Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 6. Asliye Ticaret Mahkemesi 2015/641 E. 2020/24 K. 16.01.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2015/641 Esas
KARAR NO : 2020/24

DAVA : Tazminat (Haksız Rekabetten Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 23/06/2015
KARAR : RED
KARAR TARİHİ : 16/01/2020

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Haksız Rekabetten Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ -İSTEM /
Davacı vekili dava dilekçesinde ve özetle; …’in belirli bir portföy grubu içerisinde yer alan müşterilerine ait olan ve …’in ticari sırrı niteliğinden olan borç bilgilerinin (“Borç Bilgileri”) davalı …’ın Borç Bilgileri ile ilgili olarak söz konusu müşterilere cep telefonu mesajı (“SMS”) göndermesi ve müşterilerin bu duruma istinaden müvekkil şirkete şikayetlerini iletmesi üzerine anlaşılmış olduğundan; Söz konusu Borç Bilgilerinin…’ın yedinde bulunmasının hukuka aykırı olduğunun (haksız rekabet teşkil ettiğinin)tespiti, Borç Bilgileri … tarafından müşterilere SMS gönderilmekle daha önce bir kere kullanılmış olduğundan bu bilgilerin sistemlerinden silinmesi ve bu bilgilerin yer aldığı tüm somut ve soyut kayıtların ortadan kaldırılması, Borç Bilgileri’nin …’ın yedinde bulunması bu bilgilerin müşterilere SMS göndermek suretiyle kullanılmış olması ve bunun üzerine müvekkil şirkete müşterilerden gelen şikayetler dolayısıyla müvekkil şirketin uğramış olduğu manevi zararın işbu davanın ikame edildiği tarihte zararın miktarını tam ve kesin olarak belirleyebilmek mümkün olmadığından tahkikat sonucu zararın miktarının tam ve kesin olarak belirlenebilmesinin mümkün olduğu anda taleplerini artırmak suretiyle 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (“HMK”) 107. Maddesi uyarınca müvekkil şirketin uğradığı manevi zararlara karşılık olmak üzere fazlaya dair her türlü dava ve talep haklarının saklı kalmak kaydıyla şimdilik 26.000.00 TL tutarında manevi tazminatın müvekkile ödenmesine, Borç bilgileri … tarafından müşterilere SMS gönderilmekle daha önce bir kere kullanılmış olması ve bu anlamda Borç Bilgilerinin tekrar kullanılması tehlikesinin yakın ve ciddi olması sebebiyle bu tehlikenin bertaraf edilmesi ve böylelikle bilgilinin kullanılmasının engellenmesi adına … yedinde yer alan Borçlu Bilgileri’nin sistemlerinden silinmesini ve bu bilgilerin yer aldığı tüm somut ve soyut kayıtların ortadan kaldırılmasını ve yargılama süresince hiçbir şekilde kullanılmamasını sağlayacak her türlü ihtiyati tedbirin alınması yönünde ihtiyati tedbir kararı tesis edilmesi ve bu ihtiyati tedbir talebinin HMK’nın 390/2 uyarınca müvekkil şirketin haklarının derhal korunmasında zorunluluk bulunması sebebiyle davalıya tebligat yapılmaksızın ve davalı dinlenilmeksizin tesis edilmesi, iş bu davanın müvekkil şirket … lehine sonuçlanması halinde Mahkemenin gerekçeli kararının-masraflarının davalıdan karşılanmasını talep etmiştir.

SAVUNMA /
Davalı vekili cevap dilekçesinde ve özetle; Davacı taraf “…’in 13 adet müşterisinin, …’ın kendilerine “Dosyanız bize devredilmiştir” içerikli SMS gönderdiği yönünde …’e şikayetlerini ilettiğini, telefon ile iletilen bu şikayetlere ilişkin ses kayıtlarının yer aldığı CD’yi sunduklarını beyan ve iddia ettiklerini, Davacı tarafa “Müşteri nitelemesi” ile davanın niteliğini ve gelişimini yanlış yönlendirme gayreti içinde olduğunu, Davacı taraf “Müşteri” kavramını kullanarak davacı tarafa ait bir müşteri kitlesine yönelik rekabet dışı bir ticari faaliyet girişiminde bulunulduğu izlenimini uyandırmak istediğini, halbuki tarafların faaliyet alanı yasal olarak belli olduğunu ve bu husus yasal takibe intikal etmiş ve temlik alınmış borçların, yasal sorumluluklarından tahsili işlemi olduğunu, bu nedenle davacının iddia ettiği gibi ortada “müşteri” olmadığını, herhangi bir mal satışı vs. Olmadığını, yasal borçlar ve yasal takip işlemleri olduğunu, bu yasal borçlular hiç bir kurum ve kuruluşun hiç bir bankanın hiç bir varlık yönetim şirketinin kendine özgülediği kendi özel müşteri portföyü olarak görebileceği bir niteliğe haiz olmadığını, davacı taraf dilekçesinde bahsettiği 13 kişiye ait herhangi bir isim listesi, sözleşme veya hukuki ilişkiyi gösterir tek bir belge sunmadığını, davacı tarafın ismini bildirmediği “müşteriler” müvekkili şirketin yasal takip borçlusu olduğunu, Müvekkili şirketin kendisine borcu olan yasal takip borçlularını, telefonla araması, SMS atması ve benzeri yasal işlemlerde bulunması, davacının iznine veya muvafakatine bağlı