19-821 Esas ve 2019/58 Karar sayılı kararında benzer bir hadiseye ilişkin olarak içtihat edildiği üzere ;
“…Davacı, taraflar arasında herhangi bir ticari ilişki olmadığını, malen kayıtlı senedin bedelsiz olduğunu, dava dilekçesinde açıklandığı üzere nakit borç karşılığı düzenlendiğini ileri sürerek menfi tespit isteminde bulunmuş, davalı ise 28.11.2011 tarihinde Mali Suçlarla Mücadele Şube Müdürlüğünde verdiği ifadesinde senedin dava dışı üçüncü kişinin kendisine olan nakit borcunun davacı tarafından üstlenilmesi nedeniyle düzenlendiğini savunmuştur. Yukarıda da ifade edildiği üzere bono bağımsız borç ikrarı içeren bir senet olup, senette bedel kaydının mevcut olması hâlinde ispat yükü kaydın aksini savunan tarafa aittir. Somut olayda ise her iki yanın bononun mal karşılığı olmadığına dair beyanları karşısında senedin her iki tarafça da talil edildiğinin kabulü zorunludur ve bu durumda TMK’nın 6. ve HMK’nın 191. maddesi uyarınca ispat yükünün davacı senet borçlusunda olduğu yolundaki genel kuralın yer değiştirmeyeceği ve davacının senedin bedelsiz olduğunu ispatlaması gerektiği kabul edilmelidir. ..” denilmiştir.
Tüm bu açıklamalar ışığında somut durum değerlendirildiğinde; davacı taraf, …’ın, … semtinde ortak ve yöneticisi olduğu …Şti. Bünyesinde başarılı bir ticari performans sergilediğini, ancak daha sonra düçar olduğu kanser hastalığı ile mücadele etmek ve tedavi görmek zorunda kaldığını, hastalığı nedeniyle ticari işlerinde kendisinden beklenen dikkat, ihtimam ve basireti doğal olarak gösteremediğini, nakdi ihtiyaçlarını gidermek amacıyla davalı …’dan 19.06.2015 tarihinde 11.812,00-TL aldığını ve karşılığında bilahare … 20.İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosya ile takibe konulan 30.10.2015 keşide tarihli 18.750,00-TL meblağlı çeki verdiğini, çek karşılığında faizle para alındığının bizzat davalı … tarafından imzalanmış olan ”15.000,00-TL için işlem yapıldığı, 11.000,00-TL verildiği, 3.750,00-TL’nin iade edileceği” yönündeki not ve açıklamalardan da anlaşıldığını, çek ödenemeyince bu kez davalı … tarafından baskı, tehdit ve korkutma sonucunda …’ın hastalığı ve müzayaka halinden de istifade etmek suretiyle beheri 9.000,00-TL meblağlı iki adet senet daha alındığını, bu senetlerin bizzat davalı … adına … 20. İcra Müdürlüğünün … ve … sayılı dosyalar ile icra takibine konu yapıldığını, davalı …’a verilen tüm çek ve senetlerde, davalının isteği doğrultusunda keşideci yerinde müvekkili …’ın şirketi olan … Ltd.Şti, lehdar ve ciranta olarak ise … ve Dikran’ın eşi olan …’ın yer aldığını ve tüm imzaların …’a attırıldığını, davacıların davalı … ve bu davalının şirketi olan diğer davalı … ile aralarında hiçbir ticari ilişki, mal ve hizmet alım-satım ve teslimi gerçekleşmediğini beyanla menfi tespit istemlerinin kabulüne karar verilmesini, davalı taraf ise, davacının kendi beyanları ile de belirttiği üzere uzun yıllardır ticaretle uğraşan bir tacir olduğunu ve davalıdan borç aldığını beyan ettiğini, davacının özellikle 2015-2016 yıllarında bir çok kişiyi aynı şekilde dolandırdığını, kambiyo taahhütlerinin asıl borç ilişkisine bağlı tutalamayacağını, tutulur ise batıl olacağını, alacaklının ayrıca illi münasebete dayanmak zorunda olmadığını, kambiyo borcunun müstakil borç olması dolayısıyla senet üzerine atılan imzalardan birinin geçerli olmaması yüzünden diğer imzaların sıhhatine halel gelmeyeceğini, geçerli imza sahipleri taahhütlerinden dolayı sorumlu kalmakta devam edeceğini, bononun bağımsız borç ikrarını içeren bir senet olduğunu, bu nedenle bir illete bağlı olmasının gerekmediğini ve kural olarak ispat yükünün senedin bedelsiz olduğunu savlayan tarafa ait olduğunu, bononun (emre