Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 6. Asliye Ticaret Mahkemesi 2016/467 E. 2019/745 K. 12.09.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO: 2016/467 Esas
KARAR NO: 2019/745

DAVA : Tazminat
DAVA TARİHİ: 19/02/2008
KARAR TARİHİ: 12/09/2019

Mahkememizin 26/01/2015 tarih ve … Esas, … Karar sayılı ilamı, Yargıtay 17. Hukuk Dairesi’nin 21/12/2015 tarih ve 2015/7209 esas 2015/24664 karar sayılı ilmaı ile bozulmakla dosya yeniden esasa alınarak mahkememizde görülmekte olan tazminat davasının yapılan açık yargılaması sonunda,

GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
İDDİA: Davacı vekili 19.02.2008 havale tarihli dava dilekçesinde özetle; davalı şirket tarafından trafik ve kasko sigortası yapılmış olan… plakalı aracın müvekkiline ait … plakalı araca tamamen kusurlu olarak 26.12.2007 günü çarparak ağır hasar verdiğini, durumu trafik kaza tespit tutanağı ile tespit ettirdiklerini ve alkol raporu alındığını, Şişli… Sulh Hukuk Mahkemesince hasarın 32.278,85 TL artı muhtemel şanzıman hasarı olarak belirtildiğini, aracın kendi imkanları ile tamir ettirildiğini, muhtemel şanzıman hasarının oluştuğu tespit edilerek yenisi ile değiştirildiğini, tüm hasar bedelinin 61.634,00 TL olduğunu ve faturalandırıldığını, davalı … şirketince 11.02.2008 tarihinde hasar dosyası açıldığını, ancak hasarın giderilmesi için başvurularının yanıtsız bırakıldığını, davalı … şirketinin hasarlarını gidermesi gerektiğini, bu nedenle hasar bedeli olan 61.634,00 TL hasar bedelinin muaccel olduğu tarihten itibaren reeskont faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

CEVAP: Davalı vekili yanıt dilekçesinde özetle; davanın yasal dayanağının Ticaret Kanunu olmayıp Karayolları Trafik Kanunu olduğunu, davacının müvekkilinin sigortalısı olmadığını, dolayısıyla sigorta sözleşmesinden kaynaklı bir uyuşmazlıktan bahsedilemeyeceğinden davanın ticari niteliğinin olmadığını, müvekkilinin merkez itibari ile Üsküdar Adliyesi yargı sınırları içerisinde olduğunu, davaya konu kazanın meydana geldiği yerin Beykoz sınırlarında olduğunu, bu nedenle işbölümü itirazları yerinde görüldüğünde dosyanın işbölümü ve yer yönünden yetkili Üsküdar Asliye Hukuk Mahkemesine, iş bölümü itirazları yerinde görülmediği takdirde Kadıköy Nöbetçi Asliye Ticaret Mahkemesine gönderilmesine karar verilmesini, dava dilekçesinde her ne kadar tazminat taleplerinin 26.12.2007 tarihli bir trafik kazasına dayandırdıklarını iddia etmiş is ede müvekkili şirket görevlileri tarafından yapılan araştırmada tazminat talebinin irade dışı oluşan gerçek anlamında bir kazayla dayanmadığını, senaryo kazalar ve hasarın büyütülmesi yoluyla haksız zenginleşme amacına yönelik talepler olduğunu bu nedenle davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.

