Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 6. Asliye Ticaret Mahkemesi 2017/125 E. 2018/927 K. 19.09.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2017/125 Esas
KARAR NO : 2018/927
DAVA : Sigorta (Trafik Sigortası Kaynaklı Rücu)
DAVA TARİHİ: 08/02/2017
KARAR : SIFAT YOKLUĞU NEDENİYLE HUSUMETTEN RED
KARAR TARİHİ: 19/09/2018
Mahkememizde görülmekte olan Sigorta (Trafik Sigortası Kaynaklı) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ -İSTEM /
Davacı vekili dava dilekçesinde ve özetle; Müvekkil şirket nezdinde … Sayılı ZMS poliçesi ile sigortalı olan … plakalı araç ile davalı şirkete kasko poliçesiyle sigortalı … plakalı aracın 07.03.2016 tarihinde çarpışarak trafik kazasına sebebiyet verdiğini, meydana gelen kazaya ilişkin olarak …A:Ş tarafından müvekkil şirkete sigorta şirketlerinin birbirlerine olan rücu taleplerinin hızlandırılmasına ilişkin protokol hükümlerine göre başvurularak sigortalısına ödemiş olduğu 31.500,00 TL tazminattan müvekkil şirkete Trafik poliçesiyle sigortalı… plakalı aracın trafik kazası tespit tutanağı uyarınca %75 kusur oranına göre tespit olunan 23.625,00 TL’nin ödenmesi istenildiğini ve müvekkil şirketçe bu tutarın…A.Ş’ye 21.07.2016 tarihinde ödendiğini, ödemeden sonra müvekkil şirket tarafından sigortalı aracı kaza anında kullanan … tarafından mahkemeye başvurularak kusur oranlarının tespitinin istenildiğinin öğrenildiğini, Malatya … Sulh Hukuk Mahkemesinin … D. İş sayılı dosyasından yapılan keşif ve neticesinde verilen bilirkişi raporunun mahkemeden talep edildiğini, mahkemece gönderilen bilirkişi raporunda trafik kazası tespit tutanağının aksine kazanın oluşumunda müvekkil şirkete sigortalı… plakalı aracın %25,…A.Ş’ye sigortalı … plakalı aracın ise %75 kusurlu olduğunun tespit edildiğinin görüldüğünü, bu durumda trafik kazası tespit tutanağına göre sigortalısının %75 kusuruna göre davalı şirkete 23.625,00 TL ödeme de bulunulduğunu, müvekkil şirketin mahkemece saptanan kusur durumuna göre esasen 7.875,00 TL ödeme yapması gerekirken 15.750,00 TL tutarında fazla ödeme de bulunduğunu, kazadaki kusur oranlarının mahkeme marifetiyle yapılan keşif ve bilirkişi incelemesi neticesi değiştinin öğrenilmesi ve bilirkişi raporunun teminini takiben müvekkil şirketçe davalı şirkete başvurularak sigortalısının %75 kusuruna göre hesaplanan ve fazla ödenen 15.750,00 TL’nin iadesi istenmişse de talebe olumlu yanıt alınamadığı ve huzurdaki davanın açılması zorunluluğu doğduğunu beyan ederek fazlaya dair talep ve dava hakları saklı kalmak kaydıyla müvekkil şirketçe davalı şirkete fazladan ödenen 15.750,00 TL’nin ödeme tarihi olan 21/07/2016 tarihinden itibaren işletilecek avans faizi, vekalet ücreti ve yargılama giderleri ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
SAVUNMA /
Davalı taraftan herhangi bir cevap dilekçesi sunulmamıştır. Davalı tarafın 6100 S. HMK m. 128 kapsamında süresinde cevap vermemenin sonucu olarak iddia olunan vakıaları tamamen inkar etmiş sayılmıştır. Beyan dilekçesi mevcuttur.
KANITLAR VE GEREKÇE /
Tüm dosya kapsamı incelenip değerlendirildiğinde; tarafların iddia ve savunmalarından, anlaşamadıkları hususlar, anlaştıkları hususlar, çekişmeli vakıalar hakkında toplanan deliller, delillerin tartışılması ve değerlendirilmesi, sabit görülen vakıalarla bunlardan çıkarılan sonuç ve hukuki sebepler şu şekildedir:
Dava, ” davacı şirket sigortalısı olan… plakalı araç ile davalı şirkete sigortalı olan … plakalı aracın 07.03.2016 tarihinde haksız fiil olan trafik kazası nedeni ile davalı tarafa davacı tarafından kusur oranı hesabı nedeni ile fazla ödendiği iddia olunan sigorta alacağının rücusuna” ilişkindir.
