Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 6. Asliye Ticaret Mahkemesi 2015/556 E. 2018/600 K. 30.05.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2015/556 Esas
KARAR NO : 2018/600
DAVA : Tazminat (Ölüm Sebebiyle Açılan Tazminat)
DAVA TARİHİ : 29/05/2015
BİRLEŞEN DAVA
TARİHİ : 29/05/2015
KARAR : ASIL DAVA ve BİRLEŞEN DAVANIN REDDİ
KARAR TARİHİ : 30/05/2018
Mahkememizde görülmekte olan destekten yoksun kalma tazminatı davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ -İSTEM /
Davacı vekili dava dilekçesinde ve özetle; davacıların murisi…’un 21/03/2015 günü …Şti’ne hizmet veren işvereni … Şti’ne ait olan ve kendisinin şoförlüğünü yaptığı … plakalı otobüsüyle Antalya’dan Ankara’ya giderken Sandıklı ilçesinden Afyon iline doğru Taşoluk mevkine geldiğinde havanın kar yağışlı ve yolun buzlu ve karlı olması nedeniyle patinaj yaparak yolda kalan … plakalı çekici ve … plakalı yarı römorka çarpmamak için durdurmaya çalışmışsa da duramayıp komple ön kısımlarıyla arkadan çarptığını, akabinde arkadan gelen … plakalı başka bir otobüsünde davacıların murisinin yönetimindeki otobüse arkadan çarpması sonucu hayatını kaybettiğini, davacının murisinin otobüs şoförü olduğunu, olayın zincirleme bir iş – trafik kazası olduğunu, sürücü yakınlarının sürücünün canına gelen zarar söz konusu olduğunda ZMMS poliçesinden de yararlanabileceklerini, davacıların murisinin uzun yıllardır otobüs şoförlüğü yaptığını ve aylık en az 3.000 TL maaş aldığını, 1976 doğumlu…’un ölmesiyle davacıların mirasçı kaldıklarını, murisin kullandığı … plakalı otobüsün 21/03/2015 tarihi itibariyle 11/12/2014/2015 vadeli … nolu trafik poliçesinin davalı şirketçe temin edildiğini beyan ederek … yönünden 229.851,14-TL, müvekkil … yönünden 60.148,86-TL olmak üzere her iki davacı yönünden toplamda 290.000,000 TL destekten yoksunluk tazminatlarının davalı şirketten tahsiline karar verilmesini,
Birleşen Davada Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkillerinin desteği…’un trafik kazasında vefat etmesi üzerine davacılar için 500’er TL olmak üzere şimdilik 1.000 TL destekten yoksun kalma tazminatının davalı sigorta şirketinden faiziyle birlikte tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiş olup bilahare 19/06/2017 tarihli ıslah dilekçesi ile Davacı … için 21.467,15 TL, … için 4.051,88 TL olmak üzere toplam 25.519,13 TL destekten yoksun kalma tazminat alacağının olay tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi, yargılama giderleri ve avukatlık ücretiyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini istemiştir.
SAVUNMA /
Davalı vekili cevap dilekçesinde ve özetle; dava konusu kazaya karışan … plakalı aracın davalı şirkete 11/12/2014/2015 vadeli… nolu poliçe ile ZMM sigortalı olduğunu, poliçe teminatının kişi başına 268.000 TL ile sınırlı olduğunu, davacıların murisin ölmeden önce desteğinden faydalandıklarını ispat etmeleri gerektiğini, murisin ücretinin ispat edilmesi gerektiğini, murisin …’ya bağlı olup olmadığının araştırılması gerektiğini, anılan kurumca yapılan ödemelerin davalıdan tahsil edileceğini ve mükerrer ödemeden kaçınmak amacıyla bu hususun araştırılması gerektiğini, davacının…’un desteğinden yoksun kalma tazminatında bulunduklarını ancak kimsenin kendi kusurundan yararlanamayacağından talebin reddedilmesi gerektiğini, temerrüt tarihinden itibaren faiz talebinin yerinde olmadığını beyan etmiştir.
