Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.
T.C.
İSTANBUL
6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2016/522 Esas
KARAR NO : 2023/535
DAVA : İstirdat
DAVA TARİHİ : 08/03/2011
KARAR TARİHİ : 12/07/2023
Mahkememizde görülmekte olan İstirdat davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ -İSTEM /
Davacı vekili dava dilekçesinde ve özetle; müvekkili şirket yetkilisi olan …’nin 28.12.2010 tarihinde meydana gelen hırsızlık sonucu çantasından 29 adedi müşteri çeki olmak üzere toplam 32 adet çekini çaldırdığını, konu ile ilgili olarak derhal polis merkezine başvurulduğunu ve …. 9.Asl.Tic.Mah. … Esas sayılı dosyası üzerinden 29.12.2010 tarihinde “zayiinden çek iptali” davası açıldığını, dava konusu 3 adet çekin davalı tarafından haklı hamil olduğu iddiası ile 21.02.2011 tarihinde mahkemeye ibraz edilerek ödeme yasağı kararının kaldırılmasını istediğini, … 11. İcra Müdürlüğü’nün … sayılı takip dosyası üzerinden dava konusu çeklerden biri ile davacı ile ilgisi olmayan bir kısım çekler hakkında davalı tarafından icra takibi yapıldığını, çek örnekleri incelendiğinde; tamamının … Ltd.Şti.’nin cirosu ile devredildiğinin anlaşılacağını, istirdat davası açılması konusunda mahkemece kendilerine süre verilmesi üzerine bu davanın ikame edildiğini, davalı şirketin çalıntı çekleri kötü niyetle iktisap etmiş olduğundan davacı şirkete geri vermekle yükümlü olduğunu, TTK.nun 730/5 maddesi yollaması ile TTK.nun 599.maddesi uyarınca, çalıntı olduğunu bile bile söz konusu çeklerin muhatap bankadan tahsil etmek isteyen davalının kötü niyetli olduğunu, hamil sıfatını kazanmadığını, gerekli ve yeterli incelemeyi yapacak olması halinde temlik alınan faturaların sahte olduğunu öğreneceğini ve çekleri almayacağını, bu nedenle ağır kusurlu olduğunu, 29.12.2010 tarihinde … Şirketi yetkilisi olduğunu bildiren kişilerin kendilerini arayarak çeklerin çalıntı olduğunu öğrendiklerini, 04.01.2011 tarihinde davalı şirket çalışanlarından telefonla durumu öğrendiklerini, davalının Faktoring Şirketi olması nedeniyle alt ilişkiyi, ciro silsilesini, çeklerin gerçek yada sahte olup olmadığını araştırmak zorunda olduklarını, gerekli araştırmayı yapmadığından çekleri kötü niyetle iktisap ettiğini, ağır kusurlu davrandığını, TTK.nun 20/2 maddesinde tanımlanan basiretli tacir gibi davranmadığını, bu nedenle hamil sayılamayacağını belirterek TTK.nun 670.maddesi uyarınca çeklerin istirdadına ve kendilerine teslimine karar verilmesini istemiştir.
Davacı vekili 22.03.2012 havale tarihli dilekçesinde; dava konusu çeklerden … A.Ş,. …şubesinin … nolu hesabından keşide edilen … seri numaralı 31.1.2011 keşide tarihli 5.000,00.-TL tutarlı çekin … 11. İcra Müd.nün …sayılı dosyasından tahsil edildiğini, …bank … Şubesinin … hesap, … çek numaralı 5.000,00.-TL bedelli 20.2.2011 keşide tarihli çekin … 11. İcra Müdürlüğü’nün … sayılı dosyasından keşideciden davalı tarafından tahsil edildiğini, …bank … Şubesinin … hesap … çek numaralı 7.500,00.-TL bedelli 19.2.2011 keşide tarihli çekin … 11. İcra Müdürlüğü’nün …sayılı dosyasından davalı tarafından cirantadan tahsil edildiğini belirterek toplam 3 adet 17.500,00.-TL tutarlı çeklerle ilgili olarak ödenen bedelin istirdadı isteminde bulunmuştur.
