Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 6. Asliye Ticaret Mahkemesi 2016/20 E. 2020/507 K. 15.09.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2016/20 Esas
KARAR NO : 2020/507

DAVA : Alacak
DAVA TARİHİ : 20/03/2008
KARAR TARİHİ : 15/09/2020

Mahkememizde görülmekte olan Alacak davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ -İSTEM /
Davacı vekili dava dilekçesinde ve özetle; müvekkilinin en değerli varlığının mülkiyetinde bulunan dava dışı … AŞ tarafından ihraç edilmiş olan sermayenin % 83,19’unu temsil eden 83.230.911.125 adet şirket hissesi olduğunu, müvekkili şirketin yönetim kurulunda olana …, … ve …’nın hisselerinin tamamının … da kurulu …’ye devrettiklerini, hisse senetlerinin …’ye devredilmiş gibi görülmesi ile birlikte devrin …’e yapıldığını, …’nun sahibinin Hollanda da kurulu … olduğu, şirketin hakimiyetinin ise … olduğunu, hisse senetlerinin devir işleminin mutlak butlanla malül olduğunu belirterek müvekkilinin mülkiyetinde bulunan dava dışı … AŞ tarafından ihraç edilmiş olan sermayenin % 83,19’unu temsil eden hisse senetlerinin batıl bir işlemle devredilmiş olması sebebiyle işlemin butlanını tespiti veya iptaline, şimdilik 10.000 adet … hissesine tekabül eden hisse senetlerinin istihkak yolu ile müvekkili …’e iadesi ve her ne şekilde ve sebeple olursa olsun iade edilmemesi halinde vaki hisse senetlerinin iptali ile yeni hisse senedi tanzim edilerek müvekkil şirkete teslimine, mülkiyet hakkının tevsikine, telafisi güç imkansız zararlara düçar olunmasının engellenebilmesi bakımından işin aciliyetine binaen karşı tarafa tebligattan sarfı nazar edilerek söz konusu hisse senetlerinin 3.şahıslara devrinin ihtiyati tedbir yolu ile engellenmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA /
Davalılar …, …, …, …AŞ vekili cevap dilekçesinde ve özetle; müvekkillerinin davacı şirkette yönetim kurulu üyesi olduğunu, davanın yönetim kurulu üyelerine açılabilmesi için yönetim kurulu üyelerinin şirketin çıkarlarına aykırı davranmaları gerektiğini, dava açılması için genel kurulda karar alınması gerektiğini, böyle bir karar olmaması nedeniyle davanın pasif husumet yokluğundan reddinin gerektiğini, dava konusu hisse satışının … AŞ ve … arasında akkedildiğini ve müvekkili davalı …AŞ’nin sözleşmeye taraf olmadığından taraflar arasında yapılan hisse satışının iptalini isteme hakkının davacı şirkete ait olmadığını, bu nedenle davanın Aktif husumet yönünden reddi gerektiğini, ayrıca davacının eksik harç yatırdığını, eksik harcın tamamlattırılması gerektiğini, açılan davanın TTK hükümlerine uygun açılmadığını belirterek reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Diğer davalı …’ye yurt dışı tebligatı yapılmıştır.
KANITLAR VE GEREKÇE /
Dava;davacı holdingin sahibi bulunduğu … A.Ş.’nin sermayesinin %83.19’unu oluşturan hisse senetlerinin davalılar …, … ve …’dan oluşan yönetim kurulunca batıl bir işlemle davalı …’ye devredildiği iddiasına dayalı olarak bu işlemin butlanının tespiti ve/veya iptaline karar verilmesi istemine ilişkindir.
Taraflarca gösterilen deliller toplanmış, ticaret sivil kayıtları, … 3 ASLİYE Ticaret Mahkemesi’nin … esas sayılı dosyası, … Asliye Hukuk Mahkemesi2nin … Değişik İş Sayılı dosyası, … A.Ş. İle … arasındaki hisse devir 28/03/2007 tarihli hisse devir sözleşmesi, … 9 Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … esas sayılı dosyası, … şirketlerinin yapısına ilişkin sicil belgeleri, Sermaye Piayasası Kurulu’nun 13/07/2007 tarihli, Sanayi ve Ticaret Bakanlığı İç Ticaret Genel Müdürlüğü Teftiş Kurulu’nun 13/11/2008 tarihli raporları, … 10 Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … esas sayılı dosyası, … 7 Asliye Ticaret Mahkemesi2nin … Esas Sayılı dosyası dosya arasına alınmış, dosya üzerinde bilirkişi incelemesi yaptırılarak bilirkişi raporu alınmıştır.
