Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 6. Asliye Ticaret Mahkemesi 2017/1000 E. 2021/605 K. 16.09.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2017/1000 Esas
KARAR NO : 2021/605

DAVA : İstirdat (Ticari Satımdan Kaynaklanan Semenin Tenzili)
DAVA TARİHİ : 14/11/2017
KARAR TARİHİ : 16/09/2021

Mahkememizde görülmekte olan İstirdat (Ticari Satımdan Kaynaklanan Semenin Tenzili) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ -İSTEM /
Davacı vekili dava dilekçesinde ve özetle; müvekkili şirketin Türkiye ve dünya çapında tanınan sektöründe lider şirketlerden biri olduğunu, davalı şirket ile arasında yer alan ticari ilişkinin varlığı sebebiyle kendisine … 7.İcra Müdürlüğü’nün … E. nolu dosyasından icra takibi başlatıldığını, icra takibinin başlatılması ile beraber müvekkili şirkete önceden bir ihtarname vb. tebliğ edilmeksizin … 18.Asliye Ticaret Mahkemesi’nin …D.iş nolu dosyasından ihtiyati haciz kararı da alınarak müvekkiline ait fabrikaya hacze gelindiğini, icra dosyası da celp edildiğinde görüleceği üzere alacaklının icra takibinde ana para olarak 1.649.224,28-TL talep edilmesine rağmen müvekkili şirketin ticari defterlerinde borç rakamı olarak 1.583.172,00-TL yer almakta olduğunu, müvekkili şirketin haciz tehdidi altında 66.052,28-TL ödemek zorunda kaldığı gibi, icra takibinde bu fazla ödenen rakamdan doğan vekalet ücreti, tahsil harcı vb. gibi masrafları da ödemek zorunda kaldığını, anılan sebeplerle müvekkili şirketin haciz tehdidi altında ödediği fazla 66.032.28-TL’nin ve icra dosyasında bu fazla ödenen rakamın doğurduğu masrafların davalıdan alınarak müvekkili şirkete ödenmesini talep etme zorunluluğunun hasıl olduğunu, beyanla fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak üzere müvekkili şirketin haciz tehdidi altında ödediği fazla 66.052,28-TL’nin ve icra dosyasında bu fazla ödenen rakamın doğurduğu masrafların ödeme tarihinden itibaren işleyecek faizi ile birlikte davalıdan alınarak müvekkiline ödenmesine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davacı vekili 30/10/2018 tarihli cevaba cevap dilekçesinde ve özetle; eldeki davanın sebepsiz zenginleşme nedenine dayalı istirdat davası olduğunu, ilk ödemenin 23/10/2017 tarihinde icra dairesi hesabına EFT yolu ile 1.858.904,00-TL, ikinci ödemenin 23/10/2017 tarihinde alacaklı vekilinin hesabına 64.031,50-TL’nin EFT yolu ile yapıldığını, taraflar arasında herhangi bir sözleşmenin bulunmadığını, faturaların 3 ay vadeli kesildiğini ve cari hesap usulü düzenli ödeme yapıldığını, davalının 20/04/2017 düzenleme tarihli faturadan başlayarak vadesi gelen/gelmeyen toplam 26 adet faturayı icraya koyduğunu, bunlara ilişkin ihtiyati haciz kararı aldığını, takibi bu ihtiyati haciz kararının gücüyle infaz ettiğini, alacaklı vekilinin çeşitli söylem ve fiillerle alacaklı vekili hesabına haricen 64.031,50-TL gönderilmesini sağladığını, müvekkilinin vekilliğine başvurması sonrası iş bu davanın ikame edildiğini, taraflarınca icra dosyası incelendiğinde, ilkin dosyaya sebepsiz tahsil olunan 150.247,70-TL harcın iade alındığını, eldeki davada taleplerinin fazlaya dair tüm hakları saklı kalmak, ödeme tarihleri itibariyle uygulanacak ticari avans faizlerini talep etme ve arttırılmak kaydıyla şimdilik; -Vadesi dolan faturaların fiyat farkı bedeli adı altında kesilmiş, 11/09/2017 tarihli ve 54.252,29-TL bedelli fatura ve takipteki fer’ileri, -İşçilik bedeli adı altında kesilmiş 26/09/2017 tarihli ve 11.800,00-TL bedelli fatura ve takipteki fer’ileri, -Geçmiş gün faizi adı altında ödenmiş (sonra mükerrer olarak alacaklı vekili hesabına tahsil edilmiş) 1.321,64-TL ve takipteki fer’ileri, -Faturaların vadesinden fiili tahsilat tarihine kadar işlemiş faiz adı altında haricen alacaklı vekili hesabına ödenmiş tüm hakları saklı kalmak üzere arttırılmak üzere ödeme tarihinden itibaren ticari avans faizi işletilmek kaydı ile şimdilik 32.460,15-TL fazla ödenen tüm bedellerin istirdadı olduğunu, taraflar arasında ilişkide vade farkı düzenlenebileceğine ilişkin bir sözleşme veya teamül olmadığı gibi ilgili faturanın itiraz ile iade edildiğini, işçilik bedeli adı altındaki fatura için de aynı hususların geçerli olduğunu, davalıdan hizmet değil ham madde alımı yapıldığını, davalının mal tedarikçisi olduğunu beyanla fazlaya dair hakları saklı kalmak ödeme tarihleri itibariyle uygulanacak ticari avans faizlerini talep etme ve arttırılmak kaydıyla şimdilik; -Vadesi dolan faturaların fiyat farkı bedeli adı altında kesilmiş 11/09/2017 tarihli ve 54.252,29-TL bedelli fatura ve takipteki fer’ileri, -İşçilik bedeli adı altında kesilmiş 26/09/2017 tarihli ve 11.800,00-TL bedelli fatura ve takipteki fer’ileri, -Geçmiş gün faizi adı altında ödenmiş (sonra mükerrer olarak alacaklı vekili hesabına tahsil edilmiş) 1.321,64-TL ve takipteki fer’ileri, -Faturaların vadesinden fiili tahsilat tarihine kadar işlemiş faiz adı altında haricen alacaklı vekili hesabına ödenmiş tüm hakları saklı kalmak üzere arttırılmak üzere ödeme tarihinden itibaren ticari avans faizi işletilmek kaydı ile şimdilik 32.460,15-TL fazla ödenen tüm bedellerin istirdadına, yargılama giderleri ve masrafların karşı yana tahmiline karar verilmesini talep etmiştir.