SAVUNMA /
Davalı vekili cevap dilekçesinde ve özetle; ;çek üzerinde ödeme yasağı bulunmasının hamili kötü niyetli hale getirmediğini, davacı tarafın bir haksız fiil nedeniyle çeklerin istirdadını talep ettiğini, bu nedenle şahsi bir defi ileri sürülmediği için faktoring yönetmeliğinin uygulama olanağının bulunmadığını, TTK.nun 704.maddesine göre kötü niyetin bulunması gereken zaman, çekin bankaya ibraz anı değil, çekin iktisap anı olduğunu, müvekkilinin bu çekleri 27.12.2010 tarihinde iktisap ettiğini, ödeme yasağı kararının ise 29.12.2010 tarihinde verildiğini, iktisap anında çalıntı olayından bilgisinin olmadığını, davacının müvekkilinin çeki iktisap ettiği anda kötü niyetli olduğunun veya ağır kusurlu olduğunun yazılı olarak kanıtlaması gerektiğini , çekteki ciro silsilesine göre müvekkilinin TTK.nun 702.maddesi uyarınca yetkili ve yasal hamil olduğunu belirterek davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
KANITLAR VE GEREKÇE /
Dava, TTK.nun 704. maddesi hükmüne dayalı olarak açılmış olup, hamilin rızası dışında elinden çıkmış bulunan ve davalı elinde bulunan çeklerin ve bedelinin istirdadı istemine ilişkindir.
Taraflarca gösterilen deliller toplanmış, muhatap bankalardan cevap yazıları, çeklerin çalınması ile ilgili … Cumhuriyet Başsavcılığının … sayılı hazırlık soruşturma evrakı örneği, zayii çek iptaline ilişkin … 9. Asliye Ticaret Mahkemesinin … Esas sayılı dava dosyası getirtilerek incelenmiş, davalının dava konusu çekleri temlik almasına ilişkin fatura , faktoring sözleşmesi ve diğer belgeler dosya içine alınmış ve dosya içeriği delillerle taraf şirketlerin uyuşmazlık konusu döneme ilişkin ticari defter ve kayıtları üzerinde inceleme yapılarak bilirkişi raporu düzenlenmiştir.
… 9. Asliye Ticaret Mahkemesinin … (…33. Asl.Tic.Mah. … ) Esas sayılı dosyasında dava konusu çeklerinde içinde bulunduğu çeklerle ilgili olarak davacı tarafından 29.12.2010 tarihinde “zayi nedeniyle iptal davası” açıldığı, çeklerin ödenmemesi konusunda aynı tarihte ihtiyati tedbir kararı verilerek muhatap bankalara bildirildiği, muhatap bankaların cevap yazılarına göre, ihtiyati tedbir kararının kendilerine 30.12.2010 tarihinde ve 31.10.2010 tarihinde ulaştığı belirlenmiştir.
Davacı …A.Ş.’nin ticari defter kayıtlarının tetkiki; davacı şirketin 2010 yılına ait ticari defter kayıtlarının incelenmesinde, dava konusu çeklerden A) …bank … şubesinin … hesap … çek nolu 5.000,00 TL tutarlı 20/02/2011 keşide tarihli B) …bank …Şubesinin …. hesap … çek nolu 7.500,00 TL tutarlı 9/02/2011 keşide tarihli çekin 22/12/2010 tarihli toplam 52.000,00 TL çek bordrosu içinde dava dışı …A.Ş.’den cari hesabına mahsuben alınarak 22/12/2010 tarihli … nolu yevmiye maddesi ile 120.01.H.001 kodlu Alıcılar” hesabında … A.Ş.’ye alacak kaydedildiği, C-) … A.Ş. … Şb.nin … hesap … çek nolu, 5.000,00 TL tutarlı, 31/01/2011 keşide tarihli çekin ise 24/05/2010 tarihli toplam 350.001,30 TL’lik çek bordrosu içinde dava dışı … Ltd. Şti.’nden cari hesabına mahsuben alınarak 24/05/2010 tarihli …nolu yevmiye maddesi ile 120.01.Ş.001 kodlu Alıcılar” hesabında… Ld. Şti.ne alacak kaydedildiğinin görüldüğü, davacı şirketin ticari defterlerinde … unvanlı şirket ile ticari ilişkiyi gösteren bir kayda rastlanmadığı bildirilmiştir.
