Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 6. Asliye Ticaret Mahkemesi 2016/629 E. 2019/994 K. 19.12.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2016/629 Esas
KARAR NO : 2019/994

DAVA : Ölüm Sebebiyle Açılan Tazminat
DAVA TARİHİ : 07/06/2016
KARAR : RED
KARAR TARİHİ : 19/12/2019

Mahkememizde görülmekte olan ölüm sebebiyle açılan destekten yoksun kalma tazminatı davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ -İSTEM /
Davacılar vekili dava dilekçesinde ve özetle; 16/05/2012 tarihinde maktul …’ın kullandığı motosiklet ile…’ın sevk ve idaresinde olan … plakalı aracın … mevkiinde yaralanmalı ve maddi hasarlı kaza yaptığını, bu kazada müvekkilinin müşterek çocukları olan …’ın kaldırıldığı hastanede vefat ettiğini, meydana gelen trafik kazasına karışan … plakalı aracın davalı … A.Ş ‘nin ZMMS güvencesi altında olduğunu, müvekkillerinin sigortalı aracın yaptığı kaza nedeniyle ölen oğullarını son derece iyi yetirtişdiğini, daavlı sigorta şirketinin güvencesinde olan araç sürücüsünün kazanın oluşumunda kusurlu olduğunu, defin masraflarının da sigorta kapsamına girdiğinden bu masraflarında davalı sigorta şirketinden poliçe teminat kapsamıyla tazmin edilmesi gerektiğini beyan ederek yukarıda arz ve izah olunan ve resen nazara alınacak nedenlerle, fazlaya ilişkin her türlü talep ve dava hakları saklı kalmak üzere şimdilik her müvekkili için ayrı ayrı 100.00TL destekten Yoksun Kalma Tazminatı ve 100.00TL defin giderinin kaza tarihinden itibaren uygulanacak ticari faiziyle davalı sigorta şirketinden tahsilini, yargılıma giderleri ve ücret-i vekaletin davalılara tahmiline karar verilmesini talep etmiştir.

SAVUNMA /
Davalı vekili cevap dilekçesinde ve özetle; Davaya konu edilen, trafik kaza sonrasında yapılan başvuru üzerine müvekkili sigorta şirketi nezdinde hasar dosyaları açıldığını, konunun değerlendirildiğini ve toplam 14.049.00TL destekten yoksun kalma maddi tazminat alacağı tespit edilerek , ilgili maddi tazminat tutarı bizzat davacılar vekil hesabına ödendiğini, Usul ve yasaya uygun olarak yapılan bu hesaplama ve ödeme sonrasında müvekkili sigorta şirketinin davacıya başkaca bir sorumluluğu kalmadığından davanın reddine karar verilmesi gerektiğini, bununla birlikte, davacılar vekilinin destekten yoksun kalma maddi tazminat talepleri bakımından kabul anlamına gelmemek kayıt ve şartı ile bir an için davalı müvekkil sigorta şirketinin dava konusu maddi tazminat talebi sorumlu olduğu düşünülse dahi, davalı müvekkili sigorta şirketinin iş bu sorumluluğunun kusur oranında ve poliçe limiti ile sınırlı sorumluluğu olduğunu bu sebeple sebepsiz zenginleşmeye mahal vermeyecek şekilde öncelikle kusur oranlarının belirlenmesini ve bilahare de maddi tazminat miktarının tespiti gerekmesini, davanın reddini, aksi halde belirttiğimiz şekilde hesaplama yapılarak hüküm tesis edilmesini, kaza tarihinden itibaren ticari faiz talebinin reddini , yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davacıya tahmilini talep etmiştir.

KANITLAR VE GEREKÇE /
Tüm dosya kapsamı incelenip değerlendirildiğinde; tarafların iddia ve savunmalarından, anlaşamadıkları hususlar, anlaştıkları hususlar, çekişmeli vakıalar hakkında toplanan deliller, delillerin tartışılması ve değerlendirilmesi, sabit görülen vakıalarla bunlardan çıkarılan sonuç ve hukuki sebepler şu şekildedir:
Davacılar ( destekten yoksun kaldığını iddia eden vefat eden …’ ın babası … ve annesi …), oğulları …’ ın 16/05/2012 tarihinde trafik kazası nedeni ile ölmesi sonrasında ölenin desteğinden yoksun kalındığı iddiası ile davalı sigorta şirketinden destekten yoksun kalmaya ilişkin ayrı ayrı 100,00 TL den 200,00 TL maddi tazminat ile 100,00 TL defin masraflarına ilişkin maddi zararlarının tazminini talep etmektedir.
