Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 6. Asliye Ticaret Mahkemesi 2016/972 E. 2021/385 K. 20.05.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2016/972 Esas
KARAR NO : 2021/385

DAVA : Tazminat (Haksız Fiilden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 04/10/2016
KARAR TARİHİ : 20/05/2021

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Haksız Fiilden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ -İSTEM /
Davacı vekili dava dilekçesinde ve özetle; müvekkili şirketin yetkilisi …’nın yıllarca medya, görsel ürünlerin 3.kişilere satımı, hukuka uygun olarak kullanılması ve bu kapsamda özellikle yurtdışında bu sektörün önde gelen firmalarının Türkiye’de tek distribütörü olarak ticari faaliyetlerini sürdürdüğünü, bu kapsamda sektörün dünyadaki en büyük firmalarından … (bundan sonra kısaca … olarak adlandırılacaktır) ile yıllarca çalıştığını ve dava dışı …’in Türkiye’deki tek satıcısı olduğunu, müvekkili şirketin …’in datasında yer alan medya ve görsel ürünleri … adına, Türkiye’deki üçüncü kişilere lisanslama, kullanım ile görsel dataya erişim için abonelik sözleşmeleri imzalama yetkilendirildiğini, müvekkili şirket yetkilisi …’nın öncelikle 1997 yılında…Şirketini kurduğunu daha sonra işbu şirketin gelirlerinin ve başarılarının artmasını müteakip şirketin … tarafından satın alındığını, aynı yıl müvekkili şirket yetkilisinin, … Şirketini kurduğunu ve … ile olan iş birliğine iş bu şirket bünyesinde devam edildiğini, gösterilen başarılar sayesinde 2009 yılında … tarafından Avrupa ve Orta Doğunun en başarılı acentesi ödülünü aldığını, …’nın 2013 yılında boşanma davası sebebiyle … Ltd.Şti. kurduğunu ve ticari faaliyetlerine devam ettiğini, yukarıda kısaca açıklandığı üzere müvekkil şirketin 1997 yılından itibaren farklı unvanlarda da olsa …’in Türkiye’deki tek yetkili satıcısı olduğunu ve faaliyetlerini büyük başarılarla devam ettirdiğini, 02/05/2016 tarihinde aynı sektörde faaliyet gösteren Çin’de kurulu olan … Şirketi’nin, …’in marka hakları ve datasında bulunan tüm medya ile görsel ürünlerin fikri ve mülkiyet haklarını satın aldığını, bunun üzerine 04/05/2016 tarihinde … şirket içerisinde … içerikleri ve lisanslama konularındaki ilgili kişinin müvekkili şirket yetkilisine mail göndererek durumu açıkladığını, dava dilekçesinin ekinde yer alan mailde görüldüğü üzere, …’in marka hakları ile datasında bulunan ürünlerin … tarafından satın alındığını ancak müvekkili şirket ile olan işbirliğinin devam edeceği ve Türkiye’ de ürünleri lisanslamaya tek yetkilinin müvekkili şirket olduğun açıkça belirtildiğini, bu mail üzerine müvekkili şirket belirtilen dataya mevcut şartlarda ulaşmaya ve faaliyetlerine mevcut sözleşmelerdeki şartlara göre devam ettiğini, bir süre sonra … tarafından müvekkili şirkete herhangi bir uyarı yapılmadan ve sebebi açıklanmadan müvekkili şirketin dataya erişimi ve lisanslama haklarının ellerinden alındığını, … Şirketi’nin müvekkili şirket yetkisinde olan lisanslama ve tek satıcılığı müvekkili şirketin rızası alınmadan Türkiye’de yerleşik …Limited Şirketi’ne devrettiğini, …, müvekkili şirketin lisans sözleşmesi yaptığı tüm müşterilerini tek tek arayarak müvekkili şirket ile olan sözleşmelerinin sona erdiğini, bundan sonra …’in datasında bulunan görsellere ulaşabilmeleri için … ile sözleşme imzalamaları gerektiğini belirttiklerini, iki davalının da müvekkilinin yıllarca süren