27.02.2012 tarihli bilirkişi raporunda; davalı şirketin 2010-2011 yıllarına ait ticari defterlerinin usulüne uygun düzenlendiği, faktoring ve temlik sözleşmesi kapsamında düzenlenen belgeler ile dava konusu çekleri iktisap ettiğinin doğrulandığı , iktisapta ağır bir kusuru ve kötü niyetinin bulunmadığı, meşru hamil sayılması gerektiği belirtilmiştir. İtirazlar üzerine düzenlenen 6.9.2012 tarihli ek bilirkişi raporunda, davacı şirketin ticari defterlerinde dava dışı … ünvanlı şirket ile ticari ilişkiye rastlanmadığı, dava konusu çeklerin davalının müşterisi … Ltd.Şti.’nden temlik alındığı, adı geçen şirketinin müşterisi olan … ünvanlı şirketin malı teslim ettiğine ilişkin irsaliyenin dosyada bulunmadığı ancak 22.12.2010 tarihli 21458 numaralı temlik alınan faturanın “irsaliyeli fatura” olduğu, çeklerde … Şirketine ait ciroların sahte olup olmadığına ilişkin iddianın uzmanlık alanında bulunmadığından değerlendirilemeyeceği belirtilmiştir.
Mahkememizce 2011/151 E. 2023/86 K. Sayılı 09/05/2013 tarihli kararı ile davanın reddine karar verilmiş, kararın temyiz edilmesi ve karar düzeltme istemi üzerine Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 31/03/2016 tarih 2015/7185 Esas 2016/3507 Karar sayılı ilamında “Zaman bakımından uygulanması gereken TTK’nın 704. maddesi, “Çek, herhangi bir suretle hamilinin elinden çıkmış bulunursa ister hamile yazılı bir çek bahis mevzuu olsun, ister ciro suretiyle nakledilebilen bir çek bahis mevzuu olup da hamil hakkını 702 nci maddeye göre ispat etsin çek eline geçmiş bulunan yeni hamil ancak çeki kötü niyetle iktisabetmiş olduğu veya iktisapta ağır bir kusuru bulunduğu takdirde o çeki geri vermekle mükelleftir.” hükmünü içermektedir. Bu durumda, bu nitelikteki bir davada davacının öncelikle dava konusu çekin meşru hamili olduğunu, bir başka deyimle davada aktif husumete ehil bulunduğunu, sonra da çeki elinde bulunduran davalı yanın çeki iktisabında kötüniyetli ve/veya ağır kusurlu olduğunu ispatlaması gerektiği kuşkusuzdur. Ayrıca, Faktoring işleminin yapıldığı tarih itibariyle yürürlükte bulunan “Faktoring ve Finansman Şirketlerinin Kuruluş ve Faaliyet Esasları Hakkında Yönetmelik”in 22/2. maddesinde belirtildiği üzere, faktoring şirketleri kambiyo senetlerine dayalı olsa dahi, bir mal veya hizmet satışından doğmuş fatura veya benzeri belgelerle tevsik edilemeyen alacaklar ile Kurulca (BDDK) belirlenen usul ve esaslar çerçevesinde tevsik edilemeyen mal veya hizmet satışına bağlı doğacak alacakları satın alamazlar veya tahsilini üstlenemezler. Yönetmelik hükmünden de anlaşılacağı üzere, sahih ve belge ile tevsik olunan nitelikte bir alacağın varlığı söz konusu olmadıkça bu alacağın faktoring şirketi tarafından temlik alınması mümkün olmadığı gibi bu nitelikteki bir alacağın ayrıca kambiyo senedine bağlanmış olması bu durumu değiştirmez. Mezkur mevzuat hükmünün, TTK’nın kambiyo senetlerine ilişkin genel hükümlerine nazaran ve faktoring işlemleri bakımından özel nitelikte bir hüküm niteliğinde bulunduğu, uyuşmazlığın çözümünde öncelikle uygulanması gerekli olduğu açıktır.