SAVUNMA /
Davalı vekili cevap dilekçesinde ve özetle; Davacı tarafın müvekkili şirket ile aralarındaki cari hesap ilişkilerine dayalı olarak düzenlenen faturalardan kaynaklı borcunu ödemekte temerrüde düşmesi üzerine taraflarınca … 18.Asliye Ticaret Mahkemesi’nin… D.İş nolu dosyasından ihtiyati haciz kararı alınarak … 7.icra Müdürlüğü’nde … E. sayısı ile takip başlatıldığını ve 20/10/2017 tarihinde fiili hacze çıkıldığını, haciz esnasında davacı şirketin yetkilisi ile protokol imzalanıp davacı borçludan 23/10/2017 vade tarihli 1.890.000,00-TL bedelli teminat senedi alındıktan sonra başka bir haciz işlemi gerçekleştirilmeden mahalin terkedildiğini, ardından davacı tarafın dosya borcunu ödemesi üzerine teminat senedinin tarafına iade edildiğini, ayrıca davacının haciz esnasında ödeme yapmadığını, haciz esnasında davacı borçlu tarafından 23/10/2017 vade tarihli, 1.890.000,00-TL bedelli bononun taraflarına verilmiş olmakla birlikte icra takip dosyasına ödeme senedin vade tarihi olan 23.10.2017 tarihinde davacı/borçlu tarafça gerçekleştirildiğini, bu nedenle davacının haciz tehdidi altında ödeme yaptığına dair itirazlarının mesnetsiz ve kötü niyetli olduğunu, istirdat talebine konu faturalardan birinin vadesi dolmasına rağmen ödenmeyen faturaların önceden kararlaştırılan vade farkına ilişkin hesaplanan bedel olduğunu, davacı tarafın, kendi ticari defterlerini incelediğini ve takip dosyasında belirtilen borcunun 1.583.172,00-TL olan bölümünün defterlerinde kayıtlı olduğunu fakat 66.052,28,00-TL bedeli kabul etmediği ve masraflarıyla birlikte iadesini talep ettiğini, davacı tarafından kabul edilmeyen bu bedelin 11/09/2017 tarihli, 54.252.29-TL bedelli vadesi dolan faturaların fiyat farkı ve 26/09/2017 tarihli, 11.800,00-TL bedelli işcilik alacağı kaynaklı faturalar olduğunu ve faturaların içeriğinden de sevk irsaliyesine konu olamayacağı açık olduğundan bu iki alacağın faturalar ile sunulduğunu, takip dosyasına ihtiyati haciz kararı öncesi 20/04/2017 tarihi öncesine ait cari hesap alacağına dâir tahsilat yapılması nedeniyle 20/04/2017 tarihi itibari ile düzenlenen fatura ve sevk irsaliyelerinin de sunulduğunu, cari hesap ekstresinin incelenmesi üzerine davacı tarafın 20/04/2017 tarihinden önce de müvekkili ile aralarındaki cari hesap ilişkisine dayalı olarak bakiye 1.695.718.89-TL alacağı bulunmakta iken vadesi geçmiş alacakların vade farkı için düzenlenen fatura tarihi olan 11/09/2017 tarihinden önce 1.618.218,57-TL gerçekleştirilen tahsilatının bu alacağa mahsup edildiği, bu nedenle takipteki alacağa konu faturalara dair herhangi bir tahsilat söz konusu olmaması nedeniyle bu faturalar için faturalarda belirtilen vade tarihi ve %5 vade farkı hesaplanarak 11/09/2017 tarihli, 54.252,29-TL bedelli söz konusu faturanın düzenlendiğini, vade farkı alacağının faturaya konu edilmesi nedeniyle takip dosyasında bu döneme ait gecikme faizinin işletilmediğini, takipteki faizin 26/09/2017 tarihinden itibaren işletildiğini, ayrıca ekte sundukları davacı şirket satış sorumlusu …ve … ile olan yazışmalara dair belgelerden de anlaşılacağı üzere söz konusu faturanın karşı tarafa iletildiği ve karşı tarafın da bu faturayı reddetmemekle beraber bir orta yol bulmaya yönelik talepte bulunduğunun ortaya çıkacağını, TTK md.23/2’de; “Bir faturayı alan kimse aldığı tarihten itibaren sekiz gün içinde münderecatı hakkında bir itirazda bulunmamışsa münderecatını kabul etmiş sayılır.” şeklinde belirtildiği üzere davacı tarafça süresinde herhangi bir itiraza konu olmayan işbu faturaların kabul edilmiş sayılacağını, istirdat talebine konu diğer faturanın ise işçilik bedeli faturası olduğunu, taraflarınca takibe konu olup davacı tarafın istirdat iddialarına da konu olan bir diğer faturanın da 26/09/2017 tarihli, 11.800,00-TL (KDV hariç 10.000,00-TL)hedelli işçilik bedeli konulu fatura olduğunu, işçilik bedeli faturasının da davacı tarafın açıkça kabul ettiği diğer faturalardaki hizmetlerin verilmesine ilişkin olduğunu, davacı taraf ile müvekkili arasındaki ticari ilişkilere göre yapılan mal alım satımında müvekkilinin, davacı şirketin özel talebi üzerine hali hazırda 25 kg’lık paketler halinde satışa konu malzemelerin paketlerini 13 kg’lık paketlere böldüğünü ”eva” diye tabir edilen özel poşetler kullanılarak yapılan paketleme yöntemiyle tekrar paketlediğini, davacının malzemelerden ihtiyacı olduğu kadarını satın almayı ve bu yeniden paketleme işlemlerine dair ortaya çıkacak olan işçilik bedellerini ödemeyi taahhüt etmesinden ötürü ayrıca davacı ile aralarında süregelen ticari ilişki nedeniyle müvekkilinin bu talebi kabul ettiğini, buna göre malzemelerin paketlerinden çıkarılarak daha küçük gramajlara bölünerek tekrar paketlenmesi esnasında sarfedilen ekstra işçi eforu nedeniyle işbu işçilik bedeli faturasını düzenlemek zorunluluğunun doğduğunu, davacının ilk düzenlenen işçilik faturasını kabul etmeyip tekrar müvekkiline göndermesi üzerine işbu faturanın düzenlenip tekrar gönderildiğini, fakat bu faturaya karşı davanın herhangi bir itirazının söz konusu olmadığını, TTK md.23/2’de; “Bir faturayı alan kimse aldığı tarihten itibaren sekiz gün içinde münderecatı hakkında bir itirazda bulunmamışsa münderecatını kabul etmiş sayılır.” şeklinde belirtildiği üzere davacı tarafça süresinde herhangi bir itiraza konu olmayan işbu faturaların kabul edilmiş sayılacağını, söz konusu hizmet bedelinin aylar süren ticari ilişki sonucunda belirlendiğini ve aslında bu ekstra işlemler için yapılan özel paketleme yöntemleri ve bu paketleme sonucu ortaya çıkan atıkların temizlenmesi nedeniyle yapılan giderlerle karşılaştırıldığında düzenlenen fatura bedelinin çok daha az olmasına rağmen müvekkili şirketin, davacı şirket ile arasındaki ticari ilişkinin sürekliliğini korumak adına söz konusu faturayı (KDV hariç) 10.000,00-TL bedel üzerinden düzenlediğini, yani asıl borcu, hizmet ilişkisini ve bu ilişki dahilinde alım yaptığını kabul eden davacı tarafından bu hizmetlere ilişkin işçilik bedeli borcunu kabul etmemesinin kötü niyetli olduğunu beyanla davacının haksız ve kötü niyetli davasının reddine, yargılama gideri ve vekâlet ücreti alacağının davacı taraf üzerine bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili 03/12/2018 tarihli 2.Cevap dilekçesinde ve özetle; davanın basit yargılama usulüne tabi olduğunu, dilekçeler teatisinin dava ve cevap dilekçelerinin verilmesi ile tamamlandığını, davacı tarafın 29/10/2018 tarihli dilekçesinde 1.321,64-TL ve 32.460,15-TL’ lik kısmın iddia ve savunmasının genişletilmesi yasağı kapsamında olduğunu, dolayısıyla basit yargılama usulüne tabi eldeki davada cevaba cevap ve ikinci cevap dilekçelerinin söz konusu olamayacağını, davacının iddiasının genişletilmesine ilişkin muvafakatlerinin olmadığını, davacı tarafın şirket yetkilisinin ve şirket avukatının hacizde hazır bulunduğu göz önüne alındığında haciz tehdidi ve panik içerisinde ödeme yapıldığı beyanlarının gerek borçlu şirketin basiretli bir tacir gibi davranma yükümlülüğünün varlığı gerekse avukatının da hacizde hazır bulunması göz önüne alındığında hayatın olağan akışına aykırı olduğunu, haciz işlemi esnasında muhafaza işlemi yapılmadığı gibi ödeme de yapılmadığını, davacının cevaba cevap dilekçesinde icra takibinde yersiz ödenen 150.000,00-TL tahsil harcının davalı taraf ile ve eldeki davanın konusuyla bir ilgisinin bulunmadığını beyanla davanın reddini talep etmiştir.