Davalı taraf genel mahiyette sorumluluklarının bulunmadığı savunmasıyla davanın reddini savunmuştur.
Dava; ölen desteğin anne ve babası tarafından açılan, haksız fiil olan trafik kazası nedeni ile sorumluluk ilkesi çerçevesinde davalı taraftan destekten yoksun kalma maddi tazminatı istenip istenemeyeceğine, istenebilecek ise miktarına ilişkindir.
Kusur durumu ve aktüer incelemeye dair ; bilirkişiler … ve …’un 11/07/2018 tarihli raporu incelenmiştir.
16.05.2012 tarihli vuku bulan trafik kazasında davacıların vefat eden oğulları … sevk ve idaresindeki aracın U dönüşü yasaktır tabelası bulunan yerde U dönüşü yaptığı, bu esnada sola dönmek için yolun gidişe ayrılmış olan en sol şeridine uygun zamanda yerleşmeden en sağ şerit üzerinden sola dönüş manevrası yaptığı bunun sonucunda kendi ölümüne sebebiyet veren trafik kazasında % 75 oranında kusurlu olduğuna, dava dışı diğer sürücünün ışıklı kavşakta hızını azaltmaması nedeni ile davacıların desteğinin ölümü ile sonuçlanan trafik kazasında % 25 oranında kusurlu olduğuna kanaat getirilmiştir.
Davacı babanın 3.999,00 TL bakiye tazminat alacağı bulunduğuna davacı annenin 8.344,00 TL bakiye tazminat alacağının bulunduğuna dair aktüer hesaplama yapılmıştır. Davacıların usule uygun olarak harç yatırarak ıslah talebinde bulunmadığı görülmüştür yani ıslah harcı yatırılmamış olmakla dava dava dilekçesindeki değere göre ( destekten yoksun kalmaya ilişkin ayrı ayrı 100,00 TL den 200,00 TL maddi tazminat ile 100,00 TL defin masraflarına ilişkin maddi zararın tazmini) değerlendirilmiştir.
Davanın 07.06.2016 tarihinde açıldığına, davalı şirket tarafından davacılara 25.03.2013 tarihinde ödemede bulunulduğuna, 27.06.2012 tarihinde maddi tazminat alacağının kalmadığına dair davacılar ile davalı tarafın ibra olduğuna ve KTK m. 111 gereği iki yıl içinde ibranın geçersizliğine dair herhangi bir işlem yapılmadığına, sonuç olarak maddi zararın tazmini ile ibra sözleşmesi gereğince hiç bir bakiye maddi zarar tazmininin davacılarca davalıdan istenemeyeceğine dair ibranın kesin olduğuna kanaat getirilmiştir.