Somut olayda, davacı şirketin yetkilisinin çantasından çalınan davaya konu üç adet müşteri çeklerinin davalı faktoring şirketi ile dava dışı … Ltd.Şti. arasındaki 29.07.2010 tarihli faktoring sözleşmesine dayalı olarak, dava dışı şirketin …adına tanzim ettiği 22.12.2010 tarihli faturadan kaynaklanan 29.500 TL tutarındaki alacağının kendisine temliki nedeniyle, davalı yanca 29.12.2010 tarihli bordro uyarınca iktisap edildiği anlaşılmaktadır. Davacı mahkemece alınan bilirkişi raporuna karşı yaptığı itirazında, faktöring işlemi için düzenlenen faturanın gerçeği yansıtmadığını, faturaya konu malların …’e teslim edilip edilmediği hususlarının araştırılması için dava dışı şirketlerin ticari defter ve kayıtlarının incelenmesi gerektiğini beyan etmiştir. Bu itibarla mahkemece, açıklanan hususlar ve davacının iddiası gereğince, davaya konu çeklere dayalı alacağın sahih fatura ile tevsik edilip edilmediğinin araştırılması, bu çerçevede dava dışı şirketlerin ticari defter ve kayıtlarının uzman bilirkişi aracılıyla incelenerek gerçek bir ticari alım satım olup olmadığının tespiti, oluşacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme sonucu, yazılı gerekçe ile davanın reddi doğru görülmediğinden davacı vekilinin karar düzeltme itirazlarının kabulü ile Dairemizin 23.10.2014 gün ve 2013/15281-2014/16360 sayılı kararının kaldırılarak yerel mahkeme kararının davacı yararına bozulmasına karar vermek gerekmiştir.” denilmektedir.
Bozma ilamı üzerine Mahkememizce yeniden yapılan yargılamada, Yargıtay bozma ilamına uyulmasına karar verilmiş dosyanın Mahkememizin 2016/522 Esasına kaydının yapıldığı görülmüştür.
Mahkememizce davaya konu çeklere dayalı alacağın gerçek fatura ile doğrulanıp doğrulunmadığının tespiti için dava dışı .. Şti ve … firmasının 2010 ticari defter ve kayıtları incelenerek 22/12/2010 tarihli … nolu 29.500,00 TL tutarlı faturadan kaynaklanan gerçek bir alım satım ilişkinin bulunup bulunmadığının tespiti yününden inceleme yapılarak bilirkişi raporu alınmasına karar verilmiş olup 02/10/2017 tarihli bilirkişi raporunda “Mahkeme’nin 02.02.2017 tarihli duruşma tutanağında bilirkişiliklerince görev olarak verilen davaya konu çeklere dayalı alacağın gerçek fatura ile doğrulanıp doğrulanmadığının tespiti için dava dışı … Ltd. Şti. ve … Tic. – … firmasının 2010 ticari defter ve kayıtları incelenerek 22/12/2010 tarihli … nolu 29.500,00 TL tutarlı faturadan kaynaklanan gerçek bir alım satım ilişkisinin bulunup bulunmadığının tespiti, her iki dava dışı gerçek ya da tüzel kişinin defter ve belgelerinin bilirkişiliklerince ibraz etmemiş olmamaları, dosya inceleme gününde hazır bulunmamış olmaları sebebiyle, bilirkişiliklerince ilgili şirketlerin defter ve belgeleri üzerinde inceleme ve tespit yapılamadığı hususunun nihai takdirinin Mahkememize ait olduğu bildirilmiştir.