olmadığını, Müvekkili şirketin yaklaşın 30 hafta farklı Finansal kuruluştan devir ve temlik aldığı, yaklaşık 250.000 kişiden oluşan borçlu portföyüyle idari ve yasal takip işlemleri yaptığını, sorunlu alacak portföylerin devir ve temlik işlemlerinde çok sık olarak yaşanan ve “borçlu çakışması” olarak tabir edilen durumdan kaynaklandığı düşünülen olayda, davacı taraf haksız ve mesnetsiz iddialar ile müvekkiline zarar verme kastı güttüğünü, davacı tarafın dilekçesinde ileri sürdüğü hususların herhangi bir hukuki dayanağı olmadığını da ikrar ettiğini, davacı yanın işbu mesnetsiz ithamlarının aksine mezkur vakıaya konu müşteri bilgileri müvekkil müvekkil şirket ile dava dışı Banka arasında akdedilen… Noterliği’nin 25/06/2013 tarih ve… yev. Sayılı tahsili gecikmiş alacakların satış ve temliki sözleşmesi ile yine …Noterliğinin 29/05/2014 tarih ve…yev. Sayılı tahsili gecikmiş alacakların satış ve temliki sözleşmeleri kapsamında edinilmiş, mülkiyet hakkı müvekkil şirketine ait bilgiler olduğunu, davacı yanın haksız rekabetin varlığına dair iddiasının ispatına yönelik tek delili olan ses kayıtlarının incelenmesinde de daha önce detayları ile açıklanmış olduğunu, kimliği tespit edilemeyen 2 kayıt dışındaki kayıtların tamamının müvekkili şirketin yasal takip borçluları olduğu tespit edilmiş ve buna ilişkin Noter tasdikli alacak Temlik Sözleşmelerinin Mahkemeye sunulduğunu, yargılama konusu olayda haksız rekabet ve haksız rekabetin tekrarlanması “tehdidi” veya “tehlikesinin” bulunmadığının açık olduğunu, davacı yanın dayanaktan yoksun ve kötü niyetli tedbir istemlerinin Mahkemenin 26/05/2015 tarihli ara kararı uyarınca reddine karar verilmiş olduğu bu hususta şimdilik gerektiğinde ek yazılı beyanda bulunma haklarının saklı tutarak reddini talep ettiklerini, asılsız , hukuki ve maddi dayanaklardan yoksun olan davanın reddine, yargılama sonucunda verilecek davanın reddine dair kararın gideri davacı yandan karşılanmak üzere T.T.K’nun 59. Maddesi hükmü uyarınca ilanına, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.

KANITLAR VE GEREKÇE /
Tüm dosya kapsamı incelenip değerlendirildiğinde; tarafların iddia ve savunmalarından, anlaşamadıkları hususlar, anlaştıkları hususlar, çekişmeli vakıalar hakkında toplanan deliller, delillerin tartışılması ve değerlendirilmesi, sabit görülen vakıalarla bunlardan çıkarılan sonuç ve hukuki sebepler şu şekildedir:
Davacı varlık yönetim şirketi, davalı varlık yönetim şirketinin uhdesinde kendi portföy müşterilerine ait borç bilgilerinin bulunduğunu, mezkur müşterilere sms göndermesi neticesinde müşterilerin davacı şirkete şikayetlerini ilettiğini, davalının uhdesinde bilgilerin bulunmasının hukuka aykırı olması karşısında haksız rekabet teşkil ettiğini, davalının müşterilere sms attığı dikkate alınarak davalı nezdindeki borç bilgilerinin haksız rekabet kapsamında silinmesi ve tümüyle ortadan kaldırılması gerektiğini, davalının müşterilere sms attığı dikkate alınarak 26.000,00 TL manevi tazminat taleplerinin bulunduğunu, davalının müşterilere sms attığı dikkate alınarak tekrar bu bilgilerin kullanılmasının muhtemel olması karşısında borç bilgilerinin haksız rekabet kapsamında silinmesi ve tümüyle ortadan kaldırılması şeklinde ihtiyati tedbir verilmesini ayrıca davacı dava davacı lehine sonuçlanacak ise gerekçeli kararın davalıdan masraf alınarak ilanını talep etmiştir.
Davalı varlık yönetim şirketi genel mahiyette iddia olunan vakıaları inkar ile haksız rekabetinin bulunmadığını ve davanın reddini savunmuştur.
Dava, taraf şirketlerin tacir oldukları hususuna da dikkat edilerek TMK m. 2 ile TTK m. 54 vd. ile TBK m. 58 kanuni temelli haksız rekabetten kaynaklanan tespit- men- ref ve manevi tazminat+ilan davasına ilişkin çekişme; banka ve diğer finans kuruluşlarının tahsili gecikmiş alacak portföylerini satın alarak borçların tasfiyesi ve çözümlenmesi alanında bir varlık yönetim şirketi olarak aynı ticari alanda faaliyet gösteren taraflardan davalı şirketin dava konusu edilen eylemlerinin haksız rekabet teşkil edip etmediği, davacı şirkete ait olan borç bilgilerinin davalı tarafından hukuka aykırı olarak elde edilip edilmediği, davalı şirket tarafından takibi yapılan borçların devir ve temlik alınıp alınmadığı ve buna göre davalının varsa haksız rekabetten kaynaklanan eylemlerinin ne şekilde men’ ine karar verilmesi gerektiği, şartları oluşursa talep edilebilecek manevi tazminat miktarının ne kadar olması gerektiği ve verilen karar sonucunun ilanı koşullarının bulunup bulunmadığına ilişkindir.