muharrer senet), mücerret borç ikrarını havi bir belge olup, lehdarının ticari defterlerinde kaydının bulunmaması, o bono ile alacaklı olunmadığını göstermediğini, sebebi gösterilmeyen bir borç ikrarı senedinin bedelsizliğini ileri süren borçlunun önce borcun sebebini, daha sonra da bu sebebin gerçekleşmediğini veya ortadan kalktığını yazılı delille ispat etmesi gerektiğini beyanla davanın reddini talep etmiştir. Öncelikle taraflar arasında davaya konu olan bonoların ve çekin herhangi bir ticari ilişki kapsamında verilmediği, tarafların dava ve her üç takibe konu olan çek ve senetlerin ticari ilişkiden kaynaklanan ödemeler olmadığı, taraflar arasında mal alış-verişinde bulunulmadığı, davaya konu olan çekin davacının davalıya… tarafından banka ATM’si kanalıyla gönderdiği 11.812,00-TL borç para üzerine ”teminat” olarak verildiği, davalı … tarafından verilen ilk borcun ödenmesi karşılığında 3.750,00-TL’nin iade edileceği, davacının dava dışı …’a 5.000,00-TL ödeme yaptığı, …ile davacılar arasında herhangi bir ticari ilişkinin bulunmadığı, davacıların 17/08/2016 tarihli Sulh Protokolünü davalılara sunarak ödeme teklifinde bulunduğu, davaya konu olan bonoların ve çekin tamamının keşidecisinin davacı şirket olduğu hususunda ihtilaf bulunmamaktadır. Taraflar arasındaki ihtilaf, davacıların dava konusu … 20.İcra Müdürlüğü’nün …Esas sayılı takibine dayanak çek nedeniyle davalıların her ikisine, dava konusu … 20.İcra Müdürlüğü’nün…ve…Esas sayılı takiplerine dayanak bonolar nedeniyle davalı …’a borçlu olup olmadıkları, menfi tespit talebinin yerinde olup olmadığı noktalarında toplanmaktadır.Bu nedenle eldeki davada bedelsizlik iddiasını ispat külfeti halen davacı yandadır. Yukarıdaki açıklamalar ışığında; davalı …’ın 24/02/2017 tarihli kolluktaki beyanı, 18/05/2017 tarihli savcılık ifadesi, 12/04/2018 tarihli kovuşturma aşamasındaki beyanları ile 12/04/2018 tarihli -ceza dosyasında yer alan- dilekçesi, dava dışı …’ın soruşturma aşamasındaki beyanı, davacılar tarafından davalılara önerilen ve ikinci cevap dilekçesinin ekinde yer alan 17/08/2016 tarihli protokol, bilirkişi raporları, davaya konu olan bonoların ciro silsilelerinin neredeyse birebir aynı olması, tarafların Mahkememizdeki beyanları ile tüm dosya kapsamı nazara alındığında ispat külfeti üzerine düşen senet borçlusu davacıların davaya konu olan bonoların bedelsizlik iddiasını ispatladığı kanaatine varıldığından ve davalı …’ın takip başlatmakta haksız ve kötü niyetli olduğu ispat edildiğinden Mahkememizce bonolara dayalı olarak başlatılan takipten ötürü davacıların davalı …’a borçlu olmadıklarının tespitine, takip değeri üzerinden %20 üzerinden kötü niyet tazminatına, davaya konu çekin konu olduğu takip yönünden ise; Mahkememizce davacıların takip konusu çeke dayalı alacağının 11.812,00-TL olduğu kanaatine varıldığından Mahkememizce teknik anlamda yeterli ve denetime elverişli görülerek hükme esas alınan bilirkişi raporunda da belirtildiği üzere davacıların … 20.İcra Müdürlüğünün…Esas sayılı dosyasındaki istemlerinin kısmen kabulüne, … 20.İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasında takibe konu olan … Bankası … Şubesi’ne ait, keşidecisi … Şti, lehdarı …, 30/10/2015 keşide tarihli ve 18.750,00-TL bedelli çekten dolayı davacının takip tarihi tarihi itibariyle davalı …Ltd. Şti’ye 5.721,90-TL çek, 455,71-TL işlemiş faiz ve 35,44-TL çek komisyonu olmak üzere toplam 6.213,05-TL kadar borçlu oldukları anlaşıldığından, 12.259,71-TL tutarında da davalı şirkete borçlu olmadıklarının tespitine, fazlaya ilişkin istemin reddine, davalı şirketin takip başlatmakta haksız ve kötü niyetli olduğu ispat edildiğinden kabul edilen miktar olan 12.259,71-TL’nin %20’si oranında 2.451,94-TL kötü niyet tazminatının davalı şirketten alınarak davacılara verilmesine, davalı şirketin kötü niyet tazminatının yasal şartları oluşmadığından reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davacıların … 20.İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasındaki istemlerinin KISMEN KABULÜNE, … 20.İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasında takibe konu olan … Bankası … Şubesi’ne ait, keşidecisi … Ltd. Şti, lehdarı …, 30/10/2015 keşide tarihli ve 18.750,00-TL bedelli çekten dolayı davacının takip tarihi tarihi itibariyle davalı … Şti’ye 5.721,90-TL çek, 455,71-TL işlemiş faiz ve 35,44-TL çek komisyonu olmak üzere toplam 6.213,05-TL kadar borçlu oldukları anlaşıldığından, 12.259,71-TL tutarında da davalı şirkete BORÇLU OLMADIKLARININ TESPİTİNE, fazlaya ilişkin istemin REDDİNE,
Kabul edilen miktar olan 12.259,71-TL’nin %20’si oranında 2.451,94-TL kötü niyet tazminatının davalı şirketten alınarak davacılara verilmesine,
Davalı şirketin kötü niyet tazminatının yasal şartları oluşmadığından reddine,
2-Davacıların … 20.İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasına konu keşidecisi …Şti, lehdarı …, 30/04/2016 keşide ve vade tarihli ve 9.000,00-TL bedelli bonoya dayalı başlatılan takipten ötürü davalı …’a BORÇLU OLMADIKLARININ TESPİTİNE,
Takip değeri olan 9.124,64-TL’nin %20’si oranında 1.824,92-TL kötü niyet tazminatının davalı …’dan alınarak davacılara verilmesine,
3-Davacıların … 20.İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasına konu keşidecisi …Ltd. Şti, lehdarı …, 30/05/2016 keşide ve vade tarihli ve 9.000,00-TL bedelli bonoya dayalı başlatılan takipten ötürü davalı …’a BORÇLU OLMADIKLARININ TESPİTİNE,
Takip değeri olan 9.058,07-TL’nin %20’si oranında 1.811,61-TL kötü niyet tazminatının davalı …’dan alınarak davacılara verilmesine,
4-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Harçlar Tarifesi gereğince hesap olunan 2.079,52-TL nispi karar ve ilam harcının 837,46-TL’sinden davalı …. Ltd. Şti’den sorumlu olmak kaydıyla tüm davalılardan tahsiline, peşin alınan 521,79-TL harcın mahsubu ile eksik kalan 1.557,73-TL karar ve ilam harcının davalılardan (bu miktarın %40’ından davalı … Tic. Ltd. Şti sorumlu olmak kaydıyla) tahsili ile hazineye irat kaydına,
5-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince hesap olunan 4.080,00 TL nispi vekalet ücretinin davalı … Tic. Ltd. Şti’nden alınarak davacılara verilmesine,
6-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince hesap olunan 4.080,00 TL nispi vekalet ücretinin davalı …’dan alınarak davacılara verilmesine,
7-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince hesap olunan 111,31-TL nispi vekalet ücretinin davacılardan alınarak davalı …Tic. Ltd. Şti’ye verilmesine,
8-Davacılar tarafından yapılan 521,79-TL peşin harç, 31,40-TL başvuru harcı, 800,00-TL bilirkişi ücreti, 263,00-TL posta masrafları olmak üzere toplam 1.616,19-TL yargılama giderinin davadaki kabul oranına göre %99’unun davalılardan (bu miktarın %40’ından davalı … Ltd. Şti sorumlu olmak kaydıyla) alınarak davacılara verilmesine,
9-Davalı taraflarca dosya üzerinde yapılan yargılama gideri bulunmadığından bu konuda hüküm kurulmasına yer olmadığına,
10-HMK 333.maddesi gereğince davacı tarafından yatırılan gider avansından geriye kalan kısmının hüküm kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
Dair, taraf vekillerinin yüzüne karşı, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içinde mahkememize verilecek dilekçe ile İstanbul Bölge Adliye Mahkemeleri nezdinde İstinaf kanun yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı.16/09/2021
Katip … ¸

Hakim … ¸