Dava konusu yapılan davalı sigortalısı olduğu iddia olunan … plakalı aracın davalı sigorta şirketinin sigortalısı olmadığı, tramer kaydının bulunmadığı, davacının rücuya, poliçe ve hasara dair davalıya başvurusunun bulunmadığı gibi dosya kapsamından ödemeye dair bilgi ve belgeye rastlanmadığı, bilirkişi heyeti tarafından iddialar doğrultusunda değerlendirilmelerde bulunulduğu anlaşılmıştır.
“Sıfat” terimi uygulamada yerleşmiş bir terim değildir. Uygulamada sıfat için “husumet” terimi kullanılmaktadır.(Misal :Y3.HD 26.3.2015, 12514/5042.) HMK m. 327/2 hükmünde, burada incelendiği anlamda sıfat deyimine yer verilmiştir. TBK m.205, I’de de, buradaki anlamda” taraf olma sıfatı” deyimine yer verilmiştir. Sıfat, dava konusu sübjektif hak (dava hakkı) ile taraflar arasındaki ilişkidir. Taraf ehliyeti, dava ehliyeti ve davayı takip yetkisi, davanın taraflarının kişilikleriyle ilgili olduğu halde, taraf sıfatı dava konusu sübjektif hakka ilişkindir. Bir sübjektif hakkı dava etme yetkisi (dava hakkı) kural olarak o hakkın sahibine aittir. Bu nedenle, o hakka ilişkin bir davada davacı olma sıfatı da o hakkın sahibine aittir(aktif husumet). Mesela, bir alacak davasında davacı olma sıfatı o alacağın alacaksına aittir. Alacak davası, o alacağın alacaklısından başka bir (üçüncü) kişi tarafından açılırsa, (dava konusu alacağın mevcut olmadığından dolayı değil) davacının davacı sıfatına sahip olmadığından (sıfat yokluğundan, husumetten) dolayı reddedilir. Bir sübjektif hak kendisinden davalı olarak istenebilecek olan kişi, o hakka uymakla yükümlü (borçlu) olan kişidir. (davalı sıfatı, pasif husumet). Mesela, bir alacak davasında davalı olma sıfatı o alacağın borçlusuna aittir. Alacak davası, o alacağın borçlusundan başka bir (üçüncü) kişiye karşı açılırsa, (dava konusu alacağın mevcut olmadığından dolayı değil) davalının davalı (borçlu) sıfatına sahip olmadığından (sıfat yokluğundan, husumetten) dolayı reddedilir. (Misal:” Bir davada taraf olarak gösterilen kişiler, taraf ve dava ehliyetine ve davayı takip yetkesine sahip olsalar bile, taraflardan birinin o davada gerçekten davacı ve davalı sıfatı yoksa, davanın esası hakkında bir karar verilemeyeceğinden, dava sıfat yokluğundan (husumetten) reddediler. Taraf sıfatı usul hukuku sorunu olmayıp, dava konusu sübjektif hakkın özüne ilişkin bir maddi hukuk sorunu olduğundan taraf sıfatının yokluğu, davada taraf olarak gözüken kişiler arasında dava konusu hakkın doğumuna engel olduğu için def’i değil, yargılamanın her aşamasında taraflarca ileri sürülmesi mümkün ve mahkemece de kendiliğinden nazara alınması zorunlu bir olgudur” (YHGK 27.01.2016, 13/684-106). Yukarıdaki kısa açıklamanın gösterdiği gibi, bir sübjektif hakkın sahibinin ve o hakka uymakla yükümlü olan kişinin kimler olduğu (yani bir davada davacı ve davalı sıfatının kimlere ait olduğu) tamamen maddi hukuka göre belirlenir. Bu nedenle , bir kişinin belli bir davada gerçekten davacı veya davalı sıfatına sahip olup olmadığı hususu, usul hukuku sorunu olmayıp, dava konusu (sübjektif) hakkın özüne ilişkin bir maddi hukuk sorunudur. Sıfatın usul hukukunu ilgilendiren yönü (usul hukuku bakımından önemi) şudur: Bir davanın tarafları (veya taraflardan biri) o davada gerçekten (davacı veya davalı) taraf sıfatına sahip değilse, mahkeme, dava konusu hakkın esası (mevcut olup olmadığı) hakkında inceleme yapıp karar veremez. Mahkeme, davanın sıfat (husumet) yokluğundan reddine karar verir. Bu karar, davanın mesmu olmadığına (dinlenemeyeceğine) ilişkin bir karar olmayıp, gene davanın esasına ilişkin bir karardır( taraf olarak gösterilenlerden birinin taraf sıfatının bulunmadığını tespit eden bir karardır). Şüphesiz, böyle bir karar, yalnız o davada taraf olarak gösterilmiş