Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 6. Asliye Ticaret Mahkemesi 2016/1176 E. 2018/836 K. 17.07.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2016/1176 Esas
KARAR NO : 2018/836
DAVA : Tespit
DAVA TARİHİ : 06/12/2016
KARAR TARİHİ : 17/07/2018
Mahkememizde görülmekte olan Tespit davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ -İSTEM /
Davacı vekili dava dilekçesinde ve özetle; müvekkilinin davalı şirkette %36. 3 oranında ortak ve yönetim kurulu başkanı olduğunu, diğer ortakların kardeşi… ve Annesi …olduğunu, yönetim kurulunun da ortaklardan oluştuğunu, müvekkilinden habersiz şekilde diğer ortakların 08/11/2016 tarihinde yönetim kurulu toplantısı yaparak bu kararı noterden onaylayıp ticaret sicilinde tescil ettirdiklerini, TTK 392/7.maddesi uyarınca; yönetim kurulunun başkanın çağrısı ile toplanması gerektiğini, karar defterinin de TTK nın 392/3.maddesine göre; yönetim kurulu başkanının izni ile izlenebileceğini ve şirket merkezinde bulunması gerektiğini, diğer ortakların hukuka aykırı şekilde karar defterine el koyup, aralarındaki hisse devrini ortaklar pay karar defterine işlemek suretiyle batıl bir karar aldıklarını, TTK nın 390/4.maddesi uyarınca ortakların dünyanın başka yerlerinde bile karar metinlerinin ayrı ayrı imzalayıp karar alma imkanına sahip olduklarını, müvekkilinin yurt dışında olmasının engel oluşturmayacağını belirterek, 08/11/2016 tarihli 2016/07 sayılı yönetim kurulu kararının butlanla malul olduğunun tespiti ile uygulamanın tedbiren durdurulmasına, ortakların pay defteri ve karar defterinin yargılama sürecinde mahkeme kasasında korunmasına ve şirket taşınmazlarının satışına engelleyici şekilde ihtiyati tedbire karar verilmesini istemiştir.
SAVUNMA /
…04/07/2017 tarihli dilekçesinde özetle; davaya feri müdahil olmak istediğini belirtmiş, davalı şirkete usulüne uygun tebligat yapılmadığını, savunmuş ve yeniden tebligat yapılmasını istemiştir.
Davalı 14/11/2017 tarihli cevap dilekçesinde ve özetle; davacının dava açmakta hukuki yararının bulunmadığı, yönetim kurulu kurulu kararlarının iptal edilemeyeceğini, batıl olduğunun tespitinin istenebileceğini, alınan kararın hukuka uygun olduğunu, bu karara uygun olarak hisse devrinin ortaklar pay defterine geçilerek ticaret siciline tescil ve ilanının yapıldığını, hisse devreden …’ın yönetim kurulu üyeliğinin 26/06/2017 tarihi itibarıyla son bulduğunu, pay devri işlemini hukuken eksiksiz olduğunu, davacının da 06/09/2016 tarihinde tek başına karar alarak para transferi yaptığını, iyi niyetli olmadığını, tek başına haksız tasarruf yetkisini kullanarak tasarruflarda bulunduğu, ve şirketi zarara uğrattığını belirterek davanın haksızlığını savunmuş ve reddine karar verilmesini istemiştir.
KANITLAR VE GEREKÇE /
Dava; 6102 Sayılı TTK nın 391 ve devamı maddeleri hükmüne dayalı olup, davalı şirketin 08/11/2016 tarihli 2016/07 sayılı yönetim kurulu kararının butlanla malul olduğunun tespiti ve uygulamasının durdurulması istemine ilişkindir.
Taraflarca gösterilen deliller toplanmış; davalı şirketin pay defteri, Yönetim kurulu karar defteri , iptali istenen kararın “Aslı Gibidir” onaylı örnekleri ve 20/06/2017 tarihli Genel kurul Kararı örneği, şirket ticaret sicil dosyası örneği getirtilerek dosya içine alınmıştır.
Davalı şirketin dava tarihi itibariyle ticaret sicilinde kayıtlı yasal ikametgahının (şirket merkezinin ) mahkememizin yargı yetkisinin bulunduğu idari sınırlar içinde kaldığı saptandığından , uyuşmazlığın çözümünde HMK. nun 14/2 maddesi hükmü gereğince mahkememiz kesin yetkilidir. Davacının davalı şirketin paydaşı olduğu hususunda taraflar arasında uyuşmazlık yoktur.
6102 sayılı TTK nın 391.maddesi hükmüne göre; pay sahipleri yönetim kurulu kararının batıl olduğunun tespitini mahkemeden isteyebilir. Davacının pay sahibi sıfatı ile bu davayı açmakta taraf ehliyeti bulunmaktadır.
