Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 6. Asliye Ticaret Mahkemesi 2015/806 E. 2018/53 K. 18.01.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2015/806 Esas
KARAR NO : 2018/53
DAVA : İstirdat
DAVA TARİHİ : 18/08/2015
KARAR :Karar verilmesine yer olmadığı
KARAR TARİHİ : 18/01/2018
Mahkememizde görülmekte olan istirdat davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ -İSTEM /
Davacı vekili dava dilekçesinde ve özetle; Mobil telefon hizmetlerini Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu ile imzaladığı ”İmtiyaz Sözleşmesi” kapsamında yürütmekte olan müvekkil şirketin Marmara bölgesinde kurmuş olduğu baz istasyonlarını işletmek ve binalarında kullanmak üzere ihtiyacı olan elektrik enerjisini davalı …A.Ş ile imzaladığı sözleşmeler kapsamında tedarik ettiğini, müvekkil şirket tarafından kullanılan elektrik tüketim miktarı karşılığında her ay düzenli olarak tahakkuk ettirilen faturalara davalı şirket tarafından kayıp/kaçak bedeli, dağıtım, sayaç okuma, perakende satış hizmeti, iletim bedelleri ile kayıp kaçak bedelleri üzerinden hesaplanan TRT payı, Enerji Fonu ve Belediye Tüketim Vergisi yansıtıldığını ve müvekkil şirketin Eylül 2015 – Ağustos 2015 tarihleri arasındaki dönemde davalı tarafından düzenlenen faturalara konu tutarları eksiksiz olarak ödediğini, müvekkil şirket adına düzenlenen fatura örneklerini ekte sunduklarını, müvekkilinin hukuka uygun bir biçimde kullandığı enerji bedelini düzenli olarak ödediğini, davalının yasal olmayan kullanımlardan doğan kayıp kaçak bedeli, dağıtım, sayaç okuma, perakende satış hizmeti, iletim bedelleri ile kayıp kaçak bedeli üzerinden hesaplanan TRT payı, Enerji Fonu ve Belediye Tüketim Vergisi bedellerini yansıtmasının ve tahsil etmesinin hukuka aykırı olduğunu, müvekkil şirket tarafından ihtarname gönderildiğini ancak davalı şirketin hukuka aykırı uygulamasını devam ettirmesi nedeniyle müvekkil şirketin Eylül 2005 – Ağustos 2015 tarihleri arasındaki dönemde doğan alacaklarını konu edinen bu davayı açma zarureti doğduğunu, davalı şirket tarafından müvekkil şirkete verilen hizmetle ilgisi bulunmayan ücretlerin müvekkil şirketten tahsil edilmesinin haksız ve hukuka aykırı olduğunu beyan ederek davanın kabulü ile fazlaya ve faize ilişkin tüm talep ve dava hakları saklı kalmak kaydı ile Eylül 2005-Ağustos 2015 tarihleri arasındaki dönemde kayıp kaçak bedeli, dağıtım, sayaç okuma, perakende satış hizmeti, iletim bedelleri ile kayıp kaçak bedelleri üzerinden hesaplanan TRT payı, Enerji Fonu ve Belediye Tüketim Vergisi olarak müvekkil şirketten tahsil edilen tutarların şimdili 1.000 TL’sinin müvekkil şirket tarafından davalıya ödeme yapılan her bir faturanın ödenme tarihinden tahsil tarihine değin ayrı ayrı işletilecek TCMB avans faiziyle birlikte müvekkil şirkete iadesine, yargılama gideri ve avukatlık ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
SAVUNMA /
Davalı vekili cevap dilekçesinde ve özetle; Davacı yanın ilgi sayılı davasını 6100 S.K. md. 107 kapsamında “Belirsiz Alacak Davası” olarak ikame ettiğini, HMK‘nın 107. Maddesinde tanımlanan Belirsiz Alacak ve Tespit Davası; “davanın açıldığı tarih itibariyle alacağın miktarının ya da değerinin tam ve kesin olarak belirlenebilmesinin davacıdan beklenemeyeceği, veya miktar/değerin belirlenebilmesinin imkansız olduğu hallerde” ikame olunabileceğini, anılan maddenin gerekçesinde; “açılacak davanın miktarı biliniyor yahut tespit edilebiliyorsa böyle bir dava açılamaz. Çünkü, her davada arandığı gibi, burada da hukuki yarar aranacaktır, böyle bir durumda hukuki yarar bulunduğundan söz edilemez. Özellikle, kısmi davaya ilişkin yeni hükümler de dikkate alınıp birlikte değerlendirildiğinde, baştan tespiti mümkün olan hallerde bu yola başvurulması kabul edilemez” ifadeleri ile huzurdaki dava değerlendirildiğinde; davanın hukuki yarar yokluğundan REDDİNE karar verilmesi gerektiğini, davacı