Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 6. Asliye Ticaret Mahkemesi 2015/790 E. 2018/1197 K. 29.11.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ ESAS NO : 2015/790
KARAR NO : 2018/1197
DAVA : Alacak (Acentelik Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ: 11/08/2015
KARAR TARİHİ: 29/11/2018
Mahkememizde görülmekte olan Alacak (Acentelik Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ -İSTEM /
Davacı vekili dava dilekçesinde ve özetle;Davut… ile oğlu …’a ait olup … tarafından yönetilen … imal ettiği ev tekstil ürünlerini kendisi ile aynı adreste faaliyet gösteren ve yine … ile oğlu …’a ait olup … tarafından yönetilen … üzerinden yurtdışına ihraç edildiğini, kurumsal internet sitesinde … Grubu olarak tanıtılan bu iki şirketten … münhasıran …’in imal ettiği ürünlerin ihracat işlemlerini gerçekleştirmek üzere kurulmuş bir dış ticaret şirketi olduğunu, Fransız uyruklu … ile Türk uyruklu … adlı iki genç kadının kurduğu…’nin acentelik yapan bir firma olduğunu, … ile imzaladığı 19.02.2009 tarihli Temsil Anlaşması uyarınca … ürünlerinin Fransa, İspanya, Belçika, Hollanda pazarlarında tanıtımı ve sipariş alımı işini üstlendiğini; … ürünleri için bulduğu müşteriler ile … arasında satım sözleşmeleri kuruluşuna sürekli aracılık ettiğini, …’nin bu aracı acentelik hizmetinden doğan komisyonları yıllardır fatura karşılığı … tarafından ödenegeldiğini, … (…) ürünlerine duyulan ilgi, beğeni, güven, rağbet ve talebi arttırmak suretiyle …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …ve … firmalarının …’nin müşterisi haline gelmesini sağladığını, …’ye her yıl yüzbinlerce Euro’luk ihracat yaptığı sağlam bir müşteri kitlesi kazandırdığını, …’nin ifa ettiği bu hizmete karşılık hak kazandığı komisyonları da fatura karşılığı … tarafından epey bir süre düzenli olarak ödendiğini, 2013-2014 itibariyle, …’nin komisyonlarının ödenmesinde 8 ayı bulan gecikmeler yaşanmaya başlanıldığını, cebinden masraf yaparak … ürünlerinin tanıtım, pazarlama ve satışa aracılık işlerine devam eden …’nin komisyon alacakları ödenmeyince nakit sıkışıklığı içine düştüğünü, …’nin faturası kesilmiş ve KDV’si kendi cebinden ödenmiş komisyon alacaklarının ifasını müteaddit kereler talep ettiğini, ancak … tarafından 10.09.2014 tarihinde gönderilen mailde; komisyon ödemeleri konusundaki gereksiz ısrarların firmanın çalışma prensiplerine tamamen aykırı olmasından dolayı bu tarihten itibaren hali hazırda ticaretinin devam ettiği …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, … dışında …ille iş ilişkisinin bitirildiğini ve bu tarihten itibaren alınacak siparişlerde, rpt veya yeni koleksiyon siparişi ayırımı gözetmeksizin tüm müşteriler için komisyonun fatura tutarının üzerinden %5 olarak hesaplanacağının ifade edildiğini, Temsil Anlaşması’nda %7 olarak kararlaştırılmış ve daha sonra girilen Singapur pazarındaki … adlı müşteri için %10 olarak uygulanmış bulunan …’nin komisyon oranı hukuken …’in tek taraflı kararıyla azaltılamayacağını, …’nin tahakkuk ettiği fakat aylardır ödenmemiş komisyon alacaklarını talep etmesi gerekçe gösterilerek iş ilişkisinin bitirilmesinin tamamen haksız ve keyfi olduğunu, asıl niyetinin …’yi bertaraf etmek ve …’nin kazandırdığı müşteriler ile doğrudan ticaret yapmak olduğunu, faturasının kesildiği ve KDV’sinin cebinden ödendiği komisyon alacaklarını aylardır tahsil edememiş durumda bulunan …Noterliği aracılığıyla … ve …’e gönderdiği 4 Kasım 2014 tarih ve … yevmiye numaralı ihtarname ile … ile iş ilişkisinin bitirilmesi yönündeki tercihi karşısında artık kendisinin de … e temsilcilik hizmeti vermeyeceğini bildirdiğini, 2009’dan bu yana neredeyse tüm emek ve mesaisin … ürünlerine müşteri bulmaya sarf etmiş bulunan … için ticari yönden ciddi bir darbe olduğunu, denkleştirme talebinde bulunduğunu, TTK md.122/(2) uyarınca denkleştirme tazminatı için acentenin son beş yıllık faaliyeti sonucu aldığı yıllık komisyon veya diğer ödemeler tespit edilmesi ve ortalamasının hesaplanması gerektiğini, …’nin kendi kayıtlarına göre, …’den aldığı ortalama yıllık komisyon euro ile yapılan satışlarda 89.738,06 Euro ve ABD doları ile yapılan satışlarda 14.622,88 ABD Doları olduğunu,
Neticeten; asgari 75.000 (yetmişbeşbin) Euro olmak üzere ve fazlaya ilişkin haklar saklı kalmak kaydıyla, TTk md.122 uyarınca mahkemece tespit olunacak tazminatın dava tarihinden itibaren 3095 sayılı Kanun md.4/a uyarınca devlet bankalarının Euro ile açılmış bir yıl vadeli mevduat hesabına ödediği en yüksek faiz üzerinden işleyecek gecikme faiziyle birlikte, Euro olarak davalılarca ödenmesine, yargılama giderleri ile yasal vekalet ücretinin davalıya yüklenmesine karar verilmesini talep etmiştir.
