Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 6. Asliye Ticaret Mahkemesi 2016/913 E. 2020/734 K. 03.12.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO:2016/913 Esas
KARAR NO:2020/734

DAVA:Menfi Tespit (Bankacılık İşlemlerinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ:08/09/2016
KARAR:GÖREVSİZLİK NEDENİYLE USULDEN RED- TÜKETİCİ
KARAR TARİHİ:03/12/2020

Mahkememizde görülmekte olan Menfi Tespit (Bankacılık İşlemlerinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ -İSTEM/
Davacı vekili dava dilekçesinde ve özetle; Müvekkilinin kendisine ait olmayan borçlardan dolayı hakkında …. İcra Müdürlüğünün … E. Sayılı dosyası ile borlandırıldığını öğrenmiş bulunduklarını, bu konu hakkında İstanbul CBS’na müvekkilinin kimlik bilgilerini kullanan kişi veya kişiler hakkında evrakta sahtecilik ve dolandırıcılık tan dolayı şikayet taleplerinin soruşturma aşamasında olduğunu, icra takibinde ödeme emri müvekkilinin ceza evinde olduğundan haberdar olamadığını, …. İcra Müdürlüğünün … E. Sayılı dosyası incelendiğinden dosyanın esasının … E. Sayılı dosyası olduğu ve yenilendiği takip talebi incelendiğinde kredi kartı borcuna ilişkin ihtarname ve hesap özeti denildiği fakat dosya da bunların olmadığının görüleceğini, bu belgelerdeki imzalar ve nüfus cüzdanı veya resmi belgedeki fotoğrafların da müvekkiline ait olmadığı yapılacak bilirkişi incelemesi sonucunda ortaya çıkacağını, müvekkilinin o tarihte …. Ağır Ceza Mahkemesinin … E. Sayılı dosyası ile tutuklu olarak yargılandığını tutuklanma tarihinin 10/07/2007 tahliye tarihinin 2012 yılı olduğunu, kendisinin tutuklu bulunduğu sırada nüfus bilgileri kullanılarak kredi kartı başvurusu, kredi başvurusu yapılmış ve borçlanılarak ödenmediğini, kredi kartı kullanmasının ceza evindeyken mümkün olmadığını, imza incelemesi yapılması gerektiğini, icranın tedbiren durdurulmasını, tedbir kararı verilmesi durumunda yatırılacak bedelin dava sonuna kadar alacaklıya ödenmemesini, imzaya ve borca itirazlarının kabulü ile davalı alacaklılara borçlu olmadıklarının tespitini, takip alacaklısının alacağın %20 den aşağı olmamak kaydı ile icra inkar tazminatına mahkum edilmesine, yargılama giderleri ile dava ücreti vekaletin davalılara tahmiline karar verilmesini talep etmiştir.
SAVUNMA /
Davalı vekili cevap dilekçesinde ve özetle; Temlik eden … Bankası A.Ş’nin davacı …’ten olan alacaklarının müvekkili … A.Ş ile … A.Ş arasında akdedilen sözleşme ile … A.Ş’ye devir ve temlik edildiğini, temlike ilişkin belgelerin sunulduğunu, davacının … Bankası A.Ş’ye olan borcu sebebiyle hakkında …. İcra Müdürlüğü’nün … E. Sayılı dosyasından takip başlatıldığını, iş bu takibin herhangi bir itiraza uğramadan kesinleştiğini ve haciz işlemlerine devam edildiğini, takip kesinleştikten uzun süre sonra kötüniyetli olarak açılan iş bu davanın müvekkili şirketin alacağının tahsilini geciktirmek amacında olduğunu açıkça ortaya koyduğunu, dava dilekçesinde yer alan sahtecilik iddiaları gerçeği yansıtmadığını, iddiaları kabul anlamına gelmemekle birlikte iş bu iddialara konu sözleşmelerin işin uzmanı bilirkişilerce incelemesinin yapılması ve Yargıtay denetimine uygun bir rapor halinde tespit edilmesi gerektiğini, davacının ihtiyati tedbir yoluyla takibin durdurulması taleplerinin de reddinin gerektiğini, icra inkar tazminatı isteminin reddi ile yargılama giderleri ve vekalet ücreti ile %20’den aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatının karşı tarafa yüklenmesine karar verilmesini talep etmiştir.
KANITLAR VE GEREKÇE /
Tüm dosya kapsamı incelenip değerlendirildiğinde; tarafların iddia ve savunmalarından, anlaşamadıkları hususlar, anlaştıkları hususlar, çekişmeli vakıalar hakkında toplanan deliller, delillerin tartışılması ve değerlendirilmesi, sabit görülen vakıalarla bunlardan çıkarılan sonuç ve hukuki sebepler şu şekildedir:
Davacı gerçek kişi tüketici, kredi kartı ve banka hesabına ilişkin olarak kendisinin davalı tarafa …. İcra Dairesi’ nin … E sayılı takip dosyasında borçlu olmadığının tespitini talep etmektedir.
Davalı taraf genel mahiyette iddia olunan vakıaları inkar ile davanın reddini savunmuştur.
Dava, tüketicinin kredi kartı ve banka hesabına ilişkin tüketici işlemi niteliğindeki bankacılık hizmet sözleşmesinden kaynaklanan takip nedeni ile borçlu olup olmadığına dair menfi tespite ilişkindir.
Davacı gerçek kişi … olup dava 08.09.2016 tarihinde açılmıştır. Davacının tacir olup olmadığına dair araştırma yapılmış gelen müzekkere cevaplarından davacının tacir kaydının olmadığı, tacir gibi bilanço usulüne göre vergi vermediği görülmekle tacir olmadığı anlaşılmıştır. Yine taraflar arasında imzalanan Bankacılık Hizmet Sözleşmesi incelendiğinde sözleşmenin de ticari olmadığı, tüketici işlemi olduğu anlaşılmıştır.
28.05.2014 tarihinde yürürlüğe giren 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun’ un 3/1-k maddesinde tüketici; ticari veya mesleki olmayan amaçlarla hareket eden gerçek veya tüzel kişiyi, 3/1-l maddesinde ise tüketici işlemi ; mal veya hizmet piyasalarında kamu tüzel kişileri de dâhil olmak üzere ticari veya mesleki amaçlarla hareket eden veya onun adına ya da hesabına hareket eden gerçek veya tüzel kişiler ile tüketiciler arasında kurulan, eser, taşıma, simsarlık, sigorta, vekâlet, bankacılık ve benzeri sözleşmeler de dâhil olmak üzere her türlü sözleşme ve hukuki işlem olarak tanımlanmış olup , aynı yasanın 73/1 maddesinde tüketici işlemleri ile tüketiciye yönelik uygulamalardan doğabilecek uyuşmazlıklara ilişkin davalarda tüketici mahkemeleri görevli kılınmıştır.
6502 sayılı kanunun 83/2 maddesine göre, taraflardan birini tüketicinin oluşturduğu işlemler ile ilgili diğer kanunlarda düzenleme olması, bu işlemin tüketici işlemi sayılmasını ve bu kanunun görev ve yetkiye ilişkin hükümlerinin uygulanmasını engellemeyeceğini düzenlemiş olmakla, davacı tüketici sıfatını haiz olmakla bankacılık işleminden kaynaklanan tüketici işlemi olan sözleşme gereği davalı bankadan alacağı temlik alan şirket aleyhine taraflar arasındaki bankacılık sözleşmesinden kaynaklanan menfi tespit davası açmakla, açılan iş bu davada mahkememizce Tüketici Mahkemesinin görevli olduğu kabul edilmiştir. HMK 114/1-c maddesi gereğince, mahkemenin görevli olup olmadığına ilişkin dava şartının HMK nun 115 maddesi gereğince mahkemece davanın her aşamasında re’ sen dikkate alınması gerektiği gözetilerek, saptanan ve hukuksal durum bu olunca mahkememizin görevsizliği nedeni ile HMK nun 114/1-c ve 115/2 maddesi uyarınca davanın usulden reddine kanunen karar verilmesi gerektiği kanaatine varılmış ve aşağıdaki hüküm kurulmuştur. Bu nedenle aşağıdaki şekilde kanunen görevsizliğe karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM/Gerekçesi yukarıda izah olunduğu üzere;
1-Davacının davasının mahkememizin görevsiz olması nedeniyle usulden REDDİNE,
2-HMK.nun 20. maddesi uyarınca kararın kesinleşmesinden itibaren 2 hafta içinde taraflardan birinin usulen başvurusu halinde dava dosyasının görevli … NÖBETÇİ TÜKETİCİ MAHKEMESİ’NE gönderilmesine,
3- Yargılama giderlerinin görevli mahkemesince hüküm altına alınmasına,
4- HMK 20. maddesi gereğince görevsizlik kararının kesinleşmesinden itibaren 2 hafta içinde başvuru yapılmaz ise davanın açılmamış sayılmasına karar verileceği ve yargılama giderleri konusunda karar verileceğinin ihtarına,
Dair, tarafların yokluğunda mahkememize yazılı / sözlü başvuru ile zabıt katibince tutanağa geçirilmek suretiyle kararın tebliğ tarihinden itibaren 2 haftalık yasal süre içerisinde İstanbul BAM’a gönderilmek üzere istinaf yasa yolu açık olmak üzere yapılan tahkikat sonucunda karar verildi. Karar usulen açıklandı, okundu.

Katip …
e-imzalıdır

Hakim …
e-imzalıdır