yan ödediği ve TTK anlamında da ikrar ettiği faturalarda iş bu dava ile iadesini talep ettiği bedeller belirli olmasına rağmen davasını belirsiz alacak davası olarak ikame ettiğini, bununla birlikte davacı tarafın birkaç talebi olmasına rağmen dava değerini; hangi talebi için ne kadar bedel talep ettiğini gösterir şekilde ayrıştırmadığını, davayı kabul anlamına gelmemek üzere, iş bu davanın konusunu oluşturan, genel olarak davacı şirkete düzenlenen ve tahsil edilen fatura kalemlerinin iade işleminin müvekkilce yapılmasının ve bu bedellerin müvekkil şirketten talep edilmesinin hukuken mümkün olmadığını, davacının iadesini talep ettiği fatura kalemlerinin müvekkil şirket tarafından tahsil edilmediğini, müvekkilinin ticari defterlerinin de bu hususu doğrulamakta olduğunu beyan ederek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
KANITLAR VE GEREKÇE /
Tüm dosya kapsamı incelenip değerlendirildiğinde; tarafların iddia ve savunmalarından, anlaşamadıkları hususlar, anlaştıkları hususlar, çekişmeli vakıalar hakkında toplanan deliller, delillerin tartışılması ve değerlendirilmesi, sabit görülen vakıalarla bunlardan çıkarılan sonuç ve hukuki sebepler şu şekildedir:
Dava, hukuki niteliği itibari ile; elektrik abonesi olan davacıdan, kayıp-kaçak, perakende satış hizmet, PSH sayaç okuma, iletim sistemi kullanım bedeli, bu bedeller üzerinden alınan TRT payı ve KDV adı altında tahsil edilen bedellerin davalıdan istirdatı istemine ilişkindir.
Dilekçeler aşaması tamamlanmakla ön inceleme duruşmasında dava şartları ve ilk itirazlar incelenmiş, tarafların sulh olma imkanının bulunmadığının tespitiyle uyuşmazlık noktaları belirlenerek tahkikat aşamasına geçilmiştir.
HMK 114/1-b maddesi uyarınca davalılar yargı yolu itirazında bulunmuşlar, davanın Danıştay tarafından görülmesi gerektiğini ileri sürmüşlerdir. Yargıtay …Hukuk Dairesinin 27/02/2014 tarih… esas … sayılı kararında da açıklandığı üzere uyuşmazlık abonelik sözleşmesi ile kurulan özel hukuk ilişkisi çerçevesinde ve hizmet karşılığında alınan ücrete ilişkin olduğundan uyuşmazlığa bakmaya adli yargı mercileri görevli olmakla davalıların HMK 114/1-b maddesi kapsamındaki itirazları yerinde görülmemiştir.
HMK 114/1-h maddesi uyarınca davalılar davanın belirsiz alacak davası olarak açılamayacağını ileri sürmüşlerdir. Karşı tarafın verdiği bilgi veya tahkikat sonucu alacağın miktar veya değerinin tam ve kesin olarak belirlenebilmesinin mümkün olmadığı anda belirsiz alacak davası açılabilmesi mümkün olduğundan davalıların HMK 114/1-h maddesi kapsamındaki itirazları dikkate alınıp yerinde olmadıkları gözetilerek esas hakkındaki yargılamaya devam olunmuştur.
Davalı tarafından davacı adına düzenlenen fatura suretleri celp edilmiştir.
Yargılama sırasında 17/06/2016 tarih 29745 sayılı Resmi Gazetede yayınlanarak yürürlüğe giren 6719 sayılı Yasa ile 6446 sayılı Enerji Piyasası Kanunu’nda bir kısım maddelerde değişiklik yapılarak yeni maddeler ilave olunmuştur. Getirilen değişikliklerin bir kısmının Anayasa’ya aykırılığı iddiasıyla başka mahkemelerce Anayasa Mahkemesine müracaat edilmiştir.Anayasa’nın 152.maddesi Anayasa’ya aykırılığın diğer mahkemelerde ileri sürülmesi halini düzenlemekte olup, maddenin 3.fıkrasında Anayasa Mahkemesinin işin kendisine gelişinden başlamak üzere 5 ay içinde karar verip açıklayacağı bu süre içinde karar verilmezse mahkemenin davayı yürürlükteki kanun hükümlerine göre sonuçlandıracağı kabul edilmiştir. Aynı yöndeki düzenleme Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulü Hakkında Kanun’un 40/5 maddesinde de yer almaktadır. Ayrıca bu sürenin başvuran mahkemeyi bağlayan bir süre olduğu, mahkememizi bağlayan bir sürenin bulunmadığı değerlendirilmiştir yine 5 aylık süre dolmuş, Anayasa Mahkemesince herhangi bir karar verilmediği tespit edilerek yürürlükteki yasa hükümlerine göre yargılamaya devam olunması gerektiği anlaşılmıştır.