SAVUNMALAR /
Davalı … A.Ş. Vekilinin cevap dilekçesinde özetle;Davacının işbu davaya konu alacak kalemleri diğer davalı …Şti. ile davacı arasında akdedilen 19.02.2009 tarihli “Temsil Anlaşması” başlıklı iki sayfa ve dokuz maddeden oluşan bir sözleşmeye dayanmakta olduğunu, müvekkil ile davacı şirket arasında herhangi yazılı veya sözlü sözleşmesel bir ilişki bulunmadığını, aynı şekilde müvekkilin davacı yandan aldığı herhangi bir mal veya hizmetin bulunmadığını, bu nedenlerle öncelikle işbu davada müvekkilin dava sıfatı bulunmamakta olduğundan, husumet itirazlarının bulunduğunu, davanın öncelikle husumet yokluğu nedeni ile reddini talep ettiğini, müvekkil ile davacı arasında maddi hukuk ilişkisinin bulunmadığını, … Grubu adı altında bir hukuki, yani ticaret sicile kayıtlı bir yapılanma olmadığını, davacı iddia ettiğinin aksine ne … Grubun ne de müvekkilin acentesi olmadığını, davacı ile müvekkil arasında ne acentelik ne de başka ad altında sözleşmesel bir ilişki bulunmadığını, Bursa’da davacı müvekkil … aleyhine Bursa … İcra Müdürlüğünün … sayılı icra dosyası ile takip yapıldığını ve itiraz üzerine davacı tarafça açılan itirazın iptali davasının halen Bursa … Asliye Ticaret Mahkemesinin… E.sayılı dosyasında derdest olduğunu, bu nedenle husumet itirazı saklı kalmak üzere HMK md.114/I gereğince derdestlik itirazında bulunulduğunu ve HMK md. 115/2 gereğince işbu davanın usulden reddini talep ettiğini, işbu dava Hukuk Mahkemeleri Kanunu md.6’ya göre yetkisiz mahkemede açıldığını, her iki davalının da yerleşim yerinin Bursa olduğunu, bu nedenle yetki itirazında bulunulduğunu, mahkemede açılan davanın, davacının daha önce açmış bulunduğu Bursa … Asliye Ticaret Mahkemesindeki 2015/90 E.sayılı dosyada birleştirilmesinin talep edildiğini, davacının delil olarak sunduğu tarihi sonradan elle yazılan 19.02.2009 tarihli anlaşma taraflar arasında hiçbir zaman uygulanmadığını ve yürürlülüğe girmediğini, müvekkilin sadece üretici bir şirket olduğunu, ürettiği ürünleri ihraç etmek için devletten resmi bir ihracat izin belgesi olmadığını, haliyle davacının acente, komisyon veya başka ad altında ihracat ile ilgili işlemlerde müvekkile hizmet vermesinin hem hukuken hem de fiilen mümkün olmadığını, davacının aracılık ve sözleşme yapma yükümlülüğünü yerine getirmesi için belirtilen tüm ülkelerde sürekli faaliyette bulunması gerektiğini, davacının dosya kapsamında bu ülkelerde sürekli faaliyette bulunduğuna dair hiçbir bilgi ve belge sunulmadığını, davacının o yerler için o ülkelerde ikamet edecek çalışan bulundurmadığından, o bölgelerde çeşitli şehirlerde ofis açmadığından 19.02.2009 tarihli sözleşmenin hiçbir zaman için acentelik sözleşmesi olmadığını, Temsil Anlaşmasında belirtilen sözde Pazar (Fransa-İspanya-Belçika ve Hollanda Cumhuriyetini kapsayan) sınırları çok geniş olup, acentelik bakımından uygulanmasının da fiilen mümkün olmadığını, davacının bu kadar geniş ve büyük bir pazarda acente olarak faaliyet göstermesinin fiilen ve hukuken mümkün olmadığını, davacının bu pazarlarda ancak yapabilirse simsarlık faaliyetinde bulunabileceğini, müvekkilin tarafı olmadığı 19.02.2009 tarihli Temsil Anlaşması bile bir an için müvekkil yönünden geçerli sayılsa bile 2.maddesinin geçersiz olduğunu, nitekim sözleşmeye göre davacının görevi sadece tanım ve reklamasyon iken, hiç tanıtım ve reklamasyon yapmadığı ve böylece bir sözleşme kurulması fırsatını göstermeyerek kurulan bir sözleşmede hiçbir etkisi olmadığı halde tanıtımını reklamını yapmadığı bir müşteri ile müvekkil arasında gerçekleşen işlerden hem de reklam, tanıtımı yaparak bir sözleşme fırsatını gösterdiği haller eğer sipariş alınmış ve sözleşme kurulmuş ise md.6’ya göre fatura tutarının %7’sini alabilirken, bu orandan kat be kat fazla olarak %20 almasının mümkün olmadığını, acentenin tekel hakkına dayanarak isteyebileceği ücretin normal faaliyet karşılığı ücretten az olması gerektiğini, davacı tarafından da bu zamana kadar aradan 6 yıl geçmişken geçersiz bu hükme dayanması hakkın kötüye kullanılması olduğunu, davacı aracılık-simsarlık yaptığını iddia ettiği her bir işi kanıtlaması gerektiğini, oysa davacının sadece,,,’nin müşterilerine kestiği ve davacının nasıl elde ettiği belli olmayan proforma faturaları gösterdiğini, ancak bu faturalara dair siparişin kendisi tarafından alınıp alınmadığını buna ilişkin tanıtım ve reklamasyon faaliyeti yapıp yapmadığına dair hiçbir belge koymadığını, müvekkil ile davacı arasında Singapur’da bulunan … adlı şirket için hiçbir zaman ne simsarlık ne temsil ne acentelik ne de başka ad altında bir sözleşmenin olmadığını, davacının %10 komisyon iddiası tamamıyla gerçek dışı olduğunu, müvekkilin tarafı olmadığı 19.02.2009 tarihli “temsil anlaşması” başlıklı sözleşmeye dayanarak davacının sanki acentesi imiş gibi komisyon faturası kesmesinin de hukuken mümkün olmadığını, davacının sadece “simsarlık” faaliyeti sonucu TBK md.521 gereği bir sözleşme kurulması imkanını hazırlaması veya kurulmasına aracılık etmeyi üstlenmesi halinde ve ancak bu sözleşmenin kurulması halinde ücret isteyebileceğini, o halde davacının önce hangi sözleşmelerin kurulması imkanını hazırladığını veya varsa kurulmasına aracılık ettiği sözleşmeleri kanıtlaması gerektiğini, denkleştirme istemi kural olarak acenteye özgü olup, diğer bağımsız tacir yardımcıları ile arizi iş yapan ve acentelik hükümlerine tabi olanlar hakkında da TTK md.112 kuralının uygulanamadığını, denkleştirme talebi klasik anlamda bir mal varlığı zararının giderilmesi olmamasına rağmen davacının bir zarar davası gibi göstermeye çalıştığını, denkleştirme talebinin sözleşmenin sona ermesinden 1 yıl içinde ileri sürülmesi gerekirken işbu davada 1 yıl geçmiş olduğundan davanın süre yönüyle reddinin gerektiğini, davacının denkleştirme talebinde belirlediği miktarın tamamen gerçek dışı ve fahiş olduğunu, davacının kendi haksız ve hukuka aykırı olarak diğer davalıya kestiği daha önceden Bursa … İcra Müdürlüğü … E.sayılı icra dosyası ile talep ettiği ve itiraz üzerine davası Bursa.. ATM … E.sayılı dosyada derdest olan geçerli olmayan faturalara dayanarak ve bu faturalara … gibi denkleştirme talebi hakkı olmayanları da kafasına göre hesapladığı fahiş ve gerçekle ilgisi olmayan bir miktar talep ettiğini, yukarıda sayılan denkleştirme talebi için gerekli koşulların oluşmadığını, davanın reddine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacıya yüklenmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı … Şti Vekilinin cevap dilekçesinde özetle;Her iki davalının da yerleşim yeri Bursa olduğundan işbu davanın yetkili Bursa Mahkemesi yerine yetkisiz İstanbul Mahkemesinde açılmasına yetki itirazında bulunulduğu, mahkemede açılan davanın, davacının daha önce açmış bulunduğu Bursa … Asliye Ticaret Mahkemesindeki … E.sayılı dosyada birleştirilmesinin talep edildiğini, müvekkil şirket ile diğer davalı … A.