Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 6. Asliye Ticaret Mahkemesi 2015/952 E. 2020/302 K. 12.03.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2015/952 Esas
KARAR NO : 2020/302

DAVA : Tazminat – Bayilik Sözleşmesinden Kaynaklanan
DAVA TARİHİ : 02/10/2015
KARAR :KISMEN KABUL- KISMEN RED
KARAR TARİHİ : 12/03/2020

Mahkememizde görülmekte olan tazminat davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ -İSTEM /
Davacı vekili dava dilekçesinde ve özetle; Taraflar arasında bayilik sözleşmesi bulunduğunu, davacı, bunun süresinin dolması neticesinde bunu uzatmayacak olmasını karşı tarafa 07/08/2015 tarihli ihtarname ile bildirdiğini, buna karşılık davalı tarafça 10/08/2015 tarihinde gönderilen yazıda, taraflar arasındaki protokol gereği davacının %50 karlılık oranı ile 650m3 akaryakıt alım taahhüdü bulunduğu, 01/09/2014-05/08/2015 tarihleri arasında 328 m3 akaryakıt alımı yapıldığı, ayrıca yapılan alımlarda protokolde belirlenenden daha fazla kar payı verildiği, bu nedenle eksik alımın tamamlanması ve hataen %70 üzerinden hesaplanan kar payı nedeniyle eksik tahsil edilen bedelin iadesi talep edildiği davacının iddiasına göre davalıdan gelen bu yazı üzerine, davacı personeli … tarafından davalı çalışanı …’ya bir e-mail gönderilerek, borç-alacak mutabakatın yapılması için ekstre gönderilmesi talep edildiği bunun üzerine davalı taraf herhangi bir cevap vermemiş, teminat mektubunun son günü olan 31/08/2015 tarihine kadar herhangi bir borç bildirimi yapılmadığını, davacının iddiasına göre son günde teminat mektubu nakde çevrildiğini teminat mektubunu düzenleyen bankanın 01/09/2015 tarihli duruma dair bildirimine binaen, davacı taraf ertesi günü teminat mektubu tazmin bedelini üçüncü bir kişiden borç alarak bankaya ödediğini, sonraki süreçte davalı taraf, 52.125,12 TL’yi davacıya iade ettiğini, davacının iddiasına göre teminat mektubu cezai şart ve hatalı olarak fazla orandan uygulandığı belirtilen iskontodan doğan alacak için nakde çevrilmiş gözüktüğünü, ancak davacının iddiasına göre teminat mektubunun nakde çevrilmesi usul ve yasaya aykırı olduğu gibi TMK m 2 hükmüne de aykırı olduğunu, bu açıdan davacının dayandığı hukuki gerekçe ve temeller kısaca şu şekilde sıralanabileceğini, Öncelikle önceki tarihli protokol bayilik sözleşmesinin imzalanması ile birlikte sona erdiğini, bu nedenle protokole dayalı olarak tasfiye yapılması mümkün olmadığı, ayrıca olayların gelişimi sürecinde davalı taraf, önceki yıllarda herhangi bir cezai şart talebinde bulunmadığı gibi, bunu uygulayacağına dair bir bildirim vs de yapmadığını, bu durum TMK m. 2 hükmünde dayanağı bulun güven ilkesine aykırı olduğunu, ayrıca taraflar arasındaki uygulama ile sözleşmenin örtülü bir şekilde değiştirildiği değerlendirme yapılabileceğini, davacının iddiasına göre davacı zaten sözleşme ile kararlaştırılan 650 m3 alım taahhüdünü de gerçekleştirdiğini, hatta bunu daha protokol tarihinde dahi, aştığı için kendisine yüksek oranda indirim uygulandığını, davacının iddiasına göre eldeki verilere göre faturaları düzenleyen zaten bizatihi davalı taraf olduğunu,, bu nedenle bunca uzun süre ve çok sayıda uygulama için hata iddiasında bulunması dürüstlük kuralına da aykırı olduğunu, ayrıca teminat mektubundan anlaşıldığı üzere hata iskonto uygulandığı gerekçesiyle teminat mektubunun nakde çevrilmesi mümkün olmadığını, teminat mektubu davacının sözleşmeye aykırı davranması ihtimaline göre düzenlendiğini, hatalı iskonto yapıldığı kabul edilse bile bu durum davalının sözleşmeye aykırı davrandığı anlamına gelmeyeceğinden teminat mektubunun hedefi niteliğinde olmadığını, mektup veriliş amacı dışında kullanılamayacağını, bizzat davacı tarafça ekstre talep edildiği üzere herhangi bir bilgi gönderilmeden hedefi dışında teminat mektubunun nakde çevrilmesi hukuka aykırı olduğunu, davalının elinde başka güvence olarak ipotek de bulunması davacının dayandığı diğer bir gerekçe olduğunu, bu nedenlerle davacı, davalının haksız şekilde teminat mektubunun nakte çevrilmesi nedeniyle sebepsiz bir şekilde zenginleştiği 97.874,88 TL’yi tahsil tarihinden itibaren avans faizi ile birlikte iade etmeye; Başkasından borç alarak teminat mektubu bedelini bankaya ödemek durumunda kaldığı için fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik 1.000 TL maddi tazminatı ödemeye ve haksız şekilde teminat mektubunun nakte çevrilmesi nedeniyle ticari itibari zedelediği için 50.000 TL manevi tazminat ödemesine yönelik hüküm kurulmasını talep etmiştir.

