Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 6. Asliye Ticaret Mahkemesi 2016/538 E. 2018/807 K. 12.07.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2016/538 Esas
KARAR NO : 2018/807
DAVA : Alacak (Bankacılık İşlemlerinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 13/05/2016
KARAR TARİHİ : 12/07/2018
Mahkememizde görülmekte olan Alacak (Bankacılık İşlemlerinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ -İSTEM /
Davacı vekili dava dilekçesinde ve özetle; müvekkilinin 16.10.2012 tarihinde 1.504,700 -USD lık bir meblağı vadeli hesaba aktardığını, vade tarihinin 14.01.2013 olduğunu, daha sonradan bankanın müvekkilinin bilgisi dışında hesabı vadesiz hesaba çevirdiğini, müvekkilinin bu durumdan 4 ay sonra haberdar olduğunu, davalı bankanın müvekkiline bu durumu faxla bildirdiğini iddia ettiğini, ancak herhangi bir şekilde müvekkilinin eline faks gelmediğini, müvekkilinin 4 aylık faizi şifahen istemesine rağmen davalı banka tarafından ödenmediğini ve müvekkilinin yabancı uyruklu olmasından kaynaklandığının ileri sürüldüğünü beyan ederek vadeli hesabın haksız şekilde kapatılması ve anaparanın vadesiz hesaba aktarılarak müvekkilinin yasal hakkı olan faizlerden mahrum bırakılması sonucunda, 20.000,00 -TL manevi tazminata hükmedilmesine, müvekkilinin mahrum bırakıldığı faizlerin fazlaya ilişkin hakları saklı tutulmak kaydı ile şimdilik 1.000,00 -TL sinin dava tarihinden itibaren işleyecek ticari faizi ve haksız fiilin vuku bulduğu tarihten itibaren temerrüt faizi ile tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
SAVUNMA /
Davalı vekili cevap dilekçesinde ve özetle; davalının Suriye vatandaşı olup davalı bankanın … Bankacılık Merkezinin müşterisi olduğunu, müvekkil bankaca 16.10.2012 tarihinde vadeli hesap açıldığını, anapara olarak 1.504,700 USD’lik bir meblağın davacı tarafından hesaba yatırıldığını, vade sonunun 15.04.2013 tarihli olduğunu, buna ilişkin olarak davacıya iletişime geçilmeye çalışıldığını, davacının telefonlara cevap vermediğini ve maillere dönüş yapmadığını, bir süre sonra davacı tarafından dönüş sağlandığını, hesabını kapatmak istemediğini, yeni bir şirket kuracağını ve bu sebeple yerleşik olarak Mersin ilinde ikamet etmeye karar verdiği bilgisi alındığını, bahsedilen durumlarla ilgili evrakların bir hafta içinde taraflarına iletileceğinin bildirildiğini, davacının herhangi bir ikamet tezkeresi göndermemekle Adana ve Mersin şubelerinden paralarını kendi iradesi ile çektiğini ve hesaplarında hiç parasının kalmadığını, müvekkili bankanın bir güven kurumu olup müşterilerinin rızası dışında herhangi bir işlem kalmadığını, ticari hayatın gereklerine uygun şekilde vadeli hesapta var olmayan anaparaya da faiz işletilmesinin mümkün olmadığını, davacının vadeli hesabının rıza dışı kapatılmış olduğu iddiasının hukuki dayanaktan yoksun olduğunu, davacının müvekkili bankaya Suriye ile bağlantılı bir iş yapıp yapmayacağı ile ilgili kesin bir bilgi vermediği gibi gerekli belgeleri de sunmadığını, dava konusu olaya ilişkin olarak müvekkili bankanın kendi üzerine düşen özeni ve yükümlülüğü eksiksiz yerine getirdiğini, davacıya her türlü iletişim aracıyla ulaşılmaya çalışıldığını, davacı tarafından kendilerine bilgi verilmediği iddiasının doğru olmadığını, manevi tazminat şartlarının oluşmadığını, müvekkili bankanın hukuka aykırı bir şekilde davacıya zarar verme kastı ve kusuru olmadığını, davacının konu ile alakalı manevi bir kaybının mevcut olmamakla birlikte davaya konu tazmin isteminin davacının kendi iradesi ve kastı ile oluştuğunun açık olduğunu belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
KANITLAR VE GEREKÇE /
Dava; davacının davalı banka nezdinde bulunan vadeli mevduat hesabının bilgisi olmaksızın vadesiz mevduat hesabına dönüştürülmesi nedeniyle mahrum kalınan faiz kazancının ve manevi tazminatın davalıdan tahsili istemine ilişkindir.
