Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 6. Asliye Ticaret Mahkemesi 2017/1056 E. 2019/267 K. 14.03.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ ESAS NO : 2017/1056 Esas
KARAR NO : 2019/267
DAVA : Alacak (Finansal Kiralamadan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ: 01/12/2017
KARAR TARİHİ: 14/03/2019
Mahkememizde görülmekte olan Alacak (Finansal Kiralamadan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ -İSTEM /
Davacı vekili dava dilekçesinde ve özetle; Davalı ile müvekkili şirket arasında 6361 sayılı yasa çerçevesinde akdedilen 08/06/2015 tarih … nolu finansal kiralama sözleşmesi Finansal Kurumlar Birliği nezdinde 09/06/2015’dE … tescil numarası ile tescil edildiğini, 8/06/2015 tarih … nolu finansal kiralama sözleşmesi gereğince; Satıcısı … A.Ş.’na ait 23/06/2015 tarihli ve… numaralı fatura konusunun 1 ADET … MODEL KIRMA ELLEME TESİSİ, 1 ADET …DİK MİLLİ KIRICI, 1 ADET … SİKLON, 1 ADET … SEPERATÖR satın alınarak finansal kiralama yolu ile kiralanmak sureti ile davalıya teslim edildiğini, davalı kiracının yukarıda belirtilen sözleşmelere göre belirlenen ödeme planlarında belirtilen kira borçlarını vadelerinde ödemediğinden temerrüde düştüğünü ve bu durum nedeniyle müvekkilimiz tarafından kiracı şirket ve müşterek borçlu müteselsil kefillere, 6361 sayılı yasanın 31. maddesi ve finansal kiralama sözleşmesi hükümleri uyarınca ödenmesi gereken kira bedellerinin ihtarnamelerin tebliğini müteakip 60 gün içerisinde ödenmesi, aksi halde Sözleşmelerin feshedilmiş sayılacağı ve aynı yasanın 33. maddesi gereğince de sözleşmelerin feshi halinde temerrüde düşülen meblağ ile birlikte vadesi gelmemiş kira bedellerinin muaccel hale geleceği ayrıca kiralanan malların da iade edilmesi gerektiği konusunu içeren…Noterliği 24/05/2017 tarih …yevmiyeli ihtarname keşide edildiğini, ihtarname davalıya 26/05/2017 tarihinde usul ve yasaya uygun olarak tebliğ edilmiş olmasına rağmen ihtarname de belirtilen borçlar 60 gün içerisinde ödenmediğinden yukarıda belirtilen Finansal Kiralama sözleşmesinin feshedildiğini, Davalı kiracı aleyhine açılan işbu davadan önce İstanbul … Asliye Ticaret Mahkemesi’nin… D.İş sayılı dosyası ile davalıya teslim edilen finansal kiralama sözleşmesine konu menkul mallar üzerine ihtiyati tedbir konulmasına karar verildiğini beyan ederek ilgili malların yapılacak yargılama neticesinde aynen iadesini, aynen iadenin mümkün olmaması halinde İ.İ.K. m.24 uyarınca mal bedeli olan dava ikame tarihi itibarıyla ekipmanların değerinin sözleşme faizi ile birlikte davalıdan tahsilini, yargılama giderleri ile vekâlet ücretlerinin davalı/kiracıya yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
SAVUNMA /
Davalı taraftan herhangi bir cevap dilekçesi sunulmamıştır. Davalı tarafın 6100 S. HMK m. 128 kapsamında süresinde cevap vermemenin sonucu olarak iddia olunan vakıaları tamamen inkar etmiş sayılmıştır.
KANITLAR VE GEREKÇE / Tüm dosya kapsamı incelenip değerlendirildiğinde; tarafların iddia ve savunmalarından, anlaşamadıkları hususlar, anlaştıkları hususlar, çekişmeli vakıalar hakkında toplanan deliller, delillerin tartışılması ve değerlendirilmesi, sabit görülen vakıalarla bunlardan çıkarılan sonuç ve hukuki sebepler şu şekildedir:
Dava, Finansal Kiralama Sözleşmesinden kaynaklanan malın aynen idaresi talebine ilişkindir.