Haksız rekabet TÜRK BORÇLAR KANUNU KAPSAMINDA m. 57 de düzenlenmiş olup hüküm şu şekildedir ” … Gerçek olmayan haberlerin yayılması veya bu tür ilanların yapılması ya da dürüstlük kurallarına aykırı diğer davranışlarda bulunulması yüzünden müşterileri azalan veya onları kaybetme tehlikesiyle karşılaşan kişi, bu davranışlara son verilmesini ve kusurun varlığı hâlinde zararının giderilmesini isteyebilir. Ticari işlere ait haksız rekabet hakkında Türk Ticaret Kanunu hükümleri saklıdır. …” İş bu davada uygulanan haksız rekabet hükümleri, TBK da düzenlenen haksız fiilin TTK kapsamında düzenlenmiş olan özel halidir. Önce özel hüküm düzenleyen TTK uygulanır. Özel hükümde düzenleme yoksa veya özel hüküm genel hükme atıf yapmışsa bu durumda TBK genel hükme başvurulur. HAKSIZ REKABETE İLİŞKİN TTK HÜKÜMLERİnin amacı, bütün katılanların menfaatine, dürüst ve bozulmamış rekabetin sağlanmasıdır. Rakipler arasında veya tedarik edenlerle müşteriler arasındaki ilişkileri etkileyen aldatıcı veya dürüstlük kuralına diğer şekillerdeki aykırı davranışlar ile ticari uygulamalar haksız ve hukuka aykırıdır. Dürüstlük kuralına aykırı davranışlar, ticari uygulamalara ilişkin sayılan şu hâller haksız rekabet hâllerinin başlıcalarıdır: Dürüstlük kuralına aykırı reklamlar ve satış yöntemleri ile diğer hukuka aykırı davranışlar ve özellikle başkalarını veya onların mallarını, iş ürünlerini, fiyatlarını, faaliyetlerini veya ticari işlerini yanlış, yanıltıcı veya gereksiz yere incitici açıklamalarla kötülemek, Kendisi, ticari işletmesi, işletme işaretleri, malları, iş ürünleri, faaliyetleri, fiyatları, stokları, satış kampanyalarının biçimi ve iş ilişkileri hakkında gerçek dışı veya yanıltıcı açıklamalarda bulunmak veya aynı yollarla üçüncü kişiyi rekabette öne geçirmek, Paye, diploma veya ödül almadığı hâlde bunlara sahipmişçesine hareket ederek müstesna yeteneğe malik bulunduğu zannını uyandırmaya çalışmak veya buna elverişli doğru olmayan meslek adları ve sembolleri kullanmak, Başkasının malları, iş ürünleri, faaliyetleri veya işleri ile karıştırılmaya yol açan önlemler almak, Kendisini, mallarını, iş ürünlerini, faaliyetlerini, fiyatlarını, gerçeğe aykırı, yanıltıcı, rakibini gereksiz yere kötüleyici veya gereksiz yere onun tanınmışlığından yararlanacak şekilde; başkaları, malları, iş ürünleri veya fiyatlarıyla karşılaştırmak ya da üçüncü kişiyi benzer yollardan öne geçirmek, Seçilmiş bazı malları, iş ürünlerini veya faaliyetleri birden çok kere tedarik fiyatının altında satışa sunmak, bu sunumları reklamlarında özellikle vurgulamak ve bu şekilde müşterilerini, kendisinin veya rakiplerinin yeteneği hakkında yanıltmak; şu kadar ki, satış fiyatının, aynı çeşit malların, iş ürünlerinin veya faaliyetlerinin benzer hacimde alımında uygulanan tedarik fiyatının altında olması hâlinde yanıltmanın varlığı karine olarak kabul olunur; davalı, gerçek tedarik fiyatını ispatladığı takdirde bu fiyat değerlendirmeye esas olur, Müşteriyi ek edimlerle sunumun gerçek değeri hakkında yanıltmak, Müşterinin karar verme özgürlüğünü özellikle saldırgan satış yöntemleri ile sınırlamak, Malların, iş ürünlerinin veya faaliyetlerin özelliklerini, miktarını, kullanım amaçlarını, yararlarını veya tehlikelerini gizlemek ve bu şekilde müşteriyi yanıltmak, Taksitle satım sözleşmelerine veya buna benzer hukuki işlemlere ilişkin kamuya yapılan ilanlarda unvanını açıkça belirtmemek, peşin veya toplam satış fiyatını veya taksitle satımdan kaynaklanan ek maliyeti Türk Lirası ve yıllık oranlar üzerinden belirtmemek, Tüketici kredilerine ilişkin kamuya yapılan ilanlarda unvanını açıkça belirtmemek veya kredilerin net tutarlarına, toplam giderlerine, efektif yıllık faizlerine ilişkin açık beyanlarda bulunmamak, İşletmesine ilişkin faaliyetleri çerçevesinde, taksitle satım veya tüketici kredisi sözleşmeleri sunan veya akdeden ve bu bağlamda sözleşmenin konusu, fiyatı, ödeme şartları, sözleşme süresi, müşterinin cayma veya fesih hakkına veya kalan borcu vadeden önce ödeme hakkına ilişkin eksik veya yanlış bilgiler içeren sözleşme formülleri kullanmak. Sözleşmeyi ihlale veya sona erdirmeye yöneltmek; özellikle müşterilerle kendisinin bizzat sözleşme yapabilmesi için, onları başkalarıyla yapmış oldukları sözleşmelere aykırı davranmaya yöneltmek, Üçüncü kişilerin işçilerine, vekillerine ve diğer yardımcı kişilerine, haketmedikleri ve onları