Ş.’nin hukuken ayrı tüzel kişiliklere sahip iki ayrı şirket olduğunu, iddia olunan ve ödenmesi istenen alacak kalemleri hakkında aynı anda davalılara verilmiş bir hizmetin olmadığını, sadece her iki şirketin yönetim kurulu başkanı aynı kişi olduğundan bahisle her iki davalıya aynı davanın açıldığını, davacının delil olarak sunduğu elle yazılmış 19.02.2009 tarihli anlaşma taraflar arasında hiçbir zaman uygulanmadığının ve yürürlülüğe girmediğini, davacının elle doldurduğu sözleşme tarihinden uzun bir süre müvekkile hiçbir hizmette bulunmadığını ve çalışmadığını, müvekkil ile davacının iş ilişkisinin 2011 yılında başladığını, müvekkilin davacıya simsar (tellal)’ın yaptığı çalışmaya benzer olarak, müvekkil tarafından belirlenen şirketlere giderek, müvekkili şirkete tanıtıp, sipariş almasına imkan hazırlayacak ortamı yaratmak konusunda yetki verdiğini, taraflar arasındaki ilişkinin hiçbir zaman süreklilik arzetmediğini, ancak başarılı olduğu iş başına makul ücret verilmesi şeklinde olduğunu, müvekkil ile davacı arasındaki ilişkinin hiçbir zaman müvekkil-acente ilişkisi şeklinde olmadığını, zira davacının da müvekkil şirket ile aynı ticari sahada çalışmakta olduğunu, aynı ve benzer ürünleri aynı pazarlarda sattığını, ihraç, ithal ve pazarlamasını yaptığını, Uludağ İhracatçılar Birliği’ne yazı yazılarak davacının 19.02.2009 tarihinden günümüze kadar Fransa-İspanya-Belçika ve Hollanda Cumhuriyeti ülkelerine tüm ihracatlarının dökümünün istenmesinin talep edildiğini, davacının pazar olarak sunduğu sözde Fransa, İspanya, Belçika ve Hollanda ülkeleri sınırları içinde sürekli faaliyet göstereceği kayıtlı ofisleri ve kendi uhdesinde çalışan sözleşmeli elemanlarının bulunmadığını, acente sayılabilmek için belirtilen tüm ülkelerde sürekli faaliyette bulunması gerektiğini, davacının 2011 yılına kadar hiçbir faaliyette bulunmadığını, o yerler için o ülkelerde ikamet edecek çalışan bulundurmadığını, çeşitli şehirlerde ofis açmadığından 19.02.2009 tarihli sözleşmenin hiçbir zaman acentelik sözleşmesi olmadığını, davacının işbu sözleşmeye dayanarak müvekkile hiçbir fatura kesmediğini, Temsil Anlaşmasında belirtilen sözde Pazar (Fransa-İspanya-Belçika ve Hollanda Cumhuriyetini kapsayan) sınırları çok geniş olup, acentelik bakımından uygulanmasının da fiilen mümkün olmadığını, davacının bu kadar geniş ve büyük bir pazarda acente olarak faaliyet göstermesinin fiilen ve hukuke mümkün olmadığını, davacının bu pazarlarda ancak yapabilirse simsarlık faaliyetinde bulunabileceğini, 19.02.2009 tarihli Temsil Anlaşması bile bir an için müvekkil yönünden geçerli sayılsa bile 2.maddesinin geçersiz olduğunu, nitekim sözleşmeye göre davacının görevi sadece tanım ve reklamasyon iken, hiç tanıtım ve reklamasyon yapmadığı ve böylece bir sözleşme kurulması fırsatını göstermeyerek kurulan bir sözleşmede hiçbir etkisi olmadığı halde tanıtımını reklamını yapmadığı bir müşteri ile müvekkil arasında gerçekleşen işlerden hem de reklam, tanıtımı yaparak bir sözleşme fırsatını gösterdiği haller eğer sipariş alınmış ve sözleşme kurulmuş ise md.6’ya göre fatura tutarının %7’sini alabilirken, bu orandan kat be kat fazla olarak %20 almasının mümkün olmadığını, acentenin tekel hakkına dayanarak isteyebileceği ücretin normal faaliyet karşılığı ücretten az olması gerektiğini, davacı tarafından da bu zamana kadar aradan 6 yıl geçmişken geçersiz bu hükme dayanması hakkın kötüye kullanılması olduğunu, davacı aracılık-simsarlık yaptığını iddia ettiği herbir işi kanıtlaması gerektiğini, müvekkil ile davacı arasında Singapur’da bulunan … adlı şirket için hiçbir zaman ne simsarlık ne temsil ne acentelik ne de başka ad altında bir sözleşmenin olmadığını, davacının %10 komisyon iddiası tamamıyla gerçek dışı olduğunu, TTK md.122.4’e göre denkleştirme talebi sözleşmenin sona ermesinden 1 yıl içinde ileri sürülmesi gerekirken işbu davada 1 yıl geçmiş olduğundan davanın süre yönüyle reddi gerektiğini, acentelik sözleşmesi eğer acentenin kusuru nedeni ile feshedilmiş ise acentenin denkleştirme talep hakkının bulunmadığını, davacı müvekkilin rakip firmalarının ürünlerini de bu bölgelerde pazarlamakta ve temsil müvekkilin rakip firmalarının ürünlerini de bu bölgelerde pazarlamakta ve temsil etmekte olduğunu, davacı eğer bir an için müvekkil ile ilişkisi acentelik sayılsa bile tek müvekkil-tek acente yasa kuralını ihlal etmiş olduğunu, müvekkilin haklı olarak sözleşmesini feshettiğini, davacının iddia ettiği ve saydığı şirketler ile müvekkil arasındaki ilişkide davacının hiçbir katkısının olmadığını, müvekkilin bizzat davacının saydığı şirketlerle ilişki kurduğunu, bu şirketlerle ilişki kurulmasında veya devamında davacının müvekkile yönelik bir acentelik hizmetinde bulunmadığını, davacı fiili olarak saydığı bu şirketlerle yaptığı görüşmeler, yaptığı veya aracılık ettiği yazılı anlaşmalar, bu şirketlerin bulunduğu ülkelerde hangi ofisleri aracılığı ve hangi orada çalışan sürekli elemanları ile ilişki kurduğu ve devam ettirdiğini şüpheye yer vermeyecek şekilde somut kanıtlarla ortaya koyması gerektiğini, davanın reddine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacıya yüklenmesine karar verilmesini talep etmiştir.
