Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 6. Asliye Ticaret Mahkemesi 2016/428 E. 2018/169 K. 22.02.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO : 2016/428
KARAR NO : 2018/169
DAVA : Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat)
DAVA TARİHİ : 20/04/2016
KARAR TARİHİ : 22/02/2018
Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ- İSTEM :
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; 14/01/2007 tarihinde … sevk ve idaresindeki … plakalı araç ile müvekkilinin eşi olan …’ın idaresindeki … plakalı aracın çarpışması sonucu müvekkilinin eşi … vefat etmiş, müvekkili de destekten yoksun kaldığını, kazaya karışan … plakalı aracın davalı tarafından zorunlu mali sorumluluk poliçesi ile sigortalı olduğunu, müvekkilinin davasını salt mirasçı sıfatıyla değil üçüncü kişi olarak açtığını, davanın kabulü ile tahkikat sonucunda müvekkilinin zararının tam ve kesin olarak belirlendiği zaman arttırılmak üzere asgari 1.000,00 TL destekten yoksun kalma tazminatının dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline ve yargılama giderleri ile vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA :
Davalı vekili 08/06/2016 tarihli cevap dilekçesi ile; husumet, yetki ve zamanaşımı bakımından itiraz ettiklerini, yetkili yer mahkemesinin İstanbul Asliye Hukuk Mahkemeleri olduğunu, davacı tarafın sulhen başvurusu olmaması sebebiyle davanın reddinin gerektiğini, dava konusu trafik kazasında …’ın kendi kusuru sonucu vefat ettiğini, şahsın kusuruna denk gelen destek tazminatı taleplerinin teminat dışı olduğunu beyanla davanın reddine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER:
Nazilli … Asliye Hukuk Mahkemesi dosyası, Nazilli … Asliye Ceza Mahkemesi’nin … esas, … karar sayılı dosyası celbedilmiş, kusur ve hesap raporu alınmıştır.
KANITLAR VE GEREKÇE :
Dava, 2918 Sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 91 ve devamı maddeleri ile 97 maddesi kapsamında, zorunlu mali sorumluluk sigortacısına yönelik destekten yoksun kalma nedeniyle maddi tazminat talepli talepli eda davasıdır.
Taraflar arasındaki ihtilaf, davacının, araç maliki ve sürücüsü müteveffa …’ın zorunlu mali sorumluluk sigortacısı olan davalıdan, kazanın meydana gelmesinde müteveffanın kusuruna denk düşen oranda destekten yoksun kalma tazminatı talep edip edemeyeceği noktasında toplanmaktadır.
2918 Sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 85 maddesinde düzenlenen motorlu araç işleten ile araç işleticisinin bağlı olduğu teşebbüs sahibinin sorumluluğunun hukuki niteliği kural olarak tehlike sorumluluğudur. Mezkur Kanunun 85/1 maddesi uyarınca “bir motorlu aracın işletilmesi bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına yahut bir şeyin zarara uğramasına sebep olursa, motorlu aracın bir teşebbüsün unvanı veya işletme adı altında veya bu teşebbüs tarafından kesilen biletle işletilmesi halinde, motorlu aracın işleteni ve bağlı olduğu teşebbüsün sahibi, doğan zarardan müştereken ve müteselsilen sorumlu olurlar.” Yine aynı kanunun 58/son maddesi uyarınca “İşleten ve araç işleticisi teşebbüsün sahibi, aracın sürücüsünün veya aracın kullanılmasına katılan yardımcı kişilerin kusurundan kendi kusuru gibi sorumludur.” Bu düzenlemeler kapsamında motorlu araç işletenin veya teşebbüs sahibinin, motorlu aracın işletilmesi nedeniyle ortaya çıkan zararlardan sorumluluğu kusur(haksız fiil) sorumluluğu olmadığı gibi, objektif özen yükümlülüğünün ihlaline dayanan olağan sebep sorumluluğu niteliğinde de değildir. Tehlike sorumluluğu niteliğindeki bu sorumluluğun doğması için, motorlu aracın işletilmesine özgü tipik tehlikenin gerçekleşmesi yeterli olup motorlu araç işletenin veya teşebbüs sahibinin kusuru yahut objektif özen yükümlüğünü ihlali aranmaz. Motorlu taşıt işletenin olağan sebep sorumluluğu istisna olup 2918 Sayılı Kanun’un 85/3 fıkrasında düzenlenmiştir. Buna göre işletme haline olmayan bir motorlu aracın sebep olduğu trafik kazasından dolayı işletenin sorumlu tutulabilmesi için, zarar görenin, kazanın oluşumunda işleten veya eylemlerinden sorumlu tutulduğu kişilere ilişkin bir kusurun varlığını veya araçtaki bozukluğun kazaya sebep olduğunu ispat etmesi gerekir. Somut olayda meydana gelen trafik kazası aracın işletilmesi sırasında meydana geldiğinden, işletenin sorumluluğunun tehlike sorumluluğu olduğunda şüphe yoktur. Bu sebeple işleten ancak kazanın bir mücbir sebepten veya zarar görenin veya bir üçüncü kişinin ağır kusurundan ileri geldiğini ispat ederse sorumluluktan kurtulabilir.
