Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 6. Asliye Ticaret Mahkemesi 2016/557 E. 2018/937 K. 20.09.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2016/557
KARAR NO : 2018/937
DAVA : Alacak (Ticari Nitelikteki Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ: 18/05/2016
KARAR TARİHİ: 20/09/2018
Mahkememizde görülmekte olan Alacak (Ticari Nitelikteki Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkil şirket ile davalı arasında elektrik enerjisinin temini konusunda sözleşme imzalandığı, … numaralı aboneliği ile davalı tarafından müvekkil şirkete elektrik enerjisi sağlandığı, her ay müvekkil şirketin abonesi olduğu ve müvekkil şirketin kullandığı elektrik tüketim miktarına göre fatura tahakkuk ettiği,bu faturalarda hizmet bedeli karşılığı olmayan “kayıp bedeli” adı altında kayıp, kaçak bedeli alındığı, ancak tebliğin dayanağı olan 4628 sayılı Elektrik Piyasası Kanunu’nun 4.maddesinde,Elektrik Piyasası Düzenleme Kurumu’na sınırsız bir fiyat belirleme hak ve yetkisi verilmediği, elektrik enerjisinin nakli esnasında meydana gelen kayıp bir başka kişiler tarafından hırsızlanmak suretiyle kullanılan elektrik bedellerinin (kaçak) kurallara uyan abonelerden tahsili yoluna gitmenin hukuk devleti ve adalet düşünceleri ile bağdaşmadığı, dava tarihinden geriye dönük 10 yıl olmak üzere, dava konusu edilen Kayıp Kaçak, Kayıp Kaçak bedeli nazara alınmayarak hesaplanan % 2 TRT Payı, Parekende Satış Hizmet, PSH Sayaç Okuma, KDV matrahı, iletim Sistemi Kullanım ve Dağıtım Bedelleri ile bu bedeller toplamı üzerinden fazladan ödenen ve bu bedeller üzerinden hesaplanan KDV’ nin HMK. Md.107 uyarınca Belirsiz Alacak Davası olarak şimdilik asgari 3.000,00-TL’ nin fatura ödeme tarihinden itibaren hesap edilecek değişen oranlarda avans faizi ile birlikte, davalıdan tahsil edilerek müvekkiline ödenmesini, fatura ödeme tarihinden itibaren temerrüt faizi işletilmesini, yargılama gideri ve ücreti vekaletin davalıya yükletilmesine yönelik olduğu,
Davalı vekili cevap dilekçesinde; öncelikle zamanaşımı, husumet ve yargı yolu itirazında bulunduklarını, huzurdaki davanın muhatabının Elektrik Piyasası Düzenleme Kurumu’ nun olduğunu, davacı vekilinin dava dilekçesinde bir takım bedellirin tahsili talep edilmiş ise de hangi miktarda alacağı olduğunun beyanda bulunmadığını, davanın belirsiz alacak davası olarak açılmış olmasını kabul etmediklerini, davacının dava dilekçesinde talep etmediği bakiye alacağa muvafakat edilmediklerini, davanın tespiti sonrasında da ıslah ederek taleplerini muvafakatlarının bulunmadığını, 17/06/2016 tarihinde Resmi Gazetede yayımlanan 6719 sayılı Elektrik Piyası Kanunu ile Bazı Kanunlara Yapılmasına Dair Kanun mucibince davanın reddinin gerektiğini, haksız ve yersiz davanın reddi ile dava vekalet ücreti ve yargılama giderlerinin karşı tarafa yükletilmesini talep etmiştir.
DELİLLER:
Abonelik sözleşmesi ve ilgili faturalar dava dosyası arasına alınmıştır.
Dosya rapor tanzimi için Elektrik mühendisi bilirkişi …’ye tevdii edilmiş, bilirkişi tarafından tanzim edilen 21/06/2018 havale tarihli raporda özetle; her ne kadar dava dosyasına TL Bazında Tüketim Ekstresi, Kwh endeks dökümü ve tahsilat listesini gösterir sistem kaydı yazıları sunulmuşsa da bu belgelerde davacının talebi olan dava konusu kalemlerin, faturalara yanısılmış olan birim fiyatları yazılı olmadığından, tarafından değerlendirmenin yapılmasının mümkün olmadığını tespit etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava elektrik abonesi olan davacıdan tahsil edilen kayıp-kaçak vs. bedellerin davalıdan tahsili talepli eda davasıdır.