Taraflarca gösterilen deliller toplanmış; taraflar arasında düzenlenen bireysel müşteri sözleşmesi, davalı bankanın vadeli mevduat işlemlerine ilişkin genel hesapları, taraflar arasındaki e-posta yazışmalarının türkçe tercümeleri, vadeli hesap cüzdanları dosya içine alınmış davalı banka kayıtları üzerinde uzman bilirkişi aracılığıyla inceleme yapılarak rapor düzenlenmiştir.
13/11/2017 Tarihli bilirkişi raporunda; taraflar arasında bağıtlanan “Bireysel Müşteri Sözleşmesi” kapsamında davacı tarafından davalı bankanın Maçka Özel Bankacılık Merkezi şubesinde USD hesabı açılarak mevduat yatırıldığı, yatırılan mevduatın 17/03/2011 tarihinde “hesaptan virman” açıklaması ile vadesiz mevduat hesabına aktarıldığı, 18/04/2011 tarihinde vadesiz USD hesabına aktarılan mevduat tutarının yenilendiği ve aynı vadeli mevduat hesabının banka tarafından vade bitiminde yeniden vadeli mevduata dönüştürüldüğü, en son 15/04/2013 tarihine kadar hesabın devamlılığının sağlandığı, 17/03/2011 tarihinden başlayarak 07/09/2012 vade sonuna kadar hesap hareketlerinin tespit edilerek bu konuda taraflar arasında çekişmenin bulunmadığı, davaya konu olan 1.504.700,00 USD lik hesabın 29.097852 no ile 16/10/2012 tarihinde açıldığı, vade sonu olan 14/01/2013 tarihinde vadesiz mevduata dönüştürüldüğü, bu tarihte hesap bakiyesini 1.515.410,00 USD ne ulaştığı, 14/01/2013 tarihinden itibaren yeniden vadeli mevduat hesap açıldığı, vade sonu olan 15/04/2013 tarihinde vadeli hesabın kapatılarak vadesiz hesaba aktarıldığı, 15/04/2013 te bakiyenin 1.524.394,91 USD ne ulaştığı, davacının bu konuda bir bildiriminin bulunmadığı, uygulamada taraflar arasında bazı elektronik posta yazışmalarının yapıldığı, USD hesaplara ilişkin vadelerin 1 ay, 2 ay, 3 ay gibi sürelerle banka tarafından vadeler açılarak işlem yapıldığı, 15/04/2013 tarihinde vadesiz hesaba aktarılan tutarla ilgili olarak 30/06/2013 tarihinde kadar 1,5 ay hiçbir işlem yapılmadığı, davacıya da bu konuda bir bilgilendirme de bulunulmadığı, davaya konu mevduat hesabının 14/04/2013 tarihinden itibaren önceki vade gibi yenilenerek vadeli mevduata dönüştürülmesi gerektiği, kanısına varılması halinde davacının net faiz alacağının 7.390,39 USD olduğu, davacının ise, 03/12/2013 tarihinden itibaren 1.000,00 TL üzerinden dava açtığı belirtilmiştir.