SAVUNMA /
Davalı vekili cevap dilekçesinde ve özetle; Davalının iddiasına göre ise protokol tam tersine geçerliliğini koruduğunu, tam tersine davacının sebepsiz şekilde zenginleştiğini, 2013 yılında her şey sözleşmeye göre yürürken 2014 yılında sistem hatasından dolayı davacının 650 m3 üzeri tüm alımlarına %90 kar payı uygulanmış, bu hatalı uygulamanın farkına sonradan varıldığı 2015 yılında da bu uygulama devam ettiğini, böylece 2014 yılında 24.073,83 TL;2015 yılında ise 26.612 TL toplamda 58.998,72 TL) Eksik tahsilat yapıldığı sözleşmenin sona erecek olması nedeniyle alacak borç ilişkisinin tasfiyesi gündeme geldiğinde bu hatanın farkına varılmış ve 10/08/2015 tarihinde gönderilen yazı ile davacı durumdan haberdar edilerek “kendi kayıtlarının incelenmesi ve inceleme sonucu belirlenecek eksik ödemenin tamamlanması” talep edildiği, davacı taraf ise borcu olmadığını iddia ederek, ayrıca teminat mektubunun süresini uzatmaya da yanaşmadığını, bu nedenle teminat mektubunun nakde çevrilmesi tamamen hukuki çerçeve içinde gerçekleştiğini, dayanak Protokolün 7 ve 8. Maddeleri olduğunu, ceza şart açısından ise bunun önceki dönemlere değil, davacının son ödeme (01/09/2014-01/09/2015) ait olarak alması gereken oranın daha altında kalmasının (Eksik olan tutar 222.59m3) etken olduğu bunun tamamlamasının istendiği, protokolün 6. Maddesi eksik kalan her bir m3 için 50 USD cezai şart öngördüğü, bunun karşılığının da 32.386,26 TL olduğu savunması yapıldığı, uyarılara rağmen davacı işbirliği yapmadığından ve teminat mektubunun süresini de uzatmadığından, bunun nakde çevrilmesi hukuki olduğunu ve tazminatı gerektirecek bir durum söz konusu olmadığını, haksız davanın reddini, dava masrafları ile vekalet ücretinin davacı üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.

