Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 6. Asliye Ticaret Mahkemesi 2016/312 E. 2018/562 K. 24.05.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
KARAR NO : 2018/602
DAVA : Tazminat (Ölüm Sebebiyle Açılan Tazminat)
DAVA TARİHİ : 16/12/2015
KARAR : RED
KARAR TARİHİ : 30/05/2018
Mahkememizde görülmekte olan destekten yoksun kalma tazminatı davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ -İSTEM /
Davacı vekili dava dilekçesinde ve özetle; Müteveffa …’nin 02/11/2015 günü saat 12:30 sıralarında eski …istikametinde …’nun sevk ve idaresindeki …plakalı aracın vurmasıyla hayatını kaybettiğini, …’nun kusurlu olduğunu, çarpan davalının 70 metre sonra durabildiğini, sigortacının poliçede tanımlanan motorlu aracın işletilmesi sırasında bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına veya bir şeyin zarara uğramasına sebebiyet vermekten dolayı Karayolları Trafik Kanununa göre işletene düşen hukuki sorumluluğun zorunlu sigorta limitlerine kadar temin etmesi gerektiğini, müvekkillerinin mahrum kaldığı destekten kaynaklanan tazminat için sigorta şirketlerinin sorumlu olacağını, müteveffa …’nin kusuruna ilişkin raporun henüz oluşturulmadığını, fakat müteveffa kaza da kusurlu bile olsa müvekkillerinin davada 3. Kişi konumunda ve ölen kişinin desteğine ihtiyaç duyan ve desteğinden yararlanan kimseler olduğunu beyan ederek haksız fiilin gerçekleştiği tarihten itibaren ticari faiz uygulanmasını, fazlaya ilişkin haklar ve ıslah hakları saklı kalmak üzere müvekkilinin yoksun kaldığı desteğin tespitine, …A.Ş’nin 5.000 TL’den sorumlu tutulmasına, tazminata dava tarihinden itibaren ticari faiz işletilmesine karar verilmesini, belirlenecek kusur ve hesap durumuna göre ıslah edilmesini, …’nun 25.000 TL manevi tazminata kaza tarihinden yasal faiz işletilmesine karar verilmesini, dava gideri ve vekalet ücretinin davalı taraflara yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
SAVUNMA /
Davalı … Şirketi vekili cevap dilekçesinde ve özetle; Davadan önce müvekkil şirkete müracaat edilmediğini, dosyası açılmadığını, dava dilekçesi ekinde de zarara ilişkin herhangi bir belge yer almadığını, itirazlarını sunabilmeleri için tüm delillerin taraflarına ibrazının gerektiğini, sorumluluklarının sigortalının kusuru oranında olmak üzere bedeni zararlarda şahıs başına azami 290.000,00 TL ile sınırlı olduğunu, destekten yoksun kalma tazminatı belirlenirken bilinen ücret, belirlenebilir bir ücret yoksa asgari ücretin baz alınması gerektiğini, …tarafından herhangi bir ödemenin yapılıp yapılmadığının sorulması gerektiğini, davacının avans faizi isteminin yasaya aykırı olduğunu, müvekkil şirketin yargılama giderleri ve vekalet ücretinden sorumlu olmadığını, Adli Tıp Kurumu, Trafik İhtisas Dairesi tarafından kusur tespitinin yapılmasından sonra müvekkil şirkete sigortalı aracın kusurlu bulunması durumunda yine aktüer sıfatına sahip bir bilirkişi kanalı ile destekten yoksun kalma tazminatının hesaplanması, şirketin ödeme yapmasına karar verilmesi durumunda sorumluluğunun azami limit ile sınırlı olması, dava tarihinden itibaren yasal faize hükmedilmesini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı … vekili cevap dilekçesinde ve özetle; 02/11/2015 günü saat 12:30 sıralarında müvekkili …’ın sevk ve idaresindeki …plaka sayılı aracı ile …- … doğru seyir halinde iken yayaya kapalı olan hemen yakınında alt geçit olmasına rağmen kural ihlali yaparak taşıt yoluna giren …’ye çarpması sonucu