Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 6. Asliye Ticaret Mahkemesi 2017/1055 E. 2022/693 K. 29.09.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2017/1055 Esas
KARAR NO : 2022/693

DAVA : Tazminat (Bankacılık İşlemlerinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 01/12/2017
KARAR TARİHİ : 29/09/2022

Mahkememizde görülmekte olan Banka Dışındaki Diğer Kredi Kuruluşlarına İlişkin Düzenlemelerden Kaynaklanan (Tazminat) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ -İSTEM /
Davacı vekili dava dilekçesinde ve özetle; müvekkili şirketin, tıbbi malzeme tedarikinden dolayı, dava dışı … Uygulama ve Araştırma Hastanesi (Döner Sermaye İşletmesi)’nden toplam 80.432,16-TL; … Üniversitesi Sağlık Uygulama ve Araştırma Hastanesi (Döner Sermaye İşletmesi)’nden ise toplam 238.331,16-TL alacaklı olduğunu, borçluların, ödemelerinde yaşanan gecikmeler sebebiyle, müvekkili şirketin finans sıkıntısı içerisine girdiğini ve bunu aşmak için davalı bankadan kredi talebinde bulunduğunu, davalı bankanın, açacağı krediyi teminat altına almak için, müvekkilinin dava dışı kurumlardaki alacağının teminaten temlikini istediğini, bunun üzerine müvekkili şirketin, dava dışı … Sağlık Uygulama Araştırma Hastanesi’nden olan toplam 80.432,16-TL tutarındaki alacağını … 5.Noterliğinde düzenlenen … tarihli ve … yevmiye nolu temlik sözleşmesi ile; … Üniversitesi’nden olan toplam 238.331,16-TL tutarındaki alacağını aynı noterlikte düzenlenen … tarih ve …. yevmiye numaralı temlik sözleşmesi ile kullanmış olduğu kredinin teminatı olarak davalı bankaya temlik ettiğini, teminat amacıyla temlik edilen alacakların toplamının 318.763,32-TL olduğunu, TBK’nın 189.maddesinde yer alan hüküm gereği, temlik edilen asıl alacak ile birlikte işlemiş faizlerin de devredildiğini, aynı kanunun 190.maddesi uyarınca da, temlike konu alacak hakkına ilişkin tüm belgeler ve bilgilerin temlik sözleşmesi ile birlikte davalı bankaya teslim edildiğini, bu temliklerin, davalı bankanın müvekkili şirkete açmış olduğu kredi borçlarının ifası amacıyla ve ifa yerine değil, krediden doğan asıl borç ifa edilince müvekkili şirkete iade edileceği inancıyla (teminat amacıyla) temlik edildiğini, bu sebeple ”teminaten temlik sözleşmeleri” ile taraflar arasında bir inanç ilişkisinin kurulduğunu, davalı bankanın inanç sözleşmesine istinaden kendisine devredilen alacak hakkını özenle idare ve muhafaza etme, krediden doğan alacağını temlik edilen alacaktan karşılama, varsa aşan kısmını inanana iade etme (iadeten temlik) borcu altında olduğunu, davalı bankanın krediden doğan alacağını temlik edilen alacaktan karşılamış olması, temlike ifa yerine ve ifa amacıyla temlik vasfını vermeyeceğini, zira temlik sözleşmelerinde, tarafların alacağın teminat amacıyla temlik edildiğini açıkça kabul ettiklerini, müvekkili şirketin, tıbbi malzeme tedarikinden doğan alacağının, davalı bankaya teminat amacıyla temliki sebebiyle borçlu kurumun, temlik keyfiyetinin bildirilmesi üzerine davalıya temerrüt tarihinden sonra aşağıda gösterildiği şekilde gecikmeli olarak ödemeler yaptığının tespit edildiğini, bu ödemelerin davalı banka tarafından kredi borcuna sayıldığını, … Üniversitesinden olan ve … tarihli … yevmiye nolu temlike konu;