KANITLAR VE GEREKÇE /
Taraflarca gösterilen deliller toplanmış, … 7.İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyası dosyamız arasına alınmış,… 18.Asliye Ticaret Mahkemesinin … D.İş sayılı dosyası UYAP üzerinden celbedilmiş, mail yazışmaları dosyamız arasına alınmış, dosya üzerinde ve tarafların ticari defter ve kayıtları incelenerek bilirkişi raporu alınmıştır.
… 7.İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyası dosyamız arasına alınmış ve incelenmesinde; davalı/alacaklı tarafın, davacı/borçlu hakkında toplam 1.651.073,62-TL alacağın eklentileri ile birlikte ödetilmesi istemiyle ve ilamsız takip yoluyla icra takibinde bulunduğu tespit edilmiştir. Takip dayanağının ise; muhtelif tarihlerdeki faturalar ve sevk irsaliyeleri ile 11.09.2017 tarihli …Seri No’lu 54.252,29-TL bedelli fatura ile 26.09.2017 tarihli …Seri No’lu 11.800,00-TL bedelli faturalar olduğu tespit edilmiştir. Takip dosyası içerisinde yer alan 20/10/2017 tarihli haciz tutanağı incelendiğinde; ”…Mahalde bulunan şirket yetkilisi … söz alarak ”Dosya açılırken yatırılan %20 teminatın iadesine muvaffakatımız vardır” dedi. Alacaklı vekili söz alarak ”Şimdilik başkaca işlem yapılmasın” dedi….” ifadelerinin yer aldığı tespit edilmiştir.
… 18.Asliye Ticaret Mahkemesinin …. D.İş sayılı dosyası UYAP üzerinden dosyamız arasına alınmış ve incelenmesinde; ihtiyati haciz isteyenin … – …, karşı tarafın …Ticaret A.Ş, alacağın miktarının 1.649.224,82-TL olduğu ve Mahkemenin 18/10/2017 tarihli kararı ile; ”istemin %20 teminat ile kabulüne” karar verildiği tespit edilmiştir.
Davacı vekilinin 13/12/2017 tarihli dilekçesi ile özetle; … 18.Asliye Ticaret Mahkemesinin… D.iş sayılı dosyasına yatan teminatın işbu dava sonuçlanıncaya ve kesinleşinceye kadar alacaklıya ödenmemesi yönünde ihtiyati tedbir kararı verilmesine karar verilmesini talep ettiği, Mahkememizin 22/12/2017 tarihli ara kararı ile; ”… 18.Asliye Ticaret Mahkemesinin … D.iş(Esas), … D.iş Karar sayılı dosyasına davalı (takip alacaklısı) tarafından yatırılan teminatın işbu dava sonuçlanıncaya kadar davalı/takip alacaklısına tedbiren ödenmemesine” karar verildiği, işbu karara davalı vekilinin 12/01/2018 havale tarihli dilekçesi ile itirazda bulunması üzerine, Mahkememizin 05/03/2018 tarihli ihtiyati tedbire itiraz üzerine yapılan duruşmasında ”İtirazın reddine” karar verildiği, işbu karara davalı/takip alacaklısı vekilinin istinaf talebinde bulunması üzerine dosyanın İstanbul Bölge Adliye Mahkemesine gönderildiği, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 12.Hukuk Dairesinin 14/03/2019 tarih, 2018/2400 Esas ve 2019/347 Karar sayılı ilamı ile; ”İhtiyati tedbire itiraz eden vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜNE, İstanbul 6.Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2017/1000 Esas sayılı ve 05/03/2018 tarihli ihtiyati tedbire itirazın reddine ilişkin ara kararının HMK’nın 353(1)b-2 maddesi gereği KALDIRILMASINA;
”İtirazın kabulüne, 22/12/2017 tarihli ihtiyati tedbir kararının kaldırılmasına”… KESİN olmak üzere oybirliği ile…” karar verildiği tespit edilmiştir.