KANITLAR VE GEREKÇE /
Dava, 29.12.2007 tarihinde meydana gelen trafik kazası nedeniyle davacının aracında oluşan hasarın davalı … şirketinden tazmini istemine ilişkindir.
Taraflar arasında uyuşmazlık konusu olan hususlar; davacının aracında meydana gelen hasar ile dava konusu kaza arasında illiyet bağı bulunup bulunmadığı, bulunuyor ise gerçek hasar tutarının ne olduğu, davacının aracına kusurlu olarak çarptığı iddia olunan aracın kasko ve trafik sigortacısı olan davalının hasardan sorumlu olup olmadığı noktalarında toplanmaktadır.
Mahkememizce bozma ilamından önce yapılan yargılama sırasında alınan 08.01.2010 havale tarihli bilirkişi heyet raporunda özetle; trafik kaza raporu, tespit dosyası, davacıya ait araçta meydana gelen hasar ve dosyaya sunulan delillerden, davacıya ait bulunan … plaka sayılı taşıtın 26.12.2007 tarihinde belirtilen yerde ve belirtilen şekilde hasarlanmamış olduğu sonuç ve kanaati bildirilmiştir.
Mahkememizin( önceki İstanbul …Asliye Ticaret Mahkemesi) … esas ve … karar sayılı ilamı ile; davacının kazanın belirtilen şekilde meydana geldiğini ispat edemediği gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiş; hüküm Yargıtay 17 Hukuk Dairesinin 2011/200 esas ve 2011/12590 karar sayılı ilamı ile ; davacıya ait aracın daha önce başka kazalara karıştığını belirttiklerinden ara kararı ile getirilmesine karar verilen ancak dosyaya getirilmeyen hasar dosyalarının getirilip tutanak mümziileri dinlendikten sonra konusunda uzman bilirkişilerden oluşturulacak yeni bilirkişi heyetinden araçtaki hasar ile kazanın oluş şekli,araçların özellikleri, hasarlı bölümleri, önceki hasar dosyalarına göre hasarın daha önceki kazalarla ilgili olup olmadığı gibi hususların değerlendirilesi için ayrıntılı, gerekçeli ve denetime açık rapor alınarak sonucuna göre karar verilmesi gerektiği gerekçesi ile bozulmuştur.
Mahkememizce bozma ilamına uyularak yargılamaya devam olunmuştur.
Mahkememizce bozma ilamı doğrultusunda, kaza tespit tutanağının tutnak mümzileri …’ün ifadesinin tespiti için Tatvan Nöbetçi Asliye Hukuk Mahkemesine, …’ın ifadesinin tespiti için ise Van Asliye Hukuk Mahkemesine talimat yazılmış, gelen talimat cevabından … ün Fransa da yaşadığı, Fransa da ikamet ettiği, ikamet adresinin bilinmediği, … adına çıkan davetiyenin ise bila ikmal iade edildiği anlaşılmış her iki tanığın adresi bu kez de Emniyet Genel Müdürlüğü’nden sorulmuş, Emniyet Genel Müdürlüğü’nden gelen müzekkere cevabından …’ın meslekten çıkarma cezası ile cezalandırıldığı, … ün ise istifa ettiği saptanmış, bu suretle Yargıtay bozma ilamı doğrultusunda tüm araştırmalara rağmen adresleri tespit edilemeyen her iki tanığın dinlenmesi mümkün olmamıştır.
Bozma ilamı doğrultusunda alınan 17/03/2014 tarihli bilirkişi heyet raporunda özetle; dava konusu edilen 26.12.2007 tarihinde meydana gelen kaza sebebiyle, davacıya ait … plakalı taşıtın zararının 50.394,40 TL olduğu, davalı … şirketinin sigortalısı olan… plakalı araç sürücüsünün kazanın meydana gelmesinde 8/8 kusurlu olması sebebiyle davacı zararının tamamım talep edebileceği, meydana gelen hasarlarla, kaza tutanağındaki anlatımın uyumlu olduğu, davalı … şirketinin sigortalısı olan … plakalı araç işletenin KTK 85/1 maddesi gereğince hukuki sorumluluğunu sigorta etmiş olması nedeniyle, meydana gelen zarardan sorumluluğu bulunduğu, Trafik Poliçesi ve İhtiyari Mali Sorumluluk Poliçesi limitlerinin toplamının 108.000,00-TL olduğu, meydana gelen zararın 50.394,40-TL olması nedeniyle poliçe limiti içinde kaldığı sonuç ve kanaati bildirilmiştir.