Kayıp kaçak, sayaç okuma vb. bedellerle ilgili olarak Yargıtay Hukuk Genel Kurulu ve Yargıtay …Hukuk Dairesi’nce verilen kararlar ile bu bedellerin mevcut mevzuat kapsamında abonelerden tahsilinin hukuka uygun olmadığı kabul edilmiştir.
Mahkememizde açılan davadan sonra 23.05.2016 tarihinde 29745 sayılı Resmi Gazetede yayınlanarak yürürlüğe giren 6719 sayılı Kanun’un 21.maddesiyle 6446 sayılı Kanun’un 17.maddesinin 1, 3 ve 4.fıkraları ile 6.fıkrasının (a,ç,d,f) bendleri değiştirilmiş, aynı maddeye eklenen 10.bend ile “kurum tarafından gelir ve tarife düzenlemeleri kapsamında belirlenen bedellere ilişkin olarak yapılan başvurularda ve açılan davalarda Tüketici Hakem Heyetleri ile mahkemelerin yetkisi, bu bedellerin kurumun düzenleyici işlemlerine uygunluğunun denetimi ile sınırlıdır.”hükmü getirilmiştir.
6719 sayılı Kanun’un 26.maddesi ile 6446 sayılı Yasaya eklenen Geçici 20.maddesinde ise “Kurul kararlarına uygun şekilde tahakkuk ettirilmiş, dağıtım, sayaç okuma, perakende satış hizmeti, iletim ve kayıp-kaçak bedelleri ile ilgili olarak açılmış olan her türlü ilamsız icra takibi, dava ve başvurular hakkında 17.madde hükümleri uygulanır.”hükmü düzenlenmiştir. Söz konusu maddeye göre Tüketici Hakem Heyetlerinin ve mahkemelerin bu konuda açılacak davalarda inceleme ve araştırma yetkisi sadece dağıtım, sayaç okuma, perakende satış hizmeti, iletim ve kayıp-kaçak bedellerinin Kurumun bu konuda düzenleyici işlemlerine uygunluğunun denetimi ile sınırlanmıştır.
Kanunun yürürlüğünden önce 18.08.2015 tarihinde mahkememizde açılan iş bu davada davacı yanın tahsilatların EPDK’nın düzenleyici işlemlerine aykırı olduğu yönünde bir iddiası bulunmayıp yapılan tahsilatların haksız ve hukuka aykırı olduğu iddiasıyla davalıdan tahsili ve bu yönde bilirkişi incelemesi istenmiş, EPDK’nın düzenleyici işlemlerine uygunluk denetimi yönünden bilirkişi incelemesi yapılması yönünde bir talepte bulunulmamıştır.
Ayrıca 6719 sayılı Yasa ile eklenen geçici 19. Maddede ” bu maddeyi ihdas eden kanunla ön görülen düzenlemeler yürürlüğe konuluncaya kadar kurul tarafından yürürlüğe konulan mevcut yönetmelik tebliğ ve kurul kararlarının bu kanuna aykırı olmayan hükümlerinin uygulanmasına devam olunur” ve geçici 20. Maddede ise ” kurul kararlarına uygun şekilde tahakkuk ettirilmiş, kayıp kaçak bedeli, iletim bedeli, dağıtım bedeli, perakende satış hizmet bedeli ve sayaç okuma bedeli ile ilgili olarak açılmış olan her türlü ilamsız icra takibi , dava ve başvurular hakkında 17. Madde hükümleri uygulanır” hükmü düzenlenmiştir. Söz konusu maddeye göre Tüketici Hakem Heyeti ve Mahkemelerin bu konuda açılacak davalarda inceleme ve araştırma yetkileri , geçmişe de etkili olarak sadece dağıtım , sayaç okuma, perakende satış hizmeti , iletim ve kayıp kaçak bedellerinin kurumun bu konudaki düzenleyici işlemlerine uygunluğunu DENETİMİ İLE SINIRLANMIŞTIR. Diğer bir ifade ile yerindelik denetimi yapılamayacağı kabul edilmiştir.
