Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 6. Asliye Ticaret Mahkemesi 2017/130 E. 2021/392 K. 20.05.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C
İSTANBUL
6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2017/130 Esas
KARAR NO : 2021/392

DAVA : İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ :09/02/2017
KARAR TARİHİ : 20/05/2021

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ -İSTEM /
Davacı vekili dava dilekçesinde ve özetle; Davalının İcra takibine yasal süresi içerisinde itiraz ettiği, davacı firmanın şirket bilgisayar programlama, yazılım bakım ve destek hizmeti ve donanım ürünlerinin parça dahil donanım bakım hizmeti sektörlerinde faaliyet göstermekte olduğu ve geniş bir portföye sahip bir firma olduğu, bu alan çerçevesinde davalı taraf ile imzalanmış olan sözleşme uyarınca üzerlerine düşen tüm sözleşme edimlerini yerine getirdikleri, davalı vekilinin itiraz dilekçesinde 2015 yılı başlarından itibaren davacı tarafın sözleşmeye göre ifa etmeleri gereken hizmetleri sağlamadan fatura kestiği ve bu nedenle 29/06/2015 tarihinde sözleşmeyi feshettiğini belirttiğinin görüldüğü, fakat dilekçe eki ve delil listesinde davalı tarafın davacı taraftan hizmet aldığına dair destek formu ve buna ilişkin tarihleri gösterir belgeden de görüleceği üzere 2015 ve 2016 yıllarında da davalı tarafın hizmet alımına devam ettiğini, faturaların buna istinaden kesildiğini ve karşı tarafa gönderildiğini, davalı tarafça faturalara itirazda bulunulmadığını, ödemenin yapılmadığını, bu nedenle takip başlatıldığını, icra dosyasında mübrez ve davalıya tebliğ edilen ödeme emri ekinde de görülen taraflar arasındaki car hesap ekstreleri incelendiğinde haklılıklarının ortaya çıkacağı, davalı şirket tarafından davacı tarafa 2015 ve 2016 yıllarında muhtelif defa ödeme yapılmadığı, bu itirazın yapılan takibi sürüncemede bırakmak amaçlı olduğu, bu nedenle itirazın iptalinin gerektiği, bu sebeplerle davalı tarafın icra takibine yaptığı haksız ve kötü niyetli itirazının iptali ile alacak miktarının %20’sinden az olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesi gerektiği, kötü niyetli karşı taraf aleyhine HMK. M 329 gereğince disiplin para cezasına hükmedilmesi gerektiği, itirazın iptali ile takibin devamına, haksız ve kötü niyetli itirazı sebebiyle alacak miktarının %20 sinden az olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesine, kötü niyetli karşı taraf aleyhine HMK m. 329 gereğince disiplin para cezasına hükmedilmesine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı taraf yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
SAVUNMA /
Davalı vekili cevap dilekçesinde ve özetle; İki taraf arasında 19/04/2010 tarihinde sözleşme imzalandığı, 2015 yılı başları itibariyle davacı tarafın sözleşme gereklerini yerine getirmediği, fakat fatura kesmeye devam ettiği, 29/06/2015 tarihinde ilgili firmanın hizmet alınamaması nedeniyle sözleşmenin feshedildiği, bu faturaların davalı tarafça kabul edilmediği, ve muhasebeleştirilmediği, ticari defter ve kayıtlarından da bunun anlaşılacağı, iş bu sebeple davalı tarafın davacıya herhangi borcu bulunmadığı, ayrıca davacının faturaya konu hizmeti sağladığını ispat külfetinin bulunduğunu, davalı aleyhine asılsız takipte bulunulduğunu, muhteviyatı itibariyle gerçeğe aykırı olarak düzenlenen bu faturalar, faturalara konu yapılan hizmetler verilmediği için ödenmediği, bu nedenle davaya konu icra takibi asılsız olacağından itirazlarının