Mahkememizce bozma ilamında öncesinde ibraz edilen rapor ile bozma sonrasında ibraz edilen rapor arasındaki çelişkinin giderilmesi saikiyle bu kezde Adli Tıp Kurumundan rapor alınması cihetine gidilmiş, adli tıp kurumu trafik ihtisas dairesi 14/11/2014 tarihli raporunda, öncelikle dosyadaki tüm raporlardaki gerekçelerin tamamen reddinin mümkün olmadığı, bu nedenle hasarın kaza ile uyumlu olup olmadığı konusunda taktirin mahkemeye ait olduğunu, kaza nedeni ile davacının maliki bulunduğu araçta 48.815,46 TL maddi zarar meydana geldiğini beyan etmiştir.
Mahkememizin 26/01/2015 tarih ve … Esas, … Karar sayılı ilamı ile, hasarın teminat dışında kaldığını ispat yükünün davalı üzerinde olduğu ve gerçek hasar tutarının 48.815,46-TL olduğu kanaatiyle davanın kısmen kabulüne dair verilen karar bu kez Yargıtay 17. Hukuk Dairesi’nin 21/12/2015 tarih ve 2015/7209 esas 2015/24664 karar sayılı ilamı ile; önceki hasar dosyalarında kazalara ait resim ve görüntülerin olduğu, ayrıca bu kaza ile bundan önceki kazaların tarihlerinin yakın olduğu, belirtilen bu hususlar da dikkate alınarak hüküm altına alınan hasarla eski hasarların farklı olup olmadığı hususlarının değerlendirilmesi için Adli Tıp Kurumu’ndan alınacak ek raporun sonucuna göre karar verilmesi gerektiği gerekçesi ile bozulmuştur.
Mahkememizce Yargıtay 17. Hukuk Dairesi’nin 21/12/2015 tarih ve 2015/7209 esas 2015/24664 karar sayılı ilamına uyulmasına karar verilerek yargılamaya devam olunmuş, ilgili hasar dosyalarından elde edilebilenler celp edilerek dosya Yargıtay Bozma ilamı doğrultusunda Adli Tıp Kurumu Trafik İhtisas Dairesi’ne tevdii edilerek rapor alınmıştır.
İstanbul Adli Tıp Kurumu Trafik İhtisas Dairesi’nin 02/04/2019 tarihli raporunda özetle; dava konusu kazanın ilgili trafik kazası tespit tutanağında anlatıldığı şekilde ve yerde meydana gelip gelmediği hususunun taraflar arasındaki temel anlaşmazlığı oluşturduğu, dosyada … plaka sayılı otomobilin 26.12.2007 tarihinde karıştığı iddia edilen kazaya ilişkin hasar evrakları dışında, 5.10.2017 ve 27.3.2016 tarihli kazalara ilişkin raporda detaylandırılan ekspertiz raporları ve fatura fotokopilerinin de mevcut olduğu, esasen anılan… araştırma raporunda aracın tramer sorgulamasında … sigorta şirketinden sigortalı ilen dört ayrı kazaya karıştığının, 5.10.2017 tarihinde …Sigorta Şirketi’nde sigorta ile karışmış bir kaza ile ilgili olarak 10.472,00 YTL hasar bedeli aldığının, son olarak da 26.12.2007 tarihli kazaya karıştığının tespit edildiğinin belirtildiği, ancak mevcut ekspertiz raporlarında belirtilen parçalar ve ibraz edilen fotoğrafların dava konusu kaza ile ilişkilerinin bulunup bulunmadığının tespitinin mümkün olmadığı, ibraz edilen fotoğrafların iddia edilen şüphe çerçevesinde incelenmesinin ise fotogrametri uzmanlarınca değerlendirilmesinin uygun