İtirazlar üzerine düzenlenen 25/04/2018 tarihli ek bilirkişi raporunda; davalı bankanın savunmasında bildirildiği “Uluslarası Yatırımlar Yönergesi” nin 2016 yılında hazırlandığı, uyuşmazlık konusu dönemde ise böyle bir yönergenin uygulamada olmadığı, banka tarafından 05/04/2013 tarihinde böyle bir yönergenin uygulandığı kabul edilse dahi “Suç Gelirlerinin aklanması ve Terör Finansmanın Önlenmesine dair yönetmeliğinin” 09/01/2008 tarihli, 26751 sayılı Resmi Gazetede yayınlandığı, yönetmelikte 5549 sayılı yasanın uygulanmasıyla ilgili esasların belirlendiği ve 01/04/2008 tarihinde yürürlüğe girdiği, “Terörizmin Finansmanın Önlenmesi Hakkındaki Kanunun uygulanmasına ilişkin yönetmeliğin ” 31/05/2013 tarih 28623 sayılı resmi gazetede yayınlanarak yürürlüğe girdiği, ilgili yasalar ve tebliğlerden önce davacının mevduat hesabının 17/03/2011 tarihinde açıldığı ve sürekli yenilenerek 15/04/2013 tarihine kadar devam ettiği, davalının savunmasında bildirdiği yönetmeliğin ise; 31/05/2013 tarihli olarak vadeli hesaba paranın aktarılması sonrasında yayınlandığı, davacının vadeli mevduat hesabının vade sonunda vadesiz mevduata dönüştürüleceği konusunda bilgilendirme yapılmadığı ve davaya konu hesabında aynı süre ile vadeli mevduat olarak devamı şeklinde banka tarafından yenilenmesi gerektiği, 15/04/2013 tarihinden vade sonu ilk çekim tarihi olan 05/08/2013 tarihine kadar vadeli mevduat olarak değerlendirilmesi gerektiğinden davacının net faiz alacağının 13.229,99 USD olduğu belirtilmiştir.
Ek bilirkişi raporu yerinde görülerek hükme dayanak alınmıştır.
Davacı vekili 25/05/2018 tarihli ıslah dilekçesi ile; alacak miktarının 13.229,00 USD olarak belirlemiş ve bunun ıslah tarihindeki karşılığı olan 61.000,00 TL nin davalıdan tahsiline istemiştir.
İddia, dosya içeriği deliller ve alınan bilirkişi raporuna göre; davalı bankanın … Şubesi ile davacı arasında “Bireysel Müşteri Sözleşmesi” bağıtlanarak davacıya, vadeli yabancı mevduat hesabı açılarak işlem yapılmıştır. Uygulamada vadelerin 1 ay , 2 ay, 3 ay gibi sürelerle banka tarafından davacının talimatı olmaksızın yenilendiği belirlenmiştir. Çekişme konusu olan 1.515,410,00 TL tutarındaki mevduatın vadeli hesapta iken davacının talimatı olmaksızın 15/04/2013 tarihinde vadesiz mevduata aktarıldığı, ve bu hesapta 1.524.394,91 USD bakiyenin bulunduğu anlaşılmaktadır. Davacı tarafından 05/08/2013 tarihinde yabancı mevduat hesabından 100.000,00 USD in çekildiği, daha sonrada farklı tarihlerde hesaptan para çekiminin devam ettiği belirlenmiştir. 15/04/2013 tarihinde vadesiz mevduata aktarılmış olan 1.524.394,91 USD lik tutarın tamamının vadeli bir hesaba dönüştürülmediği, 30/06/2013 tarihine kadar 1,5 aylık sürede işlem görmediği, anlaşılmaktadır. Banka tarafından önceki vade sonlarında faiz oranları konusunda davacıya bilgi aktarılmış olmasına rağmen çekişme konusu hesap ile ilgi olarak vade sonu 15/04/2013 itibarıyla herhangi bir yazışma yapılmadığı ve davacıya bilgi aktarılmadığı belirlenmiştir. Davacının anılan hesaptan 05/08/2013 tarihinde para çekimi yaptığı, bu tarihte mevduatının tamamını çekebilme olasılığı varken vadesiz mevduatta bulunduğunu, öğrendiği halde işlem yapmadığı, bu nedenle, 15/04/2013 tarihinden 05/08/2013 tarihine kadar mevduatın vadeli mevduat gibi değerlendirilmesi gerektiği sonucuna varılmıştır. 3095 yasanın 4/a maddesi dikkate alınarak 2013 yılına ait en yüksek USD faiz oranı olan yıllık %3.25 oranında faiz yürütülmesi gerektiği ve buna göre yapılan hesaplama sonucunda davacının 13.229,99 USD tutarında net faiz alacağının bulunduğu belirlenmiştir. Davalı banka vekilince yasa ve yönetmelik hükümleri dikkate alınarak işlem yapıldığı belirtilmiş ise de; yukarıda açıklanan yönetmeliklerin davacı hesabının açılmasından sonra yayınlandığı, bu nedenle somut olayda uygulanamayacağı kabul edilmiştir.