ölümlü trafik kazası meydana geldiğini, mesafenin çok kısa olması nedeniyle (yaklaşık 1 metre) ve yolun dolu olması nedeniyle müvekkil aracını sola doğru kaçıramayarak …’ye çarpmak zorunda kaldığını, müvekkilinin 80 km hızla hareket ettiğini, …’nin ölümünden sonra üzerinde 0.9 gram uyuşturucu madde (eroin-6-mam) bulunduğunu, …’nin otopsi raporunda kanda Morphine, idrarda Metaklopramide ve Morphine bulunduğunun tespit edildiğini, tanık …’nin yolun sağındaki bir şahsın yola doğru hamle yaptığını, müvekkilinin aracının hemen fren yaptığını ancak şahsa çarptığının belirtilmiş olduğunu beyan ederek kusurlu olanın … olduğunu, açılan davanın reddine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
KANITLAR VE GEREKÇE /
Tüm dosya kapsamı incelenip değerlendirildiğinde; tarafların iddia ve savunmalarından, anlaşamadıkları hususlar, anlaştıkları hususlar, çekişmeli vakıalar hakkında toplanan deliller, delillerin tartışılması ve değerlendirilmesi, sabit görülen vakıalarla bunlardan çıkarılan sonuç ve hukuki sebepler şu şekildedir:
Davacılar ( destekten yoksun kaldıklarını iddia eden anne- baba), destekleri olduğunu iddia ettiği çocukları yaya olan …’ nin 02.11.2015 tarihinde trafik kazası nedeni ile ölmesi sonrasında ölenin desteğinden yoksun kalındığı iddiası ile davalı … şirketinden maddi ve davalı gerçek kişiden manevi tazminat talep etmektedir.
Davalı taraf genel mahiyette sorumluluklarının bulunmadığı savunmasıyla davanın reddini savunmuştur.
Dava; ölen desteğin anne ve babasının haksız fiil olan trafik kazası nedeni ile sorumluluk ilkesi çerçevesinde davalı taraftan destekten yoksun kalma maddi ve manevi tazminatı isteyip isteyemeyeceğine dairdir.
Kaza tutanakları ve soruşturma dosyası incelendiğinde; davacıların çocuğu olan ölen …’ ın kaza günü yaya olarak seyrettiği, yayalara uygun olmayan çevre yolunda yayalara uygun olmayan yerden karşıdan karşıya geçmek istediği ve yola ani ve hızlı bir şekilde atladığı, yola yaklaşık 100 metre yakınlıktaki alt geçidi kullanmadığı veya yay yolunu tercih etmediği, bu nedenle …plakalı aracın ( sürücüsü: … ) kendisine çarpmasına sebebiyet verdiği bu nedenle kazada davacılar desteği olan ölen çocuğun % 100 ağır kusurlu davranışı neticesinde kazanın vuku bulduğu değerlendirilmiştir. Davacıların çocuğunun ölmesinde bizzat kendi çocuklarının % 100 kusurunun bulunduğu, davalılara atfedilebilecek kusurun bulunmadığı anlaşılmıştır. Haksız fiilde davalıların kusuru bulunmamakla tazminat sorumlulukları da kalmaz.
2918 Sayılı Kanun gereğince; destekten yoksun kalan hak sahibinin sigortalının sorumluluk riski kapsamında olmayan destek tazminatı talepleri ile destekten yoksun kalan hak sahibinin sigortalının sorumluluk riski kapsamında olmakla beraber destek şahsının kusuruna denk gelen destek tazminatı talepleri kapsam dışıdır hükmü bulunmaktadır.
Sorumluluk hukukunun en önemli amacı, kişinin mal varlığında iradesi dışında meydana gelmiş eksilmeyi ayni veya nakdi olarak gidermektir. Zararın tazminini talep etmek hakkı doğrudan zarar görene tanınmıştır. Doğrudan zarar görenin dışında üçüncü bir kişinin tazminat talebinde bulunma hakkı, kural olarak yoktur. Bu sebeple sözleşme dışı sorumluluk hukukunda üçüncü bir kişinin maruz kaldığı yansıma zararı, prensip olarak, tazmin edilemez niteliktedir. Zira sorumluluk hukukunun temel kurallarından birini, tazminat talebinde bulunabilecek olan kişi veya kişilerin sadece doğrudan zarara uğrayanlar olması oluşturur.