Mahkememizin 28/01/2019 tarihli duruşmasının (4) numaralı ara kararı ile; ”Davacının iddiası, davalının savunması ve tüm dosya kapsamına göre, ön inceleme duruşmasında tespit edilen uyuşmazlıkların halli için tarafların Ticari Defter ve belgeleri ile dosya üzerinde bilirkişi incelemesi yaptırılmasına” dair karar verilmiş ve S.M.M.M … tarafından tanzim edilen 18/02/2019 teslim tarihli bilirkişi raporunda özetle; Dosya mevcudu, davacı ve davalı şirketin 2016 ve 2017 yılı ticari defterleri, dava dosyası ile yine bu kayıtların dayanağı belgelerin muhasebesel yönden tetkiki sonucunda ve raporun içinde açıklanan nedenlerle; incelenen davacı şirkete ait 2016 ve 2017 yılı Ticari defter ve belgelerinin Elektronik Defter Genel Tebliği usul ve esaslarına göre tutulduğu, Elektronik Defterler ile Envanter Defterinin yasal süresinde onaylandığı ve davacı şirketin 2016 ve 2017 yıllı ticari defterlerinin TTK. Hükümlerine göre usulüne uygun yaptırılmış olmasından dolayı davacı şirketin ticari defterlerinin sahibi lehine delil niteliği taşıdığı, incelenen davalı şirkete ait 2016 ve 2017 yılı Ticari defterlerinin açılış tasdikleri ile yıl sonunda yaptırılması gereken kapanış tasdiklerinin yasal süresinde TTK. Hükümlerine göre usulüne uygun yaptırılmış olduğu ve davalı şirketin 2016 ve 2017 yılı ticari defterlerini TTK. hükümlerine göre usulüne uygun tutmasından dolayı davalı şirketin Ticari defterlerinin sahibi lehine delil niteliği taşıdığı, davacı şirketin incelenen ticari defter ve kayıtlarında 23.10.2017 tarihinde davalı yana 1.583.172,00-TL cari hesap borcunun bulunduğu, davalı yanın ise incelenen ticari defter ve kayıtlarında 23.10.2017 tarihinde davacı yandan 1.649.224,28-TL cari hesap alacağının bulunduğu, davalı şirketin ticari defterlerinde kayıt altına alman, ancak davacı şirketin ticari defterlerinde kayıt altına alınmayan 11.09.2017 tarihli …Seri No’lu 54.252,29-TL bedelli “Fiyat Farkı Bedeli“ açıklamalı fatura ile 26.09.2017 tarihli … Seri No’lu 11.800,00-TL bedelli “İşçilik Bedeli” açıklamalı faturaların taraflar arasında bulunan cari hesap farklılığının nedenini oluşturduğu, (54.252,29-TL + 11.800,00-TL = 66.052,29-TL) davacı şirket tarafından ticari defterlerde kayıt altına alınmayan fiyat farkı faturası ile işçilik bedeli faturalarının ihtarnameler ile davalı yana iade edildiğine dair dava dosyasına ihtarnamelerin ibraz edildiği, ancak ihtarnamelerin davalı yana tebliğ edildiğine dair dava dosyasına tebliğ şerhinin ibraz edilmediği görüş ve kanaati bildirilmiştir.
Mahkememizin 16/05/2019 tarihli duruşmasının (1) numaralı ara kararı ile; ”Dosyanın mahkememizce resen seçilecek faiz ve feri alacak hesabında uzman bilirkişi eklenmek suretiyle önceki mali müşavir bilirkişiye ek inceleme için tevdii ile taraflar arasında uyuşmazlığa konu vade farkı faturasında önceki tarihlerde devam eden ticari ilişki boyunca vade farkı uygulamasına yönelik teamül bulunup bulunmadığı, davacı vekilinin 30/10/2018 havale tarihli iddianın genişletilmesi talepli dilekçesinde iddia edildiği üzere vade ve fiili tahsilat tarihi arasında işleyen ve davacı tarafça fazla ödendiği iddia olunan faiz tutarı bulunup bulunmadığı hususlarında 30/10/2018 tarihli dilekçe ile davacı vekilinin 17/03/2019 tarihli dilekçesinde ileri sürdüğü itirazları da göz önünde bulundurularak ek rapor tanziminin istenilmesine” dair karar verilmiş ve bu doğrultuda S.M.M.M …ve Emekli İcra/İflas Müdürü …tarafından tanzim edilen 11/07/2019 teslim tarihli Bilirkişi heyeti ek raporunda özetle; kök rapora ek olarak, ihtilafa konu, A seri … nolu 54.252,29-TL miktarlı vade farkı faturasının ve … seri … nolu 11.800,00-TL miktarlı toplam 66.052,29-TL’nin istirdadına karar verilmesi halinde icra vekalet ücreti, takip öncesi/takip sonrası işlemiş faizleri ile birlikte iadesi gereken miktarın 71.774,32-TL olduğu görüş ve kanaati bildirilmiştir.
Mahkememizin 12/09/2019 tarihli duruşmasının (1) numaralı ara kararı ile; ”Celse arası sunulan ek heyet raporunun; görevlendirme ara kararında tespiti istenilen hususlarda değerlendirme içerdiği anlaşılmakla, dosyanın önceki heyete tevdii ile taraf itirazları da göz önünde bulundurularak, özellikle taraflar arasındaki uyuşmazlığa konu vade farkı faturası yönünden, önceki tarihlerde devam eden ticari ilişki boyunca vade farkı uygulamasına yönelik teamül bulunup bulunmadığı hususunda, taraf vekillerinin itirazları da gözetilerek ek rapor alınmasına” dair karar verilmiş ve bu doğrultuda S.M.M.M …ve Emekli İcra/İflas Müdürü ….tarafından tanzim edilen 24/10/2019 teslim tarihli Bilirkişi heyeti ikinci ek raporunda özetle; somut olay değerlendirildiğinde huzurdaki davaya konu faturaların davalı tarafından talep edilemeyeceği, ödenen fazla 66.052,29-TL’nin icra vekalet ücreti, takip sonrası dava tarihine kadar işlemiş avans faizi ile birlikte istirdadı gerektiği, Sayın Mahkemece 66.052,29-TL faturaların istenemeyeceğine karar verilmesi halinde dava tarihi itibariyle davalıdan istirdadı gereken miktarın 72.901,65-TL olduğu, icra müdürlüğünce 25.10.2017 tarih ve 16919 yev.nolu reddiyatta alacaklıya yapılan ödemede kesilen -141.992,33-TL’nin ilgili vergi dairesinden istirdadının mümkün olacağı görüş ve kanaati bildirilmiştir.
Mahkememizin 12/09/2019 tarihli duruşmasının (2) numaralı ara kararı ile; ”Davacı vekiline iddianın genişletilmesi kapsamında netice-i talebinin kapsamını genişlettiğini beyan ettiği 30/10/2018 tarihli dilekçe ile talep edilen 33.781,79-TL yönünden eksik nispi harç tutarı olan 576,91-TL’yi yatırması için bir haftalık kesin süre verilmesine, aksi halde bu talebin ileri sürülmemiş sayılacağının ihtarına” dair karar verilmiş ve davacı vekilinin 16/09/2019 tarihinde 576,91-TL eksik nispi harcı yatırdığı tespit edilmiştir.
Davacı vekilinin 23/10/2019 tarihli ıslah dilekçesi ile özetle; ıslah yapma mecburiyetlerine rağmen, karar öncesi sunulacak olan ek rapora itiraz ve aydınlatıcı bir raporla faiz alacak tutarını öğrenemediklerinden fazlaya ilişkin tüm dava haklarını saklı tuttuklarını, 106.868,28-TL’nin 23/10/2017’den itibaren işleyecek ticari avans faizi ile birlikte davalıdan alınarak müvekkiline verilmesini, ücreti vekalet ile masrafların karşı yana tahmiline karar verilmesini talep ettiği ve 23/10/2019 tarihinde 120,13-TL ıslah harcını yatırdığı tespit edilmiştir.