Taraflar arasında Elektrik Abone Sözleşmeleri’nin düzenlendiği ve sözleşmelerin halen geçerli olduğu uyuşmazlık konusu değildir.
Tarafların aktif ve pasif dava ehliyetleri denetlenip uyuşmazlık konuları re’sen belirlenerek taraflarca gösterilen deliller toplanmış ve konunun incelenmesinde uzmanlık gerektiren yönler olduğundan bilirkişi incelemesi yaptırılmak suretiyle dava sırasında yürürlüğe giren yasal değişiklik karşısında dava sonuçlandırılmıştır.
6719 sayılı Kanunun ilgili maddelerinin Anayasaya aykırı olduğunun ilişkin itirazlar üzerine Anayasa Mahkemesi’ne yapılan başvuruların mahkememizce bekletici mesele yapılmasına yönelik ara karardan Anayasanın 152/1 madde ve fıkrası kapsamında rücu edilmiştir.
Bilirkişi raporunda; davacının talebi olan dava konusu kalemlerin birim fiyatlarının yazılı olmadığı, davacının talebi olana dönemlere ait dava konusu tüm faturaların dava dosyasına sunulmadığını bu nedenle tarafından değerlendirmenin yapılmadığını,
Kayıp-kaçak, dağıtım ve iletim bedeli, sayaç okuma ve perakende satış hizmet bedeli ile ilgili Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 21.05.2014 tarih ve … E.- … K. sayılı kararı ile Anayasa’nın “Vergi Ödevi” başlıklı 73.maddesinde “Herkes, kamu giderlerini karşılamak üzere, mali gücüne göre, vergi ödemekle yükümlüdür. Vergi, resim, harç ve benzeri mali yükümlülükler kanunla konulur, değiştirilir veya kaldırılır. Vergi, resim, harç ve benzeri mali yükümlülüklerin muaflık, istisnalar ve indirimleriyle oranlarına ilişkin hükümlerinde kanunun belirttiği yukarı ve aşağı sınırlar içinde değişiklik yapmak yetkisi Bakanlar Kuruluna verilebilir” şeklindeki düzenlemeye göre kayıp-kaçak, sayaç okuma, dağıtım, perakende hizmet ve iletim bedeli uygulamasının EPDK kararları ve tebliğleri çerçevesinde uygulama arz eden kanunlar ve ikincil mevzuat hükümleri çerçevesinde EPDK tarafından belirlenerek uygulandığından bu tarihteki mevcut hukuki düzenlemenin EPDK’na sınırsız bir fiyatlandırma ve tarife unsuru belirleme hak ve yetkisi vermediği, özellikle kaçak elektrik bedellerinin kurallara uyan abonelerden tahsili yoluna gitmenin hukuk devleti ve adalet düşünceleri ile bağdaşmadığı, bu faturalara yansıtılan diğer kalemlere ilişkin bedel miktarlarının şeffaflık ilkesi ile denetlenebilmesi ve hangi hizmetin karşılığında ne kadar bedel ödendiğinin bilinmesinin de şeffaf hukuk devletinin vazgeçilmez unsuru olduğundan EPDK kararları ile bu bedellerin mevcut mevzuat kapsamında tüketicilerden alınması doğru bulunmayarak hukuka uygun olmadığı kabul edilmiştir.
Dava tarihinden sonra, 17.06.2016 tarihinde 29745 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 6719 sayılı Kanun’un 21.maddesi ile 6446 sayılı Kanun’un 17.maddesinin birinci, üçüncü ve dördüncü fıkraları ile altıncı fıkrasının (a), (ç), (d) ve (f) bentleri değiştirilmiş ve aynı maddeye eklenen 10. bent ile; “Kurum tarafından gelir ve tarife düzenlemeleri kapsamında belirlenen bedellere ilişkin olarak yapılan başvurularda ve açılan davalarda; Tüketici Hakem Heyetleri ile mahkemelerin yetkisi, bu bedellerin, Kurumun düzenleyici işlemlerine uygunluğunun denetimi ile sınırlıdır” hükmü getirilmiştir.