Bu kurala 818 sayılı Borçlar Kanunu’nun (BK) 45. maddesinin ikinci fıkrasında “Ölüm neticesi olarak diğer kimseler müteveffanın yardımından mahrum kaldıkları takdirde, onların bu zararını da tazmin etmek lazım gelir” denilmek suretiyle mağdurun ölümü sonucunda yansıma zararına uğrayan kişilerin zararlarının tazmin edilmesine istisnai de olsa imkân tanınmıştır. Böylece ölüm ile sonuçlanan haksız fiil nedeniyle; ölenin yardımından, desteğinden mahrum kalanların tazmin edilmesini talep edebilecekleri bir zararları olduklarını kabul etmiştir.
Benzer düzenleme 6098 Sayılı TBK 49- 64 maddelerinde de düzenlenmiştir.
Desteğin destekte bulunduğu kişinin murisi olması veya aynı aile içerisinde yer alması şart değildir. Önemli olan desteğin para, hizmet veya ayni olarak sürekli, düzenli ve karşılıksız bir şekilde desteklediği kişiye yardımlarda bulunmasıdır.
İş bu davada davacının ölenin anne ve babası olduğu anlaşılmaktadır.
Bir kişinin başka bir kişiye desteği olup olmadığı fiili duruma göre belirlenecektir. Bir kişiye fiilen sürekli ve düzenli olarak bakan veya hayatın olağan akışı içerisinde o kişiye bu şekilde bakma olasılığı çok yüksek olan kişi, o şahsın desteğidir (Gökyayla, K. E.: Destekten Yoksun Kalma Tazminatı, Ankara, 2004, s. 25).
Desteğin yasal bir zorunluluktan kaynaklanıp kaynaklanmadığı desteğin varlığını tespit açısından önemli değildir (Gürsoy, K. T.: “Destekten Yoksun Kalma Tazminatı”, AÜHFD., 1972, C.:29, s. 147). Desteğin destek olunana yaptığı yardımın kanuni veya sözleşmeden doğan bir borcun ifası niteliğinde olmasına da gerek yoktur. Desteklenen kişinin tazminat isteme hakkına sahip olabilmesi için, destek sayılan kimsenin ya fiilen ilgiliye bir yardımda bulunması, bakması veya ileride böyle bir yardım veya bakma olasılığının ciddi bir biçimde mevcut olması gerekir (Gürsoy, s. 146). Nitekim Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulu`nun 06.03.1978 tarih ve 1/3 sayılı kararının gerekçesinde de: “Destekten Yoksun Kalma Tazminatının eylemin karşılığı olan bir ceza olmayıp, ölüm sonucu ölenin yardımından yoksun kalan kimsenin muhtaç duruma düşmesini önlemek ve yaşamının, desteğin ölümünden önceki düzeyde tutulması amacına yönelik sosyal karakterde kendine özgü bir tazminat olduğu” hususu vurgulanmış; Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 30.11.2005 gün ve … E.-… K. sayılı ilamında da aynı esaslar benimsenmiştir.
Davacılar üzerinde doğan zararın niteliği de belirlenmelidir: Davacıların destekten yoksun kalma tazminatı talebine dayanak olarak gösterdikleri zarar murisin ölümü sonucunda meydana gelmekle birlikte muris üzerinde doğan bir zarardan ayrı ve salt onun desteğinden yoksun kalınması olgusuna dayalı, mirasçılık sıfatıyla bağlı olmaksızın uğranılabilen bir zarardır. Böyle bir zararın murisin kendisinin sahip olacağı hakla bir ilişkisi olmadığı gibi doğrudan murisin zararıyla bağlı ve onunla sınırlı bir zarar da değildir. Murisin ölümü zararı doğuran olay olmakla birlikte, zarar doğrudan üçüncü kişi durumundaki destekten yoksun kalanlar üzerinde oluşmuştur. Buradaki zarar, mirasçıların salt bu sıfatla devraldıkları murislerinin uğradığı ve ondan intikal eden bir zarar da değildir. Talep edilen destek zararı, ölenin değil üçüncü kişilerin üzerinde doğan dolaylı ve yansıma yolu ile meydana gelen zarardır.