Mahkememizin 23/01/2020 tarihli duruşmasının (1) numaralı ara kararı ile; ”Dosyanın daha önceki bilirkişi heyetine tevdii ile; davacı vekilinin 30/10/2018 havale tarihli iddianın genişletilmesi talepli dilekçesi(netice-i talep bu kalemlerden oluştuğundan), 07/11/2019 tarihli ek bilirkişi heyet raporuna itiraz dilekçesi de göz önünde bulundurularak aşağıdaki sıraya göre;
a-Davalının takip tarihi itibariyle davacıdan talep edebileceği asıl alacak, işlemiş faiz, vekalet ücreti ve ihtiyati haciz masrafı tutarının ne olduğunun (vade farkı ve işçilik bedeli alacağına dayalı faturaların alacağa dahil olmadığı ihtimaline göre) tespiti;
b- a bendinde tespit edilen tutara göre; davacının doğrudan icra dosyasına yaptığı ödeme tarihi(23/10/2017) itibariyle yeniden kapak hesabı yapılarak, davacının 23/10/2017 tarihinde yaptığı 1.858.903,23-TL ödeme, davalı vekiline haricen yine 23/10/2017 tarihinde yapılan 64.031,50-TL ödeme toplamı 1.922.934,73-TL’den, davacının vergi dairesinden geri aldığını beyan ettiği 150.247,71-TL’nin çıkartılması sonucu bulunan 1.772.687,02-TL’den bilirkişi heyetince yapılan kapak hesabı tutarının mahsubu ile fazla ödemenin olup olmadığının tespiti ile düzenlenecek raporun Mahkememize gönderilmesinin istenilmesine” dair karar verilmiş ve bu doğrultuda S.M.M.M … ve Emekli İcra/İflas Müdürü … tarafından tanzim edilen 31/08/2020 teslim tarihli Bilirkişi üçüncü ek raporunda özetle; Alacaklı tarafından, davacı/borçlu aleyhine … 7.İcra Müdürlüğü’nün … E. sayılı dosyasından “ihtiyati haciz” kararı ile birlikte esas takibe geçerek 20/10/2017 tarihinde 1.649.224,28-TL asıl alacak, 1.321,64-TL geçmiş gün faizi, 87,70-TL ihtiyati haciz masrafı, 440,00-TL vekalet ücreti olmak üzere toplam 1.651.073,62-TL asıl alacağa işleyecek yıllık %9,75 reeskont avans faizi, icra giderleri ve icra vekalet ücreti ile birlikte, fazlaya ilişkin talep ve alacak haklarının saklı kalması kaydıyla tahsilinin talep edildiği, … 7.İcra Müdürlüğü tarafından yapılan dosya kapak hesabında; 1.651.073,62-TL Takipte Kesinleşen Miktarı, 150.247,71-TL Tahsil Harcı Miktarı Bakiye Harç Oranı(9,10), 31,40-TL Başvurma Harcı Miktarı, 55.111,66-TL Vekalet Ücreti Miktarı, 1.321,61-TL Toplam Faiz Miktarı, 1.117,20-TL Masraf Miktarı olmak üzere toplam 1.858.903,23-TL Bakiye Borç Miktarının hesaplandığı,
Davacı şirket tarafından …Bankası T.A.O Merkez Şubesi … 7.İcra Dairesi ünvanı adına 23.10.2017 tarihinde 1.858,904,00-TL’nin ödeme emri tebliğinden önce kesinleşme süresinde yatırıldığı ve borçlu vekili tarafından alacaklıya ödenmesine muvafakat edildiği; 11.09.2017 tarihli … Seri … -54 252,29-TL miktarlı ve 26.09.2017 tarihli … seri … sayılı 11.800.00-TL miktarlı toplamları huzurdaki davaya konu 66.052,28-TL faturaların takip borcuna dahil edildiği, Mahkemece verilen görev kapsamında 11.09.2017 tarihli 54.252,29-TL ve 26.09.2017 tarihli 11.800,00-TL miktarlı faturaların takip alacağına dahil olmadığı ihtimaline göre icra kapak hesabı:
1.649.224,28-TL -Takip Miktarı
– 66.052,28-TL
1.583.172,00-TL
Kesinleşen takipte alacaklı tarafından 1.649.224,28-TL asıl alacak miktarına 26.09.2017-29.09.2017 arası 1.321,64-TL reeskont avans faizinin talep edildiği,
Mahkemece verilen görev kapsamında 1.583.172,00-TL asıl alacak toplamına takibe kadarki faiz hesaplaması talep edilen dönem dikkate almarak yapıldığında :
miktar Dönem | Süre(gün) Faiz or.% | Takipten ödeme tarihine kadar işlemiş Faiz
1.583.172,00 | 26.09.2017-29.09.2017 3 9,75 1.268,70

Takibe konulması gereken miktar:
1.583.172,00-TL Faturalar aslı
1.268,70-TL takibe kadar işlenmiş faizler toplamı
87,70-TL ih. Haciz Masrafı
440,00-TL vekalet ücreti
1.584.968,40-TL Takip Miktarı

Takipten ödeme tarihine kadar işlenmiş faiz
miktar Dönem | Süre(gün) Faiz or.% | Takipten ödeme tarihine
kadar işlemiş faiz
1.583.172, 00 | 29.09-2017-23.10.2017 24 9,75 10.149,65

1.584.968,40-TL Takip miktarı
10.149,65-TL Takipten ödeme tarihine kadar işlemiş faiz
53.624,28-TL icra vekalet ücreti (2017 AAÜT.11/4m.3/4′ ü hesaplanmıştır)
1.117,20-TL Masraf miktarı
1.649.859,53-TL ödemesi gereken miktar olduğu

Ödemeler
1.858.903,23-TL
64.031,50-TL davalı vekiline harici ödeme
1.922.934,73-TL ödemeler toplamı
150.247,71-TL davacı/borçlu tarafından vergi dairesinden iadesi alınan harç miktarı

1.772.687,02-TL
1.649.859,53-TL ödenmesi gereken miktar
122.827,49-TL fazla ödeme yapıldığı görüş ve kanaati bildirilmiştir.
Bilirkişi raporları Mahkememizce dosya kapsamına uygun, teknik anlamda yeterli ve denetime elverişli bulunarak hükme esas alınmıştır.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, sebepsiz zenginleşmeden kaynaklanan alacağın tahsili istemine ilişkindir.
Taraflar arasındaki uyuşmazlık konularının;davacının davalıya haciz tehdidi altında borçlu olmamasına rağmen 99.834,08-TL fazla ödeme yapıp yapmadığı, istirdat talebinin yerinde olup olmadığı noktalarında toplandığı tespit edilmiştir.