KANITLAR VE GEREKÇE:
Dava mülga 6762 Sayılı Kanun kapsamında acentelik sözleşmesine dayalı portföy tazminatının tahsili istemine ilişkindir.
Taraflar arasında uyuşmazlık konusu olan hususlar; 19/02/2009 tarihli sözleşmenin hukuki niteliğinin ne olduğu, sözleşmenin acentelik sözleşmesi olarak kabulü halinde davacının talep ettiği portföy tazminatı alacağının varlığı ve miktarının ne olduğu, davalı … şirketinin bu talep yönünden pasif husumetinin bulunup bulunmadığı noktalarında toplanmaktadır.
Mahkememizce taraflarca gösterilen deliller toplanmış, Bursa …ATM’nin … esas sayılı dosyası, Bursa … İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı takip dosyası, mahkememizin … esas sayılı dosyası celbedilerek incelenmiş, Bursa, …, … Gümrük Müdürlüklerinden davalı şirketlerin ihracat kayıtları, Uludağ İhracatçı Birlikleri Genel Sekreterliği’nden davalıların 2009-2015 yılları arasındaki ihracat kayıtları celbedilmiş, Ayrıca tarafları aynı olan mahkememizin… esas sayılı dosyasından benzer mahiyette yazılan yazılara verilen cevaplar UYAP sistemi üzerinden dosya arasına alınmıştır.
Her ne kadar davalılarca mahkememizin … esas sayılı dosyasına dayalı olarak derdestlik itirazında bulunulmuş ise de; anılan dosyanın incelenmesinde 19/02/2009 tarihli sözleşmeye dayalı komisyon alacağı talebine ilişkin olduğu, eldeki davanın ise portföy tazminatı talebine ilişkin olduğu, taraflar aynı olmakla birlikte netice-i talebin farklı olduğu derdestlik itirazının yerinde olmadığı görülmüştür.
Davacıların yetki itirazları, dava konusu alacağın para alacağı olduğu, para borcunun götürülecek borçlardan olduğu ve davacının yerleşim yerinin mahkememiz yargı sınırları içerisinde bulunduğu anlaşılmakla reddedilmiştir.
Mahkememizce davacının iddiası davalının savunması ile tüm dosya kapsamına göre, davacının porföy tazminatı alacağının varlığı ve miktarı ile davalı … şirketinin husumet itirazının değerlendirilmesi amacıyla taraf şirketlerin ticari defter ve kayıtlarının incelenmesi için Bursa Nöbetçi Aslite Ticaret Mahkemesi’ne talimat yazılmış, Bursa …Asliye Ticaret Mahkemesinin … Talimat sayılı dosyası üzerinden talimat yolu ile alınan bilirkişi raporunda mali bilirkişi özetle; davacının ticari defterlerine göre davalı …Şti tarafından 02/09/2009 tarih ve… numaralı 1.170,06 TL’lik fatura kesildiği ve daha sonra davacı tarafından bu fatura bedelinin ödendiğinin defter kayıtlarından anlaşıldığını, davacının ticari defterlerine göre davalı …Şti ile 02/09/2009 tarihinden sonra herhangi bir ticari ilişkinin olmadığının tespit edildiğini, davacının defterlerine göre davalı … Şti’nin yıllar itibariyle cari hesabının TL,Euro ve USD cinsinden çıkartıldığı ve davacının 24/12/2014 tarihi itibariyle davacıya 86.365,48 TL borçlu olduğunun tespit edildiğini, bu tutarın 27.114,16 Euro’ya tekabül ettiğini, Davalı … Şti’nin ticari defterlerine göre davacı adına düzenlenen 02/09/2009 tarih ve… numaralı 1.170,06 TL’lik fatura kesildiğini ve daha sonra davacı tarafın bu fatura bedelinin ödendiğinin defter kayıtlarından anlaşıldığını, davalının ticari defterlerine göre davacı ile 02/09/2009 tarihinden sonra herhangi bir ticari ilişkinin olmadığını, davalı …. A.Ş.’nin ticari defterlerine göre davacının cari hesabının 120-ALICILAR ve 320 SATICILAR hesabında takip edildiğini davacının 31/12/2014 tarihi itibariyle davalı …A.Ş.’den 120-ALICILAR hesabına göre 201.956,98 TL borçlu, 320 Satıcılar hesabından da 288.475,54 TL alacaklı olduğunu buradan da davacının 86.518,56 TL davalı …. A.Ş.’den alacaklı olduğunun tespit edildiğini, davacının ticari defterlerine göre davalı …. A.Ş.’nin 86.365,48 TL borçlu, davalı ….A.Ş.’nin ticari defterlerine göre de davacının 86.518,56 TL borçlu olduğunu buradan da 153,08 TL farkla tarafların ticari defterlerinin birbirini teyit ettiğinin tespit edildiğini, davalı …Şti ile diğer davalı …AŞ.arasında 2009 yılından itibaren ticari ilişki bulunduğu ve bu ilişkiye ait cari hesap dökümlerinin dosyada mevcut olduğu ve …A.Ş.’nin 31/12/2015 tarihi itibariyle …Şti’den 8561.205,32 TL alacaklı olduğunu, davalı …Şti tarafından …, …, … ve … firmalarına yapılan ihracat toplamının 58.707,65 Euro olduğunu, davacı ile davalı …Şti arasındaki Temsil Anlaşmasının geçerli olması durumunda davacının komisyon alacağının 58.707,65 X %7 = 4.109,53 Euro olacağını, davalılardan …Şti’nin dava tarihine …, …, … ve BC Fabric firmalarına yapmış olduğu ihracat tutarının 550.925,82 TL olduğunu, davacı ile davalı … Şti arasındaki Temsil Anlaşmasının geçerli olması durumunda davacının komisyon alacağının 550.925,82 TL X %7 = 38.564,81 TL olacağını belirtmiştir.