Dava konusu … A.Ş. …Şubesine ait 31/01/2011 keşide tarihli 5.000,00 TL bedelli … çek numaralı keşidecisi …Ltd. Şti. Lehdarı …Şti. olan arkasında sırayla lehtarın, …Ltd. … A.Ş., …, …Tic. Ltd. Şti. … A.Ş.nin ciroları olan süresinde ibraz edilmiş ancak ödeme yasağı nedeniyle işlem yapılamamış bir çek olduğu anlaşılmıştır.
Dava konusu …bank A.Ş. … Şubesine ait 20/02/2011 tarihli keşide tarihli 5.000,00 TL bedelli .. çek numaralı, keşidecisi … Tic. Lti. Şti. Lehtarı … A.Ş. Olan, arkasında sırasıyla lehtarın, …A.Ş., …, …Ltd. Şti. …A.Ş.nin ciroları olan süresinde ibraz edilmiş ancak ödeme yasağı nedeniyle işlem yapılamamış bir çek olduğu anlaşılmıştır.
Dava konusu … A.Ş. … Şubesine ait 19/02/2011 keşide tarihli … çek nolu 7.500,00 TL bedelli, keşidecesi …Ltd. Şti, lehtarı … olan arkasında sırayla lehtarın …, … A.Ş., … A.Ş., …, …Tic. Ltd. Şti. …A.Ş.nin ciroları olan süresinde ibraz edilmiş ancak ödeme yasağı nedeniyle işlem yapılamamış bir çek olduğu anlaşılmıştır.
Dava konusu çeklerin 6102 sayılı TTK.nın 780.maddesinde öngörülen tüm zorunlu unsurları içerdiği ve böylece hukuksal niteliğince kambiyo senedi niteliğinde “çek” olduğu görülmüştür.
6102 sayılı TTK nın 790.maddesinde “cirosu kabil bir çeki elinde bulunduran kişi, son ciro beyaz ciro olsa bile, kendi hakkı müteselsil ve birbirine bağlı cirolardan anlaşıldığı takdirde yetkili hamil sayılır.” hükmüne yer verilmiştir.
Aynı yasanın “elden çıkan çek” başlıklı 792.maddesinde” de çek, herhangi bir suretle hamilin elinden çıkmış bulunursa, ister hamile yazılı, ister ciro yoluyla devredilen bir çek söz konusu olup da hamil hakkını 790.maddeye göre ispat etse, çek eline geçmiş bulunan yeni hamil ancak çeki kötüniyetle iktisap etmiş olduğu veya iktisapta ağır bir kusuru bulunduğu takdirde o çeki geri vermekle yükümlüdür.” hükmü bulunmaktadır.
Bu madde uyarınca ispat yükü, çekin yetkili hamili olduğunu ve çekin rızası hilafına elinden çıktığını ileri süren davacıya ait olup, davacının bu hususların yanı sıra ayrıca davalının çeki kötüniyetle iktisap etmiş olduğunu veya iktisapta ağır kusurlu bulunduğunu ileri sürüp kanıtlaması gerekmektedir.
… 2 Ağır Çeza Mahkemesi…E-…K sayılı sayılı ceza dava dosyası UYAP sistemi üzerinden celbedilerek dosya kapsamına kazandırılmış ve … 2 Ağır ceza Mahkemesi …E-…K sayılı sayılı ceza dava dosyasında, dava konusu çeklerin de yer aldığı bir kısım çekler ile ilgili, davalı ile faktoring sözleşmesi yapan şirket yetkilisi … ve çeklerde cirosu bulunan ve adına fatura düzenlenen …hakkında yapılan yargılama sonucunda sanıkların nitelikli dolandırıcılık ve resmi evrakta sahtecilik suçundan cezalandırılmasına karar verilmiş ve İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 21. Ceza Dairesi2021/1721E- 2022/245K.Sayılı 04/02/2022 tarihli ilamı ile, sanıklar hakkında nitelikli dolandırıcılık ve resmi evrakta sahtecilik suçundan verilen mahkumiyet kararına yönelik istinaf başvurusu esastan reddedilmiş ve istinaf ilamının kesin nitelikte olduğu anlaşılmıştır.