Somut olayda; davacı taraf dava dilekçesi ile, davalı şirket ile arasında yer alan ticari ilişkinin varlığı sebebiyle kendisine … 7.İcra Müdürlüğü’nün … E. nolu dosyasından icra takibi başlatıldığını, icra takibinin başlatılması ile beraber önceden bir ihtarname vb. tebliğ edilmeksizin … 18.Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … D.iş nolu dosyasından ihtiyati haciz kararı da alınarak kendilerine ait fabrikaya hacze gelindiğini, davacı şirketin haciz tehdidi altında fazladan 66.052,28-TL ödemek zorunda kaldığı gibi, icra takibinde bu fazla ödenen rakamdan doğan vekalet ücreti, tahsil harcı vb. gibi masrafları da ödemek zorunda kaldığını, anılan sebeplerle davacı şirketin haciz tehdidi altında ödediği fazla 66.032.28-TL’nin ve icra dosyasında bu fazla ödenen rakamın doğurduğu masrafların davalıdan alınarak müvekkili şirkete ödenmesine karar verilmesini talep ettiği, davalının cevap dilekçesi ile, davacını, davalı şirket ile aralarındaki cari hesap ilişkilerine dayalı olarak düzenlenen faturalardan kaynaklı borcunu ödemekte temerrüde düşmesi üzerine taraflarınca … 18.Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … D.İş nolu dosyasından ihtiyati haciz kararı alınarak … 7.icra Müdürlüğü’nde … E. sayısı ile takip başlatıldığını ve 20/10/2017 tarihinde fiili hacze çıkıldığını, haciz esnasında davacı şirketin yetkilisi ile protokol imzalanıp davacı borçludan 23/10/2017 vade tarihli 1.890.000,00-TL bedelli teminat senedi alındıktan sonra başka bir haciz işlemi gerçekleştirilmeden mahalin terkedildiğini, ardından davacı tarafın dosya borcunu ödemesi üzerine teminat senedinin taraflarına iade edildiğini, ayrıca davacının haciz esnasında ödeme yapmadığını, bu nedenle davacının haciz tehdidi altında ödeme yaptığına dair itirazlarının mesnetsiz ve kötü niyetli olduğunu, davacı tarafından kabul edilmeyen bu bedelin 11/09/2017 tarihli, 54.252.29-TL bedelli vadesi dolan faturaların fiyat farkı ve 26/09/2017 tarihli, 11.800,00-TL bedelli işcilik alacağı kaynaklı faturalar olduğunu ve faturaların içeriğinden de sevk irsaliyesine konu olamayacağı açık olduğundan bu iki alacağın faturalar ile sunulduğunu, ayrıca ekte sundukları davacı şirket satış sorumlusu … ve … ile olan yazışmalara dair belgelerden de anlaşılacağı üzere söz konusu faturanın karşı tarafa iletildiği ve karşı tarafın da bu faturayı reddetmemekle beraber bir orta yol bulmaya yönelik talepte bulunduğunun ortaya çıkacağını beyanla davanın reddini savunmuştur. Davacı taraf cevaba cevap dilekçesi ile; eldeki davanın Sebepsiz Zenginleşme nedenine dayalı istirdat davası olduğunu, her iki ödemenin 23/10/2017 tarihinde (1.858.904,00-TL icra dairesi hesabına EFT yolu ile, 64.031,50-TL alacaklı vekilinin hesabına EFT yolu ile) yapıldığını, taraflar arasında herhangi bir sözleşme bulunmamakta olup faturaların 3 ay vadeli kesildiğini ve cari hesap usulü düzenli ödemenin gerçekleştirildiğini, davalının 20/04/2017 düzenleme tarihli faturadan başlayarak vadesi gelen/gelmeyen toplam 26 adet faturayı icraya koyduğunu, bunlara ilişkin ihtiyati haciz kararı aldığını, takibi bu ihtiyati haciz kararının gücüyle infaz ettiğini, alacaklı vekilinin çeşitli söylem ve fiillerle alacaklı vekili hesabına HARİCEN 64.031,50-TL gönderilmesini sağladığını, müvekkilinin vekilliğine başvurması sonrası iş bu davanın ikame edildiği, taraflarında icra dosyası incelendiğinde, ilkin dosyaya sebepsiz tahsil olunan 150.247,70-TL harcın iade alındığını, eldeki davada taleplerinin fazlaya dair tüm hakları saklı kalmak, ödeme tarihleri itibariyle uygulanacak ticari avans faizlerini talep etme ve arttırılmak kaydıyla şimdilik; -Vadesi dolan faturaların fiyat farkı bedeli adı altında kesilmiş, 11/09/2017 tarihli ve 54.252,29-TL bedelli fatura ve takipteki fer’ileri, -İşçilik bedeli adı altında kesilmiş 26/09/2017 tarihli ve 11.800,00-TL bedelli fatura ve takipteki fer’ileri, -Geçmiş gün faizi adı altında ödenmiş (sonra mükerrer olarak alacaklı vekili hesabına tahsil edilmiş) 1.321,64-TL ve takipteki fer’ileri, -Faturaların vadesinden fiili tahsilat tarihine kadar işlemiş faiz adı altında haricen alacaklı vekili hesabına ödenmiş tüm hakları saklı kalmak üzere arttırılmak üzere ödeme tarihinden itibaren ticari avans faizi işletilmek kaydı ile şimdilik 32.460,15-TL fazla ödenen tüm bedellerin istirdadı olduğunu, taraflar arasında ilişkide vade farkı düzenlenebileceğine ilişkin bir sözleşme veya teamül olmadığı gibi ilgili faturanın itiraz ile iade edildiğini, işçilik bedeli adı altındaki fatura için de aynı hususların geçerli olduğunu, davalıdan hizmet değil ham madde alımı yapıldığını, davalının mal tedarikçisi olduğunu belirterek yukarıda detaylı olarak belirtildiği üzere eldeki davada taleplerinin kabulünü, davalı vekili ise ikinci cevap dilekçesi ile, eldeki davanın basit yargılama usulüne tabi olduğunu, basit yargılama usulüne tabi davalarda dilekçeler teatisinin cevap dilekçesi ile sona ereceğini, dolayısıyla cevaba cevap ve ikinci cevap dilekçelerinin söz konusu olamayacağını, davacının dava dilekçesi dışında sunmuş olduğu 1.321,64-TL ve 32.460,15-TL’ lik kısım iddianın genişletilmesi yasağı kapsamında olduğunu, davacının iddiasının genişletilmesine ilişkin muvafakatlerinin olmadığını, davacı tarafın şirket yetkilisinin ve şirket avukatının hacizde hazır bulunduğu göz önüne alındığında haciz tehdidi ve panik içerisinde ödeme yapıldığı beyanlarının gerek borçlu şirketin basiretli bir tacir gibi davranma yükümlülüğünün varlığı gerekse avukatının da hacizde hazır bulunması göz önüne alındığında hayatın olağan akışına aykırı olduğunu, haciz işlemi esnasında muhafaza işlemi yapılmadığı gibi ödeme de yapılmadığını, davacının cevaba cevap dilekçesinde icra takibinde yersiz ödenen 150.000,00-TL tahsil harcının davalı taraf ile ve eldeki davanın konusuyla bir ilgisinin bulunmadığını beyanla davanın reddini savunmuştur. Öncelikle taraflar arasında ticari ilişki bulunduğu ancak bir sözleşmenin bulunmadığı hususunda ihtilaf bulunmamaktadır. Taraflar arasındaki ihtilaflardan ilki, eldeki davanın basit yargılama usulüne tabi olup olmadığı hususudur. 