KANITLAR VE GEREKÇE /
Tüm asıl ve birleşen dosya kapsamı incelenip değerlendirildiğinde; tarafların iddia ve savunmalarından, anlaşamadıkları hususlar, anlaştıkları hususlar, çekişmeli vakıalar hakkında toplanan deliller, delillerin tartışılması ve değerlendirilmesi, sabit görülen vakıalarla bunlardan çıkarılan sonuç ve hukuki sebepler şu şekildedir:
Asıl dava ve birleşen dava davacıları ( destekten yoksun kaldıklarını iddia edenler), destekleri olduğunu iddia ettikleri…’ un 21.03.2015 tarihinde trafik kazası nedeni ile ölmesi sonrasında ölenin desteğinden yoksun kalındığı iddiası ile davalı sigorta şirketinden maddi tazminat talep etmektedir.
Asıl ve birleşen dava davalısı taraf genel mahiyette sorumluluklarının bulunmadığı savunmasıyla davanın reddini savunmuştur.
Asıl ve birleşen dava; destekten yoksun kalma nedeni ile maddi tazminata ilişkindir. Her iki dava da aynı gerekçe ile reddedilmiştir.
Kaza tutanakları ve soruşturma dosyası incelendiğinde; davacıların desteğinin kaza günü sürücüsü olduğu araçta otobüsün hızını yol, hava ve trafik şartlarına göre ayarlamaması, karlı- buzlu ve kaygan zeminde aşırı hızlı tedbirsiz dikkatsiz araç kullanması önündeki araç ile takip mesafesini korumaması, önünde düşük hızla seyreden çekici tıra arkadan çarpmasına sebebiyet verdiği bu nedenle kazada davacılar desteği olan ölen …’ in % 70 ağır asli kusurlu davranışı neticesinde kazanın vuku bulduğu değerlendirilmiştir.
2918 Sayılı Kanun gereğince; destekten yoksun kalan hak sahibinin sigortalının sorumluluk riski kapsamında olmayan destek tazminatı talepleri ile destekten yoksun kalan hak sahibinin sigortalının sorumluluk riski kapsamında olmakla beraber destek şahsının kusuruna denk gelen destek tazminatı talepleri kapsam dışıdır hükmü bulunmaktadır.
Sorumluluk hukukunun en önemli amacı, kişinin mal varlığında iradesi dışında meydana gelmiş eksilmeyi ayni veya nakdi olarak gidermektir. Zararın tazminini talep etmek hakkı doğrudan zarar görene tanınmıştır. Doğrudan zarar görenin dışında üçüncü bir kişinin tazminat talebinde bulunma hakkı, kural olarak yoktur. Bu sebeple sözleşme dışı sorumluluk hukukunda üçüncü bir kişinin maruz kaldığı yansıma zararı, prensip olarak, tazmin edilemez niteliktedir. Zira sorumluluk hukukunun temel kurallarından birini, tazminat talebinde bulunabilecek olan kişi veya kişilerin sadece doğrudan zarara uğrayanlar olması oluşturur.
Bu kurala 818 sayılı Borçlar Kanunu’nun (BK) 45. maddesinin ikinci fıkrasında “Ölüm neticesi olarak diğer kimseler müteveffanın yardımından mahrum kaldıkları takdirde, onların bu zararını da tazmin etmek lazım gelir” denilmek suretiyle mağdurun ölümü sonucunda yansıma zararına uğrayan kişilerin zararlarının tazmin edilmesine istisnai de olsa imkân tanınmıştır. Böylece ölüm ile sonuçlanan haksız fiil nedeniyle; ölenin yardımından, desteğinden mahrum kalanların tazmin edilmesini talep edebilecekleri bir zararları olduklarını kabul etmiştir.
Benzer düzenleme 6098 Sayılı TBK 49- 64 maddelerinde de düzenlenmiştir.