KANITLAR VE GEREKÇE /
Tüm dosya kapsamı incelenip değerlendirildiğinde; tarafların iddia ve savunmalarından, anlaşamadıkları hususlar, anlaştıkları hususlar, çekişmeli vakıalar hakkında toplanan deliller, delillerin tartışılması ve değerlendirilmesi, sabit görülen vakıalarla bunlardan çıkarılan sonuç ve hukuki sebepler şu şekildedir:
Davacı, bayilik sözleşmesi kapsamında verilen 150.000,00 TL bedelli teminat mektubunun dürüstlük kuralına aykırı ve haksız olarak nakde çevrildiğini, nakdin 52.125,12 TL’ sinin iade olduğunu ileri sürerek; iade olunmayan ve nakde çevrilen 97.874,88 TL’nin ve bu alacağa nakde çevrilme tarihi olan 02/09/2015 tarihinden itibaren ödeme tarihine dek işletilecek ticari avans faizinin davalıdan tahsilini, ayrıca 52.125,12 TL lik iadeye ilişkin iade edilen kısım yönünden dava tarihinden itibaren faizin ( Her ne kadar dava dilekçesi ile teminat mektubunun nakde çevrilme tarihi ile iade edilen 52.125,12 TL lik miktar bulunmakla davalının nakdi elde tuttuğu süre dikkate alınarak bu aralık için faiz isteminde bulunulmuş ise de; iade işlemi tarafların ikrarında olmakla birlikte iade tarihi dosya kapsamında bulunmamakla davacı tarafa beyan açıklattırılmış olmakla ) davalıdan tahsilini ve mektubun haksız olarak nakde çevrilmesinden doğan 1.000,00 TL maddi ve 50.000,00 TL manevi zararlarını davalıdan tazminini talep etmiştir.
Davalı, sözleşme çerçevesinde hareket ettiğinden bahisle genel mahiyette iddia olunan vakıaları inkar ile davanın reddini savunmuştur.
Dava, taraflar arasında imzalanan 09.08.2010 tarihli protokol ve akabinde imzalanan 01.09.2010 tarihli Akaryakıt Bayilik Sözleşmesi uyarınca davacıdan alınan… Bankası AŞ tarafından verilen 07.07.2015 tarihli 150.000,00 TL bedelli banka teminat mektubunun nakde çevrilmesi sonucunda davacıya iade edilen 52.125,12 TL miktar da dikkate alınmak suretiyle ve ayrıca taraflar arasında imzalanan 09.08.2010 tarihli protokol hükümlerinin aynen geçerli olup olmadığı, davacıya verilecek kar oranının ne kadar olması gerektiği ve buna göre banka teminat mektubunun paraya çevrilmesinde davalının haklı olup olmadığı, nakde çevrilmede davalı haksız ise davacının sebepsiz zenginleşmeye dayalı olarak talep edebileceği alacak miktarı ile tazmin edilen teminat mektubu bedelinin borç alınarak ödenmesi nedeniyle talep edebileceği maddi tazminat miktarının ne kadar olması gerektiği, manevi tazminat koşullarının gerçekleşip gerçekleşmediği, gerçekleşmiş ise talep edilebilecek manevi tazminat miktarının ne kadar olması gerektiği hususlarında toplandığı anlaşılmaktadır.
TMK 6 ve 7 ile HMK 187- 293. Maddeleri gereğince ispat hususuna dikkat edilmiştir. Hukuken denetime elverişli olan belirli ve eksiklik bulunmayan, iddia ve savunmaları karşılayan bilirkişi raporları değerlendirilmiştir. Taleple bağlılık ilkesi ve hakimin Türk hukukunu re’ sen uygulaması ilkelerine riayet edilmiştir. Taraflarca usule uygun tutulan ve dosyaya ibraz edilen bilgi ve belgelere itibar edilmiştir. Taraflar arasındaki akdi ilişki incelenmiştir. Mahkememiz tarafından talimat yazılarak, davacı tarafın ticari kayıtlarının incelendiği, Polatlı … Asliye Hukuk Mahkemesi tarafından seçilen bilirkişi… tarafından 18/05/2017 havale tarihli raporu değerlendirilmiştir. Davacı şirketin belge cari hesap kayıtları incelendiğinde şirketin sözü edilen akaryakıt alımlarını gerçekleştirdiği faturaların gününde yasal defterlere işlendiği ve ödemlerin yapıldığının tespit edildiği, faturalar yasal süresi olan 7 günde işlenmiş ve faturalara itiraz olmadığı, bu nedenle daha sonradan fazla iskonto uygulanmıştır diyerek iade istenmesi ticari teamüllerine uymadığı teknik değerlendirmesinin yapıldığı, davacı şirketin 650 metre küplük alım taahhüdünü yerine getirdiği görüldüğü, ama buna %70 oranlı uygulanan satışların dahil olup olmadığı sözleşmeden anlaşılamadığı değerlendirilmiştir. Bilirkişiler …, …, … tarafından hazırlanan 03/10/2018 havale tarihli bilirkişi kök raporu değerlendirilmiştir. Her ne kadar davalı taraf, eskim alım yapıldığını iddia etmiş ise de fatura ve defter bilgileri bu yaklaşılımı doğrulamadığı, iddia edilen dönemde