Mahkememizce; Bursa Nöbetçi Asliye Ticaret mahkemesinden talimat yoluyla alınan rapor içeriği ve ekleri ile dosyadaki tüm deliller göz önünde bulundurularak, sözleşmenin hukuki nitelendirmesi ile ilgili takdir mahkemeye bırakılmak üzere denkleştirme tazminatı talebi ile ilgili taraf vekillerinin ve özellikle davacı vekilnini itiraz dilekçelerindeki hususlar tek tek incelenmek suretiyle, sözleşmenin sona erdiği tarih ile dava tarihi arasındaki davalı şirketler ihracatının tespiti ve yine sözleşmenin sona erdiği tarihlten geriye doğru 5 yıl boyunca davalılarca davacıya ödenen komisyon bedellerinin ortalamasının ne olduğu hususlarında rapor tanzimi için dosya mali bilirkişiye tevdii edilmiş, 12/07/2018 Tarihli bilirkişi raporunda bilirkişi özetle;dava konusunun, 19.02.2009 tarihinde taraflar arasında tanzim edilen temsil anlaşmasının davalıca feshedilmesi üzerine davacı tarafından talep edilen denklik tazminatı alacağından ibaret olduğu, Mahkemenin 09.04.2018 tarihli ara kararı gereğince tarafımızdan, talimat yoluyla alınan rapor içeriği ve ekleri ile dosyadaki tüm deliller göz önünde bulundurularak, davacının denkleştirme tazminatı talebi ile ilgili sözleşmenin sona erdiği tarihten geriye doğru 5 yıl boyunca davalılarca davacıya ödenen komisyon bedellerinin ortalamasının ne olduğu hususlarında rapor tanzim edilmesinin istendiği, Mahkemenin tarafımıza verdiği görev çerçevesinde, talimatla hazırlanan bilirkişi raporunda sunulan cari hesap ekstrelerinden davacının 2012, 2013 ve 2014 yıllarında davalılar adına toplam 303.236,70 Euro fatura düzenlemiş olduğu, son üç yılın ortalaması alındığında ise (303.236,70/3=101.079,90) davacının her yıl için davalılara ortalama 101.079,90 Euro tutarında komiyon faturası düzenlediği, tespit edilen ortalama Euro tutarlı komisyon bedeli faturalarının dava tarihi (11.08.2015) itibariyle Türk Lirası olarak karşılığının (101.079,90 € x 3,06061) 309.362,08 TL olduğu kanaatine vardığını belirtmiştir.
Toplanan deliller ve tüm dosya kapsamına göre; davacı ile davalı …firması arasında 19/02/2009 tarihli “Temsil anlaşması başlıklı anlaşmanın imzalandığı hususunda taraflar arasında ihtilaf yoktur. Davalı sözleşmeyi imzaladığını inkar etmemekle birlikte sözleşmenin hiç yürürlüğe girmediğini savunmaktadır. Bu savunmanın değerlendirilebilmesinden önce, anılan sözleşmenin hukuki niteliğinin ne olduğu ve davacı le davalılar arasındaki ilişkinin nasıl yürüdüğü tespit edilmelidir.
Taraflar arasındaki sözleşmenin 1.maddesine göre; davacı, davalı …Tekstil’in ürettiği ürünleri Fransa, Belçika, İspanya, Hollanda Cumhuriyeti sınırları içerisindeki pazarlarda tanıtmayı, sipariş alma borcunu yüklenmiş, ikinci maddesinde ise,,,’nin davacının mutabakatı olmadan doğrudan ya da dolaylı olarak bu pazarlarda satış yapmayacağı, Fransa pazarındaki … ve … ile Belçika pazarındaki … VE … firmaları haricindeki tüm müracaatları davacıya yönlendireceği kararlaştırılmıştır. Somut olayda vasıflandırma yapılırken ve uyuşmazlık çözülürken sözleşme tarihi itibariyle yürürlükte bulunan 6762 sayılı TTK’nun esas alınacağı açıktır. 6762 Sayılı TTK’nun 116/1 maddesinde; acentelik “ticari mümessil, ticari vekil, satış memuru veya müstahdem gibi tabi bir sıfat olmaksızın bir mukaveleye dayanarak muayyen bir yer veya bölge içinde daimi bir surette ticari bir işletmeyi ilgilendiren akitlerde aracılık etmeyi veya bunları o işletme adına yapmayı meslek edinen kimseye acente denir.” şeklinde tanımlanmıştır. Acentelik sözleşmesi kural olarak yazılı şekil şartına tabi değildir. Bu tanımdan hareketle acentelik sözleşmesinin unsurları Şu şekilde tespit edilebilir :
1-Bağımsızlık: Acente bağımsız tacir yardımcılarındandır. Başka ifade ile ticari mümessil, ticari vekil, satış memuru veya müstahdem gibi tacir bağımlı değildir. Faaliyet düzenini ve çalışma saatlerini kendisi ayarlayabilir. Kendi adına bağımsız bir işletme işletebilir ve bu işletme ticari işletme koşullarını taşır hale gelirse acente aynı zamanda tacir sıfatını kazanır. Acente müvekkili tacirin doğrudan denetim ve gözetimi altında değildir. Müvekkili tacir aralıklarla bilgi verme yükümü altında olması bağımsızlık unsuruna halel getirmez. Acenteye aracılıkta bulunulan veya fiilen yapılan sözleşmeler için ücret ödeneceğinin kararlaştırılması acentelik ilişkisine delalet eder. Aylık sabit bir ücret ödenmesinin kararlaştırılması halinde ise acentelik ilişkisinden ziyade bağımlı yardımcılığın varlığı akla gelir
2-Bir ticari işletmeyi ilgilendiren sözleşmelerde aracılık etme veya bunları o işletme adına yapma: Acente tacir olan müvekkili için iki türlü faaliyette bulunabilir. İlki sözleşme yapılmasına aracılık etme ikincisi ise müvekkili tacir adına sözleşme yapma şeklinde gerçekleşir. Tekel hakkı acentelik sözleşmesinin zorunlu unsuru unsuru değildir zira TTK’nun 118 maddesi uyarınca yazılı olmak kaydıyla bu hakkın kaldırılması taraflarca kararlaştırılabilir. Acentenin müvekkili tacir adına ve hesabına sözleşme yapması için kendisine yazılı şekilde özel yetki verilmesi ve yetkinin ticaret sicilinde tescil ve ilan edilmesi gerekir.