Kaza tarihinde yürürlükte bulunan Karayolları Trafik Kanunu’nun 91/1. maddesi ile motorlu araç işleten veya teşebbüs sahibine zorunlu mali sorumluluk sigortası yapma mecburiyeti getirilmiştir. Bu düzenleme ile sigortacının, motorlu taşıt işletenin veya teşebbüs sahibinin motorlu taşıtın işletilmesinden doğan sorumluluğunu teminat ile sınırlı olmak üzere karşılaması amaçlanmıştır. Aynı kanunun 92 maddesinde ise zorunlu trafik sigortacısının hangi zararlardan sorumlu olmadığı tahdidi biçimde sayılmıştır. Maddeye göre; aşağıdaki hususlar zorunlu mali sorumluluk sigortacısının sorumluluğu dışındadır.
“a) İşletenin; bu Kanun uyarınca eylemlerinden sorumlu tutulduğu kişilere karşı yöneltebileceği talepler,
b) İşletenin; eşinin, usul ve füruunun, kendisine evlat edinme ilişkisi ile bağlı olanların ve birlikte yaşadığı kardeşlerinin mallarına gelen zararlar nedeniyle ileri sürebilecekleri talepler,
c) İşletenin; bu Kanun uyarınca sorumlu tutulmadığı şeye gelen zararlara ilişkin talepler,
d) Bu Kanunun 105 inci maddesinin üçüncü fıkrasına göre zorunlu mali sorumluluk sigortasının teminatı altında yapılacak motorlu araç yarışlarındaki veya yarış denemelerindeki kazalardan doğan talepler,
e) Motorlu araçta taşınan eşyanın uğrayacağı zararlar,
f) Manevi tazminata ilişkin talepler. ”
Somut olayda destekten yoksun kalma tazminatı talebinde bulunan davacıların desteği, kazanın meydana gelmesinde tam kusurlu olan müteveffa araç sürücüsüdür. Yukarıda anılan madde sigortacının sorumlu olmadığı hususları tahdidi biçimde sıralamıştır. Buna göre işletenin bu kanun uyarınca eylemlerinden sorumlu tutulabileceği kişilere karşı yöneltebileceği talepler trafik sigortacısının sorumluluk kapsamı dışında bırakılmıştır. Araç sürücüsünün trafik kazasının meydana gelmesinde kusurlu olması halinde kusur(haksız fiil) sorumluluğunun bulunduğu, bu halde araç işleten ve sürücünün zarar görenlere karşı tam teselsül halinde sorumlu bulundukları, araç işletenin sürücünün kusurunu zarar gören üçüncü kişilere karşı ileri sürememekle birlikte, en sonunda haksız fiil sorumluluğu bulunan araç sürücüsüne kusuru oranında rücu edebileceği tartışmasızdır. Yine kaza tarihinde yürürlükte bulunan Borçlar Kanunu’nun 44 maddesine göre, zarar gören taraf zararın doğmasına veya artmasına sebep olmuşsa, hakim tazminatta indirime gidebileceği gibi tazminat hükmünden sarfınazar edebilir.
