Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 6. Asliye Ticaret Mahkemesi 2016/608 E. 2018/614 K. 31.05.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2016/608 Esas
KARAR NO : 2018/614
DAVA : İstirdat/ İade Davası
DAVA TARİHİ : 23.05.2016- mahkememize kayıt tarihi: 02/06/2016
KARAR : ESAS HAKKINDA KARAR VERİLMESİNE YER OLMADIĞI
KARAR TARİHİ : 31/05/2018
Mahkememizde görülmekte olan istirdat davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ -İSTEM /
Davacı vekili dava dilekçesinde ve özetle; müvekkil şirket bünyesinde bulunan …, …, …,…, … ve… işletmelerine…ve …firmalarından elektirik hizmeti satın alındığını, müvekkil şirket aleyhine her ay abonesi olduğu davalı şirketler tarafından elektrik faturası tahakkuk ettirildiğini ve müvekkil şirketçe anılan fatura bedelinin düzenli olarak ödendiğini, müvekkil şirketin davalılardan elektrik hizmeti aldığı dönemler için davalı firmaların her fatura döneminde hukuka aykırı yanıstmış olduğu kayıp kaçak bedelini, iletim bedelini, perakende satış hizmet bedelini, sayaç okuma bedelini ve dağıtım bedelini alacak kalemleri adı altında müvekkilden haksız bedeller talep ve tahsil ettiğini, ayrıca bu bedellerin bir kısmının aktif tüketim bedeline eklenerek oluşturulan matrahtan farklı oranlarda TRT payı, enerji fonu, KDV, belediye tüketim vergisi bedelleri üzerinden fautraya yeni ücretler eklendiğini, bu şekilde tahakkuk ettirilerek tahsil edilen bedellerin de hukuka aykırı olduğunu, iş bu dava konusu alacağa ilişkin tutarların kesin olarak belirlenmesinin mümkün olmadığını, çünkü davalı şirketlerin bu bedelleri kimi zaman faturalara açıkça yansıttığını, kimi zaman yansıtmadığını, davacı müvekkilden aboneliği süresince (iş bu dava tarihine kadar) tahsil edilen haksız bedellerin tespitinin ancak yargılama sırasında davalılardan celp edilecek kayıtlar/faturalar üzerinde yapılacak bilirkişi incelemesiyle mümkün olacağından davanın 6100 Sayılı HMK 107/1. Maddesi uyarınca belirsiz alacak davası olduğunu beyan ederek haklı davanın kabulü ile; fazlaya ilişkin hakların saklı kalmak kaydıyla müvekkil şirket bünyesinde bulunan Hilton işletmesi için 01/11/2009 tarihinden, Göreme Kaya işletmesi için 01/03/2008 tarihinden, Wyndham işletmesi için 01/03/2012 tarihinden , …işletmesi için 01/02/2007 tarihinden ,…01/11/2013 tarihinden ve … işletmeleri için 01/02/2007 tarihinden itibaren tüketilen elektriğe ilişkin davalı taraflarca müvekkil şirketten haksız olarak tahsil edilen kayıp kaçak bedelini, iletim bedelini, perakende satış hizmet bedelini, sayaç okuma bedellerinin ve bu bedeller üzerinden oransal olarak alınan ”KDV, Belediye Tüketim Vergisi, Enerji Fonu, TRT Payı ve diğer” bedellerinin tespiti ile dava tarihinden itibaren işletilecek avans faizi ile birlikte davalılardan tahsiline (şimdilik 1.000 TL), yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalı taraflara yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
SAVUNMA /
Davalı … Enerjisi vekili cevap dilekçesinde ve özetle; davacının her ne kadar müvekkil şirket unvanını “…A.Ş.” olarak yazmış ise de, müvekkil şirket unvanının … A.Ş.’ olduğunu, UYAP’ta da unvanının bu şekilde düzeltilmesini talep ettiklerini, müvekkil şirket adresinin …olmakla, müvekkil şirkete karşı açılacak davalarda yetkili Mahkemelerin Bakırköy Asliye Ticaret Mahkemeleri olduğunu, davacı tarafla akdedilen, Elektrik Enerjisi Satış Sözleşmesi’nin XI. maddesinde açıkça, taraflar arasında doğabilecek her türlü ihtilafın hallinde yetkili Mahkemeler’in …İli,… İlçesi Mahkemeleri olacağının belirtildiğini, dava dışı …A.Ş. ve…A.Ş. adına, mevzuat gereğince müvekkil şirket tarafından tahsil edilmediğini, bu nedenle davanın muhatabı aslında müvekkil şirket olmayıp …A.Ş. ve … A.