Davacı şirketin ticari defter ve kayıtları üzerinde yaptırılan bilirkişi raporları ile kesinleşmiş ceza mahkemesi kararı kapsamı nazara alındığında ve çeklerdeki ciro silsileleri itibariyle TTK 790. maddesi gereğince davacı şirketin çeklerin yetkili ve meşru hamili olduğu, çeklerin ellerinden rıza hilafına çıktığı hususlarını ispat ettiği anlaşılmıştır.
Kesinleşen ceza mahkemesi dosyası içeriğine göre, …Şti. yetkilisi olan sanık …’ın factoring ve temlik sözleşmesi kapsamında suç konusu olan ve ödeme için bankaya ibrazında çalıntı oldukları anlaşılan suça konu çeklerden beş tanesinde … firmasından önce, … şirketi adına cirosu bulunan sanık … tarafından adına düzenlenen faturalar gereğince sanık …’a verildiği bu şekilde nitelikli dolandırıcılık ve resmi belgede sahtecilik suçlarının işlendiğinin iddia olunduğu eylemde; Sanık …’ın suç konusu çekleri aralarındaki ticari ilişki nedeniyle diğer sanık …l’den aldığını öne sürmüş olmasına rağmen bilirkişi raporu kapsamından da açıkça anlaşıldığı üzere böyle bir ticari ilişkinin bulunmadığının anlaşıldığı, dosya kapsamında ticari ilişkiye dair herhangi bir belge bulunamadığı, … Ltd. Şti.’nin ticari defterleri üzerinde yapılan inceleme raporu ile firmalar arasında ticari ilişkinin (mal veya hizmet alım satımı) varlığının tespit edilmediği, çeklerin şirket aktif hesaplarında varlığı tespit edilmediği, firmalar arasında borç/alacak varlığı tespit edilmediği, bilirkişi raporu ile sabit olduğu üzere gerçek bir ticari ilişkiye dayanmayan, sanık … tarafından sunulan bu faturaların tek başına ticari ilişkinin varlığını göstermeyeceğinin kabul edildiği, fikir ve eylem birliği içerisinde hareket ederek aynı suç işleme kastı altında sahte ve çalıntı olduklarını bildikleri ve hangi şekilde ele geçirildiği anlaşılamayan yargılamaya konu çekleri ciro ederek ve katılan faktoring şirketi ile hukuki sözleşme çerçevesinde çekleri piyasaya sürerek kendileri yararına, katılan faktoring firması zararına olmak üzere çeklerin toplam tutarları kadar haksız menfaat sağladıkları, sanıkların aynı suç işleme kastı altında ve ”İştirak Halinde Resmi Belgede Sahtecilik” ve ”İştirak Halinde Banka veya Kredi Kurumları Araç Olarak Kullanılmak ve Banka veya Diğer Kredi Kurumlarınca Tahsis Edilmemesi Gereken Bir Kredinin Açılmasını Sağlamak Maksadıyla Dolandırıcılık” suçlarını işledikleri gerekçesi ile mahkumiyet hükmü kurulduğu anlaşılmaktadır. 6098 Sayılı TBK’nun 74.maddesi gereği, ceza mahkemesince verilecek mahkumiyet kararı ve Ceza Mahkemesinde kabul edilen maddi vakıalar Hukuk Mahkemesini bağlar. Özellikle bir Ceza Mahkemesinin, uyuşmazlık konusu olayın tespitine; diğer bir söyleyişle, olayın varlığına ve sanık tarafından işlendiğine ilişkin maddi olgulara ilişkin kesinleşmiş saptaması, aynı konudaki hukuk mahkemesinde de kesin hüküm oluşturur. (Yargıtay HGK 2017/17-3188 E- 2019/755 K, 25.06.2019) Somut olayda, davalı faktoring şirketinin tevsik edici belge mahiyetindeki fatura ile çeklerde yer alan ciro silsilesinin birbiriyle uyumlu olması ile yetinmeyerek, çeklerin