davacının yaklaşık 750 ton alım yaptığı anlaşıldığı, bu verilere göre davacının kararlaştırılan ölçüde alım yaptığı görülmekte olup buna bağlı cezai şartın koşullarının da gerçekleşmediğinin anlaşıldığı, diğer taraftan davalı maliyetlerine dair bir belge sunulmadığından, davalı tarafça yapılan hesaplamanın doğrulduğunu birebir tespit etmenin de mümkün gözükmediği, teminat mektubunun paraya tahvil edilmesi koşullarının bu şartlar altında oluşmamış gözüktüğü, davalının iddia ettiği koşulların varlığından hareket edilse bile, teminat mektubunun somut olayda gerçekleşen uyuşmazlık için geçerli olup olmadığı şüpheli durduğu ayrıca davalının elinde ayni teminat olması da mektubun nakde çevrilmesinin ne ölçüde dayanaklı/dayanaksız olduğunu değerlendirmek açısından dikkate alınması uygun olacağı, bu nedenle teminat mektubunu bu şekilde nakde çevirme koşulları henüz gerçekleşmeden bu adım atıldığından, davacının uğradığı zararı var ise bunun tazmin edilmesini talep etmesi dayanaklı gözüktüğü, aynı şekilde bu süreçte ticari itibarı zedelendi ise manevi tazminata hükmedilmesinin de mümkün gözüktüğü teknik olarak kök raporla bildirilmiştir. Bilirkişiler …, …,…tarafından hazırlanan 26/11/2019 tarihli ek bilirkişi rapor da kök rapor kapsamında tarafların iddia, savunma ve toplanan deliller ile itirazlarının tek tek cevaplandırıldığı, kök rapordaki tespitlerin haricinde yeni bir tespit yapılmadığı ve dolayısıyla kök rapordaki görüşlerinin aynen tekrar edildiği bildirilmiştir.
Saptanan ve hukuksal durum karşısında; davalının akaryakıt bayilik sözleşmesi gereği tarafına davacı tarafından verilen teminat mektubunun nakde çevrilmesini talep etmesi karşısında borcu bulunmamasına rağmen ihtirazi kayıtla davacının bu bedeli ödediği, davalının daha sonradan 52.125,12 TL lik kısmı davacıya iade ettiği anlaşılmaktadır. Bu konuda taraflar arasında çekişme bulunmamakla, teminat mektubunun nakde çevrilmesinin şartlarının oluşup oluşmadığı çekişmeli bulunmuş ve teknik raporlardan da anlaşılacağı üzere şartları oluşmadan nakde çevirme işleminin yapıldığı anlaşılmıştır. Borcun bulunmaması karşısında dürüstlük ilkesi- iyi niyet kuralı gereğince ve dosyaya mübrez belgeler, hesap hareketleri ve ticari kayıtlar uyarınca delillerin değerlendirilmesi sonucunda davalının teminat mektubunun nakde çevrilmesini istemesinin dürüstlük ilkesi ile bağdaşmadığına ve taraflar arasındaki sözleşmeye uygun olmadığına kanaat getirilmiştir. Sözleşme gereğince davacı tarafın davalı tarafa borcu bulunmadığı halde, davalı tarafın teminat mektubunu nakde çevirmek istemesi karşısında ödemede bulunduğu anlaşılmıştır. Davalının dava konusu 97.874,88 TL miktar kadar davacıya borçlu olduğu, sebepsiz zenginleştiği bu nedenle ödenen miktarın davacıya istirdadının gerektiği anlaşılmaktadır. Bu miktar kadar davacının alacaklı olduğu, davalının hak etmediği alacağın davacıya henüz iade edilmediği, tarafların tacir olması ve sebepsiz zenginleşilen tarih dikkate alındığında talep edilen faizin istenebileceği, davacının davasında kararda belirtilen şekilde haklı olduğu ve davasını ispat ettiği davalıdan alacaklı olduğu değerlendirilmekle davalının dürüst- basiretli tacir gibi davranmadığına da kanaat getirilmiştir. Her ne kadar davacı, bu dava konusu bedelin dava dışı kişilerden borç alınarak ödendiği bu nedenle faiz zararının bulunduğunu ileri sürmüş ise de; dosya kapsamı incelendiğinde yasaya uygun usulüne uygun olarak süresinde iddiasını ispata yarar bilgi ve belge sunmadığı anlaşılmakla maddi zarar tazmini davasını ispatlayamadığına kanaat getirilmiştir. Yine aynı şekilde davacı ticari itibarının zedelendiğinden bahisle manevi zararının tazminini talep etmiştir ancak dosya kapsamı incelendiğinde; yasaya uygun usulüne uygun olarak süresinde iddiasını ispata yarar bilgi ve belge sunmadığı anlaşılmakla manevi zarar tazmini davasını da ispatlayamadığına kanaat getirilmiştir. Maddi ve manevi zarar tazmini koşulları oluşmadığından ispatın da yokluğu dikkate alınarak bu talep kalemleri yönünden dava red olunmuştur. Bu gerekçelerle aşağıdaki şekilde kanunen, taktiren ve vicdanen karar vermek gerekmiştir.