işlerinin ifasında yükümlülüklerine aykırı davranmaya yöneltebilecek yararlar sağlayarak veya önererek, kendisine veya başkalarına çıkar sağlamaya çalışmak, İşçileri, vekilleri veya diğer yardımcı kişileri, işverenlerinin veya müvekkillerinin üretim ve iş sırlarını ifşa etmeye veya ele geçirmeye yöneltmek, Onunla kendisinin bu tür bir sözleşme yapabilmesi için, taksitle satış, peşin satış veya tüketici kredisi sözleşmesi yapmış olan alıcının veya kredi alan kişinin, bu sözleşmeden caymasına veya peşin satış sözleşmesi yapmış olan alıcının bu sözleşmeyi feshetmesine yöneltmek. Başkalarının iş ürünlerinden yetkisiz yararlanma; özellikle; kendisine emanet edilmiş teklif, hesap veya plan gibi bir iş ürününden yetkisiz yararlanmak, Üçüncü kişilere ait teklif, hesap veya plan gibi bir iş ürününden, bunların kendisine yetkisiz olarak tevdi edilmiş veya sağlanmış olduğunun bilinmesi gerektiği hâlde, yararlanmak, Kendisinin uygun bir katkısı olmaksızın başkasına ait pazarlanmaya hazır çalışma ürünlerini teknik çoğaltma yöntemleriyle devralıp onlardan yararlanmak. Üretim ve iş sırlarını hukuka aykırı olarak ifşa etmek; özellikle, gizlice ve izinsiz olarak ele geçirdiği veya başkaca hukuka aykırı bir şekilde öğrendiği bilgileri ve üretenin iş sırlarını değerlendiren veya başkalarına bildiren dürüstlüğe aykırı davranmış olur. İş şartlarına uymamak; özellikle kanun veya sözleşmeyle, rakiplere de yüklenmiş olan veya bir meslek dalında veya çevrede olağan olan iş şartlarına uymayanlar dürüstlüğe aykırı davranmış olur. Dürüstlük kuralına aykırı işlem şartları kullanmak. Özellikle yanıltıcı bir şekilde diğer taraf aleyhine; doğrudan veya yorum yoluyla uygulanacak kanuni düzenlemeden önemli ölçüde ayrılan, veya Sözleşmenin niteliğine önemli ölçüde aykırı haklar ve borçlar dağılımını öngören, önceden yazılmış genel işlem şartlarını kullananlar dürüstlüğe aykırı davranmış olur. Haksız rekabetin varlığı halinde hukuki sorumluluk kapsamında çeşitli davaların açılma imkanı bulunmakla bu davalar şunlardır; haksız rekabet sebebiyle müşterileri, kredisi, meslekî itibarı, ticari faaliyetleri veya diğer ekonomik menfaatleri zarar gören veya böyle bir tehlikeyle karşılaşabilecek olan kimse; 1)Fiilin haksız olup olmadığının tespitini, 2)Haksız rekabetin men’ini, 3)Haksız rekabetin sonucu olan maddi durumun ortadan kaldırılmasını, haksız rekabet yanlış veya yanıltıcı beyanlarla yapılmışsa bu beyanların düzeltilmesini ve tecavüzün önlenmesi için kaçınılmaz ise, haksız rekabetin işlenmesinde etkili olan araçların ve malların imhasını, 4)Kusur varsa zarar ve zıyanın tazminini, 5)Türk Borçlar Kanununun 58 inci maddesinde öngörülen şartların varlığında manevi tazminat verilmesini, isteyebilir. Davacı lehine ve kusur varsa zarar ve zıyanın tazmini hükmüne göre tazminat olarak hâkim, haksız rekabet sonucunda davalının elde etmesi mümkün görülen menfaatin karşılığına da karar verebilir. Ekonomik çıkarları zarar gören veya böyle bir tehlikeyle karşılaşabilecek müşteriler de birinci fıkradaki davaları açabilirler, ancak araçların ve malların imhasını isteyemezler. Bir kimse aleyhine haksız rekabetin men’ine ve haksız rekabetin sonucu olan maddi durumun ortadan kaldırılmasına, haksız rekabet yanlış veya yanıltıcı beyanlarla yapılmışsa bu beyanların düzeltilmesine ve tecavüzün önlenmesi için kaçınılmaz ise, haksız rekabetin işlenmesinde etkili olan araçların ve malların imhasına ilişkin verilmiş olan hüküm, haksız rekabete konu malları, doğrudan veya dolaylı bir şekilde ondan ticari amaçla elde etmiş olan kişiler hakkında da icra olunur. Çalıştıranın sorumluluğu halinde ;haksız rekabet fiili, hizmetlerini veya işlerini gördükleri sırada çalışanlar veya işçiler tarafından işlenmiş olursa, fiilin haksız olup olmadığının tespiti, haksız rekabetin men’i, haksız rekabetin sonucu olan maddi durumun ortadan kaldırılması, haksız rekabet yanlış veya yanıltıcı beyanlarla yapılmışsa bu beyanların düzeltilmesi ve tecavüzün önlenmesi için kaçınılmaz ise, haksız rekabetin işlenmesinde etkili olan araçların ve malların imhası davaları çalıştıranlara karşı da açılabilir. Çalıştıranın sorumluluğunda kusur varsa zarar ve zıyanın tazmini ile Türk Borçlar Kanununun 58 inci maddesinde öngörülen şartların varlığında manevi tazminat verilmesi talebini içerir davalar hakkında Türk Borçlar Kanunu hükümleri uygulanır. Basın, yayın, iletişim ve