gerçek bir ticari ilişkiye dayalı olup olmadığı yönünden araştırma yapmasının zorunlu olduğu, ancak davalı şirketin kendisine temlik edilen faturanın gerçek bir ticari ilişkiye dayanıp dayanmadığı ve dava konusu çeklerin bu faturadan doğan alacağa istinaden … şirketine verilip verilmediğine dair fatura borçlusu görünen …’den teyit aldığına ilişkin dosya kapsamına sunulmuş bir delil bulunmadığı, davalı şirketin kendi müşterisinin beyanı ile yetindiği, ticari ilişkinin gerçekliği hususunda herhangi bir istihbari araştırma yapmadığı, maruz kalması muhtemel risklerin önlenmesi için gerekli tedbirleri almadığı ve bir faktoring kuruluşu olarak çeklerin iktisabında ağır kusurlu olduğu kanaatine varılmıştır .(emsal nitelikte bkz. Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 2017/2425 Esas, 22017/7242 Karar Sayılı, 13/12/2017 tarihli; 2019/1215 Esas, 2019/2720 Karar sayılı, 08/04/2019 tarihli ilamları). Belirtilen nedenlerle, TTK’nun 792. Maddesi hükmü uyarınca davalının çeki kötüniyetli ve ağır kusurlu olarak iktisap ettiğinin ispat edildiği anlaşılmakla davanın kabulüne dair aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM / Gerekçesi yukarıda izah olunduğu üzere;
1-Davanın kabulü ile dava konusu … A.Ş,. …şubesine ait … seri numaralı 31.1.2011 keşide tarihli 5.000,00.-TLbedelli,…bank … Şubesine ait, bbb çek numaralı 20.2.2011 keşide tarihli 5.000,00.-TL bedelli ve…bank …. Şubesi’ne ait … çek numaralı 19.2.2011 keşide tarihli 7.500,00.-TL bedelli toplam 3 adet çek nedeniyle davalı Faktoring şirketine ödenen çek bedelleri toplamı olan 17.500,00-TL’nin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle davalıdan istirdadına, davacıya ödenmesine,
2-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Harçlar Tarifesi gereğince hesap olunan 1195,43-TL karar ve ilam harcının dava açılırken tahsil edilen peşin alınan 259,90 TL harçtan mahsubu ile bakiye 935,53 TL harcın davalıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına,
3-Davacı tarafından yatırılan 259,90 TL harcın davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
4-Davacı taraf kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde geçerli A.A.Ü.T.’deki esaslara göre ve 6100 S HMK gereğince belirlenen 9.200,00.-TL maktu vekalet ücretinin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
5-Davacı tarafından yapılan 18,40-TL başvurma harcı gideri, 500,00-TL bilirkişi ücreti ile 1.327,60 tebligat masrafları ve diğer yargılama giderleri olmak üzere toplam 1.846,00-TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
6-Davalı tarafça yapılan yargılama gideri bulunmadığından bu konuda hüküm kurulmasına yer olmadığına,
7-HMK’nın 333. maddesi gereğince davacı tarafından yatırılan gider avansından artan bakiye avansın hüküm kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
Dair, taraf vekillerinin huzurunda, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 15 gün içerisinde Yargıtay nezdinde temyiz kanun yolu açık olmak üzere karar verildi. 12/07/2023
Katip
¸e-imzalıdır
Hakim
¸e-imzalıdır