tek satıcılık çalışması sonucu oluşturduğu müşteri çevresini haksız ve hukuki dayanaktan yoksun olarak kullanmaya başladığını, müvekkili şirketin tüm müşterileri mevcut durumda … Limited Şirketi ile lisans sözleşmeleri imzalayarak …’nın mülkiyetinde bulunan medya ve görsel ürünlere ulaştığını, müvekkili şirketin, ticari faaliyetinin aniden ve sebep açıklanmaksızın durdurulmasından dolayı telafisi mümkün olmayan zarara uğradığını, …’in müşteri portföyü incelendiğinde tüm müşterilerinin daha önce müvekkil şirket ile çalıştıklarının ortaya çıkacağını, iki davalının da haksız ve hukuka aykırı davranışları neticesinde müvekkili şirketin işbu pazarda yıllara dayalı oluşturduğu müşteri portföyünü kaybettiğini ve bu aşamada sektörde zor durumda kaldığından işbu davayı açma zaruretinin doğduğunu, taraflar arasındaki uyuşmazlığın, şirket merkezi Çin’de bulunan … ve onun Türkiye genelinde tek satıcılığını üstlenmiş merkezi İstanbul’da bulunan bağlı şirketi … Limited Şirketi ile müvekkil şirket arasında olup davalı şirket …’un, devraldığı … ile müvekkil şirket arasındaki tek satıcılık sözleşmesini haksız nedenle feshi ve müşteri portföyünün … tarafından haksız olarak alınıp kullanılması sonucunda uğranılan zararın tazminine yönelik olduğunu, HMK md.16 uyarınca davada İstanbul Mahkemelerinin yetkili olduğunu, tek satıcılık sözleşmesinde karakteristik edimin tek satıcının yerine getirdiği faaliyet olduğunu, dava konusu uyuşmazlıkta da tek satıcı müvekkili şirketin, Türk Hukukuna tabii bir şirket olduğundan uyuşmazlığa Türk Hukuku’nun uygulanmasının gerektiğini, markanın müvekkil şirket faaliyetleri sonucunda Türkiye’de tanınır hale geldiğini, sözleşmenin haksız olarak feshedildiğini beyan ederek davanın kabulünü, sözleşmenin haksız feshinden dolayı uğranılan müspet zararın bilirkişi incelemesi ile tespitini, bu tespit yapılana kadar şimdilik 10.000,00-TL müspet zararın tazminine, müvekkili şirket tarafından kazandırılan müşteri portföyünün ve denkleştirme isteminin değerinin bilirkişi incelemesi ile tespitine, bu tespit yapılana kadar şimdilik 10.000,00-TL denkleştirme tazminatına, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA /
Davalı … Ltd. Şti. vekili davaya cevap dilekçesinde ve özetle; taraflarınca … ile davacı arasında akdedilen söz konusu sözleşme uyarınca tarafların işbu sözleşmeden doğacak uyuşmazlıkların tahkimde çözümünün öngörmüş olduğunun bilindiğini, Mahkemece davacının sözleşmeyi ibraz etmesine karar verilmesini ve sözleşmede tahkim klozu varsa Mahkemenin huzurdaki davayı görmekte görevli olmadığından ilk itirazlarının kabulü ile davanın esasa girilmeksizin öncelikle görev yönünden reddine karar verilmesi gerektiğini, uyuşmazlığa uygulanacak hukuk bakımından da yine … ile davacı arasında akdedilen sözleşmede … yasalarının uygulanacağının belirtildiğini, sayın Mahkemenin görevsiz olduğu ve uyuşmazlığa New York Hukuku’nun uygulanmasına yönelik savunmaları saklı kalmak kaydıyla huzurdaki davadaki davacının taleplerinin her ikisinin de davalı ile dava dışı … arasında akdedilen sözleşmeye dayandığını, Borçlar Hukuku’nun temel prensiplerinden olan Sözleşmelerin Nisbiliği ilkesi uyarınca borç ilişkisinin yalnızca alacaklı ile borçlu arasında bir bağ teşkil etmekte olup sözleşmeye konu alacak ve borçların da yalnızca sözleşmenin tarafları arasında talep edilebilmesi gerektiğini, müvekkili şirketin ise davaya konu taleplerin