15.07.2014 tarihli … nolu fatura bedeli 02.12.2016
22.07.2014 tarihli … nolu fatura bedeli 02.12.2016
06.08.2014 tarihli … nolu fatura bedelleri 04.05.2017 tarihinde;
… Üniversitesinden olan ve … tarihli … yevmiye nolu temlike konu;
07.05.2014 tarihli … nolu fatura bedeli 17.02.2017
14.05.2014 tarihli … nolu fatura bedeli 31.01.2017
20.05.2014 tarihli … nolu fatura bedeli 14.06.2016
21.05.2014 tarihli … nolu fatura bedeli 13.12.2016
05.06.2014 tarihli … nolu fatura bedeli 18.03.2016
09.06.2014 tarihli … nolu fatura bedeli 04.04.2016
09.06.2014 tarihli … nolu fatura bedeli 04.04.2016
tarihinde ödendiğini, müvekkili şirketin, davalı bankanın … Şubesince 09.07.2012 tarihli Genel Kredi Sözleşmesi ile açmış olduğu krediden kaynaklanan asıl borcu ve bu sözleşmeye bağlı diğer borçları, yukarıda gösterilen ödemeler ve davalıya müvekkili şirketin doğrudan yaptığı ödemelerle tamamen ifa edildiğini, müvekkili şirketin kredi sözleşmelerinden dolayı davalı bankaya bir borcu kalmadığını, dolayısıyla alacağın teminat amacıyla temlikine ilişkin inanç sözleşmesinin, asıl borcun ifa edilmesiyle sona erdiğini, temlik edilen alacağın teminat olma işlevinin gerçekleştiğini, bu hukuki durum karşısında müvekkili şirketin; borçlu kurum tarafından temlik sebebiyle davalı bankaya temerrütten sonra yapılan ödemelerin; öncelikle gecikme faizi ve masraflardan sayılmış olması lazım geldiğini belirterek; kredi borcunun ifa ile sona ermiş olması sebebiyle temlik ettiği alacağın bakiyesinin iadeten temlikini davalı bankadan … 20.Noterliğinden keşide edilen … tarihli ve … yevmiye numaralı ihtarla talep edildiğini, davalı bankanın ihtara bugüne kadar cevap vermediğini ve iadeten temlikten de kaçındığını, TBK’nın 100.maddesi gereğince; borçlu, borcu ödemekte gecikmemiş ise, kısmen yaptığı ödemeyi ana borçtan düşme hakkına sahiptir. Borçlunun temerrüt tarihinden sonraki ödemeleri, alacaklının; öncelikle gecikme faizi ve masraflardan saydığı karine olarak kabul edilir. Temerrüde düşen borçlunun, yaptığı ödemeleri ana borçtan saymaya ilişkin bir tercih hakkı yoktur, bu hak alacaklıya aittir. Dolayısıyla davalı bankanın, temlikle devraldığı alacakla ilgili, borçlunun temerrüde düştükten sonra yukarıda gösterilen tarihlerde yaptığı ödemeleri, öncelikle gecikme faizinden ve masraflardan saymış olması gerekirken; böyle yapmayarak temlik sebebiyle borçlunun kendisine yaptığı ödemeleri ana borçtan düşmesinin teminaten temlik aldığı alacağı korumaya ilişkin özen borcuna aykırılık teşkil ettiğini, bunun ise, 6098 sayılı TBK’nın 112.maddesi gereğince, alacağını teminaten temlik eden (inananın) varsa bundan doğan zararının tazmininin gerektiğini, borçlunun temerrütten sonra yaptığı ödemeler sebebiyle, müvekkili şirketin, borçlunun gecikmeli ödemelerinden dolayı faiz alacağının mevcut olduğunu, davalı bankanın açmış olduğu kredi sözleşmesinden doğan, temlike konu alacağın teminat altına aldığı asıl borcun, ifa ile sona erdiğine göre; borçlu kuruma karşı bakiye alacakları ve sözleşmeden doğan sair yasal hakları ileri sürebilmek, ancak teminat amacıyla temlik ettikleri alacaktan geriye kalanının müvekkili şirkete iadeten temlik edilmesi halinde mümkün olacağını, davalı bankanın, iadeten temlikten kaçınmakla, geç ödemeden kaynaklanan haklarını asıl borçluya karşı ileri sürme imkanı vermediğini, bu sebeple davalının kusurlu olduğunu beyanla tahkikat sonucu tazminat alacağı tam ve kesin olarak belirlendiğinde talebi artırma hakları dikkate alınarak asgari olarak 10.000,00-TL tazminatın, ihtar tarihinden itibaren ticari faiziyle birlikte davalıdan tahsili ile davacıya verilmesi, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA /
Davalı vekili cevap dilekçesinde ve özetle; davacının borçlu olarak yer aldığı kredi sözleşmesinin … şubesi çıkışlı olduğunu, dolayısı ile davacının beyanlarını kabul etmemekle birlikte davanın İstanbul mahkemelerinde açılmasının hukuka aykırı olduğunu, bu nedenle yetkili mahkemenin HMK md.14 gereğince … Asliye Ticaret Mahkemeleri olduğunu, müvekkili bankanın alacağın temliki nedeni ile tam hak ve yetkiye sahip olduğunu, TBK md. 100 hükmünü karşılayan İsviçre Borçlar Kanunu md. 85 hükmü gerek 1. Gerekse de 2. Fıkrası bakımından emredici nitelik taşımadığını; tarafların hükmün aksini açık veya örtülü olarak kararlaştırabileceğini, hatta öğretiye göre somut olayın şartları ve işlem hayatının teamülleri dahi İBK md. 85 (TBK md. 100) hükmünü uygulamaz kılabileceğini, Genel kredi sözleşmesi çerçevesinde müşterinin kredi çekme yetkisine sahip olduğunu, belirli (uygulamada üçer aylık) dönemlerle cari hesap şekilde işleyen kredi hesabının kat edilmekte ve bu kat işlemi ile birlikte anapara (iadesi) ve anapara faizi borçları doğup muaccel olduğunu, müşterinin anapara faizi ödeme borcunun muacceliyetinin ise hesabın kat edilmesi ile gerçekleştiğinden, hesabın kat edilmesinden sonra müşterinin TBK m.100/I anlamında hesabının ödemede gecikmiş durum olduğunu ve bu nedenle yaptığı tam olmayan ödemenin alacaklı kabul etmedikçe öncelikle ana borca mahsup ettiremeyeceğini, bu tür bir mahsubun, hesabın kat edilmediği dönemde yapılan ödemeler için de mümkün görülemeyebileceğini, zira burada da genel kredi sözleşmesi kapsamında akdedilen mevcut birel sözleşmenin (tüketim ödüncü sözleşmesinin) banka lehine öngördüğü anapara faizi alacağı, bankaya, müşterinin önceden anaparaya ilişkin ödemede bulunma talebini alacaklı temerrüdüne düşmeden reddetme olanağı tanıdığını (TBK m.96) beyanla davacının haksız ve dayanaktan yoksun ikame ettiği davanın reddine, vekalet ücreti ve yargılama giderinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
KANITLAR VE GEREKÇE /
Dava, tazminat davasıdır.
Taraflarca gösterilen deliller toplanmış, … 16. Asliye Ticaret Mahkemesinin … E. Sayılı dosyası UYAP üzerinden dosyamız arasına alınmış ve davalı bankanın ticari defter ve belgeleri ile dosya üzerinde bilirkişi incelemesi yaptılarak bilirkişi raporu alınmıştır.
… 16.Asliye Ticaret Mahkemesinin … Esas sayılı dosyasının dosyamız arasına alındığı ve incelenmesinde; davacının … Şti, davalının … Bank A.Ş, davanın konusunun ”Tazminat”, harca esas değerin 10.000,00-TL olduğunun tespit edilmiştir.
HMK’nun 137.maddesi uyarınca taraflar arasındaki uyuşmazlık konularının; taraflar arasındaki teminat amaçlı alacağın inançlı temliki sözleşmeleri kapsamında, davalının temlik aldığı alacakları özen borcuna aykırı şekilde tahsil edilip edilmediği, davalının davacıdan temliken iade alacağının varlığı ve miktarı noktalarında toplandığı tespit edilmiştir.