6100 sayılı HMK’nın 140.maddesinde ”Ön inceleme duruşması” düzenlenmiştir. HMK md.140/f.3: ”Ön inceleme duruşmasının sonunda, tarafların sulh veya arabuluculuk faaliyetinden bir sonuç alıp almadıkları, sonuç alamadıkları taktirde anlaşamadıkları hususların nelerden ibaret olduğu tutanakla tespit edilir. Bu tutanağın altı duruşmada hazır bulunan taraflarca imzalanır. Tahkikat bu tutanak esas alınmak suretiyle yürütülür” şeklindedir. Mahkememizin 21/11/2017 tarihli tensip tutanağının (2) numaralı ara kararı ile; ”Davanın niteliği itibari ile HMK’nın 118-186.maddeleri uyarınca yazılı yargılama usulünün uygulanmasına” karar verildiği ve 28/01/2019 tarihli ön inceleme duruşmasında yukarıda da belirtildiği üzere Taraflar arasındaki uyuşmazlığın ”davacının davalıya haciz tehdidi altında borçlu olmamasına rağmen 99.834,08-TL fazla ödeme yapıp yapmadığı, istirdat talebinin yerinde olup olmadığı noktalarında toplandığı” ve ”Davanın yazılı yargılama usulüne tabi olduğu, vekalet sorununun bulunmadığı”nın tespit edildiği, davalı vekilinin de işbu duruşmada ”Mahkemenin tespit ettiği uyuşmazlık konuları doğrudur.Fakat karşı taraf ile bu hususların hiç birinde uzlaşma sağlanamadı. Sulh veya arabuluculuk için süre talebimiz yoktur. yargılamaya devamla tahkikat aşamasına geçilerek bu hususlarda yargılamaya devam edilsin” şeklinde beyanda bulunduğu tespit edilmiştir. Yukarıdaki açıklamalar ışığında; HMK md.140/3, Mahkememizin 21/11/2017 tarihli tensip tutanağının (2) numaralı ara kararı, 28/01/2019 tarihli ön inceleme duruşma tutanağı ve davanın niteliği nazara alınarak Mahkememizce eldeki davanın yazılı yargılama usulüne tabi olduğuna karar verilerek yargılamaya devam edilmiştir. Dolayısıyla HMK md.141 gereğince iddianın genişletilmesi ve değiştirilmesi yasağı da cevaba cevap dilekçesinin Mahkemeye verilmesi ile başlayacağından davalının bu yöndeki itirazlarına Mahkememizce itibar edilmemiştir. Taraflar arasındaki ihtilaflardan ikincisi, eldeki davanın Sebepsiz Zenginleşme nedenine dayalı istirdat davası olup olmadığı hususudur. İstirdat; geri alma, İstirdat davası ise; borçlu olmadığı halde icra tehdidi altında ödenen paranın geri alınması için açılan dava türüdür. İcra İflas Kanununun 72.maddesinde öngörülen istirdat davası, TBK’nun 77 ve devamı maddelerinde öngörülen istirdat (sebepsiz zenginleşme) davasının özel bir türü olup, bu nedenle kendine has özellikler taşır.
6100 Sayılı HMK’nın 26. maddesi gereğince hakim tarafların talep sonucu ile bağlıdır, talepten fazlasına veya başka bir şeye karar veremez, tarafların talep sonucu ile bağlı olmadığına ilişkin kanun hükümleri saklıdır. HMK 33.maddesi uyarınca hakim Türk Hukukunu re’sen uygular. Yargıtay HGK’nun 06/09/2020 tarih ve 2020/19-94 esas ve 2020/358 karar, Yargıtay HGK’nun 24/11/2020 tarih ve 2018/17-172 esas ve 2020/934 karar, Yargıtay 11. HD’nin 08/06/2016 tarih ve 2015/11283 esas ve 2016/6338 karar, sayılı ilamları ve aynı nitelikteki çok sayıda ilamında belirtildiği üzere, bir davada maddi olayı anlatmak taraflara ait ise de anlatılan olaylara ilişkin hukuki nitelendirmeyi yapmak hâkimin görevidir.
İstirdat davasının açılabilmesi için, paranın takibin başlatıldığı icra dairesine ödenmiş olması gerekmektedir. İcra dairesine bu şekilde ödenmiş takip borcunun, ayrıca icra dairesince alacaklıya verilmiş olması şart değildir.
Paranın cebri icra tehdidi nedeniyle ödenmiş sayılması için, takip kesinleştikten sonra takip borçlusunca para ödenmelidir. Dolayısıyla icra takibine borçlunun hiç itiraz etmeyerek veya itiraz etmesine karşın icra mahkemesince verilen itirazın kesin kaldırılması kararı yahut itirazın geçici kaldırılması kararından sonra takip borçlusu tarafından borçtan kurtulma davası açılmaması sebebiyle, takibin kesinleşmiş olması halinde, istirdat davası açılabilecektir. Bunun yanında takip borçlusunun parayı, icra takibe itiraz etme süresi içinde ödemiş olması halinde, cebri icra tehdidi altında borcu ödemiş olmaması sebebiyle istirdat davası açması mümkün değildir. Bu halde ancak Türk Borçlar Kanunu m.78’e göre sebepsiz zenginleşme davası açabilecektir.
İstirdat davasının kabulüne karar verilebilmesi, borçlunun maddi hukuk bakımından (gerçekte, aslında) borçlu olmadığı ispat edebilmesine bağlıdır.
Türk Borçlar Kanunu uyarınca sebepsiz zenginleşme davasında davacı, borçlu olduğuna sanarak borcu ödediğini kanıtlamalıdır. Ancak istirdat davasında, borçlunun borçlu olduğunu sandığını kanıtlamasına gerek bulunmayıp, salt olarak gerçekte ödemiş olduğu borcun mevcut olmadığını kanıtlaması yeterli olacaktır. Eldeki davada da; davacı tarafa ödeme emrinin 25/10/2017 tarihinde tebliğ edildiği, takip ihtiyati haciz aşamasında iken ve kesinleşme sürecinde 23/10/2017 tarihinde dosya borcunun ödendiği, borçlu vekilinin bila tarihli 23/10/2017 havale tarihli talebi ile yapılan ödemenin alacaklıya ödenmesine muvafakat verildiğinin tespit edildiği gerek icra dosyasından gerekse Mahkememizce teknik anlamda yeterli ve denetime elverişli görülerek hükme de esas alınan bilirkişi heyeti raporlarından da anlaşılmaktadır. Yukarıdaki açıklamalar ışığında; taraflar arasındaki uyuşmazlık sebepsiz zenginleşmeden kaynaklanan alacağın tahsili istemine ilişkindir.(Yargıtay 3. HD 2015/17698 E, 2017/2081 K. Nolu ilamı)
Türk Borçlar Kanunu’nun konuya ilişkin 77 (818 sayılı Borçlar Kanunu’nun 61 v.d) ve ardından gelen maddelerindeki düzenlemelere göre, sebepsiz zenginleşme; geçerli olmayan ve tahakkuk etmemiş yahut varlığı sona ermiş bir nedene ya da borçlu olunmayan şeyin hataen verilmesine dayalı olarak gerçekleşebilir.