iptal talebinin reddi gerektiği, asla davayı kabul anlamına gelmemek kaydıyla davacı tarafından ekte sunulan mail yazışmalarından da anlaşılacağı üzere faturaların kabulü halinde daha sözleşmenin geçerlilik tarihi sonunda davacı şirketin hatası sebebiyle sözleşme sistemde iptal edilmemiş olduğu, ocak ayı için yeni bir faturalandırma dahi yapıldığı, davacı şirketin bunun kendi hatası olduğunu bahse konu mailde kabul ettiği halde 06/012016 tarihli faturaları da icra takibine konu yapıldığı, davacı şirket tarafından sunulan e-mail yazısından da anlaşılacağı üzere davacı şirketin kendi yazışmalarından habersiz olduğu, haksız ve yasal dayanaktan yoksun davanın reddine, davacının asıl alacağının %20’sinden az olmamak kaydıyla kötü niyet tazminatına hükmedilmesine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
KANITLAR VE GEREKÇE /
Tüm dosya kapsamı incelenip değerlendirildiğinde; tarafların iddia ve savunmalarından, anlaşamadıkları hususlar, anlaştıkları hususlar, çekişmeli vakıalar hakkında toplanan deliller, delillerin tartışılması ve değerlendirilmesi, sabit görülen vakıalarla bunlardan çıkarılan sonuç ve hukuki sebepler şu şekildedir:
Davacı- alacaklı; … 18. İcra Dairesi’ nin …E. sayılı takip dosyası ile davalı- borçlu aleyhine açık hesap fatura alacağından kaynaklanan alacağına dayanan ilamsız takip yapmıştır.
Davalı- borçluya ödeme emri tebliğ edilmiş, davalı- borçlu ödeme emrine 7 günlük yasal sürede itiraz etmiş ve takip durdurulmuştur.
Bunun üzerine davacı- alacaklı İİK m. 67 uyarınca 1 yıllık hak düşürücü süre içerisinde itirazın iptali davasını mahkememizde açmıştır.
Davalı taraf genel mahiyette iddia olunan vakıaları inkar etmiş ve davanın reddini savunmuştur.
Dava, davalı tarafından ödenmediği iddia olunan alacağın tahsili amacıyla başlatılan icra takibine vaki itirazın iptali ve icra inkar tazminatı istemine ilişkin alacağın varlığına ve varsa miktarına dairdir.
İİK 67 ile TMK 6 ve 7 ile HMK 187- 293. maddeleri gereğince ispat hususuna ve ispat kurallarına dava konusu ve dava değeri dikkate alınarak dikkat edilmiştir. HMK m. 222 gereğince ticari defterlerin ibrazı ve delil olma vasfına dikkat edilmiştir. Ayrıca itirazın iptali davasına konu takibin açık hesap alacağından kaynaklanan fatura alacağına dayandığı hususuna dikkat edilerek faturanın geçerliliği hukuken TTK ve vergi kanunlarınca değerlendirilmiş ve bunun sonucunda aşağıdaki hükme varılmıştır. Ticari işletmesi bağlamında bir mal satmış, üretmiş, bir iş görmüş veya bir menfaat sağlamış olan tacirden, diğer taraf, kendisine bir fatura verilmesini ve bedeli ödenmiş ise bunun da faturada gösterilmesini isteyebilir. Bir fatura alan kişi aldığı tarihten itibaren sekiz gün içinde, faturanın içeriği hakkında bir itirazda bulunmamışsa bu içeriği kabul etmiş sayılır. Telefonla, telgrafla, herhangi bir iletişim veya bilişim aracıyla veya diğer bir teknik araçla ya da sözlü olarak kurulan sözleşmelerle yapılan açıklamaların içeriğini doğrulayan bir yazıyı alan kişi, bunu aldığı tarihten itibaren sekiz gün içinde itirazda bulunmamışsa, söz konusu teyit mektubunun yapılan sözleşmeye veya açıklamalara uygun olduğunu kabul etmiş sayılır hükmü dikkate alınmıştır. İş bu davada davacı taraf iddialarını somutlaştırmak ve alacağının varlığını ispatlamak durumundadır. Hukuken denetlenebilen hüküm kurmaya elverişli belirli ve eksiksiz iddia ve talepleri karşılayan ve hükme esas alınan bilirkişi raporu alınmış ve deliller değerlendirilmiştir.