04/06/2010 havale tarihli bilirkişi heyet raporu sonuç kısmında; dava konusu hisse senedi devri işleminin batıl olduğu, batıl olan işlem sebebiyle devredilen hisse senetlerinin iadesi gerektiği, davalının usuli talepleri yönünden takdirin mahkemede olduğu belirtilmiştir.
Taraf itirazları da göz önünde bulundurularak alınan 16/02/2012 tarihli bilirkişi heyet raporu sonuç kısmında özetle; davalılardan …’nın yönetim Kurulu üyeliğine atanmasının hukuka uygun olmadığı, davalılardan … ve… tarafından boşalan üyeliğe atanan …’nın katılımıyla alınan hisse devir kararının, …’nın boşalan yönetim kurulu üyeliğine atanması hukuka uygun olmadığından ve …’in olumlu oyu bulunmadığından TTK’nun 330 maddesi uyarınca geçerli olmadığı, bir anonim şirketin sahip olduğu önemli malvarlıklarının devri hususunda kanunda açık düzenleme olmamakla birlikte, öğretideki hakim görüşün genel kurul kararı alınması gerektiği yönünde olduğu, dava konusu hisse senetlerinin kimin zilyetliğinde olduğunun dopsya kapsamından anlaşılamadığı, öte yandan …’in genel kurul kararı ile verilmiş yetki olmaksızın temsilcisi olduğu iki şirket arasında yaptığı hisse devir işleminin davacı şirketi bağlamayacağı, devir işleminin geçersiz olduğu belirtilmiştir.
40.Asliye Ticaret Mahkemesinin … esas … karar sayılı davanın açılamamış sayılmasına yönelik kararı Yargıtay 11.Hukuk Dairesinin 2013/9591 esas 2014/14068 karar sayılı ilamıyla; davanın, davacı holdingin sahibi bulunduğu … A.Ş.’nin sermayesinin %83.19’unu oluşturan hisse senetlerinin davalılar …, … ve …’dan oluşan yönetim kurulunca batıl bir işlemle davalı …’ye devredildiği iddiasına dayalı olarak bu işlemin butlanının tespiti ve/veya iptaline karar verilmesine ilişkin olduğu, dava dilekçesinde harca esas değerin 10.000 adet hisse senedi karşılığı olarak 27.200,00 TL gösterildiği, başka bir ifade ile beher hisse senedinin harca esas değerinin 2,72 TL olduğu, davanın harca esas değerinin dava konusu hisse senetlerinin dava tarihindeki değeri üzerinden belirlenmesi gerektiği, davacı vekili harca esas değer olarak beher hisse senedi için 2,72 TL göstermiş ise de, bu bedelin dava tarihindeki gerçek rayiç değer olmadığının İMKB’nin 19/11/2012 tarihli cevabi yazısından anlaşıldığı, harç yatırılması konusunda mahkemece verilen mehilin sonuç doğurması için mahkemece harca esas değerin kesin ve doğru bir biçimde belirlenmesi ile bu belirlemeye göre yasal sürenin verilmesi gerekir. Dava konusu hisse senetlerinin harca esas, dava tarihindeki gerçek rayiç değerinin ara kararı ile belirtilen değer olmadığına göre, 24/05/2012 tarihli ara kararında usule uygun verilmeyen kesin mehile göre 492 sayılı Harçlar Kanunu’nun 30. maddesine göre, dosyanın işlemden kaldırılmasına ve davanın açılmamış sayılmasına karar verilmesinin doğru olmadığı gerekçesi ile bozulmuştur.
Mahkememizce Yargıtay bozma ilamına uyulmasına karar verilmiş, bozma ilamı doğrultusunda dava konusu hisse senetlerinin değerinin tespiti için bilirkişi raporu alınmıştır.
05/05/2018 tarihli bilirkişi raporunda; dava dışı … AŞ tarafından ihraç edilmiş sermayenin % 83,19’unu temsil eden hisse senedine ilişkin 20/03/2008 dava tarihi itibariyle 12.323.270 TL olarak hesaplandığı belirtilmiştir.