bilişim kuruluşlarının sorumluluğunu gerektiren durumlar; haksız rekabet, her türlü basın, yayın, iletişim ve bilişim işletmeleriyle, ileride gerçekleşecek teknik gelişmeler sonucunda faaliyete geçecek kuruluşlar aracılığıyla işlenmişse, fiilin haksız olup olmadığının tespiti, haksız rekabetin men’i, haksız rekabetin sonucu olan maddi durumun ortadan kaldırılması, haksız rekabet yanlış veya yanıltıcı beyanlarla yapılmışsa bu beyanların düzeltilmesi ve tecavüzün önlenmesi için kaçınılmaz ise, haksız rekabetin işlenmesinde etkili olan araçların ve malların imhası, davaları ancak, basında yayımlanan şeyin, programın; ekranda, bilişim aracında veya benzeri ortamlarda görüntülenenin; ses olarak yayımlananın veya herhangi bir şekilde iletilenin sahipleri ile ilan veren kişiler aleyhine açılabilir; ancak; yazılı basında yayımlanan şey, program, içerik, görüntü, ses veya ileti, bunların sahiplerinin veya ilan verenin haberi olmaksızın ya da onayına aykırı olarak yayımlanmışsa, yazılı basında yayımlanan şeyin, programın, görüntünün, ses veya iletinin sahibinin veya ilan verenin kim olduğunun bildirilmesinden kaçınılırsa, başka sebepler dolayısıyla yazılı basında yayımlanan şeyin, programın, görüntünün, sesin, iletinin sahibinin veya ilan verenin meydana çıkarılması veya bunlara karşı bir Türk mahkemesinde dava açılması mümkün olmazsa, yukarıda anılan davalar, yazı işleri müdürü, genel yayın yönetmeni, program yapımcısı, görüntüyü, sesi, iletiyi, yayın, iletişim ve bilişim aracına koyan veya koyduran kişi ve ilan servisi şefi; bunlar gösterilemiyorsa, işletme veya kuruluş sahibi aleyhine açılabilir. Bu öngörülen hâller dışında, aynı şekilde mezkur kişilerden birinin kusuru hâlinde sıraya bakılmaksızın dava açılabilir. Kusur varsa zarar ve zıyanın tazmini ile Türk Borçlar Kanununun 58 inci maddesinde öngörülen şartların varlığında manevi tazminat verilmesi davalarında Türk Borçlar Kanunu hükümleri uygulanır. Haksız rekabet fiilinin iletimini başlatmamış, iletimin alıcısını veya fiili oluşturan içeriği seçmemiş veya fiili gerçekleştirecek şekilde değiştirmemişse, bu maddenin birinci fıkrasındaki davalar hizmet sağlayıcısı aleyhine açılamaz; tedbir kararı verilemez. Mahkeme haksız rekabet eyleminin olumsuz sonuçlarının kapsamlı veya vereceği zararın büyük olacağı durumlarda ilgili hizmet sağlayıcısını da dinleyerek, haksız rekabet fiilinin sona erdirilmesini veya önlenmesine ilişkin tedbir kararını hizmet sağlayıcı aleyhine de verebilir veya içeriğin geçici olarak kaldırılması dâhil somut olaya uyan uygulanabilir başka tedbirler alabilir. Mahkemece verilen kararın ilanına ilişkin yasal düzenleme şu şekildedir. ” … Mahkeme, davayı kazanan tarafın istemiyle, gideri haksız çıkan taraftan alınmak üzere, hükmün kesinleşmesinden sonra ilan edilmesine de karar verebilir. İlanın şeklini ve kapsamını mahkeme belirler. …” Haksız rekabette zaman aşımı; TTK 56 ncı maddede yazılı davalar, davaya hakkı olan tarafın bu hakların doğumunu öğrendiği günden itibaren bir yıl ve her hâlde bunların doğumundan itibaren üç yıl geçmekle zamanaşımına uğrar. Şu kadar ki, haksız rekabet fiili aynı zamanda 26/9/2004 tarihli ve 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu gereğince daha uzun dava zamanaşımı süresine tabi olan cezayı gerektiren bir fiil niteliğinde ise, bu süre hukuk davaları için de geçerli olur. Haksız rekabete ilişkin olarak verilebilecek ihtiyati tedbirler ve şartları; dava açma hakkını haiz bulunan kimsenin talebi üzerine Mahkeme, mevcut durumun olduğu gibi korunmasına, TTK 56 ncı maddenin birinci fıkrasının (b) ve (c) bentlerinde öngörüldüğü gibi haksız rekabet sonucu oluşan maddi durumun ortadan kaldırılmasına, haksız rekabetin önlenmesine ve yanlış veya yanıltıcı beyanların düzeltilmesine ve diğer tedbirlere, 6100 Sayılı HMK ihtiyati tedbir hakkındaki hükümlerine göre karar verebilir ayrıca, hak sahibinin yetkilerine tecavüz oluşturması hâlinde cezayı gerektiren haksız rekabet konusu mallara, ithalat veya ihracat sırasında hak sahibinin talebi üzerine, gümrük idareleri tarafından ihtiyati tedbir niteliğinde el konulabilir. El koyma ile ilgili uygulama bu konudaki mevzuata tabidir. Gümrük idarelerindeki tedbir veya el koyma kararının tebliğinden itibaren on gün içinde, esas hakkında ilgili mahkemede dava açılmaz veya mahkemeden tedbir niteliğinde karar alınmazsa idarenin el koyma kararı