olacağı, esasen 14.11.2014 tarihli kök raporun B-II bölümünde de belirtildiği üzere dairenin yaklaşımının benzer iddiaların değerlendirilmesinin ancak hasarlı aracın fiilen incelenmesi ile mümkün olacağı yönünde olduğu, sonradan evrak üzerinden değerleme yapılarak değerlendirme yapılmasının uygun olmayacağı ve hata yapılmasına açık olacağı, bu itibarla kazanın iddia edilen yerde ve şekilde meydana gelip gelmediği hususunun mahkemece takdir edilmesinin uygun olacağı, tüm inceleme ve açıklamalar ışığında, kazanın iddia edildiği şekilde ve yerde meydana gelmiş olması durumunda; sürücü …’in %100 (yüzde yüz) oranında tam kusurlu bulunduğu, sürücü …’e kusur yüklenmesinin mümkün olamayacağı, … plaka sayılı otomobilde 25.01.2008 tarihi itibarı ile toplam hasar bedelinin 48.815,46 TL olduğu görüş ve kanaatini bildirilmiştir.
Toplanan deliller ve tüm dosya kapsamına göre; taraflar arasındaki uyuşmazlık, dava konusu 26/12/2007 tarihli kazanın ilgili trafik kazası tespit tutanağında anlatıldığı şekilde ve yerde meydana gelip gelmediği ve davacının aracında meydana gelen hasarın bu kazadan kaynaklanıp kaynaklanmadığı noktalarında toplanmaktadır. Dosya kapsamına alınan ve gerek dava konusu kaza nedeniyle açılmış, gerekse dava konusu kazadan önce meydana gelmiş kazalar nedeniyle davacının aracına ilişkin açılmış hasar dosyalarının incelenmesi neticesinde, davacının aracının dava konusu kazanın tarihinden önce başkaca kazaralara karışarak hasarlandığı ihtilaf konusu değildir. Mahkememizce alınan ve birbiriyle çelişen bilirkişi heyet raporları ile Yargıtay bozma ilamı uyarınca alınan kök ve ek Adli Tıp Kurumu Trafik İhtisas Dairesi raporları, dava konusu kazanın kaza tespit tutanağında anlatıldığı şekilde ve anlatıldığı yerde meydana gelip gelmediği, davacının iddia ettiği hasarın dava konusu kaza sırasında ortaya çıkıp çıkmadığını teknik olarak tespite yeterli olmamıştır. Özellikle dava konusu kazanın üzerinden uzun yıllar geçmiş olması, tutanak tanıklarına ulaşılamaması ve davacıya ait araçta kaza tarihinden ve kaza tarihine yakın başkaca hasarlar bulunması dosya üzerinde teknik bir tespite olanak vermemiştir. Şu halde uyuşmazlık ispat kuralları çerçevesinde çözülmek gerekir.
818 Sayılı Kanun’un 41 maddesi uyarınca kusurlu ve hukuka aykırı bir fiille başkalarına zarar veren, bu zararı gidermekle yükümlüdür. Bu sorumluluğun hukuki niteliği kusur sorumluluğu olup zarar görenin haksız fiilin varlığını, failin kusurunu, uygun illiyet bağını ve zararını ispat etmesi gerekir.
2918 Sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 85 maddesinde düzenlenen motorlu araç işleten ile araç işleticisinin bağlı olduğu teşebbüs sahibinin sorumluluğunun hukuki niteliği ise kural olarak tehlike sorumluluğudur. Mezkur Kanunun 85/1 maddesi uyarınca “bir motorlu aracın işletilmesi bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına yahut bir şeyin zarara uğramasına sebep olursa, motorlu aracın bir teşebbüsün unvanı veya işletme adı altında veya bu teşebbüs tarafından kesilen biletle işletilmesi halinde, motorlu aracın işleteni ve bağlı olduğu teşebbüsün sahibi, doğan zarardan müştereken ve müteselsilen sorumlu olurlar.” Yine aynı