Ş. olduğunu, bu nedenle davanın … A.Ş. Ve …A.Ş. ‘ye ihbarını talep ettiklerini, yine TRT payı da TRT’ye ödenmekte olup, bu bedelin iadesinin de TRT’den talep edilmesi gerekmekte iken müvekkilden bu bedelin tahsilinin talep edilmesinin hukuka ve hakkaniyete aykırı olduğunu, bu nedenle işbu davanın TRT’ye de ihbarını talep ettiklerini, öncelikle işbu davanın BELİRSİZ ALACAK DAVASI OLABİLECEK MAHİYETTE olmadığını, davacının tacir olmakla, kendisine tüm faturalar da tebliğ ve teslim edilmiş olduğundan; kayıp kaçak ve sair bedeller cümlesinden ne ödediğini bilmekle yükümlü olduğunu, bu nedenle davanın reddini talep ettiklerini, Hukuk Usulü Kanunu gereğince, davanın reddi gerektiğini, diğer yandan davacının sadece müvekkil şirket tarafından kesildiğini belirttiği faturalara dayanmakla; bu fatura bedellerini ödediğine dair herhangi bir makbuz ve dekont sunmadığını, davacının bu bedelleri ödediğini ispat eder belge sunmaksızın, talepte bulunmasına itibar edilmemesi gerektiğini beyan ederek dosyanın YETKİSİZLİKLE BAKIRKÖY NÖBETÇİ ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ’NE GÖNDERİLMESİNE, davanın …A.Ş., …A.Ş. ile TRT’ye ihbarına, haksız ve dayanaktan yoksun davanın esastan REDDİNE, yargılama masrafları ve vekâlet ücretinin davacıya tahmiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı … A.Ş vekili cevap dilekçesinde ve özetle; davacı vekilinin taleplerinin hatalı ve hukuki dayanaktan yoksun olduğunu, kayıp/kaçak bedelinin de dahil olduğu tarifenin yasal mevzuatın kendisine verdiği yetki çerçevesinde EPDK tarafından belirlenmekte ve EPDK’nın almış olduğu bu kararların tüm tüzel ve gerçek kişileri bağlayan ülke çapında uygulanan düzenleyici işlemler olduğunu, dolayısıyla yasal mevzuat gereği davalı müvekkil şirkette dahil diğer bütün gerçek ve tüzel kişilerin uymak zorunda olduğu kayıp/kaçak bedellerinin de dahil olduğu tarifenin EPDK kararına karşı açılması gereken davanın İdari Yargının görev alanına girdiğini ve görevli mahkemenin Danıştay olduğunu, iş bu dava ile ilgili görevsizlik kararı verilmesi gerektiğini, 6446 ve 4628 Sayılı Kanunlara göre elektrik satış tarifelerini belirleme yetkisinin EPDK’ya ait olduğunu ve lisans sahibi tüzel kişilerin EPDK tarafından belirlenen tarfileri uygulamakla yükümlü olduğunu, davalı müvekkil şirketin tedarik lisansına sahipo tedarik şirketi olduğunu, diğer bir ifadeyle müvekkil şirketin dağıtım şirketi olmadığı gibi dağıtım lisansına da sahip olmadığını, davacı aboneye elektriğin dağıtımı ile ilgili hizmet sağlayan dağıtım lisansına sahip olan dağıtım şirketinin iş bu davada … A.Ş ve …A.Ş olduğunu, davalı müvekkil şirketin tarifelerin belirlenmesinde ve elektriğin dağıtılmasında hiçbir rolünün bulunmadığını beyan ederek iş bu davada Sayın mahkemenin görevsiz olması nedeniyle davanın usulden reddine, iş bu davanın usulden reddedilmesi durumunda davanın esastan reddine, davanın … A.Ş ve … A.Ş’ye ihbar edilerek davaya katılmalarının sağlanmasına, dava masraflarının davacı üzerinde bırakılmasına ve karşı taraf vekalet ücretinin Avukat olarak adına hükmedilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
KANITLAR VE GEREKÇE /
Tüm dosya kapsamı incelenip değerlendirildiğinde; tarafların iddia ve savunmalarından, anlaşamadıkları hususlar, anlaştıkları hususlar, çekişmeli vakıalar hakkında toplanan deliller, delillerin tartışılması ve değerlendirilmesi, sabit görülen vakıalarla bunlardan çıkarılan sonuç ve hukuki sebepler şu şekildedir:
Dava, hukuki niteliği itibari ile; elektrik abonesi olan davacıdan, kayıp-kaçak, perakende satış hizmet, PSH sayaç okuma, iletim sistemi kullanım bedeli, bu bedeller üzerinden alınan TRT payı ve KDV adı altında tahsil edilen bedellerin, davalıdan istirdatı istemine ilişkindir.