… 18. İcra Müdürlüğü’nün … E. Sayılı takip dosyası incelenmiştir.
Mahkememizce davalı şirketin ticari kayıt ve defterleri üzerinde bilirkişi incelemesi yapılması bakımından … Nöbetçi Asliye Ticaret Mahkemesine talimat yazıldığı ve Bilirkişiler Mali Müşavir … , Bilgisayar Müh. … ve Bilgisayar Müh. … tarafından hazırlanan 16/05/2019 tarihli raporu (Davalı … Şti ‘nin ticari defterlerindeki kayıtlara göre davacının davalıdan 1.516,17 TL alacaklı olduğunun kabulü gerektiği ancak Mahkemenin henüz davacı şirket defterlerinin incelettirilmediğinden taraf defterlerindeki kayıtlar karşılaştırılmadığını, davacının dava dilekçesi ekinde sunmuş olduğu ve işbu raporun 4.1 maddesi 2 bendinde belirtilen faturalara bakıldığını, bu faturalardan davalıya hitaben kestiği, 05/10/2015 tarih … nolu 1.225,28 TL, 05/10/2015 tarih … Nolu 1.294,85 TL, 06/01/2016 tarih 77 Nolu 1.163,73 TL’lik fatura bedellerinin, yerinde yapılan teknik incelemede tespit edilen ve işbu raporda sunulan sebeplerle davalıya borç yazılamayacağının görüş ve kanaatine varıldığı bildirilmiştir.) incelenmiştir.
Mahkememizce davacı şirketin ticari kayıt ve defterleri üzerinde bilirkişi incelemesi yapılması bakımından dosyanın bilirkişiler SMMM …, Bilgisayar Müh. … ve Bilgisayar Müh. …’e tevdi edilmiş, bilirkişilerce Mahkememize sunulan 20/02/2020 tarihli raporu (Davacı …Ş tarafından incelemeye sunulan 2015-2016 yıllarına ait ticari defterlerini TTK. İlgili hükümleri yönünden usulüne uygun tutulmuş olduğu, davalı … Ltd. Şti’nin defterin incelemesinin …’da yapıldığı, davacı tarafın 31/12/2016 tarihi itibariyle Ticari Defterlerine göre davalıdan 7.985,94 TL- alacaklı olduğu ve bu alacağın dönem sonunda şüpheli Ticari Alacaklar hesabına virman yapıldığı, davacı taraf ile yapılan çalışmalar sonucunda davalı tarafın Fidelio yazılımını kullanıp kullanmadığının tespitine yönelik bir LOG kaydı, MAC kaydı tutmadıklarının anlaşıldığı, bu durumda … yazılımını kullanıyor olduklarını söylemenin mümkün olmadığı, davalı tarafın destek hizmeti talep edilmediği takdirde sözleşme bitmiş olmasına rağmen Fidelio yazılımını kullanmasında sakınca olmadığını ifade eden davacı taraf sözleşmenin davalı tarafından fesih edildiği, 29/06/2015 sonrasında 26/02/2016 tarihinde Mehmet Ali Ulu tarafından “En Çok Konaklayana Göre Rapor Var mı?” sorucunun sorulması vesilesi ile açılan çağrı kaydı “Bilgi Alma” olarak sistemlerine kaydedildiği, bu çağrının karşılıklı telefon görüşmesi vesilesi ile neticelendiği anlaşıldığı, taraflar arasında imzalanmış olan … Numaralı Yazılım Bakım ve Destek Sözleşmesi’nde 26/02/2016 tarihinde açılan son çağrı kaydı ile sözleşmenin aktifleştiğini belirtir bir madde olmadığının görüldüğü, ayrıca taraflar arasında imzalanmış olan Yazılım Bakım ve Destek Sözleşmesi’nin doğru değerlendirilebilmesi için sözleşme konusunda uzman bir hukukçudan fikir alınmasının faydalı olabileceği görüş ve kanaatine varıldığı bildirilmiştir) incelenmiştir.