dayandığı sözleşmenin tarafı olmadığını, müvekkili şirket bakımından pasif husumet yönünden davanın reddi gerektiğini, ayrıca huzurdaki davanın belirsiz alacak davası olarak açılamayacağını, bu nedenle huzurdaki davanın belirsiz alacak davası olarak ikame edilmesinde hukuki yarar bulunmadığından davanın bu sebeple de usulden reddine karar verilmesi gerektiğini, bunlarla birlikte diğer davalı … ile davacı arasında akdedilen sözleşmenin, dava dışı … tarafından devralındığını ve … yerine sözleşmenin tarafı olduğunu, taraflarınca bilindiği kadarıyla söz konusu sözleşmenin 01/01/2014-31/12/2015 tarihleri arasında geçerli olmak üzere belirli süreli olarak akdedildiğini, tarafların bu sözleşmenin yenilendiğine ilişkin bir zeyilname yahut yeni bir sözleşme imzalamadıkları müddetçe bu sözleşmenin süresinden sonra yenilenmeyeceğini, dava dışı …’nin de, davacıya 06/04/2016 tarihinde gönderdiği e-maili ile taraflar arasında sözleşmenin atıf yapılan madde hükmü uyarınca 31/12/2015 tarihi itibariyle sona erdiğini bildirerek davacının, sözleşmenin VIII. Maddenin 2. Numaralı bendinde belirtilen yükümlülüklerini yerine getirmesini ihtar ettiğini, müvekkili şirketin bağlı ortaklığı olan …’de mukim … şirketinin ise, davacının … ile akdettiği sözleşmenin sona erdiği 31/12/2015 tarihinden sonra, 11/01/2016 tarihinde … ile yeni bir distribütörlük sözleşmesi akdettiğini, yani müvekkili şirketin somut olayda davacının, … ile olan sözleşmesinin sona ermesini müteakip … tarafından distribütör olarak atanmış olup müvekkili şirketin faaliyetlerinin … ile akdettiği distribütörlük sözleşmesi kapsamında olduğunu, bu sebeple de müvekkili şirketin hukuka aykırı fiilleri ile davacıyı zarara uğrattığı iddiasının gerçek dışı olduğunu, … ile davacı arasındaki temsilcilik sözleşmesinin sona ermesi sebebiyle davacının 31/12/2015 tarihinden itibaren Türkiye’de müşteri ile ticari ilişkiye girmesinin mümkün olmadığını, bu noktadan sonra Türkiye’de tek satıcı olarak atanan müvekkili şirketin işbu atama uyarınca Türkiye’deki müşterilerle irtibata geçmesinin oldukça doğal olduğunu, dolayısıyla davacının huzurdaki davayı müvekkiline yönlendirmesinde herhangi bir hukuki yarar ve dayanağının olmadığını, hiçbir kabul anlamına gelmemek kaydıyla bir an için davacının herhangi bir tazminatına hak kazanabileceği düşünülse dahi, davacı şirketin 2013 yılında kurulmuş olduğu ve dava dışı … şirketiyle 2014 yılında bir sözleşme akdettiği düşünüldüğünde, davacının 2014 yılı öncesine ilişkin bütün taleplerinin reddinin gerektiğini, kaldı ki davacının dava dışı … ile akdettiği sözleşmenin de belirli süreli bir sözleşme olup, süresi dolmakla sona eren belirli süreli sözleşmeye istinaden kar kaybının talep edilmesinin mümkün olmadığını beyan ederek tahkim itirazlarının kabulü ile davanın görev yönünden reddini, iş bu talepleri kabul olmaz ise uyuşmazlığa uygulanacak New York Kanunları uyarınca davacının bütün taleplerinin reddini, müvekkili şirket davacının akdettiği sözleşmenin tarafı olmamakla davanın pasif husumet yokluğundan reddini, davacının müvekkile yönelttiği davasının dava şartı yokluğundan reddini, davacı taleplerinin koşulları oluşmadığından bütün taleplerin esastan reddini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacıya tahmiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı … (…) vekili davaya cevap dilekçesinde ve özetle; huzurdaki uyuşmazlığın dayanağını