Mahkememizin 08/11/2021 tarihli ara kararın (1) numaralı ara kararı ile; ”Davacının iddiası, davalının savunması ve tüm dosya kapsamına göre, ön inceleme duruşmasında tespit edilen -taraflar arasındaki teminat amaçlı alacağın inançlı temliki sözleşmeleri kapsamında, davalının temlik aldığı alacakları özen borcuna aykırı şekilde tahsil edilip edilmediği, davalının davacıdan temliken iade alacağının varlığı ve miktarı- uyuşmazlıkların halli ile davalı bankanın davacıdan temlik aldığı alacakların mahsup işlemlerinde sözleşmelere aykırılık olup olmadığının TBK’nın 100.maddesi de değerlendirilerek tespiti için davalı bankanın Ticari Defter ve belgeleri ile dosya üzerinde bilirkişi incelemesi yaptırılmasına” dair karar verilmiş ve bu doğrultuda Bankacı Münir Mansurgüler tarafından tanzim edilen 21/01/2022 tarihli bilirkişi raporunda özetle; Davalı Bankanın taraflar arasındaki alacağın temliki sözleşmeleri kapsamında, temlik aldığı fatura bedellerini tahsil ederek kredi borcuna mahsup ettiği, yapılan işlemlerin temlik sözleşmeleri ve yerleşik Banka uygulamalarına uygun olduğu ve bu doğrultuda kredi borcunun tahsil ve tasfiye edildiği, iade edilmesi gereken temlik alacağı bulunmadığı, davalı Bankanın, temlik borçlusu kurumların geç, eksik veya hiç ödenmeyen alacak nedeniyle doğacak faiz ve ferilerden, taraflar arasındaki temlik sözleşmeleri ve yerleşik Banka uygulamaları uyarınca sorumluluğunun bulunmadığı görüş ve kanaati bildirilmiştir.
Bilirkişi raporu, teknik açıdan yeterli, denetime açık, bilimsel verilere dayalı görülerek Mahkememizce hükme esas alınmıştır.
İddia, savunma, dosya içeriği deliller ve alınan bilirkişi raporuna göre; eldeki davada davacı tarafın, şirketin, tıbbi malzeme tedarikinden dolayı, dava dışı … Üniversitesi Sağlık Uygulama ve Araştırma Hastanesi (Döner Sermaye İşletmesi)’nden toplam 80.432,16-TL; … Üniversitesi Sağlık Uygulama ve Araştırma Hastanesi (Döner Sermaye İşletmesi)’nden ise toplam 238.331,16-TL alacaklı olduğunu, borçluların, ödemelerinde yaşanan gecikmeler sebebiyle, davacı şirketin finans sıkıntısı içerisine girdiğini ve bunu aşmak için davalı bankadan kredi talebinde bulunduğunu, davalı bankanın, açacağı krediyi teminat altına almak için, müvekkilinin dava dışı kurumlardaki alacağının teminaten temlikini istediğini, bunun üzerine müvekkili şirketin, dava dışı …Sağlık Uygulama Araştırma Hastanesi’nden olan toplam 80.432,16-TL tutarındaki alacağını … 5.Noterliğinde düzenlenen … tarihli ve … yevmiye nolu temlik sözleşmesi ile; … Üniversitesi’nden olan toplam 238.331,16-TL tutarındaki alacağını aynı noterlikte düzenlenen …tarih ve … yevmiye numaralı temlik sözleşmesi ile kullanmış olduğu kredinin teminatı olarak davalı bankaya temlik ettiğini, teminat amacıyla temlik edilen alacakların toplamının 318.763,32-TL olduğunu, TBK’nın 189.maddesinde yer alan hüküm gereği, temlik edilen asıl alacak ile birlikte işlemiş faizlerin de devredildiğini, aynı kanunun 190.maddesi uyarınca da, temlike konu alacak hakkına ilişkin tüm belgeler ve bilgilerin temlik sözleşmesi ile birlikte davalı bankaya teslim edildiğini, bu temliklerin, davalı bankanın müvekkili şirkete açmış olduğu kredi borçlarının ifası amacıyla ve ifa yerine değil, krediden doğan asıl borç ifa edilince müvekkili şirkete iade edileceği inancıyla (teminat amacıyla) temlik edildiğini, bu sebeple ”teminaten temlik sözleşmeleri” ile taraflar arasında bir inanç ilişkisinin kurulduğunu, davalı bankanın inanç sözleşmesine istinaden kendisine devredilen alacak hakkını özenle idare ve muhafaza etme, krediden doğan alacağını temlik edilen alacaktan karşılama, varsa aşan kısmını inanana iade etme (iadeten temlik) borcu altında olduğunu, davalı bankanın krediden doğan alacağını temlik edilen alacaktan karşılamış olması, temlike