Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 6. Asliye Ticaret Mahkemesi 2016/989 E. 2019/5 K. 03.01.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2016/989 Esas
KARAR NO : 2019/5
DAVA : Alacak Davası
DAVA TARİHİ: 21.07.2015 ( Mahkememize tevzi tarihi: 07/10/2016)
KARAR :KABUL
KARAR TARİHİ: 03/01/2019
Mahkememizde görülmekte olan alacak davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ -İSTEM /
Davacı vekili dava dilekçesinde ve özetle; davalının, evlilik nedeni ile içine girdiği maddi sıkıntıdan dolayı müvekkilinden aldığı borçtan kaynaklı bir adet senet düzenlenerek, müvekkiline verdiğini, 22/07/2014 vade tarihli 50.000,00 TL tutarındaki borcun, vadesinde ödenmemesi nedeni ile … İcra Dairesi’nin… sayılı dosyasında icraya konulduğunu, davalı tarafın borca mahsuben 11/09/2014 tarihinde 1.000,00 TL ödeme yaptığını, ödemenin yapıldığı sırada müvekkilinin hesabında bloke olması nedeni ile … isimli bir tanıdıklarının hesabına havale yapıldığını, ödemenin havale kısmında “Avukat” ifadesi kullanıldığını, davalı tarafın borcu ödemekten vazgeçmesi nedeni ile senetteki adresinin eksik olmasından bahisle itiraz ettiğini ve takibin durduğunu, takibin iptal edilmesi nedeni ile Bakırköy … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyası ile ilamsız icra takibi başlatıldığını, bu takibe de itiraz edilmesi nedeni ile takibin durduğunu, davalının kötü niyetli olarak ve borcu ödememek kastı ile yaptığı itirazların haksız ve hukuka aykırı olduğunu, senedin altındaki imzanın davalıya ait olduğunu belirterek, fazlaya dair hakları saklı kalmak kaydıyla 49.000,00 TL alacağın, vade tarihi olan 22/07/2014 tarihinden itibaren ticari faiz uygulanarak, davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
SAVUNMA /
Davalı taraf 6100 S HMK 128. maddesi kapsamında iddia olunan vakıaları inkar etmiş sayılmıştır.
KANITLAR VE GEREKÇE /
Tüm dosya kapsamı incelenip değerlendirildiğinde; tarafların iddia ve savunmalarından, anlaşamadıkları hususlar, anlaştıkları hususlar, çekişmeli vakıalar hakkında toplanan deliller, delillerin tartışılması ve değerlendirilmesi, sabit görülen vakıalarla bunlardan çıkarılan sonuç ve hukuki sebepler şu şekildedir:
Gaziosmanpaşa …Asliye Hukuk Mahkemesi’ nin …E- … K- 22.02.2016 tarihli görevsizlik kararı ile dava dosyasının Mahkememiz yukarıdaki esas sırasına kaydolduğu anlaşılmıştır.
*Bakırköy … İcra Dairesi’nin …E. Sayılı takip dosyası incelenmiştir.
*Bakırköy … İcra Dairesi’ nin… E sayılı takip dosyası incelenmiştir.
Davacı, 22.07.2014 vade tarihli 50.000,00 TL bedelli senedin ödenmemesi nedeni ile Bakırköy .. İcra Dairesi’nin … E. Sayılı takip dosyası üzerinden senet için takibe geçildiğini, davalı tarafın 1.000,00 TL ödediğini ve takibin iptali sonrasında akabinde Bakırköy …İcra Dairesi’ nin … E sayılı ilamsız takip dosyasından takip yapıldığını davalının borca itirazı nedeni ile takibin durduğunu, bu nedenle senetten/ belgeden kaynaklanan 49.000,00 TL alacaklarının kaldığından bahisle davalıdan 49.000 TL alacak tahsili istemli alacak davasını mahkememizde açmıştır.
Davalı taraf genel mahiyette iddia olunan vakıaları inkar etmiş sayılmıştır.
Dava; 49.000,00 TL alacağın varlığı, varsa miktarı ve tahsilinin mümkün olup olmadığına ilişkindir.
Kambiyo senedi olan bononun unsurları ( kıymetli evrak bir senettir, bir hakkı içermektedir TTK m. 776- 779 ) şunlardır; Zorunlu unsurları: bono veya emre yazılı senet kelimeleri + belirli bir bedelin ödenmesi konusunda kayıtsız ve şartsız ödeme vaadi + kimin veya kimin emrine ödenecekse onun yani lehtarın adı + düzenleme tarihi + düzenleyenin imzası, Alternatifli zorunlu unsurları: düzenleme yeri yazılmalı yoksa düzenleyenin adının yanındaki yazılı yer düzenleme yeri sayılır + ödeme yeri yazılmalı yoksa düzenleyenin adının yanındaki yer ödeme yeri sayılır, İsteğe bağlı unsurlar: bulunup bulunmaması senet niteliğini değiştirmeyen unsurlar.