Dilekçeler aşaması tamamlanmakla ön inceleme duruşmasında dava şartları ve ilk itirazlar incelenmiş, tarafların sulh olma imkanının bulunmadığının tespitiyle uyuşmazlık noktaları belirlenerek tahkikat aşamasına geçilmiştir.
HMK 114/1-b maddesi uyarınca davalılar yargı yolu itirazında bulunmuşlar, davanın Danıştay tarafından görülmesi gerektiğini ileri sürmüşlerdir. Yargıtay …Hukuk Dairesinin 27/02/2014 tarih … esas…sayılı kararında da açıklandığı üzere uyuşmazlık abonelik sözleşmesi ile kurulan özel hukuk ilişkisi çerçevesinde ve hizmet karşılığında alınan ücrete ilişkin olduğundan uyuşmazlığa bakmaya adli yargı mercileri görevli olmakla davalıların HMK 114/1-b maddesi kapsamındaki itirazları yerinde görülmemiştir.
HMK 114/1-h maddesi uyarınca davalılar davanın belirsiz alacak davası olarak açılamayacağını ileri sürmüşlerdir. Karşı tarafın verdiği bilgi veya tahkikat sonucu alacağın miktar veya değerinin tam ve kesin olarak belirlenebilmesinin mümkün olmadığı anda belirsiz alacak davası açılabilmesi mümkün olduğundan davalıların HMK 114/1-h maddesi kapsamındaki itirazları dikkate alınıp yerinde olmadıkları gözetilerek esas hakkındaki yargılamaya devam olunmuştur.
Ayrıca tarafların ticari şirket olduğu, davanın ticari nitelikteki abonelik sözleşmesinden doğan istirdat davasına yönelik olduğu değerlendirilerek mahkememizin görevli olduğu hususu dikkat alınmıştır.
Davalı tarafından davacı adına düzenlenen fatura suretleri celp edilmiştir.
Yargılama sırasında 17/06/2016 tarih 29745 sayılı Resmi Gazetede yayınlanarak yürürlüğe giren 6719 sayılı Yasa ile 6446 sayılı Enerji Piyasası Kanunu’nda bir kısım maddelerde değişiklik yapılarak yeni maddeler ilave olunmuştur. Getirilen değişikliklerin bir kısmının Anayasa’ya aykırılığı iddiasıyla başka mahkemelerce Anayasa Mahkemesine müracaat edilmiştir.Anayasa’nın 152.maddesi Anayasa’ya aykırılığın diğer mahkemelerde ileri sürülmesi halini düzenlemekte olup, maddenin 3.fıkrasında Anayasa Mahkemesinin işin kendisine gelişinden başlamak üzere 5 ay içinde karar verip açıklayacağı bu süre içinde karar verilmezse mahkemenin davayı yürürlükteki kanun hükümlerine göre sonuçlandıracağı kabul edilmiştir. Aynı yöndeki düzenleme Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulü Hakkında Kanun’un 40/5 maddesinde de yer almaktadır. Ayrıca bu sürenin başvuran mahkemeyi bağlayan bir süre olduğu, mahkememizi bağlayan bir sürenin bulunmadığı değerlendirilmiştir yine 5 aylık süre dolmuş, Anayasa Mahkemesince herhangi bir karar verilmediği tespit edilerek yürürlükteki yasa hükümlerine göre yargılamaya devam olunması gerektiği anlaşılmıştır.