ifa yerine ve ifa amacıyla temlik vasfını vermeyeceğini, zira temlik sözleşmelerinde, tarafların alacağın teminat amacıyla temlik edildiğini açıkça kabul ettiklerini, davacı şirketin, tıbbi malzeme tedarikinden doğan alacağının, davalı bankaya teminat amacıyla temliki sebebiyle borçlu kurumun, temlik keyfiyetinin bildirilmesi üzerine davalıya temerrüt tarihinden sonra yukarıda gösterildiği şekilde gecikmeli olarak ödemeler yaptığının tespit edildiğini, bu ödemelerin davalı banka tarafından kredi borcuna sayıldığını, davacı şirketin, davalı bankanın … Şubesince 09.07.2012 tarihli Genel Kredi Sözleşmesi ile açmış olduğu krediden kaynaklanan asıl borcu ve bu sözleşmeye bağlı diğer borçları, yukarıda gösterilen ödemeler ve davalıya davacı şirketin doğrudan yaptığı ödemelerle tamamen ifa edildiğini, davacı şirketin kredi sözleşmelerinden dolayı davalı bankaya bir borcu kalmadığını, dolayısıyla alacağın teminat amacıyla temlikine ilişkin inanç sözleşmesinin, asıl borcun ifa edilmesiyle sona erdiğini, temlik edilen alacağın teminat olma işlevinin gerçekleştiğini, bu hukuki durum karşısında davacı şirketin; borçlu kurum tarafından temlik sebebiyle davalı bankaya temerrütten sonra yapılan ödemelerin; öncelikle gecikme faizi ve masraflardan sayılmış olması lazım geldiğini belirterek; kredi borcunun ifa ile sona ermiş olması sebebiyle temlik ettiği alacağın bakiyesinin iadeten temlikini davalı bankadan … 20.Noterliğinden keşide edilen … tarihli ve … yevmiye numaralı ihtarla talep edildiğini, davalı bankanın ihtara bugüne kadar cevap vermediğini ve iadeten temlikten de kaçındığını, davalı bankanın, temlikle devraldığı alacakla ilgili, borçlunun temerrüde düştükten sonra yukarıda gösterilen tarihlerde yaptığı ödemeleri, öncelikle gecikme faizinden ve masraflardan saymış olması gerekirken; böyle yapmayarak temlik sebebiyle borçlunun kendisine yaptığı ödemeleri ana borçtan düşmesinin teminaten temlik aldığı alacağı korumaya ilişkin özen borcuna aykırılık teşkil ettiğini, bunun ise, 6098 sayılı TBK’nın 112.maddesi gereğince, alacağını teminaten temlik eden (inananın) varsa bundan doğan zararının tazmininin gerektiğini, borçlunun temerrütten sonra yaptığı ödemeler sebebiyle, davacı şirketin, borçlunun gecikmeli ödemelerinden dolayı faiz alacağının mevcut olduğunu, davalı bankanın, iadeten temlikten kaçınmakla, geç ödemeden kaynaklanan haklarını asıl borçluya karşı ileri sürme imkanı vermediğini, bu sebeple davalının kusurlu olduğunu ileri sürdüğü, davalının ise, öncelikle yetkili mahkemenin HMK md.14 gereğince … Asliye Ticaret Mahkemeleri olduğunu, davalı bankanın alacağın temliki nedeni ile tam hak ve yetkiye sahip olduğunu, TBK md. 100 hükmünü karşılayan İsviçre Borçlar Kanunu md. 85 hükmü gerek 1. Gerekse de 2. Fıkrası bakımından emredici nitelik taşımadığını, Genel kredi sözleşmesi çerçevesinde müşterinin kredi çekme yetkisine sahip olduğunu, belirli (uygulamada üçer aylık) dönemlerle cari hesap şekilde işleyen kredi hesabının kat edilmekte ve bu kat işlemi ile birlikte anapara (iadesi) ve anapara faizi borçları doğup muaccel olduğunu, müşterinin anapara faizi ödeme borcunun muacceliyetinin ise hesabın kat edilmesi ile gerçekleştiğinden, hesabın kat edilmesinden sonra müşterinin TBK m.100/I anlamında hesabının ödemede gecikmiş durum olduğunu ve bu nedenle yaptığı tam olmayan ödemenin alacaklı kabul etmedikçe öncelikle ana borca mahsup ettiremeyeceğini, bu tür bir mahsubun, hesabın kat edilmediği dönemde yapılan ödemeler için de mümkün görülemeyebileceğini, zira burada da genel kredi sözleşmesi kapsamında akdedilen mevcut birel sözleşmenin (tüketim ödüncü sözleşmesinin) banka lehine öngördüğü anapara faizi alacağı, bankaya, müşterinin önceden anaparaya ilişkin ödemede bulunma talebini alacaklı