teşkil eden davacının taleplerini dayandırdığı sözleşme madde VIII/4’te taraflar arasında sözleşmeden kaynaklanan uyuşmazlıkların tahkim ile çözüleceğinin düzenlendiğini, bu nedenle davacının taleplerini dayandırdığı sözleşmede yer alan tahkim şartı kapsamında davanın usulden reddinin gerektiğini, tahkim itirazı saklı kalmak kaydıyla bir an için Mahkemenin huzurdaki davayı görmeye karar vermesi durumunda tarafların Amerika Birleşik Devletleri New York Eyalet Kanunları uygulanacak hukuk olarak seçmiş olmaları sebebiyle uyuşmazlığın çözümünde Türk Hukukunun uygulanamayacağını, tahkim şartına ve uygulanacak hukuka ilişkin itirazları saklı kalmak kaydıyla davacının haksız taleplerinin esastan dahi reddi gerektiğini, taraflar arasındaki sözleşmenin VII/5.2.maddesinde sözleşmenin herhangi bir nedenle feshedilmesi veya yenilenmemesi halinde davacının sahip olduğu hakları düzenlediğini, ilgili madde uyarınca davacının sözleşmenin feshedilmesi veya yenilenmemesi halinde ortaya çıkan tek talep hakkının sözleşmenin sona erdiği tarihten önce gerçekleştirilen kullanımlara ilişkin olacağını, zira ilgili madde hükmü Mahkemece incelendiğinde sözleşmenin herhangi bir nedenle feshedilmesi veya süresi bitiminde yenilenmemesi halinde davacının …’ten herhangi bir tazminat, şerefiye, portföy tazminatı ve sözleşme nedeniyle katlanmak zorunda olduğunu iddia ettiği herhangi bir masrafı talep etme hakkının bulunmadığının görüleceğini, öte yandan taraflar arasındaki sözleşmenin haksız feshinin de söz konusu olmadığını, müvekkili şirketin davacıya 06/04/2016 tarihinde gönderdiği e-mail ile taraflar arasındaki sözleşmenin 31/12/2015 tarihi itibariyle sona erdiğini bildirerek davacının sözleşmenin VIII.maddesinin 2 numaralı bendinde belirtilen yükümlülüklerini yerine getirmesini ihtar ettiğini, ayrıca davacı yanın talebini somutlaştırmadığını, yine davacı şirketin 2013 yılında kurulmuş olduğu ve dava dışı … şirketiyle 2014 yılında bir sözleşme akdettiği düşünüldüğünde, davacının 2014 yılı öncesine ilişkin herhangi bir talebini ileri sürebilmesinin mümkün olmadığını, somut olayda davacının … ile başlayan ve müvekkili şirket tarafından devralınan ilişkisinin 01/01/2014-06/04/2016 tarihleri arasında sürdüğünü, sözleşmeye konu ürünlerin Türkiyedeki tanınırlığının davacı tarafından arttırıldığı iddiasının da gerçek dışı olduğunu beyan ederek tahkim itirazlarının kabulü ile davanın görev yönünden reddini, iş bu talepleri kabul olmaz ise uyuşmazlığa uygulanacak New York Kanunları uyarınca davacının bütün taleplerinin reddini, davacı taleplerinin koşulları oluşmadığından bütün taleplerin esastan reddini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacıya tahmiline karar verilmesini talep etmiştir.
KANITLAR VE GEREKÇE /
Dava; sözleşmenin haksız feshinden dolayı uğranılan müspet zararın ve denkleştirme tazminatının tahsili istemine ilişkindir.
Mahkememizin 21/01/2021 tarihli duruşmasının (1) numaralı ara kararı ile; Davacı şirket ve dava dışı … arasındaki tek satıcılık sözleşmesinin aslı/yeminli tercüme asılları ve 06/04/2019 tarihli mailin yeminli tercüme asılları dosya arasında bulunmadığı tespit edildiğinden, taraf vekillerine sözleşmenin ve mailin yeminli tercümesini dosyaya sunmak üzere iki aylık kesin süre verilmiş ve davacılar vekilince, sözleşme ve mail tercümesi dosyaya sunulması üzerine, davalılar vekilinin tahkim itirazı değerlendirilmiştir.