Eğer bu vasıfları taşımayan senet mevcut ise taraflar arasında borç doğuran ve ödeyecek olanın imzasının bulunduğu belge de alacak- borç ilişkisinin varlığına delalet eder ve 6100 Sayılı HMK 200 gereğince miktara bakılarak ispat kurallarına dikkat edilir. Dava konusu alacağa vücut veren senet/ belge incelendiğinde ödeyecek kişi olan davalının imzasının bulunduğu ve bunun aksinin ileri sürülmediği görülmektedir.
İspat; dava konusu yapılan hakkın gerçekten var olup olmadığının anlaşılması, maddî hukukun o hakkın doğumunu veya sona ermesini kendisine bağladığı vakıaların doğru olup olmadığının tespit edilmesi sonucunda mümkün olur. İşte dava konusu hakkın ve buna karşı yapılan savunmanın dayandığı vakıaların var olup olmadıkları hakkında mahkemeye kanaat verilmesi işlemidir.
Hâkim, davada hangi çekişmeli vakıanın ispat edilmesi gerektiğini tespit ettikten sonra bu vakıaların kimin tarafından ispat edilmesi sorusu ile karşılaşır; buna da ispat yükü denir.
İspat yükü, hayatın olağan akışına aykırı iddia ve savunmada bulunana düşer ve yeri gelmişken belirtmek gerekir ki; kendisine ispat yükü düşen taraf için bu bir yükümlülük (mükellefiyet) değil, sadece bir yüktür (külfettir). Zira taraf kendisi tarafından ispatı gereken bir vakıayı ispat edemezse, karşı taraf (ve mahkeme) onu mutlaka ispat etmesini isteyemez (yükümlülük). Bilâkis, kendisine ispat yükü düşen taraf, o vakıayı ispat edememiş sayılır; mesela, kendisine ispat yükü düşen ve fakat bunu yerine getiremeyen taraf davacı ise, davasını ispat edememiş sayılır ve dava bu nedenle reddedilir.
Konu ile ilgili genel kural 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 6’ncı maddesinde düzenlenmiştir. Buna göre, “Kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça, taraflardan her biri, hakkını dayandırdığı olguların varlığını ispatla yükümlüdür.”
İspat aracı olan ve kendi içinde kesin – takdiri olmak üzere ikiye ayrılan deliller, kendiliğinden araştırma ilkesinin uygulanamayacağı davalarda kural olarak taraflarca ileri sürülmedikleri müddetçe hâkim tarafından resen dikkate alınamaz.
Hâkimi bağlayıcı nitelikteki (kesin) delillerden belki de en önemlisi “senet”tir.
İspat yükü üzerine düşen taraf iddiasını yahut savunmasını adi yazılı senede dayandırır ve bu adi senet altında imzası bulunup senet kendisine karşı delil teşkil edecek olan kimse tarafından ikrar edilirse, o senet kesin delil teşkil edecektir.
Senetle ilgili ilk kural, kesin delille ispat zorunluluğu veya tanıkla ispat yasağı da denilen, kanun koyucunun bir hakkın doğumu, düşürülmesi, devri, değiştirilmesi, yenilenmesi, ertelenmesi, ikrarı ve itfası amacı ile yapılan hukuki işlemlerin değerinin belli bir miktarın üzerinde olması hâlinde ispatının ancak senetle yapılabileceği kuralıdır. Bu husus kısaca ispat sınırı olarak da anılabilir.
Senetle ispat zorunluluğu hakkındaki ikinci kural ise senede karşı senetle ispat zorunluluğudur.
Senede bağlı olan her çeşit iddiaya karşı defi (savunma) olarak ileri sürülen ve senedin hüküm ve kuvvetini ortadan kaldıracak veya azaltacak nitelikte bulunan hukuki işlemler, senetle ispat sınırından az bir miktara ilişkin olsa bile tanıkla ispat olunamaz, ancak ve ancak senet (kesin delil) ile ispat olunabilir.