kanunun 58/son maddesi uyarınca “İşleten ve araç işleticisi teşebbüsün sahibi, aracın sürücüsünün veya aracın kullanılmasına katılan yardımcı kişilerin kusurundan kendi kusuru gibi sorumludur.” Bu düzenlemeler kapsamında motorlu araç işletenin veya teşebbüs sahibinin, motorlu aracın işletilmesi nedeniyle ortaya çıkan zararlardan sorumluluğu kusur(haksız fiil) sorumluluğu olmadığı gibi, objektif özen yükümlülüğünün ihlaline dayanan olağan sebep sorumluluğu niteliğinde de değildir. Tehlike sorumluluğu niteliğindeki bu sorumluluğun doğması için, motorlu aracın işletilmesine özgü tipik tehlikenin gerçekleşmesi yeterli olup motorlu araç işletenin veya teşebbüs sahibinin kusuru yahut objektif özen yükümlüğünü ihlali aranmaz.
Gerek kusur gerekse tehlike sorumluluğunda tazminat talep eden tarafın ispatla yükümlü olduğu ortak unsur zarar unsurudur. Başka ifade ile haksız fiil mağdurunun tazminat talep edebilmesi için, o eylem nedeniyle ortaya çıktığını iddia ettiği zararı ispatla yükümlü olduğu açıktır. Somut olayda davacı, dosyaya sunduğu hasar giderim faturalarına konu tüm kalemlerin dava konusu kaza nedeniyle meydana geldiğini ispat edememiştir. Nitekim Adli Tıp Kurumu Trafik İhtisas Dairesi’nin 02/04/2019 tarihli ek raporunda davacıya ait aracın dava konusu kaza dışında; 27/03/2006 ve 05/10/2007 tarihli kazalara karıştığının dosya kapsamındaki belgelerden anlaşıldığı, tramer sorgulamasında ise … sigorta şirketine sigortalı ilen dört ayrı kazaya karıştığının tespit edildiği belirtilmiştir. Dava konusu kaza tarihine yakın tarihli 05/10/2017 tarihli kaza nedeniyle … Şirketi’nden 0.472,00 YTL hasar bedeli alındığı da dosya kapsamından anlaşılmaktadır. Özellikle eski tarihli hasar kayıtları da dikkate alındığında, davacının, iddia ettiği hasarın dava konusu kaza nedeniyle meydana geldiğini sadece kaza tespit tutanağı ile ispat etmesi mümkün değildir. Somut olayda davalının sorumluluğu dava dışı sigortalısının/işletenin sorumluluğuna bağlı olup (tehlike sorumluluğu), davacının zararını elverişli deliller ile ispat edemediği mahkememizce sabit görülmüş ve davanın reddine dair aşağıdaki şekilde karar verilmiştir.
Yukarıda açıklanan nedenlerle;

H Ü K Ü M /
Davanın Reddine,
Karar tarihinde yürürlükte bulunan Harçlar Tarifesi gereğince hesap olunan 44,40-TL maktu karar ve ilam harcının davacıdan tahsiline, peşin alınan harçtan mahsubu ile hüküm kesinleştiğinde ve talep halinde artan harcın davacıya iadesine,
Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince hesap olunan 7.129,74 TL nispi vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
HMK 333.maddesi gereğince taraflarca yatırılan gider avanslarından geriye kalan bakiyenin hüküm kesinleştiğinde ve talep halinde ilgili taraflara iadesine,
Davacı tarafça yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
Dair, davacı vekilinin yüzüne karşı, davalı tarafın yokluğunda tebliğ tarihinden itibaren 15 gün içinde mahkememize verilecek dilekçe ile Yargıtay nezdinde TEMYİZ kanun yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı.

Katip …
e-imzalı

Hakim …
e-imzalı

HARÇ BEYANI /
44,40- TL. KARAR HARCI
832,10- TL. PEŞİN HARÇ
787,70- TL. TALEP HALİNDE İADE HARÇ