temerrüdüne düşmeden reddetme olanağı tanıdığını (TBK m.96) beyanla davanın reddini savunmuştur. Taraflar arasında davalı banka ile davacı şirket arasında … 5.Noterliğinin … tarih ve … yevmiye ile aynı noterliğin … tarih ve … yevmiye numaralı Temlik Sözleşmeleri akdedildiği ve işbu temlik sözleşmelerine istinaden davacı şirketin, davalı bankadan kullandığı/kullanacağı kredilerin teminatını teşkil ettiği hususunda ihtilaf bulunmamaktadır. Taraflar arasındaki ihtilaf, yukarıda da belirtildiği şekilde taraflar arasındaki teminat amaçlı alacağın inançlı temliki sözleşmeleri kapsamında, davalının temlik aldığı alacakları özen borcuna aykırı şekilde tahsil edilip edilmediği, davalının davacıdan temliken iade alacağının varlığı ve miktarı noktalarında toplanmaktadır. Mahkememizce teknik anlamda yeterli ve denetime elverişli bulunarak hükme esas alınan bilirkişi raporunda da belirtildiği üzere; Bankacılık uygulamalarında, alacağın temliki teminatlı kredilerde, Bankalar, kredi borçlusu ile temlik borçlusu arasındaki ilişkiyi, yalnızca temlik edilen alacağın varlığını teyid yönünden inceleyip değerlendirir. Somut olayda olduğu gibi, temlik edilen alacağın ödenmemesi veya geç ödenmesi halinde bir yükümlülük almamaya özen gösterir. Davalı Banka, temlik aldığı alacağı, temlik sözleşmeleri doğrultusunda tahsil ettikçe kredi alacağına mahsup etmek suretiyle kredi alacağını tahsil ve tasfiye etmiştir. Banka, Müşterisi ile temlik borçlusu kurumlar arasındaki sözleşme şartlarını bilmediği ve bilmek zorunda olmadığı gibi, müşterisi ile iş yaptığı kurum arasındaki ilişkilerin zedelenmemesi için Temlik edilen alacağının ödenmemesi, geç veya eksik ödenmesine müdahale etme yükümlülüğünden kaçınır. Davacının kredilerinde, tazmin edilen teminat mektubu hariç Yasal Takip Hesaplarına aktarılmış bir borcu, buna bağlı olarak temerrütü söz konusu olmadığından, TBK 100. Madde hükmünün krediler yönünden uygulama olanağının bulunmadığı, davacının, temlik konusu alacağın ilgili kurumlarca geç ödenmesi nedeniyle oluşan faiz ve faizle karşılanmayan zararlarını talep ve dava hakkını, sözleşme hükümleri kapsamında ilgili kurumlara yöneltebilirse de temlikname hükümleri ve yerleşik Bankacılık uygulamaları karşısında davalı Bankaya yöneltemeyeceği, davalı Bankanın yaptığı tahsil ve mahsup işlemlerinin temlik hükümlerine uygun olduğunun tespit edilmesi ve davalı Bankanın, temlik borçlusu kurumların geç, eksik veya hiç ödenmeyen alacak nedeniyle doğacak faiz ve ferilerden, taraflar arasındaki temlik sözleşmeleri ve yerleşik Banka uygulamaları uyarınca sorumluluğu bulunmadığı kanaatine varıldığından Mahkememizce açılan davanın reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
Yukarıda açıklanan nedenlerle;
H Ü K Ü M /
1-Davanın REDDİNE,
2-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Harçlar Tarifesi gereğince hesap olunan 80,70-TL maktu karar ve ilam harcının peşin alınan 170,78-TL harçtan mahsubu ile artan 90,08-TL harcın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
3-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince hesap olunan 9.200,00-TL nispi vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
4-Davacı tarafça yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
5-Davalı tarafından yatırılan delil avansı ve yapılan yargılama gideri olmadığından bu konuda hüküm kurulmasına yer olmadığına,
6-HMK.nun 333.maddesi gereğince davacı tarafça yatırılan gider avansından arta kalan kısmın hüküm kesinleştiğinde ve talep halinde davacı tarafa iadesine,
Dair, taraf vekillerinin huzurunda, kararın tebliğ tarihinden itibaren 2 hafta içinde Mahkememize verilecek dilekçe ile İstanbul Bölge Adliye Mahkemeleri’nde istinaf kanun yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı.29/09/2022

Katip
¸

Hakim
¸