Bu hâlde üzerinde durulması gereken en önemli husus, desteğin kanuni sorumluluğu gereği kazanın meydana gelmesinde tam veya kısmi kusurlu olmasının, üçüncü kişi durumunda bulunan desteğinden yoksun kalanlara karşı ileri sürülüp sürülemeyeceğidir.
2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun (KTK) 85. maddesi, işleten ve araç işleticisinin bağlı bulunduğu teşebbüs sahibinin hukuki sorumluluğunu düzenlemiştir. Motorlu araçların işletilme tehlikesine karşı zarar gören üçüncü şahısları korumak amacıyla getirilmiş bulunan bu düzenleme ile öngörülen sorumluluğunun bir kusur sorumluluğu olmayıp, sebep sorumluluğu olduğu ve araç işletenin sorumluluğunun, sebep sorumluluğunun ikinci türü olan tehlike sorumluluğu olduğu hususu bilimsel ve yargısal içtihatlarla kabul edilmektedir (Eren, F.: Borçlar Hukuku Genel Hükümler, 14. b, s.670; Kılıçoğlu,A.: Borçlar Hukuku Genişletilmiş 17. B, Ankara 2013, s.366 vd). Anılan maddede değinildiği üzere, işletenin nelerden sorumlu olduğu öngörülmüş, 86. maddede ise, işleten veya araç işleticisinin bağlı olduğu teşebbüs sahibi, kendisinin veya eylemlerinden sorumlu tutulduğu kişilerin kusuru bulunmaksızın ve araçtaki bir bozukluk kazayı etkilemiş olmaksızın, kazanın bir mücbir sebepten veya zarar görenin veya bir üçüncü kişinin ağır kusurundan ileri geldiğini ispat ederse sorumluluktan kurtulur hükmü ile işletenin sorumluluktan kurtulma halleri düzenlenmiştir. BK.’nun 44. maddesi hükmüne göre ise zarar gören taraf, zararın doğmasına veya zararın artmasına sebep olmuş ise hâkim zarar ve ziyan miktarını indirebileceği veya zarar ve ziyan konusunda hüküm kurmaktan sarfınazar edebilecektir. Benzer düzenleme TBK m. 55 de yer almaktadır.
Yukarıda açıklanan yasal düzenlemeler ışığında bir motorlu aracın işletilmesinin bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına yahut bir şeyin zarara uğramasına neden olması halinde araç işleteninin bu zarardan sorumlu olacağı düzenlendiğine göre, ilke olarak desteğin ölümünden veya desteğin sürücü olmaması ihtimalinde de işletenin kendi yasal sorumluluğu gereği bizzat işleten sıfatı ile sorumlu olduğu, dolayısıyla davacıların yasal mirasçıları olarak ölen destek yayadan talepte bulunma haklarının bulunmadığı, talepte bulunulması halinde bu talebin hukuken hayatın olağan akışına aykırı olacağı bunun sonucu davalıdan kendi desteklerinin sorumluluğu bulunduğu kaza nedeni ile talepte bulunamayacağı kabul edilmelidir.