Bilirkişiler SMMM …, Bilgisayar Mühendisleri …ile …ve Ekonomi ve Finans Uzmanı Ticaret ve Borçlar Hukuk Öğretim Üyesi Dr. … tarafından hazırlanan 22/02/2021 tarihli rapor (Davacının iddiasının taraflar arasındaki sözleşme uyarınca yapmış olduğu işlere ilişkin düzenlenen dava konusu fatura bedelinin ödenmesi yönünde olduğu, davalının iddiası ise, dava konusu faturaya ilişkin olarak herhangi bir iş yapılmadığı yönünde olduğu, davacının dava konusu faturaya ilişkin yapmış olduğunu kanıtlaması halinde, bu işler sözlemede yer almasa dahi, bu işlerin bedelinin davacıya ödenmesi gerektiği, aksi takdirde davalının sebepsiz olarak zenginleşeceği, davacının sözleşmeden kaynaklanan hizmetleri verdiğini ve dolayısıyla faturalara konu alacaklı hale geldiğini geçerli delillerle kanıtlayamadığı, bu nedenle başlatmış olduğu icra takibinin haksız olduğu görüş ve kanaatine varıldığı bildirilmiştir) incelenmiştir.
Usule uygun tutulmayan ticari kayıt ve defterlerin sahibi lehine delil teşkil etmeyeceği ticaret hukukuna hakim ilkelerden birisidir. 6100 Sayılı HMK 222. Maddesi bu durumu düzenlemiştir ” … Ticari defterlerin ibrazı ve delil olması (1) Mahkeme, ticari davalarda tarafların ticari defterlerinin ibrazına kendiliğinden veya taraflardan birinin talebi üzerine karar verebilir. (2) Ticari defterlerin, ticari davalarda delil olarak kabul edilebilmesi için, kanuna göre eksiksiz ve usulüne uygun olarak tutulmuş, açılış ve kapanış onayları yaptırılmış ve defter kayıtlarının birbirini doğrulamış olması şarttır. (3) İkinci fıkrada belirtilen şartlara uygun olarak tutulan ticari defter kayıtlarının sahibi ve halefleri lehine delil olarak kabul edilebilmesi için, diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması veya ilgili hususta hiç bir kayıt içermemesi yahut defter kayıtlarının aksinin senet veya diğer kesin delillerle ispatlanmamış olması gerekir. Bu şartlara uygun olarak tutulan defterlerdeki sahibi lehine ve aleyhine olan kayıtlar birbirinden ayrılamaz. (4) Açılış veya kapanış onayları bulunmayan ve içerdiği kayıtlar birbirini doğrulamayan ticari defter kayıtları, sahibi aleyhine delil olur. (5) Taraflardan biri tacir olmasa dahi, tacir olan diğer tarafın ticari defterlerindeki kayıtları kabul edeceğini belirtir; ancak, karşı taraf defterlerini ibrazdan kaçınırsa, ibrazı talep eden taraf iddiasını ispat etmiş sayılır. … ”
İİK m. 67. Hükmü içeriği şu şekildedir ” … Takip talebine itiraz edilen alacaklı, itirazın tebliği tarihinden itibaren bir sene içinde mahkemeye başvurarak, genel hükümler dairesinde alacağının varlığını ispat suretiyle itirazın iptalini dava edebilir. Bu davada borçlunun itirazının haksızlığına karar verilirse borçlu; takibinde haksız ve kötü niyetli görülürse alacaklı; diğer tarafın talebi üzerine iki tarafın durumuna, davanın ve hükmolunan şeyin tahammülüne göre, red veya hükmolunan meblağın “yüzde yirmisinden” aşağı olmamak üzere, uygun bir tazminatla mahkum edilir. İtiraz eden veli, vasi veya mirasçı ise, borçlu hakkında tazminat hükmolunması kötü niyetin sübutuna bağlıdır. Birinci fıkrada yazılı itirazın iptali süresini geçiren alacaklının umumi hükümler dairesinde alacağını dava etmek hakkı saklıdır. “Bu Kanunda öngörülen icra inkar tazminatı, kötü niyet tazminatı ve benzeri tazminatların tespitinde, takip talebi veya davadaki talep esas alınır.”