“Sıfat” terimi uygulamada yerleşmiş bir terim değildir. Uygulamada sıfat için “husumet” terimi kullanılmaktadır.(Misal :3.HD 26.3.2015, 12514/5042.) HMK m. 327/2 hükmünde, burada incelendiği anlamda sıfat deyimine yer verilmiştir. TBK m.205, I’de de, buradaki anlamda” taraf olma sıfatı” deyimine yer verilmiştir. Sıfat, dava konusu sübjektif hak(dava hakkı) ile taraflar arasındaki ilişkidir. Taraf ehliyeti, dava ehliyeti ve davayı takip yetkisi, davanın taraflarının kişilikleriyle ilgili olduğu halde, taraf sıfatı dava konusu sübjektif hakka ilişkindir. Bir sübjektif hakkı dava etme yetkisi (dava hakkı) kural olarak o hakkın sahibine aittir. Bu nedenle, o hakka ilişkin bir davada davacı olma sıfatı da o hakkın sahibine aittir(aktif husumet). Mesela, bir alacak davasında davacı olma sıfatı o alacağın alacaksına aittir. Alacak davası, o alacağın alacaklısından başka bir (üçüncü) kişi tarafından açılırsa, (dava konusu alacağın mevcut olmadığından dolayı değil) davacının davacı sıfatına sahip olmadığından (sıfat yokluğundan, husumetten) dolayı reddedilir. Bir sübjektif hak kendisinden davalı olarak istenebilecek olan kişi, o hakka uymakla yükümlü (borçlu) olan kişidir. (davalı sıfatı, pasif husumet). Mesela, bir alacak davasında davalı olma sıfatı o alacağın borçlusuna aittir. Alacak davası, o alacağın borçlusundan başka bir (üçüncü) kişiye karşı açılırsa, (dava konusu alacağın mevcut olmadığından dolayı değil) davalının davalı (borçlu) sıfatına sahip olmadığından (sıfat yokluğundan, husumetten ) dolayı reddedilir. (Misal:” Bir davada taraf olarak gösterilen kişiler, taraf ve dava ehliyetine ve davayı takip yetkesine sahip olsalar bile, taraflardan birinin o davada gerçekten davacı ve davalı sıfatı yoksa, davanın esası hakkında bir karar verilemeyeceğinden, dava sıfat yokluğundan (husumetten) reddediler. Taraf sıfatı usul hukuku sorunu olmayıp, dava konusu sübjektif hakkın özüne ilişkin bir maddi hukuk sorunu olduğundan taraf sıfatının yokluğu, davada taraf olarak gözüken kişiler arasında dava konusu hakkın doğumuna engel olduğu için def’i değil, yargılamanın her aşamasında taraflarca ileri sürülmesi mümkün ve mahkemece de kendiliğinden nazara alınması zorunlu bir olgudur” (HGK 27.1.2016,13/684-106). Yukarıdaki kısa açıklamanın gösterdiği gibi, bir sübjektif hakkın sahibinin ve o hakka uymakla yükümlü olan kişinin kimler olduğu ( yani bir davada davacı ve davalı sıfatının kimlere ait olduğu) tamamen maddi hukuka göre belirlenir. Bu nedenle , bir kişinin belli bir davada gerçekten davacı veya davalı sıfatına sahip olup olmadığı hususu, usul hukuku sorunu olmayıp, dava konusu (sübjektif) hakkın özüne ilişkin bir maddi hukuk sorunudur. Sıfatın usul hukukunu ilgilendiren yönü (usul hukuku bakımından önemi) şudur: Bir davanın tarafları (veya taraflardan biri) o davada gerçekten (davacı veya davalı) taraf sıfatına sahip değilse, mahkeme, dava konusu hakkın esası (mevcut olup olmadığı) hakkında inceleme yapıp karar veremez. Mahkeme, davanın sıfat (husumet) yokluğundan reddine karar verir. Bu karar, davanın mesmu olmadığına (dinlenemeyeceğine) ilişkin bir karar olmayıp, gene davanın esasına ilişkin bir karardır( taraf olarak gösterilenlerden birinin taraf sıfatının bulunmadığını tespit eden bir karardır). Şüphesiz, böyle bir karar, yalnız o davada taraf olarak gösterilmiş olan kişiler arasında kesin hüküm (HMK m.303) teşkil eder; dava konusu hak ve gerçekten taraf sıfatına sahip ( ve fakat o davada taraf olarak gösterilmemiş) olan kişi bakımından kesin hüküm teşkil etmez. Bir davanın tarafları o davada gerçekten taraf sıfatına sahip ise, o zaman, mahkeme dava konusu hakkın esası hakkında inceleme yapar ve karar verir. Mahkemenin