Kayıp kaçak, sayaç okuma vb. bedellerle ilgili olarak Yargıtay Hukuk Genel Kurulu ve Yargıtay … Hukuk Dairesi’nce verilen kararlar ile bu bedellerin mevcut mevzuat kapsamında abonelerden tahsilinin hukuka uygun olmadığı kabul edilmiştir.
Mahkememizde açılan davadan sonra 17/06/2016 tarihinde 29745 sayılı Resmi Gazetede yayınlanarak yürürlüğe giren 6719 sayılı Kanun’un 21.maddesiyle 6446 sayılı Kanun’un 17.maddesinin 1, 3 ve 4.fıkraları ile 6.fıkrasının (a,ç,d,f) bendleri değiştirilmiş, aynı maddeye eklenen 10.bend ile “kurum tarafından gelir ve tarife düzenlemeleri kapsamında belirlenen bedellere ilişkin olarak yapılan başvurularda ve açılan davalarda Tüketici Hakem Heyetleri ile mahkemelerin yetkisi, bu bedellerin kurumun düzenleyici işlemlerine uygunluğunun denetimi ile sınırlıdır.”hükmü getirilmiştir.
6719 sayılı Kanun’un 26.maddesi ile 6446 sayılı Yasaya eklenen Geçici 20.maddesinde ise “Kurul kararlarına uygun şekilde tahakkuk ettirilmiş, dağıtım, sayaç okuma, perakende satış hizmeti, iletim ve kayıp-kaçak bedelleri ile ilgili olarak açılmış olan her türlü ilamsız icra takibi, dava ve başvurular hakkında 17.madde hükümleri uygulanır.”hükmü düzenlenmiştir. Söz konusu maddeye göre Tüketici Hakem Heyetlerinin ve mahkemelerin bu konuda açılacak davalarda inceleme ve araştırma yetkisi sadece dağıtım, sayaç okuma, perakende satış hizmeti, iletim ve kayıp-kaçak bedellerinin Kurumun bu konuda düzenleyici işlemlerine uygunluğunun denetimi ile sınırlanmıştır.
Kanunun yürürlüğünden önce mahkememizde açılan iş bu davada davacı yanın tahsilatların EPDK’nın düzenleyici işlemlerine aykırı olduğu yönünde bir iddiası bulunmayıp yapılan tahsilatların haksız ve hukuka aykırı olduğu iddiasıyla davalıdan tahsili ve bu yönde bilirkişi incelemesi istenmiş, EPDK’nın düzenleyici işlemlerine uygunluk denetimi yönünden bilirkişi incelemesi yapılması yönünde bir talepte bulunulmamıştır.
Ayrıca 6719 sayılı Yasa ile eklenen geçici 19. Maddede ” bu maddeyi ihdas eden kanunla ön görülen düzenlemeler yürürlüğe konuluncaya kadar kurul tarafından yürürlüğe konulan mevcut yönetmelik tebliğ ve kurul kararlarının bu kanuna aykırı olmayan hükümlerinin uygulanmasına devam olunur” ve geçici 20. Maddede ise ” kurul kararlarına uygun şekilde tahakkuk ettirilmiş, kayıp kaçak bedeli, iletim bedeli, dağıtım bedeli, perakende satış hizmet bedeli ve sayaç okuma bedeli ile ilgili olarak açılmış olan her türlü ilamsız icra takibi , dava ve başvurular hakkında 17. Madde hükümleri uygulanır” hükmü düzenlenmiştir. Söz konusu maddeye göre Tüketici Hakem Heyeti ve Mahkemelerin bu konuda açılacak davalarda inceleme ve araştırma yetkileri , geçmişe de etkili olarak sadece dağıtım , sayaç okuma, perakende satış hizmeti , iletim ve kayıp kaçak bedellerinin kurumun bu konudaki düzenleyici işlemlerine uygunluğunu DENETİMİ İLE SINIRLANMIŞTIR.
Diğer bir ifade ile yerindelik denetimi yapılamayacağı kabul edilmiştir.