3- Süreklilik:Acentenin aracılık veya sözleşme yapma şeklindeki faaliyet süreklilik arz eder. Süreklilik unsuru acenteyi tellallıktan ayıran zorunlu unsurdur. Başka ifade ile tek bir sözleşmenin yahut sayısı önceden belirlenmiş sözleşmelerin yapımına aracılık etmek veya bu sözleşme yahut sözleşmeleri yapmak yetkisi veren sözleşmeler acentelik değil, tellallık ilişkisi mahiyetindedir.
4- Meslek edinme: Acentelikten bahsedilebilmesi için, kişinin başkası adına aracılık etme veya sözleşme yapma faaliyetini meslek edinmiş olması gerekir. Bu acentenin başka faaliyetlerde bulunmasına engel olmadığı gibi, acentelik faaliyetinin asli veya tali faaliyet olmasının da önemi yoktur. Faaliyetin asli veya tali olarak meslek edinilmiş olması yeterlidir.(Tüm unsurlara ilişkin detaylı açıklama için , Bkz. Arkan, Sabih, Ticari İşletme Hukuku, Banka ve Ticaret Hukuku Araştırma Enstitüsü Yayınları, Gözden geçirilmiş Yedinci Bası, Ankara, 2004, s.188 ve devamı)
Acentelik sözleşmesine ilişkin unsurlar saptandıktan sonra, somut olayda davacının davalılarla ve davalıların kendi aralarındaki ticari ilişki biçiminin saptanması gerekmektedir. Davalılara ait 2009-2015 yıllarına ait ihracat kayıtlarının celbi için Uludağ İhracatçı Birlikleri Genel Sekreterliği’ne yazılan yazıya verilen 22/02/2017 tarihli cevabın incelenmesinde Davalı …şirketinin sadece ihracatçı olarak ihracat kaydının bulunduğu, davalı … firmasının ise imalatçı olarak ihracatçı kaydının bulunduğu anlaşılmıştır. Başka ifade ile davalı … firması imalat yapmamakta, davalı … firması tarafından imal edilen ürünlerin ihracatını sağlamaktadır. Nitekim her iki şirketin ortakları ve yönetim kurulu üyeleri aynı kişilerden oluşmakta, merkezleri de aynı adreste bulunmaktadır. Yine Bursa Nöbetçi Asliye Ticaret Mahkemesi aracılığı ile alınan bilirkişi raporundan, sözleşmeden kaynaklanan faturaların davacı tarafça davalı … firması adına kesildiği ve bedellerin … tarafından ödendiği, öte yandan davalı …ile davalı … firması arasında 2009 yılından beri devam eden ticari satış ilişkisi bulunduğu anlaşılmıştır. Tüm bu tespitler birlikte değerlendirildiğinde davalı …firmasının davalı …Tesktil tarafından imal edilen tekstil ürünlerinin yurt dışına ihraç edilmesini temin amacıyla, ürünlerin Fransa, Belçika, İspanya, Hollanda Cumhuriyeti sınırları içerisindeki pazarlarda tanıtılması, bu pazarlardan sipariş alınması için davacı ile dava konusu sözleşmeyi akdettiği, sözleşme kapsamında davacının dava konusu ürünlerin anılan pazarlarda tanıtılması ve sipariş alınması işine aracılık ettiği, bu ilişkinin 2009-2014 yılları arasında devam ettiği, ancak davacı şirketin sözleşmeden doğan ücret alacaklarını davalı … firmasına fatura ettiği ve bedellerin bu firma tarafından ödendiği anlaşılmaktadır. Uludağ İhracatçı Birliği Genel Sekreterliği’nin 22/02/2017 tarihli yazı cevabı ekinde gönderilen her iki davalı şirkete ait 2009-2014 yılları arasındaki ihracat kayıtlarının ( davalı …in imalatçı olarak kaydı bulunmaktadır.) incelenmesinde, davacının dava dilekçesinde isimlerini belirttiği …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, … isimli şirketlere davalı şirketlerce ihracat yapıldığı görülmüştür. Davacının sözleşme konusu ürünlerin tanıtım ve pazarlama işlerini yaparken davalılara bağımlı değildir, nitekim taraflar arasındaki sözleşmenin ödemelere ilişkin 6.maddesinde, davacıya satış fiyatı üzerinden gerçekleştirilecek satışlarda fatura tutarının minimum %7 si oranında komisyon ödeneceği, satış fiyatlarının üzerinde yapıla satışlarda ise kar payının davacı ile eşit olarak paylaştırılacağı kararlaştırılmıştır. Sözleşme kapsamında davacının aracılık faaliyetini icra ederken müvekkilinin gözetimi ve denetimi altında, onun talimatlarına sıkı sıkıya bağlı olarak hareket edeceğine dair düzenleme bulunmamaktadır. Davacının tacir olan davalı … firmasının imal ettiği ve …firmasının ihraç etmek istediği tekstil ürünlerinin Fransa, Belçika, Hollanda ve İspanya bölgesinde satışına aracılık ettiği dosya kapsamı tüm deliller, ihracat kayıtları ve ticari defter incelemelerinden anlaşılmaktadır. Davalılarca davacının acentelik işini meslek edinmediği, bu nedenle sözleşmenin acentelik olarak nitelenemeyeceği savunulmakla birlikte, davacı şirketin aracılık faaliyetini uzun süredir devam ettirdiği ve bu faaliyet yanında başka faaliyetlerde bulunmasının acentelik sözleşmesinin yukarıda izah edilen “meslek edinme” unsuruna halel getirmeyeceği, hatta aracılık faaliyetinin tali iş olarak yapılmasının dahi yeterli olduğu, bu haliyle acentelik sözleşmesinin zorunlu unsurları olan bağımsızlık, bir tacir adına belli bir yerde aracılık faaliyetinde bulunma, süreklilik ve meslek edinme somut olayda gerçekleştiği ve dava konusu sözleşmenin acentelik sözleşmesi olduğu kabul edilmiştir.