Davalı şirketin ticaret sicil dosyası incelendiğinde davacının ve…ile…’ın şirket ortağı oldukları, davacının şirket yönetim kurulu başkanı ve imza yetkilisi olup, diğer ortakların da yönetim kurulu üyesi oldukları anlaşılmaktadır. Davacının yönetim kurulu başkanı sıfatıyla herhangi bir çağrısı ve bilgisi olmaksızın ve diğer iki yönetim kurulu üyesinin yönetim kurulu başkanı olan davacıdan talepte bulunmaksızın yönetim kurulu sıfatıyla 08/12/2016 tarihinde toplanarak iptali istenilen kararın alındığı belirlenmiştir. Kararın içeriği incelendiğinde; şirket ortaklarından…’ın hisselerinin tamamını diğer ortak Ayşe Engin Pekuysal’a devir ve temlik etmesine ilişkin hisse devir sözleşmesinin kabulüne ve keyfiyetin pay defterine işlenmesine, toplantıya katılan ortakların olumlu oyları ve salt çoğunlu ile karar verildiği, belirlenmiştir.
6102 sayılı TTK nın 392/7 maddesi uyarınca; her yönetim kurulu üyesi başkandan yönetim kurulunu toplantıya çağırmasını yazılı olarak isteyebilir. Kural olarak çağrı yapmak yönetim kurul başkanına aittir. Somut olayda; davalı şirketin yönetim kurulu başkanı olan davacı tarafından yapılmış bir toplantı çağrısı olmadığı gibi, diğer yönetim kurulu üyelerinin yazılı bir talepleri de bulunmamaktadır. Yönetim kurulu başkanı olan davacının toplantıda hazır bulunmadığı, diğer iki üye toplantı da hazır olmakla birlikte, yönetim kurulu başkanının bu toplantıdan haberdar edildiğine ilişkin bir delil bulunmamaktadır. TTK 390/4 maddesi gereğince, üyelerden hiçbiri toplantı yapılması isteminde bulunmadığı takdirde yönetim kurulu kararları, kurul üyelerinde birinin belirli bir konuda yaptığı önerisine, en az üye tam sayısının çoğunluğunun yazılı onayı alınmak suretiyle verilebilir. Aynı önerinin tüm yönetim kurulu üyelerine yapılmış olması bu yolla alınacak kararın geçerlilik şartıdır. Buna göre; çağrısız yönetim kurulu toplantısı yapılması mümkün ise de; önerinin tüm yönetim kurulu üyelerine yapılması alınacak kararın geçerlilik şartıdır. 6102 TTK nın 392/4 ve 392/7 maddelerinin değerlendirilmesi sonucunda; yönetim kurulu başkanına çağrı yapılmaksızın, toplantıya katılmak ve buna bağlı haklarını engeller şekilde alınan yönetim kurulu kararının batıl olduğu sonucuna varılmıştır. Alınan karar anonim şirketin temel yapısına uymadığından TTK’nun 391/1-b maddesi uyarınca; butlan sonucunu doğuracaktır. Saptanan ve hukuksal durum bu olunca; davalı şirketin 08/11/2016 tarihli ve 2016/07 sayılı yönetim kurulu kararının butlan ile malul olduğunun tespitine karar verilmesi gerektiği sonuç ve kanaatine varılarak aşağıdaki biçimde hüküm kurulmuştur.
Yukarıda açıklanan nedenlerle;
H Ü K Ü M /
1-Davanın KABULÜNE,
Davalı …Ş’nin 08/11/2016 tarihli ve 2016/07 sayılı yönetim kurulu kararının YOK HÜKMÜNDE OLDUĞUNUN TESPİTİNE,
Karar tarihinde yürürlükte bulunan Harçlar Tarifesi gereğince hesap olunan 35,90 -TL maktu karar ve ilam harcının davalıdan tahsiline, peşin alınan harcın mahsubuna,
Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Ücret Tarifesi gereğince hesap olunan 2.180,00 TL maktu vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
Davacı tarafından yapılan ve aşağıda dökümü gösterilen 222,60 TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
HMK nun 333. Maddesi gereğince davacı tarafından yatırılan 165,00 TL gider avansından geriye kalan 0,80 TL’nin hüküm kesinleştiğinde davacıya iadesine,
Davalı tarafından yatırılan 55,00 TL gider avansından geriye kalan 27,00 TL’nin hüküm kesinleştiğinde davalıya iadesine,
Davacı vekilinin huzurunda, davalı tarafın kararın tebliğ tarihinden itibaren 2 hafta içinde mahkememize verilecek dilekçe ile İstanbul Bölge Adliye Mahkemeleri’nde istinaf yolu açık olmak üzere karar verildi. Açıklandı.
Başkan …
Üye …
Üye …
Katip …
HARÇ BEYANI /
35,90- TL. KARAR HARCI
29,20 TL. PEŞİN HARÇ
6,70 -TL. KALAN HARÇ
DAVACI GİDERİ /
8,40 TL İLK GİDER
164,20 TL POSTA MAS.
222,60 TL TOPLAM