Ayrıca, 6719 sayılı Kanun’un 26.maddesi ile 6446 sayılı Elektrik Piyasası Kanunu’na eklenen Geçici 19.madde de; “Bu maddeyi ihdas eden Kanunla öngörülen düzenlemeler yürürlüğe konuluncaya kadar, Kurul tarafından yürürlüğe konulan mevcut yönetmelik, tebliğ ve Kurul kararlarının bu Kanuna aykırı olmayan hükümlerinin uygulanmasına devam olunur” ve Geçici 20.madde de ise, “Kurul kararlarına uygun şekilde tahakkuk ettirilmiş dağıtım, sayaç okuma, perakende satış hizmeti, iletim ve kayıp-kaçak bedelleri ile ilgili olarak açılmış olan her türlü ilamsız icra takibi, dava ve başvurular hakkında 17.madde hükümleri uygulanır” hükmü düzenlenmiştir. Söz konusu maddeye göre Tüketici Hakem Heyetleri’nin ve mahkemelerin bu konuda açılacak davalarda inceleme ve araştırma yetkileri geçmişe de etkili olarak sadece dağıtım, sayaç okuma, perakende satış hizmeti, iletim ve kayıp-kaçak bedellerinin Kurumun bu konulardaki düzenleyici işlemlerine uygunluğunun denetimi ile sınırlanmıştır.
Dava tarihinden sonra yürürlüğe giren 6719 sayılı Kanun ile yapılan değişikliklerin Kanunun 17.06.2016 yürürlük tarihinden önceki dönemde geçerli olan EPDK kararlarına dayanılarak tahsil edilmiş dava konusu dağıtım, sayaç okuma, perakende satış hizmeti, iletim ve kayıp-kaçak bedelleri ile ilgili olarak açılan ve halen devam eden alacak davalarında da geçmişe etkili olacak şekilde uygulanması gerektiği anlaşılmaktadır. Buna karşılık davacının talebinin davalı yanca tahsil edilen kayıp kaçak bedellerinin tamamının iadesi olduğu, başka ifade ile davacının kurum işlemlerine dayalı olarak ve mevzuata uygun şekilde tahakkuk ettirilmiş olsalar dahi kayıp kaçak bedellerinin iadesini talep ettiği göz önünde bulundurulduğunda dava tarihi itibariyle yürürlükte bulunmayan yukarıda anılı yasal düzenleme kapsamında davalının kayıp kaçak bedellerini kurum işlemlerine uygun tahakkuk ettirip ettirmediği yönündeki bir araştırmaya gidilemeyeceği, anılan düzenleme ile davacının kayıp kaçak bedellerinin iadesi hakkının ortadan kaldırıldığı bu nedenle eldeki davanın konusuz kaldığı anlaşılmıştır.
Davanın devamı sırasında, dava konusu alacağın ödenmesi, menkul malın davacıya teslim edilmesi, gayri menkulün tahliye edilmesi gibi nedenlerle veya davanın açılmasından sonra yürürlüğe giren yeni bir kanun yada Anayasa Mahkemesi’nin iptal kararı nedeniyle davanın konusuz kalması mümkündür. Davanın konusuz kaldığının tespit edilmesi halinde, mahkemece; esas (asıl talep) hakkında “Davanın esası hakkında karar verilmesine yer olmadığına” ilişkin hüküm kurulması gerekmektedir. Bu tür kararlar, hükümler gibi (eda, tespit, inşai) nihai kararlardandır. Mahkeme kararı, aynı zamanda dava konusu hakkın mevcut olmadığını da tespit ettiği için tespit hükmü niteliğindedir.