Taraflar arasındaki uyuşmazlık konularının; davacı ile dava dışı … akdettikleri tek satıcılık sözleşmesinin hükümlerinin taraflar arasında hüküm doğurup doğurmayacağı, davacı ile dava dışı … ‘ın akdettikleri tek satıcılık sözleşmesi kapsamında, sözleşmenin haksız feshedildiği iddiasına dayalı olarak davacının davalılardan denkleştirme tazminatı, yine davacının sözleşmenin haksız feshinden dolayı müspet zararının varlığı ve miktarı, bu alacakların belirsiz alacak davasına konu edilip edilmeyecekleri, davada hangi hukukun uygulanacağı, davalının tahkim ilk itirazının yerinde olup olmadığı noktalarında toplandığı tespit edilmiştir.
Davalılar vekilince HMK’nun 117/1 fıkrası uyarınca süresinde ibraz edilen cevap dilekçeleri ile tahkim ilk itirazlarının ileri sürüldüğü anlaşıldığından, 6100 Sayılı HMK’nun 117/2 ve 3 fıkraları uyarınca dosya ele alınmıştır.
Davacı şirket ile dava dışı … arasında 01/01/2014 tarihli temsilcilik sözleşmesi imzalandığı hususunda taraflar arasında ihtilaf bulunmamaktadır.İşbu sözleşmenin ”I.İlişkimizin Temel Şartları” şartları başlıklı 9.maddesinde; ”Sözleşmenin süresi, işbu sözleşme, 1 Ocak 2014 tarihinde (”Yürürlük tarihi”) başlayacak ve işbu sözleşmenin şartları uyarınca daha erken feshedilmediği sürece, 31 Aralık 2015 tarihinde sona eren iki yıllık sabit bir süre (”Süre”) boyunca geçerli olacaktır. İşbu sözleşmede yapılabilecek süre uzatımları veya yenilemeler, yeni bir sözleşme veya işbu sözleşmeye ilişkin bir tadil anlaşması siz ve … tarafından imzalanmadığı sürece geçerli olmayacaktır.”, ”VIII.Sözleşmenin Sona Ermesi, Feshi ve Uyuşmazlıkların Halli” başlıklı 3.maddesinde; ”İlişkimiz Hangi Kanuna Tabidir? Bu sözleşme ve bu sözleşmeye bağlı olarak ortaya çıkacak herhangi bir talep, ihtilaf ya da uyuşmazlık, tarafların ilişkileri ve/veya tarafların haklarının ve görevlerinin yorumlanması ve uygulanması, kanuni ihtilaf kurullarından bağımsız olarak New York Eyaleti Kanunlarına tabi olacaktır. Başkaca koşullarda geçerli olması durumunda taraflar, işbu belgeyle geçerliliği açıkça reddedilmiş olan Malların Uluslararası Satışına ilişkin Sözleşmeler Hakkındaki Birleşmiş Milletler Konvansiyonunu (CISG) uygulanmayacağını kabul ederler. … ve Siz, işbu sözleşmenin ve bildirimler dahil, işbu Sözleşmeyle ilgili tüm diğer belgelerin İngilizce düzenlenmiş ve düzenlenecek olmasını istediğinizi teyit ediyorsunuz.”, ”VIII.Sözleşmenin Sona Ermesi, Feshi ve Uyuşmazlıkların Halli” başlıklı 4.maddesinde ”Aramızdaki İhtilafların Halli- Ek Tahkim Yükümlülüklerimiz” alt başlıklı 4.1 maddesinde; ”Tahkim Kuralları ve Prosedürleri. Tahkim, bir hakem tarafından İngilizce dilinde yürütülecektir; ancak taraflardan herhangi biri, diğer tarafın talebi üzerine ilgili ifade veya belgeye dayalı kanıtın İngilizce çevirisini sunduğu taktirde, söz konusu ifade veya belgesel kanıtı