bu kararı, dava konusu hak ve davanın ( gerçek taraf sıfatına sahip olan) tarafları bakımından kesin hüküm teşkil eder( HMK m.303). Taraf sıfatı bir dava şart değildir. Çünkü, sıfat, usul hukuku sorunu olmayıp, dava konusu (subjektif) hakkın özüne ilişkin bir maddi hukuk sorunudur. Sıfat yokluğu, bir def’i değil, davada taraf olarak gözüken kişiler arasında dava konusu hakkın doğumuna engel olan bir itirazdır. Hakim, kendisine sunulan dava malzemesinden (davalı veya davacının bildirdikleri vakıalardan yani dava dosyasından) bir itiraz sebebinin varlığını (sıfat yokluğunu) öğrenirse, bunu kendiliğinden (re’sen ) gözetir. Mahkeme, yapacağı inceleme sonucunda, taraflardan birinin o davada taraf sıfatının bulunmadığı kanısına varırsa, davayı sıfat yokluğundan (husumetten ) reddeder. Bu kara, ( dava şartı yokluğundakinin aksine) usulden ( davanın mesmu olmadığından dolayı) bir ret kararı olmayıp, davanın esasına ilişkin bir ret kararıdır. Bu (esastan) ret kararı, davanın tarafları bakımından maddi anlamda kesin hüküm ( HMK m.303) teşkil eder. Bir kişi davada sıfatı olmadığı halde, davacıyı, davalı sıfatı kendisine aitmiş gibi yanıltıp, kendisine karşı dava açılmasına sebebiyet verirse, davanın sıfat yokluğu nedeniyle reddi halinde, davalı yararına yargılama giderlerine hükmedilemez.( HMK m.327/2).
Davacı tarafından 01.12.2017 tarihinde davalı … Şirketi aleyhine davanın açıldığı, davalı tarafın Eskişehir Asliye Ticaret Mahkemesi’ nin … Esas- … Karar Sayılı dosyasında 03.05.2017 tarihi 10:48 itibarı ile dava tarihinden önce iflasına karar verildiği, Eskişehir … İflas Dairesi’ nin … İflas sayılı dosyasında iflas ile ilgili yasal prosedüre başlandığı görülmekle; davalı tarafın ” iflas masası olması gerektiği, iflas masasının yasal temsilcisinin iflas idaresi olduğu kanunen değerlendirilmiş, saptanan ve hukuksal durum karşısında iflas sonrası açılan iş bu davada davalı olma sıfatının müflise ait olmadığı, iflas masasına ait olduğu, müflisin taraf sıfatını haiz olmadığı ( İİK 184, 226,229,235, HMK 53 ) anlaşılmıştır. ( Eğer dava açıldıktan sonra iflas söz konusu olsa idi HMK 53, İİK 194,238,245 gereği hukuk davalarına devam edilmesine karar verilmiş olsaydı taraf teşkili sağlanıp müflisin taraf sıfatı son bularak davaya taraf olarak iflas masasına karşı devam edilebilecekti.) Davalının taraf olma sıfatının bulunmadığı ve iş bu davanın tarafı olmadığı anlaşılmakla aşağıdaki şekilde davacının davasının davalının sıfatının bulunmaması nedeni ile husumetten kanunen reddine karar verilmiştir.
HÜKÜM / Gerekçesi yukarıda izah olunduğu üzere;
1-Davacının davasının pasif husumet yokluğundan reddine,
2-6100 S HMK gereğince ve Harçlar Kanunu uyarınca davanın açıldığı tarihteki tarafların haklılık durumuna göre karar ve ilam harcı olan 44,40 TL ‘nin davacı tarafça peşin olarak yatırılan 170,78 TL ve tamamlama harcı olarak yatırılan 1.554,05 TL olmak üzere toplam 1.724,83 TL harçtan mahsubuna Hazine’ ye gelir kaydına, bakiye 1.679,9TL’nin karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
3-İşbu dava nedeni ile davacı tarafından yapılan yargılama giderinin uhdesinde bırakılmasına,
4- 6100 S HMK m. 333 uyarınca dosyaya yatırılan ve sarf edilmeyen davacı gider avansının karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacı tarafa iadesine,
Dair, davacı vekilinin yüzüne karşı, diğer tarafın yokluğunda mahkememize yazılı / sözlü başvuru ile zabıt katibince tutanağa geçirilmek suretiyle kararın tebliğ tarihinden itibaren 2 haftalık yasal süre içerisinde İstanbul BAM’a gönderilmek üzere istinaf yasa yolu açık olmak üzere yapılan tahkikat sonucunda karar verildi. Karar usulen açıklandı, okundu.
Katip …
¸e-imzalıdır
Hakim …
¸e-imzalıdır