ortadan kalkar. Haksız rekabet haksız fiilin bir türü olup bazı hallerde ceza sorumluluğu doğurur, cezayı gerektiren fiiller şunlardır; TTK 55 inci maddede yazılı haksız rekabet fiillerinden birini kasten işleyenler, kendi icap ve tekliflerinin rakiplerininkine tercih edilmesi için kişisel durumu, ürünleri, iş ürünleri, ticari faaliyeti ve işleri hakkında kasten yanlış veya yanıltıcı bilgi verenler, çalışanları, vekilleri veya diğer yardımcı kimseleri, çalıştıranın veya müvekkillerinin üretim veya ticaret sırlarını ele geçirmelerini sağlamak için aldatanlar, çalıştıranlar veya müvekkillerden, işçilerinin veya çalışanlarının ya da vekillerinin, işlerini gördükleri sırada cezayı gerektiren bir haksız rekabet fiilini işlediklerini öğrenip de bu fiili önlemeyenler veya gerçeğe aykırı beyanları düzeltmeyenler, fiil daha ağır cezayı gerektiren başka bir suç oluşturmadığı takdirde, TTK 56 ncı madde gereğince hukuk davasını açma hakkını haiz bulunanlardan birinin şikâyeti üzerine, her bir bent kapsamına giren fiiller dolayısıyla iki yıla kadar hapis veya adli para cezasıyla cezalandırılırlar. Haksız fiillerde tüzel kişilerin cezai sorumluluğu; tüzel kişilerin işlerini görmeleri sırasında bir haksız rekabet fiili işlenirse TTK 62 nci madde hükmü, tüzel kişi adına hareket eden veya etmesi gerekmiş olan organın üyeleri veya ortakları hakkında uygulanır. Haksız rekabet fiilinin bir tüzel kişinin faaliyeti çerçevesinde işlenmesi hâlinde, tüzel kişi hakkında bunlara özgü güvenlik tedbirlerine de karar verilebilir. TMK KAPSAMINDA DÜRÜSTLÜK İLKESİ: TMK m. 2 de düzenlenmiş olup ” … Hukukî ilişkilerin kapsamı- Dürüst davranma- Herkes, haklarını kullanırken ve borçlarını yerine getirirken dürüstlük kurallarına uymak zorundadır. Bir hakkın açıkça kötüye kullanılmasını hukuk düzeni korumaz. … ” şeklinde düzenlenmiştir. TBK KAPSAMINDA MANEVİ TAZMİNAT m 58 de düzenlenmiş olup ” … Kişilik hakkının zedelenmesi- Kişilik hakkının zedelenmesinden zarar gören, uğradığı manevi zarara karşılık manevi tazminat adı altında bir miktar para ödenmesini isteyebilir. Hâkim, bu tazminatın ödenmesi yerine, diğer bir giderim biçimi kararlaştırabilir veya bu tazminata ekleyebilir; özellikle saldırıyı kınayan bir karar verebilir ve bu kararın yayımlanmasına hükmedebilir. … ” şeklinde düzenlenmiştir.
Bilirkişiler … ve … tarafından hazırlanan 15/06/2016 tarihli bilirkişi teknik raporu incelenmiştir ( Davacı… AŞ tarafından Mahkemeye sunulan müşteri listesindeki kişilerin davalı… AŞ’nin bankalarla yaptığı devir ve temlik sözleşmeleri çerçevesinde… AŞ’ ye de borçlu olduğu, iddiaya konu tüm kişilere ilişkin olarak davalı… AŞ tarafından devir ve temlik sözleşme eklerinin Mahkemeye ibraz edildiği, dolasıyla bahse konu müşterilere ilişkin iletişim bilgilerinin davalı… AŞ nezdinde olmasında hukuka aykırı bir durum bulunmadığı, … AŞ’ye ait borç bilgilerinin… AŞ tarafından hukuka aykırı olarak elde edildiğine ilişkin herhangi bir tespit yapılamadığı, … AŞ’ye ait borç bilgilerinin… AŞ nezdinde olduğu iddiası ile ilgili olarak dosya içeriğinde, ses kayıt çözümlerinin dışında, bu durumu teyit eden bir belge bulunmadığı, davalı… AŞ’nin aynı zamanda … AŞ’nin de alacaklısı olduğu kişilere SMS atmasının SMS içeriği görülemediği sürece haksız rekabet olarak değerlendirilemeyeceği, dava konusu ihtilafın çözümü konusunda, ses kayıt çözümlemeleri bulunun 17 borçlunun kendilerinden ve/veya cep telefonu operatörü şirketlerinden bahse konu içerikte bir SMS atılıp atılmadığı bilgisinin talep edilebileceği teknik olarak değerlendirilmiştir. ) .
Bilirkişi … tarafından hazırlanan 24/04/2017 tarihli ek bilirkişi teknik raporu incelenmiştir (İncelenen ses kayıt çözümlerinde davalı yanca gönderildiği iddia edilen SMS içeriğinin doğrudan okunması değil; borçlularca beyan edilmesi söz konusu olduğundan SMS içeriğinin tam olarak tespiti mümkün olmadığı, Mahkemece BDDK’ya yazı yazılarak gecikmiş alacakların temliki sürecinde borçlulara ait bilgileri içeren verilerin tüm varlık şirketleri ile paylaşması usulünün söz konusu olup olmadığının sorulması, söz konusu SMS’lerin davalı yanca borçlulara gönderilmiş olduğunun ve içeriğinde davacı yanın alacaklarına ilişkin ne tür bilgilerin yer aldığının davacı yanca net olarak ortaya konulması halinde haksız rekabete ilişkin bir değerlendirme yapılması mümkün olabileceği teknik olarak değerlendirilmiştir. ) .