Mahkememizce tespit edilen değer üzerinden eksik harcın yatırılması için davacı vekiline süre verilmiş, verilen kesin süre içerisinde eksik harç tamamlanöıştır.
Davacı tarafça 25/06/2012 tarihinde davacı 135.959,00 TL, 21/12/2012 tarihinde 8.107,80 TL, 30/04/2019 tarihinde 66.016,64 TL peşin harç- tamamlama harcı yatırıldığı, buna ilişkin makbuzların dosyaya alındığı anlaşılmıştır.
İddia, savunma, dosya içeriği deliller ve alınan bilirkişi raporlarına göre; davanın; davacı holdingin sahibi bulunduğu … A.Ş.’nin sermayesinin %83.19’unu oluşturan hisse senetlerinin davalılar …, … ve …’dan oluşan yönetim kurulunca batıl bir işlemle davalı …’ye devredildiği iddiasına dayalı olarak bu işlemin butlanının tespiti ve/veya iptali istemine ilişkin olduğu anlaşılmaktadır. Celbedilerek incelenenen sicil kayıtlarından davacı şirketin sermayesinin %89’unu … A.Ş.’nin oluşturduğu, davacı şirketin … A.Ş.’nin hakim ortağı olduğu, … A.Ş. İle … arasında yapılan 28/03/2007 tarihli hisse devir sözleşmesi ile … A.Ş ‘nin hisselerinin % 83,19’unun … ye devredildiği, …’nin tek ortağının … olduğu, her iki şirketin tek imza yetkilisinin, … Şirketinin ise tek ortağının … olduğu, yine hisse devir sözleşmesinin yapıldığı tarihte davacı şirketi temsil ve ilzama yetkili kişilerin … ve … oldukları, buna karşılık sözleşmenin yapıldığı tarih itibariyle, bu yetkililerin şirketi idare ve temsil yetkilerinin … Asliye Hukuk Mahkemesi’nin … Değişik İş sayılı ve 26/03/2007 tarihli ihtiyati tedbir kararı ile kaldırılmış olduğu anlaşılmaktadır. Başka ifade ile hisse devir sözleşmesinin yapıldığı tarihte şirket yönetim kurulu üyelerinden ikisinin şirketi idare ve temsil yetkisi bulunmamaktadır. Öte yandan tedbir kararının tebliğ tarihinin hisse devir sözleşmesinden bir gün sonra
Dava konusu hisse devir sözleşmesinin yapılmasına ilişkin yönetim kurulu kararı …, … ve … tarafından alınmıştır. Buna karşılık …’nın DAVA DIŞI …’den boşalan yönetim kurulu üyeliğine atanmasına ilişkin 26/02/2007 tarihli yönetim kurulu kararının sicile tescil işleminin 05/03/2007 tarihinde reddedildiği, red işleminin iptali için … 13 Asliye Ticaret Mahkemesi’nde açılan … esas sayılı davanın, daha sonra … 9. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … esas sayılı dosyası ile birleştiği, … 9. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … esas, … karar sayılı kararı ile sicile tescil talebinin reddi kararının, tescili talep edilen 26/02/2007 tarihli yönetim kurulu kararı toplantı yeter sayısına uyulmaması nedeniyle yok hükmünde olduğu, sicil işleminin hukuka uygun olduğu gerekçesi ile davayı reddettiği anlaşılmıştır. Yapılan bu saptama karşısında …’nın yönetim kurulu üyesi olduğundan bahsedilemeyecek, yine … a.ş. Tarafından … A.Ş. Hisselerinin … ye devrine ilişkin yönetim kurulu kararının 6762 Sayılı TTK’nun 330 maddesi uyarınca yok hükmünde olduğu, hisse devir sözleşmesini davacı şirketi temsilen imzalayan …’nın yukarıda izah edilen gerekçelerle şirketi temsil yetkisinin bulunmadığı anlaşıldığından, hisse devir sözleşmesinin 818 Sayılı TBK’nun 38 maddesi uyarınca davacı şirketi bağlamayacağı sonucuna varılacaktır.
6762 Sayılı TTK’nun 334/1 fıkrasına göre; yönetim kurulu üyelerinden biri, genel kuruldan izin almadıkça, kendisi veya başkası namına bizzat yahut dolayısıyla şirketle, şirket konusuna giren bir ticari işlem yapmaz. Aksi takdirde şirket yapılan işlemin batıl olduğunu iddia edebilir. Aynı hak diğer taraf için mevcut değildir.