Diğer yandan davacıların ölen desteklerinin % 75 ağır kusuru bulunduğu anlaşılmakla yine davacıların tazminat talebinin yerinde olmadığı anlaşılmıştır. Şöyle ki: haksız fiil olan trafik kazasında; davacıların ölen çocuklarının kusuru nedeni ile davalı açısından zarar ile fiil arasındaki illiyetin kesildiği değerlendirilmiştir. 2918 Sayılı Kanun gereğince; destekten yoksun kalan hak sahibinin sigortalının sorumluluk riski kapsamında olmayan destek tazminatı talepleri ile destekten yoksun kalan hak sahibinin sigortalının sorumluluk riski kapsamında olmakla beraber destek şahsının kusuruna denk gelen destek tazminatı talepleri kapsam dışıdır hükmü bulunmaktadır. Sorumluluk hukukunun en önemli amacı, kişinin mal varlığında iradesi dışında meydana gelmiş eksilmeyi ayni veya nakdi olarak gidermektir. Zararın tazminini talep etmek hakkı doğrudan zarar görene tanınmıştır. Doğrudan zarar görenin dışında üçüncü bir kişinin tazminat talebinde bulunma hakkı, kural olarak yoktur. Bu sebeple sözleşme dışı sorumluluk hukukunda üçüncü bir kişinin maruz kaldığı yansıma zararı, prensip olarak, tazmin edilemez niteliktedir. Zira sorumluluk hukukunun temel kurallarından birini, tazminat talebinde bulunabilecek olan kişi veya kişilerin sadece doğrudan zarara uğrayanlar olması oluşturur. Bu kurala 818 sayılı Borçlar Kanunu’nun (BK) 45. maddesinin ikinci fıkrasında “Ölüm neticesi olarak diğer kimseler müteveffanın yardımından mahrum kaldıkları takdirde, onların bu zararını da tazmin etmek lazım gelir” denilmek suretiyle mağdurun ölümü sonucunda yansıma zararına uğrayan kişilerin zararlarının tazmin edilmesine istisnai de olsa imkân tanınmıştır. Böylece ölüm ile sonuçlanan haksız fiil nedeniyle; ölenin yardımından, desteğinden mahrum kalanların tazmin edilmesini talep edebilecekleri bir zararları olduklarını kabul etmiştir. Benzer düzenleme 6098 Sayılı TBK 49- 64 maddelerinde de düzenlenmiştir. Desteğin destekte bulunduğu kişinin murisi olması veya aynı aile içerisinde yer alması şart değildir. Önemli olan desteğin para, hizmet veya ayni olarak sürekli, düzenli ve karşılıksız bir şekilde desteklediği kişiye yardımlarda bulunmasıdır. İş bu davada davacıların ölenin anne ve babası olduğu anlaşılmaktadır. Bir kişinin başka bir kişiye desteği olup olmadığı fiili duruma göre belirlenecektir. Bir kişiye fiilen sürekli ve düzenli olarak bakan veya hayatın olağan akışı içerisinde o kişiye bu şekilde bakma olasılığı çok yüksek olan kişi, o şahsın desteğidir (Gökyayla, K. E.: Destekten Yoksun Kalma Tazminatı, Ankara, 2004, s. 25). Desteğin yasal bir zorunluluktan kaynaklanıp kaynaklanmadığı desteğin varlığını tespit açısından önemli değildir (Gürsoy, K. T.: “Destekten Yoksun Kalma Tazminatı”, AÜHFD., 1972, C.:29, s. 147). Desteğin destek olunana yaptığı yardımın kanuni veya sözleşmeden doğan bir borcun ifası niteliğinde olmasına da gerek yoktur. Desteklenen kişinin tazminat isteme hakkına sahip olabilmesi için, destek sayılan kimsenin ya fiilen ilgiliye bir yardımda bulunması, bakması veya ileride böyle bir yardım veya bakma olasılığının ciddi bir biçimde mevcut olması gerekir (Gürsoy, s. 146). Nitekim Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulu`nun 06.03.1978 tarih ve 1/3 sayılı kararının gerekçesinde de: “Destekten Yoksun Kalma Tazminatının eylemin karşılığı olan bir ceza olmayıp, ölüm sonucu ölenin yardımından yoksun kalan kimsenin muhtaç duruma düşmesini önlemek ve yaşamının, desteğin ölümünden önceki düzeyde tutulması amacına yönelik sosyal karakterde kendine özgü bir tazminat olduğu” hususu vurgulanmış; Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 30.11.2005 gün ve 2005/4-648 E.-2005/691 K. sayılı ilamında da aynı esaslar benimsenmiştir. Davacı üzerinde doğan zararın niteliği de belirlenmelidir: Davacının destekten yoksun kalma tazminatı talebine dayanak olarak gösterdiği zarar murisin ölümü sonucunda meydana gelmekle birlikte davacı üzerinde doğan bir zarardan ayrı ve salt onun desteğinden yoksun kalınması olgusuna dayalı, mirasçılık sıfatıyla bağlı olmaksızın uğranılabilen bir zarardır. Böyle bir zararın davacının kendisinin sahip olacağı hakla bir ilişkisi olmadığı gibi doğrudan davacının zararıyla bağlı ve onunla sınırlı bir zarar da değildir. Davacının desteğinin ölümü zararı doğuran olay olmakla birlikte, zarar doğrudan üçüncü kişi durumundaki destekten yoksun kalanlar üzerinde oluşmuştur. Buradaki zarar, davacının salt bu sıfatla devraldıkları desteklerinin uğradığı ve ondan intikal eden bir zarar da değildir. Talep edilen destek zararı, ölenin değil üçüncü kişilerin üzerinde doğan dolaylı ve yansıma yolu ile meydana gelen zarardır. Bu hâlde üzerinde durulması gereken en önemli husus, desteğin kanuni sorumluluğu gereği kazanın meydana gelmesinde tam veya kısmi kusurlu olmasının, üçüncü kişi durumunda bulunan desteğinden yoksun kalanlara karşı ileri sürülüp sürülemeyeceğidir. 