Bilirkişiler … ve… tarafından hazırlanan 08/05/2018 tarihli bilirkişi raporu incelenmiştir (TTK m.55/1-d ‘deki haksız rekabet halinin davalı firmaca gerçekleştirildiği kanaatine ulaşıldığı, bu eylemden ötürü davacı tarafın davalı taraftan maddi tazminat isteyebileceği, ancak maddi tazminat hesabı için gerekli verilere dosyadan ulaşılamadığı bu nedenle hesabın yapılamadığı manevi tazminatın koşullarının oluştuğu bu hususun Mahkemenin takdirinde olduğunu teknik olarak değerlendirilmiştir. ) .
Bilirkişiler …ve…tarafından hazırlanan 06/08/2019 tarihli bilirkişi ek raporu incelenmiştir ( İlk Bilirkişi Kurulu’nun da değerlendirmesinde benimsediği gibi, her iki şirketin alacaklı bankalardan devir ve temlik yolu ile satın almış oldukları kredi kartı borçlarının aynı kişilere ait oldukları, bu bilgilerin kredi kartını veren bankalarca derlenmiş bilgiler oldukları, bundan dolayı müşteri ve şirket sırrı mahiyetinde olmadıkları, davacı şirketin müşterilerine ait bilgilerin davalı şirket tarafından hukuka aykırı yolla ele geçirilmiş olduğunun ispat edilememiş olduğununu görüldüğü, diğer taraftan; davacı ve davalı şirkette borçlu kişiler aynı olmakla beraber bu kişilerin farklı bankalara olan kredi borçlarının bankaların açtıkları ihaleler sonucunda şirketlerce farklı fiyatlar üzerinden satın alınmış oldukları, her iki şirketin nezdinde alacak devir ve temlik sözleşmelerinin bulunduğu, şirketlerin satın almış oldukları alacakların borçlularına ait bilgilerin davacı ve davalı şirketlerce üretilmiş bilgi ve belgeler olmadıkları söz konusu belge ve bilgilerin asıl alacaklısı olan bankalarca kredi verilirken 5664 sayılı Kanun ve 5411 sayılı Kanun ile bankacılık usul ve teamüllerine göre elde edilmiş bilgiler oldukları, icra takip dosyalarında yer alan borçlu kişilerin takibe konu borçlarının farklı bankalara ait oldukları, kart numaraları ile icra dosyaları kart numaralarının farklı oldukları, borçlular hakkında başlatılan icra takipleri ile birlikte kamu düzeninin korunması bakımından borçlu bilgilerinin kamuya açık hale gelmiş ve aleniyet kazanmış bilgiler oldukları, aynı borçlu kişinin birden çok bankaya olan kredi borcu nedeniyle aynı bilgilere sahip Varlık Yönetim Şirketlerince kendi alacaklarını tahsil etmek için aranıyor olmasının hukuken mümkün olduğu, zira borçlu kişilerin her iki Şirketin de takip borçlusu oldukları davacı şirket devraldıkları borçlulara davalı tarafından SMS gönderildiğini ileri sürmekte ise de dava dosyasındaki deliller arasında ileri sürülen SMS lerin belgelendirilemediği, davacı şirketin maddi ve manevi zararının da belgelendirilememiş olduğu, ilk bilirkişi raporundaki tespit ve değerlendirmenin de bu yönde olduğu, bu görüşlere de heyetçe iştirak edilmekte olduğu teknik olarak değerlendirilmiştir. ) .
Saptanan ve hukuksal durum karşısında; TMK m. 2 ile TTK m. 54 vd. ile TBK m. 58 kanuni temelli haksız rekabetten kaynaklanan tespit- men- ref ve manevi tazminat+ilan davasına ilişkin çekişmede yukarıdaki kanuni ve teknik incelemeler ışığında; davacı haksız rekabetten zarar gördüğünü ve haksız rekabetin varlığını iddia eden taraf davasını ispatlayamamıştır şöyle ki; davacı müşterilerinin şikayetleri doğrultusunda açtığı haksız rekabetten kaynaklanan davasında davalı nezdinde bulunan bilgilerin hukuka uygun olması karşısında, davalı tarafından bilgilerin hukuka aykırı elde edildiğine dair bilgi ve bulunmaması hatta hukuka uygun olarak alacağın devir ve temliki ile elde edildikleri bilgisi karşısında, müşterilerin sms içeriğinin direk okunmasının mümkün olmayıp davacının iddiası gibi müşteki şikayetinin varlığının beyan edilmesi şeklinde temellendirilmesi yani ne şekilde ve içerikte sms atıldığına dair net bilgi bulunmaması karşısında, icra dosyalarında müşteki borçlularla ilgili aleniyetin gerçekleştiği ve takip konusu alacakların farklılık gösterdiği, aynı müşterilerin farklı borçlarının farklı takip konularının olduğu anlaşılmakla birden çok borca dair farklı bilgi ile alacak devir ve temlikinin her iki tarafa da yapıldığı görülmüştür. Davacı haksız rekabet fiil unsurunun haksızlığını, haksız rekabetin varlığını, davalı tarafın kusurunu, davalı tarafın hukuka aykırı fiilini, haksız rekabet sonucu oluştuğu iddia olunan zararını, haksız rekabet fiili ile bunun sonucu oluştuğu iddia olunan zarar arası illiyeti, dürüstlük kuralına aykırılığı, haksız rekabet yüzünden müşterilerden gelen şikayetler neticesinde uğradığını iddia ettiği manevi zararı, zarar gördüğünü, yani kısacası zararını ve davalının kusurunu ispat yükü altında olmasına rağmen ispatlayamamıştır. Bunun sonucu olarak haksız rekabetten