Davacının 13.229,99 USD tutarında alacaklı olduğu belirlenmiş ise de, TBK nın 99.maddesi uyarınca dava tarihi itibarıyla seçimlik hakkını kullanarak TL üzerinden talepte bulunduğu, ıslah dilekçesine göre, 13.229,99 USD lık talebinin dava tarihindeki TCMB Efektif satış kuru üzerinden karşılığı olan (13.229,99 x2.0268)= 26.814,54 TL nin avans faizi yürütülmek suretiyle davacı yararına davalıdan tahsili gerektiği sonuç ve kanaatine varılarak aşağıdaki biçimde hüküm kurulmuştur.
Davacı tarafından ayrıca manevi tazminat isteminde bulunulmuş ise de, somut olayda davacının kişilik haklarına saldırı niteliğinde bir haksız eylemin söz konusu olmadığı, manevi tazminatın yasal koşullarının oluşmadığı sonucuna varıldığından istem red edilmiştir.
Yukarıda açıklanan nedenlerle;
H Ü K Ü M /
1-Manevi tazminatı istemine yönünden davanın REDDİNE,
2-Alacak istemi yönünden davanın KISMEN KABULÜNE, 13.229,99 USD nin dava tarihindeki karşılığ olan 26.814,54 TL’nin dava tarihinden itibaren yürütülecek avans faizi ile birlikte davacı yararına davalıdan tahsiline, fazla istemin REDDİNE,
Karar tarihinde yürürlükte bulunan Harçlar Tarifesi gereğince hesap olunan 1.831,70 TL nispi karar ve ilam harcının davalıdan tahsiline, peşin alınan harcın mahsubuna,
Davacı tarafça yatırılan 1.066,30 TL peşin harcın davalıdan tahsiline,
Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince hesap olunan 3.217,74 TL nispi vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
Rededilen manevi tazminat yönünden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince hesap olunan 2.180,00 TL nispi vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince rededilen alacak tutarı üzerinden hesap olunan 4.220.40 TL nispi vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
Davacı tarafından yapılan ve aşağıda dökümü gösterilen toplam 1.335,35 TL yargılama giderinin davadaki kabul ve red oranına göre 43% ‘unun davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
HMK 333.maddesi gereğince davacı tarafından yatırılan 1.413,00 TL gider avansından geriye kalan 105,70 TL’nin hüküm kesinleştiğinde davacıya iadesine,
Davalı tarafından dosya üzerinde yapılan yargılama gideri bulunmadığından ve yatırılan gider avansı olmadığından bu konuda hüküm kurulmasına yer olmadığına,
Taraf vekillerinin huzurunda, kararın tebliğ tarihinden itibaren 2 hafta içinde mahkememize verilecek dilekçe ile İstanbul Bölge Adliye Mahkemeleri’nde istinaf yolu açık olmak üzere karar verildi. Açıklandı.
Katip
Hakim
HARÇ BEYANI /
1.831,70 TL KARAR HARCI
1.066,30 TL PEŞİN HARÇ /
765,740 TL KALAN HARÇ
DAVACI GİDERİ /
28,05 TL BVH VE VSH.
600,00 TL BİLİRKİŞİ ÜCRETİ
707,30 TL POSTA MAS. /
1.335,35 TL TOPLAM