Somut olayda araç sürücüsünün aynı zamanda yasal mirasçısı dolayısıyla külli halefleri konumunda bulunan davacının anılan kanunun 92/a fıkrası ve kaza tarihinde yürülükte bulunan Borçlar Kanunu’nun 41 ve 44 maddeleri göz önünde bulundurulduğunda, sigortacıdan karşı destekten yoksun kalma tazminatı talep edip edemeyecekleri sorununun çözümü, destekten yoksun kalma tazminatının hukuki niteliğinin tespiti ile mümkündür. Öğretide kabul edilen hakim görüş ve yerleşik Yargıtay içtihatlarına göre destekten yoksun kalma tazminatı, destekten yoksun kalanın şahsında doğrudan doğruya doğan, asli ve bağımsız bir talep hakkıdır. Başka bir ifade destekten yoksun kalan bu hakkı ölenden miras yolu ile değil, doğrudan doğruya asli biçimde kazanmaktadır(bkz. Eren, Fikret: Borçlar Hukuku Genel Hükümler, Beta Yayıncılık, 8. Bası, s.720 ve devamı; Y.H.G.K., 2012/17-1491 E., 2013/74 K., 16/01/2013 T.; Y.11.H.D., 2012/2239 E., 2012/2930 K., 01/03/2012 T. ) Bu çerçevede somut olayı değerlendirdiğimizde destekten yoksun kalma tazminatı talep eden davacı, bu talep hakkını miras yoluyla kazanmamıştır. Bu talep hakkı doğrudan destekten yoksun kalan davacının üzerinde doğduğundan, desteğin kusurunun bu hakka etki etmesi mümkün değildir. Dolayısıyla işletenin ve sigortacının desteğe karşı ileri sürebilecekleri talep ve def’ileri zarar gören üçüncü kişi konumundaki destekten yoksun kalanlara karşı ileri sürmelerine hukuki olanak bulunmamaktadır. Anılan düzenleme, görüş ve içtihatlar çerçevesinde davacıların zorunlu trafik sigortacısından destekten yoksun kalma tazminatı talep haklarının bulunduğu anlaşılmaktadır.
Buna karşılık Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 2017/17-1315 esas, 2017/1239 karar sayılı ve 01.11.2017 tarihli ilamında; “Bir motorlu aracın işletilmesinin bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına yahut bir şeyin zarara uğramasına neden olması halinde araç işleteninin bu zarardan sorumlu olacağı düzenlendiğine göre, ilke olarak sürücünün (desteğin) ölümünden işletenin sorumlu olduğu, dolayısıyla davacıların işletenden talepte bulunma haklarının bulunduğu kabul edilmelidir. Yansıma yoluyla zarar görmüş olan destek tazminatı isteyenlerin, kendisine destek sağlayan kişinin sahip olduğu haktan fazlasına sahip olmaları mümkün değildir. Nitekim BK’nun 44/I. maddesi, hiç kimse kendi kusurundan yararlanamaz ilkesine dayanmaktadır. Zararın artmasına veya doğmasına sebep olan kişi sonuçlarına da kendisi katlanmalıdır. Diğer bir deyişle, nasıl ki desteğin ölümü sebebiyle meydana gelen zararın yansıma yoluyla destek görenleri etkilediği kabul ediliyorsa, desteğin kusurlu davranışlarının da aynı şekilde destek görenlere yansıyacağının kabul edilmesi gerekir. Zira zarara uğramamak için gerekli özeni göstermeyen veya hatta zararın meydana gelmesini isteyen kimse, bu hareket tarzının sonuçlarına katlanmalı ve bu davranışının zararın meydana gelmesinde oynadığı role, etkisine ve derecesine göre zararı kısmen veya tamamen üzerine almalıdır. Çünkü kendi kusuruyla sebebiyet verdiği ya da artmasına neden olduğu zararın ödettirilmesini istemek Türk Medeni Kanunu’nun 2. maddesinde düzenlenen doğruluk ve dürüstlük kurallarına aykırı olacaktır. O halde somut olayda objektif iyi niyet kurallarına (TMK m.2) göre davacıların murisinin %70 kusuruyla meydana gelen kaza sonucu ölümü nedeni ile davacıların talep ettikleri destekten yoksunluk tazminatından işletenin sorumlu olmadığı kabul edilmelidir.” denilerek; desteğin ölüm sonucunun meydana gelmesinde kusurlu olduğu durumlarda; destekten yoksun kalma tazminatı talep hakkının ileri sürülmesinin dürüstlük kuralına aykırı olduğu hususunun altı çizilerek görüş değiştirilmiştir.