olan kişiler arasında kesin hüküm (HMK m.303) teşkil eder; dava konusu hak ve gerçekten taraf sıfatına sahip ( ve fakat o davada taraf olarak gösterilmemiş) olan kişi bakımından kesin hüküm teşkil etmez. Bir davanın tarafları o davada gerçekten taraf sıfatına sahip ise, o zaman, mahkeme dava konusu hakkın esası hakkında inceleme yapar ve karar verir. Mahkemenin bu kararı, dava konusu hak ve davanın ( gerçek taraf sıfatına sahip olan) tarafları bakımından kesin hüküm teşkil eder( HMK m.303). Taraf sıfatı bir dava şart değildir. Çünkü, sıfat, usul hukuku sorunu olmayıp, dava konusu (subjektif) hakkın özüne ilişkin bir maddi hukuk sorunudur. Sıfat yokluğu, bir def’i değil, davada taraf olarak gözüken kişiler arasında dava konusu hakkın doğumuna engel olan bir itirazdır. Hakim, kendisine sunulan dava malzemesinden (davalı veya davacının bildirdikleri vakıalardan yani dava dosyasından) bir itiraz sebebinin varlığını (sıfat yokluğunu) öğrenirse, bunu kendiliğinden (re’sen ) gözetir. Mahkeme, yapacağı inceleme sonucunda, taraflardan birinin o davada taraf sıfatının bulunmadığı kanısına varırsa, davayı sıfat yokluğundan (husumetten ) reddeder. Bu kara, ( dava şartı yokluğundakinin aksine) usulden ( davanın mesmu olmadığından dolayı) bir ret kararı olmayıp, davanın esasına ilişkin bir ret kararıdır. Bu (esastan) ret kararı, davanın tarafları bakımından maddi anlamda kesin hüküm ( HMK m.303) teşkil eder. Bir kişi davada sıfatı olmadığı halde, davacıyı, davalı sıfatı kendisine aitmiş gibi yanıltıp, kendisine karşı dava açılmasına sebebiyet verirse, davanın sıfat yokluğu nedeniyle reddi halinde, davalı yararına yargılama giderlerine hükmedilemez.( HMK m.327/2).
Dosya kapsamı incelendiğinde; dava konusu yapılan davalı sigortalısı olduğu iddia olunan … plakalı aracın davalı sigorta şirketinin sigortalısı olmadığı, tramer kaydının bulunmadığı, davacının rücuya, poliçe ve hasara dair davalıya başvurusunun bulunmadığı gibi dosya kapsamından ödemeye dair bilgi ve belgeye rastlanmadığı, bilirkişi heyeti tarafından iddialar doğrultusunda değerlendirilmelerde bulunulduğu anlaşılmakla davalının sıfatının bulunmadığına kanaat getirilmiştir. İş bu davada davacının iddiası gibi davalı husumeti bulunmamaktadır. Davalının doğru sıfatı taşımadığı davada husumetinin bulunmadığı tespit olunmuştur. Saptanan ve hukuksal durum bu olunca; yukarıdaki mevzuata ilişkin açıklanan teori ışığında davalının talebin muhatabı olamayacağı anlaşılmış pasif husumeti bulunmamasından dolayı davacının davası husumet yokluğundan reddolunmuştur.
HÜKÜM / Gerekçesi yukarıda izah olunduğu üzere;
1-Davacının davasının sıfat yokluğu nedeniyle husumetten reddine,
2-6100 S HMK gereğince ve Harçlar Kanunu uyarınca davanın açıldığı tarihteki tarafların haklılık durumuna göre karar ve ilam harcı olan 35,90 TL ‘nin davacı tarafça peşin olarak yatırılan 268,98 TL harçtan mahsubuna Hazine’ ye gelir kaydına, bakiye 233,08 TL’nin karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
3-İşbu dava nedeni ile davacı tarafından yapılan yargılama giderinin uhdesinde bırakılmasına, AAÜT uyarınca davalı lehine 2.180,00 TL vekalet ücreti taktirine davacıdan tahsiline davacıya verilmesine,
4-6100 S HMK m. 333 uyarınca dosyaya yatırılan ve sarf edilmeyen davacı gider avansının karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacı tarafa iadesine,
Dair, davacı vekilinin yüzüne karşı, diğer tarafın yokluğunda mahkememize yazılı / sözlü başvuru ile zabıt katibince tutanağa geçirilmek suretiyle kararın tebliğ tarihinden itibaren 2 haftalık yasal süre içerisinde İstanbul BAM’a gönderilmek üzere istinaf yasa yolu açık olmak üzere yapılan tahkikat sonucunda karar verildi. Karar usulen açıklandı, okundu.
Katip
Hakim
¸e-imzalıdır