Davalı … firmasının husumet itirazı yönünden yapılan incelemede; somut olayda sözleşme davalı …ile davacı arasında imzalanmış ise de, sözleşmenin esas konusunun davalı … Tesktil firması tarafından imal edilen ürünlerin davacı …tarafından ihraç edilmesi için Fransa, Belçika, Hollanda, İspanya pazarlarında tanıtım ve pazarlamasının temini olduğu, davalı … firmasının bu sözleşme kapsamında kendi adına kesilen faturalara itiraz etmeyerek ödediği, aracılık faaliyetine yönelik acentelik sözleşmesinin yazılı şekilde yapılması zorunlu olmadığı, böylece davalı … firmasının imal ettiği ürünlerin yurt dışında tanıtılmasına yönelik dava konusu sözleşmeye sonradan zımnen taraf olduğu, başka ifade ile taraflar arasında bu yönde zımni bir anlaşma yapıldığı, izah edilen gerekçelerle davalı şirketinin pasif husumetinin bulunduğu mahkememizce kabul edilmiştir.
Sözleşmenin hukuki nitelendirilmesi ve davalı … firmasının pasif husumetinin bulunup bulunmadığı hususundaki uyuşmazlıklara dair mahkememizin kabulüne dair gerekçelerin izahından sonra davacının portföy tazminatı alacağının varlığı ve miktarına ilişkin uyuşmazlığın değerlendirilmesinde; öncelikle dava konusu sözleşmenin tarihi itibariyle yürürlükte bulunmayan 6102 Sayılı TTK’nun 122 maddesinin somut olayda uygulanma olanağının bulunmadığı tespiti gerekir. Sözleşme tarihi itibariyle yürürlükte bulunan 6762 Sayılı TTK kapsamında, yeni TTK’da düzenlenen denkleştirme tazminatına bulunmamaktadır. Buna karşılık doktrin ve uygulamada 6762 Sayılı Kanunun 134 maddesinde atıfla sözleşmenin haklı nedenle feshedilmesi halinde acenteye uygun bir portföy tazminatının verilmesi gerektiği kabul edilmiştir( Bkz. Arkan, Sabih, a.g.e, s.210 ve devamı, Yargıtay 11. Hukuk Dairesi, 2016/12570 esas, 2018/6010 karar sayılı, 04/10/2018 tarihli ilamı). Dosyada mevcut ve taraflarca inkar edilmeyen e-mail yazışmalarından; davalı …firması tarafından davalıya gönderilen 10/09/2014 tarihli mailde “komisyon ödemeleri konusundaki gereksiz ısrarların firmanın çalışma prensiplerine tamamen aykırı olmasından dolayı bu tarihten itibaren hali hazırda ticaretinin devam ettiği …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …,…,…, dışında … ile iş ilişkimizi bitiriyoruz. Bu tarihten itibaren alınacak siparişlerde, rpt veya yeni koleksiyon siparişi ayırımı gözetmeksizin tüm müşteriler için komisyonun fatura tutarının üzerinden %5 olarak hesaplanacakatır. Ayrıca …’in önceki dönemlerde kendine yapmış olduğu alımlara ilişkin ürünlerin de ilerisi için devamı sağlanmayacaktır.” ifadelerinin yer aldığı, yine davalı 28/10/2018 tarihli e-mailde; Aşağıda belitilen firmalarla yapılan görüşmeler neticesinde artık sizinle çalışmayacağımızı, bu firmalar ile bütün ticari ilişkilerin direk olarak …tarafından yapılacağını bildiririz” ifadelerinin yer aldığı, mail ekindeki listede …, …, …, …, … isimli firmaların yer aldığı, bu mailler üzerine davacı tarafça davalılara 04/11/2014 tarihli ihtarnamenin gönderildiği, ihtarnamede, davalıların iş ilişkisinin devam ettirilmemesi yönündeki tercihleri sebebiyle davacının da iş ilişkisini devam ettirmeyeceği; ancak bakiye cari hesap alacaklarının, davacı saf dışı edilerek yapılan satışların %20 sinin, normal fiyatların üzerinde yapılan satışlardan elde edilen karın %520 sinin ve aracılık edilen ve henüz tamamlanmayan işlere ait fatura tutarlarının %7 sinin ödenmesinin talep edildiği görülmüştür. E-mail yazışmaları davalılarca inkar edilmiş değildir. E-maillerin davalıları temsile yetkili kişi tarafından gönderildiğinin kabulü halinde, e-maillerde sözleşmenin haklı nedenle feshedildiğine dair herhangi bir gerekçe bulunmadığından feshin haksız olduğunun kabulü gerekecektir. E-maillerin davalıları temsile yetkili kişi tarafından gönderilmediğinin ve sözleşmenin davacı tarafça sona erdirildiğinin kabulü halinde ise bu kez davacının haklı nedenlere dayanıp dayanmadığının değerlendirilmesi gerekmektedir. Davacının temel iddiası komisyon ücretlerinin ödenmediği ve davacının aracılık faaaliyetini engeller şekilde davalıların firmalarla doğrudan irtibat kurduğu yönündedir. Mahkememizce Bura Nöbetçi Asliye Ticaret Mahkemesi aracılığı ile alınan mali bilirkişi raporunda davalı … firmasının davacıya 06/11/2014 tarihi itibariyle 86.518,56-TL alacaklı olduğu, başka ifade ile davacının komisyon alacaklarının ödenmediğine dair iddiasının yerinde olduğu, nitekim açık hesaptan kaynaklanan komisyon alacaklarının ödenmemesi nedeniyle davacı tarafça Bursa … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı takip dosyası ile davalı …Tesktil aleyhine takip başlattığı, davalının itirazı üzerine açılan itirazın iptali davasında Bursa … Asliye Ticaret Mahkemesi,… esas …karar sayılı kararı ile davacının davalıdan 86.365,68 TL alacaklı olduğuna hükmettiği, kararın Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 2016/4384 esas 2017/6727 Karar sayılı ilmaı ile onandığı, bu kararın henüz kesnleşmediği görülmüştür. Mahkememizce kararın bekletici mesele