Öte yandan; desteğin kusurlu olduğu durumlarda aynı zamanda yasal mirasçı ve külli halef olan destekten yoksun kalanların, tazminat talep haklarının bulunduğuna ve ölenin kusurunun destekten yoksun kalanlara yansıtılamayacağına dair Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun görüş değiştirmeden önceki… esas ve 2011/411 karar sayılı ve 15/06/2011 tarihli içtihadında; “Borçlar Kanunu’nun 45/III. maddesine göre destekten yoksun kalma tazminatı desteğin mirasçısı olarak geride bıraktığı kişilere değil, desteğinden yoksun kalanlarına aittir.” denilerek, destekten yoksun kalma tazminatı talep hakkının bağımsız bir hak olduğunun isabetle tespit edilmiştir. Buna karşılık destekten yoksun kalanların aynı zamanda yasal mirasçı ve külli halef olmaları halinde (bu sıfatlarını miras hukukundan kaynaklanan sebeplerle kaybetmemiş olmaları koşulu ile), desteğin haksız fiil faili sıfatıyla sorumluluğunun külli haleflere ait olacağı açıktır. Başka ifade ile araç işleten ve sigortacı, sürücünün kusurunu zarar gören üçüncü kişilere karşı ileri sürememekle birlikte, en sonunda haksız fiil sorumluluğu bulunan araç sürücüsüne kusuru oranında rücu edebileceklerdir. Araç sürücüsünün ölümü nedeniyle rücuen tazminat sorumluluğu yasal mirasçı ve külli haleflere ait olur. Bu durumda yasal mirasçılar, destekten yoksun kalan sıfatıyla alacaklı; külli halef sıfatıyla da borçlu olurlar ki, bu halde alacaklı ve borçlu sıfatlarının birleşmesi sebebiyle 818 Sayılı TBK’nun 116/1 fıkrası uyarınca borç sona erer.
Tüm deliller ve dosya kapsamı göz önünde bulundurulduğunda yukarıda izah edilen gerekçeler ile, davacının desteğinin müteveffa … olduğu, davacının işletenin ve trafik sigortacısının tehlike sorumluluğu kapsamında zarar gören üçüncü kişi kapsamında olduğu, dava konusu kazanın meydana gelişinde mütevaffa …’ın %25 oranında kusurlu olduğu, kazaya karışan … plakalı diğer araç sürücüsünün %75 oranında kusurlu olduğu, davacının daha önce Nazilli 2. Asliye Hukuk Mahkemesi’nde sürücü… ile … plakalı aracın işleteni ve zorunlu mali sorumluluk sigortacısı olan… A.Ş. Aleyhine destekten yoksun tazminatı ile manevi tazminat talepli eda davası açtığı, mahkemece davacı lehine ve davalılar aleyhine, sürücü…’nın kusuru oranında destekten yoksun kalma tazminatına hükmedildiği, bu kararın Yargıtay 4. Hukuk Dairesi’nin 2012/11246 esas ve 2012/18463 karar sayılı davalıların karar düzeltme talebinin reddi kararı ile 04/1/2012 tarihinde kesinleştiği, davacının davalıdan, kendi desteğinin kusuru oranında destekten yoksun kalma tazminatı talep ettiği, bu halde destekten yoksun kalan davacının tazminat talep hakkını ileri sürmelerinin dürüstlük kuralına aykırılık teşkil ettiği, öte yandan aynı zamanda desteğin yasal mirasçısı ve külli halefi olan davacının, dava konusu tazminat talebi yönünden hem alacaklı hem borçlu sıfatını haiz olduğu ve borcun bu sebeple de sona erdiği hususları mahkememizce sabit görülmekle aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
H Ü K Ü M :Yukarıda açıklanan nedenlerle;
Davanın REDDİNE,
Karar tarihinde yürürlükte bulunan Harçlar Tarifesi gereğince hesap olunan 35,90-TL maktu karar ve ilam harcının davacıdan tahsiline, peşin alınan harçtan mahsubuna,
Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince hesap olunan 2.180,00 TL maktu vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
Davacı tarafça yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
Davalı tarafından yapılan ve aşağıda dökümü gösterilen 47,50.-TL yargılama giderinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
Taraflarca yatırılan ve artan avansın karar kesinleştiğinde taraflara iadesine,
Dair davacı vekilinin yüzlerine karşı, davalının yokluğunda gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içerisinde İstinaf kanun yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.
Katip …
e-imzalı
Hakim …
e-imzalı
HARÇ BEYANI /
35,90.-TLKARAR HARCI
29,20.-TL PEŞİN HARÇ /
6,70.-TL KALAN HARÇ
DAVALI GİDERİ /
47,50.-TL TEBLİĞLER /