herhangi bir dilde sunabilir. Tahkim ve işbu bölüm, Amerika Birleşik Devletleri Kanunun 9.Başlığına (Tahkim) tabi olacaktır. Tarafların tahkim sürecinin başlatılmasından sonraki otuz (30) gün içinde tek hakem üzerinde anlaşmaya varamamaları durumunda; Amerikan Tahkim Derneği, hakemi atayacak ve bu atamayı derhal taraflara bildirecektir. Tahkim kararı yazılı olacak, hükmün gerekçelerini belirtecek, makul avukatlık ücret ve ödemeleri dahil olmak üzere, bir masraf tazminatı hükmünü içerebilecek ve taraflar için nihai ve bağlayıcı olacaktır. Tahkim kararı, ilgili konuda veya ilgili taraf veya varlıkları üzerinde yargı yetkisini haiz herhangi bir mahkeme tarafından verilen bir mahkeme kararıyla tenfiz edilebilir. Taraflardan birinin geçici tedbir talebiyle bir mahkemeye başvurması, işbu tahkim anlaşmasına aykırı veya işbu tahkim anlaşmasından bir feragat olarak addedilmeyecektir. …’in veya Sizin, işbu sözleşmeden doğan veya işbu sözleşmeyle ilgili hakların uygulanmasını sağlamak için avukatlar görevlendirmeniz durumunda; kazanan taraf, bilirkişi tanık ücretleri dahil, makul avukatlık ücret ve masraflarını geri alma hakkına sahip olacaktır.” düzenlemesi yer almaktadır.
Gerçek ya da tüzel kişiler arasında çıkan uyuşmazlıklarda asıl olan uyuşmazlığın devlet bünyesindeki yargı organları (mahkemeler) tarafından çözümlenmesidir. Alternatif uyuşmazlık çözüm yolları arasında sayılan arabulucuk, tahkim, hakem vs. gibi yollarla uyuşmazlıkların çözümü tarafların serbest iradesi ya da bu yola başvurmayı zorunlu kılan yasa hükmünün varlığına bağlıdır. Buna göre tahkim yolu, uyuşmazlıkların çözümünde tarafların devlet yargısı yerine hakem olarak adlandırılan özel kişileri görevli ve yetkili kılmalarını ifade eder.
Tahkim sözleşmesi, tarafların iradesine tabi olan uyuşmazlıklar için mümkündür (6100 sayılı HMK m. 408/I). Başka bir deyişle, tarafların dava konusu üzerinde kabul veya sulh yolu ile serbestçe tasarruf edemeyecekleri hallerde, tahkim mümkün değildir. Örneğin, boşanma ve ayrılık davaları, iflas davaları ve çekişmesiz yargı işleri için tahkim sözleşmesi yapılamaz. Aynı şekilde taşınmaz mallar üzerindeki ayni haklardan veya iki tarafın iradelerine tabi olmayan işlerden kaynaklanan uyuşmazlıklar tahkimin konusu olamaz (HMK m. 408/I).
Tahkim yoluna gidilebilmesi için tarafların tahkim sözleşmesi yapmaları ya da düzenledikleri sözleşmede tahkim şartına yer vermeleri gerekir. Tahkim anlaşması veya tahkim şartındaki uyuşmazlığın hakem veya hakemler kurulunca çözümlenmesine ilişkin irade beyan ve açıklaması tahkim şartı sözleşmesinin temel unsurudur. (HMK m. 412). Tahkim şartı veya anlaşmasının geçerli olabilmesi için tarafların tahkim iradesini açıkladıkları tahkim şartı ya da sözleşmede tartışma ve karışıklığa neden olmayacak biçimde açık ve kesin olarak belirtmiş olmaları zorunludur.