Hal böyle olunca dava tarihinden sonra yürürlüğe giren 6719 sayılı Kanun ve yapılan değişikliklerin 17/06/2016 yürürlük tarihinde önceki dönemde geçerli olan EPDK kararlarına dayalı olarak tahsil edilmiş ve dava konusu edilmiş olan kayıp kaçak bedeli, iletim bedeli, dağıtım bedeli, perakende satış hizmet bedeli ve sayaç okuma bedellerin ile ilgili olarak açılan ve halen devam eden alacak davalarında da GEÇMİŞE ETKİLİ OLACAK ŞEKİLDE UYGULANMASI GEREKTİĞİ ANLAŞILMAKTADIR.
Yargılama sırasında; geçmişe de etkili olan 17.06.2016 Tarih 29745 sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 6719 sayılı kanunun 21. maddesi ile 6446 Sayılı kanun “17. maddesinin birinci, üçüncü ve dördüncü fıkraları ile altıncı fıkrasının (a), (ç), (d) ve (f) bentleri değiştirilmiş ve aynı maddeye eklenen 10. bend ile; “Kurum tarafından gelir ve tarife düzenlemeleri kapsamında belirlenen bedellere ilişkin olarak yapılan başvurularda ve açılan davalarda; tüketici hakem heyetleri ile mahkemelerin yetkisi, bu bedellerin, Kurumun düzenleyici işlemlerine uygunluğunun denetimi ile sınırlıdır.” hükmü getirilerek Tüketici Hakem Heyetlerinin ve Mahkemelerin bu konularda açılacak davalarda inceleme ve araştırma yetkileri geçmişe de etkili olarak sadece bu dağıtım, sayaç okuma, perakende satış hizmeti, iletim ve kayıp-kaçak bedellerinin kurumun bu konulardaki düzenleyici işlemlerine uygunluğunun denetimi ile sınırlanmış, bu bedellerin alınmasında esas olan ilgili tarifelerin düzenlenmesinde EPDK’nun Kanundaki yetkileri genişletilerek yukarıda sözü edilen bedeller maliyet unsuru kapsamına dahil edilmiştir.
Yine, 6719 sayılı kanunun 26. maddesi ile 6446 sayılı Elektrik Piyasası Kanunu’na eklenen; geçici madde 19; “Bu maddeyi ihdas eden Kanunla öngörülen düzenlemeler yürürlüğe konuluncaya kadar, kurul tarafından yürürlüğe konulan mevcut yönetmelik, tebliğ ve Kurul kararlarının bu Kanuna aykırı olmayan hükümlerinin uygulanmasına devam olunur.” hükmünü, geçici madde 20; “Kurul kararlarına uygun şekilde tahakkuk ettirilmiş dağıtım, sayaç okuma, perakende satış hizmeti, iletim ve kayıp-kaçak bedelleri ile ilgili olarak açılmış olan her türlü ilamsız icra takibi, dava ve başvurular hakkında 17. madde hükümleri uygulanır.” hükmünü içermektedir.
Bir davanın yargılaması sürerken yürürlüğe giren yeni bir Kanun ya da Anayasa Mahkemesinin iptal kararı nedeniyle davanın konusuz kalması mümkündür. Bu durumda mahkemece davanın esası hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar verilmesi gerekmektedir. Mahkememizde açılan davanın yargılaması sırasında 17/06/2016 tarihinde yürürlüğe giren 6719 sayılı Yasa ile 6446 sayılı Yasaya getirilen yeni düzenlemeler uyarınca dava konusuz kalmıştır. Yürürlüğe giren yeni yasa nedeniyle konusuz kalan davada yeni yasanın yürürlüğe girmemiş olması halinde davanın açıldığı tarih itibariyle haklı olan ve kendisini vekille temsil ettiren davacı lehine vekalet ücreti ve yargılama giderine hükmedilmesi gereklidir. Davadan sonra 17/06/2016 tarihinde 29745 sayılı Resmi Gazetede yayınlanarak yürürlüğe giren 6719 sayılı Kanun’un 21.maddesiyle 6446 sayılı Kanun’un 17.maddesinin 1, 3 ve 4.fıkraları ile 6.fıkrasının (a,ç,d,f) bendleri değiştirilmiş, aynı maddeye eklenen 10.bend ile “kurum tarafından gelir ve tarife düzenlemeleri kapsamında belirlenen bedellere ilişkin olarak yapılan başvurularda ve açılan davalarda Tüketici Hakem Heyetleri ile mahkemelerin yetkisi, bu bedellerin kurumun düzenleyici işlemlerine uygunluğunun denetimi ile sınırlıdır.”hükmü