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun (KTK) 85. maddesi, işleten ve araç işleticisinin bağlı bulunduğu teşebbüs sahibinin hukuki sorumluluğunu düzenlemiştir. Motorlu araçların işletilme tehlikesine karşı zarar gören üçüncü şahısları korumak amacıyla getirilmiş bulunan bu düzenleme ile öngörülen sorumluluğunun bir kusur sorumluluğu olmayıp, sebep sorumluluğu olduğu ve araç işletenin sorumluluğunun, sebep sorumluluğunun ikinci türü olan tehlike sorumluluğu olduğu hususu bilimsel ve yargısal içtihatlarla kabul edilmektedir (Eren, F.: Borçlar Hukuku Genel Hükümler, 14. b, s.670; Kılıçoğlu,A.: Borçlar Hukuku Genişletilmiş 17. B, Ankara 2013, s.366 vd). Anılan maddede değinildiği üzere, işletenin nelerden sorumlu olduğu öngörülmüş, 86. maddede ise, işleten veya araç işleticisinin bağlı olduğu teşebbüs sahibi, kendisinin veya eylemlerinden sorumlu tutulduğu kişilerin kusuru bulunmaksızın ve araçtaki bir bozukluk kazayı etkilemiş olmaksızın, kazanın bir mücbir sebepten veya zarar görenin veya bir üçüncü kişinin ağır kusurundan ileri geldiğini ispat ederse sorumluluktan kurtulur hükmü ile işletenin sorumluluktan kurtulma halleri düzenlenmiştir. BK.’nun 44. maddesi hükmüne göre ise zarar gören taraf, zararın doğmasına veya zararın artmasına sebep olmuş ise hâkim zarar ve ziyan miktarını indirebileceği veya zarar ve ziyan konusunda hüküm kurmaktan sarfınazar edebilecektir. Benzer düzenleme TBK m. 55 de yer almaktadır. Yukarıda açıklanan yasal düzenlemeler ışığında bir motorlu aracın işletilmesinin bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına yahut bir şeyin zarara uğramasına neden olması halinde araç işleteninin bu zarardan sorumlu olacağı düzenlendiğine göre, ilke olarak desteğin ölümünden veya desteğin sürücü olmaması ihtimalinde de işletenin kendi yasal sorumluluğu gereği bizzat işleten sıfatı ile sorumlu olduğu, dolayısıyla davacının ölen destek sürücüsünden talepte bulunma haklarının bulunmadığı, talepte bulunulması halinde bu talebin hukuken hayatın olağan akışına aykırı olacağı bunun sonucu davalıdan kendi desteklerinin sorumluluğu bulunduğu kaza nedeni ile talepte bulunamayacağı kabul edilmelidir. Yansıma yoluyla zarar görmüş olan destek tazminatı isteyenlerin, kendisine destek sağlayan kişinin sahip olduğu haktan fazlasına sahip olmaları mümkün değildir. Nitekim BK’nun 44/I. Maddesi ( TBK m. 55 sorumluluk hukuku), hiç kimse kendi kusurundan yararlanamaz ilkesine dayanmaktadır. Zararın artmasına veya doğmasına sebep olan kişi sonuçlarına da kendisi katlanmalıdır. Diğer bir deyişle, nasıl ki desteğin ölümü sebebiyle meydana gelen zararın yansıma yoluyla destek görenleri etkilediği kabul ediliyorsa, desteğin kusurlu davranışlarının da aynı şekilde destek görenlere yansıyacağının kabul edilmesi gerekir. Yine ha keza desteğin kusursuz sorumluluğunun bulunduğu durumda da yansıma söz konusudur. Zira zarara uğramamak için gerekli özeni göstermeyen veya hatta zararın meydana gelmesini isteyen kimse, bu hareket tarzının sonuçlarına katlanmalı ve bu davranışının zararın meydana gelmesinde oynadığı role, etkisine ve derecesine göre zararı kısmen veya tamamen üzerine almalıdır. Çünkü kendi kusuruyla sebebiyet verdiği ya da artmasına neden olduğu ve ya kusursuz sorumlu olduğu zararın ödettirilmesini istemek Türk Medeni Kanunu’nun 2. maddesinde düzenlenen doğruluk ve dürüstlük kurallarına aykırı olacaktır. O halde somut olayda objektif iyi niyet kurallarına (TMK m.2) göre; davacının desteğinin % 75 ağır kusurlu sayıldığı, kazaya ve zarara kendi kusuruyla sebebiyet verdiği zararın oluşumuna neden olduğu ve ölenin kendi sorumlu olduğu zararının ödettirilmesi mümkün değildir. Meydana gelen kaza sonucu ağır kusurlu desteğin ölümü nedeni ile davacının talep ettiği destekten yoksunluk tazminatından davalı sigorta şirketinin sorumluluğunun bulunmadığı kabul edilmelidir. Tazminata hükmolunması için aranan yasal şartlar oluşmamıştır.