Geçerli bir tahkim sözleşmesinin konusunu oluşturan uyuşmazlığın çözümü için mahkemede dava açılmışsa, karşı taraf tahkim ilk itirazında bulunabilir. Bu durumda tahkim sözleşmesi hükümsüz, tesirsiz veya uygulanması imkânsız değil ise mahkeme tahkim itirazını kabul eder ve davayı usulden reddeder. (HMK m. 413/I) Uyuşmazlığın tahkim yoluyla çözümlenmesinin kararlaştırıldığı hallerde aleyhine dava ikame olunan davalı tarafça ileri sürülecek tahkim itirazı, HMK’nın 116.maddesi gereğince ilk itiraz olarak sayılmış olup, aynı Kanun’un 117.maddesinde, ilk itirazların hepsinin cevap dilekçesinde ileri sürülmek zorunda olduğu, aksi hâlde dinlenemeyeceği ve yine aynı Kanun’un 131.maddesinde ise, cevap dilekçesinin verilmesinden sonra, cevap süresi dolmamış olsa bile ilk itirazların ileri sürülemeyeceği hüküm altına alınmıştır.
Somut olayda; davacı şirket ile dava dışı şirket arasında yapılan tek satıcılık sözleşmesinin davalı şirket …’un, devraldığı … ile müvekkil şirket arasındaki tek satıcılık sözleşmesini haksız nedenle feshi ve müşteri portföyünün… tarafından haksız olarak alınıp kullanılması sonucunda uğranılan zararın tazmini talep edilmektedir. Davacı taleplerini dava dışı … (daha sonra davalı … tarafından devralınan) ile arasındaki tek satıcılık sözleşmesine dayanarak öne sürmektedir. Bu nedenle taraflar arasındaki uyuşmazlık; Davacı şirket ile dava dışı … arasında 01/01/2014 tarihli tek satıcılık sözleşmesinden kaynaklanmaktadır. İşbu sözleşmenin de ‘VIII.Sözleşmenin Sona Ermesi, Feshi ve Uyuşmazlıkların Halli” başlıklı 4.maddesinde tahkim şartına yer verildiği görülmüştür. HMK’nın 116.maddesinde tahkim itirazı ilk itirazlar arasında sayılmış olup davalılar vekillerince süresinde tahkim ilk itirazında bulunulmuştur.
Tahkim itirazında bulunulması üzerine, mahkemece tahkim anlaşmasının bulunup bulunmadığı araştırılırken, söz konusu tahkim anlaşmasının geçerli olup olmadığınında incelenmesidir. MTK’nun 5.maddesinde “tahkim itirazının kabulü halinde, mahkeme davayı usulden reddeder”hükmüne yer verilmiştir. O halde mahkemenin görevi burada sadece hukuki durumu ne olursa olsun bir tahkim şartının var olup olmadığını incelemekle sınırlı değil fakat geçerli bir tahkim anlaşmasının var olup olmadığını incelemektir. Zira kanunda “kabul edilebilir” bir tahkim anlaşmasının bulunması şartı da aranmaktadır. Mahkememizce yapılan inceleme de geçerli bir tahkim anlaşmasının-tahkim şartının da bulunduğu tespit edildiğinden davalıların tahkim ilk itirazının kabulü ile davanın HMK’nun 413/1 fıkrası uyarınca usulden reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
Yukarıda açıklanan nedenlerle;
H Ü K Ü M /
1-Davalıların tahkim ilk itirazının kabulü ile davanın HMK’nun 413/1 fıkrası uyarınca USULDEN REDDİNE,
2-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Harçlar Tarifesi gereğince hesap olunan 59,30-TL maktu karar ve ilam harcının peşin alınan 341,55-TL harçtan mahsubu ile artan 282,25-TL harcın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
3-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince hesap olunan 4.080,00-TL maktu vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalılara verilmesine,
4-Davacı tarafça yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
5-Davalılarca yapılan yargılama gideri bulunmadığından bu konuda hüküm kurulmasına yer olmadığına,
6-HMK 333.maddesi gereğince taraflarca yatırılan gider avansından geriye artan kısmın hüküm kesinleştiğinde taraflara iadesine,
Dair, taraf vekillerinin yüzünde, kararın tebliğ tarihinden itibaren 2 hafta içinde mahkememize verilecek dilekçe ile İstanbul Bölge Adliye Mahkemeleri’nde istinaf kanun yolu açık olmak üzere karar verildi.
20/05/2021

Katip …
¸

Hakim …
¸