Davacı davalıya yazılım bakım ve destek sözleşmesi kapsamında hizmet verdiğini, sözleşmenin feshi kabul edilse dahi hizmet verdiğini, bu nedenle açık hesap fatura alacağının bulunduğunu yargılamada ileri sürmüştür. Ancak sözleşmenin fesholunduğu, tarafların sözleşmesel karşılıklı borç ve alacağının bulunmadığı, fesih sonrasında da sözleşmenin aktif hale gelmediği, sözleşme sonrasında davacı tarafından davalıya hizmet verildiğinin ispatlanmadığı aksine dair de dosyada bilgi ve belge bulunmadığı anlaşılmaktadır. Buna ilişkin tarafların iddia- savunma ve toplanan delilleri, bilirkişi raporu ile ticari kayıtlar incelenmiştir. Hukuken denetlenebilen hüküm kurmaya elverişli belirli ve eksiksiz iddia ve talepleri karşılayan ve hükme esas alınan bilirkişi raporu alınmış ve deliller değerlendirilmiştir. Dosya kapsamındaki deliller gereğince kanaatin aksine dair veya borcun varlığına dair dosyada bilgi ve belge bulunmamaktadır. Saptanan ve hukuksal durum karşısında davacı davasını ispatlayamamış sayılmış kötü niyetine dair emare vb bulunmamakla kötü niyetli olmadığına da kanaat getirilmiş bu nedenle aşağıdaki şekilde kanunen karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM / Gerekçesi yukarıda izah olunduğu üzere;
1-Davacının davasının reddine, şartları oluşmadığından davalının kötü niyet tazminatı talebinin reddine,
2-6100 S HMK gereğince ve Harçlar Kanunu uyarınca karar ve ilam harcı olan 59,30 TL ‘nin davacı tarafça peşin olarak yatırılan 96,45 TL harçtan mahsubu ile Hazine’ ye gelir kaydına, bakiye 37,15 TL harcın karar kesinleştiğinde, talep halinde davacıya iadesine, başvuru ve vekalet suret harcının davacı üzerinde bırakılmasına,
3-İşbu dava nedeni ile davacı tarafından yapılan yargılama giderinin uhdesinde bırakılmasına,
4-Davalı taraf kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde geçerli A.A.Ü.T. deki esaslara göre ve 6100 S HMK gereğince belirlenen 4.080,00.-TL vekalet ücretinin davacıdan tahsili ile davalıya verilmesine,
5-6100 S HMK m. 333 uyarınca dosyaya yatırılan ve sarf edilmeyen gider avansının karar kesinleştiğinde davacı tarafa iadesine,
Dair, davacı vekilinin yüzüne karşı, diğer tarafın yokluğunda mahkememize yazılı/sözlü başvuru ile zabıt katibince tutanağa geçirilmek suretiyle kararın tebliğ tarihinden itibaren 2 haftalık yasal süre içerisinde İstanbul BAM’a gönderilmek üzere istinaf yasa yolu açık olmak üzere yapılan tahkikat sonucunda karar verildi. Karar usulen açıklandı, okundu.

Katip …
¸e-imzalıdır

Hakim …
¸e-imzalıdır