yapılmasına karar verilmemiştir. Bizzat mahkememizce talimat yolu ile aldırılan bilirkişi raporundaki veriler haklı nedenin varlığını değerlendirme hususunda yeterli görülmüştür. Nitekim dosya içeriği ve taraflarca inkar edilmeyen mail yazışmalarından, sözleşmenin sonlanmasından önce komisyon alacaklarının davalı tarafça birden fazla kez talep edildiği anlaşılmaktadır. Acentelik sözleşmesinde, müvekkil tacirin acentelik ücretini ödememesi acenteye sözleşmeyi haklı nedenle fesih imkanı verir( Bkz. Arkan, Sabih, a.g.e, s.207). Şu halde E-maillerin davalıları temsile yetkili kişi tarafından gönderilmediğinin ve sözleşmenin davacı tarafça sona erdirildiği ihtimalinde de davacının sözleşmeyi haklı nedenle feshettiği mahkememizce kabul edilmiştir. Doktrin ve uygulamada kabul edilen Portföy tazminatının talep edebilmek için aranan diğer koşul ise, acentenin müvekkiline müşteri çevresi sağlamış olması ve müvekkilin sözleşmenin sona ermesinden sonra bu müşterilerle iş ilişkisine devam etmesidir. Mahkememizce Bursa Nöbetçi Asliye Ticaret mahkemesinden talimat yoluyla alınan rapor içeriği ve ekleri ile dosyadaki tüm deliller göz önünde bulundurularak, sözleşmenin hukuki nitelendirmesi ile ilgili takdir mahkemeye bırakılmak üzere denkleştirme tazminatı talebi ile ilgili taraf vekillerinin ve özellikle davacı vekilnini itiraz dilekçelerindeki hususlar tek tek incelenmek suretiyle, sözleşmenin sona erdiği tarih ile dava tarihi arasındaki davalı şirketler ihracatının tespiti ve yine sözleşmenin sona erdiği tarihlten geriye doğru 5 yıl boyunca davalılarca davacıya ödenen komisyon bedellerinin ortalamasının ne olduğu hususlarında rapor tanzimi için dosya bilirkişiye tevdii edilmiş ise de; bilirkişi tarafından davalı şirketlerin sözleşmenin sona erdiği tarihten dava tarihine kadar olan ihtaracatlarının tespit edilmediği görülmektedir. Dosyada mevcut…İhracatçı Birliği Genel Sekreterliği’nin 22/02/2017 tarihli yazı cevabı ekinde gönderilen her iki davalı şirkete ait 2009-2014 yılları arasındaki ihracat kayıtları mahkememizce tek tek incelenmiş, davalı şirketlerin 2009-2014 yılları arasında mal ihraç ettikleri, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, … firmaları içerisinden …, …, …, …,…, …, …, … firmalarına davalı … tarafından imal edilen malları, sözleşmenin sona erdiği 04/11/2014 tarihinden sonra dava tarihine kadar ihraç etmeye devam ettikleri tespit edilmiştir. Bu nedenle ek rapor alınmasına gerek görülmemiştir. Şu halde Portföy tazminatı için gerekli sözleşmenin davalılarca haksız veya davacı tarafından haklı nedenle feshi, ile davacı tarafça davalılara sağlanan müşteri çervresi ile davalıların sözleşmenin sona ermesinden sonra bu müşterilerle ticari ilişkiye devam etmeleri unsurlarının somut olayda gerçekleştiği kabul edilmiştir. Mahkememizce alınan 12/07/2018 havale tarihli bilirkişi raporunda davacının davalı …e sözleşmenin sona erdiği 2014 tarihinden geriye doğru tanzim ettiği üç yıllık komisyon faturası ortalamasının 101.079,90-Euro olarak hesaplanmıştır. Davacının talebi tespit edilen tutardan az olduğundan, davanın kabulü ile; 75.000,00 Euro protföy tazminatının dava tarihinden itibaren 3095 sayılı kanunun 4/a fıkrası uyarınca devlet bankalarının Euro cinsinden bir yıl vadeli mevduat hesabına ödediği en yüksek faiz oranı işletilmek suretiyle davalılardan tahsili ile davacıya verilmesine dair aşaüıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
H Ü K Ü M : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
Davanın kabulü ile; 75.000,00 Euro’nun dava tarihinden itibaren 3095 sayılı kanunun 4/a fıkrası uyarınca devlet bankalarının Euro cinsinden bir yıl vadeli mevduat hesabına ödediği en yüksek faiz oranı işletilmek suretiyle davalılardan tahsili ile davacıya verilmesine,
Karar tarihinde yürürlükte bulunan Harçlar Tarifesi gereğince hesap olunan 15.680,22.-TL nispi karar ve ilam harcının davalılardan tahsiline, peşin alınan harcın mahsubuna,
Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince hesap olunan 19.722,70.-TL nispi vekalet ücretinin davalılardan alınarak davacıya verilmesine,
Davacı tarafından yapılan ve aşağıda dökümü gösterilen toplam 5.998,88.-TL yargılama giderinin davalılardan alınarak davacıya verilmesine,
HMK.nun 333.maddesi gereğince davacı tarafından yatırılan 2.435,00.-TL avanstan arta kalan kısmının hüküm kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
Davalılar tarafından yatırılan avans olmadığından bu konuda karar verilmesine yer olmadığına,
Dair, taraf vekillerinin yüzlerine karşı tebliğ tarihinden itibaren 2 hafta içinde mahkememize verilecek dilekçe ile İstanbul Bölge Adliye Mahkemeleri nezdinde İstinaf kanun yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı.Katip …
e-imzalı
Hakim …
e-imzalı
HARÇ BEYANI /
15.680,22.- TL. KARAR HARCI
3.906,48.- TL. PEŞİN HARÇ /
11.773,74.- TL. KALAN HARÇ
DAVACI GİDERİ /
3.934,18.-TL İLK GİDER
364,70.-TL POSTA MASRAFLARI
1.700,00.-TL BİLİRKİŞİ ÜCRETİ /
5.998,88.-TL TOPLAM