Desteğin destekte bulunduğu kişinin murisi olması veya aynı aile içerisinde yer alması şart değildir. Önemli olan desteğin para, hizmet veya ayni olarak sürekli, düzenli ve karşılıksız bir şekilde desteklediği kişiye yardımlarda bulunmasıdır.
İş bu asıl ve birleşen davada davacının desteği olan kişilerce talepte bulunulduğu anlaşılmaktadır.
Bir kişinin başka bir kişiye desteği olup olmadığı fiili duruma göre belirlenecektir. Bir kişiye fiilen sürekli ve düzenli olarak bakan veya hayatın olağan akışı içerisinde o kişiye bu şekilde bakma olasılığı çok yüksek olan kişi, o şahsın desteğidir (Gökyayla, K. E.: Destekten Yoksun Kalma Tazminatı, Ankara, 2004, s. 25).
Desteğin yasal bir zorunluluktan kaynaklanıp kaynaklanmadığı desteğin varlığını tespit açısından önemli değildir (Gürsoy, K. T.: “Destekten Yoksun Kalma Tazminatı”, AÜHFD., 1972, C.:29, s. 147). Desteğin destek olunana yaptığı yardımın kanuni veya sözleşmeden doğan bir borcun ifası niteliğinde olmasına da gerek yoktur. Desteklenen kişinin tazminat isteme hakkına sahip olabilmesi için, destek sayılan kimsenin ya fiilen ilgiliye bir yardımda bulunması, bakması veya ileride böyle bir yardım veya bakma olasılığının ciddi bir biçimde mevcut olması gerekir (Gürsoy, s. 146). Nitekim Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulu`nun 06.03.1978 tarih ve 1/3 sayılı kararının gerekçesinde de: “Destekten Yoksun Kalma Tazminatının eylemin karşılığı olan bir ceza olmayıp, ölüm sonucu ölenin yardımından yoksun kalan kimsenin muhtaç duruma düşmesini önlemek ve yaşamının, desteğin ölümünden önceki düzeyde tutulması amacına yönelik sosyal karakterde kendine özgü bir tazminat olduğu” hususu vurgulanmış; Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 30.11.2005 gün ve … E.-… K. sayılı ilamında da aynı esaslar benimsenmiştir.
Asıl ve birleşen dava davacıları üzerinde doğan zararın niteliği de belirlenmelidir: Davacıların destekten yoksun kalma tazminatı talebine dayanak olarak gösterdikleri zarar murisin ölümü sonucunda meydana gelmekle birlikte muris üzerinde doğan bir zarardan ayrı ve salt onun desteğinden yoksun kalınması olgusuna dayalı, mirasçılık sıfatıyla bağlı olmaksızın uğranılabilen bir zarardır. Böyle bir zararın murisin kendisinin sahip olacağı hakla bir ilişkisi olmadığı gibi doğrudan murisin zararıyla bağlı ve onunla sınırlı bir zarar da değildir. Murisin ölümü zararı doğuran olay olmakla birlikte, zarar doğrudan üçüncü kişi durumundaki destekten yoksun kalanlar üzerinde oluşmuştur. Buradaki zarar, mirasçıların salt bu sıfatla devraldıkları murislerinin uğradığı ve ondan intikal eden bir zarar da değildir. Talep edilen destek zararı, ölenin değil üçüncü kişilerin üzerinde doğan dolaylı ve yansıma yolu ile meydana gelen zarardır.
Bu hâlde üzerinde durulması gereken en önemli husus, desteğin kanuni sorumluluğu gereği kazanın meydana gelmesinde tam veya kısmi kusurlu olmasının, üçüncü kişi durumunda bulunan desteğinden yoksun kalanlara karşı ileri sürülüp sürülemeyeceğidir.