Saptanan ve hukuksal durumda davacıların ölen desteğinin ağır kusurunun bulunması karşısında ve davacıların davalı sigorta şirketi ile maddi tazminat alacağının kalmadığına dair ibralarının geçerliliği bulunması karşısında yukarıda izah olunan gerekçe ile davanın reddine karar vermek gerektiği sonuç ve kanaatine varılarak aşağıdaki biçimde hüküm kurulmuştur.

HÜKÜM / Gerekçesi yukarıda izah olunduğu üzere;
1-Davacının davasının reddine,
2-6100 S HMK gereğince ve Harçlar Kanunu uyarınca karar ve ilam harcı olan 44,40 TL ‘nin davacı tarafça peşin olarak yatırılan 29,20 TL harçtan mahsubu ile Hazine’ ye gelir kaydına, bakiye 15,20 TL daha harcın davacıdan tahsili ile Hazine’ye gelir kaydına, başvuru ve vekalet suret harcının davacı üzerinde bırakılmasına,
3- İşbu dava nedeni ile davacı tarafından yapılan yargılama giderinin uhdesinde bırakılmasına,
4-İşbu dava nedeniyle davalı tarafından yapılan yargılama gideri bulunmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
5-Davalı taraf kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde geçerli A.A.Ü.T. deki esaslara göre ve 6100 S HMK gereğince maddi tazminat yönünden belirlenen 100,00 TL vekalet ücretinin davacı …’ dan tahsili ile davalıya verilmesine,
6- Davalı taraf kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde geçerli A.A.Ü.T. deki esaslara göre ve 6100 S HMK gereğince maddi tazminat yönünden belirlenen 100,00 TL vekalet ücretinin davacı …’ dan tahsili ile davalıya verilmesine,
7- Davalı taraf kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde geçerli A.A.Ü.T. deki esaslara göre ve 6100 S HMK gereğince defin masraflarına ilişkin maddi tazminat yönünden belirlenen 100,00 TL vekalet ücretinin davacılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davalıya verilmesine,
8- 6100 S HMK m. 333 uyarınca dosyaya yatırılan ve sarf edilmeyen gider avansının karar kesinleştiğinde ve talep halinde yatırana tarafa iadesine,
Dair, davacı vekilinin yüzüne karşı, diğer tarafın yokluğunda mahkememize yazılı / sözlü başvuru ile zabıt katibince tutanağa geçirilmek suretiyle kararın tebliğ tarihinden itibaren 2 haftalık yasal süre içerisinde İstanbul BAM’a gönderilmek üzere istinaf yasa yolu açık olmak üzere yapılan tahkikat sonucunda karar verildi. Karar usulen açıklandı, okundu.
NOT: DAVA KONUSU TOPLAM DEĞER 300,00 TL OLMAKLA VE USULE UYGUN ISLAH BULUNMAMAKLA HÜKÜM KESİNLİK SINIRI DİKKATE ALINARAK KESİNDİR.

Katip
¸e-imzalıdır

Hakim
¸e-imzalıdır