HÜKÜM / Gerekçesi yukarıda izah olunduğu üzere;
1-Davacının davasının kısmen kabulü kısmen reddi ile; 97.874,88 TL’nin ve bu alacağa 02/09/2015 tarihinden itibaren ödeme tarihine dek işletilecek ticari avans faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, iadeye ilişkin davacı vekilinin 12/03/2020 tarihli celse beyanı gereğince faiz isteminin hesaplanamayacağı anlaşıldığından bu yöndeki talebinin dikkate alınarak reddine, maddi zarar ve manevi zarar davacı tarafından ispatlanamamakla şartları oluşmadığından talebinin reddine,
2-6100 S HMK gereğince ve Harçlar Kanunu uyarınca karar ve ilam harcı olan 6.685,83 TL ‘nin davacı tarafça peşin olarak yatırılan 2.542,42 TL harçtan mahsubu ile Hazine’ ye gelir kaydına, bakiye 4.143,41 TL daha harcın davalıdan tahsili ile Hazine’ ye gelir kaydına, mahsup edilen 2.542,42 TL peşin harcın davalıdan tahsili ile davacıya iadesine, başvuru ve vekalet suret harcının davacı üzerinde bırakılmasına,
3-6100 S HMK gereğince bilirkişi ücreti, tebligat gideri, posta masrafı olan 3.113,00 TL yargılama giderinin davanın red ve kabul durumu nazara alınarak takdiren 2.046,58 TL’sinin davalıdan tahsili ile davacı tarafa ödenmesine, bakiye kısmının davacı uhdesinde bırakılmasına,
4-İş bu dava nedeniyle davalı tarafından yapılan yargılama gideri olmadığından bu konuda karar verilmesine yer olmadığında,
5-Davacı taraf kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde geçerli A.A.Ü.T. deki esaslara göre ve 6100 S HMK gereğince belirlenen 18.093,11TL vekalet ücretinin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
6-Davalı taraf kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde geçerli A.A.Ü.T. deki esaslara göre ve 6100 S HMK gereğince maddi tazminat açısından belirlenen 1.000,00 TL vekalet ücretinin davacıdan tahsili ile davalıya verilmesine,
7-Davalı taraf kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde geçerli A.A.Ü.T. m. 10 daki esaslara göre ve 6100 S HMK gereğince manevi tazminat açısından belirlenen 3.400,00 TL vekalet ücretinin davacıdan tahsili ile davalıya verilmesine,
8- 6100 S HMK m. 333 uyarınca dosyaya yatırılan ve sarf edilmeyen gider avansının karar kesinleştiğinde ve talep halinde yatıran davacı tarafa iadesine,
Dair, taraf vekillerinin yüzüne karşı, mahkememize yazılı / sözlü başvuru ile zabıt katibince tutanağa geçirilmek suretiyle kararın tebliğ tarihinden itibaren 2 haftalık yasal süre içerisinde İstanbul BAM’a gönderilmek üzere istinaf yasa yolu açık olmak üzere yapılan tahkikat sonucunda karar verildi. Karar usulen açıklandı, okundu.

Katip
¸e-imzalıdır

Hakim
¸e-imzalıdır