Davanın konusuz kalması halinde, mahkemece; yargılamaya devam edilerek davanın açıldığı tarih itibariyle hangi tarafın haklı olduğunun tespit edilmesi, o taraf lehine yargılama giderleri ve vekalet ücretine karar verilmesi gerekir. Başka bir deyişle, yürürlüğe giren yeni yasa nedeniyle konusuz kalan davada, yeni yasanın yürürlüğe girmemiş olması halinde, davanın açıldığı tarih itibariyle haklı olan ve davasını avukat ile takip eden taraf lehine “maktu vekalet” ücretine hükmedilmesi, yargılama giderlerinin ise karşı taraftan tahsiline karar verilmesi gerekmektedir. Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 18.11.2009 tarih, … E.-… K. sayılı ilamında “Dava tarihinde davasında haklı bulunan davacının, sonradan yürürlüğe giren yasa nedeniyle haksız duruma düşmesi söz konusu olmadığından, davacı lehine vekalet ücretine hükmedilmesi gerektiği” belirtilmiştir.
Somut olayda, dava tarihi itibariyle HGK kararı uyarınca davacının dava açmakta haklı olduğu anlaşılmaktadır. Yargılama harç ve giderleri, kural olarak davada haksız çıkan aleyhine hüküm verilen tarafa yükletilir (HMK md.326/1). Aynı şekilde, vekalet ücreti yönünden de haksız çıkan taraf aleyhine hüküm kurulur (HMK md.330/1). Dava açıldığı anda haklı durumda bulunan tarafın, yargılama sırasında oluşan yasa değişikliği sonucu haksız duruma düşmesi halinde yargılama giderlerinden, dolayısıyla karşı tarafın vekalet ücretinden sorumlu tutulması olanaklı değildir.
İzah edilen gerekçelerle 6446 sayılı Elektrik Piyasası Kanunu’nun 17.maddesine 6719 sayılı Kanunun 21.maddesiyle eklenen 10.fıkra hükmü ile aynı yasa ile eklenen geçici 20.madde hükmü dikkate alınarak konusuz kalan dava hakkında karar verilmesine yer olmadığına, konusuz kalan dava hakkında, toplanan deliller çerçevesinde davacının dava tarihi itibariyle haklılığını ispatlamış olduğu anlaşılmakla yapılan yargılama giderlerinin davalıdan tahsiline ve davacı lehine maktu vekalet ücretine hükmedilerek aşağıdaki şekilde karar verilmiştir.
HÜKÜM :Gerekçesi Yukarıda Açıklanan Nedenlerle;
1-6446 sayılı Elektrik Piyasası Kanunu’nun 17.maddesine 6719 sayılı Kanunun 21.maddesiyle eklenen 10.fıkra hükmü ile aynı yasa ile eklenen geçici 20.madde hükmü dikkate alınarak konusuz kalan dava hakkında KARAR VERİLMESİNE YER OLMADIĞINA,
2-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Harçlar Tarifesi uyarınca alınması gereken 35,90-TL maktu karar ve ilam harcının peşin alınan harçtan mahsubu ile kalan 15,34-TL harcın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
3-Davacı tarafından yapılan aşağıda dökümü gösterilen toplam 625,14.-TL yargılama giderinin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
4-Davacının kendsini bir vekil aracılığı ile temsil ettirdiği anlaşılmakla karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT uyarınca 2.180,00-TL maktu vekalet ücretinin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
5-HMK.nun 333.maddesi gereğince davacı tarafça yatırılan 545,00.-TL gider avansından arta kalan 0,30.-TL’nin karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
6-Davalı tarafından yatırılan ve kullanılmayan 50,00.-TL’nin karar kesinleştiğinde ve talep halinde davalıya iadesine,
Dair taraf vekillerinin yüzüne karşı , miktar itibariyle kesin olmak üzere gerekçeli kararın tebliğinde itibaren 2 haftalık süre içerisinde İstinaf kanun yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.
Katip
¸e-imzalıdır
Hakim
¸e-imzalıdır
HARÇ BEYANI /
51,24.-TL PEŞİN HARÇ
35,90.-TL KARAR HARCI /
15,34.-TL TALEP HALİNDE DAVACIYA İADESİNE.
DAVACI GİDERİ /
80,44.-TL İLK GİDER
430,00.-TL B.KİŞİ ÜCRETİ
114,70.-TL TEBLİĞLER /
625,14.-TL TOPLAM