2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun (KTK) 85. maddesi, işleten ve araç işleticisinin bağlı bulunduğu teşebbüs sahibinin hukuki sorumluluğunu düzenlemiştir. Motorlu araçların işletilme tehlikesine karşı zarar gören üçüncü şahısları korumak amacıyla getirilmiş bulunan bu düzenleme ile öngörülen sorumluluğunun bir kusur sorumluluğu olmayıp, sebep sorumluluğu olduğu ve araç işletenin sorumluluğunun, sebep sorumluluğunun ikinci türü olan tehlike sorumluluğu olduğu hususu bilimsel ve yargısal içtihatlarla kabul edilmektedir (Eren, F.: Borçlar Hukuku Genel Hükümler, 14. b, s.670; Kılıçoğlu,A.: Borçlar Hukuku Genişletilmiş 17. B, Ankara 2013, s.366 vd). Anılan maddede değinildiği üzere, işletenin nelerden sorumlu olduğu öngörülmüş, 86. maddede ise, işleten veya araç işleticisinin bağlı olduğu teşebbüs sahibi, kendisinin veya eylemlerinden sorumlu tutulduğu kişilerin kusuru bulunmaksızın ve araçtaki bir bozukluk kazayı etkilemiş olmaksızın, kazanın bir mücbir sebepten veya zarar görenin veya bir üçüncü kişinin ağır kusurundan ileri geldiğini ispat ederse sorumluluktan kurtulur hükmü ile işletenin sorumluluktan kurtulma halleri düzenlenmiştir. BK.’nun 44. maddesi hükmüne göre ise zarar gören taraf, zararın doğmasına veya zararın artmasına sebep olmuş ise hâkim zarar ve ziyan miktarını indirebileceği veya zarar ve ziyan konusunda hüküm kurmaktan sarfınazar edebilecektir. Benzer düzenleme TBK m. 55 de yer almaktadır.
Yukarıda açıklanan yasal düzenlemeler ışığında bir motorlu aracın işletilmesinin bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına yahut bir şeyin zarara uğramasına neden olması halinde araç işleteninin bu zarardan sorumlu olacağı düzenlendiğine göre, ilke olarak desteğin ölümünden veya desteğin sürücü olmaması ihtimalinde de işletenin kendi yasal sorumluluğu gereği bizzat işleten sıfatı ile sorumlu olduğu, dolayısıyla davacıların yasal mirasçıları olarak ölen destek yayadan talepte bulunma haklarının bulunmadığı, talepte bulunulması halinde bu talebin hukuken hayatın olağan akışına aykırı olacağı bunun sonucu davalıdan kendi desteklerinin sorumluluğu bulunduğu kaza nedeni ile talepte bulunamayacağı kabul edilmelidir.
Yansıma yoluyla zarar görmüş olan destek tazminatı isteyenlerin, kendisine destek sağlayan kişinin sahip olduğu haktan fazlasına sahip olmaları mümkün değildir. Nitekim BK’nun 44/I. Maddesi ( TBK m. 55 sorumluluk hukuku), hiç kimse kendi kusurundan yararlanamaz ilkesine dayanmaktadır. Zararın artmasına veya doğmasına sebep olan kişi sonuçlarına da kendisi katlanmalıdır. Diğer bir deyişle, nasıl ki desteğin ölümü sebebiyle meydana gelen zararın yansıma yoluyla destek görenleri etkilediği kabul ediliyorsa, desteğin kusurlu davranışlarının da aynı şekilde destek görenlere yansıyacağının kabul edilmesi gerekir. Yine ha keza desteğin kusursuz sorumluluğunun bulunduğu durumda da yansıma söz konusudur. Zira zarara uğramamak için gerekli özeni göstermeyen veya hatta zararın meydana gelmesini isteyen kimse, bu hareket tarzının sonuçlarına katlanmalı ve bu davranışının zararın meydana gelmesinde oynadığı role, etkisine ve derecesine göre zararı kısmen veya tamamen üzerine almalıdır. Çünkü kendi kusuruyla sebebiyet verdiği ya da