Hal böyle olunca dava tarihinden sonra yürürlüğe giren 6719 sayılı Kanun ve yapılan değişikliklerin 17/06/2016 yürürlük tarihinde önceki dönemde geçerli olan EPDK kararlarına dayalı olarak tahsil edilmiş ve dava konusu edilmiş olan kayıp kaçak bedeli, iletim bedeli, dağıtım bedeli, perakende satış hizmet bedeli ve sayaç okuma bedellerin ile ilgili olarak açılan ve halen devam eden alacak davalarında da GEÇMİŞE ETKİLİ OLACAK ŞEKİLDE UYGULANMASI GEREKTİĞİ ANLAŞILMAKTADIR.
Yargılama sırasında; geçmişe de etkili olan 17.06.2016 Tarih 29745 sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 6719 sayılı kanunun 21. maddesi ile 6446 Sayılı kanun “17. maddesinin birinci, üçüncü ve dördüncü fıkraları ile altıncı fıkrasının (a), (ç), (d) ve (f) bentleri değiştirilmiş ve aynı maddeye eklenen 10. bend ile; “Kurum tarafından gelir ve tarife düzenlemeleri kapsamında belirlenen bedellere ilişkin olarak yapılan başvurularda ve açılan davalarda; tüketici hakem heyetleri ile mahkemelerin yetkisi, bu bedellerin, Kurumun düzenleyici işlemlerine uygunluğunun denetimi ile sınırlıdır.” hükmü getirilerek Tüketici Hakem Heyetlerinin ve Mahkemelerin bu konularda açılacak davalarda inceleme ve araştırma yetkileri geçmişe de etkili olarak sadece bu dağıtım, sayaç okuma, perakende satış hizmeti, iletim ve kayıp-kaçak bedellerinin kurumun bu konulardaki düzenleyici işlemlerine uygunluğunun denetimi ile sınırlanmış, bu bedellerin alınmasında esas olan ilgili tarifelerin düzenlenmesinde EPDK’nun Kanundaki yetkileri genişletilerek yukarıda sözü edilen bedeller maliyet unsuru kapsamına dahil edilmiştir.
Yine, 6719 sayılı kanunun 26. maddesi ile 6446 sayılı Elektrik Piyasası Kanunu’na eklenen; geçici madde 19; “Bu maddeyi ihdas eden Kanunla öngörülen düzenlemeler yürürlüğe konuluncaya kadar, kurul tarafından yürürlüğe konulan mevcut yönetmelik, tebliğ ve Kurul kararlarının bu Kanuna aykırı olmayan hükümlerinin uygulanmasına devam olunur.” hükmünü, geçici madde 20; “Kurul kararlarına uygun şekilde tahakkuk ettirilmiş dağıtım, sayaç okuma, perakende satış hizmeti, iletim ve kayıp-kaçak bedelleri ile ilgili olarak açılmış olan her türlü ilamsız icra takibi, dava ve başvurular hakkında 17. madde hükümleri uygulanır.” hükmünü içermektedir.
Bir davanın yargılaması sürerken yürürlüğe giren yeni bir Kanun ya da Anayasa Mahkemesinin iptal kararı nedeniyle davanın konusuz kalması mümkündür. Bu durumda mahkemece davanın esası hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar verilmesi gerekmektedir. Mahkememizde açılan davanın yargılaması sırasında 17/06/2016 tarihinde yürürlüğe giren 6719 sayılı Yasa ile 6446 sayılı Yasaya getirilen yeni düzenlemeler uyarınca dava konusuz kalmıştır. Yürürlüğe giren yeni yasa nedeniyle konusuz kalan davada yeni yasanın yürürlüğe girmemiş olması halinde davanın açıldığı tarih itibariyle haklı olan ve kendisini vekille temsil ettiren davacı lehine vekalet ücreti ve yargılama giderine hükmedilmesi gereklidir. Davadan sonra 17/06/2016 tarihinde 29745 sayılı Resmi Gazetede yayınlanarak yürürlüğe giren 6719 sayılı Kanun’un 21.maddesiyle 6446 sayılı Kanun’un 17.maddesinin 1, 3 ve 4.fıkraları ile 6.fıkrasının (a,ç,d,f) bendleri değiştirilmiş, aynı maddeye eklenen 10.bend ile “kurum tarafından gelir ve tarife düzenlemeleri kapsamında belirlenen bedellere ilişkin olarak yapılan başvurularda ve açılan davalarda Tüketici Hakem Heyetleri ile mahkemelerin yetkisi, bu bedellerin kurumun düzenleyici işlemlerine uygunluğunun denetimi ile sınırlıdır.”hükmü getirilmiştir. Dava