Senedin tamamlanmış sayıldığını söyleyebilmek için imza kurucu bir unsurdur. İmzanın senet metni oluşturulmadan da atılabilmesi mümkündür. Bu hâlde “beyaza imza”dan söz etmek gerekir. Kuşkusuz böyle bir imza onu atan için çok tehlikelidir. Zira genel hayat tecrübesi, imzalı boş kâğıdı karşısındakine veren kimsenin onun üzerine kendisini zararlandırıcı mahiyette ilaveler yapılabileceğini bilmesini gerektirir. Buna rağmen imzalı boş kâğıdı veren kimse, ki imzalı boş belge vermek de bir hukuki işlemdir, tehlikeleri peşinen kabul etmiş sayılacağı gibi, kendisinden beklenen dikkat ve ihtimamı sarf etmediğinden hukukun himayesinden yararlanamaz. Beyaza imza atan kimse karşı tarafın anlaşmaya uygun olarak daha önceden belirlenen esaslara göre senet metninin oluşturulacağı konusunda bir güvene sahiptir ve senet metnindeki borç kapsamından sorumludur. Bu sorumluluk beyaza imza atan kimsenin sözleşme metnindeki ifadelerin kendi iradesinin ürünü olmadığını ispat yükünü üzerine alması suretiyle tezahür eder. Ancak böyle bir iddia ile senedin hüküm ve kuvveti azalacağından Hukuk Muhakemeleri Kanunu (HMK)’nun 201. maddesi çerçevesinde bu iddianın kesin delille ispat gerekir.
Hukukun amacının maddi gerçeğe ulaşmak olduğu şüphesizdir. Ne var ki bu amacın sağlanmasında hâkimin izleyeceği yol kanun koyucu tarafından sübjektiflikten olabildiğince uzaklaşmış usul hükümleri ile çizilmiş olup, aksi düşünce ile verilecek kararlar uygulayıcı elinde değişkenlik göstererek hukuk güvenliğini ortadan kaldıracaktır.
Somut uyuşmazlıkta da davalı tarafın attığı imzanın kötüye kullanıldığı savunmasını, yukarıda yapılan açıklamalar ışığında, ispata yeter güçte belge sunamamıştır.
Davaya konu belge altındaki imzanın davalıya ait olduğu hususunda taraflar arasında ihtilaf yoktur. Yargıtay’ın yerleşik içtihatları gereğince imza atan sonucuna katlanır. Belgenin anlaşmaya aykırı doldurulduğu hususunun davalı tarafından aynı kuvvetteki delillerle ispatı gerekir. Davalı, dosya kapsamındaki delillerle iddiasını ispatlayamamıştır.
Buna ilişkin tarafların iddia- savunma ve toplanan deliller incelenmiştir. TMK 6 ve 7 ile HMK 187- 293. maddeleri gereğince ispat hususuna ve ispat kurallarına dikkat edilmiştir.
Saptanan ve hukuksal durum bu olunca; davacının talebi dikkate alındığında davanın tam kabulünün gerektiğine kanaat getirilmiş saptanan ve hukuksal durum karşısında aşağıdaki şekilde kanunen, taktiren ve vicdanen karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM / Gerekçesi yukarıda izah olunduğu üzere;
1-Davacının davasının kabulü ile senede konu 49.000,00 TL alacağın davalıdan vade tarihinden itibaren (22/07/2014) işletilecek ticari faiz ile birlikte tahsiline davacı tarafa verilmesine,
2-6100 S HMK gereğince ve Harçlar Kanunu uyarınca karar ve ilam harcı olan 3.347,19 TL ‘nin davacı tarafça peşin olarak yatırılan 836,80 TL harçtan mahsubu ile Hazine’ ye gelir kaydına, bakiye 2.510,00 TL daha harcın davalıdan tahsili ile Hazine’ ye gelir kaydına, mahsup edilen 836,00 TL harcın davalıdan tahsili ile davacıya iadesine, başvuru ve vekalet suret harcının davacı üzerinde bırakılmasına,
3- 6100 S HMK gereğince tebligat gideri, posta masrafı olan 134,00 TL yargılama giderinin davalıdan tahsili ile davacı tarafa ödenmesine, bakiye kısmının davacı uhdesinde bırakılmasına,
4- Davacı taraf kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde geçerli ….T. deki esaslara göre ve 6100 S HMK gereğince belirlenen 5.740,00 TL vekalet ücretinin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
5- 6100 S HMK m. 333 uyarınca dosyaya yatırılan ve sarf edilmeyen gider avansının karar kesinleştiğinde ve talep halinde yatıran davacı tarafa iadesine,
Dair, davacı vekilinin yüzüne karşı, diğer tarafın yokluğunda mahkememize yazılı / sözlü başvuru ile zabıt katibince tutanağa geçirilmek suretiyle kararın tebliğ tarihinden itibaren 2 haftalık yasal süre içerisinde İstanbul BAM’a gönderilmek üzere istinaf yasa yolu açık olmak üzere yapılan tahkikat sonucunda karar verildi. Karar usulen açıklandı, okundu.
Katip …
¸e-imzalıdır
Hakim …
¸e-imzalıdır