artmasına neden olduğu ve ya kusursuz sorumlu olduğu zararın ödettirilmesini istemek Türk Medeni Kanunu’nun 2. maddesinde düzenlenen doğruluk ve dürüstlük kurallarına aykırı olacaktır. O halde somut olayda objektif iyi niyet kurallarına (TMK m.2) göre; asıl ve birleşen dava davacılarının desteğinin %70 kusurlu sayıldığı meydana gelen kaza sonucu ölümü nedeni ile asıl ve birleşen dava davacılarının talep ettiği destekten yoksunluk tazminatından asıl ve birleşen dava davalısı sigorta şirketinin sorumluluğu bulunmamaktadır. Tazminat için aranan şartlar oluşmamıştır. Saptanan ve hukuksal durum bu olunca; asıl ve birleşen davanın reddine karar vermek gerektiği sonuç ve kanaatine varılarak aşağıdaki biçimde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM / Gerekçesi yukarıda izah olunduğu üzere;
1-Asıl dava ve birleşen davanın reddine,
Asıl Dava yönünden;
2-6100 S HMK gereğince ve Harçlar Kanunu uyarınca davanın açıldığı tarihteki tarafların haklılık durumuna göre karar ve ilam harcı olan 35,90 TL ‘nin davacı tarafça peşin olarak yatırılan 27,70 TL ile tamamlama harcı olarak yatırılan 973,50 TL olmak üzere toplam 1.001,20 TL harçtan mahsubu ile Hazine’ ye gelir kaydına, bakiye 965,30 TL harcın karar kesinleştiğinde davacı tarafa talebi ile iadesine,
3- 6100 S HMK gereğince işbu dava nedeni ile davacılar tarafından yapılan yargılama giderinin uhdesinde bırakılmasına,
4- Davalı taraf kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde geçerli A.A.Ü.T. deki esaslara göre ve 6100 S HMK gereğince belirlenen 2.180,00 TL vekalet ücretinin davacılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davalıya verilmesine,
5- 6100 S HMK m. 333 uyarınca dosyaya yatırılan ve sarf edilmeyen davacı gider avansının karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacı tarafa iadesine,
Birleşen Dava yönünden:
6- 6100 S HMK gereğince ve Harçlar Kanunu uyarınca davanın açıldığı tarihteki tarafların haklılık durumuna göre karar ve ilam harcı olan 35,90 TL ‘nin davacı tarafça peşin olarak yatırılan 27,70 TL ile tamamlama harcı olarak yatırılan 419,00 TL olmak üzere toplam 446,70 TL harçtan mahsubu ile Hazine’ ye gelir kaydına, bakiye 410,80 TL harcın karar kesinleştiğinde davacı tarafa talebi ile iadesine,
7- 6100 S HMK gereğince işbu dava nedeni ile davacılar tarafından yapılan yargılama giderinin uhdesinde bırakılmasına,
8- Davalı taraf kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde geçerli A.A.Ü.T. deki esaslara göre ve 6100 S HMK gereğince belirlenen 2.180,00 TL vekalet ücretinin davacıdan tahsili ile davalıya verilmesine,
9- 6100 S HMK m. 333 uyarınca dosyaya yatırılan ve sarf edilmeyen davacı gider avansının karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacı tarafa iadesine,
Dair, Davacı…, davacılar … ve… vekilinin ve birleşen dava davacıları…, … ve …vekilinin yüzüne karşı, diğer tarafın yokluğunda asıl dava ve birleşen dava yönünden mahkememize yazılı / sözlü başvuru ile zabıt katibince tutanağa geçirilmek suretiyle kararın tebliğ tarihinden itibaren 2 haftalık yasal süre içerisinde İstanbul BAM’a gönderilmek üzere istinaf yasa yolu açık olmak üzere yapılan tahkikat sonucunda karar verildi. Karar usulen açıklandı, okundu.
Katip
Hakim
¸e-imzalıdır