getirilmiştir. Dava açıldıktan sonra meydana gelen mevzuat değişikliği nedeniyle ,dava konusu edilen bedeller maliyet unsuru haline getirilmiş olmakla , davanın bu sebeple konusu kalmadığı gerekçesiyle ,mahkememizce hüküm kurulmuştur. Bu durumda, yargılama giderleri ve avukatlık ücreti yönünden, HMK.nun 331/1 maddesindeki düzenlemeye göre karar verilmesi,yani davanın başlangıcındaki haklılık durumunun dikkate alınması gerekliliğine dikkat edilmiştir. Lisans sahibi şirketlerce kayıp-kaçak bedellerinin tahsil edilmesi üzerine,Yargıtay’ ın çok sayıda içtihatları esas alınarak, aboneler ödemiş oldukları kayıp-kaçak bedellerin istirdadı için çok sayıda dava açmışlardır. Davacı da bu uygulamanın haksız olduğu iddiası ile işbu davayı açmıştır. Nitekim bu yasal düzenlemeye göre , dava tarihinden sonra yürürlüğe giren 6719 Sayılı Kanun yürürlük tarihi 17.06.2016 tarihinden önce açılan kayıp-kaçak davalarında da anılan yasa hükümleri uygulanacaktır. O halde, mahkemece mevzuat değişikliği gözönünde tutularak yargılama giderlerinin davalı üzerinde bırakılması ve davalı yararına ücreti vekalete hükmedilmemesi gerekmiştir. Mahkememizde açılan davanın tarihi itibariyle gerek Yargıtay Hukuk Genel Kurulu gerekse Yargıtay 3.Hukuk Dairesi kararları ile davacının bu davayı açmakta haklı olduğu sabittir. Dava açıldığı anda haklı durumda olan tarafın yargılama sırasında oluşan yasa değişikliği sonucu haksız duruma düşmesi halinde yargılama giderlerinden ve dolayısıyla karşı tarafın vekalet ücretinden sorumlu kılınması da mümkün değildir. Bu nedenle davanın açıldığı tarih itibariyle davasında haklı olan davacı taraf lehine maktu vekalet ücreti takdir edilmiş, yapılan yargılama giderlerinin de davalıdan tahsiline karar verilmiştir.
İş bu dava konusu çıkan yeni bir kanun nedeni ile konusuz kalmış olup artık dava (esas talep) hakkında yargılama yapılmasına ve hüküm verilmesine gerek kalmamış olduğundan davanın esası hakkında bir karar verilmesine yer ( gerek) olmadığına dair karara ve 6100 S HMK m. 323 ve 331/ 1 gereği yargılama giderine hükmolunması gerektiği anlaşılmakla aşağıdaki şekilde kanunen karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM / Gerekçesi yukarıda izah olunduğu üzere;
1-Davacının davası konusuz kaldığından davanın esası hakkında karar verilmesine gerek olmadığına,
2-6100 S HMK 331/ 1 gereğince ve Harçlar Kanunu uyarınca davanın açıldığı tarihteki tarafların haklılık durumuna göre karar ve ilam harcı olan 35,90 TL ‘nin davacı tarafça peşin olarak yatırılan 27,70- TL harçtan mahsubu ile bakiye 8,20-TL’nin davalıdan tahsili ile Hazine’ ye gelir kaydına, mahsup edilen 27,70-TL harcın davalıdan tahsili ile davacıya iadesine, başvuru ve vekalet suret harcının davacı üzerinde bırakılmasına,
3- 6100 S HMK 331/ 1 gereğince tebligat gideri, posta masrafı olan 210,00-TL yargılama giderinin davalıdan tahsili ile davacı tarafa ödenmesine,
4- Davacı taraf kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde geçerli A.A.Ü.T. deki esaslara göre ve 6100 S HMK 331/ 1 gereğince belirlenen 1.000,00-TL vekalet ücretinin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
5- 6100 S HMK m. 333 uyarınca dosyaya yatırılan ve sarf edilmeyen davacı gider avansının karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacı tarafa iadesine,
Dair, davacı vekilinin yüzüne karşı, davalı tarafın yokluğunda dava konusu miktar dikkate alındığında kesin olmak üzere yapılan tahkikat sonucunda karar verildi. Karar usulen açıklandı, okundu.
Katip
Hakim
¸e-imzalıdır