kaynaklanan haksız rekabetin tespiti mümkün olmamış, tespit olunmayan haksız rekabetin men’ ine karar vermek olanağı olmamış, yine varlığı tespit olunmayan bir şeyin ref’ i de mümkün bulunmamış yine kanunen manevi tazminat şartları oluşmamakla bunun sonucu ilan talebinin de yerinde olmadığına kanaat getirilmiştir. Ayrıca her ne kadar davacı tarafından belirsiz alacak davası olarak manevi tazminat istenmiş ise de manevi zarar varlığı halinde bölünemeyeceğinden bu bölünmezlik ilkesine de dikkat edilmiştir. Manevi tazminat açısından davacı tarafından haksız rekabetin varlığı ispatlanamamakla kanuni şartlar gereği davalının sorumlu olmadığına kanaat getirilmiştir. TMK’ nın 4. maddesi gereğince hak ve nesafete göre takdir hakkı kullanılarak kanun çerçevesinde davanın esasa ilişkin şartları oluşmamakla redde karar verilmiştir. Maddi ve hukuki olgular; hukuk- hak- nesafet- hakkaniyet- ülkenin ekonomik koşulları- tarafların ekonomik sosyal durumları- paranın satın alma gücü- tarafların kusur durumları -kaldı ki iş bu davada davalının hukuka aykırı fiili bulunmamaktadır- olayın ağırlığı- olay tarihi- gelişen hukukta tatmin duygusu yanında caydırıcılık uyandıran oran – cezadan çok mağduru tatmin edici oluşu – manevi tazminatın bölünmezliği ile manevi tazminat taktir edilmeme nedenleri olarak birlikte değerlendirilmiştir. Mahkememizce denetlenen hüküm kurmaya elverişli bilirkişiler … ve … tarafından hazırlanan 15/06/2016 tarihli bilirkişi teknik kök raporu, 24/04/2017 tarihli ek bilirkişi teknik raporu ve bilirkişiler … ve … tarafından hazırlanan 06/08/2019 tarihli bilirkişi ek raporunda hakimin yetkisi sahasına girmeyen teknik değerlendirmelere itibar edilmiştir. Banka ve diğer finans kuruluşlarının tahsili gecikmiş alacak portföylerini satın alarak borçların tasfiyesi ve çözümlenmesi alanında bir varlık yönetim şirketi olarak aynı ticari alanda faaliyet gösteren taraflardan davalı şirketin dava konusu edilen eylemlerinin haksız rekabet teşkil etmediği, davacı şirkete ait olan borç bilgilerinin davalı tarafından hukuka aykırı olarak elde edilmediği gibi davacıya ait alacak ve bu alacağa bağlı alacağın tarafı olan borçlu müşteri bilgilerin de edinilmediği, davalı şirket tarafından takibi yapılan borçların yasal olarak devir ve temlik alındığı ve buna göre davalının haksız rekabetten kaynaklanan eylemlerinin bulunmadığı, müşterilerin farklı borçlarının bulunması karşısında bilgilerin yasal zeminde hem davacıda hem de davalı da bulunduğu, davanın kabulü koşullarının oluşmadığına kanaat getirilmiştir. Kaldı ki eğer davacının iddiası temelindeki müşteki olan borçlular şahsi bilgilerinin ifşa olunduğuna dair şikayette bulunacak ise asıl temel borçlu oldukları alacağı devir ve temlik eden dava dışı şirketler ile gizlilik ilkesi kapsamında şahsi bilgilerini ifşa ettiğini düşündüğü alacağı devir ve temlik alan şirketler hakkında yasal haklarını kullanabilirler, bu kişiye sıkı sıkıya bağlı haklardan olup davacının davalıdan bu kapsamda da talebi mümkün bulunmamaktadır. Davacı iddialarını kesin ve inandırıcı delillerle kanıtlayamamıştır. Dava konusu, davacının iddiası ve davalı savunmaları dikkate alınmış yasal sürede somutlaştırılan dosya kapsamında bulunan yasal delillere, bilgi ve belgelere itibar edilmiştir. Davalının haksız rekabetinin varlığının kanıtlanamadığı sonuç ve kanaatine varılmıştır.

HÜKÜM / Gerekçesi yukarıda izah olunduğu üzere;
1-Davacının davasının reddine,
2-6100 S HMK gereğince ve Harçlar Kanunu uyarınca karar ve ilam harcı olan 54,40 TL ‘nin davacı tarafça peşin olarak yatırılan 444,02 TL harçtan mahsubu ile Hazine’ ye gelir kaydına, bakiye 389,62 TL harcın karar kesinleştiğinde, talep halinde davacıya iadesine, başvuru ve vekalet suret harcının davacı üzerinde bırakılmasına,
3-İşbu dava nedeni ile davacı tarafından yapılan yargılama giderinin uhdesinde bırakılmasına,
4-Davalı taraf kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde geçerli A.A.Ü.T. deki esaslara göre ve 6100 S HMK gereğince belirlenen 3.900,00 TL vekalet ücretinin davacıdan tahsili ile davalıya verilmesine,
5-6100 S HMK m. 333 uyarınca dosyaya yatırılan ve sarf edilmeyen gider avansının karar kesinleştiğinde ve talep halinde yatıran davacı tarafa iadesine,
Dair, taraf vekillerinin yüzüne karşı mahkememize yazılı / sözlü başvuru ile zabıt katibince tutanağa geçirilmek suretiyle kararın tebliğ tarihinden itibaren 2 haftalık yasal süre içerisinde İstanbul BAM’a gönderilmek üzere istinaf yasa yolu açık olmak üzere yapılan tahkikat sonucunda karar verildi. Karar usulen açıklandı, okundu.

Katip
¸e-imzalıdır

Hakim
¸e-imzalıdır