Sebepsiz zenginleşme, bunlardan hangisi yoluyla gerçekleşmiş olursa olsun, sebepsiz zenginleşen, aleyhine zenginleştiği tarafa karşı, geri verme borcu altındadır. Taraflar arasındaki ihtilaflardan üçüncüsü ise, taraflar arasında cari hesap farklılığının nedenini de oluşturan davalı şirketin ticari defterlerinde kayıt altına alınan ancak davacı şirketin ticari defterlerinde kayıt altına alınmayan 11/09/2017 tarihli A … seri numaralı 54.252,29-TL bedelli ”Fiyat Farkı Bedeli” açıklamalı fatura ile 26/09/2017 tarihli A … seri numaralı 11.800,00-TL bedelli ”İşçilik Bedeli” açıklamalı faturalar nedeniyle davalının davacıdan alacaklı olup olmadığı, alacaklı ise varlığı ve miktarı hususudur. Zira vade farkı farkının talep edilebilmesi için taraflar arasında vade farkı talep edilebileceğine ilişkin bir sözleşme bulunması ya da bu yönde oluşan bir ticari teamül olması gerekmektedir. Somut olayda ise, Mahkememizce teknik anlamda yeterli ve denetime elverişli görülerek hükme de esas alınan bilirkişi heyeti ikinci ek raporunda da belirtildiği üzere taraflar arasında yürütülen ticari ilişki kapsamında vade farkına yönelik ihtilaf konusu fatura dışında daha önce herhangi bir fatura düzenlenmemesinden dolayı vade farkına yönelik bir ticari teamülün bulunmadığı tespit edilmiştir. Bununla birlikte taraflar arasında vade farkı talep edileceğine dair de bir sözleşme dosya içerisinde yer almamaktadır. Bu nedenlerle, taraflar arasında vade farkı talep edilebileceğine ilişkin bir sözleşme bulunmaması ve bu yönde oluşan bir ticari teamül olmaması nedenleriyle davalının 11/09/2017 tarihli … seri numaralı 54.252,29-TL bedelli ”Fiyat Farkı Bedeli” açıklamalı fatura nedeniyle davacıdan alacaklı olmadığı tespit edilmiştir. Taraflar arasında işbu ihtilafa konu bir diğer fatura olan 26/09/2017 tarihli … seri numaralı 11.800,00-TL bedelli ”İşçilik Bedeli” açıklamalı fatura yönünden ise; işbu davaya konu takibin dayanağı ve taraflar arasındaki ticari ilişki incelendiğinde; takibe dayanak olan işbu ihtilafa konu iki fatura dışında tüm faturaların sevk irsaliyeleri ile birlikte belirtildiği başka bir deyişle taraflar arasındaki takibe dayanak işbu ihtilafa konu iki fatura dışındaki tüm faturaların mal alım-satımına ilişkin olduğu, davacı vekilinin beyanını doğrular şekilde davalının mal tedarikçisi olduğunun anlaşıldığı, davalının işçilik bedeline konu hizmeti davalıya sunduğuna dair delilleri Mahkememize sunmadığı başka bir deyişle davalı taraf her ne kadar davacı şirketin özel talebi üzerine hali hazırda 25 kg’lık paketler halinde satışa konu malzemelerin paketlerini 13 kg’lık paketlere böldüğünü ”eva” diye tabir edilen özel poşetler kullanılarak yapılan paketleme yöntemiyle tekrar paketlediğini, davacının malzemelerden ihtiyacı olduğu kadarını satın almayı ve bu yeniden paketleme işlemlerine dair ortaya çıkacak olan işçilik bedellerini ödemeyi taahhüt etmesinden ötürü ayrıca davacı ile aralarında süregelen ticari ilişki nedeniyle davalının bu talebi kabul ettiğini, buna göre malzemelerin paketlerinden çıkarılarak daha küçük gramajlara bölünerek tekrar paketlenmesi esnasında sarfedilen ekstra işçi eforu nedeniyle işbu işçilik bedeli faturasını düzenlemek zorunluluğunun doğduğunu beyan etmişse de; bu iddiasını ispata elverişli hiçbir delili dosyaya sunmadığı anlaşıldığından davalının işbu faturaya konu alacağı da ispat edemediği tespit edilmiştir. Tüm bu nedenlerle; Mahkememizce teknik anlamda yeterli ve denetime elverişli görülerek hükme esas alınan bilirkişi heyeti 3.ek raporunda yapılan yukarıda detaylı olarak belirtilen hesaplama neticesinde davacı tarafın davalıya 122.827,49-TL fazla ödeme yapıldığı kanaatine varıldığı ancak davacının 23/10/2019 tarihli ıslah dilekçesi ile 106.868,28-TL’nin 23/10/2017’den itibaren işleyecek ticari avans faizi ile birlikte tahsilini talep etmesi nedeni ile Mahkememizce davanın kabulü ile; -taleple bağlı kalınarak- davacının fazla ödediği 106.868,28-TL’nin 23/10/2017 -ödeme tarihi olan- tarihinden itibaren işleyecek ticari avans faizi ile birlikte davalıdan istirdadı ile davacıya verilmesine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
Yukarıda açıklanan nedenlerle;
H Ü K Ü M /
1-Davanın KABULÜ İLE; -taleple bağlı kalınarak- davacının fazla ödediği 106.868,28-TL’nin 23/10/2017 tarihinden itibaren işleyecek ticari avans faizi ile birlikte davalıdan istirdadı ile davacıya verilmesine,
2-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Harçlar Tarifesi gereğince hesap olunan 7.300,17-TL nispi karar ve ilam harcının davalıdan tahsiline, peşin alınan 1.128,03-TL peşin harç, 576,91-TL tamamlama harcı ve 120,13-TL ıslah harcı olmak üzere toplam 1.825,07-TL harcın mahsubuna, eksik kalan 5.475,10-TL karar ve ilam harcının davalıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
3-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince hesap olunan 14.102,49-TL nispi vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
4-Davacı tarafından yapılan 1.128,03-TL peşin harç, 576,91-TL tamamlama harcı, 120,13-TL ıslah harcı, 31,40-TL başvuru harcı, 1.400,00-TL bilirkişi ücreti ve 274,80-TL posta masrafları olmak üzere toplam 3.531,27-TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
5-Davalı tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
6-HMK 333.maddesi gereğince davacı tarafından yatırılan gider avansından geriye kalan kısmının hüküm kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
Dair, taraf vekillerinin yüzüne karşı, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içinde mahkememize verilecek dilekçe ile İstanbul Bölge Adliye Mahkemeleri nezdinde İstinaf kanun yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı. 16/09/2021

Katip …
¸

Hakim …
¸