Dosya kapsamı deliller incelendiğinde, …’nin tek ortağının … olduğu, her iki şirketin tek imza yetkilisinin, … Şirketinin ise tek ortağının … olduğu, Başka ifade ile …’in, yönetici olduğu davacı şirket ile yöneticisi ve tek sahibi olduğu davalı şirket arasında hisse devir sözleşmesi yaptığı, buna karşılık …’e 6762 Syılı TTK’nun 334/1 fıkrasına göre genel kurul tarafından bu yönde izin verilmediği görülmektedir. Anılan hisse devir işleminin bu gerekçe ile de geçersiz olduğu anlaşılmaktadır.
Yukarıda yapılan tüm saptamalar karşısında, Dava konusu 28/03/2007 tarihli … A.Ş ‘nin hisselerinin % 83,19’unun davalı …’ye devrine ilişkin hisse devir sözleşmesinin, TTK’nun 330, TBK’nun 38 ve TTK’nun 334/1 fıkraları uyarınca batıl olduğu anlaşılmış ve bu durumun tespiti ile işlemin iptaline dair aşağıdaki şekilde karar vermek gerekmiştir. Eldeki dava nispi harca ve nispi vekalet ücretine tabi olduğundan, davalılar … A.Ş ve davalı … yönünden eksik nispi harca ve nipi vekalet ücretine hükmedilmiştir.
Davalılar … , … ve …’nın, geçersizliğinin tespiti istenilen sözleşmenin bizzat tarafı olmadıkları, sözleşmenin tarafı olan şirketlerin temsilcisi sıftaıyla hareket ettikleri anlaşılmakla, davada ileri sürülen talep yönünden pasif husumetlerinin bulunmadığı anlaşılmıştır. Davalılar yönünden red sebebi ortak olduğundan karar tarihindeki AAÜT uyarınca maktu ve tek vekalet ücretine hükmedilmiştir.
Her ne kadar kısa kararda karara karşı istinaf kanun yolunun açık olduğu belirtilmiş ise, dosyanın daha önce Yargıtay denetiminden geçtiği ve temyiz yoluna tabi olduğu anlaşıldığından, bu maddi hata gerekçeli kararda düzeltilmiştir.
H Ü K Ü M /Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Dava konusu 28/03/2007 tarihli … A.Ş ‘nin hisselerinin % 83,19’unun davalı …’ye devrine ilişkin hisse devir sözleşmesinin batıl olduğunun tespitiyle iptaline,
2-Davalılar … ,… ve …’ya karşı açılan davanın pasif husumet yokluğundan reddine,
Karar tarihinde yürürlükte bulunan Harçlar Tarifesi gereğince hesap olunan 841.802,58 TL nispi karar ve ilam harcının davalılar müflis …A.Ş ve …’den tahsiline, peşin alınan harcın mahsubuna,
Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince hesap olunan 211.857,70 TL nispi vekalet ücretinin davalılar müflis … A.Ş ve …’den alınarak davacıya verilmesine,
Davacı tarafından yapılan ve aşağıda dökümü gösterilen toplam 215.819,94 TL yargılama giderinin davalılar müflis … A.Ş ve …’den alınarak davacıya verilmesine,
Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince hesap olunan 3.400,00 TL maktu vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalılar … , … ve …’ya verilmesine,
HMK 333.maddesi gereğince davacı tarafından yatırılan gider avansından bakiye avansın hüküm kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
Davacı vekilinin, davalı … vekilinin, davalı … vekilinin huzurunda, diğer davalıların yokluğunda kararın tebliğ tarihinden itibaren 15 gün içinde mahkememize verilecek dilekçe ile Yargıtay nezdinde temyiz yolu açık olmak üzere oybirliği ile karar verildi. Açıklandı. 15/09/2020

Başkan
¸e-imzalıdır
Üye
¸e-imzalıdır
Üye ¸e-imzalıdır

Katip
¸e-imzalıdır

HARÇ BEYANI /
841.802,58- TL. KARAR HARCI
210.450,64- TL. PEŞİN HARÇ
631.351,94 -TL. KALAN HARÇ

DAVACI GİDERİ /
210.464,64 TL İLK GİDER
4.350,00 TL BİLİRKİŞİ ÜCRETİ
1.005,30 TL POSTA MAS.
215.819,94 TL TOPLAM