Yansıma yoluyla zarar görmüş olan destek tazminatı isteyenlerin, kendisine destek sağlayan kişinin sahip olduğu haktan fazlasına sahip olmaları mümkün değildir. Nitekim BK’nun 44/I. Maddesi ( TBK m. 55 sorumluluk hukuku), hiç kimse kendi kusurundan yararlanamaz ilkesine dayanmaktadır. Zararın artmasına veya doğmasına sebep olan kişi sonuçlarına da kendisi katlanmalıdır. Diğer bir deyişle, nasıl ki desteğin ölümü sebebiyle meydana gelen zararın yansıma yoluyla destek görenleri etkilediği kabul ediliyorsa, desteğin kusurlu davranışlarının da aynı şekilde destek görenlere yansıyacağının kabul edilmesi gerekir. Yine ha keza desteğin kusursuz sorumluluğunun bulunduğu durumda da yansıma söz konusudur. Zira zarara uğramamak için gerekli özeni göstermeyen veya hatta zararın meydana gelmesini isteyen kimse, bu hareket tarzının sonuçlarına katlanmalı ve bu davranışının zararın meydana gelmesinde oynadığı role, etkisine ve derecesine göre zararı kısmen veya tamamen üzerine almalıdır. Çünkü kendi kusuruyla sebebiyet verdiği ya da artmasına neden olduğu ve ya kusursuz sorumlu olduğu zararın ödettirilmesini istemek Türk Medeni Kanunu’nun 2. maddesinde düzenlenen doğruluk ve dürüstlük kurallarına aykırı olacaktır.
O halde somut olayda objektif iyi niyet kurallarına (TMK m.2) göre; davacıların murisinin %100 kusurlu sayıldığı meydana gelen kaza sonucu ölümü nedeni ile davacıların talep ettiği destekten yoksunluk tazminatından davalı tarafın sürücüsünün kusurunun bulunmaması nedeni ile sorumlu olmadığı yine sigortalısının kusurunun bulunmaması nedeniyle davalı … şirketinin de sorumluluğunun bulunmadığı kabul edilmelidir. Tazminat için aranan şartlar oluşmamıştır.
Saptanan ve hukuksal durum bu olunca; davanın reddine karar vermek gerektiği sonuç ve kanaatine varılarak aşağıdaki biçimde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM / Gerekçesi yukarıda izah olunduğu üzere;
1-Davacıların davasının reddine,
2-6100 S HMK gereğince ve Harçlar Kanunu uyarınca davanın açıldığı tarihteki tarafların haklılık durumuna göre karar ve ilam harcı olan 35,90 TL ‘nin davacı tarafça peşin olarak yatırılan 102,47 TL harçtan mahsubu ile Hazine’ ye gelir kaydına, bakiye 66,57 TL harcın karar kesinleştiğinde davacı tarafa talebi ile iadesine,
3- 6100 S HMK gereğince işbu dava nedeni ile davalılardan … tarafından yapılan tebligat gideri, posta masrafı olan 50,00 TL yargılama giderinin davacıdan tahsili ile davalılardan …’a ödenmesine,
4- Davalı taraf kendisini vekille temsil ettirdiğinden maddi tazminat yönünden davalılardan …A.Ş. yararına karar tarihinde geçerli A.A.Ü.T. deki esaslara göre ve 6100 S HMK gereğince belirlenen 2.180,00 TL vekalet ücretinin davacıdan tahsili ile davalı …Ş.’ye verilmesine,
5- Davalı taraf kendisini vekille temsil ettirdiğinden manevi tazminat yönünden davalılardan … yararına karar tarihinde geçerli A.A.Ü.T. deki esaslara göre ve 6100 S HMK 331/1 gereğince belirlenen 2.180,00 TL vekalet ücretinin davacıdan tahsili ile davalılardan …’a verilmesine,
6- İşbu dava nedeni ile davacı tarafından yapılan yargılama giderinin kendi uhdesinde bırakılmasına,
7- 6100 S HMK m. 333 uyarınca dosyaya yatırılan ve sarf edilmeyen gider avansının karar kesinleştiğinde ve talep halinde yatıran tarafa iadesine,
Dair, davalı vekilinin yüzüne karşı, diğer tarafın yokluğunda mahkememize yazılı / sözlü başvuru ile zabıt katibince tutanağa geçirilmek suretiyle kararın tebliğ tarihinden itibaren 2 haftalık yasal süre içerisinde İstanbul BAM’a gönderilmek üzere istinaf yasa yolu açık olmak üzere yapılan tahkikat sonucunda karar verildi. Karar usulen açıklandı, okundu.
Katip …
Hakim …
¸e-imzalıdır