açıldıktan sonra meydana gelen mevzuat değişikliği nedeniyle ,dava konusu edilen bedeller maliyet unsuru haline getirilmiş olmakla , davanın bu sebeple konusu kalmadığı gerekçesiyle ,mahkememizce hüküm kurulmuştur. Bu durumda, yargılama giderleri ve avukatlık ücreti yönünden, HMK.nun 331/1 maddesindeki düzenlemeye göre karar verilmesi,yani davanın başlangıcındaki haklılık durumunun dikkate alınması gerekliliğine dikkat edilmiştir. Lisans sahibi şirketlerce kayıp-kaçak bedellerinin tahsil edilmesi üzerine,Yargıtay’ ın çok sayıda içtihatları esas alınarak, aboneler ödemiş oldukları kayıp-kaçak bedellerin istirdadı için çok sayıda dava açmışlardır. Davacı da bu uygulamanın haksız olduğu iddiası ile işbu davayı açmıştır. Nitekim bu yasal düzenlemeye göre , dava tarihinden sonra yürürlüğe giren 6719 Sayılı Kanun yürürlük tarihi 17.06.2016 tarihinden önce açılan kayıp-kaçak davalarında da anılan yasa hükümleri uygulanacaktır. O halde, mahkemece mevzuat değişikliği gözönünde tutularak yargılama giderlerinin davalı üzerinde bırakılması ve davalı yararına ücreti vekalete hükmedilmemesi gerekmiştir. Mahkememizde açılan davanın tarihi itibariyle gerek Yargıtay Hukuk Genel Kurulu gerekse Yargıtay …Hukuk Dairesi kararları ile davacının bu davayı açmakta haklı olduğu sabittir. Dava açıldığı anda haklı durumda olan tarafın yargılama sırasında oluşan yasa değişikliği sonucu haksız duruma düşmesi halinde yargılama giderlerinden ve dolayısıyla karşı tarafın vekalet ücretinden sorumlu kılınması da mümkün değildir. Bu nedenle davanın açıldığı tarih itibariyle davasında haklı olan davacı taraf lehine maktu vekalet ücreti takdir edilmiş, yapılan yargılama giderlerinin de davalıdan tahsiline karar verilmiştir. İş bu dava konusu çıkan yeni bir kanun nedeni ile konusuz kalmış olup artık dava (esas talep) hakkında yargılama yapılmasına ve hüküm verilmesine gerek kalmamış olduğundan davanın esası hakkında bir karar verilmesine yer ( gerek) olmadığına dair karara ve 6100 S HMK m. 323 ve 331/ 1 gereği yargılama giderine hükmolunması gerektiği anlaşılmakla aşağıdaki şekilde kanunen karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM / Gerekçesi yukarıda izah olunduğu üzere;
1-Davacının davasının konusuz kalması nedeniyle davanın esası hakkında karar verilmesine yer olmadığına,
2-6100 S HMK 331/ 1 gereğince ve Harçlar Kanunu uyarınca davanın açıldığı tarihteki tarafların haklılık durumuna göre karar ve ilam harcı olan 35,90 TL ‘nin davacı tarafça peşin olarak yatırılan 29,20 TL harçtan mahsubuna Hazine’ ye gelir kaydına ve bakiye 6,70 TL daha harcın davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile Hazine’ ye gelir kaydına,
3- 6100 S HMK 331/ 1 gereğince tebligat gideri, posta masrafı olan 200,00 TL yargılama giderinin davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacı tarafa ödenmesine,
4- Davacı taraf kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde geçerli A.A.Ü.T. deki esaslara göre ve 6100 S HMK 331/ 1 gereğince belirlenen 2.180,00 TL vekalet ücretinin davalıdan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya verilmesine,
5- 6100 S HMK m. 333 uyarınca dosyaya yatırılan ve sarf edilmeyen davacı gider avansının karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacı tarafa iadesine,
Dair, ihbar olunan …vekilinin ve davalı Doğankent vekilinin yüzüne karşı, diğer tarafların yokluğunda dava konusu miktar dikkate alındığında kesin olmak üzere yapılan tahkikat sonucunda karar verildi. Karar usulen açıklandı, okundu.
Katip
Hakim
¸e-imzalıdır